• Sonuç bulunamadı

TABLO LİSTESİ

BÖLÜM 1: YERLEŞİM MERKEZLERİ

2.1. Mimari Tipleri

2.1.3. Sivil Mimari

2.1.3.4. Saray ve Konut Mimarisi

2.1.3.4.3. Özel İsimli Mekânlar

Divanda yer alan özel isimli mekânlar Büyük Bend Kasrı, Sadâbâd Kasrı, Muhammed Kethuda Köşkü, Rumeli Kazaskeri Ömer Efendi’nin Köşkü, Ferahâbâd Köşkü, Şerefâbâd Kasrı, Âyînedar Kasrı’dır.

2.1.3.4.3.1. Büyük Bend (Çiftehavuzlar) Kasrı

Belgrad Ormanları’nda Sultan III. Ahmed tarafından 1717 yılında yaptırılmıştır. Çevresindeki diğer köşklere nispetle planının değişikliği ila dikkat çeken (Eldem, 1974: 189) bu kasır divanda yeri ve güzelliği ile yer almıştır.

Cümleden lîk safâ-bahş ü ferah-cây-ı latîf Eser-i hazret-i hâkân-ı Sikender-şandur

161 İtdi su bendinün üstindeki kasrı teşrîf

Ki hümâyûn-eser-i pâdişeh-i devrandur (K. 9/43-44, s. 75)

Ama hepsinden (çok) neşe veren ve güzel ferahlık yeri İskender şöhretli hükümdarın eseridir.

Su bendinin üstündeki devrin padişahının mübarek eseri (olan) kasrı şereflendirdi.

Damad İbrahim Paşa’nın bir biniş gezintisinden söz edilen bir kasidede yer alan yukarıdaki beyitlerde sadrazamın biniş sırasında dinlenme yeri olarak o civardaki kasırlardan padişahın yaptırdığı Büyük Bend Kasrı’nı tercih ettiği ve bulunduğu yer itibarıyla insana neşe veren bahse konu kasrın su bendi üzerinde yer aldığı söylenmiştir.

2.1.3.4.3.2. Sadâbâd Kasrı

Sultan III. Ahmed döneminde 1720 senesinden itibaren Kâğıthane’nin imarına başlandı. İmar faaliyetleriyle bizzat ilgilenen Damad İbrahim Paşa önce derenin yatağını değiştirtmiş, Humbarahane’den sekiz yüz zira (yaklaşık yedi yüz metre) uzaklıktan itibaren iki tarafı mermer rıhtımlarla süslü bir dere yatağı kazdırıp iki yatağın kenarına padişah için etrafı duvarlarla çevrili Sadâbâd Kasrı’nı inşa ettirmiştir (Altınay, 2011a: 29-30; Aktepe, 1958: 53; İnciciyan, 1956: 77). H. 1134 (M. 1721/1722) yılında tamamlanan Sadâbâd Kasrı sütunlar üzerinde yükseltilmiş bir giriş kanadı ile bunun gerisinde bir havuzun önünde duran ve Cedvel-i Sîm ile Cirit Meydanı’na bakan enine bir kütleden oluşmaktadır (Arel, 1975: 28, Eldem, 1977: 22). Kasrın önündeki büyük havuz dışında küçük bend ile büyük bend arasında rıhtımlı ve masif mermer korkuluklu bir havuz daha bulunmaktadır. Köşkün karşısındaki rıhtımın üstünü ise III. Ahmed çeşmesi süslemektedir. Biri “Kasr-ı Hümayun” diğeri “Harem” kapısı olmak üzere iki kapısı bulunan kasrın çok zengin süslemeleri bulunmaktadır (Eldem, 1977: 7-24). Sadâbâd Kasrı Divanda padişah için Damad İbrahim Paşa tarafından yaptırılması, yapılış tarihi, güzelliği, büyüklüğü, otuz iki adet direk üzerine inşa edilmesi, iki havuzunun ve III. Ahmet tarafından yaptırılmış bir çeşmesinin bulunması, bazı yapı ve döşeme unsurlarıyla söz konusu edilmiştir.

