• Sonuç bulunamadı

TABLO LİSTESİ

BÖLÜM 1: YERLEŞİM MERKEZLERİ

2.1. Mimari Tipleri

2.1.3. Sivil Mimari

2.1.3.1. Eğitim Mekânları

Eğitim mekânları başlangıç aşaması olmasından dolayı mektep, onun devamı durumundaki medrese ve destekleyici bir kuruluş olarak kütüphane başlıkları altında incelenmiştir. Bu yapıların divanda güzellikleri dışında başka mimari özellikleri pek fazla zikredilmemesine rağmen yapılarla ilgili yapılış tarihi ve yaptıran kişi gibi bilgilere rastlanmaktadır.

2.1.3.1.1. Mektep

Osmanlılarda dâru’t-tâ’lim, dâru’l-‘ilm, muallimhâne, mekteb, mektebhâne, mahalle mektebi taş mekteb, mekteb-i ibtidaiye ve sıbyan mektebi gibi adlarla anılan bu kuruluşlar 5-6 yaşlarındaki çocuklara okuma yazma, ilmihâl bilgisi, dört işlemden ibaret basit matematik bilgilerini vermek üzere kurulmuş okullardır (Baltacı, 2002: 446). Genellikle kurucuları tarafından bizzat ya da onların tayin ettikleri bir kişi ya da vasiyet yoluyla yakınlarınca tesis edilen mektepler çoğunlukla kurucularına ait arsalarda inşa edilirdi. Bir ya da iki katlı, kubbeli veya tonozlu, ahşap yahut kâgir olarak inşa edilen mektepler Anadolu’nun her yöresinde çok az farklarla benzer biçimde yapılırdı. Bir külliye içerisinde bulunanların dışında mahalle içindekiler mescit ve cami civarında ya

140

da onlara bitişik olurdu (Hızlı, 1999: 207-208). Divanda biri Nevşehir’de Damad İbrahim Paşa, diğeri İstanbul’da I. Mahmûd’un annesi Saliha Sultan tarafından yaptırılan mektepler için yazılmış iki tarih manzumesi yer almaktadır.

Eser-i Vâlide Sultan'dur bu

Bî-bedel mekteb-i dil-keş-bünyân Gûyiyâ gülşen-i rahmetdür kim Yavrı bülbüller içinde sıbyân Seyr iden resmini dir târîhin

Bih ne dil-keş kafes-i hak kuran (T. 22/1-3, s. 365)102

Bu benzersiz gönül çeken bir bina olan mektep Valide Sultan’ın eseridir.

Sanki içinde çocukların yavru bülbüller olduğu rahmetin/korumanın gül bahçesidir.

Onu seyreden tarihini söyler, O nasıl gönül çekici kumru kafesidir.

I. Mahmud’un annesi Saliha Sultan tarafından H. 1146 (M. 1733/1734) tarihinde yaptırılan, İstanbul Azapkapısı’nda, yine onun yaptırdığı, sebil ve çeşmelerinin yanında bulunan sıbyan mektebi iki caddenin köşesinde vakıf dükkânlarının üstünde yer alan oldukça güzel ve değerli bir bina idi (Eyice, 1981-1982: 848, 850).103

Divanda, “Târîh Berây-ı Mekteb-i Vâlide Sultân-ı Mahmûd Hân” başlığıyla yer alan yukarıdaki beyitlerin ilkinde gönül çekici bir bina şeklindeki mektebin Valide Sultan tarafından yaptırıldığı; ikincisinde mektebin âdeta bülbüle benzetilen çocukları içinde barındıran ve onların korunup kollandığı bir gül bahçesi olduğu söylenmiştir. Tarih beyti olan üçüncü beyitte ise Valide Sultan’ın bu güzel eserini görenin gönül çekici kumru kafesine benzeyen mektebin tarihini söyleyeceği ifade edilmiştir. Beyitte “hak kuran kafesi” deyimiyle mektep kafese, mektepteki çocuklar ise kumruya

102 kafes-i hak kuran: kafes-i Hak Kur’ân

103 Mektebin mimari özellikleri hakkında bkz. Semavi Eyice, İstanbul’un Ortadan Kalkan Bazı Tarihi Eserleri IV, İ.Ü. Tarih Enstitüsü Dergisi, S. 12, 1981-1982, s. 847-852.

