• Sonuç bulunamadı

Üçüncü Dünya Ülkelerinin Gölge Devletler ve Başarısız Devletler Sorunu

GÜVENLİĞİ” YAKLAŞIMLARI

1.2.2. William Reno’nun Üçüncü Dünya Güvenliği Yaklaşımı

1.2.2.1. Üçüncü Dünya Ülkelerinin Gölge Devletler ve Başarısız Devletler Sorunu

Devlet başarısızlığı, Soğuk Savaş sonrası dönemin en önemli gelişmelerinden biridir. Başarısız devletlerin siyasi analizi birçok çalışmada sömürgecilik dönemiyle ilişkilendirilerek Soğuk Savaş sonrası döneme kadar yüzeysel ele alınmaktadır. Çünkü devlet birliği üzerine olan çoğu çalışma başarılı gelişmiş devletlere odaklanmakta, başarısızlığı genelde reddetmektedir. Ayoob’la bu noktada fikir birliğine varan Reno, üçüncü dünya güvenliğinin gelişmiş Batılı güvenlik anlayışlarından farkını ortaya koymaktadır. Reno, Ayoob’tan farklı olarak başarısız devletlerin devlet içi

67

yapılanmadaki eksikliklerini detaylı olarak ele almakta ve örnekler vermektedir. Herbst’e göre Reno, ülkelerin temel kurumlarının hangilerinin entegre olmadığının araştırılmasının çok zor olduğunu da belirterek, üçüncü dünya güvenliğinde önemli bir boşluğu doldurmaktadır. (Herbst, 1999: 470-471).

Zartman’a göre Reno’nun üçüncü dünya güvenliği sorunlarını ele alan çalışması başarısız devletlere odaklanmaktadır ve bunun nedenleri iki kısımdan oluşmaktadır. Birincisi geniş kapsamlı olarak İngiliz, Fransız ve yerel kaynaklardaki siyasi ve finansal bağlar ile diktatörler ve hükümetlerin özel güvenlik şirketleriyle etkileşimleridir. Diğeri ise bu bağların, devlet yıkılışı, yeniden inşası süreci ve doğası için var olmasıdır. Başarısız devletlerin nedenlerine işaret eden Zartman’a göre Reno, başarısız devletin ne içerdiğini ifade ederken diğer yandan da bürokratik devletin amaçları arasındaki güvenlik, gelişme ve diğer kollektif faydaları göstermektedir (Zartman, 1999: 346-347). Reno’nun “başarısız devletler”, “gizli ekonomiler” kavramlarından başka getirdiği “gölge devletler” kavramı da üçüncü dünya güvenliği yaklaşımında oldukça önem taşımaktadır. Reno, “Afrika’daki Gizli Ekonomiler, Şiddet ve Devletler” adlı makalesinde gölge devletleri, hükümet kurumları ve hukukun görünen yüzünün arkasında inşa edilen bir yapı olarak kimliklendirmektedir. Gölge devlet, ülke yönetiminde etkili kişilerce oluşturulan kişisel kurallar ile düzenlenmektedir. Reno’ya göre gölge devlet, hükümetin resmi görünüşlerinin var olmasına rağmen yazılı olmayan kanunlar ve uygulamalar, kişisel çıkarlar ve kararlara bağlı bir otoritedir. Gölge devlet, yöneticilerin ve dış aktörlerin üçüncü dünya pazarlarına girişini etkileyen yetenekleri üzerine kurulmaktadır. Bu yetenek, kendi güçlerini geliştirmenin bir yolu olarak hem resmi hem gizli olmalıdır (Reno, 2000: 436-437). Gölge devletin, ulusal kaynaklarını kontrol eden yöneticilerin güçlü bilgi ağına dayalı bir siyasi sisteme de sahip olduğunu savunan Reno, fonksiyonları biten zayıf devleti yönlendiren gölge devletlere Afrikalı üçüncü dünya devletlerinden örnekler vermektedir (Chabal, 2000: 409-410).