Görüp temâyül-i tab’-ı nezâket-âyînin Vezîr-i a’zamı destûr-ı âsad-isti’dâd

162

Bu kasr-ı dil-keşi kırk altı günde bu resme

Otuz iki direk üstinde eyledi bünyâd (K. 5/37-38, s. 56)

Kabiliyetli veziri, sadrazamı (padişahın) ince zevkli yaradılışının meylini görüp

Bu gönül çekici kasrı kırk altı günde otuz iki direk üzerine inşa etti.

Yukarıdaki beyitlerde Damad İbrahim Paşa’nın, padişahın Sadâbâd’a meylini görüp buraya kırk altı günde otuz iki direk üzerine gönül çekici bir kasır yaptırdığı söylenmiştir. Beyitlerde kasrın yapılış süresi kırk altı gün olarak zikredilirken direk sayısının otuz iki olduğu ifade edilmiştir. Fakat devrin vakanüvisi Râşid Mehmed Efendi (ö. 1735), kasrın otuz direk üzerine inşa edildiğini bildirmektedir.120

Zebân-ı sıdk-ı hulûs ile didi târîhin

Hidîv-i ‘âleme mes’ûd ola bu Sa’d-âbâd (K. 5/101, s. 61) Samimi ve doğru bir dille tarihini söyledi, bu Sadâbâd hükümdara kutlu olsun.

Sadâbâd Kasrı’nın tarih beyti olan bu beyitte Sadâbâd’ın hükümdara kutlu olması dilenmektedir. Beyitten kasrın yapım tarihinin H. 1134 (M. 1721/1722) olduğu anlaşılmaktadır.

Biri de işte bu nüzhet-serâdur ez-cümle

K'olur müzekkir-i hüsn-i behişt-i heşt-a'dâd (K. 5/17, s. 54) Biri de işte sekiz cennetin güzelliğini zikrettiren/hatırlatan bu ferahlık veren saraydır.

Beyitte, önceki beyitler de dikkate alındığında, III. Ahmed zamanında vücut bulan yapılardan birinin de sekiz cennetin güzelliğini hatırlatan ve insana ferahlık veren Sadâbâd Kasrı’nın olduğu söylenmiştir. Beyitte kasrın çok güzel bir yapı olduğu dile getirilmiştir.

Ale'l-husûs ana revnak-ı dîger virmiş

Bu pâdişâha sezâ kasr-ı bî-bedel-bünyâd (K. 5/21, s. 55)

120 Bkz. Abdülkadir Özcan ve diğerleri, Târîh-i Râşid Ve Zeyli, C. 2, İstanbul: Klasik Yayınları, 2013, s. 1293.

163

Özellikle eşsiz (bir şekilde) bina edilen padişaha uygun bu kasır ona başka süs vermiş.

Bu beyitte padişaha uygun olarak eşsiz bir şekilde inşa edilen kasrın Sadâbâd’a ayrı bir güzellik kattığı söylenmiştir.

Ale'l-husûs bu şevket-serây-ı Sa'd-âbâd

Ki hüsn-i tarhı virür şöhret-i Havernâk'a şeyn (K. 17/2, s. 100) Özellikle tertip edilmiş güzelliği Havernak’ın şöhretini lekeleyen/zedeleyen Sadabad’ın bu büyük sarayı

Sadâbâd’ın övüldüğü bir kasidede yer alan bu beyitte Sadâbâd’daki padişaha ait büyük kasrın Sinimmar tarafından inşa edilen Havernâk Köşkü’nün şöhretini lekelediği söylenmiştir. Kasrın mübalağalı bir şekilde övüldüğü beyitte hem düzenlemesinin güzelliği hem de büyüklüğü dile getirilmiştir. Beyitte Sadâbâd Kasrı’nın büyük bir yapı olduğu söylenmesine karşın Sedad Hakkı Eldem kasrın aslında küçük ve mütevazi bir bina olduğunu belirtmiştir (1977: 28).

