• Sonuç bulunamadı

20. yüzyıl Cumhuriyet Dönmi) Tezhip Sanatı

4.5.3. Tezhip Sanatında Kullanılan Motifleri

4.5.3.1. Bitkisel Motifler

Doğadaki unsurlar, süsleme sanatı içinde kullanılmak istenmiş ve bunlar kimi zaman tamamen stilize edilerek kimi zaman da görüldükleri halleriyle Türk Süsleme Sanatları içinde yerini almışlardır. Bitkisel motifleri beş başlık altında inceleyebiliriz;

1-Yapraklar ve dallar 2- çiçekler 3- goncalar 4- ağaçlar 5- meyveler (Kurfeyz, 2003, 8)

Yapraklar ve Dallar:

Yapraklar: Tam stilize, yarı stilize ve doğal görünümlü çizimleri mevcuttur. (Kurfeyz, 2003, 8)

Yapraklar hatai grubundaki penç, goncagül, hatai gibi motifleri meydana getiren ve desen içinde önemli yeri olan temel motiflerdendir. Tezhipte kullanılan yaprak, tabiattaki görünüşünün üsluplaştırılmasıyla, tezyinatla çeşitli şekillerde çizilmişlerdir. Şöyleki;

1-Sade ve küçük boyda yapraklar (Şekil 1).

2- İri dişli yapraklar (Şekil 2). 3- Parçalı ve dilimli yapraklar (Şekil 3).

4- Ortadan katlı yapraklar (Şekil 4).

5- Kıvrımlı yapraklar (Şekil 5). (İ.Birol, Ç.Derman, 1995, 17)

Şekil 1

Sap çıkmaları (Dallar): Yaprak motifinden başka, onun bir uzantısı olan ve sap çıkması diye isimlendirilen motifler vardır. (İ.Birol, Ç.Derman, 1995, 18)

Uzun dalları örtmek gizlemek için genellikle yaprak motifleri ve sap çıkmaları kullanılır.

Çiçekler

Türk Süsleme Sanatlarında kullanılan çiçekler kendi aralarında bölümlere ayrılırlar.

Tezhip sanatında, üsluplaştırılmış bitkisel motifler, hazırlanan kompozisyonlarda uygulama sahası bulmuştur. Bir çiçeğin, dikine kesitinin üsluplaştırılmış şekline “hatai”, kuşbakışı görünüşünün üsluplaştırılmış haline de “ penç” adı verilir. Bütün çiçeklerin olgunlaşmamış çizimleri “ goncagül” grubunu ve bütün yapraklar da “ yaprak” grubunu meydana getirirler. Bu tam üsluplaşmış motiflerden başka, kısmen üsluplaştırılmış olan fakat ana karakterini kaybetmeyen motifler de kullanılmıştır. Bunlar ise gül, lale, karanfil, bahar dalıdır. ( Derman, 2000, 624)

Penç: Hatai grubundan, penç ismiyle bilinen bu motifler, bitki kaynaklı

olup, herhangi bir çiçeğin kuşbakışı görüntüsünün üsluplaştırılarak çizilmesiyle elde edilmiştir (Şekil 6). Model üsluplaştırılırken, yapraklarının sayısına göre Farsça isimler almış ve;

Bir yapraklı ise Yek Berk İki yapraklı ise Dü Berk Üç yapraklı ise Se Berk Dört yapaklı ise Cihar Berk Beş yapraklı ise Penç Berk

Altı yapraklı ise Şeş Berk denilmiştir. (İ.Birol, Ç.Derman, 1995, 47)

Şekil 6

Hatai: Tezhip Sanatının motiflerinden biridir. İsminden de anlaşılacağı gibi

menşei itibariyle “Hata”, “Hatay”, “Hıtay”, “Huten” isimleriyle de anılan Çin Türkistan’ına bağlanır. (İ.Birol, Ç.Derman, 1995, 65)

Hatai muhtelif çiçeklerin dikine kesitinin, anatomik çizgilerinin üsluplaştırılmasıyla ortaya çıkan şekildir (Şekil 7). Buna eski deyimiyle “makta-ı tulani” (uzunluğuna kesit) denir. (İ.Birol, Ç.Derman, 1995, 24)

Şekil 7

Yarı Stilize Çiçekler: Doğaya daha yakın resmedilmişlerdir. Klasik dönem

sıklıkla görüldükleri zamandır. Lale (Şekil 8), sümbül, karanfil, menekşe (Şekil 9), gül (Şekil 10), nergis, haseki küpesi gibi çiçekler bu bölümde yer alır. (Kurfeyz, 2003, 8)

