• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI SİSTEMDE ÇİN’İN KONUMU VE ROLÜ

3. Çin’in Bölgesel ve Uluslararası Rolü Arasındaki Etkileşim

3.1. Çin’in Bölgesel Etkinliğinin Kaynakları

Çin’in bölgesel etkinliğinin kaynaklarına bakıldığında dört faktörün belirleyici olduğu anlaşılmaktadır. Hızlı ekonomik büyümesi ve artan ticaret; bireysel bölge devletleriyle ve ASEAN ile kurduğu diplomatik bağlar; kurumsallaşmış bölgesel işbirliğine aktif katılım ve doğrudan yabancı yatırımlarda Çin’in rolündeki artış.

448 Amitav Acharya, “The Emerging Regional Architecture of World Politics”, World Politics, vol. 59, July 2007, p. 633.

173 3.1.1. Düşünsel Faktörler

Düşünsel faktörler boyutunda değerlendirilecek olursa, Çin istisnacılığı bölgesel bağlamda merkezileşme süreçleriyle çelişmemekte; tam tersine katkı sağlamaktadır.

Ancak uluslararası sistem düzeyinde karşı karşıya kalınan engeller, Çin’in barış içinde bir arada yaşama diplomasisi temelinde direniş stratejileri geliştirmesi ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Çin’in uluslararası sistemdeki değişime yönelik tedrici bakışı, uzun dönemde arzulanan yeni Çin düzeninden önce müzakereci bir düzen tesisine yönelik çabaları öngörmektedir.

Doğu Asya’da radikal dönüşüm süreçleri başlamadan önce, en azından 1990’lara kadar, Çin bölge politikasını büyük ölçüde güvensizlik ve şüphe üzerine inşa ediyordu.

Bölge devletlerinin büyük çoğunluğunu, ABD dış politikasının etkisi altında değerlendiriyor ve kendi yükselişini engellemek üzere tasarlanan bir projenin parçası sayıyordu. 1990’lı yıllara gelindiğinde, Çin’in bölgesel güvenlik değerlendirmelerinde, ülkesel bütünlüğüne meydan okuyabilecek tek gücün, ABD olarak algılandığı görülmektedir. Aktüel bir çatışma ihtimali görülmese bile, denetim altına alınmadığı takdirde, mevcut bölgesel düzen Çin’in ulusal çıkarlarına ulaşmasının önünde ciddi bir engel olarak düşünülmüştür. Bölge devletleriyle ilişkileri dengelemek için, en azından, Çin’i çevreleme arzularını etkisizleştirme ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Böylece, bölgesel güvenlik üçgenini ileride yeniden inşa etmek mümkün olacaktır.

3.1.2. Serbest Ticaret Alanları

Çin’in ASEAN-Çin Serbest Ticaret Alanı’nı desteklerken başlangıçta liberal ekonomik normları öne çıkarması, komşu ülkelerin Çin’in bölgesel rolüne dair algılarını derinden etkilemiştir. Bu kapsamda Çin’in kendi yerel tarımsal piyasasına erişime izin verecek bir düzenlemeye onay vermesi, ‘rakipleri’ tarafından en basit deyişle tasvip edilmesi zor bulunan bir davranış olarak görülmüştür.449 1990’ların başlarında bölge ülkelerinin birbirlerine yönelik kaygı ve şüpheleri düşünüldüğünde, bu durum sahiden olağanüstü bir gelişmedir. Esasen, Çin’in diğer güçlerin (özellikle ABD ve Japonya) bölgesel hırslarını bloke edecek şekilde hareket etmeye başlaması değişimin başlangıcı olmuştur. Buna ilaveten kendi ekonomik ve güvenlik çıkarlarının bölgenin geri

449 Chia Siow Yue, “ASEAN-China Free Trade Area”, Paper for presentation at the AEP Conference, Hong Kong, 12-13 April 2004.

174 kalanında olup bitenlerle girift bir şekilde bağlantılı olduğunu idrak etmesinden itibaren politikalarını değiştirmiştir. Çin’in bu yeni algılamayla değiştirdiği politikaların karşılığında, bölge ülkelerinin Çin’i algılamaları da olumlu yönde dönüşmeye başlamıştır.450 Özellikle, Güneydoğu Asya başta olmak üzere bölge elitleri, Pekin’le giderek daha fazla ortak paydada buluşmakta; Çin’in ekonomik ve güvenlik çıkarlarına daha fazla saygı göstermektedir. Çin’in artan bölgesel rolüne yönelik çok daha fazla toleranslı ve kabullenici bir tutum sergilemektedir. Bu anlamda Güneydoğu Asya ülkeleri Çin’in inisiyatifleri karşısında kendi otorite ve etkinliklerini artırmaya çalışan devletler olmak yerine pasif kabulleniciler olarak yorumlanabilmektedir.451 Bu yorum biraz abartılı sayılsa bile, özellikle ekonomik alanda 1997 Asya finansal krizinin ASEAN ülkeleri üzerinde yarattığı zayıflatıcı etkiyle beraber, Çin’in ekonomik kalkınmasını takip eden ardıcılık (bandwagoning) davranışı sergilemeye başladıkları bir gerçektir.452

