• Sonuç bulunamadı

İKİNCİ BÖLÜM A. TARİHÎ ARKA PLAN

2. Ahzab Sûresi, 53. Ayetin Tefsirleri

Ey inananlar, yemeğe çağırılmadan peygamberin evlerine girmeyin, yemek vaktini gözetlemeyin. Davet edildiğiniz zaman girin, yemeği yeyince dağılın, söze dalmayın. Çünkü bu peygambere eziyet ediyor, fakat o utanıyordu. Ama Allah, haktan utanmaz. Onlardan birşey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Sizin, Allah’ın Rasûlüne eziyet etmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikâhlamanız asla olamaz. Çünkü bu, Allah katında büyüktür.

Bu ayetin nüzul vaktinin Hz. Peygamber’in Cahş kızı Zeyneb’le evlendiğinin sabahı olduğu söylenmektedir. Nitekim Peygamberi onunla bizzat Allah evlendirmiştir. Bu, hicretin beşinci senesinin Zilkade ayında gerçekleşmiştir. Katâde, Vâkıdi ve başkaları böyle söylemişlerdir.116

Ayetin nüzuluyla ilgili olarak Enes İbn Malik’e dayandırılan hadis, oldukça çeşitli tariklerle Buhâri, Müslim, İbn Ebi Hâtim, Neseî, Tirmizî, İbn Cerîr Taberî ve diğerleri tarafından zikredilmiştir. Bu rivayete göre, Hz.Peygamber, Zeynep binti Cahş ile evlenince halkı toplayarak, onlara yemek ikramında bulunmuştur. Yemekten sonra bazı kişiler Hz. Peygamberin evinde oturarak sohbete dalmışlar, bir süre geçince Peygamber, onların kalkıp gitmeleri konusundaki isteğini beden diliyle kibarca ifade etmiş, bir kısmı bunu fark ederek kalkıp ayrılırken, bir kısmı oturmaya

115Söz konusu rivayetler için bkz. Taberî, a.g.e., c. 10, s. 296-297:87-03, İbn Kesir, Tefsir, c.

6, s. 411-416, İbn Ebî Hâtim, a.g.e., c. 9, s. 3131-3133:73-81, Cassâs, a.g.e., c. 3, s. 529.

116 İbn Kesir, Tefsir, c. 6, s. 450, Vâhidi, Esbâbu’n Nüzul, Daru’l Mektebeti’l İlmiye, Beyrut 1991, s. 372, Abdul Fettah el-Kâdi, Esbâb-ı Nüzûl, s. 318-319.

devam etmiştir. Uzunca bir bekleyişten sonra onlar da kalkıp evden ayrılmışlardır.

Bu bekleyiş Hz. Peygamber’i rahatsız etmiştir. Bu olay üzerine yukarıdaki ayet nazil olmuştur.117

Buhari ve Müslim’in Sahihlerinde geçen bir rivayette Hz. Ömer’in, bazı konulardaki beklentilerini Hz. Peygamber’e bildirmesi ve bunlar hakkında ayet gelmesi ile ilgili olarak, “Rabbimle üç-dört noktada birleştim.” dediği geçmektedir.

Bu noktalardan biri, Hz. Ömer’in Hz. Peygamber’in evlerine118 gelen çok sayıdaki

117 Ayrıntılı bilgi için bkz. Taberî, a.g.e., c. 10, s. 323-325:5-8,10,11,13, Vâhidi, a.g.e., s.372-73, İbn Kesir, Tefsir, c. 6, s. 451-453, İbn Ebî Hâtim, a.g.e., c. 9, s. 3148:53-54, Buhari, Sahih-i Buhari ve Tercümesi, çev. Mehmed Sofuoğlu, Ötüken Yay., İstanbul, 1988, Kitabu’l İsti’zân, c. 13, s. 6184-6187, Kitabu’t Tefsir, c. 10, s. 4674-4677, Kitabu’l Et’ıme, c.

12, s. 5542, Kurtubî, a.g.e., c. 14, s. 143-144, Zemahşerî, a.g.e., c. 2, s. 219, Râzi, a.g.e., c.