Reno, gölge devlet üzerinde önemle durmaktadır. Çalışmanın konusu kapsamında değerlendirildiğinde Reno’nun üçüncü dünya devletleri arasında Afrika’ya yönelik analizlerine yoğunlaşılmaktadır. Bu bağlamda Reno, Afrika devletlerinin yıpranmış olmasına ve başarısızlıklarına odaklanmaktadır (Reno, 2000: 436-437).

68

Bu başarısız gölge devletlerin çoğunda diktatör yönetim politikalarının hâkim olduğunu ve bunun başarısız devletin nedenlerinden biri olduğunu vurgulayan Reno’nun “diktatör politikalar” tanımının önemli üç saptaması vardır: İlki, özel ve kamu çalışanları arasında güç anlamında büyük fark olduğu, ikincisi, devletteki güvenliğe sahip olan yöneticiler tarafından uzun süredir o toprakların verilmediği halkın güvenliksizliği, üçüncü olarak siyasetin ticarileştirilmesidir (Chabal, 2000: 409-410). Diktatör bir yapılanma başarısız devletler arkasındaki kontrolü sağlayan gölge devletler yetkilileri için oldukça önemlidir. Halkın itaat ettiği ve devlet içinde yapılanların sorgulanmadığı bir düzen, gölge devletlerin varlığını güçlendiren önemli bir unsurdur.

Kamu çalışan kişilerin otoriter devlet gücüyle kendilerini özdeşleştirmeleri neticesinde halk üzerinde baskı unsuru olabilmektedirler. Diktatör politikaların neticesi olarak, güvenliksizlik içindeki üçüncü dünya ülke liderlerinin veya elitlerinin kişisel güvenliksizlikleri ve özellikle ekonomik çıkarları çerçevesinde halkın güvenliğini göz ardı etmeleri ve hakları olan toprakları kendilerine vermemeleri de ifade edilebilmektedir. Ekonomik temelli olan ve dış güçlerin içerideki elit kesimle ortaklaşa hareket ettikleri bir diğer saptama da üçüncü dünyanın başarısız ve gölge devletlerindeki siyasetin ticarileştirilmesi olarak nitelenebilmektedir. Ayoob’un genel ifadelerle bu noktalara işaret etmesine rağmen birbirini bütünleyen Ayoob ve Reno’nun üçüncü dünya güvenliği yaklaşımları, güvenlik çalışmalarında önemli bir boşluğu doldurmaktadırlar.

Ayoob’tan farklı olarak daha özel ve durum analizleri çerçevesinde saptamalarda bulunan Reno, çalışma kapsamında değerlendirildiğinde Soğuk Savaş sonrası dönüşen Afrika’daki zayıf devletlerde 4 durum analizi yapmaktadır. Reno, Liberya, Sierra Leone, DKC (Eski Zaire) ve Nijerya’yı incelemiş ve ulus devletlerin küresel sistemindeki başarısız devlet olmalarının nedenlerinden biri olan Diktatörlük

(Warlordizm) tartışmasını gündeme getirmiştir. Bu bağlamda Reno, sadece inandırıcı

bir resim çizmemekte, aynı zamanda bazı ülkelerin içinde bulunduğu anlaşılmaz kaosu da açıklığa kavuşturmaktadır. Örneğin, Mobutu’nun darbeci kurallarından ve diktatöryal yapılanmasından Zaire analizinde bahsetmektedir. Nijerya örneği ise açık değildir. Abacha rejimi altındaki politikalara rağmen şüphesiz uç noktalardaki kişisel kurallarının özellikleri sergilenmiştir. Fakat bunun diktatöryalizme benzediği açık değildir. Bu

69

nedenle Reno, Abacha’nın bir diktatör olmadığını da ifade etmektedir. Bunun nedeni olarak ise, Batı Afrika’nın tamamında eskiden norm olarak devletin ve bürokrasinin neo-patrimonyal4 tarzda fonksiyonlarını devam ettirdiğini ileri sürmektedir (Chabal, 2000: 409-410). Nijerya’yı Zaire’den ayıran Reno, üçüncü dünya güvenliğinde her ülkenin iç dinamiklerinin ülkelerdeki ve bölgedeki çatışmaların yapısını etkilediğini ve değiştirdiğini savunarak Ayoob’la ortak noktada buluşmaktadır.

