• Sonuç bulunamadı

Direktifin Zaman Bakımından Uygulanması

Belgede GĐRĐŞ ĐÇĐNDEKĐLER (sayfa 94-101)

Ulusal dönüştürme düzenlemelerinin yürürlüğe girmesinden önce piyasaya sürülen ürünlere Ürün Sorumluluğu Direktifi hükümleri uygulanamaz (m. 17).

Ürün Sorumluluğu Direktifi, AT’de veya dönüştürme düzenlemelerinin yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilgili üye devlette piyasaya sürülen ayıplı ürünün neden olduğu ölüm, cismanî zarar ve malvarlığı zararlarından dolayı kusursuz sorumluluk esasını getirmiştir. Bununla beraber, bu Direktifin kendi alanıyla sınırlı olduğunun ve ayıplı bir ürün nedeniyle zarar gören kişiler için ulusal hukukun genellikle önemini koruduğunun belirtilmesi gerekir343.

341 Örneğin Alman Hukukunda, ürün parçalarındaki ayıp nedeniyle diğer parçalar veya ürünün tamamının zarara uğraması hâlinde, son üründeki bu zarar için üreticinin alıcısına karşı sorumlu olup olmayacağı konusunda BGH, ATAD’dan ön görüş istemelidir. Zira BGH, baskın görüş doğrultusunda sorumluluğu kabul edebileceği gibi, Avusturya Yüksek Mahkemesi gibi bunu reddedebilir. Bkz. KULLMANN, Kommentar, 27.

Birbiriyle çelişen kararları çoğaltmak mümkündür. Örneğin, AT üyesi birçok ülkede piyasaya sürülen ilaç, yem, bitki koruma ilaçları ve başka devletlerde meydana gelen zararlar hâlinde sebep ortaktır ve bu hususta farklı kararlar ortaya çıkabilir. ATAD’ın bu durumlarda karar yetkisi yoktur. Geniş bilgi için inceleyiniz: KULLMANN, Kommentar, 27.

Direktifin 15/I hükmü ile getirilen imkândan faydalanılmış ve örneğin m. 7/e’ye dayanarak Direktiften farklı olarak üretici sorumlu tutulmuşsa ATAD’a başvurmaya gerek yoktur. Bkz.

KULLMANN, Kommentar, 27.

342 Rylands v. Fletcher, 1868 LR 3 HL 330, davasında olduğu gibi. Kimyasal atölyede bulunan ayıplı bir boru, zehirli gazların havaya karışmasına neden olur ve çevrede yaşayan insanlar bu yüzden zarar görürse, zarar görenler taleplerini, genel sorumluluk hükümlerine göre atölye sahibine yöneltebilirler.

Buna karşılık, Direktif dönüştürme düzenlemelerine dayanan zarar görenlerin taleplerini, borunun üreticisine de yöneltme hakları vardır.

343 GEDDES, 11.

II- TÜRK HUKUKU

TKHK’nın yürürlüğe girmesinden önceki dönemde ayıplı ürünler nedeniyle ortaya çıkan zararlar için BK (m. 194 – 207) ve TTK (m. 25/III) hükümlerine müracaat edilmiştir344. Bu hükümler, tüketicileri yeterince koruyacak nitelikte kurallar olmamıştır. Öncelikle, bu hükümlerin sadece satım sözleşmelerinde uygulanabilir nitelikte olması, koruma alanlarını daraltmıştır. Üründeki ayıp nedeniyle satıcının sorumluluğuna gidilebilmesinin bazı koşulların gerçekleşmesine bağlı olması da, olumsuz bir diğer faktördür. Bunun yanı sıra, satım sözleşmesine konulacak sorumsuzluk şartı ile, satıcının sorumluluğu hile dışındaki hâllerde ortadan kaldırılabilecektir (BK m. 196). Dolayısıyla, sorumsuzluk şartı veya sorumluluğu hafifleten kayıtlar, ilişkinin zayıf konumunda bulunan tüketicilerin mağduriyetlerine neden olmuştur. Tüm bu sayılanlar yanında, satıcıların önceden hazırladıkları basılı sözleşmeler, tüketicilerin bu konuda daha seçici davranma olanaklarını da ortadan kaldırmıştır.

TKHK, yukarıda sayılan sorunları ortadan kaldıran hükümler getirmiştir.

Tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu ürün satımına ilişkin her türlü tüketici işleminde bu Kanunun uygulanacağı hükme bağlanmıştır (TKHK m. 2, m. 4/VIII).

