• Sonuç bulunamadı

B. MODERN DÖNEM DİN-AHLAK-EKONOMİ İLİŞKİSİ

3. Din-Ahlak-Ekonomi li kisinin Evrilmesi: Kapitalizmin Do u u

XVIII. yüzyılda din-ahlak-ekonomi ili kisindeki farkhla ma sürecinin di er bir parametresi olarak; ahlakın dinden, ekonominin her ikisinden ve dinin toplumdan soyutlanmasına paralel bir ekilde ekonomik alamn toplumsal ve siyasT farkhla malan, hiyerar ik ve iktisadl yapılanmalan belirleyici rolüyle “kapitalizm” adı altında dünya platformunda öne çıkmasim zikredebiliriz.

Serbest pazar ekonomisi, ticari rekabet, liberal teamüller, i bölümü, uluslar arası ticaret, toplumsal içgiidiiler ve duygusal ahlak gibi Adam Smith’in teorik önerileri üzerinde palazlanan kapitalizm; bireysel, kuramsal hatta kurumsal planda toplumsal bir

vektör olma vasfıyla toplumsal hayat alanlan arasındaki ili kileri do rudan ilgilendirmektedir. li kilerin sosyolojik analizinde, kapitalizmin;

1. Ahlak-din-ekonomi ili kisinin kınlmasındaki ba at rolii,

2. Diinya sistem(ler)inin belirlenmesinde; geleneksel-modern toplum ya da pre-modern-modern, pre-kapitalist-kapitalist zamanlar aynmına karine te kil eden merkezT önemi,

3. Dim hayat alamnın, ahlak! hayatla ekonomik faaliyetleri biinyesinde topladı I yani din-ahlak-ekonomi ili kisinin heniiz ayn madı l on sekizinci yiizyıl öncesinde ortaya 91b mm dinden tiireyen bir ahlakla miinasebet(lendirilmes)i, 4. Aym yiizyıldan bu yana Batı ve Do u’da; dim, iktisadT, ahlakT, hukukl, siyasT,

epistemolojik, teknolojik, psikolojik, ekolojik vb. alanlarda meydana getirdi i köklii de i imlerdeki rolii sebebiyle, giiniimiizde din, ahlak ve ekonomi ili kisinin yeniden tesisinin gerekçe ve artlannı global ölçekte aramayı zorunlu kılan fütürist fonksiyonu; son olarak, sosyal sistemlerde toplumlar/uluslar arası ölçekteki kilit konumu ve “küreselle me”nin, en yalın anlamıyla kapitalizmin küreselle mesi oldu u dii iiniildii iinde; etik, ekolojik ve iktisadT iyile tirme projelerine sunulacak tekliflerin uygulanabilirli inde, bu sistemin tahlilini kacimlmaz kılmaktadır.

Evet “Modern iktisadT biiyiimeyi hazırlayan de i meler tarihln belirli bir döneminde belirli bir co rafT bölgede, Osmanlı’mn ça da 1 ve onunla ili ki içinde bulunan Batı Avrupa’da do du. Bu de i menin kayna 1 nedir? Batı Avrupa’da ne/neler, nasıl oldu da bu biiyiik de i me tarih sahnesine ciktı? Bölgeyi ve dönemi Diinya’mn di er bölgelerinden ve tarihln ba ka dönemlerinden ayıran belirleyici, kritik özellikler nelerdir? Bu özellikler hangi mekanizmalarla bu biiyiik de i meye viicut vermi lerdir.”214

Cevaplan, kapitalist siirecin analizinde gizli olan bu sorular; ekonomik faaliyetler ile dim ahlak arasındaki ili kiyi sosyolojik acidan ortaya koyu biçimiyle en erken ve net izahım Weber’in çall malannda bulmaktadır. Bundan dolayıdır ki, din-ahlak-ekonomi ili kilerini; gerek din veya dim ahlakın gerekse ekonominin giidiimiine veren sosyolojik veya di er be erl bilimlere ait izahlar Weber’e atıf yapmaksızın ortaya konulamamı tır. Tezimiz acisından Weber’in önemi sadece öliimsiiz eseri Protestan

