• Sonuç bulunamadı

2. MESLEKLERİN KURAMSAL ANALİZİ

3.2. Mesleki Denetim

3.2.2. Dışsal Denetim: ‘Dönüşlü Modernizasyon’

Dışsal denetim makro anlamda küresel denetim kavramını vurgular. “Daha az denetimin arzu edilebilir olduğu sonucuna varmak yanlış bir yargıdır” düşüncesi ile hareket etmek küresel boyutta denetimin varlığına işaret eder. Dolayısıyla denetimin dirençler yoluyla baskı unsuru yaratacak bir sebep olmadığı gerek Foucault’un ‘iktidar öznesi olarak denetim’ ve gerekse Power’ın analizlerinde görülmektedir. Denetimi meşrulaştıran unsur herşeyden önce bir tarafın diğer tarafla ilişkisi içinde onunla bağlantılı olan etkinliklerinin açıklanması yönündeki gerekliliktir. Ne var ki Power için yüksek öğrenimde yapılanları da içine alarak çevreleyen temel problem denetimin epistemolojik belirsizliğidir. Burada problem şudur: Denetim, kendi potansiyelini sürekli programatik doğrulaması uğruna, yarattığı etkiyi görgül bilginin ötesine koymuştur. Daha genel düzeyde, denetim patlaması resmi kuşkuculuk ve

286 Michel Foucault, R. Sennett, “Sexuality and Solitude”, Humanities In Review, No.1, Cambridge

tevazu’nun yollarını kapatmış; düzenleyici programlarda merkezi bir yere gelmiştir287. Denetim, faydalar ve tehlikeler arasında temel ve açık bir tanı koymak için yapılan değişikliklerin çoğunda gereklidir. Tanı gereklidir çünkü hâlâ düzenleyici enerjiyi meşgul eden bir çok sınırlandırılmış ve prosedürlerle ilgili konular nedeniyle ertelenmiştir. Ancak bugün denetimin yan etkilerinin görünür kılınması için toplumsal ve bilimsel temelde değerlendirmelere ihtiyaç vardır. Denetimin her yerde kurumsal bir yapıya bürünmekte olduğu açık bir olgu iken, denetim sistemi bir gözetimden izole duruma gelmektedir. Bu aynı zamanda denetimin işlemsel gerçekliğinin, demokratik idealler ve onu kısmen yönlendiren güçlendirici eğilimi hakkındaki ideallerle problemli olduğu anlamına gelmektedir. Power, denetimin diyalog için gerekli dönüşümü, hesap verebilirliğin yeni biçimlerini ve ‘hiç bir şeye güvenilmeyen ve her şeyin kontrol edilebildiği bir toplum’ gibi bir denetim kâbusu ile karşılaştırıldığında toplumda ne zaman güvenileceğinin bilinmesini sağlamayı da içeren gelişme kapasitesini dikkate almaktadır.

Tablo II. 11. Mesleki Denetimde / Hesap Verebilirlik Üç Yöntem

Geleneksel mesleki düzenleme ‘Uzman’ harici denetim Diyaloğa dayalı ‘üçüncü yol' Genel pederşahi, düzenleyici

mesleki kuruluşlara güven

Eski mesleki biçimlerde tutuculuk, özellikle kurumsal yarış ve tüketiciliğin küresel yarışında denetimin hisse sahiplerine,

Gerçek araştırmanın alternatifleri değerlendirmeden uzak bir denetimin yerine, denetimin kendi kendine referans vermesinin eleştirel bir şekilde ele alınmasıdır.

Yüksek öğrenimin daha önceki seçkin biçimleri içerisindeki meslek anlayışı, görece daha az resmi ve birleşik bir mesleki biçimi, kurumsal bir mahremiyet, düşük yöneticilik ve yüksek harici güven ikliminde içeriyor gibi görünebilir.

Yönetim, öğrenme ve öğretme de bir reform ihtiyacı içerisinde yüksek öğrenimdeki yeni ekonomik ve toplumsal talebe bir yanıt olarak, yüksek öğrenimin kurumsal seçkinciliğinin düzeltilecek uygun bir konu olması.

Yüksek öğrenimde mevcut bazı denetim tarzları, yukarıda bahsedilen unsurları içermektedir. Ama asıl problem bunların nasıl genişletileceği ve genişletmenin ‘denetim toplumu’nun zorunlulukları ile uyum gösterip gösteremeyeceğidir.

Bu yönetimin problemleri: etkin katılımın yokluğunda, meslekler sıkça tatmin etmekte yükümlü oldukları ihtiyaçları, kamusal korkularla oynayarak ve bağımlılık türleri yaratarak icat etmişlerdir. Eğer denetim hakkındaki meşru talepleri yönlendiren zorunluluklar hakkında bir şüphe varsa, o zaman bunlar hem yaşam hem de ölüm bağlamında sağlık hizmetlerinde katı biçimde görülürler.