Ayrıca, emredici nitelik taşıyan TKHK hükümlerini tarafların bertaraf etme olanağı da yoktur345. Bu husus, hükümde kullanılan ifadelerden ve Kanunun genel gerekçesinden346 ortaya çıkan bir sonuçtur.

TKHK, kusursuz sorumluluğun hangi tarihte piyasaya sürülen ürünlerde uygulanabileceğini düzenlemektedir (m. 33). Bu Kanunun, yürürlüğe girmesinden önceki bir tarihte piyasaya sürülen ürünleri kapsamayacağı açık bir şekilde hükme bağlanmıştır. TKHK’nın uygulanabilmesi için ayrıca, uyuşmazlığın 8.9.1995 tarihinden sonra ortaya çıkmış bir uyuşmazlık olması gerekir347. Kanunların geriye

344 Y. 4. HD, 22.10.2003 T., 6833 E., 12158 K.: ÖZDAMAR, TKHK, 265-266.

345 ZEVKLĐLER, TKHK, 61.

346 TKHK’nın genel gerekçesinde, AT tarafından kabul edilen program ve esasların benimsendiği ifade edilmiştir. AT Direktifinde sorumluluğun kaldırılamayacağı ve sınırlandırılamayacağı açık bir şekilde hükme bağlanmıştır (m. 8).

347 “... aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde yasalar, ancak yürürlüğünden sonraki olaylara uygulanabilirler. 4077 Sayılı Yasada da aksine bir hüküm bulunmadığına göre kapsamında olan ve yürürlük tarihinden sonra gerçekleşen hukukî işlemlere uygulanabilecektir. Değişik bir anlatımla 8.9.1995 tarihinden önceki hukukî işlemlerden kaynaklanan uyuşmazlıklara bu kanun hükümlerinin

yürümeyeceğine ilişkin temel ilkeye uygun olarak bu Kanunun geriye yürümeyeceği resmî gerekçede belirtilmiştir348.

“Tüketici Mallarının Satımı ve Bağlantılı Garantiler Hakkında Direktif”349 ile

“Ürün Sorumluluğu Direktifi” arasındaki ayrım Türk Hukukunda kesin bir şekilde ortaya konmadığından birbirine karıştırılmaktadır. Birinci Direktifte satıcının, sözleşme ile kararlaştırılan ürünü teslim etme yükümlülüğü ele alınırken, Ürün Sorumluluğu Direktifi, ayıplı bir ürün üreten üreticinin, herhangi bir sözleşmenin varlığına ihtiyaç olmaksızın, ortaya çıkan zararlardan sorumluluğunu düzenlemektedir350. TKHK m. 4 hükmü birinci Direktifin Türk Hukukuna aktarıldığı düzenlemedir. Çalışma konumuzu ilgilendiren, ayıplı ürün nedeniyle ortaya çıkan zararlar için sorumluluğun düzenlenmiş olduğu ikinci Direktif, “Ayıplı Malın Neden Olduğu Zararlardan Sorumluluk Hakkında Yönetmelik”351 ile Türk Hukukuna uyumlu hâle getirilmiştir. Bu Yönetmeliğin, TKHK m. 4 ve 4077 sayılı TKHK’nın 31. maddesine dayanılarak çıkarıldığı (Yönetmelik m. 3) hükme bağlanmış olmasına rağmen, Yönetmelik farklı bir ayıp tanımı, tüketici tanımı ve üretici ile sözleşme bağını aramama gibi hususlar başta olmak üzere tamamıyla TKHK m. 4’ün üzerine çıkmıştır. Sonuç olarak, kanunla düzenlenmesi gereken bir husus, Yönetmelik ile düzenlenmiştir352.

Yukarıda ifade edilen nedenlerle, çalışmamızın dayanağını bu Yönetmelik oluşturacaktır.

§. 5. SORUMLULUĞUN HUKUKÎ NĐTELĐĞĐ I- GENEL OLARAK

Teknolojide ve bilişimde meydana gelen göz kamaştırıcı gelişmeler, zarar ihtimallerinin olağanüstü bir şekilde artmasına neden olmuş ve bu noktada kusura

uygulanmasına hukuken olanak bulunmamaktadır.”: Y. 13. HD, 23.02.1998 T., 974 E., 1603 K., ZEVKLĐLER, TKHK, 490, 491.

