• Sonuç bulunamadı

2.4. AVRUPA BRL GÜÇ KAZANMA STRATEJSNN BR

2.4.6. Avrupa Birlii Bilim ve Teknoloji Politikasnn Dier Güç Unsurlarna

Pak’n (2006: 15) da çalmasnda yer verdii gibi, ekonomi alannda Nobel Ödülü sahibi Prof. Dr. Robert Solow, aratrma ve teknoloji gelitirme faaliyetlerinin ekonomik büyümeyi %25–50 etkilediini savunmaktadr. Bu gerçekten hareket ederek, aratrma faaliyetleri, günümüzde ülkeler için sadece bir avantaj deil bir zorunluluk olarak kabul edilmektedir. Aratrma ve bunun sonucu olan teknoloji gelitirme faaliyetleri, insanln geliimine olan katklarndan baka, ülkeler ve topluluklar için de rekabetin artmasnda ve istihdam yaratlmasnda önemli rol üstlenmekte, onlarn siyasi ve ekonomik güçlerini korumalarn ve arttrabilmelerini salamaktadr.

Potocnik’e (2005b: 3) göre, AB ekonomileri büyüme yaratmak zorundadr. Aratrma ve yenilie yatrm yapmak ekonomik büyüme üzerinde olumlu bir etki oluturmaktadr. Kamu AR-GE harcamalarndaki art verimlilikte büyüme etkisi yaratacaktr. Ona göre, ulusal ve Avrupa aratrma kapasitesinin artrlmas, küreselleen dünyada ortak tehdit ve meydan okumalarna kar ibirlii yaparak birlikte hareket edilmesi küresel rekabette avantajl bir konuma geçmek için gereklidir.

Potocnik’in (2006: 2) de ifade ettii gibi, bilim ve teknoloji ile politika arasndaki iliki e zamanl olarak dikkate alnmas gereken çok tarafl ve ksmen birbiriyle çelikili unsurlara dayanmaktadr. Bilim ve politika arasndaki iliki örenerek yapma modeli içinde ekillenmektedir. Potocnik’e (2006: 3-4) göre, bilim ve politika arasndaki ilikide üç dayanak noktas bulunmaktadr. Bunlar; doruluk,

geliim ve sorumluluktur. Bu dayanak noktalar da farkl zamanlarda ortaya çkmtr: Rönesans’tan Aydnlanma’ya kadar olan 16. ve 18. yy. aras, 19. yy.daki Endüstri Devrimi, 20. yy.n ikinci yarsndan sonraki bilgi temelli toplum dönemi.

16. ve 18. yy. aras bilim, doa kanunlarn keif çabas olarak görülmü, bu amaca ulamak için ideoloji, din ya da dier güç ekilleri gibi müdahalelerden korunmutur. Bu balamda, bu dönem için bilimin politikadan istedii bilimsel giriimlerin bamszlnn ya da bütünlüünün korunmas veya garanti altna alnmasdr. Bugünkü anlamda bu görüün gücü bilimin siyasallamasnn ortadan kaldrlmasdr.

19. yy.dan itibaren, bilimsel bulular günlük yaammza olumlu anlamda etki eden teknolojik ilerlemeye öncülük etmi ve ekonomik faaliyetler için yeni alanlar açmtr. Termodinamikler, elektromanyetizma ve kat hal fizii alanlarndaki bulular dev endüstri sektörleri ve faaliyetlerinin olumasnda etken olmu, yaam kalitesini iyiletirmi ve yeni ürünler, iler ve gelirler salamtr. Bu perspektiften, politika, bu geliim kaynan ve ekonomik büyümeyi devam ettirmek amacyla yenilie yardmc olmutur. Bu dönemde bilim ve politika arasndaki iliki politikann aratrma ve yenilie onlar fonlayarak ve aratrma sonuçlarnn ekonomik ve sosyal olarak yenilie dönütürülmesini salayc koullar yaratarak destek olmasna dayanmaktadr. Yenilik sürecinde besleyici rol üstlenerek politika ilerleme ve büyümeyi harekete geçiren bir unsur olarak deerlendirilmektedir. Bu dönemin iddias, bugünün aratrmasnn yarnlarn ve bugünden sonraki mesleklerin yatrm olduudur.

