• Sonuç bulunamadı

Yazara göre, Türk toplumu gibi muhafazakâr toplumlarda cinsellik en kapalı konulardan biridir. Aile içinde ya da okulda yetişkinler çocuklarla bu konuda konuşmaktan kaçınır. Çocuğun doğal gelişiminin bir parçası olan kimi davranışları bile aile tarafından ayıplanıp bastırılır. Oysa her konuda olduğu gibi bu konuda da çocuk

anne-baba ve öğretmen gibi kendisinden sorumlu yetişkinlerin rehberliğine ihtiyaç duyar. Çocuğa yardımcı olabilmek için önce aile ve öğretmenler bu konuda bilinçlendirilmelidir. İsmet Kür, bir yazısında çocuktan sorumlu yetişkinlere şöyle seslenmiştir:

“Bilindiği gibi eğitim deyince akla önce aile ardından da öğretmen gelir, okul gelir.

O halde cinsellik ve cinsel eğitim konusunda ailelerin ve öğretmenlerin öncelikle kabul etmeleri, içlerine sindirmeleri gereken gerçek şudur:

Kişi, cinsel duygu ve dürtülerini doğarken beraberinde getirir. Yani insan yavrusu, kız ya da erkek olması hiç fark etmez, doğuşta örneğin, karın doyurma içgüdüsüne, dürtüsüne nasıl sahipse, cinsel duygulara da öylece sahiptir... Ve cinsel duygular da karın doyurma içgüdüsü kadar doğaldır.

Bu gerçek Freud’dan beri bilinmekte, vurgulanmaktadır, ama yetişkinler çoğunlukla bunu bir türlü kabullenemezler. Oysa her biri, sadece kendi çocukluğunu anımsamaktan bu kadar kaçmasa, işler çok daha kolaylaşacaktır” (Kür, 1989: 28).

Çocuğun cinsel konularda da diğer konularda olduğu kadar belki daha fazla eğitime muhtaç olduğunu vurgulayan İsmet Kür, çocuklara cinsel eğitim verilirken ailelerin dikkat etmesi gereken hususları da şöyle sıralamıştır:

“1- Demek ki, çocukların cinsel eğitimini düşünürken gözden hiç kaçırmayacağımız gerçek, kız ve erkeklerde cinsel duyguların doğuştan var olduğu ve çok da doğal olduğudur.

Cinsel duydular da tıpkı öteki duygular gibi çocukla beraber büyüyüp gelişir. Bu konuda da kız ve erkek ayrımı yapılamayacağı çok doğaldır.

2- Her çocuk hem kendi bedenini hem de arkadaşlarınınkini merak eder, bunlar hakkında bilgi sahibi olmak ister. Bu kendini ve çevresini tanımak arzusundan başka bir şey değildir. Endişelenecek bir durum yoktur.

3- Her çocuk dünyaya nereden, nasıl geldiğini merak eder, öğrenmek ister. Yetişkinlerin bu sorulara verecekleri yanıtlar çok doğru olmalıdır. Çocuk sormadan bir şey söylemeye gerek yoktur. Ancak ana-baba çocuğunun bu konuda çok yanlış bilgiler edindiğini fark ederse duruma derhal el koymalıdır.

4- Önemli bir nokta da çocuğun sorusuna elden geldiğince etraflı cevap vermektir. Şöyle ki: Çocuğun doğmasına neden olan cinsel birleşme tek başına anlatılmamalıdır. Kadın- erkek ya da doğrudan kendi ilişkilerinin başlangıçtaki havasından başlamak, oradan tatlı bazı anılara geçmek, çocuğun doğmasına neden olan cinsel birleşmeyi bu aşk ve evlenme olayının doğal bir parçası olarak sunmak yerinde olur.

5- Ana-babayı en çok endişelendiren olaylardan biri mastürbasyon, öbürü de aşk oyunlarıdır.

Oysa mastürbasyon ve çocukların aralarında oynadıkları ünlü ‘doktorculuk’ ya da ‘ana-baba’ ve benzeri oyunlarda korkacak bir şey yoktur.

Böyle bir duruma rastlayan kişinin yapacağı en doğru hareket olayı görmezden gelmektir. Yapılacak en zararlı ileride büyük aksaklıklara yok açacak hareket de; bağırıp çağırmak, çocuğu suçlamak, tehditler yağmuruna tutmaktır.

