• Sonuç bulunamadı

GÜVENLİĞİ” YAKLAŞIMLARI

1.2.2. William Reno’nun Üçüncü Dünya Güvenliği Yaklaşımı

1.2.2.3. Şiddetten Faydalanan Gruplar ve Elitler

Üçüncü dünya devletlerinin güvenliksizliğine neden olan en önemli faktörlerden biri de şiddetten faydalanan gruplar ve elitlerdir. Kendi çıkarları doğrultusunda halkının ve devletin çıkarlarını göz ardı eden gruplar ve ülke elitleri, ülke içindeki istikarın ortadan kalkmasına da neden olmaktadır. Yönetime gelen kişilerin iktidarın kendi etnik grubuna ait olmasından faydalanan gruplar ve elitler, seçim süreçlerinde hileye başvurabilmekte ya da işsiz gençleri kullanarak şiddet ortamı oluşturulmasını sağlayabilmektedirler. Bu bağlamda Reno, iktidara gelen hükümet liderlerinin ve elitlerinin ayrıcalıklı, taraf gruplara koruma sağladığını ve dış güçlerle ortak işler yaparak gerçekleştirilen yolsuzluklar gibi devlet faaliyetlerini devam ettirdiklerini ifade etmektedir (Herbst, 1997: 563-564).

İddialarını uluslararası sistemden örnekler vererek destekleyen Reno, şiddetten faydalanan gruplar ve elitler konusunda Liberya’ya işaret etmektedir. Bu hususta Liberya’daki ve üçüncü dünya ülkelerindeki rejimlerin temel özelliği, ülke liderlerinin yabancılara ve ülke vatandaşlarına tutamayacağı sözler vermesidir. Üçüncü dünya liderlerinin bunu yapmasının nedeni, bu yolun hükümetlerin ellerindeki gücü korumak için oldukça önemli olmasıdır. Bu bağlamda Reno, siyaset-ekonomi arasındaki yüksek bağın çatışmaları etkilediğini ifade ederek, Afrika’daki ve tüm üçüncü dünyadaki

79

ticaretlerin, silahlı çatışmaya eşlik ettiğini ve birçok savaşın provoke edilmesinde ve sürdürülmesinde önemli rol oynadıklarını örnekleriyle belirtmektedir (Reno, 1997: 9-17).

Reno, üçüncü dünya devletleri tarafından verilen sözleri çıkarları için kullanan güçlü devletlere de örnekler vermektedir. İngiltere örneği veren Reno, İngiliz otoritelerinin kişisel zenginleşme ve yerel halkın üzerinde güç denemek için işbirliği yapan elitlerin yönetim pozisyonlarını kullandıklarını ifade etmektedir (Reno, 2000: 437-438).

Benzer bir örnek olarak Afrika’daki şeflik düzeninin kullanıldığını da ifade eden Reno, en üst düzey şeflerini kullanarak Sierra Leone’daki zorla çalıştırma ile köleliğin yeniden canlandığını keşfetmiştir. Bu en üst düzey şefler de çıkarları doğrultusunda, kendilerine İngilizler tarafından verilen ücretsiz işe ulaşma (kölelik yönetimiyle) izinlerini kullanmışlardır. İngilizlerin amacı, şeflere bu işgücünü kullanabilmeleri için sömürge yönetimlerinin uygunluklarının dikkate alındığı alt yapı inşası ve kamu hizmetlerini sağlamaktı. Buna karşın şefler bu işgücünü kendi özel çiftliklerinde kullanmışlardır (Reno, 2000: 438).

Üçüncü dünyanın çıkmazları üzerinde duran Reno’nun bir diğer örneği de, merkez-yerel otorite güç mücadelesidir. Afrika’dan örnekler veren Reno, bağımsızlık sonrasında Afrikalı yöneticilerin, sömürgeci elit grupların güçlerini azaltmayı hedeflediklerini ve geliri yükseltmek için de hükümet kapasitesindeki sınırlamaları azaltmayı denetlemek için vatandaşlara doğrudan başvurmuşlardır. Elitlerin etkinlikleri azaltılmaya çalışılırken merkezin güçlenmesi öngörülmektedir. Dolayısıyla Reno’ya göre bu strateji, iki tarafı keskin bir kılıçtır. Bu strateji, bir taraftan yeni yöneticilerin otoritesini desteklerken diğer taraftan çöken rejimin yerine diktatör rejimlerin geçmesine neden olmuştur (Reno, 2000: 438).

