• Sonuç bulunamadı

BİR DÖNÜM NOKTASI OLARAK KOPERNİK: DÜŞÜNCENİN EVRİMİ

4. DEĞERLENDİRME

Birer sistem olarak karşılaştırıldıklarında, Kopernik’in Güneş merkezli modeli, Batlamyus’un Yer merkezli modelinden daha karmaşık ise, neden Batlamyusun’kine tercih edilmiştir? Bunun için en başta ifade edilen sorulara dönecek olursak, ilk soru için, astronomide ya da diğer alanlarda yaşanan Kopernik Devrimi gibi kavramsal dönüşümleri açıklayacak kurallar ve standartlar olmadığını söyleyebiliriz. Her bir kavramsal dönüşüm o döneme özgü bazı özellikler içerdiği gibi, ilintili olduğu diğer alanlarla ilgili de bazı dönüşümler gerektirebilir ya da yol açabilir. İkinci sorunun cevabı evet, Kopernik’in o dönemde kabul görmesi akla yatkındı. Nedenleri ise; her ne kadar Kopernik radikal bir öneride bulunmuş olsa da ve Güneş’in Yer etrafında dolandığı sağ duyuya aykırıymış gibi görünse de, Kopernik’in, Aristoteles’in göksel cisimler için öngördüğü tekbiçimli çembersel hareketi kullanması ve buna gerçek hareket diyerek görünürdeki hareketin farklılığına işaret etmesi oldukça makul ve önemlidir. Üçüncü sorunun yanıtına gelecek olursak, Kopernik’in önerisinde her zaman için Yer’in hareketsiz olabileceği düşüncesi var olduğu kabul edilebilir. Göksel cisimlerin tekbiçimli çembersel bir hareket yapmalarında sorun yoktur ancak Yer’in hareketli olması Aristoteles fiziğine uymamaktadır. Bu duruma, Galileo’nun ‘İki Temel Dünya Sistemi Üzerine Diyalog’ (Dialogue Concerning the Two Chief World Systems) adlı kitabında da şu şekilde değinilmektedir; Diyalog’da Kopernik rölünü oynayan Salviati, Kopernikçilerin sayılarının azlığı karşısında şaşkınlığını dile getiren Sagredo’ya şu yanıtı vermektedir: ‘Pythagorasçı görüşün [Yerküre’nin hareket ettiğini söyleyen görüşün] bu kadar az sayıda yandaşı olması seni düşündürüyor, ben ise bugüne dek nasıl oluyor da bu görüşü benimseyerek onun peşi sıra gidenler olabiliyor diye şaşıp kalıyorum’.[3] O dönemde Yerküre’nin hareket ettiğini kabul etmek duyusal deneyimin onlara açıkça gösterdiğinin tersini kabul etmekti aslında. Böylece Kopernik’in Güneş merkezli modeli, sadece gökcisimlerin hareketlerinin temsili için bir araç olarak düşünülmüş ve Yer’in hala merkezde olduğu görüşü terk edilmediği için Kopernik’in modeli kabul görmüş olabilir.

Önerilen bir açıklamanın ya da teorinin kabul edilmesi, önerildiği dönemde birçok farklı alana gönderme yapmıyorsa genellikle kabul görmemektedir. Örneğin Aristoteles fiziğinde hareket yasası sadece mekanik hareket değil, biyoloji, tıp, fizyoloji, bakteriyoloji dallarında sinek yumurtalarını, bakteri, virüs gibi bozulmaya yol açan varlıkları bulmakta da

Tuncay Doğan

 

140

Kopernik’in başarısı, fizikte kavra

       

kullanılıyordu. Yer’in hareket ettiği düşüncesi de o dönemdeki kozmoloji12, fizik13 ve din ile

uyuşmuyordu. Ancak Kopernik, din ile olan uyuşmazlık hakkında, kutsal kitabın her zaman söylediği şeylere değil, ima ettiklerine de bakılmalı diyerek aşmaya çalışmıştır. Kozmoloji ve fizik ile olan uyuşmazlıklar için, Aristoteles’in önerilerinin bazılarına uyan ancak diğerlerine uymayan kendi hareket yasasını koyarak çözer. Kozmolojik açıklamasında Aristoteles’in öngördüğü sadece çembersel ve tekbiçimli hareketi benimser. Buna göre, Yer’in hareketli oluşunu da onun biçimine bağlar; Yer küreseldir, o halde kendi çevresinde dönebilir (dönmelidir) ve bir çember üzerinde hareket edebilir (etmelidir). Bu öneriler ile Yer’in hareketindeki düzensizlikler için eklenen iki ek çemberin hareketi açıklanmamış olsa da, Kopernik fiziğinde, Yer’e ait parçaların ondan kopsalar bile onun hareketine katılacakları varsayımı, Aristoteles’in göksel hareketlere ilişkin ilkelerinin doğrudan doğruya Yerküreye uygulanmasıdır. Böylece Kopernik, Ay-altı ve Ay-üstü öğeler ve hareketler ayrımına da son vermiş olur.