20. yy.n ikinci yarsna kadar, sürdürülebilirlik ve teknolojinin yanl kullanm politikann ilgisini çekmemitir. Atom bombasnn kullanm, sonrasnda ilk petrol krizinin yaanmas ve biyo-teknoloji ile ilgili etik sorunlar sürdürülebilirlik ve teknolojinin yanl kullanm sorunlarn politika gündemine tamaya balamtr. Bu dönemden sonra bilimin nasl yaplaca konusu önem kazanmtr. Artk bilim hem sorunun hem de çözümün bir parças olarak görülmektedir. Bu dönem zarfnda, politikadan hem bilimin ar ve yanl kullanmn kontrol etmesi hem de sürdürülebilirlii, kamu saln ve yiyecek güvenliini salamas beklenmektedir. Bu nedenle, politika kurallar ve standartlar belirlemekte, bilime müdahale etmekte, bilimsel sonuçlarn sosyal hedefleri gerçekletirmesi için uramaktadr. Bir baka

ifadeyle, politika bilimi hem kendine kar korumakta hem de bilimin toplum hizmeti için çalmasn salamaktadr.

Bilim ve teknolojinin ekonomik büyüme ve uluslararas rekabet açsndan üstlendii belirleyici rol giderek artmaktadr. Ortak bilim ve teknoloji politikasnn yalnzca AB’nin tüm politikalar arasndaki önemi artmamakta, ayn zamanda bu politikalar dier Birlik politikalarn giderek daha fazla etkilemektedir. Bu yüzden, Birlik tarafndan yürütülen bata endüstri, bilgi toplumu, enerji ve ulatrma ya da çevre olmak üzere Birlik politikalarnn neredeyse tamam ortak bilim ve teknoloji politikas tarafndan desteklenmektedir. (KV, 2003: http://www.ikv.org.tr/pdfs/70a2 0e57.pdf)

Yeni bilgi teknolojileri endüstriyel rekabet edebilirlik için önemli olmaya balamaktadr. Yerli ya da uluslararas piyasalarda rekabet eden irketler ve devletler rekabeti devam ettirmek için sürekli yenilenmek zorundadr. Yenilik, piyasalar üzerinde kontrol salamaya yardm etmekte, maliyetleri düürmekte ve etkinlii artrmaktadr. Eer bir devlet dier rakipleri üzerinde küçükte olsa bir teknolojik avantaj elde ederse, d piyasalardaki payn artrma olana bulabilecektir. Bu yüzden, en gelimi ülkeler arasndaki teknolojik kapasitedeki küçük bir fark bile, bu ülkelerin göreceli uluslararas rekabet edebilirlii üzerinde önemli bir etkisi olacaktr. Hem askeri yetenekler hem de ekonomik daha önce hiç olmad kadar teknolojiye dayandndan, uluslararas rekabet edebilirlii salamak için yüksek düzeyde bir teknolojik kapasiteye sahip olmak devletler için çok önemlidir. (Robinson, 1995: 160)

Teknolojik liderlik rekabet edebilirlikte egemen bir unsurdur. Posner (1961), Hufbauer (1966) ve Freeman (2004) tarafndan yaplan çalmalarda olduu gibi, teknolojik liderlikle ekonomik kapasite arasnda bir iliki olduu kabul edilmektedir. Hubauer, ticaret performans ve yenilikçi liderlik arasnda bir iliki olduu sonucuna ularken, teknolojik ve yenilikçi liderliin AR-GE’ye ne kadar çok yatrm yapldyla ilgili olduunu belirten Posner, teknolojik ve yenilikçi liderliin dinamik ölçek ekonomileri yaratacan açklamaktadr.