Diktatör rejimlerin en iyi örneği olarak darbeler sonrası oluşan yapıları gösteren Reno, Afrika’dan bir takım örnekler vermektedir. Ona göre, Nijerya’da 1993’te askeri lider, seçilmiş sivil başkanı ortadan kaldırmıştır. Sierra Leone’de ise, 1996’da askeri darbe olmuş ve 1998 ve 1999’da ülkenin başkenti isyancı saldırılarına maruz kalmıştır. Aynı dönemde, Nijer’de iki darbe olmuş ve devlet başkanları öldürülmüştür. Rakip siyasetçinin milisleri 1997’de Kongo-Brazzaville’nin görevli başkanını da

80

uzaklaştırmışlardır. Ruanda’da 1994’te, Kongo-Kinshasa’da 1997’de asiler güç için kendi yollarıyla çatışmışlardır (Reno, 2000: 438-439).

Reno’ya göre, Afrikalı yöneticiler, kısa dönemde yerel olarak çok zayıf resmi kurumları yöneten diktatörleri kendi çıkarları için kullanmışlardır. Çünkü onların tercihleri, korku temelli olmuştur. Güvensizlik içindeki üçüncü dünya ülkelerinde olduğu gibi, astlar bürokrasinin parçalarını kullanarak birçok askeri memurun yaptığı gibi yöneticileri darbeye başvurarak yerlerinden etmişlerdir ve bundan sonra da edeceklerdir. Reno’ya göre bu sürekliliğin nedeni, yerel yöneticilerin kendi haleflerini yetiştirmek için kendi bürokratik pozisyonlarını kullanmalarıdır (Reno, 1998: 7-18; Reno, 2000: 439-440). Reno, elitlerin ve yöneticilerin rollerinin oldukça önemli olduğuna vurgu yaparak sadece darbe olarak değil, günlük yaşantıda da yerel düzeydeki memurların, ülkenin yerel otoritelerini kullanarak çıkar elde edebildiklerini ifade etmektedir. Ona göre, pozisyonlarından dolayı, uyanık (girişimci) memurlar, zayıf yönetim kontrolünü kendi çıkarları için kullanabilmektedirler. Örneğin; Nijerya’nın Lagos kentinde, yerel memurlar, toplanan vergileri arttırmak için bu yasadışılığa başvurmuşlardır. Vergiler valinin zengin çevresinin üyelerine teslim edilmiş, ülke çok partili politikalara geçiş yapmış olsa da diğer devlet memurları kendi adaylarını destekleyerek mevcut kaynaklarla valinin ihtiyacını karşılamışlardır. Bu durumu memurların doyumsuzluğu olarak açıklayan Reno’ya göre, birçok üçüncü dünya yöneticisi devlet resmi bürokrasisini desteklememekte veya çok az önem vermektedir. (Reno, 1998: 7-18; Reno, 2000: 439-440).

Gizli ekonomilerle oldukça ilişkili olan şiddetten faydalanan elitler ve gruplar Reno’ya göre, hükümet gelirlerini kişisel olarak kullanmaktadırlar. Buna karşın demokratik ve eşit ekonomik dağılımın olduğu bir yapı için nüfusun ihtiyaçları gözetilerek uzun dönemli hükümet harcamaları stratejisi ve bürokratik yapılanma stratejisi gerekmektedir. Üçüncü dünya yöneticileri ve elitleri ile birlikte aynı etnik grup üyeleri ise, nüfusun ihtiyaçlarını gözetmek yerine Batılı müttefiklerinden gelen talepler çerçevesinde mevcut kaynakları kendi çıkarları lehine kullanmaktadırlar (Reno, 1998: 82-83; Reno, 2000: 439).

Reno’ya göre performanslarıyla vatandaşları etkilemeyi amaçlamayan ülke yöneticileri çıkarları için düşük seviyedeki bürokratlara da ödeme yapmaktadırlar. Yerel-merkez

81

otoritelerinin yolsuzluk konusunda birlikte çalışmaları üçüncü dünyaya özgü bir tavırdır. Reno’ya göre bürokratlar, ülkede eşit gelir dağılımı olmadığı ve düşük ücretle geçimlerini sağlayamadıklarından dolayı rüşvet için fırsatları kullanmak zorunda kalmaktadırlar. Bu olayın örneğine devlet hizmeti pozisyonlarında özellikle rüşvet toplayan, fırsatlar öneren gümrük ve sınır devriyelerine belirlenmiş paraları (çoğu zaman yıllık ücreti geçen) ödeyen insanların yaşadığı birçok Afrika ülkesinde rastlanabilmektedir. Bu resmi olmayan kazançlar, bürokratı işten çıkarmamak ya da otoritesini sarsmamak için halka aktarılmak yerine yöneticilere doğru (yukarı doğru) aktarılarak kendi içinde eşit bir dağılım sağlamaktadır (Reno, 2000: 440).