214 Genç, a.g.e., s. 35.

95

Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhtf nda inançtan kaynaklanan ahlak ile ekonomik faaliyetler arasındaki pozitif ili kiyi ve bu ili kinin daha sonra nasıl sekülerle erek ahlakî ba lanndan sıynldı mi göstermek de il, tarih ve ahlakî boyut farkım en güzel biçimde yansıtan alanlardan biri olarak din dünyasının ortaya konulu eklinden kaynaklanmaktadır. Weber’in kalkı noktası ashnda; ilkça lardan itibaren ve bütün ortaça boyunca yukanda bölümlerde ortaya koydu umuz üzere dinin, hayatın di er alanlanna kahir nüfuzunu kabulüdür. Dolayısıyla dinin bir türevi olarak ahlakın, iktisadT faaliyetleri determine edi indeki rolünü ortaya koyması ve bunu bir alt yapı olarak ekonomik bir sistemin temeline oturtması, bütün bunlan ise din sosyolojisinin temel ilgi ve kavramlan do rultusunda geli tirmesi, kapitalizmin do u unun Weber’in görii leri do rultusunda de erlendirilmesini gerekli kılmaktadır.

Weber ilk olarak Batı kapitalizminin Batı medeniyeti içinde do u sebeplerini aradıktan sonra, tıpkı bir laboratuar tecriibesi yapar gibi aynı sürecin niçin Hint, gin ve

slam medeniyetlerinde olu amadı mi ara tırmı tır. Hedefi, sadece kapitalizmin Batı medeniyetinde nasıl do du unu anlamak de il, kapitalizmin ortaya cikma “ ans”lanmn genel teorisini yapabilmektir.215 Weber, bu teori cikarma çabasim kendi eserlerine rehber etmi tir. Görii lerinin konumuz acisından en can ahcı noktası da burasıdır. Bu konuya Mardin’in getirdi i izah, itiraz mahiyeti ta lr ve Turner’in slam’dan verdi i örneklerle ortaya koydu u itirazla örtu ur. Mardin’e göre Weber’in metodu olan “ideal tip” yakla lmı, bizi zorunlu olarak sosyal yapılan “gerçekte olduklan gibi” de il en kesin çizgilerini vurgulayarak soyutla tinlan ekilleriyle kar lla tırmaya götüriiyor.

ayet bir çakı ma varsa, bu,“gerçek” kurumlar arasında de il; “ideal” yapılar arasındadır.216 Weber’in, kapitalizmin Batı medeniyetinde do u unun sebeplerini ararken Protestan ahlakıyla kurdu u ili ki, toplumsal ara tırmalar acisından günümüze kadar önemini korumasına ra men özellikle217 Turner’in öncülu unü yaptı 1 ele tirel yakla 1m Weber’in yukandaki hedefmin ikinci kısmına olrnu tur. - slam’daki sava 91 grup üzerine yaptı 1 vurguda göriildu u üzere- Metoduyla örtu meyen olgusal

Mardin, erif, İdeoloji, 2.b., stanbul: leti im Yay., 1993, s. 55.

Mardin. a.g.e., s. 54, 57. dipnot.

Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu 'nda de i ik Hıristiyanlık tiplerinin ekonomiye etkisi ile Protestan eti ine göre Asketik Protestanli ın gee 16. ve 17. yiizyılda modern kapitalist ruhun niteliksel olu umuna katkısı kar lla tmldi inda Weber’in, kapitalist zihniyet ile Protestan ahlakı arasında kurmak istedi i korelasyon çok net ekilde ortaya çıkar. (Bu ifadelerin emala tinlmi durumu igin bkz. e m a : l v e ema: 2.)

sorunlara; - slam’ın ilk dönemindeki Müslümanlann ve Kur’an’ın de erlendirmelerinin ihmalinde göriildu u üzere- kendi “anlamaci" (“verstehende”) sosyolojisinin temel ilkelerini ihlal etti i muhteva sorunlan da eklenir. Sonuç olarak Weber’in slam söz konusu oldu unda ideal bir tip olarak soyut slami motivasyon hakkında konu tu u söylenemez. gunkü ilk dönem slam toplumu hakkındaki iddialan özü itibariyle ampiriktir.218 Hint, gin ve slam medeniyetlerine dair eksik ve ön yargih

“anlama”lardan dolayı yanh genellemelerde bulunmasimn bir sonucu olarak, Weber’den bugüne büyüyen ele tiriler, bu medeniyetler hakkında yapılan tarihsel, sosyolojik ve objektif ara tırmalarla giderilmeye ?ah llmı tır.

