• Sonuç bulunamadı

Empati Geliştirme

İnsan ilişkilerinde karşısındaki kişiyi anlamayı ve onunla olumlu bir ilişki geliştirmeyi kolaylaştıran en önemli faktörlerden biridir.

Empati aynı zamanda sosyal duyarlılık veya özdeşleşme gibi terimlerle de ifade edil-mektedir. Başkasının gözleriyle görebilmek, kulaklarıyla duyabilmek ve kalbiyle hisset-mek sosyal hayatın devamı için şarttır. Empatik anlayışa sahip kişi, kendini karşısındaki-nin yerine koyarak onun ne gibi düşünce ve duygulara sahip olduğunu hissetmeye ve onu anlamaya çalışır; yani aynalama yapar.

Bu anlayış, başka bir kişi ile bir tür duygu ortaklığı, insanı doğru algılayarak ilişkilerin olumlu gelişmesinde en temel noktadır. Karşısındakini düşünen bir kişi onun duygu ve düşüncelerini, problemlerini anlamak ve paylaşmak ister. Kendini karşısındakinin yerine koyan insan, karşısındakini üzecek, kıracak veya rencide edecek davranışlardan kaçınır.

Aynı durum kendi başına geldiğinde ne kadar acı duyup üzüleceğini bilir. İnsanlar empati yaptıkları sürece, bulundukları ortamda huzursuzluklar yavaş yavaş ortadan kalkar. Birlik ve beraberlik doğar, bencil davranışlar ve kıskançlıklar azalır, yardımlaşma ve iş birliğinin artması sonucu sempati gelişerek verim artar.

Empati sempatinin başlangıç yolu olup, kişilerarası ilişkilerin olumlu seyri için katkıda bulunur. Sempati özdeşleşmenin kısmi bir ifadesidir.

Özet

Algı duyumlarımız vasıtası ile etrafımızdaki uyarıcıların ta-rafımızdan yorumlanarak anlamlı hale getirilme sürecidir.

Algı, psikoloji ve bilişsel bilimlerde duyusal bilginin alınma-sı, yorumlanmaalınma-sı, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelir.

Algılama, gözlemlerin beyinde anlam kazanmasıdır. Algıla-ma üzerinde çeşitli faktörlerin rolü vardır. AlgılaAlgıla-malar geç-miş yaşantılar, duygu, düşünce, zaman ve ortama göre yapılır.

Herkes algılama işinde ne gibi yanılmalar olabileceğini bile-cek olursa, gerek kendisinin, gerekse başkasının gözlem ve yargılarına derhal inanmaz ve algı yanılmaları olabileceğini düşünür. Özellikle halkla ilişkilerde bu konu göz ardı edilme-mesi gereken bir öneme sahiptir.

İletişim sürecinde algının önemi kaçınılmazdır. Çünkü ileti-şim kurmanın ilk adımı karşımızdaki kişi üzerinde bir izle-nim oluşturmaktır. Bu izleizle-nim, o kişiye olan davranış ve tep-kilerimizi yönlendirir ve onunla olan iletişimimizin niteliğini ve niceliğini tayin eder. İlk izlenimlerin oluşmasında, daha önceden zihnimizde şekillenmiş olan şemalar önemli bir rol oynar. Şema; nesneler, kişiler, olaylar, roller hakkındaki inanç ve duygularımızın kategoriler halinde biriktirilerek organi-ze edilmiş zihinsel örüntüleridir. Zihin, sınıflamalar yoluyla çalıştığı için aldığımız her bilgiyi bir kategoriye yerleştirme ihtiyacı duyarız. Örneğin, gözünüz kapalıyken birisi ağzınıza bir nesne verse, önce bunun yenebilecek bir şey olup olma-dığını anlamaya çalışır, yenebilir olduğundan emin olduktan sonra da hangi yiyecek sınıfına ait olduğunu keşfetmek is-tersiniz. Yediğiniz şeyi daha iyi tanıyabilmek için, tat alma duyunuzu kullanarak onu alt kategorilere yerleştirmeye de-vam eder ve sonunda ona, ulaşabildiğiniz en alt kategorinin ismini verirsiniz.

