Günümüzdeki sosyal sorumluluk ile ilgili düşünce ve uygulamalar geçmişimizin bir ürünüdür. Konuya ilişkin olarak çok eski örnekler bulmak olasıdır. Medeniyetler önce Fırat ve Dicle, Nil nehirleri civarında, Amerika’da Meksika düzlüklerinde başlamıştır. Buralarda doğan tarım toplumlarında avcılık ve hasatla ilgili olarak temel kurallar oluşturulmuştur.401 İlkçağ’da (MÖ. 5000-550) Mısır’da
piramit yapımında çalışan işçilerin kullanacakları taşların hacmi, nasıl taşınacakları, kaç işçinin ne zaman ve nerede çalışacakları planlanmaktaydı. O dönem Mısırda okutulan kitaplarda çalışanlar ve yönetilenlerle ilgili olarak -babadan oğla- şu tavsiyeler verilmekteydi: Çoğunluğun işlerini idare ediyorsan, her türlü hayır işini gözet. Ta ki işler hatasız olsun. Hak çok önemlidir ve etkisi hep devam eder. Yanlış iş hiçbir zaman sonuca ulaşmaz (Doğruluk ve dürüstlük her zaman en iyi politikadır). Hamurabi Kanunları, Eski Yunan’ın Sokrat’ın fikirleri doğrultusundaki uygulamaları, Yahudilik ve Hıristiyanlık dininin ilkeleri günümüze ışık tutmuştur.402
Merkantilizm döneminde (1450-1775) Thomas More, Niccolo Machiavelli, Martin Luter,John Locke, Jan Jack Rousseau, Merkantilistler, Fizyokratlar, Benjamin Franklin, Thomas Jefferson sorumlulukla ilgili fikirlerin temsilcileri olmuşlardır.403
Erken Endüstri döneminde (1775-1930) ise Adam Simit, Jeremy Bentham, Matthew Boulton, Thomas Robert Malthus, Georg Wilhelm Hegel, Max Weber, John Dewey önemli katkılarda bulunmuşlardır. Ayrıca bazı müteşebbisler ve sendikalar da konuya ilişkin göz ardı edilemeyecek faaliyetlerde bulunmuşlardır. Bu çabalar sonucu günümüzde yeni sosyal düzenlemeler ahlaki ve etik davranış kuralları oluşturulmuştur. Bu çalışmalarda İncilin, Hıristiyan iş ahlakının önemli etkileri görülmüştür. Öyle ki, bir çalışma hayatında laiklik olarak dinden söz etmek olanaklı hale gelmiştir. 404
Ortaçağda iş hayatına gelenek, görenek ve din egemendi. Mevcut inançlar para kazanmayı doğru ancak, aşırı kazancı toplumsal ve ahlaki görmüyordu. Tek
401
Frederick MAIDMENT, William ELDRIDGE, Business in Government and Society, Ethical, International Decision Making, New Jersey, 2000, s. 23 vd.
402
Jerry W. ANDERSON, Corporate Social Responsibility, Guideleness for Top Management, New York, 1989, s. 29-35; MAIDMENT, ELDRIDGE, a.g.e., s. 23 vd.; Uğur TAŞKAN, “İşletmelerin Sosyal Sorumluluklarını Yerine Getirmelerinde Halkla İlişkilerin Rolü ve Konuyla İlgili Bir Model Önerisi”, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir, 2003, s. 1.
403 ANDERSON, a.g.e. s. 41-46. Ancak, bu dönemde başka ülkeler (koloniler) ticari ilişkilerde sorumsuzca sömürülmüş, işletme yöneticileri sosyal sorumluluktan uzak davranmışlardır. Bkz. TAŞKAN, a.g.e. s. 2.