Diktatöryalizm de dış güçlerin desteklerinin önemi konusunda Reno, bir başka analizini de Liberya örneğinde yapmaktadır. Reno, Liberya’nın başkanı Charles Taylor’un diktatör olmaktan uzak olduğunu, resmi devleti dışarıdan destekle yapılandırmaya gidebileceğini belirtmektedir. Chabal’a göre Reno, aynı zamanda yasal araçlar ve askeri müdahale gibi dış yardımın etkili olarak kullanılabildiği bu yapıdan sonra meşru hükümetin yararlılığını da göstermektedir. Bu bağlamda diktatör devletlere dış desteklerin önemine Liberya’dan örnek veren Reno’ya göre Taylor, eğer komşuları olan Sierra Leone ve Gine çok zayıf olmasalardı ve Fildişi Sahilleri Taylor’u desteklemeseydi, Liberya hükümetine karşı meydan okuyuşunu devam ettiremeyecekti. (Clapham, 1999: 173-174).

Zaire’de ise, dış güçlerin diktatör yapılanmalardaki gücü ve önemine işaret eden Reno, Mobutu ve sonrasındaki Kabila yönetimlerini diktatör olarak nitelemektedir. Buna en iyi örneği de Fransız hükümeti’nin, İngilizce konuşanlara karşı siyasetini devam ettirmesinden vermektedir. Çünkü Zaire, ülkedeki Hükümetler Dışı Örgütler (Non Governmental Organization-NGOs) ve dini gruplarla ticari ilişkilerinin bozulmaması için dış güçlerin baskılarına maruz kalmıştır (Clapham, 1999: 173-174).

Reno’ya göre Nijerya, diğer devlet örneklerinden farklıdır. Çünkü ülke, diğerleri kadar başarısız devlet nitelikleri sergilememektedir ve yönetimine katılan ve katılmasına izin verilen faal bürokrasi ve millete sahiptir. Hatta Babangida ve Abacha, altında resmi hükümet yapılarını yenileme yolunda eğilim göstermiştir. Reno, buna en iyi örnek olarak rüşvetin ortadan kalkması için çabaları ve Nijerya Ulusal Petrol Birliği (Nigerian

4 Neo-patrimonyal devlet ya da bürokrasi kavramı, modernleşme sürecine yönetici elitin öncülüğünde giren, fakat batının hukuki - rasyonel bürokrasi modeline öz itibariyle alamayan ama bazı biçimsel yönlerini aktarmayı başaran, geleneksel ile modernliği birlikte barındıran gelişmekte olan ülkelerin bürokrasileri için kullanılmaktadır (S.N. Eisenstadt, Traditional Patrimonialism and Modern

70

National Petroleum Corporation-NNPC) ile ilerlemiş olan bağların korunmasını göstermektedir (Clapham, 1999: 173-174).