348 Aynı şekilde ProdHaftG de, Doğu Almanya ile birleşildiği gün ve bu günden sonra piyasaya çıkan Doğu Alman ürünlerini kapsar. Bu geçiş hükümleri, üreticiye, ithalâtçıya ve de tacire kendilerini zamanında bu yeni düzenlemeye uyarlama imkânı tanımıştır. Bu kanun markasız ürünleri de kapsadığı için, kendilerine sorumluluk sigortası yaptırma gibi imkânlar tanınmıştır. Bkz. KULLMANN, Kommentar, 197.

349 25.5.1999 T., 1999/44 Nolu Direktif.

350 SĐRMEN, Tüketicinin Korunması, 27.

351 RG, 13.06.2003, S. 25137.

352 Çalışmamızın bundan sonraki aşamalarında bu düzenleme sadece “Yönetmelik” olarak anılacaktır.

dayanan sorumluluk esası ihtiyaçlara cevap veremez hâle gelmiştir. Bu bağlamda, kusurun olumsuz sonuçlarının353 terkedilmesi gerekmektedir354.

Son yıllarda pazarlama tekniklerinde meydana gelen önemli değişiklikler, ürünlerin tüketiciye ulaşmadan önce her geçen gün artan sayıda aracıdan geçmesine neden olmuştur. Bunun yanı sıra, ürünlerin yapısının da daha karmaşık hâle gelmesi tüketicilerin zarara uğrama riskini artırmıştır. Bu şartlar karşısında hukuk da kendini yenilemiş ve bu alanda kusura dayanan sorumluluğun yerine kusursuz sorumluluk esasını baskın hâle getirmiştir355.

Sözleşmenin bulunduğu yerde, insanlar kararlarının sonuçlarını seçmeli ve aleyhlerine de olsa bunlara katlanmalıdır. Sözleşme kişilere, kişisel tercihlerini yapma özgürlüğünü verir. Önceden yapılan anlaşmalar doğrultusunda insanlar, özgürlük alanını genişletebilir veya daraltabilirler356.

Mülkiyetin devrini amaçlayan bir hukukî işlemde taraflar, meydana gelen zararlarını aralarındaki sözleşmeye dayanarak talep edebilirler. Ancak, bu hukukî işlemin taraflarından biri olmayan zarar gören üçüncü kişinin, sözleşmeye dayanarak

353 Kusurlu fiilin mutlak suretle sorumluluğa yol açacağı şeklindeki sonuca, olumlu sonuç; kusurun olmadığı yerde sorumluluğun da doğmamasına ise, olumsuz sonuç denir. Geniş bilgi için inceleyiniz:

TANDOĞAN, Halûk: Kusura Dayanmayan Sözleşme Dışı Sorumluluk Hukuku, Ankara 1981, Kusursuz sorumluluk, 1.

354 TANDOĞAN, Kusursuz sorumluluk, 3.

355 PASCALES, Anthony P.: “Personal Jurisdiction Over Retailers and Regional Distributors in Product Liability Litigation: Sufficiency of A Single Contact”, San Diego Law Review 1980 – 1981, Vol. 18, s.

325 - 340, 325; OĞUZMAN/ÖZ, 640-641; kusursuz sorumluluğun çeşitli dayanak noktaları vardır. Bu dayanak noktalarını şu şekilde ifade edebiliriz: Nimet – Külfet Đlişkisi: Yararlı bir faaliyetin yararlarından istifade eden kişinin bu faaliyet nedeniyle ortaya çıkan zararlardan da sorumlu olması esasına dayanan bu sistem, karşılayıcı adaletin bir görüntüsü niteliğindedir. Geniş bilgi için inceleyiniz: TANDOĞAN, Kusursuz sorumluluk, 5.

Egemenlik Alanı Düşüncesi: Kendisine tâbi olan kişilerin veya şeylerin verdikleri zarar nedeniyle kişinin sorumlu olması gerektiği fikridir. Örneğin, yapı eseri malikinin ve adam çalıştıranın sorumluluklarında egemenlik söz konusu olur. Geniş bilgi için inceleyiniz:

TEKĐNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP; 498; TANDOĞAN, Kusursuz sorumluluk, 5; EREN, 451.

Tehlike Düşüncesi: Tehlikeli bir faaliyet yapan veya bir işe girişen ve bu suretle zararlı sonuç olasılığını artıran kişilerin, ortaya çıkan zararlardan sorumlu olması gerektiği esasına dayanır: Ayrıntılı bilgi için bkz. TANDOĞAN, Kusursuz sorumluluk, 5; TEKĐNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 498; KILIÇOĞLU, Ahmet M.: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 5, Ankara 2005, 223-225; EREN, 451; REĐSOĞLU, Sâfa: Borçlar Hukuku Genel Hükümler, B. 17, Đstanbul 2005, 153; von TUHR, 403.

