• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

3.1. Türk Kamu Yönetiminde Personel Değerlendirme ve Sicil

3.1.2. Cumhuriyet Döneminde Sicil Alanındaki GeliĢmeler

Osmanlı Devleti‟nin Tanzimat Döneminde ve sonraki dönemlerinde artarak görülen yenileĢme çabaları ve reform hareketleri doğrultusunda yapılan düzenlemeler devlet yönetiminde ortaya çıkan yozlaĢmayı önleyememiĢ; personel rejiminin hukuki, idari, mali ve teknik yapısı bozmuĢtur. Bu yozlaĢmanın

kalıntılarını devralan Cumhuriyet Dönemi yeni bir personel rejimi ve devlet örgütlenmesi çabası içine girmiĢtir.

Cumhuriyet Döneminde 1926 yılında 788 sayılı Memurin Kanunu, 1927 tarih 1108 sayılı MaaĢ, 1929 tarih 1452 sayılı MaaĢların Tevhit ve Teadülü,1453 sayılı Askeri Barem Kanunu ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu çıkarılmıĢtır. Tüm bu çabalar kamu personelinin hukuki ve mali statüsünü belli esaslara bağlamak, usullerde, haklarda ve yükümlülüklerde birlik sağlamak açısından önemli sayılmaktadır (Tutum,1968:33). Personel değerlendirme açısından bakıldığında bu dönemde üç önemli yasal adımın atıldığı ifade edilebilir: 788 sayılı Memurin Kanunu, 1939 tarih ve 3656 sayılı Devlet Memurları Aylıklarının Tevhit ve Teadülü Hakkındaki Kanun'un 4598 sayılı Kanunla değiĢik 7. Maddesine dayanılarak çıkarılan Memurların Yeterliklerinin Takdiri Hakkında Tüzük ve 5434 sayılı T.C.

Emekli Sandığı Kanunu' nun 39. maddesi uyarınca çıkarılan T.C. Emekli Sandığı ile Ġlgili Memur ve Hizmetlilerin Sicilleri Üzerine Emekliye Sevkleri Hakkında Tüzük.

788 sayılı Memurin Kanunu, memuru, “kendisine devlet hizmeti tevdi olunan ve sicil-i mahsusunda mukayyet olarak umumi veyahut hususi bütçelerden maaĢ alan kimse” olarak tanımlanmıĢtır (Aslan, 2012:379). Memurin Rejiminde yükselme rejimi, “Terfi için her memuriyette en aĢağı üç sene bulunmak lazımdır. Terfide kıdem esastır. Kıdemde musavat halinde ehliyet sebebi tercihtir. Ehliyetin takdiri salahiyettar heyetlere aittir” Ģeklinde belirlenmiĢtir; dolayısıyla yükselme, kıdem ve amirin takdiri üzerine kurulmuĢtur (Aslan, 2012:391). 788 sayılı Memurin Kanunu, her memurun bir gizli dosyasının bulunacağını ve bu gizli dosyalarda memurun kiĢilik durumu, huyları ve davranıĢları ile ilgili bilgilerin olacağını, amirler ve müfettiĢler tarafından verilecek tezkiye ve raporların bu dosyalarda saklanacağını;

aynı görevde iki yıl çalıĢan ve görevinin gereğini yerine getiremeyen memurların baĢka göreve atanacakları, bu memurların yeni görevlerinde de bir yıl kaldıktan sonra aynı sicili almaları durumunda inzibat komisyonu kararıyla hizmet yıllarına bakılmaksızın emekliye sevk edilecekleri ifade edilmektedir (Altan, 2005: 81-82).

