• Sonuç bulunamadı

Bahru‟l-Hakāik ve‟l-Maânî Fî Tefsîri‟s-Seb‟i‟l-Mesânî:

Belgede Necmeddin Kübra ve Kübrevilik (sayfa 122-126)

1.3. NECMEDDÎN KÜBRÂ‟NIN ESERLERĠ

1.3.3. YanlıĢlıkla Necmeddîn Kübrâ‟ya Atfedilen Eserler

1.3.3.15. Bahru‟l-Hakāik ve‟l-Maânî Fî Tefsîri‟s-Seb‟i‟l-Mesânî:

Önceki sayfalarda, çeĢitli kaynaklarda ġeyh Kübrâ‟nın on iki ciltlik bir Kur‟an tefsirinden bahsedildiğini aktarmıĢtık. Fritz Meier bu tefsirin elli birinci sûrenin (ez-Zâriyât) on yedinci veya on sekizinci âyetine kadar Necmeddîn Kübrâ‟ya, daha sonraki kısımların ise Dâye ve Simnânî‟ye ait olduğunu belirtmektedir. Aynü‟l-Hayât, et-Te‟vîlâtü‟n-Necmiyye ve Bahru‟l-Hakāik gibi değiĢik isimlerde kayıtlara geçen bu eserin, Kübrâ‟ya değil de halifesi Dâye‟ye ait olduğu görüĢü ağırlıktadır. Çünkü Dâye dokuz ciltlik bir tefsir yazmıĢ, ömrü yetmediği için Zâriyât sûresinin on sekizinci âyetine kadar gelebilmiĢ, Alâuddevle-i Simnânî ise onun kaldığı yerden devam ederek tek ciltlik bir zeyille tefsiri tamamlamıĢ ve bu hususu mukaddimesinde açıkça belirtmiĢtir. Bu zeyil Necmü‟l-

Kırân Fî Te‟vîlâti‟l-Kur‟an adını taĢımaktadır. Bunların yanısıra, ġeyh Kübrâ‟nın on

iki ciltlik bir tefsir kaleme aldığı, fakat eserin günümüze kadar ulaĢmadığı da ihtimal dâhilindedir.357

356

Bkz. Risâle-i Ma’rifet, Çâphâne-i Ahmedî, ġîrâz 1377.

357 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Süleyman AteĢ, ĠĢârî Tefsîr Okulu, Yeni Ufuklar NeĢriyat, Ġstanbul, 1998, ss. 139-146; Okuyan, Necmuddin Dâye ve Tasavvufî Tefsîri, ss. 90-111; Okuyan, “Bahru‟l-Hakāik Tefsiri ve Müellifi Üzerine”, ss. 97-129; Hamid Algar, “Bahrü‟l- Hakāik ve‟l-Meânî”, DĠA, IV, 515.

114

2. ĠKĠNCĠ BÖLÜM

NECMEDDÎN KÜBRÂ’NIN HALĠFELERĠ, KÜBREVĠYYE TARÎKATININ YAYILIġI VE DĠĞER TASAVVUF ÇEVRELERĠYLE ĠLĠġKĠLERĠ

Tezin ikinci bölümünde, öncelikle Necmeddîn Kübrâ‟dan hilâfetnâme alan Ģahısların adedi ve isimleri hakkında yapılacak olan kısa bir giriĢin ardından, kaynakların üzerinde ittifak ettikleri ve haklarında bilgi sahibi olduğumuz yedi halife kronolojik bir sırayla ele alınacaktır. Akabinde Kübreviyye tarîkatının baĢlangıcından bugüne kadarki tarihi, detaylara girilmeden ana hatlarıyla gözden geçirilecektir. ġeyh Kübrâ ve halifelerinin diğer tasavvuf çevreleriyle iliĢkileri ise bu bölümün son konusunu teĢkil edecektir.

2.1. NECMEDDÎN KÜBRÂ’NIN HALĠFELERĠ

Necmeddîn Kübrâ, HarezmĢahlar Devleti döneminde, Harezm ve Horasan topraklarında tarîkat faaliyetlerinde bulunmuĢ ve çeĢitli eserler telif etmiĢ önemli bir mutasavvıf olmasının yanısıra, baĢta Mecdüddîn el-Bağdâdî olmak üzere, Radıyyüddîn Ali Lâlâ, Sa‟deddîn Hammûye, Aynüzzamân Cemâleddîn Gîlî, Necmeddîn Dâye er-Râzî, Seyfeddîn Bâharzî ve Baba Kemâl Cendî gibi devrin çok önemli Ģahsiyetlerinin yetiĢmesini de sağlamıĢtır.