404
Tanrılı dinlerin tümünde servet Tanrı’nın bir lütfu olarak kabul ediliyor, kişinin işindeki başarısı Tanrısal bir onay sayılıyordu. Reformasyondan özellikle Protestanlığın ortaya çıkışından sonra, ferdi girişim, meslek seçme serbestisi ön planda olmuştur. Bu dönemde daha fazla para kazanma imkanı Protestanlık ahlakı ile sınırlandırılmaya çalışılmıştır. İzleyen dönemde Protestan ahlakının yeterli etkide bulunamadığı liberal ekonomi ferdiyetçi bir çalışma esası benimsemiştir. Her fert kendi çıkarı peşinde koştukça, toplumun da çıkarının sağlanacağı kabul edilmiştir. İktisatta arz ve talep kanunu; vicdanda ise, Allah korkusundan başka bir güç kabul edilmemiştir.405
Toplumsal refaha bu şekilde ulaşılacağı düşüncesi istenen sonucu vermeyince, ferdi ekonomik anlayış yerini toplumsal anlayışa bırakmıştır. Ferdiyetçi ekonomik anlayış biçimine göre, işletme, mal ve hizmet üreten bir kurumdur. Görevi kazanç elde etmekle son bulur. Toplumsal anlayış biçimine göre ise işletme toplumun sosyal, ekonomik ve politik gereksinimlerini cevap verme ve toplumsal sorunların çözülmesinde yardım etme yükümlüğü altındadır.406 Bu anlayış
yani, ahlak biliminin temelleri Avrupa’da ilk kez “Ahlaki Duyguların Teorisi” adlı eseri ile Adam Smith (1727-1790) tarafından ortaya konulmaya çalışılmıştır.407
İş ahlakı işletmeciliğin meslek sayılması ve buna bağlı olarak yönetim biliminin de bir bilim dalı olarak kabul edilmesiyle önem kazanmıştır. 1900 yıllarda F. W. Taylor sosyalist ve liberal hareket arasında yaşanan tartışma ortamında yönetim biliminin temellerini atarken, işletmecilikte ahlaki değerler de sorgulanmaktaydı. ABD’de teoriden ziyade uygulama ön plana alınarak, daha iyi işletmecilik dairesi oluşturulmuş, üniversitelerde iş ahlakı derslerine yer verilmiştir. Kıta Avrupası’nda ise, başlangıçta uygulamadan ziyade teorik tartışmalara öncelik verilmiştir.408
1920’li yıllardan sonra yönetim biliminin gelişmesi ile, işletmeciliğin ahlaki boyutları daha da şekillenmeye başlamıştır. Bu şekillenmede özellikle Max Weber’in “Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu” (1919) ile R. H. Tawney’in “Din ve
405
Archie B. CARROLL, Business and Society, Ethics and Stakeholder Management, USA, 1993, 29; FRITSCH, a.g.m., s. 10.
406
TOSUN, a.g.e., s.85-96. 407
ÖZGENER, a.g.e., 64.
408 CARROLL işletmelerin sosyal davranışları benimsemeye başlamalarında Adam Simith’in piyasayı düzenleyen görünmez eli (klasik ekonomi anlayışı) yerine, üzerinde değişiklik yapılmış (modifiye edilmiş) klasik ekonomi anlayışının geçmesinin rol oynadığını ifade etmektedir. CARROLL, a.g.e, s. 29.
Kapitalizmin Yükselişi” isimli kitapları önemli roller oynamıştır. Söz edilen eserlerde, işe ilişkin sorunların daha çok ahlaki sorun olarak dinsel açıdan ele alındığı ifade edilmekteydi. Bu eleştiriler sonucu, 1920 yılında Britanya’da Endüstriyel Yönetim Enstitüsü kurularak, iş ahlakı işletmecilik kapsamında görülmeye başlanmıştır. 409
1929 Ekonomik Bunalımı sonrası Kiliseler Federal Konseyi’nin yaptırmış olduğu bir araştırma sonucuna göre; iş hayatı, ahlak ve din arasında sıkı ilişkiler kurmak gerekir.410 1920-1950 arasını içeren dönemde ticari faaliyetlerde standartlar geliştirilmiş, iş ve meslek ahlakı ilkeleri belirlenmiştir. Bilinen klasik hukukçuluk, akademisyenlik, din adamlığı ile sınırlı meslek sayılarının artması ile birlikte mesleklerin topluma karşı sorumlulukları tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalarla birlikte kişisel bir sorun olarak nitelenen iş ahlakının yanında işletmelerin de iş ahlakı olduğu kabul edilmiştir.411 Söz konusu yaklaşımla birlikte iş ahlakı ilahiyat, felsefe ve
iktisattan bağımsızlaşarak işletme biliminin konusunu oluşturmuştur. Ekonomi ve ahlak arasındaki ilişki ayrıca Durkheim tarafından meslek ahlakı (1937) isimli eserinde ele alınmıştır.412
Sosyal sorumluluk kavramının gelişmesinde bazı kişilerin önemli katkıları olmuştur. Örneğin 1930’lu yıllarda Wendell Wilkie yeni bir anlayış olan sosyal sorumluluk konusunda iş adamlarının eğitilmelerine yardımcı oldu. Sosyal sorumluluğun modern çağının Howard R. Bowen tarafından 1953 yılında yayınlanan iş adamının sosyal sorumlulukları adlı kitabı ile başladığı kabul edilir.413
1950’li yıllardan sonra, kitle üretiminin yaygınlaşması ile üretimde artışlar ekonomik büyümeye neden olmuştur. Büyüme ile birlikte ulusal ve uluslararası dev firmalar doğmuştur. Artan üretim sonucu şehirlerde meydana gelen kirlilik, toksit ve nükleer atıklar, ekolojik denge bozuklukları, bireyleri, grupları ve sivil toplum kuruluşlarını müşteri olarak kendi haklarını koruma arayışına itmiştir. Bu çabalar işletmelerin sosyal sorumluluk üstlenmeleri sonucunu doğurmuştur.414 1960’lı
409
ARSLAN, a.g.e., s.28, 29; CARROLL, a.g.e. s. 30. 410 TOSUN, a.g.e. s.74. 411 ARSLAN, a.g.e., s. 36-37. 412 ÖZGENER, a.g.e., s.61, 64. 413 CARROLL, a.g.m., s.497. 414
ÖZGENER, a.g.e., s.62; ISHIKAWA, a.g.e. s. 275. Ayrıca bkz. MAIDMENT, ELDRIDGE, a.g.e., s.34.