Personel değerlendirme çalıĢmalarıyla ilgili ikinci önemli adımı 1939 tarih ve 3656 sayılı Devlet Memurları Aylıklarının Tevhit ve Teadülü Hakkındaki Kanun'un 4598 sayılı Kanunla değiĢik 7. Maddesine dayanılarak çıkarılan Memurların

Yeterliklerinin Takdiri Hakkında Tüzüktür. 1947 tarihli Memurların Yeterliklerinin Takdiri Hakkında Tüzük söz konusu kanunun “Yukarı dereceye yükselmek için en az üç sene bir derecede bulunmuĢ ve bu kadar süre o derece aylığını fiilen almıĢ ve üst dereceye yükselmeye ehliyet kazanmıĢ olmak Ģarttır. Ehliyet, memurun mesleki bilgisi, baĢarılılığı, sicili, amir ve müfettiĢlerce yapılan tezkiyeler göz önünde tutularak takdir olunur” maddesine dayanılarak çıkartılmıĢtır (Tortop, Aykaç, Yayman ve Özer, 2010:293). Tüzükte yeterliğin takdir edilmesinde göz önünde bulundurulması gereken hususlar belirtilmiĢtir (Canman, 1993:172):

1- Memurun Mesleki Bilgisi: Ögrenimin nitelik ve derecesi göz önünde tutularak memurluğu sırasında görevine iliĢkin kaydettigi geliĢmelerdir.

2- Memurun BaĢarılılığı: Memurun görevinde gösterdigi kavrayıĢ çalıĢma yeteneği ile çalıĢmalarında gerçekleĢtirdigi düzenlilik ve verimdir.

3- Memurun Sicili: 1926 tarihli ve 788 sayılı Memurin Kanununa göre tutulması gereken açık sicil kayıtlarıdır.

Tezkiyeler: Yetkili amir ve müfettiĢlerce doldurulan gizli sicil formlarıdır.

Tüzüğe göre, memurlar hakkında belirlenmiĢ örnek dikkate alınarak, fiĢler düzenlenmekte ve özel sutünlar imzalanarak dosyasında saklanmaktadır. Bu fiĢler memurun yükselme süresine en geç bir ay kala, memur hakkında gizli tezkiye kâğıdını doldurmak yetkisini taĢıyan amirlere verilir. Uygulamada bu fiĢlerin ismi devlet dairelerinde “yeterlik fiĢi” olarak adlandırılır. Memurun sicil formları tamam olmadıkça ve yeterlik fiĢi alınmadıkça yeterlikleri belirtilemez (Tortop ve diğerleri, 2010: 293).

5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu' nun 39. maddesi uyarınca çıkarılan T.C. Emekli Sandığı ile Ġlgili Memur ve Hizmetlilerin Sicilleri Üzerine Emekliye Sevkleri Hakkında Tüzük, 1920- 1960 dönemi personel değerlendirme çalıĢmalarının üçüncü önemli adımıdır. 1951 tarihli, dört bölüm ve yirmi maddeden oluĢan tüzük, Emekli Sandığı Kanunu‟ nun 39. maddesinde belirtilen “ahlak ve yetersizliğin” tezkiye varakaları ile belirleneceğine iĢaret ederek, varakaların düzenlenmesine iliĢkin hükümleri içermektedir (Altan, 2005: 82). Tüzüğe göre, ilgili memurların göremeyeceği, gizli olan tezkiyeler memurların gizli dosyalarına

konulur. Tezkiyeler, yıllık olarak ve her yılın ocak ayında doldurulmaktadır.

Tezkiyelerde tarafsızlığı ve ölçü birliğini sağlamak amacıyla tezkiye amirlerinin sayısı artırılmıĢ, her amirin örneğine uygun tezkiye kâğıtlarının dordurması zorunlu kılınmıĢtır (Tortop ve diğerleri, 2010: 294).

1920-1960 yıllarını kapsayan Cumhuriyet Döneminde sicil sistemindeki geliĢmeler daha sonraki yıllarda yapılan çalıĢmalara kaynaklık etmiĢ, yasal olarak personel değerlendirme çabalarının zeminini oluĢturmuĢtur. Bu dönem sicil sistemi, tezkiye varakalarının doldurulmasının amirlerce ciddi bir iĢ sayılamaması (Tortop ve diğerleri, 2010: 294), objektifliği sağlayıcılığı unsurları taĢımaması, memurların kurum dıĢı davranıĢlarına ve kiĢiliklerine iliĢkin soruları da içermesi (Canman, 1993:174-175) bakımından eleĢtirilmiĢtir.