Freeman’n (2004: 541–569) çalmas, “ulusal yenilik sistemi” kavramn kullanmakta ve teknolojik altyaplarn ülkeler arasnda nasl farkllatn ve bu farkllklarn nasl yanstldn analiz etmektedir. Freeman’a göre, teknolojik

liderlik karlatrmal bir avantajdan çok mutlak bir avantaj salamakta ve teknolojik liderlik teknolojiyle balanty yaratan, bir araya getiren, destekleyen kurumlar yanstmaktadr. Freeman’n analizinin kökleri Friedrich List’e dayanmaktadr. Analitik tartmalar önce Almanya, sonra Japonya’y yakalamayla ve taklit etmeyle gösterilmektedir. Uluslararas ticaretteki eitsizlik kalc olmakta ve ar hareket eden ekonomi için serbest ticaret doktrini gereinden çok kstlayc olmaktadr. Freeman’a göre, teknolojik altyapya yaplan devlet yatrm ve düünsel sermaye baarl bir ekonomi için önemlidir. Rekabet edebilirlii salamak için eitim, bilim, ticaret ve endüstri politikalar birletirilmelidir. Freeman, dünya ihracat payndaki uzun dönemli deiiklikler geleneksel fiyat rekabet teorisiyle açklanamadn, teknolojinin önemli bir rol oynadn ifade etmektedir.

AB ortak bilim ve teknoloji politikas ile ortak endüstri politikas birbirleriyle yakn iliki içerisindedir. Endüstri kesimi AB’de ortak bir bilim ve teknoloji politikasnn oluturulmasnn en büyük destekleyicisi olmu, gerekli atlm yapabilmek ve rekabet gücünü artrabilmek için ortak bilim ve teknoloji politikasndan azami fayda salamaya çalmlardr. (KV, 2003: http://www.ikv.org.tr/pdfs/70a20e57.pdf)

Reid (2004: 177-178), Avrupa’da yüksek teknolojiye, bilgisayar balantsna dayanan son model bir ekonominin gelitiini ve yürütüldüünü belirtmektedir. Bunun ardnda yatan nedenlerden bazlar; Avrupal nüfusun orta öretimde matematik, kimya, fizik ve biyoloji alanlarnda Amerikallardan daha iyi hazrlanm olarak üniversitelere gelmesi, Avrupa’daki en iyi üniversitelerinin bu teknolojik alanlarda ABD’nin en iyi üniversiteleriyle kabaca eit düzeyde olmas, belli endüstrilerle belli üniversiteler arasnda güçlü bir etkileimin olmas ve aratrmaclarn niteliinde ve niceliinde art olmasdr. Tüm bunlara ramen, Avrupa’nn ABD’nin çok gerisinde kald görülmektedir. Bu durum da Avrupa’daki çok fazla devlet müdahalesi ve kapitalist sisteme kar alnan tavrla açklanmaktadr. Reid’in de üzerinde durduu gibi, Avrupa’nn AB çats altnda bütünlemesi, ABD’den daha büyük ve daha zengin bir iç piyasa olumasn salam, irketlemelerde ilerleme kaydedilmitir.

Reid (2004: 179), Avrupa piyasalarnn bütünlemesinden kaynaklanan en büyük endüstriyel baarnn cep telefonu olduunu ileri sürmektedir. Finlandiya’nn

Nokia’s, sveç’in Ericson’u ve Almanya’nn Siemens’i çok gerilerden gelip, Amerikan devi Motorola’nn cep telefonu Pazar payn yakalamay ve hatta geçmeyi baarmtr. Benzer bir ekilde, bir ngiliz konsorsiyomu olan Vodafone dünyann en geni cep telefon operatörü olarak ortaya çkmtr. Bu baarlar, bütün ktann tek bir örnek teknik ve ticari standartlara yönelik çabasnn bir sonucudur.

