• Sonuç bulunamadı

3.1. Mevlânâ Muhammed Kâsım Nanevtevî

3.1.5. Diyobend Hareketi

Diyobend Hareketi Hint Alt Kıtası’nda kurulmuş ve hâlen faaliyet gösteren önemli dinî ekollerden biridir. Mevlânâ Kâsım Nanevtevî’nin önderliğinde 1866’da Hindistan’ın Diyobend kasabasında bir medrese olarak kurulan ve daha sonra Darü’l- Ulûm (İslâm Üniversitesi) olarak bilinen eğitim müessesesine mensup olanlara Diyobendî565 denilmektedir. Babürlü İmparatorluğu’nun çöküşünden itibaren

başlayan Hint Müslümanlarının sosyal ve siyasî gerileme süreci, İngilizlerin gelmesiyle daha da hızlanmıştır. Müslümanların Hint Alt Kıtası’ndaki otoritesine ve varlığına büyük bir tehdit olan İngiliz işgaline karşı çıkan Müslüman âlimler, onlara karşı cihad hareketi başlatmışlardır. Özellikle Hindistan’ın birinci bağımsızlık savaşı olarak bilinen 1857’deki Sipahi ayaklanmasında Müslüman âlimlerin rolleri büyük olmuştur. Ancak, İngiliz Hükümeti, bu ayaklanmayı bastırmış ve halkı İngilizlere karşı kışkırtma suçlamasıyla Müslüman âlimlerin bir kısmını hapsetmiş, bir kısmını ise uzak adalara sürgün etmiştir. Bu durum, Müslümanların dinî ve sosyal alanda başsız kalmasına neden olmuştur. Aynı dönemde, Sir Seyyid Ahmed Han’ın önderliğinde İngiliz dili ve Batı kültürünü benimseyen ve Müslümanları reform ve yeniliğe çağıran Aligarh Hareketi başlatılmıştır.566

Böyle bir durumda, Müslümanları yok olma tehlikesinden kurtarmak için uygulanabilecek tek yolun dinî eğitimin yaygınlaştırılması olduğunu fark eden Müslüman âlimler, ülkenin dört bir yanında medrese açılmasına karar vermişlerdir. İşte bu doğrultuda, Hindistan’ın Utarpradeş eyaletindeki Diyobend kasabasında 30 Mayıs 1866’da Mevlânâ Kâsım Nanevtevî ve Reşit Ahmet Gangohi’nin önderliğinde bir medrese kurulmuştur.567 Bu eğitim müessesesinin kuruluş gayesini kurucusu

Mevlânâ Kâsım Nanevtevî şöyle açıklamıştır: “Bizim eğitimden maksadımız, aslı

itibariyle Hindistanlı, kalp ve aklıyla Müslüman olan bir gençlik yetiştirmektir. Bu

565 Diyobend, Hindistan’ın Uttarpradeş eyaletindeki Saharanpur şehrinin bir Kasabası olup, Darü’l

Ulüm İslâm Üniversitesi’ne mensup olanlara Diyobend kasabası’na nispeten Diyobendi denilmektedir. Ancak Diyobend ve ona bağlı diğer Yüksek İslâm Enstitüsülerinden mezun olanlar farklı ünvanları ile bilinmektedir. Örneğin, Diyobend Dar’ül-Ulüm’den mezun olanlar “Kasimi” ve Saharanpûr’daki Mazahir’ul-Ulüm’den mezun olanlar ise “Mazahiri” olarak bilinmektedir.

566 Abdülhamit Birışık, Hind Altkıtası Düşünce ve Tefsir Ekolleri, s. 171.

567 Mehbûb Rizvi, The History of Darul Uloom Deobend, Sahitya Mudranalaya, Ahmedabad, 1980, s.

gencin içinde İslâm medeniyetini oluşturma heyecanı bulunmalı ve siyasî açıdan da canlı bir İslâmî şuura sahip olmalıdır.”568

Diyobend Medresesi’nin eğitim müfredatında, Hindistan’da yaygın olan “Ders-i Nizami”569 olarak bilinen ders müfredatı uygulanmıştır. Başta aklî570 ve

naklî571 ilimlerin yer aldığı bu müfredatta zamanla bazı değişiklikler yapılmış ve

naklî bilimler daha ağırlık hale getirilmiştir. Bununla birlikte Diyobend ders müfredatında hadis ilmi ayrı bir önem arz etmektedir. Kütüb-ü Seb’a, Mişkat,

Muvatta-i İmam Muhammed, Tahavî, Şemâil-i Tirmizî ve Nühbetu’l Fiker gibi

kitapların okutulduğu bir yıllık hadis eğitimi “Devre-i Hadis” olarak bilinmektedir. Ayrıca Diyobend medresesi Alt Kıtada yaygın olan farklı dinî eğitim geleneklerini572

birleştirmeye çalışmış ve Aligarh Koleji ile anlaşma yaparak müsbet ilimleri ve İngilizce dersini de müfredatına eklemiştir. 573