Pre-kapitalist dönemde egemen olan anlayı ta insan do amn öteki canhlardan farkh olmayan bir “6 esi” olarak algılamyor ve kâinatın bir parçası sayihyordu. Ba ka türlü söylenirse, insamn ve insan toplumunun tabiatla uyumlu olması esastı.

Kapitalizmle birlikte, özellikle sanayi devriminden sonra, bir önceki dönemde geçerli

Turner, Bryan S., Max Weber ve İslam, Ankara: Vadi Yay., 1991, ss. 54-56.

218

97

99

olan dengeler altüst oldu. Kapitalizmin geli tirdi i üretim teknikleri, tabiatın üretici faaliyete koydu u sınırlann “a llmasına” imkân verdi. Fakat simrsız bir üssel büyümenin erdemlerine olan inan?, paradoksal sonu^ar do urdu. Tabiatın, üretici faaliyete koydu u sınırlan a ma, zorluklan yenme, tabiata egemen olma yakla uni, sonuçta do aya ve “ekolojik olana” saygıh olmayan bir ekonomik büyümeyi,

sanayile meyi ve kapitalist geli meyi özendirip me rula tırarak, paradoksal sonu^ar ortaya 9ikardı. Do aya egemen olma yakla lmı ve ona dayah ekonomik faaliyet, sonata do amn tahribini hızlandinp, ekolojik dengeleri bozarak, insanh lve uygarh 1 tehlikeli bir e i e getirdi.219 Klasik ve neoklasik iktisat teorisinde ifadesini bulan kapitalist ekonomi, 18. yüzyıldan sonra insan ili kilerini ve onun turn ve9helerini meta ili kisine indirgeyecektir.

Karakteristik özellikleri konusunda sosyal bilimciler arasında daha 90k ittifak eklinde beliren görii lere ra men kapitalizm, günümüz sosyal ara tırmalannda; temeli, ortaya 91b artlan, geli im siireci ve sonu^an, ekonomik ve sosyal versiyonlan hatta etimolojisi ile, ilgi ve ihtilaf merkezi olmaya devam etmektedir. Diinya sistem(ler)i, evrensellik/tarihîlik, Do u/Batı dikotomisi ba lamında seyreden olgusal hatta kavramsal tartı malara* kar in, bir ekonomik sistem olarak kapitalizmin, do u undaki din kökenli ahlak sistemi ile biitiin göbek ba lannı kopararak dünyevîle ti i konusunda kayda de er bir itiraz göriilmemektedir. Weber’in ?ah malannda dinden (Protestanhk) ne et eden Calvinist/püriten ahlakın kapitalizm ile ili kisi ba lamında ortaya konan toplumsal realite; “alt yapi" olarak toplumlann dii iince sistemlerinin, iktisadT "list yapıyi"

belirledi i eklindeki Weberyen tezin toplumsal hayattaki a9ihmı olup etrafındaki lehte ve aleyhteki görii ler e li inde sosyoloji ve din sosyolojisinde günümüze kadar merkezi önemini korumu tur. Protestan ahlakı, yine Weber tarafmdan “sekiilerizasyon” adı verilen süre9te, “insam kapitalist sistemin kurulmasına zemin te kil edecek ekilde de i tirdikten sonra, ona kapitalist tiiccar veya müte ebbis olacak ekilde yahut da kapitalist sistem 9er9evesi i^nde her hangi tiirden bir i sahibi veya i 9i hüviyeti kazandırmı tır”.220 Zaten Weber’e göre kapitalizmin amacı, i in ve üretimin rasyonel bir örgütlenmesi temeline dayanan i letmelerin ve bu i letmelerin varh mm ortaya

219 Ba kaya, Fikret, Kalhnma iktisadının Yükselip ve Du§u§u, 3.b. Ankara: mge Kitapevi, 2000, ss.

196-197.

htilaflan yansıtan böyle bir kavramsal gergeve ile ilgili önemli bir ara tırma igin Bkz. Braudel, Fernand, Macldî Uygarhk Mübadele Oyunlan, çev. M. A. Kıligbay, 2.b., Ankara: mge Kitabevi, ss.

203-211.