Birer teori olarak Batlamyus ve Kopernik’in modellerinin bire bir karşılaştırılması, bu iki teori kavramsal olarak farklı olduğundan, anlamsız sonuçlara yol açabilir.[7] Ayrıca Kopernik modelinin Batlamyus modelini kapsadığı ya da içerdiği de söylenemez. Birinde Yer hareketsiz iken, diğerinde Yer hem dönmekte hem de çembersel bir yörüngede dolanmaktadır. Buna göre Aristoteles fiziğinde yersel cisimlerin doğal hali hareket etmemeleri ve göksel cisimlerin doğal hali ise çembersel hareket yapmalarıdır. Kopernik’te ise Yer hareket etmekte ve artık göksel cisimlerin tabi olduğu fizik kurallarına göre davranmaktadır. Buna göre, Yer merkezli bir evren modeli ile Güneş merkezli evren modelinin arasında yapılacak bir karşılaştırma, temelde, modeller içerisinde incelenen nesnelerin niteliklerinin farklılaşması anlamına gelmektedir. O dönemde geçerli olan Aristoteles fiziğine göre cisimler dört farklı elementin (ateş, hava, su ve toprak) farklı hareketleri ile açıklandığı düşünülürse, Yer’in hareket ettiği bir model için yeni bir fiziğin gerekli olacağı açıktır. Çünkü toprak gibi yersel bir cismin doğal durumu hareket etmemesidir. Ayrıca Yer’i bir gezegen haline getirmek ile

msal bir dönüşüme zemin hazırlamasıdır. Artık Yer de

 

12 Merkezi simetrik bir evren, Yer ne dönmektedir ne de haraket etmektedir, iki tür temel hareket vardır;

Ay-altı hareket ve Ay-üstü hareket. Ay-altı hareketler, hareket eden öğeye bağlıdır: ateş ve hava yukarıya, su ve toprak aşağıya doğru hareket eder. Karışık bir cismin hareketi, içerdiği öğelerin yüzdesine bağlıdır. Bütün Ay üstü hareketler çemberseldir. bkz. [5].

 

13 Temel varsayımlar, her nesne maddeden ve biçimden oluşur, değişiklik, biçimlerde diğişimi gerektirir

Bir Dönüm Noktası Olarak Kopernik:Düşüncenin Evrimi

Aristoteles fiziğine göre düşünürsek, göksel cisimler için geçerli olan hareketlere uyacak ya da yersel cisimlerin hareketi için ortaya çıkan çelişkiden dolayı yeni bir fiziğin tanımlanması gerekecektir. Daha sonra Galileo’nun eylemsizlik ilkesi ile doğal ve doğal olmayan hareket arasındaki ayrım ortadan kalkmıştır. Daha sonra da Newton tüm cisimlerin aynı fiziksel yasalara uyduğunu belirterek, tüm evrendeki hareketleri aynı hareket yasası ile ifade etmiştir.

Böylece Aristoteles fiziği ve Kilise teolojisi temelindeki dünya görüşü kökten değişime uğramaya başlamıştır. Bu değişim, canlıcı düşünce tarzından uzaklaşılarak mekanik görüşün ortaya çıkışına neden olmuş ve Kopernik, Galileo, Kepler, Descartes, Bacon ve Newton gibi isimlerle özdeşleşmiştir.[8] Ardından özellikle Kuantum Mekaniğindeki gelişmelerle de bütünselci görüş baskın hale gelmeye başlamıştır. Bunlar kendi içinde çok daha geniş olarak değinilmesi gereken ve bir başka yazının konularıdır.

Tuncay Doğan

 

142

Kaynakça

[1] Linton, C., M., (2004), ‘From Eudoxus to Einstein: A History of Mathematical Astronomy’, Cambridge, Cambridge University Press.

[2] Kızılırmak, A., (1969), ‘Gökbilim Terimleri Sözlüğü’, Ankara, Türk Dil Kurumu yayını.

[3] Feyerabend, P., (1987), ‘Science in a free society’, çev. Ahmet Kardam, (1.basım 1991, 2. basım 1999), ‘Özgür bir toplumda bilim’, İstanbul, Ayrıntı yayınları.

[4] Boiy, T., (2004), ‘Late Achaemenid and Hellenistic Babylon’, Leuven, Peeters Publisher.

[5] Aristoteles, ‘Gökyüzü Üzerine’, çev. Saffet Babür, (1997), Ankara, Dost Kitabevi Yayınları.

[6] Bertrand, R., (1935), ‘Religion abd Science’, Oxford Univesity Press, çev. Akşit Göktürk, ‘Din ve Bilim’, İstanbul, Yapı Kredi yayınları.

[7] Thagard, P., (1992), ‘Conceptual revolutions’, New Jersey, Prineton University press.

[8] Westfall, S., R., (1977), ‘The Construction of Modern Science’, Cambridge Uiversity Press, çev. İsmail Hakkı Duran, (1994), ‘Modern Bilimin Oluşumu’, Ankara, Tübitak yayınları.

[9] Fermor J., (1997), ‘Timing the Sun in Egypt and Mesopotamia’, Vistas in

K. Yakut ve A. Şen (Editörler): Mantık, Matematik ve Felsefe VI. Ulusal Sempozyumu: Evrim