6- Kız olsun, erkek olsun eğer çocuk çok fazla mastürbasyon yapıyorsa ya da aşk oyunlarına aşırı düşkünse, büyüklerin yapacağı iş bunun nedenlerini araştırmaktır. Ancak başka bir sorunu olan çocuk normalden daha çok düşer bunların üstüne…

7- Çocukların cinselliklerini doğal karşılamalı ama bunu kışkırtacak davranışlardan da uzak durmalıyız. Bazı annelerin erkek çocukların kulak memelerini emdikleri, ikide bir pipileriyle ilgili şakalar yaptıkları görülür” (Kür, 1989: 28–29).

Yazara göre ailelerin bu konuda dikkat etmeleri gereken bir diğer husus da ebeveynlerle çocukların aynı odayı paylaşmamalarıdır. Bu durum çocuğun kafasını karıştırmaktan başka pek çok psikolojik soruna da yol açar (Kür, 1989: 28–29).

Hayatın ilk yıllarında olduğu gibi yetişkinliğe geçişte de cinsel eğitim çok önemlidir. Ailelerin bu dönemde çocuklarını başıboş bırakmak yerine onlara rehberlik etmesi sağlıklı nesiller yetiştirilmesi açısından son derece önemlidir. Çocuğu ergenlik döneminde olan ana- babalara İsmet Kür bu konuyla ilgili şu tavsiyeleri vermektedir:

“1- Çocuklara sormadan cinsel konuları açmayın demiştik. Gençler için durum farklıdır. Gençler sormasa da onları kimi konularda aydınlatmak gerekir. Örneğin, babalar erkek çocuklara hastalıktan korunma ya da çocuk yapmama yollarını öğretmelidirler. Ancak bu işlerin abartılmaması gençte korkuya yol açmaması büyük önem taşır.

Kızlara aybaşı kanamaları ve bunun anlamı mutlaka önceden anlatılmalıdır. Aybaşı kanamaları süresince her gün ılık suyla banyo yapmaları, ancak hafif sporları yapabilecekleri mutlaka söylenmelidir.

Bekâret konu da abartılmadan anlatılmalıdır.

2- Eğitimde baskının yeri yoktur, yararı da yoktur ama zararı çoktur.

Bütün baskılara karşın bizim kızlarımızın da flört ettiklerini biliyoruz. Ne ki kızlar bunu suçluluk duyguları içinde ve gizli yaparlar.

Flört olayının en tehlikeli yanı işte bu gizliliktir. Çünkü bu durumda yani gizli olunca aile kontrol şansını tümden yitirmiş olur.

Kızlarımıza arkadaş toplantılarına, dans partilerine gitmek ve erkek arkadaş edinme izni verelim… Çünkü dans etmek, birlikte gezmek, bir güzelliği paylaşmak gibi şeyler cinselliği yatağa düşmekten uzak tutar.

Ancak, kız arkadaşlarını olduğu gibi erkek arkadaşlarını da kendi yaşıtlarından seçmesine dikkat etmeliyiz.

3-Bir de bizde bir yanlış inanış vardır. Kız ya da erkeğin her gün bir başkasıyla arkadaşlık ediyor olası kınanır. Oysa arkadaşlıkların uzun sürüp koyulaşması gençler açısından hiç de yararlı olmaz” (Kür, 1989: 29–30).

Cinsel eğitim konusunda İsmet Kür’ün üzerinde durduğu bir başka mesele de okullarda cinsel eğitim verilmesi konusudur. Yazar, tıpkı batı ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de okullarda sağlık bilgisi derslerinde cinsel eğitim verilmesinden yanadır. Fakat yazar; “Gençleri gereksiz çağrışımlardan hem de kendilerine yaramayacak konuları okumak külfetinden kurtarmak için” (Kür, 1989: 30) sağlık bilgisi derslerinin kız ve erkek öğrencilere ayrı ayrı verilmesi gerektiğini savunur. İsmet Kür, ayrıca okullarda bu dersler verilmeden önce okullar tarafından açılacak ve televizyon vasıtasıyla desteklenecek kurslarla anne- babaları konu hakkında bilgilendirip eğitmenin gerekliliği üzerinde de durmaktadır.

Yukarıdaki cümlelerden de anlaşılacağı üzere İsmet Kür’ ün cinsel eğitim konusunda ailelerden ilk beklentisi bu konuyu tabu olmaktan çıkarmaları ve her konuda olduğu gibi bu konuda da çocuklarına rehberlik etmeyi görev bilmeleridir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3. TÜRK ÇOCUK EDEBİYATINA KATKISI