İlk başta Çatta mescidinde faaliyet gösteren Diyobend Medresesi kısa süre içinde bir İslâm üniversitesi haline gelmiştir. Şu an Orta Asya ülkeleri, Arap ülkeleri, Pakistan, Bangladeş gibi ülkeler başta olmak üzere yurt dışından ve yurt içinden gelen binlerce talebe Diyobend’te farklı bölümlerde eğitim görmektedir. Hindistan devletinden yardım kabul etmemeyi prensip edinmiş olan Diyobend Dâru’l Ulûm’un giderleri yurt içinden ve yurt dışından hayırseverlerin yaptığı bağışlarla karşılanmaktadır.574

Bu ekol, amelde Hanefi mezhebini, itikatta ise Eş’ari ve Maturidi mezheplerini benimsemiştir. Kitap, sünnet, icmâ ve kıyâs ilkelerini kabul etmesiyle

568 Abdülhamit Birışık, Hind Altkıtası Düşünce ve Tefsir Ekolleri, s. 172.

569 Hint Alt Kıtasında 1963 yılında Molla Kutbettin tarafından kurulan Dâru’l Ulum Firengi Mahal

medresesinde, Molla Nizamuddin Sihalavî tarafından hazırlanan ders müfredatı Ders-i Nizamî olarak bilinmektedir. Bu ders müfredatı asırlarca başka medreselerde de uygulanmıştır. Özcan Azmi, “Firengî Mahal”, DİA, XIII, İstanbul 1996, s. 132-133.

570 Aklî ilimler önce nazarî ve amelî olarak bölümlenir. Nazarî ilimler ilâhiyyât (metafizik disiplinler),

riyâziyyât (matematik ilimleri), tabîiyyât (fizik ilimler) şeklinde tasnif edilmiştir. Amelî ilimlerse ahlâk ilmi, tedbîrü’l-menzil (ev idaresi) ve siyasetten teşekkül etmektedir. Kutluer, İlhan, “İlim”, DİA, XXII, İstanbul 2000, s. 109-114.

571 naklî ilimler; nakil yoluyla elde edilen ve değişmeyen dînî ilimlerdir. Bu ilimler tefsir, hadis, fıkıh,

kelâm ve tasavvuftan oluşmaktadır. Bunlardan tefsir, hadis ve özellikle fıkıh için ayrıca usul ilmi (ilmî ilkeler ve metodolojiyi inceleyen bir disiplin) söz konusudur. Kutluer, İlhan, “İlim”, DİA, XXII, İstanbul 2000, s. 109-114.

572 Bu eğitim gelenekleri: Delhi, tefsir, hadis; Leknov, fıkıh; Heyderabad, Kelam, felsefe olarak

bilinmiştır. Bknz. Mufti Zahiruddin Miftahi, Darul Ulum dia 197.

573 Seyyid Muhammed Miyan, Ulema-yı Hind ka Şandar Mazi, Delhi, 1960, ss. 66-71.

http://www.darululoom-deoband.com/english/ , 11.05.2019 (Erişim Tarihi).

birlikte bu ekol, dört mezhepten birini taklit etmenin vacip olduğunu belirtmiş ve taklide karşı çıkanları şiddetli bir şekilde eleştirmiştir. Diğer Ehl-i sünnet ekolleri gibi Diyobend ekolü de tasavvuf anlayışını kabul etmiştir. Mensuplarının çoğu ağırlıklı olarak Çiştiyye ve Nakşibendiyye tarikatlarını benimsemiştir. Reşit Ahmet Gengûhî, Mahmut Hasan ve Eşref Ali Thanevi gibi önemli Diyobend âlimlerinin şeyhi olan Hacı İmdadullah’ın (1817-1899) Çiştiyye, Nakşibendiyye, Müceddidiyye, Kadiriyye ve Sühreverdiyye gibi farklı tarikatlar ile irtibatı olmuştur. Ayrıca, Diyobend Dâru’l -Ulum’da hoca-talebe ilişkisi âdetâ bir mürşid- mürid ilişkisine benzer.575

İtikatta ve amelde Ehli sünnet çizgisinin dışına çıkmayan Diyobend ekolüne mensup âlimler, bazı meselelerde yaptıkları yorumlar576 nedeniyle diğer bir sufî ekol

olan Birelviler tarafından küfür ve riddet ile itham edilmiştir. Ayrıca Diyobend hareketi, Barelvî hareketinin aşırıya gittiği türbe ziyareti, velilerin vefat yıldönümünün anılması gibi uygulamaları eleştirdiği için Birelviler tarafından Vehhâbilik ile suçlanmıştır. Ancak, genel olarak Ehli sünnet anlayışını benimseyen Diyobend âlimlerine nisbet edilen iddialar konusunda onların yapmış oldukları tatmin edici açıklamalar, kendilerince yöneltilen ithamların yersizliğini ortaya koyar mahiyetedir.577