Algılama sırasında zihne gelen bilgiler bir takım süzgeçler-den geçirilir. Bu bilgilere biçim verilir ve isimlendirilir. Nes-neleri bile, var olan bütün özellikleriyle oldukları gibi algı-lamayabiliriz. Algılama süreci sonunda belleğimiz algılanan şeyin aslına uygun fotoğrafını değil, bir reprodüksiyonunu alır. Kısacası algılama, kişinin geçmiş yaşantısından, gelecek-le ilgili bekgelecek-lentigelecek-lerinden ve o andaki duygu ve düşüncegelecek-lerin- düşüncelerin-den etkilenen, kişiye özgü bir süreçtir. Hepimizin kamerası birbirinden farklıdır. İşte bu nedenle psiko-sosyal iletişim sürecinde algı farklılıkları ve bunların yarattığı sorunlarla sık sık karşılaşmaktayız. Bu sorunları ilişkilere zarar vermeyecek düzeye indirgemek için, iletişim süreci içinde duruma ve ve-rilen mesajlara ilişkin hem kendi algımızı hem de karşımız-dakinin algısını netleştirmeye çalışarak, içeriğin ötesindeki süreci yakalayabilmek önemlidir.

Algı sürecini etkileyen temel faktörlerden biri dil ve dilin kullanılma biçimleridir. Çünkü dil doğru algı, anlaşma ve uz-laşmanın olmazsa olmazıdır. Dilin kullanılma biçimi, kelime çeşitliliği, en küçük ayrıntıların belirtilmesi, bilgi ve düşün-celerin ifade edilmesi dilin değeri ile doğru orantılıdır. Kısa-cası dil kişi veya toplumun bilgi ve duygu düzeyinde kendini ifade edebilme seviyesidir.

Dil, bütün iletişim ve etkileşim sürecinin hem başlangıcı hem de ürünüdür. Bütün etkileşim biçimleri, iletişim araçları ara-cılığı ile ve dilin kullanımı ile gerçekleştirilir. Genel anlamı ile her türlü etkileşimin, özel anlamıyla her türlü iletişimin kendine özgü özel bir dili vardır. Sinema dili, müzik dili, tıp dili, argo dili vb. Buna göre dil bir simgeler bütünüdür. Dil simgelerin sistemli bir yapı içerisinde fonksiyonellik kazan-dığı bir yapıdır.

İletişim genellikle okuma, yazma, konuşma ve dinleme ol-mak üzere dört temel beceri ile gerçekleştirilmektedir. İleti-şimde etkinlik sağlamak amacıyla, yazma, okuma ve konuş-ma becerisine fazlası ile önem verilmesine rağmen dinleme unutulur. Çünkü dinleme kişilerin doğuştan sahip oldukları bir yetenek olarak kabul edilir.

Etkili ve iyi bir dinleyici olmak için belirli noktaların dikkat edilmesi gerekir. Bunlar; Konuşmacı ile göz teması kurmak, fizikî olarak konuşan kişi ile ilgili olmak, konuşmanın amacı-nı belirlemek, konuşmacıamacı-nın sözünü kesmemek, not almak, özetleme yapmak, soru sormaktır.

Algı düzeylerinin insan davranışları üzerine olan etkisini, sahip olduğumuz her bir duyum organın performansı ile değerlendirebiliriz. Çünkü her bir duyum organın farklı his-sediş biçimleri vardır ve neyi hissediyorsak algı organizasyo-numuzu da o’na göre düzenleriz. Hissedişlerimiz önce bilişsel yönümüzü, sonra duygularımızı ve ikisinin bileşkesinde dav-ranışlarımızı etkiler. O halde insan davranışlarını düzenleyen algı biçimleri davranışların yönünü ve nasıl olduğunu tayin eden bir ilişkiler bütünüdür diyebiliriz. Bu nedenle her bir duyum organı kendi ekseninde bir algıya sahiptir ve her bir algının davranışlar üzerindeki etkisi de farklılık gösterir. Bu farklı algılar ayırıcı özelliğe sahip olduğu kadar birleştirici ve bütünleştirici bir fonksiyonu da vardır.

