• Sonuç bulunamadı

Eğitim, bir toplumun geleceğinin temel güvencesidir. Bu nedenle, çocukların eğitimi, toplumların geleceği açısından en önemli güvencedir. Çocuk çalıştırılması ve eğitim arasında doğrusal bir ilişki bulunmaktadır. Eğitim esasen çocuk çalıştırılmasının engellenmesinde önemli bir etken olarak ortaya çıkmaktadır. Ancak, eğitim sisteminin maliyeti ve ulaşılabilirliğinin zorluğu, içerik olarak tatmin edici

195 BĐLĐR, Risk, s. 4.

196 Abdullah KARATAY, “Đstanbul Sokaklarında Çalışan Çocuklar: Göç ve Kent Yoksulluğu”, Türkiye’de Çalışan Çocuklar Semineri, 29-31 Mayıs 2001. Devlet Đstatistik Enstitüsü (DĐE), Ankara, Mart 2002, s. 465.

197 BĐLĐR, Risk, s. 4. 198

ĐLĐK, TÜRKMEN, s. 3. 199 TAŞ, BAKIR, ATAÖV, s. 432. 200 ĐLĐK, TÜRKMEN, s. 3. 201 ŞĐŞMAN, s. 9-10.

48 olmayışı, eğitimli kesimin karşılaştığı yüksek işsizlik sorunu, ailelerin bilinçsizliği202, özellikle de enformel sektörün yoğun olduğu yapılarda ailelerin çocukları çalışma yaşamına itmesi, eğitimin kalitesinin düşüklüğü ve eğitim sistemine duyulan güvensizlik gibi nedenler çocukların eğitime devam edebilmelerini kısıtlayan etkenlerdendir203.

Ulusların toplumsal anlayışları da eğitim açısından önemlidir. Her toplumun ve bu toplumda yaşayan çeşitli kesimlerin kendine özgü anlayışları, yaşama bakış açıları, geçmişten gelen birikimleri, kültürel ve toplumsal bağlamdaki gelenekleri farklılıklar içerebilmektedir. Örneğin, Hindistan’ın en yoksul olan Kerala bölgesinde çocukların eğitimleri ön planda tutulurken, Türkiye’de ise geleneksel ve tarihsel özellikler kendini çok daha fazla hissettirmektedir. Bu anlamda ülkeler arasında olduğu kadar, bölgeler arasında da eğitim durumu farklılık göstermektedir.

Kırsal alanlardaki okul yokluğu204, öğretmen yokluğu, yaşanılan yerde okul bulunmayışı, ders yılının bir bölümünün tarımsal faaliyetlerin yoğun olduğu zamanlara rastlaması ya da ilköğretimden sonraki üst eğitim kurumlarının olmaması ya da var olup ta yetersiz olması gibi durumlar da çocukları ve gençleri eğitim sisteminin dışına iterek çalışma yaşamına katılmalarına yol açmaktadır.

Bunun yanında mevcut eğitim sisteminin işgücü piyasasının gereksinimlerine cevap verebilecek nitelikte olmaması, işgücü piyasasının gereksinimlerine uygun niteliklerin sadece meslek okulları ve yüksek okullar tarafından sağlanması, üniversite okuyanların bile uygun iş bulamaması, hatta hiç iş bulamaması, bireylerin yaşam düzeylerini düşürmektedir. Bunun göstergesi olarak da çocuğun aldığı formel eğitim bile çocuğun geleceğini güvence altına alamamaktadır. Ailelerin çocuklarını okutma olanağının olmaması ile birlikte de çocuklar ve gençler geleceklerini güvence altına almak amacıyla okula gitmemeyi ve çalışmayı tercih etmektedir205. Çok sayıda çocuk ve genç, temel eğitimlerini tamamladıktan sonra okullarını bırakıp

202 ÇSGB, Zamana, s. 20. 203 BAKIRCI, Çocuk, s.24. 204 BULUTAY, s. 5. 205 BAKIRCI, Çocuk, s.24-25.

49 çalışma yaşamına atılmak zorunda kalmaktadır. Bu doğrultuda birçok ülke, çocuklara çalıştıkları sırada mesleki eğitim verebilmek adına çıraklık eğitimi sağlanmaktadır. Dolayısıyla, kentsel alanlardaki çalışan çocukların büyük bir kısmı da küçük esnaf ve sanatkarların yanında çırak olarak çalışmaktadır206.

