• Sonuç bulunamadı

ADLİ KONTROL YÜKÜMLÜLÜKLERİNİN

Adli kontrol yükümlülükleri 07.03.2003 tarihinde TBMM Başkanlığı’ na sunulan hükümet tasarısında Fransız Ceza Muhakemesi Kanunu’ na paralel olarak düzenlenmişti. Yasalaşan metinde ise bazı değişiklikler yapılmıştır. Örneğin, tasarı- da tutuklamayı gerektirebilecek tüm suçlarda adli kontrole başvurulabileceğinin öngörülmüş olmasına karşılık, kanunda bu kuruma başvurma üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren suçlarla sınırlandırılmıştır. Bunun gibi tasarıda on altı ayrı yükümlülük gösterildiği halde, kanunda yükümlülük sayısı dokuza indirilmiştir171. Yine 2001 hükümet tasarısında dokuz adet tutuklama nedeni sayılmıştı172.

Uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddelerle alkol bağımlılığından arınmak amacıyla hastaneye yatma dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olan ve bunları kabul etme yükümlülüğünün masumiyet karinesiyle çelişen bir tedbir olduğu, yine aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkum edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence verme tedbirinin özel hukuk ilişkilerinin ceza hukuku alanına taşınmasına neden olacağı173, yurt dışına çıkarmama tedbirinin demokratik toplumlardaki ölçülere uygun biçimde düzenlenmesi gerektiği, bu tedbire kural olarak bir yargılama makamının karar vermesi gerektiği, güvence yükümlülüğünün ise mülga CMUK’ daki teminatla salıverme kurumundan farklı olduğu, önceden ödemeyi düzenlediği, böylece muhakeme hukukunun amacı olan işlemlerin sanık kaçmadan yapılabilmesini sağlama amacının arka plana itildiği174, tutuklama yerine daha hafif önlemlerle amaca ulaşılabilmesinin olumlu olduğu, ancak tutuklama yerine uygulanabilecek tedbirler katalogunu bu kadar ayrıntılı belirlemenin yerinde olmadığı, bu belirlemenin

171

Centel ve Zafer, s. 286

172

“1. Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran olaylar bulunması, 2. Suçun delil, iz, eser ve emarelerinin korunması, 3. Tanıklar ve mağdur üzerinde baskı yapılmasının önlenmesi, 4. Şüpheli ve sanık ile şerikleri arasında kanuna aykırı uzlaşma ve iştiraklerin enlenmesi, 5. Suçun ağırlığı, işlendiği hal ve koşullar veya meydana gelen zararın önemi dolayısıyla fiilin kamu düzeni üzerinde neden olduğu istisnai ve ısrarlı düzensizliğe son vermesi, 6. Şüpheli veya sanığın, kendilerine karşı gelişebilecek hukuka aykırı tepkilerden korunması, 7. Suça son verilmesi, 8. Suçun yinelenmesine engel olunması, 9. Adli kontrol altına alınmış şüpheli veya sanığın 112. Md.’de gösterilen yükümlülüklerden bilerek kaçması nedeniyle hakkında 115. Md’ nin uygulanmasının zorunlu olması.”, Yener Ünver ve Hakan Hakeri, Sorularla Ceza Muhakemesi Hukuku, 1. Baskı, TBB Yayını, Ankara, 2006, s. 113