15. yüzyıl sonlarından itibaren Mushafların sure başı tezhiplerinde, ufak çiçekli ot kümeleri şeklinde görülen yarı stilize çiçekler, yerlerini 16. yüzyılın ilk yarısında bahçe çiçekleriyle yapılan yeni bir üsluba bırakır. ( Turgut, 2003, 43)

Şekil 8 Şekil 9 Şekil 10

Naturalist Çiçekler (Şukufe): Tamamen gerçekçi anlatımla çizilir. Üç

boyutlu bir görünümleri vardır. 18. ve 19. yüzyıllarda batı etkisiyle ortaya çıkmıştır. (Kurfeyz, 2003, 8)

Goncalar: Tüm çiçeklerin henüz açılmamış halleridir ki onlar da stilize

veya naturalist üslupla çizilir (Şekil 11). (Kurfeyz, 2003, 8)

Goncalar tam açılmamış bir çiçeğin boyuna kesitinin tezhip üslubuna çekilmiş halidir. (İ.Birol, Ç:Derman, 1995, 101)

Ağaçlar: Çiçekler ve yapraklar gibi çok çeşitlidir. Ağaç da Türk Süsleme

Sanatında çok önemli bir yere sahiptir. Selvi, hurma, hayat, meyve ağaçları ve çiçek açmış çeşitli ağaçlar en çok görülenleridir.

Meyveler: Özellikle 18. ve 19. yüzyılda daha yaygındır. En çok kullanılan

meyve sembolleri nar ve üzümdür.

4.5.3.2. Hayvansal Motifler

Bitkisel motifler kadar Hayvansal motifler de Türk Süsleme Sanatlarında oldukça çok kullanılmaktadır.

Gerçek ve mitolojik hayvan motifleri büyük bir başarıyla yapılarak kültürümüzü zenginleştirmiştir. Fakat tabii halleriyle hayvan figürlerine Osmanlı bezeme sanatlarında çok nadir rastlanır. Olanlarda soyutlaştırılmıştır (Şekil 12). (Özcan, 2002, 304)

Şekil 12: Salyangoz motifi

Stilize Hayvan Motifleri: Aslan, kaplan, geyik, balık, at kuş ve çeşitli vahşi

hayvanlar kullanılmıştır (Şekil 13, 14). Selçuklu Sanatında yaygın bir uygulama alanı bulmuştur.

Mitolojik hayvanlar; simurg (Zümrüd-ü anka), ejder, harpi (yarı insan varlıklar) yine Selçuklular Döneminde sanatın her kolunda görülmüştür. (Kurfeyz, 2003, 9)

Şekil 13: Geyik motifi Şekil 14: Kuş motifi

4.5.3.3. Rumiler

Hayvanların Kanat, bacak, beden gibi kısımlarının üsluplaşmış şekillerinden oluşur.

Sözlük anlamı Anadolu’dur. Bu motife aynı amaçla Selçuki de denilmektedir. Selçuklu Türkleri tarafından meydana getirilmiş, günümüze kadar da Türk Süsleme Sanatlarının bir türü olarak kullanılagelmiştir. (Özcan, 2002, 301)

Rumi motifinin günümüze gelen en erken örneği Uygur Türklerine ait 9. 10. yüzyılda yapılmış olan Bezeklik fresklerinde bir su canavarının kanadında yer alır. Burada görülen şekil, daha sonraki yüzyıllarda çok sıklıkla rastlayacağımız Rumi motifinin klasikleşmiş örneklerindendir. ( Ünsür, 1994, 13)

Bazı Sanat Tarihçilerince Kıvrım Dal diye adlandırılmıştır. (Özkeçeci, 1993, 25)

Gazneli Türk Devletinde ve Hindistan’da yapılan Türk eserlerinde gelişmesini sürdüren Rumi motifi, Büyük Selçuklu İmparatorluğunun abidelerinde önemli süsleme unsuru haline gelmiştir. ( Ünsür, 1994, 13)

“ montani gibi batılı sanat tarihçilerinin Rumi motifi hakkında ileri sürdükleri fikir, fasulye yaprağından üsluplaştırıldığı ve bitki kaynaklı olduğudur...” ( Birol, Derman, 1991, 13)