Kendimizi Sınayalım

1. Aşağıdakilerden hangisi uyarımların beyinde anlam ka-zanması sürecini tanımlar?

2. Duyumlarımız vasıtası ile etrafımızdaki uyarıcıların ta-rafımızdan yorumlanarak anlamlı hale getirilme sürecine ne denir?

3. İletişim sürecinde kullanılan dil neyi ifadesidir?

a. İmge b. Kelime c. Simge d. Anlam e. İmaj

4. Ortaklaşa bir anlam yüklediğimiz ya da kişisel olarak an-lamlandırdığımız simgenin kaynağı olan nesne veya öznenin zihnimizdeki resmi ne olarak adlandırılabilir?

a. Sembol b. Sayıtlı c. Simge d. İmge e. Düşünce

5. Aşağıdakilerden hangisi dinleme ve anlama becerisinin gerçekleştirilmesinde etkin değildir?

6. İnsan davranışları üzerinde hangi algı daha etkin bir rol oynar?

7. Sonsuzluğu, otoriteyi ve verimliliği temsil eden renk hangisidir?

8. Çok sınırlı bilgi ve ipuçlarına dayanarak birisi hakkında fikir yürütme eğilimine ne denir?

a. Önyargı b. Stereotip

c. İzlenim oluşturma d. Karar verme e. Yükleme yapma

9. Bir iletişim sürecinde diğerlerine göre etkili olan yön hangisidir?

10. Zihnimizin, algıladığı bilgiyi sınıflama ve adlandırma ih-tiyacına uygun olarak kategorileştirme işlemine ne denir?

a. Tutuculuk b. Muhafazakârlık c. Stereotip d. Önyargı e. Kararsızlık

Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı

1. b Yanıtınız yanlış ise “Algı Kavramı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.

2. a Yanıtınız yanlış ise “Algı Kavramı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.

3. c Yanıtınız yanlış ise “Dil ve Algı İlişkisi” başlıklı ko-nuyu yeniden gözden geçiriniz.

4. d Yanıtınız yanlış ise “Dil ve Algı İlişkisi” başlıklı ko-nuyu yeniden gözden geçiriniz.

5. e Yanıtınız yanlış ise “Dinleme ve Anlama Becerisi”

başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.

6. a Yanıtınız yanlış ise “Algı Düzeylerinin İnsan Davra-nışları Üzerindeki Etkisi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.

7. b Yanıtınız yanlış ise “Algı Düzeylerinin İnsan Dav-ranışları Üzerindeki Etkisi”başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.

8. c Yanıtınız yanlış ise “İletişim, algı ve İzlenim Oluş-turma Süreci” başlıklı konuyu yeniden gözden ge-çiriniz.

9. d Yanıtınız yanlış ise “İletişim Sürecinde Sosyal Algı-nın Rolü” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.

10. c Yanıtınız yanlış ise “İletişim Sürecinde Sosyal Algı-nın Rolü” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz.

Sıra Sizde 1

Algı kavramı, duyumlarmız vasıtasıyla, etraftaki uyarıcıların yorumlanarak anlamlı hale getirlimesidir.

Sıra Sizde 2

Algı, uyaranları doğru biçimde yorumlayabilme sanatıdır.

Algılar ne kadar güçlü olursa, insanları anlama ve iletişim kurma becerisi de o kadar yüksek ve gerçekçi olur.

Sıra Sizde 3

Dil doğru algı, anlaşma ve uzlaşmanın olmazsa olmaz şartı-dır. Dilin kullanım biçimi, kelime çeşitliliği, en küçük ayrın-tıların belirtilmesi, bilgi ve düşüncelerin ifade edilmesi dilin değeri ile doğru orantılıdır. Kısacası dil kişi veya toplumun bilgi ve duygu düzeyinde kendini ifade edebilme seviyesidir.

Sıra Sizde 4

Sahip olduğumuz herbir duyum organının performansı ile değerlendirilebilir. Çünkü herbir duyum organının farklı his-sediş biçimleri vardır ve neyi hissediyorsak algı organizasyo-numuzu da ona göre düzenleriz.

