• Sonuç bulunamadı

3.4. E-Devletin Varsayımları ve E-Devlet Eleştirileri

3.4.1. E- Demokrasi

E-devletin hayata geçirilmesi ve teknoloji kullanımının yaygınlaşması ile birlikte yeni bir demokrasi anlayışının oluşacağı dile getirilmektedir. Bu sayede vatandaşların kamu hizmetleri ile doğrudan bilgi edinebilecekleri, yönetsel süreçlere katılabilecekleri,

yönetimin, iktidarın daha şeffaf olmaya zorlanacağı, muhalif grupların sanal ortamda kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri böylece teknoloji kullanımı sayesinde devletin doğrudan demokrasiye benzer bir e-demokrasiyi sağlayacağı öne sürülmektedir.

Enformasyon ve iletişim teknoloji kullanımının yönetimde katılımı artıracağı doğrudan demokrasi, e-demokrasiyi ortaya çıkaracağı görüşü yaygın olmakla birlikte, modern teknolojinin, enformasyon ve iletişim teknolojilerinin gelişiminin demokrasiyle olan ilişkisinde birbirine karşıt iki görüşün olduğunu söylemek mümkündür. Bunlardan ilki; literatürde egemen olan, modern teknolojin özgürleştirici ve demokratikleştirici etkisine vurgu yapan ilerlemeci/olumlu görüş iken, diğeri teknolojik determinizme karşı çıkan ve teknolojinin toplumsallığına vurgu yapan/şüpheci görüştür.402

İlerlemeci görüşe göre; enformasyon ve iletişim teknolojileri ile özellikle internet sayesinde bilgiye ulaşma kolaylaşmakta, internetin anonim olması, zamandan ve mekândan bağımsız olması nedeniyle otoriter yönetimler sınırlandırılmakta, muhalif gruplar bu sayede kendilerini ifade etme ve iktidarı sınırlandırma imkânına sahip olabilmektedirler. Bu bağlamda; teknolojinin gelişimiyle çok sesliliğin arttığı, fikirlerin çeşitlendiği, bu durumun yeni bir kamusallığı ve e-demokrasiyi ortaya çıktığı dile getirilmektedir. John Keane’nin basın özgürlüğünün demokrasinin gelişimine sağladığı katkıyı ele alması, Habermas’ın iletişime dayanan kamusallık anlayışı, Graham Murdock ve Peter Golding’in demokratik yurttaşlığın iletişim sayesinde gelişeceği fikri, enformasyon ve iletişim teknolojilerine olan olumlu bakış açısının örnekleri olarak gösterilebilir.403

İlerlemeci görüşe göre; özellikle internetin ortaya çıkışı ile birlikte bireylerin kendi arasında ve bireyler ile iktidar arasında iletişim kurma imkânları artmaktadır.

Örneğin toplumsal alanda kendini ifade edemeyen bireyler sanal dünyada düşüncelerini

402 Burak Özçetin, Umut Tümay Arslan ve Mutlu Binark, “Türkiye’de İnternet, Kamusallık ve Demokratik Kanaat Oluşumu”, Folklor, Edebiyat Dergisi, Cilt:18, Sayı: 72, 2012, s. 52-53.

Veysel Bozkurt, “Gözetim ve Internet: Özel Yaşamın Sonu mu?”, Birikim Dergisi, Sayı: 136, 2000, s.

72.

403 B. Özçetin, U. T. Arslan ve M. Binark, 2012, s. 52.

daha rahat dile getirmeye başlamışlar, bunun yanısıra Twitter, Facebook, Instagram gibi sosyal medya kanalları veya e-devlet aracılığıyla bazı durumlarda yönetenler ile iletişime geçme fırsatı yakalamışlardır. Bu doğrultuda; bireylerin internet üzerinden kurduğu iletişimin farklı bir toplumsallığa kapı açarak yeni bir kamusallık anlayışı ortaya çıkardığı ve internetin temsili demokrasi yerine doğrudan demokrasinin uygulanmasının kolaylaşılacağı dile getirilmeye başlanmıştır.404 Özellikle Arap Baharı’nın ardından internetin demokrasiye yaptığı katkı daha fazla tartışılır hale gelmiştir.

