• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: AHLAKİ OLGUNLUK KAVRAMININ KURAMSAL ÇERÇEVESİ

1.1. Ahlaki Olgunluğa İlişkin Yaklaşımlar

1.1.3. Bütüncül Ahlak Eğitimi Yaklaşımlarında Ahlaki Olgunluk

1.1.3.3. Ahlaki Örneklik Kuramı

Ahlaklılığın kapsadığı psikolojik özelliklerin belirlenmesi konusunda yeni bir bakış açısı geliştirilmesi gerektiğini ifade eden Walker (2002), ahlaki örneklik kuramında ahlakın bileşenlerine ilişkin bütüncül bir yaklaşım ortaya koymaktadır. Ahlaki örneklik kuramı, henüz bir ahlak eğitimi yaklaşımına dönüştürülmemiş olmakla birlikte, ahlak eğitimine ilişkin önerilerde bulunmaktadır. Ayrıca Walker’in çalışması, kişilerin ahlaki olgunluğu nasıl anlamlandırdığını sorgulaması, böylece ahlaki olgunluk kavramına ilişkin bir çerçeve sunması bakımından da önemlidir. Bu hususlardan dolayı Walker’ın ahlaki örneklik kuramı, bütüncül ahlak eğitimi yaklaşımları içerisinde değerlendirilmiştir. Giriş kısmındaki ilgili çalışmalar başlığında da ifade edildiği üzere, Walker ve Pitts’in çalışmasının sonuçlarına göre (1998) ahlak, bazı sosyal ve kişilerarası etkileri olan ve iç-ruhsal (intrapsişik) bilişsel ve duyuşsal mekanizmalar tarafından yönetilen gönüllü eylemlerdir. Bu tanımda vurgulanan birkaç husus bulunmaktadır. Bunlardan ilki ahlakın insanların etkileşimlerini düzenleyen hem kişilerarası hem de içsel bir girişim olduğudur. Ahlak kişinin davranışlarının başkalarının hukuku üzerinde ortaya çıkardığı etki ile ilgili olması bakımından kişilerarasıdır. Yine ahlak insanın nasıl yaşaması gerektiğini ifade eden varoluş sorusu ile ayrılmaz ilişkisinden ve temel değerleri, yaşam biçimini ve kişinin ahlaki kimliğini etkilemesinden dolayı içsel bir girişimdir. Yukarıdaki tanımda ikinci vurgulanan husus ise ahlaki süreçlerin düşünce, duygu ve davranışın dinamik etkileşimini kapsayan çok boyutlu bir niteliğe sahip olduğudur. Suç veya empati gibi ahlaki duygular, insanın kişisel değerlerine ya da diğerleriyle etkileşimlerine eşlik eden bazı bilgi ve düşüncelerle ortaya çıkar ve bu davranışlar onların ahlaki niteliğini belirleyen niyetlerde kendisine dayanak bulur.

Walker, ahlaki süreçlerin bu interaktif doğasının, alandaki hâkim paradigmalar tarafından minimalize edildiği görüşündedir. Zira ahlak psikolojisindeki birbiriyle rekabet eden sosyal öğrenme geleneği, psikanalitik ve bilişsel-gelişimsel gelenek ahlaki işleyişteki düşünce, duygu ve davranışın birbirine bağlı olan doğasının üstünü örter ve ayrıştırılan bazı özel bileşenler hakkındaki anlayışı önemsizleştirir. Dolayısıyla Walker, bu farklı yönlerin birbiri ile nasıl ilişkide oldukları konusunda daha kapsamlı ve bütüncül bir değerlendirmenin, ahlak psikolojisi için acil bir hedef olduğunu ifade eder (Walker, 2002: 65-66).

Walker, ahlaki mükemmellik ile ilgili araştırmalarda iki boyutlu bir yaklaşımın benimsendiğini belirtir. Buna göre birinci yaklaşım, ahlaki erdemler ve ideallere geniş bir anlayışa götüren bir yol olarak günlük dilde ve yaygın anlayışlarda kökleşen ahlaki mükemmellik kavrayışlarını inceler. Diğer yaklaşım ise en geçerli modelleri ve insani gelişim ölçülerine ilişkin şablonları kullanan, ahlaki örnekler olarak tanımlanan bireylerin güncel psikolojik süreçlerini incelemekle meşgul olur. Bu hususa değindikten sonra Walker, mevcut anlayışlar çerçevesinde yürütülen başlangıç araştırmalarının, ahlak eğitimindeki çocuklar ve gençlerle olan meşguliyet alanları için göstergelere sahip olduğunu söyler. Ona göre aslolan, çocukları ahlaki alanın genişliği ve onların değerlerinin, seçimlerinin ve eylemlerinin ahlaki göstergeler için duyarlı hale getirmeye olan ihtiyaçtır. Dolayısıyla ahlak, günlük hayatın her yanına yayılan bir parça olarak düşünülmeli ve insanların düşüncelerinde çok önemli bir konuma sahip olmalıdır. Çocukları ahlaki alan konusunda daha farkında kılmak, hayatta üstlenilen birçok şey için ahlaki kaygıların alakalı olduğu ahlaki bir kimlik gelişimini kolaylaştıracaktır (Walker, 2002: 81).