Yararlanılan Kaynaklar

Acar, N.V. (2008) İnsan İlişkileri – İletişim: Ankara, Nobel Yayınları.

Arıtan, A. (1998) Renklerin Dünyası: İstanbul, Arıtan Kitapevi.

Arnheim, R. (2007) Görsel Düşünme: İstanbul, Metis yayınları.

Atkinson ve ark. (1995) Psikolojiye Giriş: İstanbul, Sosyal yayınlar.

Başer, M, (1994) Görsel İletişimde Pigtogram ve Sembollerin İnsan Üzerindeki Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, Eskişehir, Anadolu Üniversitesi.

Baymur, F. (1994) Genel Psikoloji: İstanbul, İnkılâp yayınları.

Bebe,A.S. & J.Susan Bebe & Mark V. Redmond. (2005) Interporsonal Communication Relating to Others:

Fourth Edition, Pearson Educetion Inc.

Becer, E. (2002) İletişim ve Grafik Tasarım: Ankara, Dost Kitapevi.

Berger, J. (2009) Görme Biçimleri: İstanbul, Metis yayınları.

Coleman,D. (1998) Duygusal Zekâ: İstanbul, Varlık Yayınları.

Doğan, İ. (1998) İletişim ve Yabancılaşma: İstanbul, Sistem yayıncılık.

Dökmen, Ü. (1994) İletişim çatışmaları ve Empati: İstanbul, Sistem Yayıncılık.

Eliade, M. (1992) İmgeler ve Simgeler: Ankara, Gece Yayınları.

Erdoğan, İ. (2002) İletişimi Anlamak: Ankara, Erk Yayınları.

Ertürk, Y.D. (2010) Davranış Bilimleri: İstanbul, Kutup Yıldızı Yayınları.

Foucault, M. (1994) Kelimeler ve Şeyler: İstanbul, İmge Yayınları.

Gitmez, A.S. (1989) Zihinsel Gelişim: Ankara, Verso Yayınları.

Gümüştekin, N. (1999) Grafik Sanatlarda İletişim Elemanı Olarak Renk ve Biçimin Farklı Toplumlarda Algılanma ve etkileşimleri: Sanatta Yeterlik Tezi, İzmir, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Harlak, H. (2000) Önyargılar: İstanbul, Sistem Yayıncılık.

İnceoğlu, M. (2004) Tutum, Algı, İletişim: Ankara, Elips yayınları.

Jersild, A.T. (1979) Çocuk Psikolojisi: Ankara, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi yayınları.

Johns, G. (1996) Organizational Behovior: New York, Harper Collins Puplisherd.

Köknel, Ö. (1982) Kişilik. İstanbul, Altın Yayınları.

Locke, J. (1996) İnsan Anlığı Üzerine Bir Deneme: İstanbul, Kabalcı Yayınları.

Robertson, A.K. (2002) Etkili Dinleme: İstanbul, Hayat Yayınları.

Sağocak, M.D. (2005) “Ergonomik Tasarımda Renk”, Edirne, Trakya Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi.

Schroeder, G.L. (2003) Tanrının Saklı Yüzü: İstanbul, Gelenek Yayınları.

Solso, R.L ve Ark. (2007) Bilişsel Psikoloji: İstanbul, Kitapevi yayınları.

Teker, U. (2003) Grafik Tasarım ve Reklam, İzmir, Dokuz Eylül Yayınları.

Tezcan, M. (1974) Türklerle İlgili Stereotipler ve Türk değerleri: Ankara, Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yayınları.

Tubbs, S.L & Moss, S. ( 1991) Humon communication: Sixht Edition, McGraw-Hill Inc, USA.

Tuğray Kaynak, Organizasyonel Davranış, İşletme Fakültesi Yayınları, İstanbul, 1990, sf:81

Williams, R. (1993) Kültür: İstanbul, İletişim Yayınları.

Yazıcı, H. (2010) “Kişilerarası İlişkilerde Sözsüz İletişim”, Kişilerarası İlişkiler ve Etkili İletişim, (editör:A.Kaya), Ankara, Pegem akademi Yayınları.

