• Sonuç bulunamadı

DeğiĢkenlere Göre Öğrencilerin Okuma Kaygısı Düzeylerine ĠliĢkin

5.1. Sonuçlar

5.1.4. DeğiĢkenlere Göre Öğrencilerin Okuma Kaygısı Düzeylerine ĠliĢkin

AraĢtırmaya katılan öğrencilerin Okuma Kaygısı Ölçeği‟nin her bir alt boyutundan ve tamamından elde ettikleri puan ortalamalarının cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Yabancı dil olarak Türkçe öğrenen B düzeyindeki öğrencilerin okuma kaygısı düzeylerinin ölçeğin “okuma becerisi korkusu” alt boyutundan elde edilen puan ortalamalarında yaĢ değiĢkenine göre anlamlı bir farklılık bulunmadığı tespit edilmiĢtir. Öğrencilerin ölçeğin “dil bilgisi kaygısı” alt boyutundan aldıkları puan ortalamalarının yaĢlarına göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuĢtur. Buna göre 14-18 yaĢ grubundaki öğrenciler ile 19-23 yaĢ grubu öğrencilerin puan ortalamaları ile 29 ve üstü yaĢ grubundaki öğrencilerin puan ortalamaları arasında 29 yaĢ ve üstü öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu yani 29 yaĢ ve üstü öğrencilerin daha yüksek okuma kaygısı düzeyine sahip oldukları bulunmuĢtur.

AraĢtırmaya katılan öğrencilerin ölçeğin “okuduğunu anlama endiĢesi” alt boyutundan aldıkları puan ortalamalarının yaĢlara göre analizi neticesinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Yabancı Dil Olarak Türkçe Okuma Kaygısı Ölçeği‟nin tamamından elde edilen puan ortalamalarının yaĢlara göre analizi sonrasında istatistiksel olarak anlamlı bir

farklılık olduğu tespit edilmiĢtir. Buna göre 14-18 yaĢ grubundaki öğrencilerin ölçeğin tamamından elde edilen puan ortalamaları ile 29 ve üstü yaĢ grubundaki öğrencilerin ölçeğin tamamından elde edilen puan ortalamaları arasında 29 yaĢ ve üstü öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamı farklılık olduğu bulunmuĢtur. Buna ek olarak 14-18 yaĢ grubundaki öğrencilerin ölçeğin tamamından elde edilen puan ortalamaları ile 24-28 yaĢ grubu öğrencilerin ölçeğin tamamından elde edilen puan ortalamaları arasında 24- 28 yaĢ grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı fark olduğu tespit edilmiĢtir.

AraĢtırmaya katılan öğrencilerin okuma kaygısı düzeylerinin Türkiye‟ye gelmeden önce Türkçe eğitim alma durumu değiĢkenine göre farklılık gösterip göstermediğini ortaya koyabilmek için gerçekleĢtirilen analizler sonrasında Türkiye‟ye gelmeden önce Türkçe eğitim alan ve almayan öğrencilerin ölçeğin her bir alt boyutundan ve tamamından elde ettikleri puan ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Yabancı dil olarak Türkçe öğrenen öğrencilerin okuma kaygısı düzeylerinin Türkçe kitap, dergi, gazete okuma durumu değiĢkenine göre farklılık gösterip göstermediğini anlamak amacıyla gerçekleĢtirilen analizler neticesinde Türkçe kitap, dergi, gazete okumayan öğrencilerin Okuma Kaygısı Ölçeği‟nin her bir alt boyutundan ve tamamından elde ettikleri puan ortalamalarının okuyan öğrencilere göre daha yüksek olduğu sonucuna varılmıĢtır.

AraĢtırmaya katılan öğrencilerin okuma kaygısı düzeylerinin bildikleri dil sayısına göre farklılık gösterip göstermediğini tespit etmek amacıyla gerçekleĢtirilen incelemeler sonucunda öğrencilerin ölçeğin “okuma becerisi korkusu” alt boyutundan elde edilen puan ortamalalarının bildikleri dil sayısına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiĢtir. Buna göre ana dilinden baĢka hiç dil bilmeyen öğrenciler ile dört dil bilen öğrencilerin ölçeğin “okuma becerisi korkusu” alt boyutundan elde edilen puan ortalamaları arasında ana dilinden baĢka dil bilmeyen öğrenciler lehine isatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu bulunmuĢtur. Ölçeğin “dil bilgisi kaygısı” alt boyutundan elde edilen puan ortalamalarının öğrencilerin bildikleri dil sayısına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiĢtir. Buna göre bir dil bilen öğrenciler ile üç dil bilen öğrencilerin ölçeğin “dil bilgisi kaygısı” alt boyutundan elde ettikleri puan ortalamaları arasında bir dil bilen öğrenciler lehine, ayrıca bir dil bilen öğrenciler ile dört dil bilen öğrencilerin arasında da yine bir dil bilen öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu sonucuna

ulaĢılmıĢtır. Ölçeğin “okuduğunu anlama endiĢesi” alt boyutundan elde edilen puan ortalamalarının ise öğrencilerin bildikleri dil sayısına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiĢtir. AraĢtırmaya katılan öğrencilerin ölçeğin tamamından elde ettikleri puan ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği sonucuna varılmıĢtır. Buna göre bir dil bilen öğrenciler ile üç dil bilen öğrencilerin ölçeğin tamamından elde edilen puan ortalamaları arasında bir dil bilen öğrenciler lehine, ayrıca bir dil bilen öğrenciler ile dört dil bilen öğrenciler arasında da yine bir dil bilen öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu bulunmuĢtur.

