• Sonuç bulunamadı

Bilirkişi Raporlarının Delil Olarak Değeri

Vicdani delil sistemi içinde yargılama yapan hakim kural olarak bilirkişi raporuyla bağlı değildir.480 Bilirkişi raporunun hakimi bağlaması, her şeyden önce yargı bağımsızlığına aykırıdır.481 Nitekim CMK m. 67/3’teki bilirkişilerin hukuki değerlendirmelerde bulunamayacağına ilişkin düzenleme de bunu teyit etmektedir. Buna rağmen hakim, bilirkişi raporunun yanlış olduğunu değerlendirerek re’sen karar veremez. Zira teknik ve özel bilgiyi gerektiren bir konu olduğu için bilirkişiye başvurmuş, sonra teknik bilgisine dayanarak hüküm kurarak çelişkiye düşmüş olur.482

HUMK m. 286’daki düzenlemede de bilirkişi görüşünün hakimi bağlamayacağı açıklanmıştır. Aslında 286. maddedeki bu özel düzenleme m. 240’taki hakimin delilleri serbestçe takdir edeceği şeklindeki genel kuralın bir tekrarıdır. Yasa koyucunun bilirkişi bakımından bunu özellikle vurgulamasının nedeni, bilirkişinin özel durumu ve gerçekte hakimin bilirkişi raporuyla çoğu zaman bağlı olmak durumunda olduğunun adeta inkar edilmesi zorunluluğundan kaynaklanmaktadır.483 Bilirkişi raporunun aksine karar verirken bunun iyi gerekçelendirilmesi gerekir.484

Hakim, vicdani delil sistemi içinde hareket ederek delil aracı olarak kendisine sunulmuş olan her şeyi serbestçe değerlendirebileceğinden bilirkişi raporları takdiri

480

Ünver/Hakeri, s. 261; Dülger, s. 664, 678; Özbek (2009), s. 1142; Köroğlu, s. 83; Keskin, s. 167.

481 Ulukapı, s. 315; “Maddede yer alan düzenlemeyle, bilirkişinin, raporunda yahut sözlü

açıklamalarında işaret ettiği oy ve görüşünü, hakimin, diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği hususu hüküm altına alınmış; bu suretle bilirkişinin belirteceği oy ve görüşünün, bir takdiri delil niteliği taşıdığına açıkça işaret edilmiştir. Anılan hüküm çerçevesinde, hakim, bilirkişi raporunu yeterli görmemekle beraber, raporda yazılı olan özel ve teknik bilgilerden hareketle, bilirkişinin raporunda varmış olduğu sonucun yanlış olduğu kanısına ulaşacak olursa, bunun gerekçelerini açıkça ortaya koymak suretiyle, bilirkişi raporunun aksine de karar verebilecektir. Tersine bir anlayış, hakimi, bilirkişi raporuyla, hüküm arasında bir aracı haline getirir ki; bunun hukuk devleti ve onun bir görünüm biçimi olan yargı bağımsızlığı (Anayasanın 2 ve 138. maddeleri) ile bağdaştırılamayacak olması sebebiyle kabulü mümkün değildir. Öte yandan, bu kural, hakim, bilirkişi raporunu yeterli görmezse, bilirkişiden ek rapor almak yahut yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırtmak zorundadır şeklinde de anlaşılamaz.” HMK

m. 282 gerekçesi, bkn: http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem23/yil01/ss393.pdf, Erişim Tarihi:

18.02.2011.

482

Bakıcı, Sedat, (2003), “Ceza Yargılamasında Bilirkişilik”, IV. Bilirkişi Eğitim Semineri, TÜRMOB Yayınları, Ankara 2003, s. 20.

