• Sonuç bulunamadı

TABLO LİSTESİ

BÖLÜM 1: YERLEŞİM MERKEZLERİ

1.2. Şehirde Bulunan Önemli Yapılar

Bu bölümde İstanbul’da yer alan ibadet mekânları ile Yedikule adlı iç kale söz konusu edilmiştir.

1.2.1. İbadet Mekânları

Bu başlık altında divanda söz konusu edilen İstanbul’daki bazı cami ve kiliseler ele alınmıştır.31

1.2.1.1. Camiler

Divanda daha önceki dönemlerin bakiyeleri olan Ayasofya Camii, Gül Camii, Sultan Mehmed (Fatih) Camii,32 Koca Mustafa Paşa (Sümbül Efendi Camii) Camii, Şeyh Vefa Camii ile III. Ahmed döneminde inşa edilmiş Fatma Sultan Camii ve Mehmed Kethüda (Ortaköy) Camii33 söz konusu edilmiştir.

1.2.1.1.1. Ayasofya Camii

Ayasofya Camii, birinci tepenin üzerinde Topkapı Sarayı’nn büyük kapısının karşısındadır (İnciciyan, 1956: 43). Bizans devrinde şehrin baş kilisesi iken fetihten sonra şehrin baş camii hâline getirilmiştir. (Eyice, 1991a: 206). Ayasofya divanda içinde yer alan mermer küpler ile söz konusu edilmiştir.

31 Dönemin, yerine cami yapılmak suretiyle ortadan kalkan iki mescidiyle ilgili beyitler “Mimari” bölümünde ele alınmıştır.

32 Bu cami Fatih’te bulunmasıyla söz konusu edilmiş olup ilgili bölümde işlenmiştir. Bkz. s. 26-27. 33 Mehmed Kethüda Camii, “Ortaköy” başlığı altında işlenmiştir. Bkz. s. 42.

46

Bün-nişîn-i hum-ı mey-hâne olan rinde yeter

Ayasofiyye'deki güp dibi cây-ı ârâm (K. 39/4, s. 175)34

Meyhane küpünün dibinde oturan rinde Ayasofya’daki küp dibi dinlenme/eğlenme yeri olarak yeter.

Sultan III. Murad zamanında Ayasofya’nın içine şadırvan yapılmak üzere Bergama’da bulunan İlkçağ’dan kalma mermerden oyulmuş iki büyük küp getirilmiştir (Erzi, 1987: 25; Eyice, 1991a: 208).

Bir ramazaniyyede yer alan bu beyitte şair meyhane küpünün dibinde oturan rinde içki içmenin yasak olduğu ramazan ayında Ayasofya’daki küp dibinin eğlence/dinlenme yeri olarak yeteceğini söylemiştir. Diyojen’in/Eflatun’un küp içinde yaşamasına da telmih yapılan bu beyitte Ayasofya’daki küple şadırvan yapılmak üzere buraya getirilen mermer küpler kastedilmiş olmalıdır.

1.2.1.1.2. Gül Camii

Haliç kıyısında Cibali ile Ayakapısı arasında bulunan ve 15. yüzyıl sonunda kiliseden çevrilmiş camidir (İnciciyan, 1956: 48; Eyice, 1996b: 223). Divanda ismi dolayısıyla bir bahçe kompozisyonu içerisinde yer almıştır.

Döndi hengâm-ı terâvîh ile Gül Câmi’ine

Nola tesbîh okısa mürg-i hoş-elhan bu gice (K. 23/26, s. 112) (Vefa Bahçesi) Teravih vakti ile Gül Camii’ne döndü. Hoş sesli kuş/müezzin bu gece tesbih okusa ne olur/şaşılır mı?

Vefa Bahçesi’nde düzenlenen bir çerağan eğlencesi sebebiyle söylenen bir kasidede yer alan bu beyitte eğlencenin Ramazanın başlangıcına denk gelmesine de işaretle bahçenin teravih vakti ile âdeta Gül Camii’ne döndüğü ve hoş sesli kuşların da eğlencenin rastladığı bu arife gecesinde tespih okumalarının şaşırtıcı olmayacağı söylenmiştir. “Terâvîh- Gül Camii-tesbîh” kelimeleriyle tenasüp oluşturulan beyitte Vefa Bahçesi Gül Camii’ne, hoş sesli kuşlar müeezzine, söylenen şarkılar ise tesbihe benzetilmiştir.