18, s. 285, Cassâs, a.g.e., c. 3, s. 543, bkz. Buhari, Nikah 68, İsti’zan 10, 33, Tefsir (Ahzab) 8.

118 Ayette belirtilen düzenlemelerin anlaşılması açısından bu evlerin nasıl oldukları ile ilgili bilgiye sahip olunması gerektiğini düşünmekteyiz. Hz.Peygamberin evleri, mescide bitişik olarak yan yana sıralanmış odalardan ibarettir. Her bir eşi için bir oda bulunmaktadır. Bu odalardan birinde de kızı Fatıma ailesiyle oturmaktadır. Kıblenin Mescid-i Haram yönünde oluşuna dek bu odaların kapıları doğrudan mescide açılmaktadır ve kapılar kurutulmuş derilerden ibarettir. Hz. Peygamber, kızı Fatıma’yı eşi ve çocuklarıyla Medine’de Yahudilerden boşalan evlerden birine yerleştirinceye kadar misafirlerini hangi eşinin odasında (evinde) bulunuyorsa o odada kabul etmektedir. Kızının ailesinden boşalan odayı daha sonra misafir odası olarak kullanmıştır. Bu odayla da Hz. Aişe’nin odası arasındaki duvarda bir pencere yer almaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Hamidullah, a.g.e., c. 2, s. 1052-1060, dönemin evleri ve ev içi ilişkileri hakkında Nur:58. ayet ile ilgili olarak İbn Abbas’ın kendisine sorulan soruya verdiği cevap da açıklayıcı görünmektedir. Ayet şöyledir: Ey inananlar, malik olduğunuz köle ve cariyeler ile henüz ergenlik çağına erişmemiş çocuklar, şu üç vakitte yanınıza girmek için sizden izin istesinler. Sabah namazından önce, öğleyin elbiselerinizi çıkardığınız vakit ve yatsı namazından sonra. Bu üç vakit, sizin soyunup dökündüğünüz vakitlerdir. Bu vakitler dışında birbirinizin yanına girip çıkmada ne sizin ne de onlar için bir sakınca söz konusu değildir. İşte Allah, ayetlerini size böylece açıklamaktadır…” İbn Abbas, bu ayetin nazil olduğu sıralarda halkın evlerinde perdeler ve özel hazırlanmış odaların bulunmadığını, bazen hizmetçiler, çocuklar yahutta adamın

kişinin içinde iyilerin yanı sıra kötülerin de bulunması nedeniyle Hz. Peygamber’den hanımları ile gelenlerin arasına bir perde çekmesini istemesidir.119

Bazı kaynaklar Hz. Ömer’in sokakta gördüğü Hz. Peygamber’in eşi Sevde’yi uyarması olayı ile toplu halde yenilen bir yemekte Hz. Ömer veya bir başka erkeğin elinin yanlışlıkla Hz. Aişe’nin eline değmesi olayını da ayetin nüzul sebebi olarak göstermişlerdir.120 İbn Kesir ve Taberî, Sevde olayının bu ayetin nüzuluyla ilgili olmadığını belirtirken121; Kurtubî bu iki olayın da ayetin nüzuluyla ilgili olmadığını belirtmiştir.122 Bu ayetin, bir adamın Hz. Peygamber’in eşlerinden birisiyle evlenmek istemesi üzerine nazil olduğu da söylenmiştir.123

Ey inananlar, yemeğe çağırılmadan peygamberin evlerine girmeyin, yemek vaktini gözetlemeyin! Davet edildiğiniz zaman girin; yemeği yeyince dağılın, söze yanında kalıp başkasından olan öksüz kız çocuğunun, adam hanımı ile cinsel beraberlik halinde iken giriverdiğini, ayetin işte bu nedenle geldiğini söylemiştir. Ebu Davud, Edeb 129, 130.

119 Taberî, a.g.e., c. 10, s. 324:9, 326:17,18, İbn Ebî Hâtim, a.g.e., c. 9, s. 3148:55, İbn Kesir, Tefsir, c. 6, s. 450-451, Zemahşerî, a.g.e., c. 2, s. 220, Buhari, a.g.e., c. 10, s. 4673, ayrıca bkz. Buhari, Tefsir (Ahzab) 8, Salât 32, Kurtubî, a.g.e., c.14, s.144.

