• Sonuç bulunamadı

Alevi Kültürel Kimliğinin Sürekliliğinde Alevi Kültürel Belleğinin

Y. Ö.K DOKÜMANTASYON MERKEZİ TEZ VERİ FORMU

1. BÖLÜM

2.2. Kültürel Bellek

2.2.1. Alevi Kültürel Kimliğinin Sürekliliğinde Alevi Kültürel Belleğinin

Önceki bölmelerde de değinildiği üzere, kimliğin inşasında en temel öğe tanınma ve tanımlama ile aidiyet duygusunun oluşmasıdır. Böylece birey ‘ben kimim?’ sorusuna cevap verebilir ve bir topluluğa ait olmanın verdiği güven hissini yaşar. Kültürel bellek ise bir grup ya da topluluk içinde anlam taşıyan her şeyi ifade eder. Dolayısıyla toplum için anlamlı kabul edilen unsurların hatırlanması büyük önem taşır. Kültürel belleğin en önemli olgusu “hatırlama kültürü” dür. Bireylerin kapasitesini geliştirmeye yönelik belleğin aksine, topluluk ruhu veren bellekle ilgili olan hatırlama kültürü bir gruba dayanır ve sosyal sorumluluğun devamını amaçlar. Vurgulanması gereken nokta ‘neyi unutmamamız gerekir?’ sorusudur (Assmann 2001:34). Max Weber(1947) ise hatırlamaya ilişkin şu düşünceyi vurgular:

Tüm etnik farklılıkların ardında seçilmiş halk olma düşüncesi yatıyor. …kendini böyle gören ve diğer halklarla arasına mesafe koyan her halk, bir şekilde seçilmiş olduğuna inanır….. Hatırlamak eylemi seçilmiş olma ilkesine dayanıyor. Çünkü seçilmiş olmak hiçbir şekilde unutulmaması ve unutturulmaması gereken en yüksek düzeyde sorumluluklar kurumu anlamına geliyor. (Aktaran, Assmann 2001:35)

Toplumların tarihinde büyük önem taşıyan, hatta bazen de dönüm noktası olan ya da belli döngülerde tekrarlanan olaylar toplumun belleğinde yer ederek hatırlanırlar. Alevi Sünni kutuplaşmasının en belirgin sebebi, Aleviliğin temellerinin atıldığı ve Alevi toplumu için dönüm noktası olarak tanımlayabileceğimiz Kerbela Olayı’dır. Hz. Hüseyin’in Medine’ye gitmek üzere yola çıkışı, Kerbela’da Muaviye ve yandaşları tarafından susuz bırakılmaları ve Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt soyundan

44

gelen yetmiş iki kişinin öldürülmesi ve ailesinin onlara esir düşmesi, Alevi kültürel belleğinin en önemli figürüdür. Dolayısıyla Alevi ibadetinde büyük önem taşıyan cemlerde dedenin sözlü anlatımıyla sürekli tekrarlanarak, Alevi toplumunun unutmaması ve unutturmaması gereken bir olay olarak hatırlatılır.

Belli döngülerde tekrarlanan olaylar da toplumsal belleğin hatırlama figürleri içinde yer tutar. Örneğin Aleviler Hz. Hüseyin ve Ehl-i Beyt üyelerinin Kerbela’da susuz kalarak öldürülüşlerini tekrar hatırlayarak anmak için, Muharrem ayında su içmeden oruç tutarak, dünyasal zevklerden ve ihtiyaçlardan uzak dururlar. Tutulan on iki günlük orucun sonunda yaptıkları aşure ile atalarını anarlar. Hatırlamaya ilişkin en önemli özelliklerden biri zamana bağlılıktır. Gözlemlendiği üzere Muharrem ayı ve Aşure günü de Alevi kültürel belleğinin sürekli hatırlanan bir zamanı olarak tekrarlanır. Böylece hatırlama yoluyla geçmişte yaşanan olay tekrar gündeme gelir ve gelecek yeniden inşa edilir.

