• Sonuç bulunamadı

2.2. Kadınlarda Boşanma Sonrası Yaşam

2.2.4. Boşanmanın İş Hayatı Üzerindeki Etkisi

Evlilik planı dahilinde iş ya da kariyer fırsatlarını sonlandıran kadınlar çoğunlukla boşanma sonrası hayatlarını idame ettirebilmek için iş hayatına geri dönerler. Ancak iş hayatına “boşanmış kadın” kimliği ile dönüş yapan kadınlar, evliliklerinin bitmesinin sorumluluğunu üstlenmek durumunda kalırlar. Çünkü toplumun genel kanısı evliliğin kadının başarısızlığı nedeniyle bittiği yönündedir. Boşanan kadına karşı bu tutum, iş hayatına da yansımaktadır. Kadınların evlilikteki başarısızlıklarının çalışma hayatına da yansıyacağını düşünen işveren-yönetici ve çalışma arkadaşları, boşanmış kadının basit bir evliliği bile

yürütememiş olması dolayısıyla iş arkadaşlarıyla da anlaşamayacağını, uyumsuzluk yaratacağını ve sorumluluk üstlenmekten kaçacağını düşünme eğilimi göstermektedir. Bu nedenle de boşanmış kadının işini yapabileceğinden ya da işinde başarı elde edebileceğinden şüphe duymaktadır (Yılmaz ve Fidan, 2006, s.53). Boşanan kadınların iş yerinde başarı elde edebilmesini engelleyen etmenlerden birisi de çocuk sahibi olmalarıdır.

Gelir getiren bir ekonomik aktivitede yer almayan tek anneler gibi, bir iş yaşantısı olan yalnız annelerin de boşanma sonrası ekonomik yükü artmaktadır. Gelir getiren bir işte çalışan tek anneler ebeveyn olarak sorumluluklarının artmış olmasına bağlı olarak iş hayatlarında da zorluk yaşarlar. Tek annelerin iş yerinde karşılaştıkları sorunlar da yine öncelikli olarak çocuklarla ilişkilidir. Çocuk bakımı için çevreden yardım alamamak yalnız annelerin motivasyonunu düşürdüğü gibi, onların sık sık işten izin almasına neden olur. Bu durum ise onların iş yerindeki verimliliğini azaltır (ASAGEM, 2011, s.133-134). Boşanma ile birlikte işin kazandığı anlam, iş çevresinin kadını algılayışı ve kadının verdiği tepkiler farklılık göstermeye başlar. Boşanmanın kadına yönelik belli bir kavrayışa yol açması, kadınların çalışma yaşamlarında rahatsız edici durumlarla karşılaşma olasılıklarını da artırmaktadır (Yılmaz ve Fidan, 2006 s.56)

Boşanmış kadınların iş yerinde karşılaştıkları sorunlardan biri, sözlü ya da fiziksel tacizdir (ASAGEM, 2011, s.133). Erkek çalışma arkadaşları ya da üst düzey yöneticileri tarafından tacize uğrama olasılıklarının artması, boşanmış kadın çalışanların işyerlerinde karşılaşabilecekleri en temel sorunlardan bir tanesini oluşturur. Fiziksel davranışlar, şakalar, çirkin sözler, dedikodu, iftira, bir takım şarkı ve mektuplar, resim, grafik ve amblemler, özel işaretler, sosyal aktivitelerden izolasyon, işbirliğinden kaçınma, cinsel davranışlar için zorlama, politik gruplara katılım için baskı yapma, sessizce ve gizliden yaklaşarak sürekli rahatsız etme gibi farklı formlarda karşılaşılan tacize iş çevrelerinde özellikle boşanmış kadınlar maruz kalabilirler. İş ortamının kadınlar için “düşman iş çevresi” olarak yeni bir anlam kazanmasına sebep olan bu durum, kadınlarda depresyon, acizlik, iş performansında düşüş, kendi kabuğuna çekilme, uykusuzluk, sürekli bitkinlik, mide bulantıları gibi psikolojik etkiler yaratarak onların iş ve aile hayatlarındaki düzenlerini bozduğu gibi, ekonomik kaybı da beraberinde getirir (Kim ve Kleiner, 1999 aktaran Yılmaz ve Fidan, 2006, s.52-53). İş yerinde tacize daha açık olarak konumlanan boşanmış kadınlar çoğu zaman işten ayrılmak zorunda kalırlar (ASAGEM, 2011, s.133). İş kaybı (işten ayrılma veya sıkılıkla işe gitmeme/gidememe), terfi imkânlarının yitirilmesi, performans düşüklüğüne bağlı olarak finansal teşviklerden yararlanamama boşanmış kadının karşılaştığı ekonomik olumsuzluklardır.

