• Sonuç bulunamadı

Bozma Kararının Mahkeme Kararına Etkisi

Belgede Tahkimin geçersizliği (sayfa 188-193)

Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesine göre Yargıtay tarafından bozulan bir karar, kararı veren mahkemeye geri gönderilir. Fakat kararı veren ilk derece mahkemesi dışında, uygun göreceği bir mahkemeye de göndermesi

mümkündür561.

Yargıtay tarafından ilk derece mahkemesinin kararının bozulması üzerine, mahkemenin Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uyma ve bozma kararına karşı direnmesi gibi iki şekilde hareket etmesi mümkündür.

a. Mahkemenin Bozma Kararına Uyması

Mahkeme, Yargıtay tarafından bozma kararı verildikten sonra tarafları duruşmaya çağıracaktır. Yapılan bu ilk duruşmada bozma kararına uyma yönünde karar verilirse, daha sonra yapılan bir duruşmada verilen bu karardan dönülmesi

mümkün değildir. Mahkeme bu anlamda verdiği bu karar ile bağlıdır562.

Mahkeme tarafından bozma kararına uyulması yönünde verilen karar, iptal kararının hatalı olduğunun kabulü anlamına gelir.

Yargıtay tarafından bozma kararı verilmesi ve mahkemenin buna uyma kararı vermesi üzerine, yargılamaya devam edilir. Bu aşamada, tarafların yeni iddia ve

560 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 626; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 954.

561 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 627; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 954; ULUKAPI,

s. 440.

562 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 628; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 955; ULUKAPI,

savunmalarını ileri sürmeleri mümkündür. Karşı tarafın rıza göstermesi halinde ileri

sürülen iddia ve savunmalar, hakem veya mahkeme tarafından incelenecektir563.

Bozma halinde “aleyhe bozma yasağı” ve “aleyhe hüküm verme yasağı” geçerlidir. Mahkeme tarafından yapılan usûli işlemler, bozma kararının kapsamında olduğu takdirde geçersiz olacaktır. Yapılan işlemler bozma kapsamında değilse,

geçerli olmaya devam edecektir564. Örneğin senetle ispat zorunluluğunun bulunduğu

bir davada ileri sürülen senet dikkate alınmamış, tanık ve keşif delilinden yararlanılmıştır. Yargıtay tarafından verilen bozma kararının gerekçesi ise senedin dikkate alınmamasıdır. Bu durumda, tanık dinlenilmesi ve keşif yapılması işlemleri de geçersiz olacaktır. Zira senetle ispat kuralının geçerli olduğu durumlarda tanık ve keşif delilleri takdiri delil olmaları sebebiyle ikinci plandadır.

Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, yeniden yargılama yapıp vereceği kararda bozma kapsamına çıkamaz. Zira hakem kararlarının iptali açısından Yargıtay tarafından verilen bozma kararına uymanın en önemli sonucu, bozma kararı lehine

olan taraf açısından usûli kazanılmış hak doğmuş olmasıdır565.

Usûli kazanılmış hak, hem Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nda hem de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda tanımı yapılmış bir kavram olmamakla birlikte, bir usûl hukuku kavramı olarak kullanılması bir içtihadı birleştirme kararına dayanmaktadır. Yargıtay’ın 09.05.1960 tarihinde vermiş olduğu bir içtihadı

birleştirme kararında usûli kazanılmış hak kavramı şu şekilde açıklanmıştır566:

“Bir mahkemenin Yargıtay dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usûle uygun sayılmaz ve bozma sebebidir… Mahkemenin bozma kararına

563 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 628.

564 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 629; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 956.

565 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 629; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 956; ULUKAPI,

s. 442.

566 Yrg. İBGK, 09.05.1960, E. 1959/ 21, K. 1960/ 9 (KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 629;

uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan biri lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usûli müktesep hak veya usûle ait müktesep hak denilmektedir. Usûl kanunumuzda bu şekildeki usûle ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de temyizin bozma kararının hakka ve usûle uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usûlünün hakka varma, hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukuki alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usûle ait müktesep hak müessesesi, Usûl Kanununun dayandığı ana esaslardandır ve amme intizamı ile ilgilidir.”