ġeyhin halifelerinin sayısıyla ilgili iki farklı rivâyet ya da bakıĢ açısı söz konusudur. Meselâ ilk olarak Târîh-i Güzîde adlı eserde -ki bu eser N. Kübrâ‟nın vefâtından yaklaĢık 110 yıl sonra Arap asıllı Ģiî bir âilenin çocuğu olan Hamdullah Müstevfî Kazvînî tarafından kaleme alınmıĢtır358

- onun ömrü boyunca sadece on iki kiĢiyi müridliğe kabul ettiğine ve bunların hepsinin de büyük Ģeyhler olduğuna dair bir bilgi bulunmaktadır. Müstevfî‟nin saydığı isimler Ģunlardır: Mecdüddîn el- Bağdâdî, Sa‟deddîn Hammûye, Ali Lâlâ, Seyfeddîn Bâharzî, Necmeddîn Dâye,

358

115 Cemâleddîn Gîlî ve Mevlânâ Celâleddîn Bahâ-i Veled.359

Görüldüğü üzere bunların toplamı yedidir.

YaklaĢık bir asır sonra vefât eden Cevâhiru‟l-Esrâr müellifi de bu hususta Hamdullah Müstevfî‟ye katılmakta ve yukarıdaki isimlere Bahâeddîn Zekeriyyâ (ö. 661/1262) ve Baba Kemâl Cendî‟yi de ekleyip sayıyı dokuza çıkarmaktadır.360 901/1506‟da ölen Ali ġir Nevâî, Ģeyhin on iki mürid kabul ettiğini söyledikten sonra Bağdâdî, Dâye, Hammûye, Lâlâ, Bâharzî, Gîlî gibi bilinen isimleri zikretmekte ve büyük bir hata yaparak Mesnevî sâhibi Mevlânâ Celâleddîn Rûmî‟yi de bu listeye eklemektedir.361 Belki de onu yanıltan Târîh-i Güzîde‟deki rivâyet olmuĢtur.

Bu mevzuda ısrarlı bir diğer müellif ġüsterî, bu on iki mürid hikâyesinin hangi sâiklerle ortaya çıktığı konusunda bize önemli bir ipucu vermektedir.

Mecâlisü‟l-Mü‟minîn yazarı “Onun hakîkî pîrleri on iki imamla sınırlıydı. Bu yüzden müridleri konusunda da bu sayıya riâyet etti ve Târîh-i Güzîde‟de belirtildiği gibi on iki kiĢiyi müridliğe kabul etti.”362

diyerek, Ģiî eğilimli yazarların tarihe nasıl müdâhale ettiklerini göstermektedir.

Menuçher Muhsinî Tahkîk Der Ahvâl u Âsâr-ı Necmeddîn Kübrâ Üveysî ve Kâzım Muhammedî de Necm-i Kübrâ adlı eserlerinde aynen ġüsterî‟nin yaptığı gibi, inançlarının etkisi altında kalarak, Necmeddîn Kübrâ‟nın halifelerinin sayısını on ikiye çıkarma ya da sadece on ikiyle sınırlandırma yoluna gitmiĢler, tarihî gerçekleri pek dikkate almamıĢlar veyahut da bazı menkıbelerden ilhâm alarak onun sadece on iki tane halifesi olduğunu savunmuĢlardır. Mesela Muhsinî, “Hammûye, Bâharzî,

359 Müstevfî, s. 669. Müstevfî‟nin Bahâ-i Veled hakkında yanlıĢ bilgi sahibi olduğu ya da büyük bir ihtimalle onu oğlu Mevlânâ Celâleddîn‟le karıĢtırdığı anlaĢılmaktadır. Zîrâ o, eserinde yukarıdaki bilgileri zikrettikten bir kaç sayfa sonra ġeyh Celâleddîn Bahâ-i Veled hakkında Ģunları yazmaktadır: “O, Belh‟ten idi. Moğol istilası zamanında Rûm‟a gitti ve Mevlânâ-yı Rûm olarak

tanındı. 607‟de vefât etti ve Konya‟da defnedildi.” Bkz. Müstevfî, s. 672. Fakat Müstevfî‟nin

verdiği bu bilgilerin bir kısmında da yanlıĢlık olduğu ortadadır. ġöyle ki, eğer müellif Bahâ-i Veled‟i kasdediyorsa o 628/1231‟de, oğlu Mevlânâ Celâleddîn‟i kasdediyorsa o da 672/1273‟te ölmüĢtür. Müstevfî muhtemelen Bahâ-i Veled‟den bahsetmektedir. Çünkü oğlunun, arada uzun bir fâsıla olmasından ötürü Necmeddîn Kübrâ‟nın halifelerinden biri olması mümkün görünmemektedir. Bu bölümün sonlarında Bahâeddîn Veled‟in Kübreviyye tarîkatıyla iliĢkisi hakkında ayrı bir baĢlık açılacak ve bu husus değerlendirilecektir.

