• Sonuç bulunamadı

DRAM SANATINDA DRAMATİK DİL VE KULLANIM

2.1. Dramatik Dil ve Özellikler

2.2.1. Dil oyunları

Dram sanatı tarihinde çok sayıda oyun „dil oyunları‟392 dediğimiz „pürüzlü anlatım‟ yöntemiyle dilsel etkinliğini boyutlandırıp çeĢitlendirebilmiĢlerdir. YaĢam gerçeğinde çoğunlukla herhangi bir anlam ve iĢleve sahip olmayan, ancak dramatik tasarımda çeĢitli iĢlevleri olan dil oyunları, daha çok oyun kiĢisinin psikolojik gerçekliğinin yansıtımı ve komiğin yaratımında kullanılagelmiĢtir. Ayrıca, özellikle modern ve modern sonrası oyunlarda ise bilinç akıĢındaki parçalanmıĢlığın göstergesi olarak da sıklıkla yer verilmiĢtir. Kısaca ele alalım.

391 Prof.Dr. Murat Tuncay ile söyleĢi, 6 Mart 2007

392 Pierre Larthomas bu kavramı „dil kazaları‟ olarak adlandırmaktadır. Konu, Ayten Er‟in

Konuşan kişinin yaptığı dil oyunları: Bu tür dil oyunları kendi içinde,

fiziksel konuĢma güçlüğü, sözü anlaĢılmaz bir biçimde ifade etme, sözcükleri unutma, söyleyeceği sözcüğü arama, dil sürçmesi, kekeme, esneme ve aksırma gibi değiĢik bölümlere ayrılır.

a- Fiziksel konuĢma güçlüğü: Oyunlardaki kiĢiler veya kiĢilerden herhangi biri fiziksel olarak karĢısındaki kiĢi ile iletiĢim kurmakta güçlük çeker. Bu durum genellikle heyecan, korku ve sevinçten kaynaklanır. Beaumarchais oyunlarında bu tür dil oyunları sık sık kullanır.

SAINT-ALBAN: (ġehirli giysileriyle, az ikna edici bir edayla içeri girer, Pauline‘nin arkasında biraz uzakta durur.) Emirlerinize amadeyim, Bayan.

PAULINE: (Ayağa kalkar, onu selamlar.) Emirlerime mi? (Nefes alıĢı hızlanır, konuĢmasını engeller. Ona yer gösterir, oturması için eliyle iĢaret eder.)

SAINT-ALBAN: (YaklaĢır, ona bakar, uzun bir sessizlikten sonra) BakıĢım sizde rahatsızlığa neden olmuĢ gibi görünüyor…393

b- Sözü anlaĢılmaz bir biçimde ifade etme: Oyunlardaki kiĢiler birbirleriyle konuĢurken, karĢısındaki kiĢinin bilmesini istemediği veya bilmesinde sakınca gördüğü konular ile ilgili düĢüncelerini anlaĢılmaz bir biçimde ifade edebilirler. Bu tür dil oyunlarının meydana gelmesi daha çok konuĢan kiĢinin niyeti ile ilgilidir. Karagöz‟ün Ağalığı adlı oyunda Karagöz ortağı Hacivat‟a para vermek istememektedir.

HACĠVAT: Hani, yarı yarıya ortaktık, öyle söz vermiĢtin ya! KARAGÖZ: Ham bum…

HACĠVAT: Bize de mi? KARAGÖZ: Ham hum…

HACĠVAT: Peki amma, bu paraları sana ben buldum. KARAGÖZ: ġaralop…

HACĠVAT: Doğrusu bu senin yaptığın rezalet!

KARAGÖZ: Ham hum…

HACĠVAT: Sana bu hali hiç yakıĢtıramam Karagöz! KARAGÖZ: Ham hum…

HACĠVAT: Bu dinarları senin burnundan getiririm. (…)

KARAGÖZ: Ham huuum Ģaralop, (Tokat atar, Hacivat gider.) Kerata karĢıma gelmiĢ, bir de çene çalıyor. Of be, herifi atlatıncaya kadar akla-karayı seçtim. Neme lazım, Ģöyle gideyim bir kenarda benim enginarcıklarımı istifleyip afiyetle yiyeceğim. Hacı Cavcav da ziftin pekini yesin!394

Moliere‟in ve Jean Racine‟nin oyunlarında bu dil oyunları kiĢilerin tanımlanmasında en önemli unsurlar arasındadır.