İlerlemeci/olumlu görüşe göre; internetin merkezi olmayan, esnek yapısı ve etkileşim özelliği karşılıklı iletişime izin vererek televizyon, radyo gibi tek taraflı iletişimi sağlayan kitle iletişim araçlarına göre daha demokratik bir yapıyı mümkün kılmaktadır. Bunu yaparken ise internetin karşılıklı iletişime izin veren ve tek merkeze bağlı olmayan yapısı demokratik yönetimi olanaklı hale getirirken, bunu sanal bir kamusal alan üzerinden yapmakta, internet yeni ve gerçek dünyadakinden farklı bir kamusal alan ortaya çıkarmaktadır. Dolayısıyla “internet, hem giderek atomize olan ve yalnızlaşan hem de içe dönük ve sıkılgan kişilik yapıları nedeniyle gündelik yaşamda toplumsallaşamayan bireylerin, “öteki” ile iletişime girmelerine imkân veren ve kişileri adeta görünmez sicimlerle birbirine bağlanan yeni bir kamusal alana dönüşmektedir.”

405

Bu bağlamda ülkemizde uygulanan bazı e-devlet uygulamalarının teknoloji ve demokrasi ilişkisinde olumlu bir yerde konumlandığı görülebilmektedir. Örneğin CİMER, SABİM, BİMER uygulamaları; vatandaşların kamu hizmetlerine ilişkin bilgi edinebildiği, soru sorabildiği, şikâyet edebildiği ve başvuruda bulunabildikleri bir platform olarak yöneten ve yönetilenler arasında bir nebze de olsa iletişim kurulmasını

404 Mehmet Akbaş, “İnternet İletişimi ve Demokrasi Üzerine Etkileri”, Selçuk İletişim, Cilt:3, Sayı: 1, 2003, s. 152

405 http://www.journals.istanbul.edu.tr/iusoskon/article/viewFile/1023011379/1023010639 (Erişim Tarihi: 30.04.2018)

sağlamaktadır. Diğer bir örnek ise yerel yönetim düzeyinde gerçekleşen e-devlet uygulamalarıdır. 2003 yılında Yalova Belediyesi Rüstem Paşa Mahallesinde yapılacak yatırım sıralamasının vatandaşlar tarafından belirlenmesini istenmiş ve mahallede yaşayanların internete ulaşması sağlanarak Yalova Belediyesinin web sitesinden yapılan tercihler sonucu yatırım sıralaması belirlenmiştir. 406 Böylece vatandaşın yerel yatırım konusunda kısıtlı da olsa bir söz sahibi olması mümkün olmuştur.

Karşıt görüşe göre ise; teknoloji ve internet sayesinde daha demokratik bir topluma ulaşılacağı görüşü teknolojik determinizmin etkisi altındadır ve toplumsal değişimde teknoloji ve internet tek başına belirleyici olmayıp, toplumsal koşullar altında şekillenmektedir. Toplumsallık içinde şekillenen teknoloji ise genellikle mevcut düzeni pekiştirme işlevi görmektedir.407

Bu görüş, enformasyon ve iletişim teknolojilerindeki gelişmenin ve internetin ortaya çıkışının daha demokratik bir topluma, dahası doğrudan demokrasiye yol açacağına ilişkin yaygın söyleme kuşkuyla bakarak, teknolojik determizmi reddetmektedir. Çünkü teknolojinin tek başına bir toplumda demokrasi anlayışını belirleyeceğini, dönüştüreceğini düşünmek, toplumsal, ekonomik, siyasi farklılıkların göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Öncelikle yeni teknolojilerin ortaya koyduğu imkânlar eşitsiz dağıldığı için herkesin bu teknolojiden yararlanması mümkün değildir.

Bilgisayar ve internete sahip olmanın yanı sıra bunların kullanımını sağlayacak bilişsel ve eğitsel imkâna da sahip olmak gerektiğini vurgulayan bu görüşe göre; ayrıcalıklı sınıfların bu imkânlara daha fazla sahip olduklarını dile getirmektedirler.408

Enformasyon ve iletişim teknolojileri ile demokrasi arasında tek yönlü doğrudan bir ilişkiden bahsetmek mümkün değildir. Yeni teknolojiler sayesinde demokratik yönetimin gelişim potansiyeli bulunmakla birlikte, bu teknolojinin anti-demokratik

406 İbrahim Yaşar Öztürk, E Devlet Bağlamında E- Demokrasi: Türkiye’de ve Dünyada Öne Çıkan Uygulamaları, Yüksek Lisans Tezi, Konya, 2006, s. 77.