Fedekârlığın Denkleştirilmesi Düşüncesi: Hukuka uygun bir müdahale sonucu zarar görenin katlandığı fedakârlığın, zarar veren üstün çıkar sahibi tarafından denkleştirilmesi esasına dayanır. Geniş bilgi için inceleyiniz: TANDOĞAN, Kusursuz sorumluluk, 48 vd. Sayılanların dışında, olağan sebep (Bkz. s. 81, dipnot no: 368) ve hakkaniyet (Bkz. s. 80, dipnot no: 367) düşünceleri aşağıda açıklanmıştır.

356 FOLMER/HEIJMAN/LEEN, 77.

zararlarını talep edebilmesi olanaksızdır. Kusursuz sorumluluk sistemi bu üçüncü kişilerin de lehine olan bir çözüm yolu üretmiştir357.

Kusura dayanmayan ürün sorumluluğu hukukunun hızla gelişmesinde, Kaliforniya Yüksek Mahkemesi hâkimi TRAYNOR’un kusursuz sorumluluk doktrinini destekleyici fikirleri çok etkili olmuştur. Bu görüşün yaygın bir kabul görmesi, ürünlerin ve davaların artmasına yol açmıştır358.

II- DĐREKTĐF ÇERÇEVESĐNDE KUSURSUZ SORUMLULUK

1992 yılının sonunda, Avrupa Ortak Pazarının tamamlanması ile üye devletlerin hukuklarını uyumlu hâle getirmek amacıyla yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur.

Tüketicinin önemsendiği ve üst düzey bir koruma altında olduğu dönemde ürünün ayıbından dolayı üreticinin, tüketicinin kişilik ve/veya malvarlığı değerlerinin ihlâli nedeniyle çıkan her türlü zararını, kusurunun ispatına gerek kalmaksızın tazmin etmesi gerektiği şeklindeki AT yaklaşımı şaşırtıcı değildir. Düzenleme, güvenli olmayan ürünlerin AT pazarına girmesinin önlenmesi veya eğer pazara girdi ise pazardan geri çekilmesi yahut daha fazla satışının yasaklanması şeklinde tasarlanmıştır359.

Avrupa’daki bu gelişmeler, üye devletlerin iç hukukunda bu alanda bir devrime neden olmuştur. Tazminat talebinin önündeki en büyük engellerden biri olan kusurun ispatlanmasında meydana gelen bu daralma, hemen hemen tüm üreticileri, ürüne kendi markasını koyanları, AT’ye ürün ithal edenleri doğrudan etkileyecektir. Bu yeni hukuk sisteminin üreticiler ve yasal danışmanları tarafından iyi analiz edilmesi, kendilerini korumaları açısından gerekli görülmektedir. Bu gereksinim, tüketiciler ve onların yasal danışmanları açısından da geçerlidir360.

Direktif doğrultusunda getirilen bu kusursuz sorumluluk incelendiğinde tehlike esasının benimsendiği karşımıza çıkmaktadır. Şöyle ki, ilerleyen bölümlerde inceleyeceğimiz gibi üreticiye tanınan, sorumluluktan kurtulma imkânları bu

357 TANDOĞAN, Üçüncü Şahsın Zararının Tazmini, 30-31; FOLMER/HEIJMAN/LEEN, 80.

358 HARVEY, 803.

359 GEDDES, ıx.

360 HELLNER, Jan: “Products Liability in Sweedish Law”, Comparative Product Liability, Edited by C. J.

Miller, Vol. 6, London 1986, s. 127-141, 139-140; VINEY, 89-91; DIAMOND, 42-43; TASCHNER, Hans Claudius: “Euroean Initiatives: The European Communities”, Comparative Product Liability, Ed. by C. J. Miller, Vol. 6, London 1986, s. 1-14, 3; ALBANESE, Ferdinando: “Legal Harmonisation in Europe, Product Liability A Comparison Between the Directive or the European Communities and the Council of Europe Convention”, Comparative Product Liability, Ed. by C. J. Miller, Vol. 6, London 1986, s. 15-30, 15-16; GEDDES, ıx.

sorumluluk türünün olağan sebep sorumluluğu olmadığını göstermektedir. Ayrıca Direktifin genel ruhu da incelendiğinde tüketicinin bu bağlamda üst düzey bir koruma altına alındığı gözlenmektedir.