220 Tiirkdo an, Orhan, Millî Kültür, Modernle§me ve islam, 2.b., stanbul: Birle ik Yay., 1996, s. 162.

9ikardı 1 biirokratik örgiitlenmenin aracıh lyla en fazla kâr elde etmek, sonuç olarak da kendilerine kapitalist denen kiiciik bir azınh in elinde toplanan sermayenin siirekli biiyiimesini sa lamaktır. te dünyevîle me (secularisation), Protestanh in da di er turn dinsel gelenekler gibi aklîle ece ini, entelektiiel bir boyut kazanaca mi ve bu sayede

“diinyamn biiyiisii"niin bozulaca inı bekleyen Weber’in bu beklentisinin sosyolojik ifadesidir.221 Batı’da toplumsal hayatın bütün alanlannın özellikle on sekizinci yiizyıldan itibaren kapitalist/ekonomik davram in giidiimiine verildi i bu toplumsal, ontolojik, siyasi, epistemolojik, aksiyolojik, metodolojik dönii iimün; dini, ahlakT, felsefi, siyasi, ticari pek 90k toplumsal sonu^an olması tabiidir. Bundan dolayı sanayile me, onsekizinci yüzyıl ve sonrasında sadece toplumun özel bir ?ıkar grubu olarak aristokrasinin, tiiccar simfıyla ve ikincinin lehine yer de i tirmesiyle de il; bütün bu toplumsal kurum ve zihniyet bi^mlerini etkiledi i radikal bir toplumsal dönii iim/de i ime yol a9masıyla “devrim” sıfatıyla amlacaktır. Onsekizinci yüzyıl öncesi Batı toplumsal yapısındaki de i imleri inceledi imiz bu böliimde “Endiistri Devrimi”, bizi tarn da, toplumsal yapıdaki de i im (kırsal kesimden kentlere g69, birincil grup ili kilerin ikincil grup ili kilere dönii iimii, i böliimiindeki kompleks yapılanma, kadımn yeni toplumsal/ekonomik rolii), siyasî de i im (yeni ideolojilerin -sosyalizm, kapitalizm, fa izm v b - yayılması, geleneksel siyasî yapılann yava yava ortadan kalkması), köklii zihniyet de i imi (teknoloji, kâr giidiisii ve tiiketimin ya am bi9imi olacak ekilde yerle mesi, miizik, dil, teknoloji vb. alanlarda global bir kiiltiir olu ması)222 gibi bir dizi sosyal, siyasi ve zihni de i im ile ili kisi ve bunlann toplum dii iincesinin ahlakT/dim temellerine yansıması ba lamında ilgilendirmektedir.

Yukanda vurgu yaptı imız ihtilafların aynntısına girmeksizin ilgi alammız perspektifmde ve yaygın kabuller do rultusunda kapitalizmin, sosyo-ekonomik hayattaki ilk tezahiirleriyle ilgili özet bir bilgi vermek istedi imizde unlan söyleyebiliriz: Serbest dola ima ve sermayenin simrsız özel birikimine izin veren ekonomik bir örgiitlenme tarzı olarak kapitalizm, XII. ve XIV. yiizyıllardan itibaren,

“özgiir kentler”in do u uyla birlikte zuhur etmeye ba lar. Bir yandan iiretimi organize etmenin geleneksel yollannı a indırarak, fiyat ve iicretlere ili kin ah llmı diizenlemeye meydan okurken di er yandan geleneksel kurum ve pratiklerin daha biiyiik etki ve randıman adına reforme edilmesiyle dini inan? ve de erlerin otoritesini tahrip eder. Ik

221 Sanbay, A.Y., Postmodernite, Sivil Toplum ve islam, stanbul: leti im Yay., 1994, s. 71.

222 Kmlgelik, a.g.e., ss. 77-78.

101

kez modern anlamda devletler ve politik alanı yaratarak, hem yasalan hem de karar almayı dini inane ve geleneksel ahlakın sınırlanndan uzakla tinr. Aym anda geni kapsamlı sosyal dönii umler ba lar. Köyden kente büyük sayıda goc, otoritenin geleneksel ba lannı zayıflatarak burjuvazinin bundan sonraki sosyo-kültürel entelektüel ve siyasi geli melerdeki rolünü arttıracaktır. Batı dünyasında özellikle ngiltere ve Fransa’mn tamk oldu u bu toplumsal de i meye modern zamanlarla ortaça arasındaki 91 lr acicı e i i meydana getiren tie tarihT olay katkıda bulunmu tur: Co rafi ve Teknolojik Ke ifler, Reformasyon ve Rönesans.