360

Hârezmî, I, 96. 361 Ali ġir Nevâî, s. 319. 362

116 Bağdâdî, Lâlâ, Cendî, Dâye, Gîlî, Bahâ-i Veled (ö. 628/1231), Ferîdüddîn Attâr (ö. 618/1221), ġihâbüddîn Sühreverdî, Bahâeddîn Zekeriyyâ Mültânî, Ziyâüddîn Ebu‟l- Hasan Mes‟ud b. Mahmûd ġîrâzî (ö. 655/1257)” olarak sıraladığı on iki kiĢiyi hilâfete layık görürken363, Kâzım Muhammedî ise Muhsinî‟nin verdiği listedeki on iki kiĢiden Mültânî‟yi çıkarıp, yerine Muhammed Halvetî (ö. ?) diye birini dâhil etmektedir.364 Abdürrafî Hakîkat ise bu hususta tam bir rakam vermekten kaçınmakta, fakat Bahâeddîn Veled ile Attâr‟ı onun halifeleri arasında zikretmektedir.365

Bu kaynakların aksine, onun terbiyesinden geçen kiĢiler konusunda net bir sayı vermeyen ya da altmıĢın üzerinde rakamlar öne süren müellifler de bulunmaktadır. Meselâ Târîh-i Güzîde‟den daha erken tarihli bir kaynak olan Sistânî‟nin Çihil Meclis‟inde, “Hârezm‟e gidince onun etrafında bir çok mürid

toplandı.” denilmektedir.366

Yine Nefehât, Habîbü‟s-Siyer ve Ravzâtü‟l-Cinân ve

Cennâtü‟l-Cenân gibi kitaplarda, “Moğollar Hârezm‟e geldiği zaman Ģeyh müridlerini topladı. Bunlar altmıĢtan fazla idi.”367

bilgisi geçmektedir. Fakat isimleri zikredilenler yine yedi veya sekiz kiĢidir.

Yukarıdan beri atıfta bulunduğumuz Târîh-i Güzîde, Cevâhiru‟l-Esrâr,

Mecâlisü‟n-Nefâis, Nefehât ve Mecâlisü‟l-Mü‟minîn gibi klâsik eserlerin yanısıra

modern dönemde yapılan çalıĢmaları da göz önüne aldığımızda, ġeyh Kübrâ‟nın üzerinde ittifâk edilen halifelerinin sayısının yedi tane olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan sadece biri, yani Mecdüddîn Bağdâdî Harezm‟de üstâdını takip etmiĢtir. Cemâleddîn Gîlî, Sa‟deddîn Hammûye, Necmeddîn Dâye ve Radıyyüddîn Ali Lâlâ gibileri Moğol istilâsından önce batıya doğru göç eden din ve edebiyat büyüklerinin safına katılmıĢlardır. Onun diğer iki halifesi, Seyfeddîn Bâharzî ve Baba Kemâl 363 Bkz. Muhsinî, s. 75-77. 364 Bkz. Muhammedî, s. 189-262. 365 Bkz. Hakîkat, s. 57-59. 366 Bkz. Sistânî, s. 189

367 Bkz. Câmî, s. 594; Hândmîr, III, 36-37; Kerbelâî, II, 328. Bugün Türkmenistan‟daki halk arasında Necmeddîn Kübrâ‟nın 360 tane halifesi olduğuna ve bunların çeĢitli bölgelerde tarîkatın yayılması için Ģubeler açtıklarına dair bir rivâyet yaygındır. Bkz. DurmuĢ Tatlılıoğlu, “Kubrevi Tarikatının Türkmenistan‟daki Etkisi”, s. 193.

117 Cendî ise Orta Asya‟da kalmıĢ ve yeni Moğol idarecilerinin ve müslüman olmayan Türk kabilelerinin Ġslâm dünyasıyla entegre olmaları yönünde gayret göstermiĢlerdir.368

Bu genel giriĢten sonra, vefât tarihlerine göre sıraladığımız bu halifelerin hayatları ve faaliyetleriyle ilgili elimizdeki bilgileri değerlendirebiliriz.

Belgede Necmeddin Kübra ve Kübrevilik (sayfa 122-126)