Zimmer, K. (2001) Beni Anlayın Lütfen: İstanbul, Özgür Yayınları.

6 Amaçlarımız

Bu üniteyi tamamladıktan sonra;

İkna kavramını tüm yönlerini tanımlayabilecek,

İkna sürecininde Aristo yaklaşımının önemini açıklayabilecek,

İkna sürecinde etkili olan psikososyal ve kişisel özelliklerin rollerini özetleye-bilecek,

İknaya karşı koyma - direnme nedenlerini listeleyebilecek, bilgi ve becerilere sahip olacaksınız.

Anahtar Kavramlar

• İkna

• Retorik

• İkna Süreçleri

• Zekâ

• Kişilik

• Eğitim Düzeyi

• Geribildirim

• Tutarlık

• Saygınlık

• Güvenilirlik

İçindekiler

 

Halkla İlişkiler ve İletişim İletişim ve İkna

• GİRİŞ

• İKNA KAVRAMININ TANIMLARI

• İKNA SÜRECİNDE ARİSTO YAKLAŞIMI

• İLETİŞİM VE İKNA SÜREÇLERİ

• İKNA SÜRECİNDE ETKİLİ OLAN FAKTÖRLER

• KİŞİSEL ÖZELLİKLERİN İKNA SÜRECİNDEKİ ROLÜ

• İKNAYA KARŞI KOYMA - DİRENME NEDENLERİ

• İKNAYA KARŞI DİRENCİN KIRILMASI

GİRİŞ

İletişimin amacı kendini, kendi bildiklerini, düşündüklerini veya hissettiklerini anlatmak olduğunda, mesajın hazırlanması ve iletilmesi farklı bir özellik kazanır. Kişinin kendini değerlendirmesi ve karşısındakine doğru anlatmak için özel bir çaba sarfetmesi gerekir.

Duyduğumuz veya okuduğumuz bir şeyi anlatırken, çoğu zaman zorlanmadan bize ile-tildiği gibi veya biraz değiştirerek anlatırız. Kendimize ait bir şeyi anlatırken, başlangıç noktasını seçmek o kadar kolay değildir.

İkna etmeye başlamadan önce, kişinin kendini tanımaya çalışması gerekir. Dinleyi-cinin özelliklerini de dikkate alarak benlik tanımının yapılması çok yararlı olur. Kendi-ni tanıma/tanımlama yöntemi olarak kişiKendi-nin kendine sorular sorması veya bir yakınının kendisi hakkındaki gözlem ve düşüncelerini alması mümkündür.

İkna etme sürecinde, dinleyicinin kim olduğuna ve özelliklerine göre, kişinin doğru benliğini seçmesi/belirlemesi oldukça önemlidir. Bunun için dinleyici ile geçmiş yaşantılar, dinleyiciye ilişkin tutumlar ve dinleyicinin kimliğine ilişkin bilgilere ulaşılması yararlı olur.

Kendine ilişkin olarak ifade edilecek duygu ve düşüncelerden emin olunması gerekir.

Kendi davranışlarını ve duygularını gözlemek veya fikirleri sorgulamak yöntemlerine baş-vurulabilir.

İkna sürecinde bir anlatım planı belirlenmelidir. Anlatılmak istenen ve istenmeyen konu başlıkları belirlenmeli, anlatılmak istenenler bir plan dâhilinde düzenlenmelidir.

Konunun sınırlarının doğru olarak çizilmesi, dinleyicinin anlamasını kolaylaştıracaktır.

İkna aşamasında doğal olarak dinleyicinin ilgisini çeken bir konu seçilmeli veya din-leyicinin ilgisini çekecek bir sunum yapılmalıdır. Dinleyicide peşin yargı ve tepkilere yol açacak konu ve davranışlardan kesinlikle kaçınılmalıdır.

Mümkünse çok konu değil, tek bir konu yeteri derecede ayrıntılı olarak sunulmalıdır.

Konu, örnekler ve ortak yaşantılar (gerçekler) gibi argümanlarla desteklenmelidir.

Sizce ikna kavramı farklı yönleriyle nasıl açıklanabilir?