Nijerya örneği ve farkları üzerinde önemle duran Reno’nun bir başka saptaması da net olarak diktatör olarak nitelendirilemez olan Nijerya’nın Başkanı İbrahim Babangida sayesinde Ağustos 1993’te gücün, askerden vatandaşların eline geçmiş olmasıdır. Reno’ya göre, Babangida önderliğindeki üçüncü cumhuriyet döneminde, kurumsal çatının çok partili politikalara dönüşümü için anayasal düzenlemelerde bulunulmuştur (birinci cumhuriyet-1960-66, ikinci cumhuriyet-1979-83). Fakat daha önceleri gücün askerin elindeyken yönetici ve halk arasındaki iletişim uçurumunun devam ettiğini ifade eden Reno’ya katılan Oyedriran ve Agbaje de, çatışma yönetiminde Babangida’nın çabalarının, üçüncü cumhuriyetin sivil seleflerinin düşüşüne neden olan Nijerya politikalarının eksikliklerini kendisinin de sürdürmesi nedeniyle başarısız olduğu fikrindedirler. Babangida’ya rağmen izlenen gizli politikaları dile getiren Larry Jay Diamond ise, “Nijerya’daki Babangida’nın en büyük trajedisi, bu rejimi ve

prebendalizmi5 değiştirme şansına sahip oluşuydu ve boşa harcadı… Prebendalizm, uygulanan gizli politikaların yoludur. Bu değişimi sağlayamayan demokrasi istikrarlı olamaz.” diyerek Reno’yu, Oyedriran ve Agbaje’yi desteklemiştir. (Oyedriran ve

Agbaje 1991: 217; Reno, 1993: 66-87). Reno, Nijerya’nın başarısız devlet olmasının somut nedeni olarak ülke liderlerini göstermese de, devletin başarısız olmasındaki etkilerinden biri olduğuna değinmektedir.

Reno’nun yaklaşımı konusunda daha öncede belirtildiği üzere çalışma kapsamında ayrı başlık altında detaylı olarak ele alınan üçüncü dünyadaki gizli ekonomiler sorununu devlet başarısızlığının nedenlerinden biridir ve Reno, belli grupların ve onların kendilerini zenginleştirmelerinin ve kendi çıkarlarını korumak için stratejiler oluşturduklarının da altını çizmektedir. Çalışmada, 1-bürokrasilerin nasıl azaltıldığı, 2-genel kamu çıkarlarının takip edilmesinden nasıl vazgeçildiği ve 3-zayıf devletlerdeki yapılanmada askerileştirilmiş ticaretin ortaya çıkışının (Herbst, 1999: 218) devlet başarısızlığının nedenleri arasında göstermektedir. Fakat çalışmada bu konu detaylı olarak gizli ekonomiler başlığı altında ele alınmaktadır.

71

Üçüncü dünya ülkelerinde devlet başarısızlığı konusunda Reno’nun ele aldığı temel konu Ayoob’un da üzerinde durduğu ulus devlet inşası ile ilintili olarak üst kimlik oluşumunun gerçekleştirilememesidir. Fakat Herbst’e göre Reno, bu ülkelerin yaşadıkları devlet başarısızlıklarının nedeninin kimliksel olmadığını vurgulamaktadır. Çünkü ortada gerçek anlamda bir üst kimlik söz konusu değildir (Herbst, 1999: 470-471). Bu nedenle Reno’nun, devlet başarısızlığında kimliklerin etkili olmadığı ifadeleri, Ayoob’un üçüncü dünyadaki milliyetçi hareketlerin üst kimlik için yapılmadığı açıklamasıyla benzeşmektedir.

Cartwright’e göre Reno, devlet başarısızlığındaki temel neden olan diktatöryalizmi esas olarak üçüncü dünya ülkelerinin ekonomik çöküşü ve Soğuk Savaşın sonuyla sözde bağımsızlaşan Afrika devletlerinin parçalanmasında güç alıştırması yapan siyasilerle ilişkilendirmektedir. Hâlbuki Reno, devlet başarısızlığında diktatöryalizm ve ekonomik sorunların yanı sıra üçüncü dünya güvenliğinde sadece devlet içindeki isyancılar ya da hükümet karşıtı gruplarla değil, uluslararası kurumlar ve yabancı devletlerle de mücadelenin söz konusu olduğunu ifade etmektedir. Örneğin; Charles Taylor Monrovya’daki Doeve Ulusal Geçici Birlik Hükümeti (Interim Government of National Unity-IGNU) rejimiyle çatışmaktadır (Clapham, 1999: 173-174).

