• Sonuç bulunamadı

Cinsel Suç Mağdurlarının Beden ve Ruh Sağlığında Bozulma

D. Bilirkişiye Başvurmanın Zorunlu Olduğu Haller

3. Cinsel Suç Mağdurlarının Beden ve Ruh Sağlığında Bozulma

Ortaçağ’da, karine ve belirtilerle ispatlanabileceği kabul edilen gizli suçların çoğunda faili suçu işlerken gören kimse bulunmaz. Cinsel suçlar da bu kategoride yer alan suçlardandır.274 Bu suçlarda fiilin işleniş biçiminden kaynaklanan nedenlerle, delil elde edilmesi çoğu zaman mümkün olmaz. Örneğin ıssız bir yerde failin kendini gizleyerek ırza geçme suççunu işlemesi halinde iddiadan başka delil olmadığından bahisle beraat kararı mı verilecek, yoksa elde edilen bazı belirtiler mahkumiyet için yeterli sayılacak mı?275 Belirtiler, genel mahiyetteki deliller olup, ispat edilecek hususun da ilgili olduğu daha geniş bir gerçekliğin ispatına yararlar. Başka delillerle desteklenmeyen bir belirti tek başına ispat için yeterli değildir.276 Bu nedenle cinsel suçlarda mağdurların beden ve ruh sağlıkları ile ilgili alınan raporlar son derece önemlidir. Kapalı kapılar ardında yaşanan bir olayın gün yüzüne çıkartılması oldukça güçtür. Mağduru iddiasını ispata zorlamak maddi gerçeğin ortaya çıkmasına hiçbir katkı sağlamaz.277

Cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar sonrasında beden muayenesi ile birlikte mutlaka ruhsal muayene raporu aldırılması yukarda açıklanan nedenlerle hem

273

Özgenç, s. 436; “5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunun 35. maddesine göre sanık Fatih için sosyal inceleme yaptırılmaması ile kendisine yüklenilen suçların hukuki anlam ve sonuçlarını algılama veya davranışlarını yönlendirme yeteneğinin olup olmadığına ilişkin ve ayrıca sanıklar Celal ile Fatih’in mağdur Onur’a yönelik cinsel istismar suçuyla ilgili olarak 4810 sayılı Yasayla değişik 2659 sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu’nun 7/f ve 23/B maddeleri gereği usulüne uygun teşekkül etmeyen İhtisas Kurulu raporlarına dayanılarak karar verilmesi,”; 5. CD, 10.11.2010, 4453/8300; “5395 sayılı Yasanın 35. maddesine aykırı olarak sanık hakkında sosyal inceleme raporu alınmadan veya alınmama gerekçesi karar yerinde gösterilmeden yetersiz gerekçeyle yazılı

şekilde hüküm kurulması,” 5. CD, 21.12.2010, 8588/9904.

274 Feyzioğlu (2000), s. 24.

275 Feyzioğlu (2000), s. 24, 25; Cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar bakımından uygulamada maddi

hiçbir delil olmamasına rağmen sadece mağdure beyanına itibar edilerek mahkumiyet kararları verilmekte, verilen beraat kararları ise bu suça bakan Yargıtay özel dairesi tarafından “sanıkla arasında bir husumet bulunmayan ve kendi onur ve namusunu ilgilendiren bir konuda iftira atması için geçerli sebep bulunmayan mağdurenin aşamalarda samimiyetinden şüpheye düşürecek bir tutarsızlık görülmeyen anlatımları” gibi soyut gerekçelerle bozulmaktadır. Örneğin; 5. CD,

25.05.2010, 2006/9772 E, 2010/3924 K; 5. CD, 03.06.2010, 2006/12158 E, 2010/4282 K.

276 Feyzioğlu (2000), s. 43, 44.

277 Çakmut, Özlem Yenerer, “Cinsel Taciz Suçu ve Ceza Muhakemesi Kanunu’na Göre Bilirkişilik