Gerçekleştirilebilir/istenir olan hesap verebilirliğin yeni tarzları ile ilgili ‘ütopyacı’ potansiyel, verili olan, mevcut denetimin biçimlerini şekillendiren iletişimdeki aşırı yüklenme ve güven/risk zorunlulukları şunlardır:

• gerçek zaman ve kaynak maliyetleri

• “değerlendirici/yetkilendirici bir devlet”in yandaşları ve karşıtları ile denetim/hesap verebilirlik, politika, bireysel ve toplumsal ahlak arasındaki ilişkiler.

Mike Dent, Stephan Whitehead, Managing Professional Identities, Routledge, Taylor& Francis Group, London, 2002. s.49-50.

Tablo 10’da vurgulanan denetimin iki tarzındaki bütünsel amaç denetimi A tarzından B tarzına dönüştürebilmektir. Power ve denetimde diğer reform yanlılarının varsayımı, akademik öznellikler için iyi olan değişikliklerin aynı zamanda hesap verebilirlik ve performans açısından da iyi olabileceği ve bunun başarılabileceğidir. Ancak bunlar ne kadar gerçekçi ve ne kadar uygulanabilir? sorusu güncelliğini korumaktadır. Power’in kabul ettiği üzere mevcut denetim uygulamaları maliyet açısından verimli yardımlar için olanaklı en iyi yoldur. Denetim faydacı bir statüko’nun zorunlu bir biçimdir. İletişimde küresel çapta bir patlama ve aşırı yüklenme ile medyadaki seslerin çeşitlenmesi, pazarda yoğun bir rekabetin olduğu bir dünya böylesi olgunun açıklanmasını yönetici özeti olarak yapabilir. Böylece denetim, bir takım takasları içerir ki bu takaslar onu yönlendiren zorunluluklarla ilgilidir. Profesyoneller açısından düşük güvenin ve yüksek riskin bulunduğu koşularda denetimin rutinleşmiş bir rol üstlendiği söylenebilir. Bu durum yine tablo 10’da görüldüğü üzere A tarzında denetimi korumanın ve şimdilik B tarzındaki bir denetime geçmekten vazgeçişin ifadesidir. Örgütlerin içsel önemine vurgu yapan merkezi konulardan birisi örgütsel tasarımın ahlâki bir yeterliliği inşa edip edemeyeceği ve bu gereklilikler içerisinde açıklığın düzenlenmiş biçimlerini yaratıp yaratmayacağıdır. Gerekli olan “öz-kurumsallaşma için artan istekle uyumludur ve denetime yanıt vermektedir ama aynı zamanda denetimin aygıtları, içsel ve dışsal denetimlerin bileşimi ve denetim anlaşmalarının sonuçları üzerine daha üst düzeyde düşünmektir”. Diğer şekliyle bilginin gereçlerinin yaratabileceği yan etkilerle ilgili kazanılan duyarlılıktır288.

‘Dönüşlü modernizasyon’ giyimlerin bile rasgele seçilmeyeceğini ve insanın giyim tarzını seçerken derinlerde yatan temel sebeplere işaret eder. Sözgelimi blue- jean bir zamanlar basit bir işçi elbisesiydi ve işçi sınıfına hitap ediyordu. Ancak küresel olgularla dönüşüme uğrayan yeni bir meta-söylem resmiyetsizlik, informallik, tekbiçimcilik ve dışa taşmak olarak ifade edilebilir. Benzer şekilde spor maçlarının çılgınlığa dönüşmesi hem yerele hem de genele hitap etmesi açısından küresel denetim olgusu olarak değerlendirilir. Bunun altında ise dünya kupası maçlarının kabilesel olduğu, takımların ülke ruhunda simgeleştiği, tek bir otorite hiyerarşisinin olduğu (oyunun kurallarının her yerde aynı olması gibi) gerçeği

yatmaktadır. Milyonlarca izleyici ve oyuncu bu ortak dili paylaşır289. Bir işçi sınıfının profesyonel olarak kitle haline gelmesi sadece çalışma koşullarına bağlı değildir. Zincir mağazalardan alış-veriş edenlerden konserve yiyenlere kadar bir dizi insanları ifade eder. Blue-jean, Coca-Cola, McDonald’s...vb markalar dünya tüketim kültürünü oluştururlar. Küresel denetim batıda olduğu gibi ABD’de de zengin mitler taşır. Fakirlikten zenginliğe, kulübeden Beyaz Saray’a dönüşümün öyküleri çok fazladır. Dolayısıyla batının görünen yüzü nostaljiyi her zaman mite dönüştürerek ”eski güzel günler” arayışını ortadan kaldırabilir. Emeğin küreselleşmesinde ucuz emek aynı zamanda verimsiz emektir. Bhutan, Çad veya Çinli işçinin montaj hattında veya bilgisayar terminalinde bir saatlik çalışma karşılığında aldığı ücret, gelişmiş ülkelerin ücret yapısını etkilemektedir. Fiziksel riskin de küreselleştiğini gösteren bir olgu söz konusudur.