120 Bkz. Vâhidi, a.g.e., s. 374.

121 ‘Sevde’ ile ilgili rivayet Aişe’den gelen farklı bir sürümüne göre şöyledir: Hicap ayetinden sonra Sevde’yi dışarıda gören Hz. Ömer: ‘Allah’tan korkmaz mısın ki bizden saklanmazsın. Baksana nasıl dışarı çıkarsın?’ deyince, Sevde eve geri dönüp Hz. Ömer’in sözünü Hz. Peygamber’e aktarır ve Hz. Peygamber’e vahiy iner ve ‘Allah Teâlâ ihtiyacınızı gidermek için size dışarıya çıkma iznini verdi.’ der. Buna göre bu olay Ahzap:53’ün değil de Ahzap:59’un nüzul sebeplerinden biri olarak gösterilebilir.

122 İlgili rivayetler ve ayrıntılı bilgi için bkz. İbn Kesir, Tefsir, c. 6, s. 453, Buhari, a.g.

tercüme, Kitabu’l Vudû, c. 1, s. 298, Kitabu’n Nikah, c. 11, s. 5312-5313, Taberî, a.g.e., c.

10, s. 325:16, 326:19,20,22, İbn Ebî Hâtim, a.g.e., c. 9, s. 3148:56, Zemahşeri, a.g.e., c. 2, s.

220, Kurtubî, a.g.e., c. 14, s. 144.

123 Taberî, a.g.e., c. 10, s. 327:23-25, İbn Ebî Hâtim, a.g.e., c. 9, s. 3150:63-66, Vâhidi, a.g.e., s. 374, Zemahşeri, a.g.e., c. 2, s. 220, Râzi, a.g.e., c. 18, s. 287, İbn Kesir, Tefsir, c. 6, s. 455, Cassâs, a.g.e., c. 3, s. 543.

dalmayın. Çünkü böyle yapmanız peygambere eziyet ediyor, fakat o (bunu söylemekten) utanıyordu. Ama Allah hak(kı söylemek)tan utanmaz. (Yâ eyyuhe’l-lezîne âmenû, lâ tedhulû buyûte’n-nebiyyi illâ en yu’zene leküm ilâ taâmin ğayra nâzirîne inâhû ve lâkin izâ duîtum fedhulû, feizâ taımtüm fenteşirû ve la müste’nisîne lihadîsin. İnne zaliküm kâne yu’zî’n-nebiyye, feyestehyî minküm, vellâhu lâ yestehyî min el-hakki.)

Yukarıda da belirttiğimiz gibi bu ayet, bazı kimselerin Hz. Peygamber’in evlerine girme, evlerinde bulunma veya eşleri ile olan ilişkilerinde terbiye ve nezaket kurallarına uymamaları ve bu davranışlarının Hz. Peygamber’i sıkıntıya sokması ile ilgili olarak gelmiştir. Buna göre yemeğe davet olunmadığı halde yemek vakitlerinde evlere girilmemesi, yemeğe davet olunduğunda ise yemekten sonra oturulmaması, aksi davranışın Hz. Peygamber’e sıkıntı verdiği halde onun bu durumu söylemekten çekinmesi nedeniyle Allah tarafından uyulması gereken adâb-ı muaşeret kuralları olarak bildirilmiştir.124

Onlardan birşey istediğiniz zaman perde (hicâb) arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. (ve izâ seeltumûhunne metâan fe’selûhunne min verâi hicâbin zâlikum etharu likulûbikum ve kulûbihinne.)