3.1.3. 1960-70 Döneminde Sicil Alanındaki GeliĢmeler

1960-70 dönemi Türk Kamu Personel Rejimine iliĢkin temel ve köklü adımların atıldığı bir dönem olması açısından önemlidir. Yazım, yasalaĢma ve uygulama süreçlerinin tümü sancılı geçen, günümüzde de tartıĢılan ve sürekli değiĢlikliğe uğrayan 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun kabulü, Devlet Personel Dairesinin kurulması gibi personel rejimini doğrudan etkileyen çalıĢmalar bu dönemin ürünleridir.

Personel değerlendirme çabaları açısından da 1960 dönemi önemli sayılmaktadır. ġöyleki, 13.02.2011 tarih ve 6111 sayılı yasa ile kaldırılana kadar 657 sayılı DMK‟nın 109 ile 121. maddeleri kamu personelinin değerlendirilmesi ile ilgili temel düzenleyici metin olarak kabul edilmiĢtir. Dönemin personel değerlendirme çalıĢmalarını doğru analiz edebilmek için öncelikle dönemin kamu personel rejimine iliĢkin genel reform çabalarını açıklamak gereklidir.

Bu dönemde Türk personel rejimine iliĢkin önemli bir adım 13.12.1960 tarih ve 160 sayılı kanunla Devlet Personel Dairesi‟nin kurulması ile gerçekleĢmiĢtir (08.06.1984 tarih ve 217 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Devlet Personel BaĢkanlığı adını almıĢtır). Bu durumu Tutum (1968:33) kamu personel reformu konusunda atılan “hiç Ģüphesiz ilk ciddi adım” Ģeklinde değerlendirmiĢtir.

Türk personel rejimine yönelik ikinci önemli adım 14.07.1965 tarih ve 657 sayılı yasayla Devlet Memurları Kanununun (DMK) çıkarılmasıdır. Ancak kanunun uygulamaya geçmesi için beĢ yıl beklenmiĢtir. Kanunun uygulamasının ertelenmesinin nedeni koordinasyonu sağlayacak olan Devlet Personel Dairesinin insiyatifini kaybetmesi olarak değerlendirilmiĢ; uygulanmama nedenleri beĢ baĢlıkta sınıflandırılmıĢtır. Bunlar, kanun tekniği ile ilgili nedenler, hukuki nedenler, mali nedenler, baskı gruplarının direnmesi ve mevcut rejimden memnun olan güçlü bir memur azınlığın direnmesi Ģeklinde açıklanmıĢtır (Tutum,1968:35-38).

1965 tarihli 657 sayılı DMK hükümetçe ve akademik çevrelerce yapılan tartıĢmalar ve değiĢen maddelerle 31.07.1970 tarih ve 1327 sayılı kanun ile uygulamaya geçebilmiĢtir. 1327 sayılı yasa çalıĢmalarında Maliye Bakanlığının etkisi hissedilmiĢ, reform çalıĢmalarının merkezi Devlet Personel Dairesinden Maliye Bakanlığına geçmiĢtir. Öyle ki kanunun ilk metninde Maliye Bakanlığının sadece görev alanıyla ilgili on beĢ yetki alanı, 1327 sayılı kanunla konu ve kapsam alanı geniĢletilerek otuz yedi âdete çıkarılmıĢtır (Tutum, 1973:10).