Toplumsal de i imin temel dinamikleri olarak bu olaylann, on sekizinci yüzyıl öncesinde Avrupa’da pre-kapitalist dönemin, bütün dünyada cari olan evrensel kültür ve zihniyet yapılanmasından radikal bir ekilde kopu una sebeb olan fonksiyonlanna geçmeden önce modern zihniyetin ve zihniyet farkhla malannın temel vektörii olarak kapitalizmin tarihT soy kiitii unü, sosyolojik ba lamda ele alabiliriz. Bu ba lam aym zamanda, çall mamn i lemekte oldu umuz bölümünde, onsekizinci yüzyıldan bu yana -Osmanlı Devleti’nin de dahil oldu u - di er toplumsal yapı ve siireçleri coziimleme ve de erlendirme konusunda Batı’da cereyan eden toplumsal de i melere ve Batı kökenli toplumsal formlara niçin daha kapsamlı yer ve önem verildi inin de bir aciklamasını te kil eder. Wallerstein’ın teorisinde “kapitalist dünya ekonomisi” olarak tammlanan modern dünya sistemini anlamak; sadece tariheesini tespit acisından de il, günümüzdeki zihniyet ve uygulama boyutlanndaki ?ikmazlan ve sisteme ele tirel ve revizyonist yakla lmlan tespit acisından da önemlidir. Wallerstein, ?a da lannın da pek 90 uyla hemfikir olarak bu tespiti yapabilmenin yolunun kapitalizmin tarihsel olarak do u u, kökenleri, sistemin i leyi ini sa layan kurallar ve bu kurallann kurumsalla masim anlamaktan geçti ini belirtir. Aym zamanda kapitalist sistemin objektif olarak analizini sa layacak bu tespitler -yine Wallerstein’ın

ifadesiyle-“modern dünya sistemi”nin* de tariheesiyle örtii ecektir: Bir ba ka deyi le Wallerstein’in; “modern dünya sistemi” kavramim anlamak için tarihsel ve toplumsal

Kapitalist dünya ekonomisini “Modern Dünya Sistemi” olarak tanımlayan Wallerstein, tanımındaki

“Dünya Sistemi” nitelemesine, “modern” kavramını 1789 Fransız Devrimi’nin etkisiyle eklediğini ifade eder. Bu sistem içinde “modern”; yeryüzünde yaşayan tüm insanlığın bir “ilerleme” süreci içinde bulunduğu ve buna bağlı olarak da sürekli bir şekilde “yeni”nin ve “iyi” olanın arzu edilmesi anlamında kullanılmaktadır. Böylece sisteme temel teşkil eden “ilerleme” fikri, “modern” kavramıyla örtüşerek ortaya konulmaktadır. (Bkz, Wallerstein, Immanuel, “Status in World System and Ethnic Mobilization”, Journal of Conflict Resolution, December, 1998.)

bir sistem olarak ele aldı 1 kapitalizmi, varolan tarihsel gerçekli i içinde anlamak gerekmektedir. (Tarihîn, sosyoloji i?in araç olarak kullanıldı 1 Wallerstein teorisinde bu gereklilik yukanda da belirtti imiz gibi sadece bugünü de il, gelecekteki dünyayı coziimlemenin de ön artıdır). “Bu sistem”in do um tarihînin M.S. 1450 civarlan, yerinin de Batı Avrupa oldu unu kabul edebiliriz. O dönemde, o bölgede Rönesans, Gutenberg Devrimi, Descobrimentos ve Protestan Reformu adını verdi imiz, az 90k e zamanh büyük hareketler ortaya ?iktı. Bu dönem yine aym bölgede “kara 6lüm"iin, köylerin terk edilmesinin (wüstungen) ve feodalizmin mahut krizinin (ya da senyörlerin gelirlerindeki krizin) ya andı 1 kasvetli bir dönemin ardından ortaya 9ikmı tır.223

Wallerstein, objektif olarak de erlendirebilece imiz kriterlerle kapitalizmin sadece Avrupa’da do masimn nedenlerini aramayı sürdürdu u argümamnı, e zamanh olarak hem Osmanh Devlet yapısıyla hem de “Hıristiyan Avrupa’mn” dini bakı a9isıyla ilintilendirir. giinkü “de i im ya da tekrann, yalmzca her bir tarihsel sistemin i?

hayatıyla de il, aym zamanda bu gezegende insan hayatimn bile ik tarihîyle de ilgili norm olup olmadı mi sormak gerekmektedir.”224 Her ikisi de konumuz acisından özel önem arz eden nedenlerden dı sal olarak de erlendirebilece imiz ilkinin sosyolojik izahı öyle yapihr: Bir tarihsel sistem, feodal sistemin cokii iinde oldu u gibi iç etkiler (senyörlerin, devletlerin ve kilisenin e zamanh olarak cokii ii) yoluyla parçalandı ında, yönetici tabakalar genellikle dı andan gelen fetihler yoluyla yenilenmeye tabi olurlar.

