• Sonuç bulunamadı

Çocuk edebiyatı alanında pek çok değerli eser vermiş olan İsmet Kür, çocuk edebiyatının niteliği ve ülkemizde çocuk edebiyatının durumu konusundaki görüşlerini çeşitli gazete yazılarında dile getirmiştir. Öncelikle çocuk edebiyatının neden çok önemli olduğu üzerinde duran yazar, bu konudaki düşüncelerini;

“ ‘Kiminle arkadaş olduğunu söyle sana kim olduğunu söyleyeyim.’ diye bir söz vardır dilimizde. Bir de ‘Kişi refikinden (arkadaşından) azar.’ derler. Bu sözlerin günümüze uygulanmasında arkadaşın yerini rahatlıkla kitap, dergi, film alabilir. Özellikle söz konusu kişi çocuksa kitabın, derginin, filmin etkisi; daha güçlü, daha dayanıklı, daha sürekli olacaktır.

Çocuk kitapları, çocuk dergileri çocukla ilgili her şey onun ilerdeki kişiliğini yaratacak etkenler oldukları için önemlidir. Onun için üstünde titizlikle durmak zorundayız. Ana- baba olarak, okul- öğretmen olarak, devlet ya da vatandaş olarak mecburuz buna” (Kür, 2 Haziran 1972: 2) cümleleriyle dile getirir.

Yazar, çocuklar için yazılan eserlerin onların eğitimlerine katkıda bulunması gerektiği kanaatindedir. Ona göre bu eserleri kaleme alanlar, yazdıkları şeylerin çocukların gelişimi üzerinde oluşturabileceği etkileri iyice düşünüp tartmalıdır. İsmet Kür, bu konu üzerinde özellikle durmuş ve gazete yazılarının yanında romanlarında da bu mesele üzerinde durmuştur. “Mavi’nin Serüvenleri” nin üçüncü kitabı olan “Mavi

Sokak Köpeği” romanında, küçük bir çocuğun, pervasızlıkla kendisini tehlikeye atışının

sebebini şöyle açıklar:

“- Yaparım tabii, neden yapamayayım? Ben, Korkusuz Alpaslan’dan daha mı akılsızım, yoksa daha mı korkak?.. Korkusuz Alpaslan bir oyuncak tabancayla, koskoca

bir çeteyi teslim aldı. Ben bir kişiyi mi teslim alamayacağım yani? Bu akşam gidince bir kere daha okurum kitabı…

İş anlaşıldı… Ömer’i, aslında çok akıllı bir çocuk olan Ömer’i, böyle budala hâle getiren, ona akıl almaz kararlar alma hevesini veren; asla “yazar” olmayan, saçma sapan insanların karalayıp ortaya salıverdikleri ipe sapa gelmez kitaplardan biriydi demek” (Kür, 1998: 114).

Bu tip yayınların çocuklardan uzak tutulması için, çocuklara yönelik yayınların devlet tarafından da denetlenmesi yazara göre muhakkak gereklidir. Ayrıca ana-babalar ve öğretmenler de gereken tepkileri göstererek zararlı yayınları çocuklardan uzak tutmakla görevlidir. Bu konular üzerinde yeterli titizlik gösterilmediğinde doğacak sonuçları İsmet Kür şu cümlelerle okuyucuya aktarır:

“Özellikle demokrasiyi yanlış yorumlayan ülkelerde, çocuk yayınlarının tam bir başıboşluk içinde bulunduğu ve böyle ülkelerde aynı zamanda çocuk suçlarının arttığı, şaşkın gençlerin türediği bir gerçektir. Çocuk yayınlarının her türlü eğitim amacından uzak olmasına karşı devlet kontrolünden, toplum tepkisinden de uzak, sadece para kazanma aracı olarak kullanılmasının böyle çok tehlikeli sonuçlar doğurması doğaldır.

(…) Demokrasinin yanlış anlaşıldığı ülkelerde başıboşluk yalnız çocuk yayınlarında değildir. Çocukları gençleri sorumsuzluğu sürükleyen bir sürü nedeni vardır böyle toplumların… Ama bu nedenlerden biri, hem de en önemlilerinden biri, hiç kuşkusuz çocuk yayınları yapanların sorumluluk duygusundan mahrum bulunmaları ve de devlet otoritesinin bu adamların yakasına yapışmamasıdır” (Kür, 11 Ağustos 1963: 2).