34 Bün-nişîn: Ben nişîn

47

1.2.1.1.3. Fatma Sultan Camii

Sultan III. Ahmed’in kızı ve Sadrazam Damad İbrahim Paşa’nın eşi Fatma Sultan tarafından (H. 1140) 1727-1728 yılında eski Bâbıâli binasının karşısında Pîrî Ağa Mescidi’nin yerine yaptırılmıştır (Eyice, 1987: 476; Özcan ve diğerleri; 2013: 1561-1562). Seyyid Vehbî’nin eserinde camiin yapılışı için kaleme alınmış iki tarih manzumesi yer almaktadır.35

Dürreti't-tâc-ı saâdet Fâtıma Sultan ki Hak

Zâtın itmiş maşrık-ı envâr-ı feyz-i sermedî (T. 72/2, s. 400) Saadet tacının büyük inci tanesi Fatıma Sultan ki, Allah şahsını daimi irfan nurlarının doğduğu yer yapmış.

…….

İşte ez-cümle der-i devlet-serây-ı hâsına

İtdi inşâ bu ‘ibâdetgâh-ı 'âlî-mesnedi (T. 72/6, 401)

İşte kısaca padişaha ait devlet sarayının kapısına bu yüksek dereceli ibadethaneyi yaptı.

Yukarıdaki beyitlerde manevi makamının yüceliği ve halis iman sahibi oluşuna işaretle, saadet tacının büyük inci tanesi olarak nitelenen ve etrafına irfan nurları saçtığı söylenen Fatma Sultan’ın padişaha ait devlet sarayının kapısına bu yüksek dereceli ibadethaneyi yaptırdığı dile getirilmiştir.

1.2.1.1.4. Koca Mustafa Paşa (Sümbül Efendi Camii) Camii

Koca Mustafa Paşa Camii, II. Bayezid’in sadrazamı Mustafa Paşa’nın Samatya yakınında Cumapazarı denilen yerde yaptırdığı kiliseden çevrilme camidir. Cami avlusunda bulunan zincirle bağlı serviden dolayı bu yere Zincirli Servi denmiştir (İnciciyan, 1956: 41; 1987: Erzi, 224). Divanda camiin adı zikredilmeksizin bu zincirli servi söz konusu edilmiştir.

Kâküllerün eylese perîşân

Zencîrlü servi sanur insân (K. 83/83, s. 314) Kaküllerini dağıtsa, insan zincirli servi sanır.

48

Padişahın otağının önündeki tuğdan söz edilen bu beyitte tuğun tepesindeki tüyler/at kılı istiare yoluyla kâkül olarak zikredilmiş ve tuğun kâküllerini dağıtması hâlinde görenin onu zincirli servi zannedeceği söylenmiştir. Beyitte zincirli serviyle Koca Mustafa Paşa Camii’nin avlusunda yer alan serviye işaret edilmiştir.

1.2.1.1.5. Şeyh Vefa Camii

Şeyh Vefa Camii, Vefa Meydanı’nda Fatih Sultan Mehmed tarafından 1476 yılında yaptırılmış camidir (İnciciyan, 1956: 50; Doğanay, 2006: 76-77; Erzi, 1987: 176). Divanda bir rubaide geçmektedir.

Mahfilde o şûh na't-hân oldukca Her bir bün-i mûyı gûş olur sâmi'inün Bir ehl-i cihet dilbere meftûnam kim

Mâhî-i nükûşıdur Vefâ Câmii'nün (R. 18, s. 719)

Mahfilde o şuh nathan oldukça dinleyenlerin her bir kıl kökü dinler. Vefa Camii’nin mâhî-i nukûşu/yazı temizleyicisi olan bir cihet ehli/vakıf görevlisi dilbere tutulmuşum.

Bu rubaide şair/âşık; mahfilde o şuh nathan oldukça onu dinleyenlerin her bir kıl kökünün de dinleyeceği, Vefa Camii’nde mâhî-i nukûşluk yapan –duvarlardaki istenmeyen yazıları temizleyen- bir vakıf görevlisi dilbere tutulduğunu dile getirmiştir. Vefâ Camii’nin ismen zikredildiği bentte “mâhî-i nukûşluk” görevinin söz konusu edilmesi cami duvarlarına istenmeyen yazılar yazıldığını ve camilerde bunları ortadan kaldırmaya yönelik görevliler bulunduğunu da göstermektedir.

Divanda Gül ve Vefa Camileri ismen yer almış; Ayasofya, içinde yer alan mermer küplerle; Fatıma Sultan Camii, Sultan III. Ahmed’in kızı ve Sadrazam Damad İbrahim Paşa’nın eşi Fatma Sultan tarafından Bâbıâli binasının karşısında yaptırılmasıyla; Koca Mustafa Paşa (Sümbül Efendi) Camii ise avlusunda bulunan zincirle bağlı servi (Zincirli Servi) ile söz konusu edilmiştir.