Reid’in (2004: 187–193) çalmasnda yer verdii dier bir endüstriyel baar hikayesi Airbus Industrie’ye aittir. Avrupa’nn ticari jet üreticisi, bugüne dek yaplm en büyük yolcu uça olan 2003’de daha A380’nin üretimini tamamlamadan i yapt havayollarndan 300’ün üstünde sipari almtr. Böylece, kurulduu ilk yllarda AB ve Avrupal devletler tarafndan desteklenen Airbus, Amerikal rakibini ilk kez geçmi ve Pazar paynda dünya lideri olmutur. Böylece, küresel pazarlarda rekabet eden Avrupa firmalarna hükümet destei modeli uygulamas ve endüstri alannda özellikle ABD ve Japonya’ya kar güç oluturma eklinde kendini gösteren AB stratejisi gerçeklemitir. Reid’in çalmasnda yer verdii dier endüstriyel baarlar, Dietrich Mateshitz’in akll içecek olarak piyasaya sunduu Red-Bull ve ESA’nn gelitirdii Galileo uydu programdr.

Silahlardaki teknolojik ilerlemeler ve iletiim ve ulamdaki gelimeler zaman ve mekan ksaltmaktadr. Bu durum, askeri stratejinin niteliini deitirmektedir. Nükleer silahlar, devletler aras rekabete dönümektedir. Askeri güvenlik özellikle büyük güçler arasnda “snrl mal” olmaktan çkmaktadr. Uluslararas rekabet olanak dahilinde daha ekonomik olmaya balamaktadr. Gücün kullanm teknolojik olarak daha çok yönlü olmaya balamtr. Modern silahlar imdi bilgi temelli teknolojilerden özellikle de kapasite ve etkinlii artran bütünletirilmi komuta, kontrol ve iletiim sistemlerinden yararlanmaktadr. Akll silahlarn ve savunma endüstri üslerinin gelitirilmesi askeri teknolojilerden daha çok ticari teknolojiye bal olmaya balamaktadr. Modern ticari teknolojiler askeri teknolojilerden daha ucuz, daha etkili, daha güvenilir ve daha hzl bir ekilde gelimektedir. Bugünün teknolojik anlay kapsamnda askeri üretimden endüstri üretimine aktarlan yan ürün teknolojileri, ticari teknolojilerden askeri silahlara aktarlan yan ürünlerden daha azdr. (Robinson, 1995: 160)

Ortak bilim ve teknoloji politikasnn dorudan etkiledii alanlardan bir dieri de bilgi toplumudur. Yenilik ve gelimelerin en hzl yaand alanlardan biri

olan bilgi toplumu teknolojilerinde ilerlemenin yolu bilim ve teknoloji politikalarna yaplacak yatrmlardan geçmektedir. Nitekim ortak bilim ve teknoloji politikasnn bilgi toplumu teknolojilerine mali destek salad bilinmektedir.

Leitner ve Weber’in (2007:11) de belirttii gibi, bilgi toplumuna doru bir hareket söz konusudur. Bilgi toplumu Avrupa’nn refahn sürdürmesi ve yaam koullarn gelitirmesi için büyük olanaklar sunmaktadr. Bununla birlikte, bilgi toplumu sosyal ve dier riskleri de içinde barndran çok yönlü bir gelimedir. Sonuç olarak, geçmi yllarda ulusal ve Avrupa düzeyinde yaplan youn politika tartmalar bu meydan okumayla uramaktadr. Üzerinde en çok durulan nokta ise, AB’yi “2010 ylna kadar en rekabet edebilir ve dinamik bilgi temelli ekonomisi yapmak” ve “iler ve büyümeyi yaratmaktr” Aho ve dierleri (2006) tarafndan Avrupa Komisyonu adna hazrlanan raporda AR-GE’ye daha fazla yatrm yapmak ve yenilik dostu pazarlar oluturmann önemi üzerinde durulmaktadr. Bununla birlikte, aratrma, teknoloji ve yenilik üzerine tartmalar için büyüme, rekabet edebilirlik ve istihdam konularna önem verilmesine ramen, toplumun uzun dönemli sürdürülebilirlii siyasi gündemde önemli olmaya devam etmektedir. Enerji güvenliinin deerlendirilmesindeki yeni deiiklikler enerji ve kaynaklarn eko etkinliini gelitirme ihtiyacn temin etmektedir. Yeni teknoloji ve yeniliin bu zorluklarla mücadele etmek için katk vermesi beklenmektedir. Nanoteknoloji, biyoteknoloji ve birbirine yaklaan teknolojiler gibi çok çeitli teknoloji alanndaki çok kapsaml vizyonlar, farkl deerlendirmeleri karlamaktadr: tekno ekonomik vaatler artt gibi toplumsal ve salk riskleri de artmaktadr.