Tutum (1970:14-15) 657 sayılı DMK‟nın hayata geçmesi için hazırlanan 1327 sayılı kanunun getirdiği yenilikleri; memurların hukuki ve mali statülerinin birleĢtirilmesi, yeni bir sınıflandırma anlayıĢı, tek ücret sistemi- ücret aleniliği- ücretlerde denklik, personel istihdamında dikey ve yatay hareketlilik, değiĢen katsayı sistemi ve memurların yardımlaĢma kurumu Ģeklinde sıralamıĢır. Tutum (1970:13) 657 ve 1327 sayılı kanunların organik bir Ģekilde bütünleĢtirilmesinin mümkün olamayacağını ifade ederek kanunlar ile ilgili Ģu tespitte bulunmuĢtur:

“Devlet Personel Dairesinin etiketini taĢıyan 657 sayılı kanun reform konusunda daha iddialı, köklü sistem değiĢikliğinin derhal ve bütünü ile uygulanmasını öngören, ancak pratik güçlükleri ve imkânları hesaba katmayan eksik bir düzenlemeydi. Buna karĢılık Maliye‟nin damgasını taĢıyan 1327 sayılı kanun pratik olmayı reform düĢüncesine tercih eden, „barem‟ anlayıĢının ve uygulama endiĢesinin ağır bastığı bir düzenlemedir”. Ġlerleyen yıllar bu tesbiti haklı çıkarmıĢ ve kamu personel rejimini düzenleyen 657 sayılı DMK etkin bir Ģekilde iĢleyememiĢ ve sürekli değiĢimlere uğramıĢtır. Özellikle 1971 yılında yapılan Anayasa değiĢikliği ile yürütme organına verilen Kanun Hükmünde Kararname (KHK) çıkarma yetkisi kamu personel rejiminin KHK eli ile Ģekillenmesine yol

açmıĢtır. Canman (1995:11) yürütme organının Kanun Hükmündeki kararnamelere baĢvurmasının nedenini 657 ve 1327 sayılı kanunlardan beklenen idari duyarlık, dinamizim ve esnekliğin sağlanamamıĢ olmasından, idarenin iĢleyiĢini hızlandırmak ve görülen bazı aksaklıkları giderme mecburiyetinden ileri geldiğini ifade etmiĢtir. Ancak personel rejimini düzenlemek üzere iki yılda on iki adet çıkarılan kanun hükmünde kararnameler ile yapılan düzeltmeler ve düzenlemeler, ne yönetim ne de kamu görevlileri açısından tatmin edici olmuĢtur (Tutum, 1974:52). Ayrıca Tutum (1973:8) 1327 sayılı kanunun ilk metnin %55 ini, karanamelerin ise mevcut metnin %36 sını değiĢtirdiğini, bu haliyle kanunun orijinal Ģeklinin hemen hemen ortadan kalktığını belirtmiĢtir.

Kamu personelinin değerlendirilmesine iliĢkin yasal düzenlemeler ise 657 saylı DMK‟nın 6. Bölümü,109 ile 121. Maddelerinde belirtilmiĢtir. Buna göre, 13.02.2011 tarih ve 6111 sayılı yasa ile kaldırılmadan veya bazı maddeleri değiĢtirilmeden önce kamu personelinin değerlendirilmesinin yasal dayanağı 6.

Bölümde “Siciller” baĢlığı altında düzenlenen maddelerdir.

Dönemin kamu personel değerlendirme sistemi, 657 sayılı DMK, 109.madde doğrultusunda, her kurum tarafından bir memur kütüğünün tutulmasını, her memura numara verilmesini, her memur için memur cüzdanı düzenlenmesini ve bir özlük dosyası tutulmasını öngörmüĢtür.

Sicil sisteminin çeĢitli unsurları bulunmaktadır. Bu unsurlar Ģunlardır (Tortop ve diğerleri, 2010: 294-295) :

 Sicil Dosyası: 657 sayılı DMK madde 110‟a göre, tüm devlet memurlarının, sicil amirleri tarafından düzenlenecek sicil raporları ve müfettiĢler tarafından verilecek denetleme raporları ile mal beyannamelerinin konulacağı bir sicil dosyası bulunacaktır.