Kenâr-ı lüccede her bir sütûn-ı mevzûnı Elifdür âb üzerinde velî be-resm-i 'imâd Şu gûne mürtefi' ol kâh-ı şevk-bahşâ kim Zemîni ile beraber tıbâk-ı seb'-i şidâd Hümâ-yı devleti hût-ı sipihri sayd eyler

Menâzırında kafes çün şebîke-i sayyâd (K. 5/23-25 s. 55)

Su kenarında her bir düzgün sütunu, su üzerinde direk suretiyle bir eliftir.

O şevk/neşe veren kasır öyle yükseldi ki, zemini ile beraber sağlam yedi tabaka.

Pencerelerindeki kafes bir avcı ağı gibi devlet kuşunu (hümasını), gökyüzü balığını avlar.

Yukarıdaki beyitlerde kasrın su kenarındaki her bir sütununun suyun üzerinde direk suretinde bir elif olduğu, kasrın yüksekliğinin yedi gök tabakasını andırdığı ve bu derece yüksek olan kasrın pencerelerindeki kafeslerin âdeta bir avcı ağı gibi saadet/baht kuşunu ve gökyüzü balığını avladığı söylenmiştir. Kasrın direklerinin düzgünlüğü ile

164

elif (ﺍ) harfine, pencerelerdeki kafeslerin balık ağına ve ayın balığa teşbih edildiği beyitlerden kasrın oldukça yüksek bir yapı olduğu, üst kat pencerelerinde kafesler bulunduğu anlaşılmaktadır.

Nigîndân-ı safâdur dü-havz-ı serşârı İçinde su degül elmâs-ı fass komış üstâd Suyı 'usâre-i kand-ı nebâtdur gûyâ

Gelû-yı teng ile fevvâre şîşe-i kannâd (K. 5/29-30, s. 55) Ağzına kadar dolu iki havuzu berrak yüzük kutusudur, üstad içine su değil elmas yüzük taşı koymuş.

Suyu sanki nöbet şekerinin usaresi/suyu, dar boğazı ile fıskiyesi şekerci şişesi.

Bu beyitlerin ilkinde kasrın ağzına kadar su dolu iki havuzu berrak yüzük kutusuna benzetilmiş ve içine su yerine elmas yüzük taşı konduğu söylenmiştir. İkincisinde ise havuzların suyu nöbet şekerinin usaresine, dar boğazı ile fıskiyesi şekerci şişesine benzetilmiştir. Kasrın havuzlarının berrak yüzük kutusuna benzetilmesi şekil ve renk, suyun elmas yüzük taşına ve nöbet şekeri usaresine benzetilmesi ise renk açısından olmalıdır. Ayrıca havuzun fıskiyesi ile şekerci şişesi arasında şekil açısından ilgi kurulmuştur.

Dehân atar durur âb-ı hayâta fevvâre Zebân-ı lûlesi endûha hançer-i fûlâd Sipihre efser atardı çü gûy-i fevvâre

Olaydı şâdrevânında kâse tâc-ı Kubâd (K. 5/31-32, s. 55)

Fıskiyesi hayat suyuna ağız atar durur. Lülesinin dili gama/kedere çelikten hançer,

Kubad’ın tacı şadırvanındaki kâse olsaydı fıskiye topu gibi gökyüzüne taç atardı.

Bu beyitlerde ise fıskiyenin âdeta etrafa hayat suyu dağıttığı, suyun insana ferahlık vermesinden kasıtla, lülesinin dilinin kederi ortadan kaldıran çelikten bir hançer olduğu; Kubad’ın tacının havuzun şadırvanındaki kâse/çanak olması hâlinde havuzun gökyüzüne fıskiye topu gibi taç atacağı ifade edilmiştir. Fıskiye lülesinin dilinin çelik bir hançere benzetildiği ilk beyittten lülelerin çelikten olduğu anlaşılmaktadır. İkinci

165

beyitte şadırvanla kastedilen kasrın önündeki büyük havuzun içinde bulunan üç mermer tekne, yani üç küçük şadırvan (Eldem, 1977: 8; Arslan, 1992: 113) olmalıdır. Beyitte havuzun gökyüzüne fıskiye topu gibi taç atacağının söylenmesi bu teknelerden/şadırvanlardan akan suların insanlara keyif vermesiyle alakalı olabilir.

