• Sonuç bulunamadı

AB Düzeyindeki Parti Birliktelikleri ve Çoklu Grup Temsili

Parlamenter temsil modelinde siyasi partiler önemli roller üstlenmekte, bireysel tercihleri bir araya getiren, bunları kapsamlı bir politika programına dönüştüren ve halkın görüşlerini geliştiren çeşitli işlevleri yerine getirmektedir. Siyasi partilerin parlamentoya sağladığı yalnızca politika tercihleri değildir. Aynı zamanda parlamentoda yer alan stratejik etkileşimlerin yapısını belirler. (Laver ve Shepsle, 1999: 284) Siyasi partiler bu anlamda temsili demokrasinin ayrılmaz birer parçasıdır. Bu çerçevede, Avrupa düzeyindeki siyasi parti birliktelikleri, bugün anladığımız anlamda siyasi parti karakterine sahip midir yoksa ulusal partilerin şemsiye kuruluşu olarak mı işlev görür?

uyumlu olmadığını düşünüyorsa, bunun nedenlerini belirten “gerekçeli görüş”ü Avrupa Parlamentosu, AB Bakanlar Konseyi ve Komisyon başkanlarına gönderir. Ulusal parlamentoların gerekçeli görüşlerini, AB kurumlarının dikkate alıp almayacağı belli kurallar çerçevesinde gerçekleşir. Ulusal parlamentolar, yasama süreci sona erdikten sonra yasama işlemi haline gelen tasarıyla ilgili olarak katmanlı yetki ilkesininin ihlal edildiği gerekçesiyle o işleme karşı Avrupa Birliği Adalet Divanı önünde dava açılmasını kendi hükümetinden talep edebilir. Bu dava, ilgili üye devletçe ulusal parlamentosu adına açılacaktır.

Ayrıntılı bilgi için bkz. Göçmen, İlke, “Avrupa Birliği Karar Alma Sürecinde Ulusal Parlamentoların Rolü: Lizbon Antlaşması ve Erken Uyarı Mekanizmasının İşleyişine Yönelik İlk Tespitler”, (http://www.eulaws.eu/wp-content/uploads/2011/10/Avrupa-Birligi-Karar-Alma-Surecinde-Ulusal-Parlamentolarin-Rolu.pdf, 07.12.2018’de erişildi)

36

Bu sorulara cevap verebilmek için Avrupa düzeyinde siyasi parti birlikteliklerinin temsil işlevlerinin analiz edilmesi gerekmektedir.

Demokrasilerde yönetişim, temsilciler ve temsil edilenler arasındaki iletişimi yönlendirecek siyasal kurumların varlığına ihtiyaç duyar. (Sigalas ve Pollak, 2012: 24) Bu çerçevede, etkili bir temsil, temsil edilenlerin görüşlerinin, çıkarlarının ve tercihlerinin ifade edilmesini sağlayan bir mekanizmayı gerekli kılar. Siyasi partiler modern demokrasilerde bu işlevi yerine getiren önemli aktörlerdir. Demokratik siyasi temsilde önemli roller üstlenirler. Politik görüşleri örgütleyen, seçmenlerin kendi görüş ve tercihlerine daha yakın olan fikirler arasında seçim yapmalarına izin veren kamuya açık, ortak, siyasi bir platform sağlar. Hirst, siyasi partileri seçim demokrasisinin kaçınılmaz sonucu olarak nitelendirir. (Hirst, 1988: 201) Vatandaşlar, seçimlerin evrensel ve adil olduğu bir parti demokrasisinde politika oluşturma sürecini etkileme fırsatına sahip olmaktadır. Seçimlerin düzenliliği, partilerin düzenli aralıklarla seçmene karşı sorumlu tutulmasını sağlar. Vatandaşlar, siyasi partilere ne yapmaları gerektiği hakkında talimat veremez, oylarıyla, partinin geçmiş performansından memnun olup olmadıklarını, önerilen politikalar ile geniş bir uyum içinde olup olmadıklarını belirtebilir. Süreçte temsilcilerin ve temsil edilenlerin tercihleri arasındaki uyum en üst düzeye çıkar.