Gölge devlet ve yönetici elitlerin üçüncü dünyanın güvenliksizlik oluşumunda ortaklaşa eylemlerinde gizli ekonomiler ve siyaset, araç olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle gölge devletin varlığı, yöneticilerin çıkarları için ülke çıkarlarını göz ardı etmeleri sorunudur. Bu sorun basitçe, tüm ülke vatandaşlarını düşünme yerine bazı ülkelerdeki yöneticilerin veya elitlerin kendi ve çevrelerinin çıkarları için ülke gelirlerini kullandıkları gerçeğidir. Birçok üçüncü dünya hükümeti, yöneticilerinin resmi yolsuzluğu tolere etmesi nedeniyle ülke halkına ve yönetime zarar veren yolsuzluklardan zarar görmektedirler. Sonuç olarak, gölge devletin bu tavrı, organize bir şekilde kamu yararının sağlanmasıyla bağdaşmamaktadır. Gölge devletin yapısı, kamu yararının ve hizmetin sağlanmasına izin vermemektedir. Kamu yararı, temel kişi güvenliği gibi sağlanmamaktadır. Birine sağlanırsa tüm kamuya sağlamak gerekir ve bunun yöneticiye veya üst yönetici konumundaki memurlara ekstra bir gelir olarak karşılığı gelmememektedir. Bu nedenle gölge devlet yöneticisi kamu yararını sağlamayı minimize etmektedir ve kendi kişisel karını ve onu korumasını önemsemekte ve desteklemektedir (Reno, 2000: 442-443).

Reno, üçüncü dünyadaki yolsuzluklarla ülkelerin yıkılışları arasındaki bağa da dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, Samuel Doe’nin ve sonra Charles Taylor’un abluka altındaki Liberyasının, askeri ve sivil yöneticilerin başarısı altındaki küçülen Sierra Leone’nun, Mobutu Sese Seko’nun Zairesi’nin ve eski Laurent Kabila’nın Kongosu’nun ve Sani Abacha’nın Nijeryasının yıkılışlarını anlatmaktadır. Bu yıkılışların nedenleri, Reno’nun “Sierra Leone’da yolsuzluk ve devlet politikaları” başlığı analizindeki “diktatörler” kavramıyla örtüşmektedir (Zartman, 1999: 346-347).

82

Gölge devlet, başarısız devlet, gizli ekonomiler, şiddetten faydalanan gruplar ve elitler gibi unsurların üçüncü dünya güvenliksizliğini meydana getiren başlıca etkenler olduğu ve bunların birbiriyle karmaşık ilişkiler içinde olduğunu vurgulayan çalışmada üçüncü dünyanın siyasi-sosyal-ekonomi ilişkilerindeki aksaklıkların ülkelerin güvenliğini nasıl olumsuz etkiledikleri vurgulanmaktadır.

Zartman’a göre, Reno’nun çalışmasında bazı zayıf noktalar da vardır. Üçüncü dünya devletlerinin yıkılışlarını tetikleyen yolsuzluklarda etkili olan diktatör kavramı yeterince gelişmemiştir. Diktatörler en üstteki kümeye yükselmişlik olarak analiz edilmekte fakat Reno’nun tezi, yerel diktatörlere odaklanmaktadır ve toplumdaki aşağı bölünmeleri ele almaktadır. Aslında yolsuzluklar yoluyla gelir sağlayan diktatörler, elitler ve gruplar Reno’ya göre üçüncü dünyaya zarar vermektedirler. Reno ayrıca, bu sistem içindeki hiç kimsenin gelişme ve siyasi reform çalışmalarıyla ilgilenmediğini de göstermektedir (Zartman, 1999: 346-347).