407 V. Bozkurt, 2000, s. 72.

408 Barber’den aktaran B. Özçetin, U.T. Arslan, M. Binark, 2012, s. 55.

uygulamalara kapı açması da mümkündür. Teknoloji ve demokrasi ilişkisi, ülkenin ekonomik, siyasi, toplumsal ve kültürel yapısı tarafından farklılık gösterebileceği gibi dünyadaki genel eğilimlerden de etkilenebilmektedir. Örneğin doğrudan demokrasiye geçmenin en önemli aracı olarak görülen iletişim teknolojileri, 11 Eylül saldırılarının ardından tamamen farklı bir yöne evrilmiştir. Saldırının ardından ulusal güvenlik ön plana çıkarak, güvenlik sağlamak için gerektiğinde evrensel hukukun, temel hak ve özgürlüklerin askıya alınabileceği hususu kabul edilebilir hale gelmiştir. Bu süreçte teknolojinin özgürleştirmekten ziyade nasıl bir tahakküm kurma aracı olarak işlev gördüğü hususu tartışılmaya başlanmıştır. “Böylece, post-modern bir özgürlükler çağı olması beklenen günümüzde, tüm ibreler gözetim toplumundan yana kaymaya başlarken; kamusal ve özel yaşamda beliren özgürlük/mahremiyet ihlalleri paralelinde, -teknoloji temelli- yeni iktidar yapıları ortaya çıkmaktadır.” 409

11 Eylül saldırılarının ardından enformasyon ve iletişim teknolojilerinden gözetim ve denetim amacıyla yararlanılması güvenlik iddiaları temelinde meşrulaştırılmıştır. Arap Baharında demokratik bir işlev gören enformasyon ve iletişim teknolojileri, 11 Eylül saldırılarının ardından demokratikleştirici özelliğini arka plana atarak, denetimci ve gözetimci bir niteliğe bürünmüştür. Artık neredeyse yaşamın tüm anlarında bir mobese kamerasının gölgesi altında hareket etmekte, el ayaları okutularak sağlık hizmetinden yararlanılabilmekte, yüzün her hattını kaydeden biyometrik fotoğraflarla kimlik ve pasaport alınabilmekte, göz taraması ile telefon kilitleri açılabilmekte, telefonların dinlendiği, e-postaların okunduğu, bilgisayarların takip edildiği bir sanal ortamda iş ve işlemler halledilmektedir. Bu sayede iktidarın ağsal yapısı toplumun her alanına eskiye oranla daha fazla nüfuz edebilmekte ve iktidar toplumun her kesimini izleyebilme imkânına sahip olmaktadır.

409 U. Dolgun, 2004.

Teknoloji ve demokrasi/özgürlük ilişkisine teknolojinin özü ve teknolojik çerçeveleme bağlamında bakıldığında ise, teknoloji kullanımının demokrasiye/özgürlüğe yol açmaktan ziyade mevcut toplumsal statükonun sürdürülmesine katkı yaptığı söylenebilir. Modern teknoloji, üst-söylem üreterek;

egemen üretim biçiminin, toplumsal ve siyasi yapının devamlılığını sağlayarak ve onu pekiştirerek ortaya çıkmaktadır. Her ne kadar bireylerin teknoloji sayesinde özgürleştiği, görüşlerini daha rahat ifade edebildiği iddia edilse de, bireylerin düşüncelerini ifade edecekleri sanal ortam, internete bağlanmak için kullanılan araçlar, internet hizmeti vs. kapitalist sistemin bir çıktısıdır ve kapitalist üretim mantığı tarafından şekillenmektedir. Ayrıca bu teknolojiler iktidarların, kapitalist sistemin sürekli gözetimi ve denetimi altındadır. Sınırları iktidarlar tarafından belirlenerek, iktidarların iniyasitifiyle sınırları genişletilip daraltılabilir. “Her ne kadar yeni teknolojiler daha önceki dönemlerde baskılanan ve ifade edilemeyen toplumsal ya da bireysel temsillerin büyük oranda dolaşıma girmesini sağlayabiliyorsa da hiçbir zaman unutmamamız gereken gerçek, onları aynı zamanda elektronik teknolojisinin önceden belirlenmiş sınırları içine gizlice hapsettiğidir.” 410 Yeni teknolojilerin daha demokratik düzene kapı açması ya da sınırları belirlenmiş de olsa bir özgürlük alanı ortaya çıkarabilmesinin mümkün olmasının yanı sıra bu teknolojiler bireyin hayatını denetleyen, gözetleyen bir “büyük biradere” dönüşebilmektedir.