SCANARELLE: (…) Kalıb-ı insanın nice bin alat ve takımlarını görüp de bu terkibata hayret kılınmaz olur mu? Damarlar, Ģiryanlar, asap, adalet, kemikler, gözler, ya o yürek, ciğer, o yeğen, dalak, böbrek… daha neler, daha neler de! Ey efendim, siz neye duruyorsunuz, sözümü kesmiyorsunuz? Ben kavgasız mübahase edemem, kalakalırım; mahsus susup inadına tariz etmiyorsunuz395.

c- Sözcükleri unutma veya söyleyeceği sözcüğü arama: KarĢılıklı olarak konuĢan iki kiĢiden biri söyleyeceği Ģeyi unutabilir. Bu durum, heyecandan, korkudan, yaĢlılıktan veya baĢka Ģeyler düĢünmekten kaynaklanabilir. Alımlayan bu tür dil oyunlarına çağdaĢ oyunlarda sıkça rastlamaktadır. Örneğin Samuel Beckett‟in Godot‟yu Beklerken adlı oyununda Vladimir ne söyleyeceğini unutur. Estragon ise sık sık söyleyeceği sözcükleri arar.

VLADIMIR: Ne diyordum… Ayağın nasıl oldu? ESTRAGON: ġiĢiyor.

VLADIMIR: Tamam, buldum, Ģu hırsız öyküsünü anımsıyor musun?

394 Hazırlayan: Ünver Oral, Karagöz Oyunları, Kitabevi Yayınları, Ġstanbul, 2002, s.255 395 Moliere, Don Juan, Hazırlayan: YaĢar Nabi, Varlık Yayınevi, Ġstanbul, 1953, s.48

ESTRAGON: Hayır.

VLADIMIR: (Vakit geçirir bir süre) Ġki hırsız varmıĢ. Kurtarıcı ile aynı zamanda çarmıha gerilmiĢtir. Bunlardan…

ESTRAGON: Kiminle?

VLADIMIR: Kurtarıcı ile. Ġki hırsız. Bunlardan biri kurtulmuĢ, öteki ise… (―KurtulmuĢ‖ kavramının karĢıt anlamlısını arar.) … Cehennemlik olmuĢ deniyor.396

ç- Dil sürçmesi, kekeme, aksırma, esneme: Bu tür dil oyunları genellikle komiği yaratmakla birlikte, kiĢilerin ruhsal durumlarını da yansıtırlar. Beaumarchais ve Jean Anouilh sık sık bu dil oyunlarına baĢvururlar.

MADAME DE MONTALEMREUSE: (Philemon‘un koluna girerek) Çocuklar yemeğe buyurun. Saat on ikiyi beĢ geçiyor. Bu saate kadar bekleyen yemek, herhalde pek acayip bir Ģey olacak. METRDOTEL: Katiyen efendim, katiyen (inĢad eder / Ģiir okur:) “bizde hayat bulunmaz, her Ģeyimiz soğuktur / Mucizeler yaratır Chauvin aĢevidir bu.” (durur, afallar) Ah, afedersiniz, demek istiyorum ki…397

Dinleyen kişinin yaptığı dil oyunları: KonuĢulanları duymamak,

dinlememek veya dinliyormuĢ gibi yapmak, anlamamak, yanlıĢ anlamak veya geç anlamak oyunlarda karĢımıza sık sık çıkan dil oyunlarıdır.

a- KonuĢulanı duymamak, dinlememek veya dinliyormuĢ gibi yapmak: Oyunlarda dinleyen kiĢinin içinde bulunduğu durum ve durumların bir yansıması olan bu dil oyunları, dramatik tasarımda etken bir iĢlev üstlenirler. Komedilerde daha sık bir biçimde kullanılan bu oyunlar, kiĢilerin oyun içindeki konumlarını da belirler. ORONTE: (…) Lütfen bu sözler size hitap ediyor. (Alceste, orada, düĢler aleminde gibidir ve Oronte‘un söylediklerini duymamıĢ gibi görünür.)