Ayet bağlamında rivayetlere bakıldığında ‘hicap’ sözcüğünün, genel olarak Hz. Peygamberin eşlerinin odalarının girişinde bulunan ve kapı yerine kullanılan örtüler olduğu, bu ayetin gelişinden sonra kapıya gelenlerin perdeyi açmadan önce

124 Konuyla ilgili bu çerçevede olan bazı rivayetler, Mücahid, Katâde, Dahhak’a ait görüşler v.b. için bkz. İbn Kesir, Tefsir, c. 6, s. 454, İbn Ebî Hâtim, a.g.e., c. 9, s. 3148-49:57-60, Cassâs, a.g.e., c. 3, s. 543, Kurtubî, a.g.e., c. 14, s. 144. Ayrıca bu ayetin gelişiyle, ayette geçen Allah’ın haktan (söylemekten) utanmaması ile ilgili ifadeden cesaret alan bir kadın özel bir soruyu Hz. Peygamber’e sorabilmiştir. Ümmü Seleme’den şöyle dediği kaydedilmektedir: Ümmü Süleym Hz. Peygamber’e gelerek dedi ki: “Ey Allah’ın Rasûlü, şüphesiz ki Allah haktan utanmaz. Kadın rüyasında ihtilam olduğu takdirde gusletmesi gerekir mi?” Rasûlullah(as): “Suyu gördüğü takdirde (evet).” diye buyurdu. Kurtubî, a.g.e., c. 14, s. 146.

seslenerek izin istedikleri anlaşılmaktadır. Buna göre bu ayetin gelişinden önce Hz.

Peygamberin eşlerinin odalarına, odada bulunan(lar)ın uygun olmayabileceğini dikkate almadan, izin almaksızın giriverenlerin veya kapıyı (perdeyi) açanların olduğu da anlaşılmaktadır.125 Ayrıca hicabın başörtüsü veya giysi anlamında kullanıldığı da rivayetlerden anlaşılmaktadır.126

Ayetin onlardan bir şey (metâ) istediğiniz zaman kısmının tefsirinde Mücahid, Hz. Peygamber’in hanımlarının perdeli (örtünmüş) olmaları gerekliliğini vurgulamıştır. Süddi ise ‘bir şey’i “ihtiyaçlar” olarak tefsir etmiştir.127 Buna göre

‘herhangi bir ihtiyacınızın olması durumunda’ denilebilecektir.

Burada sözkonusu edilen metânın (ihtiyaç duyulan şey) mahiyeti hakkında görüş ayrılığı vardır. Bunun kendisi ile yararlanılan ve insanların birbirlerine iğreti olarak verdikleri şeyler oldukları söylenmiştir. Ayrıca bunun fetva demek olduğu söylendiği gibi, Kur’ân-ı Kerîm sahifeleri olduğu da söylenmiştir. İstenmesi mümkün olan kapkacak ve diğer dini ve dünyevi ihtiyaçların tümünün metâ’nın kapsamına girdiği söylenilebilir.128

Sizin Allah’ın Rasûlüne eziyet etmeniz ve kendisinden sonra onun eşlerini nikâhlamanız asla olmaz. Çünkü bu, Allah katında büyük (bir günah) tür. (ve mâ kâne leküm en tü’zû rasûle’llâhi ve lâ en tenkihû ezvâcehu min ba’dihî ebeden inne zâliküm kâne ınde’llâhi azîmâ.)

İbn Abbas’tan bu ayet konusunda şöyle dediği nakledilmiştir: “Bu ayet-i kerime peygamberin eşlerinden birisiyle evlenmek isteyen bir adam hakkında nazil

125 Bkz. Buhari, Nikah 23, rivayette “hicabın inişinden sonra Eflah Aişe’nin yanınına girmeye izin istiyordu” şeklinde geçmektedir, bkz. Tirmizi, İsti’zan ve Âdâb 16.

126 Buhari, Hac 64, rivayete göre Hz. Aişe Müzdelife’de bir çadırın içinde iken, Atâ ashaptan biriyle birlikte Hz. Aişe ile görüşmüştür. Aişe’nin hicabının ne olduğunu soran İbn Cüreyc’e Atâ Aişe’nin hicabının gül rengi bir gömlek olduğunu söylemiştir.

127 İbn Ebî Hâtim, a.g.e., c. 9, s. 3150:61-62.