Üçüncü dünyada güvenliksizlik oluşturan ve Reno’nun önemle vurguladığı başka bir husus da şiddet oluşumudur. En temel düzeyde, diktatörlerin ve elitlerin çıkarlarını gözeten şiddet oluşturma stratejisi, korkulan devlet kurumlarına sahip toplumlarda gruplar üzerinde etkili bir araçtır. Buna en iyi örneği Kenya’dan veren Reno, İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün, Kenya’da görevli devlet başkanının, barış arabulucusu olarak rol yaratmak için karşıt gruplar arasında şiddet oluşturduğunu ifade ettiğini vurgulamaktadır (African Watch, 1994: 10-34). İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün yanı sıra Kenya’da gayri resmi anketlere göre, vatandaşların %84.2’si hükümetin kasıtlı olarak etnik çatışmayı desteklediğine inanmaktadır (Reno, 2000: 444).

Üçüncü dünya güvenliğinde yöneticilerin şiddet oluşumunu önlemek yerine kişisel çıkarları için ülkedeki kaos ortamını kullanarak desteklemesi ve bunu hem yerel hem merkez yönetimindeki kişilerin yapması yolsuzluk ekonomisini kendi içinde meşru kılmaktadır. Devlet düzeyinde hükümetler ya da yerel yardım örgütlerinin doğrudan yolsuzluklar üzerindeki etkinliği birçok vatandaşın gözlerinde yöneticilerin acizliğini vurgulayacağı için ekonomik reformlar çerçevesinde mevcut yolsuzluk ekonomisine devam edilmektedir. Bu bağlamda 1984’ten 1999’a kadar Nijerya’nın en son askeri hükümeti, siyasetçileri desteklemiş ve askeri memurlar liberalizasyon programı altında bankalar açmışlardır. Bu yeni bankalar, merkez bankası aracılığıyla yabancı

ithalat-83

ihracat için düşük pazar fiyatlarına doğrudan ulaşım sağlamışlardır. Bunun hileli bir faaliyet olduğu, Nijerya’nın kredi sağlayıcıları ile iç ve dış finansal uzmanlarının görüşüdür. Yolsuzluk ekonomisi ve bu amaçla gerçekleştirilen şiddet oluşturma stratejisi, Nijerya’da ve tüm üçüncü dünyada kullanılan rejimlerin temel taşıdır. Bu stratejiyle birlikte elitlerin karlarına para ayırmak, orduyu yatıştırmak ve sivil siyasetçileri yanına almak ise Nijerya rejiminin özgün özellikleridir (Reno, 2000: 444). Üçüncü dünya ülkelerinin ayrı ayrı güvenlik sorunlarının olduğunu ifade eden Reno, Kongo’da (Eski Zaire) başkan Mubotu, “Bizim ülkemizde her şey satılıktır ve her şey alınmıştır. Bu, trafikte kamu gücünden bir dilim almak, araçları değiştirmek, paranın ya da menkullerin yasadışı kazanımının çevrimi gibi bir şeydir” sözleriyle mevcut düzendeki gölge devletin yolsuzluk ekonomisiyle oluşan güvensizlik ortamına işaret ettiğini de belirtmektedir (Reno, 2000: 444).

Yolsuzluk ekonomisi yöntemiyle birlikte gelişen şiddet oluşturma stratejisi en çok Monrovia/Liberya’da gözlemlenmektedir. Bu ülkelerin sokaklarında gençler “kalaşnikof yaşam şekli” ile yaşamaya alışmışlardır. Reno’ya göre, kalaşnikof yaşam şekli diyerek sadece siyasi otoriteden söz edilmemekte, aynı zamanda şiddetin günlük hayatta ticaret yaparken de etkili bir yol olduğu ifade edilmektedir. Bu durum, gölge devletteki şiddet, güç ve birikimin birbirine karışması ile açıklanmaktadır. Yönetici-yönetilen (kullanılan şiddet grupları) arasındaki bu özel ilişki, çok ağır taleplerin dayatılmasına da neden olmaktadır. Böylece gölge devletin gücü ve güvensizliği maskelenerek, özel servet kazanılıp ek gelir üretilmektedir (Reno, 1998: 32; Reno, 2000: 445).

Reno, üçüncü dünya güvenlik sorunlarının aşılmasındaki önemli engellerden biri olarak yine şiddet oluşumunu sağlayan ya da izin veren devleti ve yöneticilerini göstermektedir. Reno’ya göre, liberalist filozof Robert Nozick tarafından “vatandaşlarını düzensizlikten koruyan örgüt” olarak yapılan devlet tanımı üçüncü dünya gözetildiğinde başarısızdır. Çünkü bu devletler, vatandaşlarını korumamakta ve bunu yapmaları için uluslararası sisteme de izin vermemektedirler. Bunun nedeni, yine üçüncü dünya yöneticilerinin, vatandaşların kendi yöneticilerine karşı örgütlenecek olmalarından endişelenmeleridir (Reno, 2000: 445). Yöneticilerin güvenliksizlik endişeleri, ülke gelişimi ve güvenliği için adım atmalarına engel olmaktadır.