Çin’in hem realist güvenlik kaygıları, hem de pragmatik ekonomik çıkarları, nedenleri farklılaşsa bile, aynı sonuca yol açmıştır. Çin, 1990’ların ortalarından itibaren ciddi bir imaj değişikliğine ihtiyaç duymuştur. Karşılıklı algılamaları etkileyen düşünsel faktörler boyutunda değerlendirilecek olursa, bölgeye proaktif eklemlenmeyle beraber, daha geniş bir strateji tasarımıyla, Çin’in yükselişinin muhtemel sonuçlarının yaratabileceği korkular giderilmeye çalışılmıştır. Öncelikle bölge ülkelerinin algılarını şekillendiren “Çin tehdidi” tezine karşı pragmatik bir anlayışla ve ikna edici bir tarzda karşı tez geliştirme projesi gündeme getirilmiştir. Temel amaç; Batı’da geliştirilen Çin tehdidi tezinin, aslında, Çin’in yükselişini engellemeye yönelik politikaları haklılaştırmak için tasarlanmış olduğunu, bölge ülkelerine ve tüm dünyaya anlatabilmektir. Çin, bölge ülkelerinin korkularını gidermek ve pragmatik ilişkiler geliştirmek maksadıyla barışçıl uluslararası bir imaj yaratmaya girişmiştir. Bununla beraber, bu barışçıl imajı desteklemek için geçmişte Çin’in liderliğinde yaşanan başarılı

450 Shaun Breslin, “Understanding China’s Regional Rise: Interpretations, Identities and Implications”, International Affairs, vol. 85, no. 4, 2009, pp. 779-813.

451 David Shambaugh, “Return to the Middle Kingdom: China and Asia in the Early Twenty-First Century”, Power Shift: China and Asia’s New Dynamics, (ed.) David Shambaugh Berkeley, University of California Press, 2005, p. 24.

452 Ren Xiao, “Between Adapting and Shaping: China’s Role in Asian Regional Cooperation”, Journal of Contemporary China, vol. 18, no. 59, 2009, p. 308.

175 bölgesel düzen örneklerine başvurmaktadır. Dolayısıyla, Çin’in bölgesel ve uluslararası rolü arasında birbirini pekiştiren sıkı bir bağ bulunmaktadır.

Diğer taraftan Tayvan, Kuzey Kore ve Güney Çin Denizi gibi komplike hale gelmiş bölgesel sorunların çözümüne yönelik mesafe alınmasında, Çin’in uluslararası diplomatik etkinliğindeki artışın payı büyüktür. Örneğin; Tayvan konusunda Latin Amerika ülkeleriyle gelişen diplomatik ilişkiler, Çin’in lehine sayılacak şekilde, bu ülkelerin Tayvan’a karşı tutumlarını değiştirebilmiştir.

3.1.3. Çin Diasporasının Rolü

Çin’in ekonomik gücü ile düşünsel kaynaklarını birleştirmede, Çin diasporasının oynadığı role bakıldığında, bölgesel ve uluslararası düzeylerdeki etkileşim net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Esasen, 19. yüzyılda genel bir eğilimle, Çin’in güney eyaletlerinden Güneydoğu Asya’ya doğru göç etmeye başlayan Çinliler, bugün tahmini olarak dünya genelinde 40 milyon civarına ulaşmıştır. Çin diasporası, başta nüfusun çoğunluğunu oluşturdukları Singapur olmak üzere, önemli azınlıklar olarak Endonezya, Malezya, Tayland, Filipinler ve Vietnam’da yaşamaktadır. Çin diasporasının, Çin’in yumuşak gücünün doğal bir kaynağını (kültür ve değerler bağlamında) oluşturması kadar, ülke dışında yaşayan Çinlilerin pek çok açıdan etnik bir kimlik kazanmış olmaları ayrıca önemli bir olgudur. Bunların Çin’in çıkarlarına hizmet etme konusunda gönüllü ve istekli oldukları anlaşılmaktadır. En az bunlar kadar önemli diğer bir faktör ise, Çin diasporasının girişimciliği ve yarattıkları yatırım imkanlarıdır. Bu bağlamda, Çin hükümeti ve birçok yerel yönetim, dışardaki Çinlilerle ilişkiler yürütmek için özel bakanlıklar kurmaktadır. Güneydoğu Asya ve İnci Deltası’nda meydana gelen çok önemli nüfus hareketleri, hem iç göç hem de uluslararası göç dinamiklerinin karşılıklı etkileşimini yansıtan özel örnek bir olay haline gelmiştir.

Çin diasporasının, Çin’in dış ticareti ve yatırımlarında oynadığı rolün ekonomik dönüşümün kritik evresinde daha da önemli hale geldiğinin düşünülmesine yardımcı olan gelişmeler mevcuttur. Çin Ticaret Bakanlığı tarafından desteklenen Pekin merkezli Çin Dış Ticaret Konseyi, deniz aşırı Çinlilere 2012’de bir çağrı yaparak 12. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nın ekonomik kalkınma modelinin dönüşümüne dair öngördüğü

“koordinasyonun desteklemesi” bağlamında, İlk Denizaşırı Çinliler İş Yatırımı Fuarı’nı

176 düzenlemiştir. Devlet Konseyi Denizaşırı Çinliler Ofisi’nin ortaklığında düzenlenen fuarda, yeni dönem ekonomik kalkınmanın geliştirilmesi için “dünya genelindeki Çinli güçlerin yardımına ihtiyaç duyulduğu”453 ifade edilmiştir.

3.2.Çin’in Bölgesel ve Uluslararası Rolü Arasındaki Etkileşimin