Sicil dosyası madde 111‟de belirtildiği gibi devlet memurlarının, ehliyetlerinin tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarma iĢlemlerinde ve hizmetle iliĢkilerinin kesilmesi gibi önemli tüm iĢlemlerde baĢlıca kaynak ve dayanak sayılmaktadır.

 Sicil Amirleri: Kanun, sicil raporu vermeye yetkili amirlerin 121. Maddede (243 sayılı KHK ile değiĢik) öngörülen yönetmeliğe uygun olarak düzenlenecek özel yönetmelikte belirtileceğini kabul etmiĢ;112.maddede ise kurumların taĢra teĢkilatlarında bulunan memurlarının sicil amirlerini vali ve kaymakam olarak belirtmiĢtir.

Sicil Raporları: Sicil raporları ile memurların liyakat derecesinin ölçülmesinde önceki dönemlerden farklı bir sistem getirilmiĢtir. Önceki dönemlerde iyi, orta ve zayıf Ģeklinde belirtilen dereceler 113. madde uyarınca not esasına dayanılarak sicil raporları 100 üzerinden değerlendirilerek doldurulacaktır.

Değerlendirme: Not esasına göre sicil raporları tutulan memurlar, ayrıca sicil amirleri tarafından genel durum ve davranıĢları, olumlu ve olumsuz nitelikleri, kusurları ve eksikleri hakkında da değerlendirilirler (Madde 115). 117. Madde‟de yetersiz sicil alan memurların kusur ve eksikliklerinin sicil amirleri tarafından kendilerine bildirilecekleri belirtilmiĢtir. Değerlendirme sistemine göre, sicil raporlarındaki sicil notu ortalaması 100 üzerinden 60 ve daha yukarı olan memurlar olumlu sicil, bu ortalamanın altında olanlar ise olumsuz sicil almıĢ sayılmaktadırlar.

 Yaptırım: Değerlendirme sistemi, sicil raporuna oldukça önem vermiĢ; sicili, iki defa üst üste olumsuz olan memurun baĢka bir sicil amirinin emrine atanacağı öngörmüĢtür. Yeni sicil amirinden de olumsuz sicil alan memurun memuriyetle iliĢkisinin kesilerek emeklilik hükümlerinin uygulanacağını belirtmiĢtir.

657 sayılı kanun ile belirlenen sicil sisteminin 121. maddenin öngördüğü gibi yönetmelik Ģeklinde düzenmesi süreci de tıpkı 657 sayılı kanunun yasalaĢması gibi sancılı bir biçimde gerçekleĢmiĢtir. Bakanlar Kurulunca 1978 yılı sonunda kabul edilerek Resmi Gazetede yayınlanan Devlet Memurları Sicil Yönetmeliğinin yürürlüğü bir yıl ertelenmiĢ ve bir yıl sonra 30.12.1980 tarih ve 8/2162 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile yürürlükten tamamen kaldırılmıĢtır (Tortop ve diğerleri, 2010: 295). Dolayısıyla yönetmeliğin yürürlülük tarihi olan 1986 yılına kadar 1951 tarihli T.C. Emekli Sandığı ile Ġlgili Memur ve Hizmetlilerin Sicilleri Üzerine Emekliye Sevkleri Hakkında Tüzük hükümlerinin uygulanmasına devam edilmiĢtir

(Canman, 1993:175). Bu nedenle personel 657 sayılı DMK‟nın personelin değerlendirilmesine yönelik getirdiği sicil raporları gibi yenilikler uygulanamamıĢ, tezkiye varakaları düzenlenmeye devam edilmiĢtir.

1960-70 Dönemi her ne kadar yoğun tartıĢmalar içinde geçen ve düzenlemelerin uygulanma süreçlerine iliĢkin sancılı bir dönem olsa da, günümüzde bile etkisinin hissedildiği, kamu personel rejimi ve personel değerlendirilmesine yönelik önemli adımların atıldığı bir dönem olma özelliğindedir.