Fakat Asya kurgan arkeolojisinin buluntu ve değerlendirmelerine göre, Asya hayvan üslubundaki bazı özelliklerin, Rumi motifini hazırladığı, böylece bu motifin hayvan çıkışlı olduğu öne sürülmüştür. ( Tuncel, 2002, 14)

Geleneksel sanatlarımızın her alanında kullanılan Rumi motifleri çeşitli sanatçılar ve bilim adamları tarafından kaynağının ne olduğu konusunda bir fikir birliği sağlayamamışlardır. Bir kısım sanatçı ve bilim adamı Rumi Motifinin ana kaynağının hayvanların kanat bacak beden formlarının stilize bir biçimde yansıması olarak değerlendirirken, bir kısım bilim adamı da Rumi Motiflerinin bitkisel kaynaklı olduğu görüşünü savunmaktadır.

Buna şöyle bir açıklık getirmek doğru olacaktır; Rumi Motifleri Hayvansal Kaynaklıdır fakat Bitkisel kompozisyonlarla birlikte kullanılmış, bitkisel formlarla ve motiflerle kaynaştırılarak uygulanmış bir süsleme elemanıdır.

Rumi Motifinin baştan bir tanımını yapmak gerekirse; Rumi Motifleri hayvanların çeşitli uzuvlarının stilize edilmiş şekillerinin, bitkisel kompozisyonlara uyarlanmasıyla ortaya çıkmış bir süsleme unsurudur.

Selçuklu ve Anadolu Beylikleri devirlerinin eserlerinde görülen Rumiler, hayvan figürleriyle aralarındaki yakınlığı ortaya koymaktadır. Bununla birlikte yine aynı devir Rumi motifleri, münhani diye isimlendirilen motiflerle de benzerlik gösterir. O kadar ki bu devre ait birçok bezemelerdeki motifin Rumi mi, münhani mi olduğuna karar vermek zordur. ( Ünsür, 1994, 14)

Sonsuz kompozisyon imkânlarıyla hemen hemen her sanatçı tarafından kullanılmışlardır. Tek başlarına kıvrık dallar üzerine yerleştirilerek özellikle yazılı alanların zeminini süslemekte kullanılır.

Bazı müellifler rumiyi üslup olarak kabul etmişler, bazıları ise desen tekniğinde kullanılan temel unsur olarak görmüşlerdir. Ruminin penç, yaprak, bulut gibi diğer motiflerle bir arada çok kullanılması, bu motife temel unsur sıfatı kazandırır. Diğer taraftan aynı motifi süsleme sanatının her alanında kullanıldığını görüyoruz. Bu sebeple kompozisyon tipleri arasında Rumili desenin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Bu da rumi motifine bir üslup sıfatı kazandırır. Nitekim diğer motif gruplarıyla birlikte kullanılan rumiyi bir hatai çiçeği ile aynı sap üzerine çizemeyiz. Rumi motiflerini ayrı bir şebeke üzerine yerleştirmek mecburiyeti vardır. Bu özelliği de üslup ve tarz oluşunu doğrular. Netice olarak, rumi, zengin ve itibarlı kullanılış sahasında hem üslup, hem de temel unsur kabul edilir. ( Turgut, 2003, 37)

Rumiler kullanıldığı yere ve şahsi karaktere göre değişik kısımlara ayrılır.

Piçide Rumi: Birbirine alttan ve üstten sarılan rumilerdir (Şekil 15).

Sencide Rumi: Farsça bir terim olup yerine uymuş veya düşünülerek

çizilmiş manasına gelir (Şekil 16). (Özkeçeci, 1993, 26)

Şekil 9

Hurda Rumi: Büyük boyutta çizilmiş rumilerin iç kısımlarının, daha küçük

boyuttaki rumilerle tezyin edilmiş şekline hurda rumi denir (Şekil 17).

Ortabağ Rumi: Rumi kompozisyonunun çiziminde bir noktada birleşip, o

noktadan tekrar ikiye ayrılan kısımlara konulan rumidir.

Manzumenin uç kısımlarına konulan simetrik rumilere tepelik adı verilir. Bir yerde ortabağ vazifesi de görür (Şekil 18). (Özkeçeci, 1993, 27)

Şekil 11

Üçiplik Rumi: Üç ruminin birbiri içinden geçerek zarif bir dolaşım

görüntüsü arz ettiği rumi örgüsüdür (Şekil 19).