Batı Avrupa feodal sisteminde böyle bir geli me olmayıp feodalitenin yerini kökten farkh bir ey olarak kapitalizmin alması, tarihsel dönemin fetihçi tabakalannın yapısıyla ilgilidir: En akla yatkın fetihçi tabaka olan Mo ollann kendileri, Batı Avrupa’da olanlarla pek ilgisi olmayan nedenlerle daha yeni cokmii tii ve hazırda ba ka bir fetihçi giic yoktu. Osmanhlar biraz gee gu^endiler ve Avrupa’yı fethetmeye ?ah tıklan sıralarda, yeni Avrupa sistemi, onlann Balkanlann ötesine ilerlemesini önleyecek kadar (ama ancak bu kadar) gu9lenmi ti.225

kinci nedenin izahı i?in Wallerstein “fakat feodalizmin yerine neden kapitalizm geçti?” sorusunu soracaktır. Cevaptaki temel fikir, kapitalist giri imci tabakalann, dünyamn bir?ok ba ka yerinde oldu u gibi Batı Avrupa’da da yüzyıllardır

223 Wallerstein, Immanuel, Bildiğimiz Dünyamn Sonu, gev. Tuncay Birkan, stanbul: Metis Yay., 2000, s. 143.

224 Wallerstein, a.g.e., s. 142.

225 Wallerstein, a.g.e., s. 144.

103

mevcut olduğu, ancak, kendi motivasyonlarını sistemin tanımlayıcı karakteristiği haline getirme yeteneklerini sınırlayan çok kuvvetli güçlerin bulunduğu yolundadır. Bu güçlerin başında “tefeciliğe” karşı sürekli savaş veren Katolik Kilisesinin güçlü kurumları yani dini realite gelmektedir. Yine dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi Hıristiyan Avrupa’da da kapitalizm gayri meşru bir kavramdır ve uygulayıcılarına toplumun görece küçük köşelerinde tahammül edilmektedir. Belirleyici etken kapitalist güçlerin kudreti değil, kapitalizme yönelik toplumsal muhalefetin kudretidir. Bu toplumsal muhalefeti ayakta tutan yapıların (feodal sistemin üç kilit kurumu olarak devletler, senyörler ve Kilise’nin) aniden zayıflaması ve bunları yeniden inşanın ya da yönetici tabakaların dış fetih yoluyla yenilenmesinin başarılamamasıyla ortaya çıkan boşluk, beklenmedik ve kesinlikle belirlenmemiş şekilde kapitalist güçler tarafından doldurulmuştur.226 Yazara göre, bu, yalnızca “bir kerelik” olaydaki temel değişim

“bazılarının sık sık ve kendilerine yontarak dedikleri gibi, ‘Batı’nın yükselişi’ değil,

‘Batı’nın ahlakî çöküşü’dür.”227 Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi kapitalizm sadece din-ahlak- ekonomi ilişkisi açısından ortaya çıktığı tarihî dönem ve süreçler ile değil, aynı ilişkinin globalleşen dünyadaki kırılma ve kopma süreçleri ve sonuçlarının değerlendirilmesi açısından da ilgi sahamıza girmektedir. Çünkü kapitalizm, bir kere dizginlerinden boşaldı mı, gerçekten de çok dinamik bir sistem olduğu için, hızla yayılacak ve en sonunda bütün yeryüzünü kendi yörüngesine oturtacaktır.228

Kapitalizmin temel parametresini teşkil ettiği Batı toplumsal değişmesinin tarihî süreciyle ve günümüzü de ihata eden sonuçlarıyla ilgili geniş bilgi için bkz. Wallerstein, a.g.e., ss. 134- 150.

Wallerstein, a.g.e., s. 145.

Wallerstein, a.g.e., s. 145.