3.1.4. 1980- 2000 Döneminde Sicil Alanındaki GeliĢmeler

1980‟li ve 1990‟lı yıllar kamu personel rejimine iliĢkin çalıĢmaların yine yeni yasa ve KHK‟ler eliyle 657 sayılı DMK‟nın değiĢtirilmesi biçimde yürütülmüĢtür.

Canman (1985:25-26) DMK‟nın yirminci yılında genel bir değerlendirme yaptığı çalıĢmasında; personel yapısı ile teĢkilat yapısı iliĢkisine önem verilmesi gerektiği, sınıflandırma çalıĢmalarının bilimsel kurallara uygun hazırlanmasını ve personel rejiminin değiĢen ekonomik koĢullara uyum sağlama özelliğinin taĢıması gerektiğini ifade ederek; kanun hükmünde karanamelerin personel rejimine bir sistem getirmemekle birlikte yeni sorunlar ortaya çıkardığını; personel rejimi ile ilgili düzenlemelerin kanun konusu yapılmasının uygun olduğunu ancak bunun da tek bir kanunla gerçekleĢtirmenin yanlıĢ olacağını vurgulamıĢtır. Ancak devam eden yıllarda da kamu personel rejimi kanun hükmünde kararnameler yoluyla düzenlenmiĢ ve sürekli değiĢtirilmiĢtir.

1982 ile 1995 yılları boyunca 657 sayılı DMK‟yı düzenlemek için dört kanun on yedi KHK çıkarılmıĢtır (ÇevikbaĢ,1995:73-79). ÇevikbaĢ (1995:80) bu dönemlerde yapılan çalıĢmaların ve çıkarılan yasaların birer ücret yasaları niteliğinde olduğunu, parçalanmıĢ, dağılmıĢ bir sistemi yeniden bütünleĢtirme amacıyla yapıldığını ifade etmiĢtir.

Türk personel rejimi söz konusu yıllarda günün koĢullarına ve değiĢen ihtiyaçlara cevap veremeyen bu nedenle sürekli kanun ve kanun hükmünde kararnameler yoluyla değiĢtirilen, ücret rejimi odaklanarak sınıflandırma kariyer gibi temel ilkeleri ikinci plana atan, aslında sistemleĢemeyen bir sistem haline

gelmiĢtir. Bu değiĢimler arasında sicil sistemini doğrudan ilgilendiren, daha sonra veto edilen 15.07.2004 tarihli 5227 sayılı yasa ve 13.02.2011 tarihli 6111 sayılı yasa ile 15.06.2011 tarihli 27965 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan yönetmelik7 hiç Ģüphesiz kamu personelinin değerlendirilmesine yönelik kökten ve radikal giriĢimler olmuĢtur.

1980‟li yılları kapsayan dönemde personel değerlendirme ve sicil sistemine yönelik en önemli adım 08.09.1986 gün 86/10985 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kabul edilerek, 18.10.1986 gün 19255 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan (Pirler, 1987:17) Devlet Memurları Sicil Yönetmeliği‟nin yürürlüğe girmesidir.8 Söz konusu yönetmelik, 15.06.2011 tarih 27965 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Devlet Memurlarının ġikayet ve Müracaatları Hakkında Yönetmelik ile Aday Memurların YetiĢtirilmelerine ĠliĢkin Genel Yönetmelikte DeğiĢiklik Yapılması ve Bazı Yönetmeliklerin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca yürürlülükten kaldırılıncaya kadar, 657 DMK‟nın ilgili maddeleriyle birlikte kamu personelinin değerlendirilmesine iliĢkin temel hükümler içermekteydi.