141

benzetilmiştir.104 Ayrıca beyitte ebced hesabıyla mektebin yapılış tarihi H. 1146 (M. 1733/1734) olarak düşürülmüştür.

İşte ez-cümle bu bî-hemtâ mu'allim-hâne kim

Eyledi etfâlı hayran hüsn-i tarh-ı a'cebî (T. 78/15, s. 409)

İşte bu eşsiz muallimhane ki, acayip/şaşırtıcı tertibinin güzelliği çocukları hayran bıraktı.

……

Vehbi-i bende du'a idüp didi târîhini

Cûd-i İbrâhîm Paşa yapdı bu nev mektebi (T. 78/24, s. 410) Kul Vehbi, dua edip tarihini söyledi, bu yeni mektebi İbrahim Paşa’nın cömertliği yaptı.

İbrahim Paşa Mektebi, Damad İbrahim Paşa’nın H. 1139 (M. 1726/1727) tarihinde Nevşehir’de yaptırdığı külliye içinde (Altınay, H. 1340: 164-169) üçgen bir arsa üzerinde inşa edilmiştir. Mektep, imaretin avlu duvarına birleştirilerek batısında ve güneyinde üçgen avlular oluşturulmuştur (Kolay, 1993: 448). Ayrıca iki katlı mektebin alt kısmı kayadan oyulmuş bir depodan ibarettir (Aslanapa, 1986: 378).105

Mektebin kapısının kitabesinde de yazılı olan Vehbî’nin tarih manzumesinde (Altınay, H. 1340: 168) yer alan bu beyitlerin ilkinde “muallimhâne” olarak zikredilen mektebin acayip/şaşırtıcı tertibe sahip olduğu ve tertibinin güzelliğiyle herkesi hayran bıraktığı

104 Hak kuran/hakuran kafesi; çürük çarık dayanıksız bina (Yetiş ve Ayverdi, 1993: 275) ve orası burası açık her yerinden hava giren harap yer (Ayverdi, 2008: 1169) anlamlarında kullanılan bir deyim olmakla birlikte “hak uran/hakkuran” bir kumru türü olarak bilinir (Şemseddin Sâmî, 2006: 552; Ayverdi, 2008: 1669). Deyimin çürük çarık, dayanıksız bina; ya da her yerinden hava giren harap yer anlamları, beyitlerde övgüyle bahsedilen mektep binası için uygun düşmediğinden “hak uran/hakkuran”ın bir kumru türü oluşu önem arz etmektedir. Söz konusu deyimin Feyzî isimli 19. yüzyılda yaşamış bir şair tarafından yine bir mektep hakkında övgü maksatlı bir beyitte de kullanılması bu deyimin belki de o dönemde “kumru yuvası” ya da olumlu şekilde farklı bir anlamda kullanıldığını ve sonradan anlam değişikliğine uğramış olabileceğini düşündürmektedir.

Resm-i zîbendesi gûyâ kafes-i hak kuran

Bülbül-âsâ gel oku eyleme ‘ömrün ifnâ Feyzî (Kayseri Ansiklopedisi, 2010: 300)

105 Mektebin diğer mimari özellikleri hakkında bkz. Pars Tuğlacı, Osmanlı Şehirleri, y.y.: Milliyet, 1985, s. 254.; Oktay Aslanapa, Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul: İnkılâp Kitabevi, 1986, s. 377.; İlknur Aktuğ Kolay, Damad İbrâhim Paşa Külliyesi, İslâm Ansiklopedisi, C. 8, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 1993, s. 448.

142

ifade edilmiştir. Beyitte mektebin, tertibinin acayipliğine dikkat çekilerek eşsiz olarak nitelenmesi, üçgen bir arsa üzerinde yaptırılıp imaretin avlu duvarına birleştirilerek batısında ve güneyinde üçgen avlular meydana getirilmesi ve alt katının kayanın oyularak oluşturulmasıyla alakalı olmalıdır. Tarih beyti olan ikinci beyitte ise İbrahim Paşa’nın cömertliğiyle bu yeni mektebi yaptırdığı söylenmiştir.

Beyitlerde o dönemde yapılan iki mektep binası söz konusu edilmiştir. I. Mahmûd’un annesi Saliha Sultan tarafından (H. 1146) 1733/1734 tarihinde yaptırılan mektep güzelliğiyle dikkat çekmektedir. Damad İbrahim Paşa’nın (H. 1139) 1726/1727 tarihinde Nevşehir’de yaptırdığı İbrahim Paşa Mektebi ise şaşırtıcı güzellikte bir tertibe sahiptir.