Bunun karar dışında Yargıtay’ın çeşitli daireleri tarafından, usûli kazanılmış hakkın varlığı ve bu hakka aykırı hüküm verilemeyeceği yönünde kararlar verilmiştir567.

Usûli kazanılmış hak, sadece bozmaya uyan ilk derece mahkemesi için değil, aynı zamanda bu mahkeme tarafından tekrar yargılama yapılıp bir karar verilmesi ve bu kararın temyiz edilmesi durumunda, Yargıtay için de geçerlidir. Bu durumda

Yargıtay, usûli kazanılmış hakka aykırı ikinci bir bozma kararı veremez568.

Bozma kararı verilmesi ile bu karar kapsamında olmayan hususlar kesinleşecektir. Bozma kararına uyan mahkeme, yeniden yargılama yaparken bu hususlar hakkında karar veremez. Zira o hususların bozma kararı kapsamı dışında kalması, kesinleşmesi için yeterli olmuştur. Bu durum, usûli kazanılmış hakkın kabul

edilmesinin bir sonucudur569.

567 Yrg. HGK, 14.05.2014, E. 2013/ 9-1989, K. 2014/ 657 (www.legalbank.net); “…Mahkemece

tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar bozma lehine olan taraf yararına usûli kazanılmış hak gerçekleşmesine neden olur.” Yrg. HGK, 15.05.2013, E. 2012/ 17-1629, K. 2013/ 700 (www.legalbank.net); Yrg. HGK, 23.01.2013, E. 2012/ 19-599, K. 2013/ 145 (www.legalbank.net); Yrg. HGK, 21.03.2012, E. 2012/ 20-12, K. 2012/ 232 (www.legalbank.net); Yrg. HGK, 21.09.2011, E. 2011/ 20-501, K. 2011/ 533 (www.legalbank.net); Yrg. HGK, 15.06.2011, E. 2011/ 1-333, K. 2011/ 426 (www.legalbank.net).

568 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 630; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 957.

569 “Davalı lehine hüküm verildiği halde, davalı lehine vekâlet ücreti takdir edilmesi unutulmuştur.

Hüküm yalnız davacı tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay hükmü bozmuş, mahkeme bozmaya uyarak verdiği yeni hükümde davalı lehine vekâlet ücretine de hükmetmiştir. Yargıtay davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmemesi hususunun kesinleştiği ve bunun davacı lehine usûli müktesep hak

Kural olarak bozma kararına uyma durumunda bozma kararı lehine olan taraf açısından usûli kazanılmış hak doğuyor olsa da, bu durumun istisnaları mevcuttur. Bu istisnalar yeni kanun hükmü, yeni bir içtihadı birleştirme kararının verilmesi, kamu düzeni, görev ve kesin hüküm olmak üzere beş tanedir.

İptal davaları açısından bakıldığında, görevli mahkeme olan asliye ticaret mahkemesi dışında bir mahkemede davanın açılmış olması durumunda, bu husus ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk derece mahkemesi tarafından görevsizlik kararı verilebilmesi veya karşı tarafın bunu ileri sürebilmesi mümkündür; usûli kazanılmış hak teşkil etmeyecektir.

Yargıtay bir içtihadı birleştirme kararında, görevsizlik itirazına temyiz sebepleri arasında yer verilmiş, fakat başka bir sebebe dayanılarak karar bozulmuş olsa

bile; bu durumda görevin usûli müktesep hak teşkil etmeyeceğini kabul etmiştir570.

Usûli kazanılmış hakkın söz konusu olduğu hallerde ıslah yoluna başvurulması mümkün değildir. Fakat karşı tarafın rızasının varlığı halinde, iddia ve savunmaların genişletilebilmesi mümkündür. İddia ve savunmaların genişletilmesi ve yeni delil gösterilmesine rıza gösterilmesi hallerinde, mahkemenin bozma kapsamında karar

verme zorunluluğu yoktur571.

b. Mahkemenin Bozma Kararına Direnmesi

İptal kararını veren mahkeme, Yargıtay’da yapılan temyiz incelemesi sonucu verilen bozma kararına uyabileceği gibi, bozma kararına karşı direnmeye de karar verebilir.

doğurduğu gerekçesiyle davalı lehine vekâlet ücretine hükmolunamayacağına karar vermiştir.”

KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 631; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 957.