ALCESTE: Bana mı bayım?

ORONTE: Evet size, sizi kırdığını düĢünmüyor musunuz?398

396 Samuel Beckett, Godot‟yu Beklerken, Çev.: Hasan Anamur, Can Yayınları, Ġstanbul, 1990, s.15. 397 Jean Anouilh, Senlis‟de Randevu, Çev.: Sabri Esat SiyavuĢgil, Milli Eğitim Yayınları, Ġstanbul,

b-KonuĢulanı anlamamak, yanlıĢ anlamak veya geç anlamak: Bu kazalarda, kiĢilerin tanımlanmasında, özellikle komedilerde, okura yardımcı olurlar. Geleneksel Türk Tiyatrosunun sıklıkla kullandığı bu tür dil oyunlarına Moliere‟in Kibarlık Budalası adlı oyununda da rastlanır.

Karagöz‟ün Aşıklığı adlı oyunda Karagöz AĢık Hasan‟ın dediklerini bir türlü doğru anlamaz.

A.HASAN: ġimdi seninle gazel ve koĢma yapalım. KARAGÖZ: Gazinoda araba mı koĢturalım? A.HASAN: Değil a canım! Bir semai koĢturalım. KARAGÖZ: Semaya mı çıkalım? Olmaz düĢeriz.

A.HASAN: Anlayamadınız aĢık! Ġstersen Kerem‟den çıkalım. KARAGÖZ: Kiremi de çıkacağız amma, akan yer var mı acaba? A.HASAN: Meramımı anlayamadınız. Garip okuyalım.

KARAGÖZ: Garip köpek gibi mi uluyalım?399

Kibarlık Budalası‟nda da benzer bir dil oyunu vardır. BAYAN JOURDAIN: Nasıl yani?

BAY JOURDAIN: Evet, saygınlık kazanmam gerekiyor, az önce Mamamouchi oldum.

BAYAN JOURDAIN: Mamamouchinizle ne demek istiyorsunuz? BAY JOURDAIN: Mamamouchi, size Mamamouchi olduğumu söylüyorum.

BAYAN JOURDAIN: Bu ne saçmalık?

BAY JOURDAIN: Mamamouchi, yani dilimizdeki Ģövalye. BAYAN JOURDAIN: Balet mi? Bale yapacak yaĢta mısınız?400

Diyaloglara ait dil oyunları:

a- KonuĢmanın kesilmesi: Bazı oyunlarda, genellikle çağdaĢ oyunlarda, diyaloglar sessizlik anlarıyla kesilir. Daha çok ruhsal bağlamda değerlendirilmesi

398 Moliere, İnsandan Kaçan (Adamcıl), Çev.:Bedrettin Tuncel, Mitos Boyut Yayınları, Ġstanbul,

2008, ss.15-16

399 Hazırlayan: Ünver Oral, Karagöz Oyunları, s.300.

gereken bu dil oyunları, ayrıca bilinç parçalanması ve iletiĢimin önemsizliğine iĢaret eden göstergeler olarak da görünmektedir. Samuel Beckett‟in Oyun Sonu adlı oyununda diyaloglar sürekli olarak sessizlik anlarıyla kesilirler. Sessizlik anları üzerinde titizlikle duran yazar, artık kiĢilerin birbirlerine söyleyecek Ģeyin gereksizliğine vurgu yapmaktadır.

NEL: Ağlamaya çalıĢıyordum. (Susarlar.)

HAMM: (Alçak sesle) Belki de küçük bir damardır. (Susar.) NAGG: Ne dedi?

NELL: Belki de küçük bir damardır.

NAGG: Ne anlamı var bunun? (Susar.) Anlamı yok ki. (Susar.) Sana terzinin öyküsünü anlatayım401

.

b- EĢzamanlı konuĢmalar: Hem klasik, hem de çağdaĢ oyunlarda karĢımıza çıkan bu dil oyunlarında, oyunda yer alan iki kiĢi aynı anda konuĢurlar. Bu konuĢmaların yarattığı karmaĢıklık kiĢilerin ruhsal durumlarıyla yakından ilgilidir.