Ya'ni bir nev-çeşme-i pâkîze bünyâd itdi kim

Lûlesi ibrîk-i şerbetdür suyı kand-ı nebât (T. 13/3, s. 354) Yani temiz, lülesi şerbet ibriği, suyu nöbet şekeri olan bir yeni çeşme bina etti.

Sultan III. Ahmed’in kasrın karşısındaki rıhtımın üstüne yaptırdığı çeşme (Eldem, 1977: 9) için söylenen tarihte yer alan bu beyitte çeşmenin lülesi şerbet ibriğine, suyu ise nöbet şekerine benzetilmiştir.

Tamâm olup döşenildükde sadrı tahtında

Harîr-i nûr-ı nigehden olan bisât-ı ciyâd (K. 5/41, s. 56)

Tahtına göz/bakış nurunun ipeğinden mükemmel bir döşeme/yaygı tamamlanıp döşendiğinde sadrazamı,

……

Döşendi taht-ı sa'âdet bezendi kasr-ı celâl

Ne ise lâzıme-i şevket itdiler i'dâd (K. 5/52, s. 57)

Saadet tahtı döşendi, yüce kasır süslendi, saltanatın heybet ve gösterişi için ne lazımsa hazırlandı.

Yukarıdaki beyitlerin ilkinde padişahın tahtı için bakış nurunun ipeğinden mükemmel bir döşeme/yaygı hazırlanıp serildiği, ikincisinde ise saltanatın heybetine yaraşır bir şekilde saadet tahtının döşenip, kasrın süslendiği ifade edilmiştir. Beyitlerden kasrın döşeme unsurlarından birinin taht olduğu ve kasrın gösterişli bir şekilde süslendiği anlaşılmaktadır. Burada süslemekten kasıt kasrın döşenmesiyle alakalı olmalıdır. Bununla birlikte beyitlerde tahtın, sekilik (oturma grubu) manasında da anlaşılmasına engel bir durum bulunmamaktadır.

Beyitlere göre Sadâbâd Kasrı, H. 1134’te (M. 1721/1722) kırk altı günlük bir süreçte otuz iki direk üzerine inşa edilmiş çok güzel bir yapıdır. Güzel bir düzenlemeye sahip kasır, hem büyük hem de yüksek bir yapıdır. Üst kat pencerelerinde kafesler bulunan

166

kasrın döşeme unsurlarından biri tahttır. Kasrın ağzına kadar su dolu ve fıskiyeli iki havuzu vardır. Fıskiye lülesi ise çeliktendir. Kasrın önündeki büyük havuzun içinde üç mermer tekne bulunmaktadır. Ayrıca III. Ahmed kasrın karşısındaki rıhtımın üstüne bir çeşme yaptırmıştır.

2.1.3.4.3.3. Muhammed Kethuda Köşkü

Sadrazam Damat İbrahim Paşa’nın damadı Muhammed Kethüda’nın köşkü divandan anlaşıldığı üzere Sadâbâd’da yapılmıştır. Köşke ait selsebilin yapımına düşürülen tarihte selsebilin yapım tarihi H. 1136 (M. 1723/1724) olmakla birlikte kaynaklarda köşkün yapım tarihiyle ilgili bir bilgiye rastlanamamıştır.121 Beyitlerden köşkün dere kenarında olduğu ve zarif bir şekilde süslenmiş selsebilinin bulunduğu anlaşılmaktadır.