Hatırlamaya ilişkin zaman ve geçmişe yönelik önemli tarihi olayların hatırlanmasının yanında, “belli bir ahlaki ve siyasi düzenin hiyerarşilerini de düzenleyen mekanlar” (Stokes 1998:125) da hatırlamanın diğer önemli figürleridir. Çünkü hatıralar yaşandığı mekana da dayanır. Dolayısıyla kendi varlığını sağlamlaştırmak isteyen her topluluk, sadece içsel iletişim biçimlerinin sahnesi olarak değil, aynı zamanda kimliklerinin sembolü ve hatıralarının dayanak noktası olarak belli mekanları yaratmak ve garanti altına almak ister. Çünkü belleğin mekana ihtiyacı vardır (Assmann 2001:43). Hristiyanların inanç ve ibadetlerini yaşadığı kiliseye gitmeleri gibi, Sünnilerin ibadet etmek için camiye girmeleri gibi, Aleviler de ibadetlerini yaşamak için cemevine giderler. Başka bir ifadeyle, Alevi toplumunun farklı düşünce çerçevelerinde gruplaşmış Alevi örgütlerine üye olması, bu örgütlerin öncülüğünde oluşturulan cem evlerinde ibadet etmeleri belleklerinin mekana ihtiyacından kaynaklanır. Bu şekilde kültürel kimliklerini ve belleklerini koruyarak, sürekliliğini sağlarlar. Dolayısıyla belleklerinde korudukları bilgiyi yeni nesillere aktarabilirler.

45

Hatırlamanın mekana ilişkin diğer bir görünümü de belli döngülere bağlı olarak yapılan kutsal liderleri anma günleri ve kutsal mekanların ziyaretleridir. Bu uygulama topluluğun atalarıyla birlikte yaşaması, onların isimlerini ve anılarını taze tutması, kendi kültürel kimliklerini korumaları anlamına gelir. Her yıl ağustos ayında yapılan ‘Hacı Bektaşi Veli Anma Etkinlikleri’, ‘Hamza Baba Anma Etkinlikleri ’ ve ‘Abdal Musa Anma Etkinlikleri’ vb. gibi etkinlikler, Alevi toplumunun dini liderlerinin türbelerini ziyaret ederek, kimliklerini onayladıkları ve kökenlerini hatırlayarak kültürel belleklerini oluşturdukları “bellek mekanları”dır. İzmir Tahtacıları da Hıdrellez ve Nevruz günlerinde daha önceden çevresini temizleyip, beyaza boyadıkları aile mezarlarının başında kaybettikleri aile büyüklerinin sevdiği yiyecekleri yiyerek ya da çevreye dağıtarak hayırlısını verirler. Böylece atalarını anarak kültürel kimliklerini onaylarlar.

Kültürel belleğin oluşumunda dinin etkisi büyüktür. Hatırlama figürlerinin dini anlamları vardır ve hatırlatmayı amaçlayan canlandırma biçimleri genellikle bir bayram niteliği taşır. Bu kutlama kökensel geçmişin canlandırılmasını sağlar. Böylece grup hem tarihini hatırlar, hem de kökenine ait hatırlama figürlerini belleğinde canlandırarak kimliğinden emin olur (Assmann 2001:56).

Katolik Hristiyanlar’da komünyon olarak da bilinen RAB’bın sofrası, İsa’nın çarmıha gerilmek üzere yakalanmadan önce öğrencileriyle yediği son akşam yemeğinden sonra kilisenin yaptığı bir törendir. Hristiyanlar ekmek böler ve şarap ile bu töreni kutlarlar. Her Hristiyan bir lokma ekmek ile bir yudum şarap yiyip içerek törene katılır. Bu tören ile Hristiyanlar İsa’nın günahının bedeli olarak bedenini ve kanını sunmasını kutlarlar. O kurban olmuştur. İşte Hristiyanlar bir araya geldiklerinde İsa’nın kendileri için ne yaptığını anımsar, O’na teşekkür ederler.(http://www.frmartuklu.net/diğer-dinler-inanclar/69097-hristiyanlık- nedir.html)

Katoliklerin yaptıkları komünyon töreninde hatırlama figürleri İsa’nın çarmıha gerilmesidir. Bu olayı hatırlayarak, geçmişlerini hatırlayarak yeniden inşa ederler. Alevi toplumunda belli döngülerde yapılan cemleri de içerdiği Oniki hizmeti, zakirlerin okuduğu Alevi kültür ve yaşam felsefesini anlatan deyişleri, dönülen semahları, Kırklar Meclisi’nin canlandırılması, dedelerin sözlü anlatımları

46

ile kökensel geçmişin hatırlandığı, Alevi toplumunun aidiyet bilincini vurgulayan ritüeller olarak tanımlamak mümkündür.