Yazar, çocuklara yönelik eserlerin dil bakımından kusursuz olması gerektiğini vurgular. Bu kitaplar sayesinde çocuklar ana dillerini doğru öğrenecek ve ilerde okuma alışkanlığı edinecektir. İsmet Kür bu konuyu ; “(…) kitaplar, çocuğu okuma alışkanlığına, kitap sevgisine götüren en süslü, aynı zamanda en sağlam köprülerdir” (Kür, 1970: 14) cümleleriyle ortaya kayar. Bu kitaplar yazılırken gerekli özen gösterilmediğinde çocuğa faydadan çok zarar verecekleri kuşkusuzdur.

Ayrıca bu kitaplar, gerçekçi olmalıdır. Çocuğu gerçeklerden koparıp hayal dünyasına dalmasına sebep olan kitaplar onlara büyük zarar verebilir.

Yazara göre çocuklar için yazılan kitapların bir diğer görevi de onlara ülkelerini tanıtmak ve sevdirmek olmalıdır. Bu sebeple çeviri ve adapte yerine her ülkenin kendine özgü bir çocuk edebiyatı olmalı; bu alanda gerekli özelliklere sahip yeterince eser üretilmelidir. Çeviri ve adapte eserlerin zararlarını İsmet Kür, şu cümlelerle açıklar:

“Bunlar çocuklarımızı kendi gerçeklerinden uzaklaştıran, kendi memleketine, kendi halkına yabancılaştıran tehlikeli yayınlardır.

Örneğin bu kitaplarda Ayşe’nin, Fatma’nın köyü, yani Türk köyü olarak anlatılan köyler, kentler, kişiler İtalya’nındır, Fransa’nındır, şuranındır, buranındır ama Türkiye’nin değildir. Bunlar uyarlanmış değil de çevrilmiş kitaplar olarak sunuldukları zaman böyle zararlı olmazlar. Ama gene de aslında çocuklarımıza ta küçücük yaşlardan başlayarak kendi topraklarını tanımasını, kendi insanlarını sevmesini öğretmemiz gerekir. Onlara kitap sevdirme gayemizin sebeplerinden biri de budur zaten” (Kür, 1970: 15).

İsmet Kür, yazılarında ülkemizdeki çocuk edebiyatının durumuna da yer vermiştir. Yazara göre ülkemizde, çocuk edebiyatıyla uğraşanların büyük kısmı yaptıkları işin ciddiyetinin farkında değildir. Bunun sonucunda çocuk edebiyatımıza bir başıboşluk hâkimdir. Yazar, 1972 yılında çocukların neler okuduğuna dair bir araştırma yapmış ve çıkan sonuçları gazetede okurlarıyla paylaşmıştır. Bu sonuçlara göre Türkiye’de çocuklar çoğunlukla resimli romanlara (çizgi roman) yönelmiş durumdadır. Resimli romandan başka şeyler okuyan çocuklar da vardır ama bunları okumayan çocuk yok gibidir. İsmet Kür, ortaokul ve lise seviyesindeki bu çocuklardan erkek olanların, şiddet içerikli çizgi romanları tercih ettiğini söyler. Kızlar ise daha romantik denebilecek hikâyelere yönelmiştir. Yazar, çıkan bu sonuçlardan büyük üzüntü duyduğunu anlatır. Çünkü bu kitapların çocuklar üzerinde hiçbir olumlu etkisi olmadığı gibi birçok zararları vardır. İsmet Kür, bu gibi zararlı yayınların durdurulmaması ve bunların yerine gerektiği gibi yazılmış, faydalı çocuk kitaplarının piyasaya çıkmaması halinde; okumayan, araştırmayan kafası faydalı bilgiler yerine saçma hayallerle dolu bir nesil yetişeceğini ifade eder (Kür, 2 Haziran 1972: 2).

İsmet Kür, gazete yazılarında dile getirdiği bu görüşlerini çocuklara yönelik kaleme aldığı eserlerinde uygulamıştır.

Yazarın, çocuklara yönelik roman ve tiyatroları vardır. Bunun yanında anne- babalara yönelik hazırladığı kitapları ve araştırmaları da mevcuttur. Biz onun bu çalışmalarını türlerine göre inceleyeceğiz.