Yılmaz ve Fidan (2006) tarafından yapılan bir araştırma kapsamında görüşülen boşanmış kadınların büyük bir kısmı (%60) boşanma sonrasında farklı tutumlarla karşılaştıklarını ifade etmişlerdir. İş çevresinde boşanma sürecinden sonra kadınlara yaklaşımın genelde cinsiyetler temelinde farklılık gösterdiğinin belirlendiği söz konusu araştırmada boşanmış kadınların kadın arkadaşları tarafından “evliliği bile yürütememiş”, erkek arkadaşları tarafından ise “müsait kadın” olarak değerlendirdiği; bu bağlamda hemcinslerinin kendilerinden uzaklaşma ve onları sosyal çevreden uzaklaştırma eğiliminde oldukları, erkek iş arkadaşlarının ise mümkün olduğunca kadına yaklaşma yönünde bir tutum alış sergiledikleri saptanmıştır. Araştırmada ayrıca boşanmış olmaları nedeniyle iş yerindeki arkadaş çevreleri arasında farklı tutumlara maruz kalan kadınların patron ve yönetici pozisyonundaki meslektaşları arasında da farklı algılamalara sebep oldukları ve bazı kadınlarının yöneticileri tarafından boşanmış olmaları dolayısıyla daha dikkatli davranmaya ve iş arkadaşlarıyla daha mesafeli ilişkiler sürdürmeye yönelik uyarılar aldıkları belirlenmiştir. Araştırmada boşandıktan sonra uğradığı taciz nedeniyle işten ayrılmak zorunda kalan ve iş çevresi tarafından suçlanan kadınların varlığına dikkat çekilmektedir. Bunun yanı sıra araştırmanın bir diğer bulgusu, boşanmış kadınların sıklıkla sözlü ve aşağılayıcı davranışlarla karşılaştıklarıdır. Ancak eğitim düzeyi arttıkça maruz kalınan olumsuzluğun şiddeti azalmaktadır (Yılmaz ve Fidan, 2006, s.7). Dolayısıyla eğitim ve statünün boşanmış kadının karşılaştığı olumsuz tepkilere karşı birer bariyer rolünü üstlendiğini söylemek yanlış olmaz. Boşanmış bireylere yönelik algılama genellikle onların sosyal ilişkilerde başarısız ya da geçimsiz oldukları, bu nedenle de evliliklerini sürdüremedikleridir. Boşanmış kadınların geçimsiz olduklarına yönelik inanış, onların iş yaşamlarında başarılı olmalarına, kariyerlerinde ilerleme fırsatlarına engel olur. Ancak boşanma, kadınların iş hayatı açısından tek boyutlu olarak değerlendirilebilecek bir konu değildir.

Boşanma, kadınların kariyerlerine çift yönlü etki yapmaktadır. Boşanmış kadınların bazıları evliliklerindeki başarısızlıklarını bir kariyer edinerek telafi etmeye çalışır. Boşanmanın ardından eğitimlerine devam eden, lisansüstü eğitimini tamamlayan kadınlar da mevcuttur (Yılmaz ve Fidan, 2006, s.57).