2.1.3.1.2. Medrese

Osmanlı eğitim sisteminde ortaöğretim ve yükseköğretimi kapsayan bir kurum olan medreseler bir külliyeye bağlı veya müstakil yapılar şeklinde inşa edilmişlerdir (Ahunbay, 1999: 301, 304). Osmanlı medreseleri genellikle üstü açık ve etrafı revaklı bir avlunun etrafında öğrenci odaları ile bu avlunun bir tarafında ders yapılan eyvan gibi önü açık veya kapalı büyük birer dershaneden oluşmaktadır (Arseven, t.y.: 448). 18. yüzyılda iki katlı düzenlemelere ve çeşitlenmeye gidilmiştir (Ahunbay, 1999: 306). Divanda Damad İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de yaptırdığı medrese için yazılmış bir tarih manzumesi bulunmaktadır.

Sezâ altun kalemle yazsalar târîhin ey Vehbî

Bu vâlâ medrese îcâd-ı İbrâhîm Paşa'dur (T. 75/7, s. 404) Ey Vehbi! Tarihini altın kalemle yazsalar uygundur/yaraşır. Bu yüce medrese İbrahim Paşa’nın icadıdır.

Damad İbrahim Paşa’nın Nevşehir’de H. 1139 (M. 1726/1727) tarihinde yaptırdığı külliye dahilindeki (Altınay, H. 1340: 164), baş odası medresenin kuzeydoğu köşesine yerleştirilen İbrahim Paşa Medresesi klasik medrese plan şemasından farklılık gösterir (Kolay, 1993: 448).106

143

İbrahim Paşa Medresesi’nin girişinde yer alan kitabesinde de yazılı Vehbî’nin tarih manzumesinin (Altınay, H. 1340: 172) tarih beyti olan yukarıdaki beyitte İbrahim Paşa’nın icadı olan bu yüce medresenin tarihinin altın kalemle yazılmasının medreseye yaraşacağı söylenmiştir. Beyitte geçen “icâd” kelimesinin “var etmek, mevcuda getirmek” (Ahterî Mustafa, 1875: 68; Şemseddin Sâmî, 2006: 236) anlamları yanında “buluş, yeni bir şey ortaya koyma, zihinde yeni bir düşünce veya konu tasarlama” (Tulum, 2011: 944; Ayverdi, 2008: 1357) anlamlarına da gelmesi şairin medresenin plan şemasındaki farklılığa işaret ettiğini düşündürmektedir.

2.1.3.1.3. Kütüphane

Divan’da Sultan III. Ahmed zamanında yapılan kütüphanelerden yalnızca padişahın kendi adına yaptırdığı kütüphane zikredilmiştir. 1719 (H. 1131) yılında Topkapı Sarayı’nın üçüncü avlu veya Enderun meydanında yapılmıştır. Dışı beyaz mermerden ve üzeri kurşun kubbe örtülü bina başlı başına bir abidedir. İki katlı kütüphane mermer, alçı kabartma, kalem işi ve çini süslemeleri açısından çok zengindir (Aslanapa, 1986: 373-374). Divanda kütüphanenin güzelliğinden söz edilmiştir.

Serây-ı hâs-ı Galata vü dergeh-i meydân

Ale'l-husûs kütüb-hâne-i şeref-bünyâd (K. 5/14, s. 54)

Galata Sarayı ve meydan dergâhı, özellikle iftihar/büyüklük binası Kütüphane

……

Anun zemânı şerîfinde buldu nakş-ı zuhûr

Sühân dırâz olur eylersem anları ta’dâd (K. 5/16, s. 54)

Onun şerefli zamanında görünen resim/işleme oldu. Bunları sayarsam söz uzun olur.

Sultan III. Ahmed zamanında yapılan imar faaliyetlerinin bir kısmının söz konusu edildiği yukarıdaki beyitlerde saray mektebi olan Galata Sarayı ve Etmeydanı’nda yapılan restorasyonlara işaret edilmiş ve III. Ahmed’in Topkapı Sarayı’nın üçüncü avlusuna kendi adna yaptırdığı III. Ahmed Kütüphanesi’ne özellikle dikkat çekilmiştir. Kütüphanenin güzelliği, onun padişahın büyüklüğünü gösteren bir bina olduğu söylenerek dile getirilmiştir.

144