570 “…Vazife konusunda usûli müktesep hak prensibinin kayıtsız şartsız tatbiki, usûlün az önce anılan

mutlak hükmünün değiştirilmesi sonucunu doğuracaktır ki, söz konusu maddenin yazılışı ve kanuna konuluş gayesi itibariyle böyle bir netice kaideten caiz görülemez. Kural olarak usûli müktesep hak, vazifesizlik kararlarında geçerli değildir. Duruşmanın bittiği bildirilinceye kadar görevsizlik kararı verilebilir.” Yrg. İBGK, 04.02.1959, E. 1958/ 13, K. 1959/ 5 (www.legalbank.net); ULUKAPI, s. 443.

Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesinin 3. fıkrasına göre,

mahkemenin direnme kararı572 vermesi mümkündür. Verilen bu kararda gerekçenin

genişletilmesi söz konusu olsa da, nihai karar olması sebebiyle temyiz edilebilecektir573.

Mahkemenin direnme kararı verebilmesi için, karar düzeltme yolu açık olan hallerde, karar düzeltme yoluna başvurulmuş olması ve Yargıtay tarafından verilen kararın bu şekilde kesinleşmiş olması gerekir. Karar düzeltme yolunun kapalı olduğu hallerde, bozma kararı verildiği anda kesinleşmiş sayılır. İptal davalarında karar düzeltme yoluna başvuru olanağının bulunmaması sebebiyle, bozma kararı verildiği anda kesinleşmiştir. İlk derece mahkemesi, bu karara karşı direnme kararı verebilecektir.

Direnme kararını temyiz etmek isteyen tarafın, daha önce verilen hükmü temyiz etmiş olması gerekir. Başka bir ifadeyle direnme kararını temyiz hakkı, sadece

ilk derece mahkemesi tarafından verilen iptal kararını temyiz eden tarafa aittir574.

Katılma yoluyla temyiz halinde tarafların her ikisi de temyiz isteminde bulunmuş

olmaktadır. Bu durumda, tarafların ikisinin de direnme kararını temyiz edebilecekleri

kabul edilmelidir.

İlk derece mahkemesi tarafından verilen direnme kararına karşı temyize

gidildiği takdirde, bu inceleme Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılır575. Kurul

572 “Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkemece bozmadan esinlenerek yeni

herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar verilmeli; gerekçesini önceki kararına göre değiştirebilirse de değiştirmemelidir. Eş söyleyişle, mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.” Yrg. HGK, 09.10.2013, E. 2013/ 19-197, K. 2013/ 1455 (www.legalbank.net).

573 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 632; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 962; ULUKAPI,

s. 444.

574 KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 633; PEKCANITEZ/ ATALAY/ ÖZEKES, s. 962; ULUKAPI,

s. 444.

575 “Mahkemenin açıkça bozmaya uyarak verdiği ve yine ayrıca kısmi direnme olarak adlandırdığı

temyize konu kararın usûl hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenilerek ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, özel daireye aittir.” Yrg. HGK, 22.02.2012, E. 2011/ 19-727, K. 2012/ 95 (www.legalbank.net); KURU/ ARSLAN/ YILMAZ, s. 633;

tarafından verilen kararlar kesindir. Bu karara karşı ilk derece mahkemesi tarafından

direnilmesi mümkün değildir576.

Hukuk Genel Kurulu’nda direnme kararına ilişkin inceleme yapılırken Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesinin 2. fıkrasına göre duruşma yapılmadan dosya üzerinden karar verilecektir.

İlk derece mahkemesinin bozma kararının bir kısmına uyma, bir kısmına direnme yönünde karar vermesi mümkündür. Bu durumda mahkeme kararında, kararın hangi kısmına uyulduğu ve hangi kısmı hakkında direnme kararı verildiği açıkça belirtilmelidir. Bu karar, nitelik olarak mahkemenin davadan tamamen el çekmesi sonucunu doğurmadığı için bir ara karardır. Dolayısıyla tek başına temyiz edilmesi

mümkün değildir577.

İlk derece mahkemesi, iki tarafın bozmaya uyma konusunda anlaşmış olmaları durumunda, direnme kararı veremez. Tarafların isteği doğrultusunda bozmaya uymak zorundadır578.

Belgede Tahkimin geçersizliği (sayfa 188-193)