Çalışan çocuklar bulundukları sosyal ortamdaki kişileri örnek olarak almaktadır. Bunun yanında da çocuğun öğrenim süresince, ailedeki gelir yetersizliği sonucu ihtiyaçlarının karşılanamaması ya da sosyal ortama uyumsuzluğu gibi sıkıntıları da çocuğu çalışma yoluyla önemsenmek isteğini de arttırmaktadır. Bu anlamda gelir sahibi olmanın verdiği güç, çocuklar üzerinde çalışmanın cazibesini arttırmakta ve çocuğun okula gitme konusundaki isteksizliğini de körüklemektedir. Buna bağlı olarak da okuldan ayrılmanın sonucunda çalışma olgusu tek seçenek haline gelmektedir. Böylece eğitim sürecinin dışına çıkan çocuklar için çalışma temel faaliyet alanına dönüşmektedir207.

Bu sorunların yanında, ailelerin çocuklarını okula göndermek için, onların çalışmaları sonucunda sağlayacakları gelirden vazgeçmeleri söz konusu iken, bu durumun fırsat maliyet olgusu da göz önüne alındığında, eğitim maliyetinin yoksul aileler açısından engelleyici bir unsur olduğu gözlenmektedir208.

Ayrıca okulda yaşanan başarısızlık, şiddet ya da öğretmenlerle anlaşamama gibi durumlardan dolayı okula gitmeyen çocuklar veya okuldan ayrılıp da çalışan çocukların sayısı da oldukça yüksektir209.

Çocukların çalıştıkları için yeterli besin alamamaları, onların fiziksel ve ruhsal anlamdaki gelişimleri açısından da aksaklığı ortaya çıkaran nedenler arasında

206 Ebru Çetin GÜLER, “Çocuk Đşgücü ve Eğitim”, Türkiye’de Çalışan Çocuklar Semineri 29-31 Mayıs 2001. Devlet Đstatistik Enstitüsü (DĐE), Ankara, Mart 2002, s. 230.

207 Fatma FĐDAN, “Çalışan Çocuk Olgusuna Sosyo-Psikolojik Bakış Sanayide Çalışan Çocuklar Örneği”, “Psychological and Social Aspects of the Child Labor Question”, Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. C. 4, Sa: 1, Edirne, Haziran 2004, s. 34.

208 BAKIRCI, Çocuk, s.25. 209 BAKIRCI, Çocuk, s.26.

50 bulunmaktadır. Yeterince iyi beslenemeyen çocuklar öğrenim kabiliyetlerini de yitirebilmektedir210.

Ebeveynin eğitim ve kültür düzeyi, olaylara bakış açısı ve yaklaşımı göz önünde tutulduğunda, genel olarak çocuklarını çalıştıran ebeveynlerin eğitimsiz ya da düşük eğitimli oldukları gözlenmektedir. Ebeveynlerin çalışma olanağı bulamamaları sonucunda aile yoksul duruma düşmekte ve bu doğrultuda çocuklar da çalıştırılmaktadır. Aile bireylerinin çalışma olanağını bulamamaları ise ülkenin genel ekonomik koşullarının yanında bireyin kişisel becerisinin, eğitiminin, bilgisinin iş bulmak için yeterli olmamasından da kaynaklanmaktadır. Bunun yanında çocukların ve gençlerin işgücü piyasasına girmesi ile yetişkinlere olan ihtiyaç azalmakta ve yetişkinlerin çalışma alanları daralmaktadır211.

Çocukların cinsiyeti, ailenin kız erkek çocuğu dağılımı ve ailenin bu konuya olan bakış açıları da çocukların çalıştırılması yönünden dikkat çekmektedir212. Konu kız çocuklarına toplumsal bağlamdaki bakış açısı ve kız çocuklarının yetişmesi açısından ele alınacak olursa, kız çocuğu çocukluk döneminin erken zamanlarından itibaren toplumsal rolüne hazırlanmaktadır. Kız çocuğu temelde annelik rolü için yaşamlarının ilk dönemlerinden itibaren hazırlandırılmaktadır. Bu bağlamda, çocuğun içinde yaşadığı çevre sınırlandırılarak toplumsal kimliği ve davranış biçimi şekillendirilmektedir. Buna göre kız çocukları okula devam etse de etmese de erkek çocuklarına göre daha fazla ev içi sorumluluklar yüklenmektedir213. Bu anlamda kız çocukları eğitimden uzaklaştırılarak okutulmamakta214, bir kısmı ev işlerinde, bir kısmı da hem ev işlerinde hem de ekonomik işlerde çalıştırılmaya zorlanmaktadır. Gelişmekte olan birçok ülkede sosyal ve kültürel yapının kız çocuğunu eğitime heveslendirmeyen yapısı sonucu, çocuklar evde oturtulmakta ve genelde kızlar ev işlerinde çalıştırılmakta, çoğu da hizmetçilik diye nitelendirilen işleri yapmaya itilmektedir215. 210 BULUTAY, s. 5. 211 BAKIRCI, Çocuk, s.26. 212 BULUTAY, s. 5.