173

Centel ve Zafer, s. 288

aynı zamanda sınırlayıcı olduğu ve hakimin teknolojik gelişmelerin yarattığı yeni önlemleri tedbir aracı olarak kullanmasını engelleyeceği, bunun yerine sınırlı sayıda tedbiri yasada gösterip, amaca uygun diğer tedbirleri alma konusunda hakime takdir hakkı tanınmasının daha doğru olacağı175, CMK’ nın 109/3-c bendindeki mesleki uğraşlara ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak yükümlülüğünün suçun yeniden işlenmesini önlemeye yönelik olduğu, 109/3-f ve i bentlerindeki güvence yükümlülüğünün bu haliyle suç mağdurunun haklarını güvence altına almak için tutuklamanın bir şantaj olarak kullanıldığı, ayrıca aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve ödemeye mahkum edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermenin ceza muhakemesiyle bir ilgisinin olmadığı, tutuklama yerine geçecek tedbirlerin neler olacağını belirlerken tutuklama nedenlerinin daima göz önünde bulundurulması gerektiği, 2002 CMUK tasarısının 119. Md.’ sinde “kamu düzenini bozma”, “suçlara son verme”, “suçun yinelenmesini engelleme “ hallerine de tutuklama nedeni olarak yer verildiği, taşıt kullanamama, silah bulundurmama, suç mağdurunun haklarını güvenceye alma, aile yükümlülüklerini yerine getirme ve nafakayı ödeme gibi yükümlülüklerin koruma tedbiri olarak nitelendirilmesinin zor olduğu, çünkü bu tedbirlerin muhakemeyi yakın bir tehlikeden korumak suretiyle onun sağlıklı bir şekilde yapılabilmesini veya hükmün yerine getirilebilmesini sağlamak amacına hizmet eden tedbirler olarak değerlendirilemeyeceği, bu tedbirlerin daha çok suçun işlenmesine önleyici, suçtan doğan zararları giderici oldukları ve cezai nitelik taşıdıkları, dolayısıyla adli kontrol tedbiri olarak konulamayacakları176, adli kontrol tedbirinin kural olarak üst sınırı üç yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda uygulanamamasının özellikle TCK’ da düzenlenen suçların üst sınırları dikkate alındığında adli kontrol tedbirinin uygulanma olanağını büyük ölçüde sınırlandırdığı, CMK’ nın 100. Md.’ sinde açıkça ifade edilen ölçülülük ilkesinin anlamını yitirdiği, 2002 CMUK tasarısının, tüm suçlarda adli kontrolü kabul etmesinin daha yerinde bir düzenleme olduğu177, CMK 109/3. Md.’ de yer alan ve tutuklama sebeplerine bağlı olarak uygulanması öngörüldüğü halde tutuklama tedbiriyle ulaşılmak istenen amaçlarla ilgisi bulunmayan taşıt kullanamamak, gerekirse sürücü belgesini teslim etmek, uyuşturucu ve uyarıcı maddelerle alkol bağımlılığından arınmak için tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak, silah bulunduramamak ve aile yükümlülükleri ve

175 Nur Centel, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu 2000 Tasarısına Eleştirel Yaklaşım, Prof. Dr.

Mahmut Tevfik Birsel’ e Armağan, İzmir, 2001, s. 514

176 Koca, Tutuklamada Oranlılık, s. 132 177 Coşkun, s. 87

nafakaya dair güvence vermek tedbirlerinin başka bir başlık altında düzenlenmesi gerektiği belirtilmiştir178

.

Öte yandan adli kontrol kapsamında CMK’ nın 109. Md.’ sinde yer alan yükümlülüklerin, ülkenin sosyal ve ekonomik koşulları, bazı kamu hizmetlerinin görülmesindeki altyapı eksiklikleri dikkate alındığında, uygulamada güçlük çıkaracak bir görüntü yaratmakta olduğu, bu görüntünün, uygulamada hakimler adli kontrol kurumunun uygulanmasından sonuç alınmayacağı düşüncesine kapıldıklarında, bu çağdaş kurumun askıya alınması, adeta ölü doğması sonucunu yaratacağı, adli kontrol kurumu, gerek verilen kararlar, gerek uygulanması ve denetimi ile istenen sonuçları yarattığında, ülkemizde tutuklamanın doğurduğu zararları ortadan kaldıracak nitelikte olduğu da belirtilmiştir179.

CMK’ nın 109. Md.’ sinde adli kontrol kararı verilebilmesi için tutuklama nedenlerinin aranacağı belirtilmiş olmasına karşın, adli kontrol tedbiri olarak yasada belirlenen yükümlülüklerin arasında uyuşturucu ve alkol bağımlılığı nedeniyle tedavi olma, aile yükümlülüklerini ya da nafakayı yerine getirme, önceden ödetme gibi tutuklama nedenlerine çok yabancı kavramların bulunduğu görülmektedir. Kanımca bu tip yükümlülükler yasadan çıkarılmalıdır. Bundan başka, ben de adli kontrol tedbirlerinin yurt dışına çıkarmama ve güvence yatırma tedbirlerinde olduğu gibi üst sınır gözetilmeksizin uygulanması gerektiği düşüncesindeyim. Çünkü, maddi olayın niteliğine göre, örneğin; bir kişiden silahını almakla, onun yasada belirtilen kişilere baskı yapması girişiminde bulunması önlenebilecek, dolayısıyla tutuklama nedeni ortadan kalkabilecektir.