25 yıl boyunca yürürlükte kalan Sicil Yönetmeliğinin amacı 1.maddesinde Ģu Ģekilde belirtilmiĢtir: “Devlet Memurunun mesleki ehliyetinin tesbiti için sicilinde bulunacak bilgileri, ayrılıĢ sicilinin verileceği halleri, sicil raporunun Ģeklini, taĢıyacağı soruları, sicil raporlarının doldurulmasında uygulanacak not usulünü, notların derecelendirilmesini, düzenleme zamanını, uyarılan memurlarca yapılacak itirazları ve bunları inceleyecek mercileri, sicil raporlarının muhafazası ile görevli makamlara dair esasları, vali ve kaymakamların hangi memurların birinci, ikinci ve üçüncü sicil amirleri olduklarını, hangi memurlar hakkında da ek sicil raporu vereceklerini ve diğer hususları düzenlemektir.”

Sicil sisteminin ayrıntılı olarak düzenlendiği yönetmelik, Genel Hükümler, Gizli Sicil Raporlarının Doldurulmasına ĠliĢkin Usul ve Esasları ile ÇeĢitli Hükümler

7 Söz konusu düzenlemeler tezin ilerleyen bölümlerinde ayrıntılarıyla incelenecektir.

8 Türk kamu yönetiminde idari personelden ayrı olarak anayasa 128.maddede “diğer kamu görevlileri”

şeklinde belirtilen adli, askeri ve akademik personel için düzenlenmiş, birbirinden farklı sicil yönetmelikleri de mevcuttur. Ancak tez konusu, idari personel ile sınırlandırılmıştır.

olmak üzere üç bölümden oluĢmaktadır. Bu bölümlere iliĢkin temel bilgiler Çizelge 3.1.‟de gösterilmiĢtir.

Sicil Yönetmeliği doğrultusunda ana hatları çizilen sicil sisteminin temel araçları ve araçların içerikleri Ģunlardır:

Memur Cüzdanı, Kütük ve Numara: Her memur kurumlarca tutulan memur kütüklerine kaydedilmesi, her memura ayrı bir numara verilmesi öngörülmüĢtür.

Kütüğün her memura ait bölümüne memurun adı, soyadı, cinsiyeti, doğum tarihi ve yeri, öğrenimi, kadrosu, iĢe baĢlama ve iĢten ayrılma tarihi ve sebebi kaydedilir.

Kurumlarca her memura kimlik belgesi olarak kullanılmak üzere memur cüzdanı verilir. Memur cüzdanında memurun adı, soyadı, doğum yeri, doğum tarihi ve görevi belirtilir. Herhangi bir sebeple kurumdan ayrılanların memur cüzdanları geri alınır.

Özlük Dosyası: Özlük dosyası memurların kiĢisel, mesleki, eğitim ve sağık gibi çok geniĢ kapsamlı bilgilerinin kayıt altına alındığı özgeçmiĢ niteliğindeki dosyalardır. Bu dosyada memurun adı ve soyadı, kütük sıra numarası, doğum yeri ve tarihi, cinsiyeti, medeni hali, nüfus cüzdanı ile öğrenim belgesinin dairece tasdik edilmiĢ suretleri, bakmakla yükümlü olduğu kimseler, öğrenim durumu, bildiği yabancı diller ve derecesi, yaptığı lisansüstü eğitimi, staj ve incelemeleri, sınıfı, derece ve kademesi, mecburi hizmetleri, askerlik durumu, adaylık ve asli memurluğa atanma ve iĢe baĢlama tarihi, derece ve kademe ilerlemeleri, imtihan baĢarı dereceleri, sınıf ve yer değiĢiklikleri, hizmetiçi eğitim durumu, siciline iĢaretlenmek üzere kendisi tarafından verilen yayın ve eserleri, aldığı takdirname ve ödüller, hakkında yapılan disiplin soruĢturmalarına dair evrak ve verilen disiplin cezaları, herhangi bir suçtan dolayı hakkında dava açılmıĢ ise hükümlülük (affedilmiĢ olsalar bile) men'i muhakeme veya beraat kararı; sağlık durumuna, görevden uzaklaĢtırma, yaptığı fahri hizmetler, aldığı izinlere ait bilgi ve belgeler ile memurluğa alınırken istenen diğer belgeler bulunur. Yönetmeliğin uygulanmasında özlük dosyaları memurların sicillerinin bir parçası olarak görülmektedir. Özlük dosyaları, sicil amirlerince gizli sicil raporlarının doldurulması esnasında incelenebilir.