yıllarda iş ahlakı alanında yapılan bilimsel çalışmalar artmıştır. Bu yıllarda ABD’deki çalışmalar seküler (laik) nitelikli iken, Avrupa’da dini karakter taşımaktaydı.415
Kişilerin dışında işletmelerin de iş ahlakının kabulünden sonra, 1970 yıllarında işletmeler kendi ahlak kurallarını koymaya başlamıştır. İşletmelerin kendi ahlak kurallarını oluşturması ile birlikte, onların da topluma karşı sosyal sorumluluklarının varlığı kabul edilmiştir. Öyle ki, iş ahlakı ve şirket sosyal sorumluluk kavramları birbirlerinin yerine kullanılmaya başlanmıştır.416 1980’lerden
sonra işletmeler topluma karşı önemli görevler üstlenmeye başlamıştır. Böylelikle kişilerin ve firmaların ahlaki sorumlulukları eşit ölçüde önemli hale gelmiştir. İşletmelerin ahlaki sorumluluklarındaki artış, iş ahlakı ile ilgili uluslararası organizasyonlar kurulması sonucunu doğurmuştur. Örneğin, 1987 yılında Hollanda’da Avrupa İş Ahlakı Örgütü oluşturulmuştur.417 Bunun dışında, Amerika’da
155 üyenin katılımı ile Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu, meslek mensupları için bir ahlak kodu benimsemiştir. İşletme ve şirketlerde Etik Komiteleri, Etik Hizmetiçi Eğitim ve Danışmanlık Birimleri oluşturulmuştur.418
1990’lı yıllardan sonra gelişen enformasyon teknolojisi sonucu endüstri toplumları bilgi toplumuna dönüşmeye başlamıştır. Sosyalist rejimin çökmesi, artan dünya nüfusu ve iş hacmi ve kirlenen çevre iş ahlakının önemini daha da artırmıştır.419 Bu yıllarda iş ahlakı adı verilen yönetim düşüncesi akımı sorumlu
işletme anlayışına yeni bir görünüm kazandırmıştır.420 Küreselleşme ile birlikte
sayıları artan uluslararası şirketler aracılığıyla iş ahlakı ulusal nitelikli iken uluslararası bir nitelik kazanmıştır.421 Avrupa ülkelerinde özellikle Almanya, Fransa
ve İngiltere’de ahlak kodu olan şirketlerin oranı mevcutların %40’ına ulaşmıştır.422
2000’li yıllarda özellikle çok uluslu şirketler tüketiciler tarafından kınanma riskini ortadan kaldırmak ve olumsuz bir görüntünün ortaya çıkmasını engellemek amacıyla, iyi vatandaş olma arzularını ortaya koymuşlardır. Böylece ortaya şirket vatandaşlığı kavramı çıkmış, sosyal sorumluluk ekonomik alanı aşarak sosyal
415
ARSLAN, a.g.e., s. 38; FRITSCH, a.g.e., s. 11. 416
ÖZGENER, a.g.e., s.62. 417
ARSLAN, a.g.e., s. 39-40.
418 Ümit BERKMAN, “İş Ahlakı ve İşletmelerin Toplumsal Sorumluluğunun Gelişimi ve Yakın Geleceği”,
Yönetim ve Organizasyon, Editör. Salih GÜNEY, Nobel Yayınları, Ankara, 2007, s.416.
419
ASRLAN, a.g.e., s.31 420
ÖCAL, a.g.e., s.7. 421
ARSLAN, a.g.e., s.31; FRITSCH, a.g.m., s. 11, 13. 422
eylemleri de içerir hale gelmiştir. Bu dönemde sosyal sorumluluk işletmenin doğasında var olarak sayılmış ve işletmenin asli görevleri arasında değerlendirilmiştir.423
Kavramın tarihsel gelişimi üç önemli yaklaşım türünü ortaya koymaktadır. Bunlar gizli el yaklaşımı, devletçi yaklaşım ve yönetimci yaklaşım olarak üç başlık altında incelenebilir. Gizli el yaklaşımı kaynağını Adam Smith ve Milton Friedman’dan almaktadır. Temel felsefesi kanunlara uy ve kar yaptır. Kaynakların toplum için en etkin kullanımını serbest piyasa mekanizmasının gizli eli sağlayacaktır. İşletmelerin sermaye sahiplerine kar sağlamak dışında yardımsever davranışlarda bulunmaları gerekmemektedir. Devletçi yaklaşım, sorumlu işletmecilik için gizli elin yeterli olmadığı tespitine dayanır. İşletmelerin faaliyetlerin istenmeyen olumsuz etkilere ancak devletin müdahalesi ile mümkün olabilir. Bu nedenle, devlet yasal ve idari kararlarda işletmeleri sosyal davranmaya zorlayacaktır. Yönetimci yaklaşım, ilk iki eğilimi reddeder. Sorumluluğun gereği ne gizli el, ne de devlet tarafından yerine getirilebilir. Sosyal refahın korunması ve yükseltilmesi ancak işletmelerin yöneticilerinin uygun davranışlarıyla mümkündür.424