128 Kurtubî, a.g.e., c. 14, s. 146

olmuştur. Adamın birisi (ravilerden) Süfyan’a sordu, “Bu, Aişe ile mi evlenmek istemişti?” O, “böyle söylenirdi.” Mukâtil İbn Hayyan ve Abdurrahman İbn Zeyd İbn Eslem de aynı rivayeti nakletmişlerdir. Her iki ravi Süddi’den: “Hz. Peygamberin hanımı ile evlenmek isteyen kişi Talha İbn Ubeydullah idi. Nihayet bunun haram olduğunu bildiren ayet nazil oldu.” dediğini nakletmişlerdir.129

İbn Atiyye, Talha bin Ubeydullah’ın Hz. Peygamber’in hanımlarından biriyle evlenmek istediğini söylemiş olmasını kabul etmemiştir. Böyle bir sözü münafıklardan birinin söylemiş olduğunu belirterek: “Rivayet edildiğine göre münafıklardan bir kimse Rasûlullah (as), Ebu Seleme’den sonra Ümmü Seleme ile ve Huneys b. Huzâfe’den sonra da Hafsa ile evlenince şöyle demiş: ‘Muhammed’e ne oluyor ki bizim hanımlarımızla evleniyor? Allah’a yemin ederim, eğer o da ölecek olursa, biz de onun hanımları arasında okları dolaştırırız.’ Bunun üzerine bu ayet-i kerîme nazil oldu. Yüce Allah, ondan sonra hanımlarını nikâhlamayı haram kıldı ve onlara annelik hükmünü verdi. Bu da Hz. Peygamber’in özelliklerindendir. Onun ayrıcalıklı bir şerefe sahip olduğunu ortaya koymak, mertebesine dikkat çekmek içindir.” demiştir. 130

Şöyle de denilmiştir: Hz. Peygamber’in hanımlarıyla evlenmenin yasak kılınış sebebi, onların cennette de hanımları olacaklarından dolayıdır. Buna göre bir kadın cennette, dünyada iken onunla son evli bulunan kocasına verilecektir. Huzeyfe hanımına şöyle demiş: “Eğer Yüce Allah bizi cennetine koyacak olursa, sen de cennette benim eşim olmak istiyorsan benden sonra evlenme. Çünkü kadın son kocasına verilecektir.”131 Enes’ten, Ümmü Habibe Hz. Peygambere, “Bizlerden bir kadının iki eşi olmuş olur da ölürse ve cennete girerse, hangi eşiyle birlikte olur?”

129 İbn Ebî Hâtim, a.g.e., c. 9, s. 3150:63-66, Vâhidi, a.g.e., s.374, İbn Kesir, Tefsir, c. 6, s.

455, Zemahşerî, a.g.e., c. 2, s. 220, Râzî, a.g.e., c. 18, s. 287, Cassâs, a.g.e., c. 3, s. 543, Kurtubî, a.g.e., c. 14, s. 147.

130 Kurtubî, a.g.e., c. 14, s. 147

131 Kurtubî, a.g.y., Cassâs, a.g.e., c. 3, s. 543

diye sorduğunda Hz. Peygamber, “Ey Ümmü Habibe, dünyada ahlâkça güzel olan ahirette onun eşi olur, dünya ve ahiretin hayrı için güzel ahlâka git.” demiştir.132

Evlilik ile ilgili Kur’an ayetlerine ve hadislere genel olarak bakıldığında, asaletin çok önemli olduğu dönemin Arap toplumunda erkeklerin evlenmek için öncelikle soylu kadınları tercih ettikleri, evlenmek üzere onlara meylettikleri görülmektedir. Kuran’da istemeseniz de mümin bir cariye, istediğiniz müşrik bir kadından iyidir…133 gibi ayetler yer almaktadır. Erkeklerin evlenme tercihleri güçleri oranında en üstte en soyludan en altta cariyeye kadar inebilmektedir. Bu durumda peygamber eşi olmakla soyluluğun en üst mertebesinde yer alan kadınlar en çok meyledilen kadınlar olabilecektir. Buna bağlı olarak da sûrede onlar müminlerin anneleri olarak vasıflandırılarak ve bu ayetteki yasaklamayla bu meylin önüne geçilmiş olsa gerektir.