Bilim, teknoloji ve yenilik politikasnn yönetiimi ve bunun toplumun büyük kesimine yerletirilmesiyle ilgili tartmalar son yllarda önemli olmaya balamtr. Küresel balamda bilgi üretiminin eklinde, içeriinde ve temposundaki deiimler endüstri ve hükümet için büyük zorluklar ortaya çkarmaktadr. Leitner ve Weber’e (2007: 12) göre, öncelik düzeyleri deien dört temel zorluk bulunmaktadr. Bunlar; rekabet edebilirliin ve yeniliin gelitirilmesi, istihdamn yaratlmas, sürdürülebilirliin salanmas ve meruluun temin edilmesidir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

TÜRKYE’NN BLM VE TEKNOLOJ POLTKASI VE

AVRUPA BRL GÜÇ KAZANMA STRATEJS ÇNDEK YER 3.1. TÜRKYE’NN GÜÇ UNSURLARI AÇISINDAN

DEERLENDRLMES

Çalmann bu bölümünde, bir güç unsuru olarak Türkiye’nin bilim ve teknoloji politikasnn analizi yaplmtr. Bu analiz öncesinde, öncelikle, Türkiye’nin dier güç unsurlar açsndan dünyadaki konumu deerlendirilmitir. Yaplan deerlendirmede corafi özelliklerden, doal kaynaklara ilikin verilerden, demografik ve ekonomik göstergelerden yararlanlmtr. Sonrasnda ise AB’nin güç kazanma stratejisi içindeki yeri Türkiye’nin olas üyeliinin olumlu ve olumsuz yanlar göz önünde bulundurularak saptanmtr. Bu saptama yaplrken, özellikle Türkiye’nin askeri kapasitesine, jeo-stratejik konumuna ve demokrasiyi benimsemi laik bir Müslüman ülke olma özelliine vurgu yaplmtr.

769.630 km2’lik toprak parçasyla yüzölçümü bakmndan dünyann otuz yedinci büyük ülkesi olan Türkiye, corafi olarak Asya ve Avrupa ktalarnn birletii, dünyann ekonomik siyaset ve kültür bakmndan farkl bölgeleri arasnda bir yerde konumlanmaktadr. Türkiye'nin dou ve güneydousunda dünyann en zengin petrol yataklarna sahip, en çok petrol üreten fakat ekonomik bakmdan geri kalm ülkeler yer alrken, batsnda youn nüfuslu ve çok endüstrilemi orta ve bat Avrupa ülkeleri bulunmaktadr. Ekonomik açdan farkl ve birbirine muhtaç bu iki bölgeyi birbirine balayan en ksa kara, deniz ve hava yollar Türkiye'den geçmektedir. Sosyo-kültürel açdan Hristiyan dünyas ile slamiyet’in kesitii ülke konumundaki Türkiye, siyasi açdan da farkl bloklarn arasnda yer almaktadr. Türkiye’nin bu özel konumu, onu stratejik açdan önemli ülkelerden biri yapmaktadr. Türkiye’nin uluslararas ilikiler balamnda gücüne yönelik yaplan çalmalarn pek çounda da onun jeo-stratejik önemi üzerinde durulmaktadr.

