• Sonuç bulunamadı

Türkiye’de koruculuk sisteminin tarihi, genellikle Hamidiye Alayları’na dayandırılmaktadır. Günümüzde, koruculuk sistemi, dünyanın farklı bölgelerinde uygulanmış ve bu uygulamaların bir yansıması olarak Türkiye’de de hayata geçirilmiştir.

Etnik yapılarla mücadele yöntemlerinde en deneyimli olan ülkelerden biri İngiltere’dir. Bu deneyimlerin en dikkat çekenleri Kuzey İrlanda’da, Filistin’de ve Malaya’da yaşananlardır. İngiliz stratejisi, örgütleri halktan ayırma esasına dayanmaktadır.

2.5.1 UDR (Ulster Savunma Alayı –Ulster Defence Regiment)

İrlanda’da, 1970 yılında, kısaca UDR olarak isimlendirilen paramiliter bir güç olan Ulster Savunma Alayı (Ulster Defence Regiment) kurulmuştur. Bu alaylarda görev yapanların sayısının 5 bin civarında olduğu ifade edilmiştir. Bilinen İngiliz piyade alaylarından farklı olan bu kuvvetler, kurulduğu dönem itibariyle, yarı zamanlı çalışma sistemlerine sahip olmuşlardır. 1976 yılında tam zamanlı görevliler de bu alaylarda yer almıştır. İrlanda Cumhuriyet Ordusu’nun (İRA - Irish Republican Army) silahlı saldırılarına ve sabotajlarına karşı oluşturulmuş koruma, yani bir çeşit korucu gücüdür. 1992 yılında ise İrlanda Kraliyet Alayı ile birleştirilmiştir. Alayların birinci işlevi genellikle kilit koruma noktalarını korumak ve bölgede devriye gezerek gerilla tipi saldırılara karşı önleyici güç olarak halkın sık sık kullandığı yollarda paramiliter güçlerin saldırılarını engellemektir. Bu kuvvetler, genellikle yarı zamanlı olduğu için daha çok akşamları ve hafta sonları etkin olmaktaydı. Gelen ihbarlara göre mobil bir güç olarak hareket etmekteydi (Ulster Defence Regiment, 2012; Kışlalı, 1996: 295).

2.5.2 Kikuyu Kabilesi

Nüfusları 2,5 milyon olan ve Kenya’nın en büyük kabilesi konumundaki Kikuyu (Gikuyu) Kabilesi, 1952-1960 yılları arasında İngiliz sömürge yönetimine karşı Mau- Mau hareketini kurmuştur. İngilizler, yedi Afrika ülkesi içerisinde, dönemin en ciddi gerilla hareketi olan Mau-Mau’lara karşı oldukça zorlanmıştır. Bu isyanı bastırmak İngilizlerin yıllarını almıştır. İngilizler, Kikuyu Kabilesi’ne karşı, yine bu kabileden

kendilerine sadık olanlar ile teslim olan Mau-Mau üyelerinden, 1955 yılında yapılan bir düzenleme ile paramiliter bir güç oluşturmuşlardır. Bu güçler, hem istihbarat toplamada hem de ayaklanmacıların yakalanmasında büyük başarı sağlamışlardır (Binghamton University, 2008; Kışlalı, 1996: 157).