213 U.S. Department of Labor, Advancing the Campaign Against Child Labor. Vol. 3, 2004, s. 103. 214 CHAUBEY, PERISIC, PERRAULT, LARYEA-ADJEI, KHAN, s. 6.

51 Kız çocuklarının geleneksel anlamdaki ev içi sorumluluğuna karşı kendilerine yeterli zaman ayıramamaları, onların okula ve öğrenmeye ilişkin güdülerini de zayıflatabilmekte ve eğitimden erken kopmalarına neden olabilmektedir. Tüm bunların yanında ev işlerini zaman sınırı, sosyal güvencesi ve ücreti olmadığından dolayı iş olarak nitelendirilmemekte ve bunun yanında genel alamda kız çocuğuna gelir getirici bir beceri kazandırılmamaktadır. Bu yüzden de donanımsız olan eğitim almamış veya yarıda bırakmış kız çocuğunun önündeki tek seçenek, ev kadını olmaktır. Bu durum kültür ve geleneklerin bir sonucudur. Yapılan cinsiyet ayrımcılığı çocuklara eşit olanaklar verilmesini engellemektedir. Bu nedenler ancak eğitim ile aşılabilir. Özellikle de annenin eğitim düzeyi yükseldikçe, kız çocuklarının da okula gitme olasılıkları artacaktır. Kız çocuklarının eğitim görmesi de, özellikle gelişmekte olan ülkelerin yapabilecekleri en iyi yatırımdır216.

Anne ve babanın, çocuklarının eğitim görmesi ya da çalışması arasında bir tercih yapmaları gerektiği zaman, babaların eğitim durumu bu anlamda önemli rol oynamaktadır. Çünkü okula gitmemiş ve eğitim görmemiş anne ve babalar eğitimin ne kadar önemli olduğu bilincinde olamamakta, çocuklarını öğrenmeye çabalamaları bağlamında da destek olamazlardır. Çünkü kendilerinin herhangi bir deneyimi bu anlamda bulunmamaktadır. Hatta bazen okul onlar açısından biçimsel bir uygulama ve uyulması gereken bir zorunluluk olarak görülmektedir217.

Eğitim düzeyinin yetersizliği sonucunda anne ve baba “çocuk sorumluluğunu” tam anlamıyla algılayamamakta, bu durum da çocuğun çalışması durumunun şimdi ve gelecekte ortaya çıkabilecek sorunların görülememesine neden olmaktadır218.

Çalışan çocukların çalışma hayatından alınarak yetişkinlere yönelik çalışma olanaklarının da yaratılması ve bu anlamda gelir getirici faaliyetler ile ilgili yetişkinlere eğitim verilerek işe yönelik bilgi ve becerilerin kazanılmasının

216 Meltem GÖNENÇ, Nil AYHAN, M. Akif BAKIR, “Kız Çocuklarının Eğitim Haklarından Tam Olarak Yararlanamaması ve Ev Đşlerinde Çalıştırılması”, Türkiye’de Çalışan Çocuklar Semineri 29- 31 Mayıs 2001. Devlet Đstatistik Enstitüsü (DĐE), Ankara, Mart 2002, s. 261-275.

217 BAKIRCI, Çocuk, s.27. 218 FĐDAN, s. 34.

52 sağlanması ve ekonomik anlamda bireylere imkanlar sağlanması, önlemler açısından da kalıcı olunması bakımından vazgeçilemez unsurlardandır. Bunun yanında bu geçiş süreci bağlamında da yetişkin bireylere, çocukların çalışarak elde ettikleri geliri karşılayıcı nitelikte bir ekonomik yardımın sağlanması da çözüm açısından önemli olacaktır219. Bunun yanında istihdam ve eğitim arasında işlevsel bir ilişki kurulmadığı takdirde de eğitilmiş fakat iş yaşamının ihtiyaçlarına cevap veremeyen işgücünün oranı da artabilmektedir220.

III. SĐYASAL NEDENLER