Walker, ahlak eğitiminde çocukların ahlaki işleyiş içerisinde arka planda yaşanan gerginliklerle mücadele etmeleri gerekliliğine vurgu yapar. Onun çalışmasının sonuçlarında ulaştığı ahlak kavramının altında yatan bir boyut, irade ve paylaşma kavramlarını içeren kendi-öteki boyutudur. Burada bazen çoğu ahlaki durumda sürdürmesi zor olan, kişilerarası duyarlılık yeteneğinin gelişimini dengelemeye ihtiyaç vardır. Çocukların ahlaki değerlere bağlılığı ve onları yapma konusundaki isteklilikleri, yeni fikirlere karşı açıklık ve başkalarının koşulları, bakış açılarına ilişkin bir duyarlılık ile dengelenmesi gerekir. Bu bağlamda tehlikeli olan husus, kendi ahlaki amaçları peşinde

olan, başkalarına karşı saygısızca davranan çocuklara eğitimcilerin böyle bir ahlaki irade ve kesinlik duygusunu aşılama ihtimalidir. Ahlak kavramının altında yatan diğer bir boyut ise, ortak ahlaki değerler ve özerk ahlaki ilkeler arasındaki sıkça görülen gerilimleri yansıtan içsel-dışsal boyuttur. Bu noktada, çocukların içerisinde yaşadıkları toplumun sahip olduğu ahlaki değerlere saygı ve dikkatlice düşünülmüş bireysel ahlaki ideal ve ilkeleri izleme gerekliliği arasındaki tesadüfi gerilimleri değerlendirmesi gerekir (Walker, 2002: 81-82).

Walker’a göre ahlak eğitimi, ahlaki erdemlerin eleştirel bir tartışmasını da kapsamalıdır. Kolay bir şekilde sınıf duvarlarını erdemlerin yazılı olduğu afişler ile kaplamak, iyi bir ahlaki karakteri ortaya çıkarmak için küçük bir etki oluşturacaktır. Bundan ziyade, çocuklar dürüstlük, ilgi gibi çoğu değerin güçlüklerini ve belki de olumsuz yönlerini değerlendirmeye ihtiyaç duyarlar. Bu bağlamda bazı ahlaki örnekler (şahsiyetler) çoğu erdemin karmaşık ve karanlık yönlerinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olabilir. Örneğin çocukların dürüstlük erdemine, başkalarını kırmaktan sakınma düşüncesi ile alıştırılması gerekir. Benzer şekilde, ilgi erdemi, başkalarına karşı aşırı ilgi, kendini kötüleme ve inkâra dayandığı ve ayrıca başkalarında kırgın bir zorunluluk hissine neden olduğu zaman olumsuz olabilir. Çocuklar, otantik bir benlik duygusunun sürdürülmesine dayanan uygun ilgiyi değerlendirmeye ihtiyaç duyar (Walker, 2002: 82).

Ayrıca diğer değerler de sıkça birbiri ile çatışabilir. İşte bu bağlamda ahlaki örnekler, çocukların böyle ahlaki örneklere yönelik bazı öykünmeleri ortaya çıkarabilir. Bundan dolayı, ahlak eğitiminde bazı tarihi ve kamusal açıdan görünür olan örneklerin incelenmesi gerekir; ama aynı zamanda yerel ve kişisel kahramanların hayatları da buna dâhil edilmelidir. Burada önemli olan şey, onların hayatlarının bütünü içerisinde incelenmesidir, kahramanların sadece söz ve davranışları değil, aynı zamanda onların kişiliklerinin karmaşıklığı, deneyimlerinin biçimlendirici yönleri, zayıf yönleri ve mücadeleleri de ele alınmalıdır. Çocukların ahlaki örneklikte çeşitliliği fark etmesi ve kişisel bir kahramanla özdeşlik kurması da önemlidir. Çocuklar sadece bilişsel olarak ahlaki örneklerle çalıştırılmamalı, aynı zamanda onların ahlaki eylemlere katılması da sağlanmalıdır (Walker, 2002: 82-83).