Marguerite Duras‟ın Ormanlar ve Nehirler adıyla çevrilebilecek oyununda

eĢzamanlı konuĢmalar ruhsal bağlamda kullanılırlar.

1. ve 2. KADIN: (Aynı anda) Hiçbir Ģey. AĢağı yukarı hiçbir Ģey. Küçük, küçük, can sıkıcı küçük tatsız Ģeyler. (…) Tot‟yu dolaĢtırmak. DolaĢmak. Küçük demir bacaklarımızın üstünde, Bastille‟i Champs Elysees‟yi, Concorde‟u dolaĢmak402

.

Yine Satıcının Ölümü‟nde de iki oğlun babaları ile konuĢurken, ruhsal yönden eĢzamanlı bir konuĢma hamlesi söz konusudur. Pazarlamacı olan babalarının intihar edebileceğinden kuĢkulanan Happy ve Biff, bir yandan babalarına karĢı duyarlılık, diğer yandan da babalarının kendisini iyi hissetmesi için babalarının yaz mevsiminde yapacağı bir seyahate kendilerinin de katılmak istediklerini söylerler. Willy (Baba) içten içe sevinir ve ―Bu yaz ha?‖ der. Oğulları babalarına olan sevgi ve duyarlılıklarının göstergesi olarak aynı anda yanıt verirler

401 Samuel Beckett, Oyun Sonu, Çev.: Uğur Ün, Mitos Boyut Yayınları, Ġstanbul, 1993, s.173. 402 Marguerite Duras, Theatre I:les Eaux et Forêts-le Square-La Musica, Gallimard, Paris, 1965,

HAPPY ve BIFF: (Beraber) Tabii, soruyor musun?403

c- Mantıksal düzenden yoksun konuĢmalar: Bu tür dil oyunlarına daha çok çağdaĢ oyunlarda rastlanır. Kullanılan sözcükler, tümceler ve replikler arasında mantıksal bir iliĢki ve düzen yoktur. Alımlayan çoğu zaman, oyundaki kiĢilerin ne demek istediklerini anlamakta güçlük çeker. Diyaloglar kiĢilerin bilinçaltından kopup gelen sözcük parçacıklarından oluĢur. Bu da kiĢilerin içinde bulundukları ruhsal durumu yansıtır. Moliere de Kadınlar Mektebi adlı oyununda bu tür dil oyunlarına yer vermiĢtir.

ARNOLF: Seyran sefalı! ANYES: Pek de sefalı! ARNOLF: Hava ne güzel! ANYES: Ne güzel hava! ARNOLF: Ne var, ne çoktur!

ANYES: Bizim kedinin yavrusu oldu404.

Tüm bunların yanı sıra, sözsel tikler, ifade, sözcük ve dilbilgisi hatalarını da dil oyunları kapsamında değerlendirebiliriz. Sonuç olarak burada dikkat edilmesi gereken bir Ģeyin altını çizmekte yarar var. O da, her türlü dil oyununun, daha sonra doğrusu ile yer değiĢtirmesidir. Çünkü aslolan alımlayıcıdır ve anlamın her türlü oyunsulukla birlikte doğru ve anlaĢılır olarak alılmayıcıya aktarımı esastır. Ayrıca sözünü ettiğimiz dil oyunlarının belli bir ölçü ve derecede kullanılması da önemlidir. Bunlar gereğinden fazla kullanılırsa, dil oyunu olmaktan çıkıp, dil kusuru olarak belirebilirler. Bunun için dildeki oyunsulukta aĢırılığın dramatik tasarımda ciddi bir kusurun oluĢmasına sebep olabileceği olasılığını görmezden gelmemek gerekir405

.

403

Arthur Miller, Satıcının Ölümü, s.138.

404 Moliere, Kadınlar Mektebi, Ahmet Vefik PaĢa Külliyatı: V, Kanaat Kütüphanesi, Ġstanbul, 1933,

ss.41-42.

405 Bkz., Pierre Larthomas, Le Langage Dramatique, ss.219-232 (Aktaran: Ayten Er, Oyun