III- TÜRK HUKUKUNDAKĐ GELĐŞĐM

TKHK’nın yürürlüğe girdiği tarihe kadar, ürün nedeniyle ortaya çıkan sorumluluk kusur sorumluluğuna dayanmakta idi. Zira, sorumluluk hukukunda genel kural sorumluluğun kusurun varlığı hâlinde doğmasıdır. Đstisnaî nitelik taşıyan kusursuz sorumluluk ancak kanunda özel hüküm bulunduğu zaman uygulama alanı bulur. Ayıplı ürünlere ilişkin kusursuz sorumluluk esasını benimseyen özel bir hükmün kanunda yer almaması karşısında, bu alanda kusur esası benimsenmiştir. Daha sonra, TKHK ile birlikte, ayıplı ürün nedeniyle kusursuz sorumluluk kabul edilmiştir361. Ancak bu kusursuz sorumluluktan istifade edecek kişi 4077 sayılı TKHK’ya göre satıcı ile sözleşme ilişkisine giren kişidir. Şöyle ki, “... özel amaçlarla satın alarak nihaî olarak kullanan veya tüketen ...” şeklindeki tüketici tanımı (4077 sayılı TKHK m. 3/f), sözleşme ilişkisi dışındaki üçüncü kişileri kapsamamaktadır. Örneğin, kendi kullanımı için bir babanın traş köpüğü alması ve bu köpüğün oğlu tarafından kullanılması hâlinde, oğulun ayıplı ürün nedeniyle gördüğü zarar 4077 sayılı TKHK kapsamında değerlendirilemez. 4822 sayılı Kanunla değişik TKHK “... edinen, kullanan veya yararlanan ...” şeklindeki hüküm ile bu sıkıntıyı ortadan kaldırmakla birlikte sorun tamamen çözülememiştir. Şöyle ki, öncelikle tanımlar başlığı altında yer alan bu tüketici tanımı çalışma konumuzu teşkil eden ayıplı ürün nedeniyle doğan sorumluluk (TKHK m. 4), sadece satıcı ile sözleşme ilişkisi içinde olan kişi için bir koruma getirmektedir. Bu da isabetli bir çözüm tarzı değildir. Bunun yanı sıra, edinme, kullanma veya yararlanma kavramları dışında, örneğin o esnada orada bulunan ve ürün ile bu fiiller anlamında bir bağlantısı olmayan bir kişinin uğradığı zararlar TKHK kapsamı dışındadır. Bu hususta en isabetli çözüm, Yönetmelikte yer almaktadır; “Zarar gören: Piyasaya sürülen ayıplı bir maldan zarar gören tüketici ...” olarak tanımlanmış olmakla bu konuya açıklık getirilmiştir (Yönetmelik m. 4-e).

Yönetmeliğe göre sorumluluk, üründeki ayıp nedeniyle bir hukukî değerin ihlâl edilmesi hâlinde doğar ve ayrıca üreticinin kusurlu olmasına gerek yoktur (m. 6). Bu

361 Karşı görüş için bkz. ÖZEL, Yapımcının Sorumluluğu Sorunu, 799; SEROZAN, Rona: “Tüketiciyi Koruma Yasasının Sözleşme Hukuku Alanındaki Düzenlemesinin Eleştirilmesi”, Yasa Hukuk Dergisi 1996, C. XV, S. 173/4, s. 579-598, 1996, 592.

sonuca ulaşılmasında hükmün başlığında veya içeriğinde bunun açıkça ifade edilmesine gerek yoktur. Bunun yanı sıra sorumluluk, gelişim tehlikesi savunması ile kanunun dolanılması suretiyle (arka kapıdan) kusur sorumluluğuna dönüşmez (Yönetmelik m.

7/I-e).