AB, temsili demokrasinin ilkelerine dayandığından, ulusal düzeydeki partilerin rolüne benzer rol oynayabilen oluşumlara ihtiyaç duyar. Birlik düzeyinde parti oluşumları, Avrupa bilincinin oluşturulmasına ve Birlik vatandaşlarının siyasi iradelerinin ifade edilmesine katkı sağlar. Avrupa Parti Federasyonları (APF), Avrupa düzeyinde siyasi partiler olarak kabul edilmektedir. Ancak, siyasi partilerin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, APF’lerin gerçek anlamda siyasi partiler olmadıklarını söyleyebiliriz. Bugün, Avrupa düzeyindeki parti birliktelikleri ulusal düzeydeki siyasi partilerin çok gerisindedir. Bu sorunun, Avrupa seçimlerinin ikinci derece karakteri, Avrupa vatandaşları ve Avrupa düzeyindeki partiler arasındaki bağlantının dolaylı olması, AB üye devletlerinin farklı siyasi öncelikleri ve duyarlılıkları nedenleriyle bu aşamada aşılması zor görünmektedir. (Sigalas ve Pollak, 2012: 24) Avrupa çapında faaliyet gösteren siyasi partilerin bulunmaması önemli bir temsil problemi olup, Birlik’in demokratik meşruiyet açığının önemli unsurlarından biridir. (Yiğit, 2009: 110) Öte yandan, AB, APF’lerin birbirine karşı rekabet edebildiği bir merkezi hükümetin görevinden yoksundur. APF’ler, Avrupa Parlamenosu seçimlerinde, AB Komisyonu ve

37

AB Konseyi komite üyeleri için aday gösteremez. Bu seçimler, ulusal partilerin ve hükümetlerin ayrıcalığı olmaya devam etmektedir.

Ancak, Sigalas ve Pollak, yürütme ve yasama yetkisine doğrudan erişimden yoksun bırakılsa da, APF’lerin siyasi partiler olmadığı sonucuna varmak için henüz erken olduğunu iddia eder. (Sigalas ve Pollak, 2012: 27) APF’ler belki, gelişme potansiyeli olan, gelişmekte olan partiler olarak adlandırılabilir. Zaman içinde önemli ölçüde gelişmişlerdir. İçyapıları ulusal partilere benzemektedir. Uygulamada henüz söz konusu olmasa da bireysel üyeliğe izin verir. AB tarafından resmen tanınmakta ve AB bütçesince finanse edilmektedir. AB seçimleri için söylemler üretir. Ancak, herşeyden öte APF’lerin demokratik temsil işlevini yerine getirebilmesi için Sigalas ve Pollak iki koşul ileri sürmektedir. Söz konusu koşullardan ilki, partilerin, vatandaşlar ve siyasi sistem arasında bir seçim bağlantısı kurması, ikincisi ise partinin ortak bir siyasi platform sunacak kadar sağlam olmasıdır. (s. 28)