84

Yöneticilerin bu güvenliksizlik endişeleri, ülkelerdeki gençlerin silahlandırılarak taraf grup oluşturmalarına neden olmaktadır. Üçüncü dünya yöneticilerinin bireysel güvenliksizlik hisleri nedeniyle oluşturulan bu şiddet grupları, yakın geçmişte de siyasiler açısından uzun süre önemli bir rol oynamıştır. Bu kapsamda siyasiler, üçüncü dünyadaki sokak çocuklarını işe almışlar ve kendi destekçileri yapmışlardır. Böylece gizli ekonomik aktivitelerinde ve güvenlik sağlamada kullanmışlardır. Bu uygulama, özellikle tüm Afrika’da olan ve siyasetçilerin gençliğin kendilerini desteklemeleri için önemli bir düzendir. Gençler ise, yoksulluktan kurtulmayı amaçlamaktadırlar. Dolayısıyla bu strateji, sadece gölge devletin yöneticileri için değil, siyasetçilere de kısa zamanlı avantajlar sağlamaktadır (Reno, 2000: 448-449).

Gençlerin şiddet politikalarında kullanılmasının en iyi örneğini Nijerya’dan veren Reno, Ogoni etnik grubu üyesi olan Ken Saro-wiwa adında bir gencin 1995’te Nijerya’nın Nijer Delta bölgesinde çıkarılan petrol nedeniyle ortaya çıkan çevresel tahribata karşı görünüşte küresel uyarıda bulunduğunu (Aina, 1995) fakat aslında gencin temel amacının, petrol kaynakları için 50 milyar dolar tazminat almak olduğunu vurgulamaktadır (Reno, 2000: 450).

Ken Saro-wiwa örneğinde olduğu gibi silahlı genç gruplar, bazı kültürel örgütlerle iletişime geçerek güvenlik güçleriyle çatışabilmekte ve özellikle ekonomik taleplerini dile getirebilmektedirler. Üçüncü dünya ülkelerindeki güvenlik sorunlarından en önemlisi sayılabilecek olan gençlerin şiddette, yöneticiler ve elitler tarafından kullanılması, ekonomik yetersizliklerden kaynaklanmaktadır. Şiddet ve çatışma bir ülkedeki güvenliksizlik ortamının yanısıra, aslında bir liderin nüfuz elde etmesini ve nüfusun vergilendirmesini sağlamayı da güçleştirmektedir (Reno, 2000: 451).

Üçüncü dünyadaki yerel ve bölgesel yöneticiler de siyasiler gibi, silahlı gençleri kullanmakta ve siyasi ağla daha fazla bütünleşmelerini sağlamaktadırlar. Ayrıca emekli olan askerler bu yapılara dâhil edilmektedirler. Üçüncü dünyadaki bu gölge devletler, şiddet politikaları ekseninde hareket eden sosyal grupların sadece oluşumunda değil örgütsel model olmalarında da önemli rol oynamaktadırlar. Örneğin; Sierra Leone’da

85

Devrimci Birleşik Cephe (Revolutionary United Front-RUF)6

ilk kez (Freetown’un Doğusunda) “raray-boy” grubu olarak ortaya çıkışmıştır. Bu grup, yasal partilerin gayri resmi militanlığını yapmaktaydı ve bunu oy verenlerin gözünü korkutarak yapan silahlı gençlerden oluşmaktaydı (Reno, 2000: 453). İçeride etkin olan RUF, bölgesel olarak da çatışmalarda kendisini göstererek, Sierra Leone’deki olaylarla birlikte Liberya’da iç savaşa yol açmıştır. Bu durum, sosyal aktörlerin iç savaşta ne kadar etkin rol oynadıklarını göstermektedir (Hameso, 2001: 122). Reno, şiddet gruplarının model olarak gösterildiği Sierra Leone’nin statüsünü bir çeşit “basit yönetilen eski sömürgeci devletin egemen olduğu devlet” olarak ifade etmektedir (Herbst, 1997: 563-564). Reno, Ayoob’tan farklı ve daha spesifik olarak sömürgeci otoritelerle işbirliği yapan yerel liderlerin açık örneklerini vermektedir (Herbst, 1997: 563-564). Halen dolaylı bir şekilde olsa da İngiliz hâkimiyetindeki ülkenin siyasi istikrarsızlıklarının nedenleri olarak yerel otoriteleri ve iç dinamikleri işaret etse de dış güçlerin (İngiltere gibi) varlığını da reddetmemektedir.