Demografik açdan Türkiye’nin gücü incelendiinde, özellikle genç nüfusun toplam nüfusun çounluunu oluturmas açsndan önemli bir güç unsuruna sahip

olduu kabul edilmektedir. Türkiye statistik Kurumu’nun (TÜK) Adrese Dayal Nüfus Kayt Sistemi (ADNKS) verilerine göre, 31 Aralk 2010 tarihi itibaryla Türkiye nüfusu 73.722.988 kiidir. Ayn verilere göre, toplam nüfusun % 76,3’ü (56.222.356 kii) il ve ilçe merkezlerinde ikamet ederken, % 23,7’si (17.500.632 kii) belde ve köylerde ikamet etmektedir. 15-64 ya grubunda bulunan çalma çandaki nüfus, toplam nüfusun % 67,2’sini oluturmaktadr. Türkiye nüfusunun % 25,6’s 0-14 ya grubunda, % 7,2’si ise 65 ve daha yukar ya grubunda bulunmaktadr. Bu da Türkiye’yi güçlü klan önemli unsurlardan biri olarak kabul edilmektedir. Ayrca, TÜK hesaplamalarna göre 2010 ylnda nüfus art hz % 1,14 olarak belirlenmitir.

Dünya ekonomisi bir bütün olarak ele alnp incelendiinde karlatrmalar yapabilmek için ülkeler gruplandrlmaktadr. Yeil’in (2008: 171) de çalmasnda yer verdii gibi, bu gruplandrma deiik kurumlar tarafndan deiik kstaslar üzerinden yaplsa ve kimi deiik sonuçlar savunulsa da, bugün egemen olan, BM’nin de temel ald tanm Dünya Bankas’nn kii bana düen GSMH kstas temelinde yapt tanmdr. Bu kstas temelinde Dünya Bankas üyesi olan 185 ülkenin de içinde bulunduu, nüfusu 30.000’in üstünde olan toplam 209 ekonomiyi alçak gelirli; orta gelirli (bu kategori alt orta gelirli ve üst orta gelirli biçiminde iki alt kategoriye ayrlmaktadr) ve yüksek gelirli ekonomiler olarak kategorize etmektedir. Türkiye bu gruplandrma içinde 2009 yl verilerine göre kii bana ortalama 8214 ABD Dolar gelirle “üst orta gelirli” ülkeler içinde yer almaktadr.

Bir baka ülke gruplandrmas Uluslararas Para Fonu (IMF) tarafndan yaplmaktadr. IMF ülkeleri “gelimi ekonomiler veya ileri endüstri ülkeleri” ve “dier eik pazarlar ve gelimekte (kalknmakta) olan ülkeler” biçiminde ikiye ayrmakta, daha sonra bölgeler baznda alt kategoriler belirlemektedir. Türkiye, bu gruplandrmada gelimekte olan ekonomiler gelimekte ve kalknmakta olan ekonomiler kategorisi içinde Merkezi ve Dou Avrupa alt kategorisinde yer almaktadr.

Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yeri incelendiinde dier küresel güçlerle karlatrldnda çok da etkin bir rolünün olmad görülmektedir. Türkiye’de batl sistemle bütünleme çabalar dorultusunda liberal, serbest piyasa ekonomisi

ve rekabete dayal bir endüstrinin gelimesini gerçekletiren ekonomik sistemin temelleri atlmtr.

2008 Ocak aynda ADNKS sonuçlarna dayal olarak yaynlanan Hane Halk gücü anketlerine göre Türkiye’de istihdam oran % 41,9’dir. Bir baka ifadeyle, çalabilir nüfusun ancak 20.112.000’i istihdam edilmi durumdadr. stihdam edilenlerin % 23,24’ü tarmsal faaliyetler içinde bulunurken, tüm istihdam içinde endüstride çalanlarn oran % 26,42, hizmet sektöründe çalanlarn oran ise % 50,34’dür.