483 Üstündağ /Tanrıverdi, s. 10; Deliduman, s. 306.

delillerdendir.485 Buna karşın bilimsel olarak gerçek olma ihtimali yüksek olan DNA testi gibi bilirkişi raporları hakimleri bağlar.486

Yargılama makamı kendisinin yapması gereken işi başkasına yaptıramaz. Bu ilkeye yargılama yetkisinin devredilmezliği ilkesi denir.487 Bu nedenle bilirkişi raporunda, hakim tarafından yapılması gereken hukuki değerlendirmelerde bulunulamaz. (CMK m. 67/3).488 Yargıtay birçok kararında bu hususu başlı başına bozma nedeni olarak değerlendirmiştir.489

Ancak bazı hukuk daireleri HUMK m. 286’daki bilirkişi raporlarının hakimi bağlamayacağına dair düzenlemeye rağmen, heyet halinde verilen raporlarda, azınlıkta kalan görüşe itibar edilemeyeceğine karar vererek bilirkişi raporlarını mahkemeler için bağlayıcı hale getirmiştir.490 Danıştay kararlarında ise bilirkişi raporlarının hakimi bağlamayacağı kabul edilmiştir.491

485 Akay, Hüseyin, “Bilirkişilik”, Kırıkkale Barosu Dergisi, S. 1990/1-2, s. 58; Dülger, s. 664;

Yenisey (2007), s. 16. 486

Üstündağ /Tanrıverdi, s. 12.

487 Tosun, s. 274.

488 Örneğin, bir trafik kazası sonrası kendisine sadece vücudunda alkol veya uyuşturucu madde

bulunup bulunmadığını incelemesi amacıyla müracaat edildiğinde bilirkişi, bu konuda hazırlayacağı raporda sadece bu hususlara ilişkin tespitlerini açıklayabilecek, buna karşın kişinin kazadaki kusur derecesine ilişkin değerlendirmede bulunamayacaktır. Bkn: Dülger, s. 672.

489 “Bilirkişinin yetkisi dışında suçun oluşmayacağına ilişkin hukuki sonuç bildiren yetersiz raporuna

da dayanılarak eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm tesisi,” 11.CD, 22.06.2010, 2008/4834

E, 2010/7115 K.; “Bilirkişinin hakim tarafından değerlendirilmesi gereken ve hukuki görüş

içeren suç kastı bulunmadığına dayalı görevini aşan raporuna dayanılmak suretiyle yasal olmayan gerekçelerle yazılı şekilde sanıkların beraatlarına karar verilmesi,” 11. CD, 09.02.2010,

2007/2191 E, 2010/632 K.; “Sanık Harun’a isnat edilen bilişim sistemini engelleme veya bozma

suçunun oluşa uygun olarak işlediği kabul edilen nitelikli zimmet suçunun unsuru bulunduğu gözetilmeyerek bilirkişilerin görevleri dışında kalan suç vasfına yönelik düşüncelerine itibarla mahkümiyetine karar verilmesi ,” 5. CD, 05.04.2010, 2009/6738 E, 2010/2658 K.

490 “Bilirkişilerin beyanları arasında değer bakımından uyuşmazlık çıkması halinde hakim

çoğunluğun görüşüne katılabilir. Fakat azınlıkta kalanın görüşünü esas alarak hüküm veremez.”

2. HD, 10.12.1970, 5018/6437, Yargıtay’ın bu kabul şeklinin sonucu olarak hakim, birinci

bilirkişi raporunu yetersiz bulursa ikinci bilirkişiye, ikinci bilirkişi raporunu yetersiz bulursa üçüncü bilirkişiye başvuracak ve bu durum hakimin bilirkişi raporunu yeterli bulmasına kadar devam etmesiyle sonuçlanacaktır. Bkn: Deliduman, s. 307.

491 “Öte yandan hakimin delilleri serbestçe takdir edeceği yolundaki genel ilkeye paralele olarak

anılan yasanın 286. maddesinde de, bilirkişi raporunun hakimi bağlamayacağı hükmü yer almıştır. Buna göre, hakimin bilirkişi raporunda yazılı olan bilgi ve açıklamalardan bu raporun sonucunun doğru olmadığı takdir edebilecek ölçüde bilgi sahibi olduğu ve konuyu bu bilgilerle çözümleyebileceği kanısına varabiliyorsa, yeni bir bilirkişi incelemesi yoluna gitmeden de bilirkişi raporundaki sonucun aksine karar verebileceği kabul edilmelidir. Başka bir deyimle, yargıç bilirkişi raporunda varılan sonucu yeterli ve uygun görmemekle beraber, raporda yazılı olan özel ve teknik açıklamaların kendisinde bu dava için başlangıçta eksik olan özel ve teknik bilgiyi sağladığı, yani bu bilgilere raporu okuduktan sonra sahip olduğu kanaatine ulaşırsa, yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmadan raporun aksine karar verebilir.” Danıştay 9. Dairesi,