Şekil 12

Ayırma Rumi: En çok kullanılan rumi çeşididir. Bir kompozisyon

içerisinde, zemin boyalarının birbirine karışmaması için çizilmiş olan ve bu sahayı bölüştüren rumiye denir ki, bu rumiler sahanın boyanmasına estetik bir güzellik katar ve renklerin daha cazip görünmelerini sağlar (Şekil 20). (Özkeçeci, 1993, 27)

Şekil 20

4.5.3.4. Münhaniler

Kelime olarak “eğri” manasına gelir. Düz hatlı yada yuvarlak bordürler olarak kullanılabilecekleri gibi sayfa kenarındaki cüz güllerinin tasarımında da kullanılmıştır. ( Algaç, 2000, 185)

Bu motif türü rumilerin ayrıntılarından oluşur. Birbirlerine yapışmış ve sanki bir kökten çıkıp da çoğalıyormuş duygusu uyandıran şekillerdir (Şekil 21, 22). (Kurfeyz, 2003, 9)

11. ve 15. yüzyıllar arasında özellikle el yazması kitapların süslemelerinde çok rastlana bir motif türüdür. (Keskiner, 1997,119)

Kavisli olmaları ve daha çok Selçukluların kullanması nedeniyle Ord. Prof. Dr. A.Süheyl Ünver bunlara “Selçuklu Münhanileri” ismini vermiştir.

Bu motif simetrik esasa göre hazırlanmaktadır. En çok Selçuklu ve Beylikler döneminde kullanılmış, Osmanlı tezyinatında pek fazla kullanılmamıştır. 19. yüzyılda ise bu motifin boyama tekniği yeniden gündeme gelmiş ve yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır.

Orta Asya bezeme sanatının kademeli boyama tekniğinde renklendirilen Selçuklu Münhanileri ileriki yüzyıllarda tamamen unutulmuştur. (Keskiner, 1997,119)

Şekil 21 Şekil 22 4.5.3.5. Bulutlar

16. yüzyılda Osmanlı sanatına giren bulut motifinin kaynağı Çin’dir. Kızgınlık belirtisi olarak ejderin ağzından çıkan buhar, koşan bir atın ayak tozu gibi simgesel anlamlarda kullanılan bulut motifi, Osmanlı tezyinatında bitkisel helezonların arasında kullanılmıştır. ( Tuncel, 2002, 14)

Türk Tezyini Sanatlarında önemli bir yer işgal eden bulut motifine çıkış yeri olarak Çin gösterilir. (İ.Birol, Ç.Derman, 1995, 153)

Bulut motifi doğadaki haline çok yakın, benzer şekilde tezyin edilmiştir. Bulutlar iki kısımda incelenebilir; 1- Ayırma Bulut 2- Serbest Bulut.

Ayırma Bulut: Kompozisyonlarda renk ayırma imkânını sağlayan simetrik

Şekil 23 Şekil 24

Serbest Bulut: Desenlenecek olan alan üzerinde serbest olarak yerleştirilen bulut motifleridir (Şekil 24, 25, 26). (Özkeçeci, 1993, 25)

Şekil 25 Şekil 26

4.5.3.6. Geometrik Motifler

Tüm geometrik formların belli kurallar dahilinde bir kompozisyon oluşturdukları formlardır. Sonsuzluğun ifadesi olarak anlaşılan bu çizim türü, İslam

Felsefesinin sanata yansıması olarak da değerlendirilebilir. (Kurfeyz, 2003, 9)

Poligona dayanan kompozisyon, İslam Süslemesinin esasıdır ve geometrik kurallara bağlıdır. 18. asırda son derece girift bir şekilde düzenlenen kompozisyonlar, üçgenler, eşkenar dörtgenler bulunan sekiz köşeli örgüleri, yıldız örgülerini, üç köşeli örgüleri iade eder. Poligonal dekorasyonla kurulan örgüler, ya kare, ya dikdörtgen yahut ikizkenar üçgen şeklinde ağlardır. (Özkeçeci, 1993, 28)

Geçme- Zencerek: Zencerekler birbirine sarılır biçimde içiçe girintili dal ve

çiçeklerden meydana gelen çizgi süsleridir. (Özkeçeci, 1993, 29)

Bazen bordürler halinde uzanırken bazen de tek başlarına yalın kompozisyonlar halinde birbirlerini kesmeden sarılarak formlar oluşturur (Şekil27, 28, 29, 30)

Şekil 27 Şekil 28

Şekil 29 Şekil 30

4.5.3.7. Tığlar

Desenin güneş ışınları gibi bitişini sağlayan, yardımcı süsleme motifidir. ( Algaç, 2000, 186)