AraĢtırmaya katılan yabancı dil olarak Türkçe öğrenen B düzeyindeki öğrencilerin okuma kaygısı düzeylerinin Türkiye‟de bulunma sürelerine göre farklılık gösterip göstermediğini tespit etmek için gerçekleĢtirilen analizler neticesinde ölçeğin “okuma becerisi korkusu” alt boyutundan elde edilen puan ortalamalarının Türkiye‟de bulunma sürelerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna ulaĢılmıĢtır. Öğrencilerin ölçeğin “dil bilgisi kaygısı” ve “okuduğunu anlama endiĢesi” alt boyutundan elde ettikleri puan ortalamalarının Türkiye‟de bulunma sürelerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiĢtir. Öğrencilerin ölçeğin tamamından elde ettikleri puan ortalamalarının Türkiye‟de bulunma sürelerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği sonucuna ulaĢılmıĢtır. Buna göre 6 ay-1 yıl arasında Türkiye‟de bulunan öğrenciler ile 1-3 yıl ve üstü Türkiye‟de bulunan öğrencilerin ölçeğin tamamından elde ettikleri puan ortalamaları arasında 1-3 yıl ve üstü Türkiye‟de bulunan öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu bulunmuĢtur.

Yabancı dil olarak Türkçe öğrenen öğrencilerin okuma kaygısı düzeylerinin Türkçe öğrenme amaçlarına göre farklılık gösterip göstermediğini anlamak amacıyla yapılan analizler sonucunda ölçeğin “okuma becerisi korkusu” alt boyutundan elde edilen puan ortalamalarının Türkçe öğrenme amaçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği sonucuna varılmıĢtır. Buna göre Türkçeyi doktora amaçlı öğrenen öğrenciler ile iĢ ve diğer amaçlı öğrenenler arasında doktora amaçlı öğrenenler lehine anlamlı fark olduğu tespit edilmiĢtir. Öğrencilerin ölçeğin “dil bilgisi kaygısı” alt boyutundan elde ettikleri puan ortalamalarının Türkçe öğrenme amaçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiĢtir. Buna göre Türkçeyi doktora amaçlı öğrenen öğrenciler ile lisans ve iĢ ile iĢ ve diğer amaçlı öğrenen

öğrencilerin puan ortalamaları arasında doktora amaçlı öğrenen öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu bulunmuĢtur. Ölçeğin “okuduğunu anlama endiĢesi” alt boyutundan elde edilen puan ortalamalarının öğrencilerin Türkçe öğrenme amaçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna ulaĢılmıĢtır. Ölçeğin tamamından elde edilen puan ortalamaları incelendiğinde ortalamalar arasında öğrencilerin Türkçe öğrenme amaçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunduğu tespit edilmiĢtir. Buna göre Türkçeyi doktora amaçlı öğrenen öğrenciler ile iĢ ve diğer amaçlı öğrenen öğrencilerin ölçeğin tamamından elde edilen puan ortalamaları arasında doktora amaçlı öğrenen öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

AraĢtırmada yer alan öğrencilerin okuma kaygısı düzeylerinin okuma sıklıklarına göre farklılık gösterip göstermediğini belirleyebilmek gayesiyle gerçekleĢtirilen analizler sonucunda ölçeğin “okuma becerisi korkusu” alt boyutundan elde edilen puan ortalamalarının okuma sıklıklarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna varılmıĢtır. Öğrencilerin ölçeğin “dil bilgisi kaygısı” alt boyutundan elde ettikleri puan ortalamalarının okuma sıklıklarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiĢtir. Buna göre okumayan öğrenciler ile haftada birkaç kez okuyan öğrencilerin puan ortalamaları arasında okumayan öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. Öğrencilerin ölçeğin “okuduğunu anlama endiĢesi” alt boyutundan elde ettikleri puan ortalamaları arasında okuma sıklıklarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı sonucuna ulaĢılmıĢtır. Öğrencilerin Okuma Kaygısı Ölçeği‟nin tamamından elde ettikleri puan ortalamalarının okuma sıklıklarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği sonucuna ulaĢılmıĢtır. Buna göre okumayan öğrenciler ile haftada birkaç kez okuyan öğrencilerin puan ortalamaları arasında okumayan öğrenciler lehine istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu sonucuna varılmıĢtır. Okumayan öğrencilerin okuma kaygılarının haftada birkaç kez okuyan öğrencilerden anlamlı bir biçimde daha yüksek olduğu diğer bir ifade ile daha kaygılı oldukları sonucuna ulaĢılmıĢtır.

5.1.5. Öğrencilerin Okuduğunu Anlama BaĢarı Düzeyleri ile Okuma Kaygıları