İdüp hükm-i hümâyûnı ile bünyâd Sa'd-âbâd'ı Vezîr-i hâsı İbrâhîm Paşa-yı melâ'ik-hû Kusûr-ı bî-kusûr ile müzeyyen oldı her cânib Hiyâbanzâr-ı bâg-ı cennete döndi kenâr-ı cû Husûsâ işbu kasr-ı kethudâ-yı sadr-ı 'âlî-kadr Muhammed-nâm u Mahmûdü'l-hısâl-i dâver-i nîkû Bulup bu selsebîl-i can-fezâdan revnak-ı dîger Sanursın suyı sâf elmâsdan fass-ı nigindür bu Sütûr-ı mevcini kim görse târîhin okur Vehbî

Bu zîbâ selsebîl oldı nezâketle bir içim su (T. 82/2-6, s. 413) Padişahın veziri melek huylu/tabiatlı İbrahim Paşa padişahın emriyle Sadâbâd’ı inşa edip

Kusursuz köşkler ile her taraf süslendi, nehrin kenarı cennet bahçesinin ağaçlıklı yoluna döndü.

Özellikle bu değeri/rütbesi yüce sadrazamın iyi ahlâk sahibi Muhammed isimli kethüdasının köşkü.

Cana can katan/gönle ferahlık veren bu selsebilden başka bir parlaklık/güzellik bulup suyu saf elmastan yüzük taşı zannedersin.

121 Kethüda Mehmed Paşa’ya ait H. 1140 (M. 1727-1728) tarihinde Akıntıburnu’nda yapılmış bir köşkten ve H. 1137 yılında Ortaköy’de yapılmış bir sahilsaraydan söz edilmektedir (Arel, 1975: 35; Öztekin, 2006: 694).

167

Vehbi dalga satırlarını kim görse tarihini okur, bu güzel/süslü selsebil zariflikle bir içim su oldu.

Beyitlerde Damad İbrahim Paşa’nın padişahın emriyle Sadâbâd’da imar faaliyetlerine giriştiği, buranın çok sayıda ve kusursuz şekilde yapılan köşklerle süslenip dere kenarının düzenlenmesiyle de cennetin ağaçlıklı yoluna döndüğü, özellikle sadrazamın kethüdasına ait köşkün gönle ferahlık veren selsebilinin yapılmasıyla ayrı bir güzellik kazandığı söylenmiştir. Kusursuz olarak nitelenen köşklerden biri olarak anılan Kethüda Mehmet Paşa’nın köşküne ait selsebilin tarih beytinde düşürülen tarih H. 1136 (M. 1723/1724)’dır.

2.1.3.4.3.4. Rumeli Kazaskeri Ömer Efendi’nin Köşkü

Bu köşk, divanda yer alan bir tarihe göre hem baştabip hem Rumeli kazaskeri olan Ömer Efendi’nin (ö. 1136-1723/1724) o dönemin gözde mekânlarından birinde –büyük ihtimalle İstanbul Fatih Mollagürani Mahallesi’nde- yaptırdığı yüksekçe bir yapıdır. Düşürülen tarihten H. 1136’da (M. 1723/1724) yapıldığı anlaşılan köşkün yapı unsuru olarak sadece kemerinden söz edilmiş ve yeşil renkte olduğu söylenmiştir.

Semiyy-i şeref-mend-i Fârûk-ı ekber Re’îs-i etıbbâ-yi hâkân-ı emced Vücûdı şeref-bahş olup sadr-ı Rûm’a

Makâm-ı ‘Ömer oldugına bu mesned (T. 76/1-2, s. 404) Hz. Ömer’in şerefli adaşı, pek şerefli padişahın tabiplerinin başı Vucudu Rumeli kazaskerliğine şeref verip bu Ömer makamında olduğunun dayanağıdır.

……

Bu mevki’ gibi mevzi'-i mu'teberde Yapup böyle buk'a müşeyyed mümehhed Şerîk oldı Monlâ Gürânî ile

Müberrât-bahşende ol sadr-ı râşid Hemîşe ola tâ key 'âlemde ber-pâ

Bu kasr-ı müferreş bu tâk-ı zeberced (T. 76/7-9, s. 405)

Böyle muteber ve değerli bir mevkide iken böyle tertipli, yüksek yapı yapıp