Dolayısıyla teknolojinin özgürleştirici bir potansiyeli olduğu gibi, iktidarın tahakkümünü artırıcı bir etkisi de olabileceği, modern kapitalist dönemde teknolojinin her şeyi meta olarak ifşa etmesi söz konusuyken ikinci ihtimalin, birinci ihtimale karşı daha fazla öne çıkmasının daha mümkün olduğu söylenebilir. Çünkü günümüz modern devletinde, modern iktidarın bireyler üzerindeki kontrolü güvenlik vb. kaygılarla meşrulaştırılırken, teknolojinin ortaya çıkardığı imkânlar sayesinde iktidar teknolojileri

410 A. Ergur, 1998.

hiç olmadığı kadar gelişmekte ve yönetilenler fark etmeden onları denetlemek ve gözetlemek mümkün olmaktadır. Enformasyon ve iletişim teknolojilerinin gelişimi kişisel verilerin depolanmasını, saklanmasını ve dolaşımını sağlayarak yeni bir gözetim toplumu anlayışını da güçlendirmektedir. Daha güvenli bir ortam, daha iyi hizmet sloganları altında ise bu durum normalleştirilmekte herkes tarafından kabul edilmektedir. Öyle ki çoğu zaman kişisel bilgiler, sosyal medya sayesinde sosyalleşmenin bir aracı olarak gönüllü olarak sanal ortama aktarılmaktadır. Dolayısıyla gözetleme bir yandan toplumun düzenlenmesine katkı sağlarken diğer yandan tercihleri belirlemekte, istekleri yönlendirmekte, kısıtlamakta ve kontrol etmektedir.411

Modern kapitalist dönemde kişisel verilerin depolanmasının, kayıt altına alınmasının kolaylaşması, bu verilerin ticari bir meta haline gelmesi, iktidarın ve piyasanın yönetilenler üzerindeki denetimi oldukça artmaktadır. Kameralar, mobeseler hayatın büyük bir bölümünü kayıt altında almakta, parmak izleri, yüz taramaları devletin ve çoğu zaman piyasanın “bir tıkla” ulaşabileceği uzaklıkta bulunmaktadır. Ya da MERNİS uygulamasına benzer uygulamalar daha iyi hizmet verebilmek için tüm nüfusa ilişkin bilgili toplayıp depolamakta, gerektiğinde paylaşmaktadır. Daha güvenli bir hayat, daha iyi bir hizmet vaadiyle edinilen kişisel veriler sadece mobeseler, kameralar aracılığıyla değil, öznelerin yeni sosyalleşme ortamı olan sosyal medya aracılığıyla da gönüllü ve eğlenceli bir şekilde de elde edilebilmektedir. Bu doğrultuda gerek güvenlik, gerek daha iyi bir hizmet ya da sadece daha eğlenceli bir hayat vaadiyle sanallaşan kişisel veriler kolayca elde edilerek, piyasanın daha iyi işlemesi (örneğin tüketici tercihlerinin belirlenmesi) ya da iktidarlar tarafından nüfusun daha rahat gözetlenmesi, denetlenmesi ve kontrol edilmesi amacıyla kullanılabilmesinin önünü açmaktadır. Pek tabi devletin toplumsal, ekonomik, siyasi yapısı, tarihsel geçmişi, mevcut konjoktür, teknoloji ve demokrasi ilişkisinin farklı şekillerde oluşmasını

411 D. Lyon, 2006, s. 16.

sağlayabilir, ancak modern kapitalist devletin, teknolojik üst söylem bağlamında mevcudiyetini sağlaması açısından, teknoloji kullanımının demokratik yapıyı gerçek anlamıyla geliştiremeyeceği söylenebilir.

E-devlet bağlamında ise, kamu yönetiminde teknoloji kullanımı olarak görülen iktidarın belirlediği sınırlı bir alanda sınırlı bir karara katılmak ya da kamu yönetiminin işleyişine, yöneticilere, memurlara ilişkin şikâyet ve görüşlerin belirli kanallarla iletilmesini sağlamak ya da benzer diğer örnekler demokratik uygulamalar olarak ele alınabilse bile söz konusu uygulamaların doğrudan daha demokratik bir yönetim yapısı ortaya çıkaracağını öne sürmek modern teknoloji, yönetim ve iktidar ilişkisini göz ardı etmek anlamına gelecektir. Çünkü kısıtlı bir alanda dile getirilmesine imkan sağlanan fikirler bile büyük oranda piyasa ve iktidar ağları tarafından şekillenip, manipüle edilebilmektedir.