3.1.5.1. Hareketin Dinî ve Sosyal Faaliyetleri

Diyobend Hareketi’nin dinî ve sosyal faaliyetleri dikkate değerdir. Hindistan’ın bağımsızlık mücadelesinde İngilizlere karşı şiddetli bir tavır alan Diyobend Hareketi, o dönem İslâm hilafetini elinde tutan Osmanlı Devleti’nin meşruluğunu kabul etmiş ve Balkan savaşı sırasında onlara yardım toplama hususunda öncülük etmiştir. Ayrıca, Hint Alt Kıtası’nın Hindistan ve Pakistan olarak ikiye ayrılmasına karşı çıkan Diyobend Hareketi liderleri, İngilizlere karşı Hint toplumunun birlik ve beraberliğini muhafaza etmesinin önemine vurgu

575 Abdülhamit Birışık, Hind Altkıtası Düşünce ve Tefsir Ekolleri, ss. 171-175.

576 Birelvi hareketinin kurucusu Ahmet Rıza Han, Diyobend âlimleri olan Kasım Nanevtevi, Halil

Ahmet Saharanpurî, Reşit Ahmed Gangohi ve Eşref Ali Tanevi olmak üzere dört âlimin bazı meselelerde yaptıkları/ kendilerine nispet edilen yorumlar nedeniyle “Hüsamu’l- Harameyn” adlı kitabta küfürlerine fetva çıkarmıştır.

577 Geniş bilgi için Bk. Halil Ahmed Saharanpûrî, Akâid –i Ehl-i Sünnet, Mektebe-i Darul Ulûm,

yapmıştır. Diyobend âlimlerinin öncülüğünde kurulan Cemiyet-i Ulema-i Hint Hareketi, Diyobend Hareketinin siyasî ayağı olarak nitelendirilmiştir.578

Alt Kıta’da Müslüman toplumun dinî konularda aydınlatılmasında Diyobend hareketinin katkısı çok olmuştur. Bu medresenin kuruluşuna bağlı olarak Kıta’nın birçok yerinde medreseler ve yüksek dinî eğitim merkezleri açılmıştır. Bu dinî eğitim merkezlerinden mezun olan binlerce talebe, hâlen toplumun dinî ve sosyal alanlarında çeşitli hizmetler sunmaktadır.579

Bu harekete mensup olan âlimlerin dinî alanda en büyük katkıları, farklı sahalarda özellikle hadis alanında yaptıkları telif, tahkik ve tercüme işleridir. Şeyh Enver Şah Keşmiri’nin Sahih-i Buhârî’ye yazdığı Feyzu’l-Bârî adlı şerhi, Şeyh Şebir Ahmed Osmani’nin Müslim’in Sahîhi’ne yazdığı Fethu’l-Mülhim adlı şerhi, Şeyh Halil Ahmed Saharanpûri’nin Ebû Davud’un Sünen’ine yazdığı Bezlü’l-Mechüd adlı şerhi, ve Şeyh Reşit Ahmet’in Tirmizî’nin Süneni’ne yazdığı Kevkebu’d-Durrî adlı şerhi Diyobend âlimlerinin dünya çapında meşhur olan önemli eserlerinden bazılarıdır.580

Ayrıca bu âlimler, tüm bu çalışmaların yanı sıra Hintli Müslümanları toplumda yaygın olan hurafelerden ve aşırıya kaçmalardan arındırma noktasında gayret göstermişlerdir. Bu yönüyle mutedil bir İslâm’ı temsil eden Diyobend Hareketi, Müslümanlar arasındaki bâtıl fırkalara karşı çıktığı gibi, Hristiyanlık ve Hinduizm (Arya Samaj) gibi dinlerin misyoner faaliyetlerine de karşı çıkmış ve onlarla çeşitli münazaralarda bulunmuştur.581

578 Geniş bilgi için Bknz. Ziyau'I-Hasan Faruqi, The Deoband School andthe Demand {or Pakistan,

Bombay, 1963; B. D. Metcalf, lslamic Revival in British lndia: Deoband, 1860-1900, Princeton,1982.

579 http://www.darululoom-deoband.com/english/ , 11.05.2019 (Erişim Tarihi). 580 http://darululoom-deoband.com/arabic/ , 11.05.2019 (Erişim Tarihi).

581 Müzemmilü’l Hak, “İshâmâtu’l-İmam el-Nanevtevi fir-Reddi ala Şubhatu’l Hanâdika” Deoband

3.1.6. Kâsım Nanevtevî’nin Arya Samaj’ın İtirazlarına Verdiği Cevaplar