Sicil Dosyası: Sicil dosyalarına sicil amirlerince düzenlenen gizli sicil raporları ile varsa müfettiĢler tarafından verilen denetleme raporları, sicil not defteri (1989 tarih ve 368 sayılı KHK ile kaldırılmıĢtır), mal beyannameleri, vali ve kaymakamlarca düzenlenen ek sicil raporları konulur.

Yönetmelik özlük ve sicil dosyalarının önemini, memurların yeterliliklerinin tesbitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye çıkarılma veya hizmetle iliĢkilerinin kesilmesinde özlük ve sicil dosyalarının baĢlıca dayanak olduğunu belirterek vurgulamıĢtır. Öyle ki, kurum değiĢtiren memurların özlük ve sicil dosyalarının yeni kurumlarına eksiksiz olarak gönderilmesini belirtmiĢtir.

 Sicil Amirleri: Yönetmelik memurların hangi sicil amiri tarafından sicil raporlarının doldurulacağını Devlet Personel BaĢkanlığının olumlu görüĢü alınarak çıkarılacak özel yönetmelikle belirleneceğini belirtmiĢtir.

Birinci derece sicil amiri memurun ilk yöneticisi; ikinci derece sicil amiri, memurun görevli olduğu kurumun üst yöneticisidir. Ayrıca sicil amirlerinin değerlendirmeleri arasında çok büyük bir fark olması durumunda üçüncü derece sicil amiri devreye girmektedir (Tortop ve diğerleri, 2010:297).

Çizelge 3.1. Devlet memurları sicil yönetmeliği‟nin genel çerçevesi

Genel Hükümler Gizli Sicil Raporlarının Doldurulmasına ĠliĢkin Usul ve

Sicil Raporlarının Doldurulma Zamanı ve Süresi: Yönetmelik, gizli sicil raporlarının her yılın Aralık ayının ikinci yarısı içinde doldurulmasını ve en geç 31 Aralık günü, tatile rastladığı takdirde izleyen çalıĢma günü, mesai saati sonuna kadar bunları muhafaza ile görevli makamlara teslim edilmesini Ģart koĢmuĢtur.

Her ne sebeple olursa olsun sicil raporlarını belirtilen tarihlerden sonra teslim edenler hakkında idari soruĢturma açılacağını belirtmiĢtir. Aday memurların sicil raporlarının doldurulma zamanını ilgili maddede belirten yönetmelik, sicil raporu düzenlenecek memurların, değerlendirilmelerini yapacak sicil amirlerinin yanında en az altı ay çalıĢmıĢ olmaları Ģartını aramaktadır. Sicil amirlerinin hiçbirinin bulunmaması ya da sicil verecek süre görevde kalmamaları durumunda, sonradan göreve atananlar ya da vekilleri üç aylık süre geçince sicil raporunu doldurur. Bu durum da söz konusu değilse, sicil raporu düzenleme döneminde üç aydan az

Her ne sebeple olursa olsun sicil raporlarını belirtilen tarihlerden sonra teslim edenler hakkında idari soruĢturma açılacağını belirtmiĢtir. Aday memurların sicil raporlarının doldurulma zamanını ilgili maddede belirten yönetmelik, sicil raporu düzenlenecek memurların, değerlendirilmelerini yapacak sicil amirlerinin yanında en az altı ay çalıĢmıĢ olmaları Ģartını aramaktadır. Sicil amirlerinin hiçbirinin bulunmaması ya da sicil verecek süre görevde kalmamaları durumunda, sonradan göreve atananlar ya da vekilleri üç aylık süre geçince sicil raporunu doldurur. Bu durum da söz konusu değilse, sicil raporu düzenleme döneminde üç aydan az