maddi hukuk hem de usul hukuku açısından önemlidir.278 YTCK m. 102/5 ve 103/6’ya göre cinsel istismar ve cinsel saldırı sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması eylemin nitelikli hali olarak kabul edilmiştir. Kuşkusuz her cinsel saldırı kişinin ruh sağlığını etkiler. Bu maddenin uygulanmasında önemli olan, ruhsal bozukluğun kalıcı olmasıdır. Kalıcı hasarın varlığı doktor raporu ile belirlenecektir.279 Tıpkı ruh sağlığında olduğu gibi beden sağlığının bozulmasında da süreklilik şartı aranmalıdır. Olay tarihinden sonraki üç aylık süre içinde akut stres reaksiyonu görülebilir. Bu bozukluğun tüm tedavilere rağmen altı ay veya daha sonraki bir döneme kadar uzaması, kalıcı olduğunun göstergesidir ve travma sonrası stres bozukluğu olarak adlandırılır.280 Mağdurun hasta olması, sağlığının düzen tutmayışı, akli dengelerinin bozulması gibi. Mağdurun sakat kalması veya kolunun kırılması, çocuk yapma kabiliyetinin kaybolması gibi durumlar beden sağlığının bozulmasına verilebilecek örneklerdendir.281 Kalıcı bir beden sakatlığı, AIDS veya hepatit B gibi zührevi bir hastalığın bulaştırılması da bu kapsamda ele alınmalıdır. Kızlık zarının bozulması beden sağlığının bozulması anlamına gelmez.282

Yargıtay 5. CD uygulamada birliği sağlama kaygısıyla ATK‘dan rapor alınmamasını bozma nedeni olarak kabul etmektedir.283 Oysa ki, Dünya’da adli tıp alanındaki bilirkişilik görevleri esas olarak üniversiteler bünyesinde yürütülmektedir.

278 Birgen, s. 31; “Mağdur hakkında Manisa Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi Sağlık Kurulunca

düzenlenen 14.10.2005 günlü raporda ruhsal durumunun bozulduğunun bildirilmesi karşısında, anılan rapordaki muhalif üye görüşü de ilgili kurumdan temin edildikten sonra mağdur ve dava dosyasının Adli Tıp Kurumu ilgili İhtisas Kuruluna gönderilerek akıl hastalığı bulunup bulunmadığı, fiile bağlı olarak beden veya ruh sağlığında bozulma olup olmadığı hususunda görüş sorulduktan sonra sanık hakkında 103/6. maddenin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi yerine, noksan araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması,” 5. CD, 02.11.2010,

2006/13238 E, 2010/7952 K.

279 CGK, 20.11.2007, 2007/5-142 E, 2007/240 K.

280 Birgen, s. 31.

281 Soyaslan, Doğan, (2006), Ceza Hukuku Özel Hükümler, 6. Baskı, Ankara 2006, s. 180.

282

Toroslu, Nevzat, (2009), Ceza Hukuku-Özel Kısım, 4. Baskı, Ankara 2009, s. 31.

283 “Adli Tıbbın ayrı bir ana bilim dalı olup, 4810 sayılı Kanun ile Değişik 2659 sayılı Adli Tıp

Kurumu Kanunu’nun 1 ve 2. maddeleri de nazara alındığında adli vakalara ilişkin özel ve teknik bilgi ve deneyim gerektirdiği için özel ihtisasa sahip bir bilirkişilik kuruluşu olarak Adli Tıp Kurumu’nun ihdas edildiği, Adli Tıp ve Dairemizin istikrar kazanmış ve uluslararası kriterlere uygun kabulüne göre cinsel istismar suçuna bağlı olarak mağdurenin ruh sağlığında bozulma olup olmadığına ilişkin raporun olaydan en az 6 ay sonra alınmasının gerektiği halde bu hususa riayet edilmediği; ceza miktarı da gözetilerek Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 7 ve 23. maddelerine göre teşekkül etmiş ihtisas kurulundan rapor alınmadan, ayrıntılı, yeterli ve kanaat verici olmayan Hacettepe Üniversitesi Çocuk ve Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesince 6 aylık süre dolmadan 15.09.2009 tarihinde tanzim olunan rapora itibar edilip TCK.nun 103/6. maddesi uygulanarak hüküm kurulması,” 5. CD, 07.07.2010, 2010/2255 E, 2010/6067 K.

Esasen Adli Tıp Kurumu dışındaki üniversiteler ve diğer kurumların bilirkişi olarak görevlendirilmelerine yasal bir engel bulunmamaktadır.284 ATKK m. 31’deki

“Yükseköğretim Kurumları veya birimleri, adli tıp mevzuatı çerçevesinde adli tıp olaylarında ve diğer adli konularda Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’na göre resmi bilirkişi sayılır. Bu birim ve kliniklerde tetkik edilecek adli tıp ile ilgili işler yönetmelikte belirlenir.” düzenlemesi uyarınca üniversitelerden hukuk ve ceza

davalarında resmi bilirkişi sıfatıyla rapor alınması mümkündür.285