Yönetmeliğin getirdiği bu düzenleme, sorumluluğun türü konusundaki tartışmaları sona erdirmemiştir. Bu sorumluluğun, olağan sebep veya tehlike sorumluluğu olduğunu ileri sürenler de vardır362. TANDOĞAN da Yönetmelikten çok önce, üretici ve dağıtıcının sorumluluğunun kurtuluş kanıtı getirilemeyen tehlike sorumluluğu olması gerektiğini ileri sürmüştür. Bunun için de konunun özel bir kanunla363 düzenlenmesi gerekmektedir364. Biz de TANDOĞAN’ın görüşlerine katılıyoruz. Zira Direktif ve bu doğrultuda çıkarılan dönüştürme kanunları, üründen doğan sorumluluğu tehlike esasına dayanan sorumluluk olarak nitelendirmektedirler365. Kurtuluş kanıtı getirilemeyen bu sorumluluk türü, diğer sorumluluk sebeplerine göre daha adaletli sonuçlar doğuracaktır. Bu durumu kısaca şu şekilde ifade edebiliriz: Ayıp, o üründen beklenen güvenliğin sağlanamaması olarak tanımlanmaktadır. Güvensiz bir ürünün tüketici açısından büyük bir tehlike366 arz edeceği kaçınılmaz bir sonuçtur.

Ayrıca, hakkaniyet anlayışına da önemli ölçüde yer veren bu sorumluluk türünde, tüketiciye nazaran ekonomik yönden daha güçlü olan üreticinin, tüketicinin zararını hakkaniyet gereği de tazmin etmesi gerektiği görüşünden de yararlanılabilir367. TKHK m. 4’e dayanılarak çıkarılan Yönetmelik bu anlamda da farklı ve Kanunun üstüne çıkan bir düzenleme getirmektedir. Zira, TKHK 4. maddede satıcının taahhüt ettiği veya o

362 ASLAN, Đ. Yılmaz: Tüketici Hukuku ve Đlgili Mevzuat, B. 2, Bursa 2004, Tüketici Hukuku, 178;

ÖZDAMAR, TKHK, 56; ZEVKLĐLER, TKHK, 90.

363 Ayrı bir hukukî düzenleme konusu olması gereken ürün sorumluluğunun TKHK içinde bir hükümden ibaret olması eleştirilmiştir. Bkz. BAYKAN, 199.

364 TANDOĞAN, Halûk: Tüketicilerin Korunması ve Sözleşme Özgürlüğünün Bu Açıdan Sınırlanması, Ankara 1977, Tüketicilerin Korunması, 42-43; Aynı görüş için bkz. ÖZTAN, Đmalâtçının, 318;

SEROZAN, 2003, 347; SEROZAN, 4822 sayılı değişiklik ile üretici için tehlike sorumluluğu esasının getirildiğini ileri sürmektedir.

365 ÖZEL, Yapımcının Sorumluluğu Sorunu, 806.

366 Özellikle gıda ve tıbbî ürünler gibi insan sağlığını doğrudan tehlikeye sokabilecek ürünlerde güvenlik çok önemlidir.

367 Zarar görenin ve zarar verenin malî durumlarını karşılaştıran bu düşünce, zarar verenin çok daha iyi bir malî güce sahip olması hâlinde meydana gelen zararı tazmin etmesi esasına dayanır. Tehlike esasına dayanan sorumluluk hâllerinde, malî gücü zarar görene oranla genellikle çok daha fazla olan işletmenin zararı tazmin etmesinde hakkaniyet düşüncesi de dikkate alınır. Geniş bilgi için inceleyiniz: BRENKERT, 465; TANDOĞAN, Kusursuz sorumluluk, 5; KILIÇOĞLU, 205; REĐSOĞLU, 153; EREN, 451;

TEKĐNAY/AKMAN/BURCUOĞLU/ALTOP, 499 vd.

üründe objektif olarak bulunması gereken özelliklerin bulunmaması ayıp olarak nitelendirilir.

Sonuç olarak, kişinin ihmallî bir davranışının söz konusu olmadığı ve bunu ispatlayabildiği hâllerde sorumluluktan kurtulabilmesine olanak tanıyan olağan sebep sorumluluğu368 esasının, ihtiyaca tam olarak cevap veremediği kanısındayız. Bu bağlamda kurtuluş kanıtı getirilemeyen tehlike veya hakkaniyet sorumluluğunun kabul edilmesi gerekir.

§. 6. KUSURSUZ SORUMLULUĞUN DEĞERLENDĐRĐLMESĐ

I- EKONOMĐK ETKENLER AÇISINDAN KUSURSUZ SORUMLULUK Üreticilere kusursuz sorumluluk yükleyen ekonomik etkenler369 iki görüşle açıklanmıştır. Bunlar, “değer biçme görüşü” (pricing effects argument) ve “caydırma görüşü” (deterrence argument) olmak üzere ikiye ayrılır. Şimdi bu hâlleri inceleyeceğiz.

Belgede GĐRĐŞ ĐÇĐNDEKĐLER (sayfa 94-101)