1.2.1.2. Kanlı Kilise/Sulu Manastır

İstanbul Samatya’daki Ermeni kilisesi olup asıl adı Surp Georg Kilisesi’dir. Fatih Sultan Mehmed’in Karaman’dan İstanbul’a getirdiği Ermenilerin yerleştirildiği semtte bulunan

49

kilise kanlı bir hadiseden dolayı kapatılmış ve bu sebeple “Kanlı Kilise” olarak anılmıştır.36 Kanunî Sultan Süleyman döneminde Ermenilere verilen kiliseye, güney köşesindeki ayazma veya kilise avlusunun altında bulunan sarnıçtan dolayı Türkler tarafından “Sulu Manastır” ismi verilmiştir (İnciciyan, 1956: 31-32). Bu kilise divanda hem “Kanlı Kilise” hem de “Sulu Manastır” adlarıyla geçmektedir.

Nâr-ı sitemün dâg yakup lahd-i cigerde Yandı yüregüm âteş-i bî-dûd şererde Bir kâfire dil-dâde olup semt-i Fener'de Döndi Sulu Manastır'a bu dîde-i pâki Râzî mi olur bu siteme Hazret-i ‘Îsâ Kim kûyun ola küşte ile Kanlu Kilisâ Meryem Ana'nun canı içün ey büt-i Tersâ

Gel Vehbi'nün olma sibeb-i mevt ü helâki (Ş. 4/2-3, s. 510) Eziyet/zulüm ateşin ciğer parçasında dağ yakınca yüreğim dumansız bir kıvılcımın ateşinde yandı. Fener semtinde bir kafire gönül verip, bu temiz göz Sulu Manastır’a döndü.

Bu zulme/eziyete Hz. İsa razı mı olur ki, mahallen öldürülmüşle Kanlı Kilise olsun. Ey Hıritiyan güzel! Meryem Ana’nın canı için gel, Vehbi’nin ölümüne sebep olma.

Bir şarkıda yer alan yukarıdaki bentlerin ilkinde Fener Semti’nde bir kâfire gönlünü kaptıran âşığın/şairin gözlerinin âdeta Sulu Manastır’a döndüğü ve onun siteminin, ciğerinin bir parçasında dağ yakması sonucu yüreğinin dumansız bir kıvılcımın ateşinde yandığı söylenmiştir. İkinci bentte ise şair/âşık, kendisini öldürecek derecede ve sevgilinin mahallesinin Kanlı Kilise olarak anılmasına sebep olan Hristiyan güzelin zulmüne Hz. İsa’nın razı olmayacağını söylemiş ve bu güzelden Hz. Meryem’in hatırına ölümüne sebep olmamasını istemiştir. İlk bentte âşığın gözyaşlarıyla dolu gözlerinin Sulu Manastır’la ilişkilendirilmesi kilisenin altında bulunan ayazma veya sarnıç sebebiyledir. İkinci bentte âşığın sevgilinin eziyetiyle ölümünden dolayı sevgilinin

36 İstanbul Balat’ta da bir “Kanlı Kilise” bulunmaktadır (İnciciyan, 1956: 31). Bununla beraber Kanlı Kilise ve Sulu Manastır ismlerinin aynı manzume içinde kullanılması, bahse konu manzumenin her iki bendinde de Samatya’daki kiliseden söz edildiğini düşündürmektedir.

50

mahallesinin Kanlı Kilise olarak anılması ise kiliseye bu adın verilmesine sebep olan kanlı hadiseye işaret etmektedir.

Bentlerden kilisenin Fener semtinde bulunduğu, kilisenin altında bulunan ayazma veya sarnıçtan dolayı Sulu Manastır ve ölümlere sebep olan kanlı bir hadise sebebiyle Kanlı Kilise isimleriyle anıldığı anlaşılmaktadır.

1.2.2. Yedikule

Sahil surunun bitiminde, şehrin güney ucuna düşen yerde yedi burçtan oluşması sebebiyle Yedikule denilen kaledir. Bütün kuleleri sivri ve kademeli çatılarla sona eren bu iç kalede aynı zamanda ağır suçlardan dolayı mahkum edilen vezirler ile yabancı elçiler hapsedilmiştir (İncicicyan, 1956: 8; Müller-Wiener, 2002: 340). Yedikule divanda yüksekliği ile söz konusu edilmiştir.

Bir görmez anunla bunı idrâk

Bir mi yidi kulleile eflâk (K. 83/18, s. 309)

İdrâk/anlayış onunla bunu bir görmez, Yedikule ile felekler bir mi?

Sultan I. Mahmud’un otağı hakkındaki bu beyitte felekle Yedikule’nin kıyaslanamayacağı söylenerek çadır yüksekliği bakımından felekle ilişkilendirilmiş ve Yedikule’den üstün tutulmuştur.