Üçüncü dünyadaki gölge devletlerin yöneticileri, genç gruplar ve dış ortaklarıyla iş birliği yaparak kişisel güvenlik ya da çıkar elde etmektedirler. Amaçları, kaynakları toplamak ve kontrolü ellerinde tutmaktır. Fakat bunları yaparken inşası maliyetli olan ve siyasi risk içeren bürokrasilerden kaçınmaktadırlar. Bu da Reno’nun üzerinde durduğu başka bir ikilemdir. Ona göre, dıştan giren kaynaklar, bu ikilemi çözmeye uygundur (Reno, 2000: 455; Reno, 1998: 199). Fakat bu yardımlar daha çok başarısız üçüncü dünya devletinin kontrolünü elde tutmak amaçlı olduğu için Reno’nun çözümü tartışılabilir.

Üçüncü dünyayı gelişmiş dünyadan ayıran önemli bir başka özellik de ülke yöneticilerinin, bürokratik memurların çıkarlarından çekinmeleridir. Dolayısıyla çalışma kapsamında değerlendirildiğinde yerel veya merkezi teşkilatta bulunan memurların yöneticiler üzerindeki baskısı iç dinamiklerin etkinliğini göstermektedir. Sıradan insanlar, ekonomiden pay almak istediklerinde ise, bu durum kabul edilememektedir. Çünkü üçüncü dünya devletinde bireylerin sahip olması gereken hukuksal sivil haklar ya da kurallar çoğu zaman olmamaktadır. Bu durum da ülkede güvensizlik oluşumuna

6 Devrimci Birleşik Cephe (RUF): Sierra Leone’deki orduya karşı örgütlenmiştir. Bu örgüt, uluslararası camiada kırsal kesimde sivillere karşı saldırılarda bulunan saldırgan gerilla gücü olarak bilinir.

86

neden olmaktadır. İç dinamikler olarak nitelendirilebilen ve yöneticilerin çekindiği bürokratik memurlar, bunların oluşturduğu gizli ekonomiler, ülke yöneticileri üzerinde etkin güç iken yöneticilerin otoritelerinin çöküşüne büyük tepki vermemektedirler. Çünkü onlar için düzen devam etmektedir. Reno, bürokratik memurların etkinliğine Ayoob’tan farklı olarak birçok örnek vererek tezini kanıtlamaktadır. Ona göre, 1980’lerde ortaya çıkan illegal ekonomik faaliyetler birçok üçüncü dünya ülkesinde memuriyetin bir parçasıydı. Örneğin, Benin’de sınır ticaretinin %90’ı illegal kanallara akmaktaydı. Diğer yandan, Nijerya’nın komşularıyla tahmini ticaretinin 1998 yılı itibariyle %60’ı kayıt dışıydı. 1990’ların ortalarında Uganda ihracatının yarısı, başarılı ekonomik ve bürokratik reformun örneği olarak kredi sağlayıcılar tarafından gözlenmiş olmasına rağmen ülkedeki vergilendirme önlenmişti (Reno, 2000: 446).

Bürokrasiden çekinen yöneticilerin kişisel çıkarları ve güvenliklerinin sağlanması için dış güçlerle etkileşim içinde olması ve ülke içindeki yolsuzluklara göz yumması, yine bireylerin haklarını ve güvenliklerini gözetmek yerine şiddet grupları oluşturarak halkın isyan etmesinin önüne geçileceğinin düşünülmesi, eski askerlerin, sokak çocuklarının ve gelecekten beklentisi olmayan gençlerin yöneticilerin ve elitlerin çıkarları için kullanılması üçüncü dünya ülkelerinde yaşanan kaosun önemli unsurlarını oluşturmaktadır. Reno’nun üçüncü dünya güvenliği sorunlarının çözümündeki Ayoob yaklaşımına benzer şekilde ortaya çıkan karamsar yapısı, aslında mevcut düzenin geleceğinin olmayışının bir yansımasıdır.

Benzer Belgeler