Bu koşullar dikkate alındığında, Avrupa seçimlerinin, vatandaşlar ve siyasi sistem arasında yeterli bağlantıyı kuramadığı görülmektedir. APF’ler ile Avrupa vatandaşları arasındaki ilişki dolaylı niteliktedir. Öte yandan, ulusal partiler, Avrupa’dan ziyade, büyük ölçüde ulusal çerçevede hareket etmektedir. Uygulamada, Avrupa ve ulusal düzeydeki söylemler arasında bir miktar uzlaşı olmasına rağmen, ulusal partilerin farklı konuları vurguladıkları ve seçim platformlarında çoğunlukla farklı argümanları ileri sürdükleri görülmektedir. Avrupa seçimlerinin ikincil karakteri ulusal partilerin seçim kampanyalarını iç meselelere yoğunlaştırmalarına yol açmaktadır. Örneğin, finansal kriz meselesi, ulusal partide gündeme otururken, APF’lerde daha küçük bir yer işgal edebilir. ‘Göçmenlik’ gibi bazı konularda, ulusal partilerin ve APF’lerin söylemleri arasındaki karşıtlık oldukça açıktır. Genel olarak bakıldığında, ulusal partilerinin, kendilerini APF düzeyinde kabul edilen söylemlerle bağlı hissetmedikleri görülmektedir. APF’lerin parti olarak hareket edebilmeleri için, üyeleri ile aralarında ortak siyasi meseleler üzerinde anlaşmalara yol açabilecek ideolojik bir uyum olması ve söz konusu uyumun seçimlerde ifade bulması gerekmektedir. (Sigalas ve Pollak, 2012:

28) Üye partilerin APF düzeyindeki politikalara ilişkin uzlaşıları, APF’lerin pazarlık gücünü de arttıracaktır. Diğer yandan, APF’ler, güçlü bir yaptırım mekanizmasından yoksundur. Üyelerini onaylamadıkları bir söylemi benimsemeye zorlayamaz.

38

Sonuç olarak, Avrupalı parti birliktelikleri, birçok heterojen grubu bir araya getirmekte olup, gerek oluşumsal gerekse işlevsel anlamda ulusal düzeyde faaliyet gösteren siyasi partilerin çok gerisindedir. Bugünkü haliyle, siyasi bir parti olarak nitelenebilecek olgunluğa ulaşmamıştır. Parti olarak davranacak yeterli uyumdan yoksundur. Eğer, üyeler kendi aralarında bir araya gelerek kampanya yapacakları ortak bir konum üzerinde anlaşmayı başaramazsa, AB çapında bir müzakere ortamı yaratılamayacak, Avrupa seçimleri konusundaki tartışmalar, ulusal düzeydeki tartışmalarla sınırlı olarak devam edecektir. APF’ler de üye partilerin çıkarlarına ve nüfuslarına bağlı şemsiye örgütlenmeler olarak kalacaktır. Sonuçta, AB düzeyinde gerçekleştirilen siyasette etkileri sınırlı olmaya devam edecektir.

Bu çerçevede Grimm, Avrupalı partilerin oluşturacağı bir seçim yasası önermektedir. Bu yasaya göre, seçim kampanyaları Avrupalı partilece yürütülecek ve yalnızca Avrupa’ya ilişkin konuları içerecektir.9 Öte yandan, düzenli seçimler demokratik siyasi temsilin önemli bir unsurudur ancak demokratik temsili garantilemez.

Demokratik bir temsil için seçimlerin aynı zamanda adil olması da gerekmektedir. Adil seçimler ise her seçim dönemi için farklı adayların rekabetini gerekli kılar. Birlik’in ulusal devletlerden farklı bir yapılanmaya sahip olduğu dikkate alındığında, ulusal ve Avrupa düzeyindeki partilerin özelliklerini karşılaştırmak yerine, Birlik’in, demokratik yönetim sisteminde gelişmiş siyasi partiler için gerekli koşulları sağlayıp sağlamadığını değerlendirmek daha verimli olacaktır. Avrupa bütünleşmesinin dinamik ve evrimsel karakteri göz önünde bulundurulduğunda bu konuda karamsar olmamak gerekir.

Demokratik temsile ilişkin koşulların iyileştirilmesi çerçevesinde çeşitli önlemler alınabilir. Avrupa parti sistemlerinin, bağımsız Avrupa vatandaşlarınca oluşturulmasını teşvik edici girişimlerde bulunulabilir veya Avrupa parti sistemlerine, Avrupa kurumlarının oluşturulmasında ya da kontrol edilmesinde söz hakkı sağlanabilir.

(Hobolt, 2012: 90)

C. AB’de Temsilin Çıkar Grupları ve Sivil Toplum Katılımına İlişkin