2.5.3 Sınır İzcileri Birlikleri ve Ev Bekçileri (Home Guards)

Türkiye’deki koruculuk sistemine çok benzeyen, hatta Türkiye’deki koruculuk sistemi oluşturulurken örnek alınan, Malaya’da uygulanan sistemdir. Yine bir İngiliz sömürgesi olan Malaya’da, 1947 yılında Malaya Komünist Partisi lideri Chin Peng İngilizlere karşı bir ayaklanma başlatmıştır. Daha sonra Min Yuen adını alan bu örgüt, beş bin kadar üyeye ulaşmıştır. Örgüt, İngilizler için büyük sorun teşkil etmiştir. İngiliz ordusu, örgüte karşı mücadele edebilmek için, bu örgütü destekleyenlerin ekinlerini, tarlalarını yakıp, onların yiyecek temin etmelerinin önüne geçmeye çalışmıştır. Ormanda yaşayan kabilelerin kazanılması için de bilinçli bir kampanya yürütülmüş, ilaç, doktor yardımları ve güvenlikleri sağlanmıştır. Bununla halk ile ilişkilerinin kesilmesini sağladıkları örgüt üyelerinin, çevrelerinden tecrit edilmesi amaçlanmıştır (Kışlalı, 1996: 55). Bu şekilde taraftar oluşturmaya çalışan İngiliz birlikleri, siviller ve çevredeki yerli kabilelerden Sınır İzcileri birliklerini oluşturmuşlardır. Bu birlikler, kendi halkları içinde yaşamış ve güvenlik güçlerine muntazam istihbarat vermiştir. Bu gruplar, daha sonra Ev Bekçileri (Home Guards) adı verilen üniformalı ve silahlı milis kuvvetleri haline dönüştürülmüştür (Kışlalı, 1996: 60).

İsyancıların insafsız uygulamalarına maruz kalmış bazı Çinliler kendi savunmalarına katkıda bulunmak istemişlerdir. Ancak, işlerini bırakıp güvenlik güçlerine tam gün katılmak eğiliminde olmadıklarından İngiliz yöneticiler, her köy ve her mezrada, bölge sorumlusu kişinin sadakatinden emin olduğu hallerde, bir bekçi eğitme yöntemi getirmiştir. Eğitilen bekçiye bir av tüfeği verilmiş, köylerdeki mahalle muhtarları, bölgelerine girip çıkanlar hakkında yetkililere bilgi verme zorunluluğunda bırakılmıştır. Yapısında kısa vadede birçok değişiklik yapılmak zorunda kalınan Ev Bekçileri sisteminin, genel itibariyle başarılı olduğu kabul görmüştür. Ev Bekçileri birliklerinin hepsine verecek kadar yeterli tüfek olmadığından bazılarına sadece sopalar verilmiştir. Sivil Savunma yetkilileri tayin edildikten sonra bekçiler, Sivil Savunma ve Sahil Koruma örgütüyle birleştirilmiş ve onlara daha fazla sorumluluk verilmiştir.

Mahalli polisin kontrolü altında faaliyette bulunmalarına rağmen, eğitimleri ayrı bir örgüt tarafından sağlanmıştır. 1951 Ekiminde, yeni bir konsept uygulamaya konulmuş ve bunların operasyona hazır hale getirilmeleri için üç aşama saptanmıştır. Birinci aşamada Ev Bekçileri eskiden olduğu gibi uygulamalarına devam edeceklerdi. İkinci aşamada; görevleri sırasında verilmiş tüfekleri kullanacak ve mahalli polis karakollarına bağlı kalacaklardı. Üçüncü ve son aşamada ise polisin tam güvenini kazanmış olan Ev Bekçileri silahlarını evlerinde muhafaza edebilecek ve kendi evlerine yakın bölgelere sızmalar olduğu takdirde, köyün savunması için, sızanlara karşı hemen harekete geçeceklerdi. Daha iyi eğitilmiş olanlar, alt küçük birimler oluşturarak isyancılarla mücadelede daha saldırgan görevler almıştır. Böylece Ev Bekçilerinin bir kısmı statik köy savunmasına, diğer kısmı da 12’şer kişilik birimler halinde, güvenlik güçlerinin yeterli olmadığı yerlerde, aktif mücadeleye katılmıştır. Bunların hepsi gönüllülerden oluşturulmuş, yılda 72 gün aktif görevde kalmışlardır. Her defasında 48 saatten fazla görev yapmamışlardır. Verdikleri en yararlı hizmetlerden biri de, kendi bölgelerindeki güvenlik güçlerine, bölge hakkındaki bilgilerinden yararlanarak kılavuzluk yapmak olmuştur. 1954’e gelindiğinde, yeni kurulan 150 köy, bu sistemle kendi güvenliğini tamamıyla sağlar hale getirilmiştir (Kışlalı, 1996: 77).