Türkiye daha çok endüstrinin de hzla gelimekte olduu bir tarm ülkesi olma özellii göstermektedir. Yeil’in (2008: 58) de belirttii gibi, 1980’li yllara kadar ilenmemi tarm ürünlerinin genel ihracattaki pay en büyük orana sahipken, (1980 ylnda bu oran % 56), bu oran 1980’den itibaren sürekli ve düzenli bir düü seyri izlemitir. 2004 ylna gelindiinde ilenmemi tarm ürünlerinin genel ihracattaki pay % 4’lere kadar dümütür.

Türkiye’nin tarmsal ürünleri daha çok tütün, pamuk, tahl, zeytin, eker

pancar, fndk, baklagiller ve narenciye iken, Türkiye’de

tekstil, gda, otomobil, elektronik, madencilik (kömür, krom, bakr, bor), çelik, petrol, inaat, kereste, kat endüstrileri gelimitir.

Türkiye’de endüstrinin GSYH katk oranna gelince, bu alanda tarm/ endüstri karlatrmas yapldnda tarmn gerileyen, endüstrinin ilerleyen konumda olduu görülmektedir. Cari fiyatlarla GSYH’ya sektörlerin katks 2007 ylnda u ekildedir: Tarm % 7,4 + Balkçlk % 0,3 = toplam: % 7,7; Endüstri: malat Endüstrisi % 16,5 + Madencilik ve Ta Ocakçl % 1,2 + elektrik, gaz, buhar ve scak su üretimi, datm % 1,8 = % 19,5 + naat Endüstrisi % 5,0 ile birlikte = %24,5; Hizmet Sektörünün katks ise toplam % 56,20 iken, % 11,6 ise vergi sübvansiyonlar tarafndan karlanmtr. (Yeil, 2008: 85) Türkiye ekonomisinde bugün endüstri büyümeyi sürükleyen temel unsur; ekonominin motoru durumundadr.

Türkiye’nin d ticaret tutar AB, Almanya, Birleik Krallk, Kanada gibi ülkelerin d ticaretleri yannda çok azdr. 2010 yl tahmini verilerine göre, Türkiye ihracatta 117,4 milyar dolarla dünyada otuz ikinci srada yer alrken, ithalatta 166,3 milyar dolarla dünyann yirmi beinci büyük ekonomisi konumundadr. Türkiye,

giyim, gda, tekstil, metal ürünleri, ulam malzemeleri ihraç ederken, makine, kimyasallar, yar ilenmi ürünler, yakt ve ulam malzemeleri ithal etmektedir. (CIA, 2010: https://www.cia.gov/library/publications/the-world- factbook/geos/tu.html)

Madencilik, imalat endüstrisinin önemli girdilerinin salanmas ve enerji kaynaklarnn elde edilmesi bakmndan büyük önem tamaktadr. Ekonominin geliebilmesi için bu alann gelimi olmas gerekmektedir. Yeil’in (2008: 87) de ifade ettii gibi, yer alt kaynaklar kt olan ülkeler, gerek enerji üretimi, gerekse imalatta gerekli madencilik kesimi ürünlerini elde edebilmek için büyük boyutlarda dalm yapmak, döviz harcamak zorunda kalrken, yer alt kaynaklar zengin ülkeler bu alandaki üretim ve d satlaryla döviz zengini olabilmektedir.

Dünya rezervlerinde Türkiye’nin önemli paya sahip olduu madenlerin banda Bor madeni gelmektedir. Bu madende dünya rezervlerinin önemli bir bölümü (% 36) Türkiye’de bulunmaktadr. Bunu dünya rezervlerinin % 23,93’ü ile Feldspat, % 7’si ile Barit, % 2,26’s ile Antimuan, % 2,21’i ile Diatomit, % 1,75’i ile