William Reno, üçüncü dünya güvenliği yaklaşımında özellikle Afrika’da yıkılan devlet otoritesini anlatmıştır. Onun tezine göre, başarısız devlet olan üçüncü dünyada resmi devlet kurumları bozulmakta, ancak zeki ve yetenekli yöneticiler ülke kaynaklarının düzenlenmesini sağlayabilmektedirler. Fakat bu kaynaklar dış yatırımcılardan ve NGO’lardan yardım alınarak oluşturulmakta ve yine onlara hizmet için var olmaktadırlar. Dolayısıyla dış müdahalenin devlet başarısızlığındaki doğrudan etkisi oldukça büyüktür. Zeki ve yetenekli yöneticiler, kişisel güvenliklerini sağlayabilmek ve yerel nüfuzlarını sürdürebilmek için devlet başarısızlığında etkili olan dış müdahale yani yardımlara ihtiyaç duymaktadırlar. Dolayısıyla eğer finansal kaynaklar kesilirse onların gücü de yok olmaktadır. Diğer yandan yerel düzeyde nüfuzlarını sürdürebilmek için dış güçlerin yardımları ve desteklerinin yanı sıra devlet hâkimiyetine de ihtiyaç duymaktadırlar. Reno’ya göre, güçlü bürokrasi ve güçlü ordu, yönetici için pozitif tehditlerdir. Çünkü elitler kendilerine yaptıkları yanlışlardan dolayı zarar gelsin

72

istememektedirler. Bu nedenle üçüncü dünyadaki yöneticilerin demokratik olmayan yönetimleri zamanla onları diktatörler haline getirmiştir (Clapham, 1999: 173-174). Görüldüğü gibi üçüncü dünya güvenliğinde başarısız devletler sorununda liderlerin, ulusal grupların ve uluslararası güçlerin karmaşık etkileşimleri vardır. Ekonomik çıkar ve zorlayıcı güç sahibi diktatörler, devlet faktöründe yer alması gereken siyasi aktörlere diğer ülkelerle amaçları doğrultusunda kurduğu bağlantılardan sonra sınırlar çekerek demokratik bir yapının oluşumunu engellemektedirler (Cartwright, 1998: 638-640). Ulusal gruplar ülke içindeki nüfuzlarıyla yönetime baskı kurmak ya da desteklediği liderin muhaliflerine saldırmak suretiyle üçüncü dünya güvenliğinde yerlerini almaktadırlar. Uluslararası güçler dış müdahale kapsamında gerek yardımlar gerekse silahlı müdahaleler yoluyla üçüncü dünyanın güvenliksizliğinde rollerini almaktadırlar. William Zartman’a göre, başarısız üçüncü dünyada demokratik bir yapıya sahip olamayan devletlerin ve bağımsız hareket edemeyen bölgesel örgütlerin güçlü tepki vermeye ihtiyaçları vardır. Sorunların özgün bölgesel güvenlik anlaşmalarıyla çözülüp çözülemeyeceğini tartışan Zartman, üçüncü dünyalı olmayan aktörlerin etkisinin var olduğu konusunda Reno ile anlaşmaya varmaktadır (Keller, Rotchild ve Harpviken, 1997: 244). Karamsar bir şekilde üçüncü dünyadaki sürecin değişmeyeceğine vurgu yapan Reno, devletteki resmi ve gayri resmi politikaların karşılıklı olarak uluslararası güç sisteminde devam edeceğinin altını çizmektedir. Dolayısıyla da üçüncü dünyalı yöneticiler ve dış ortaklar neopatrimonyal devlete doğru üçüncü dünya kaynaklarının (yasal ve yasa dışı) ticarileştirilmesi için anlaşmalara devam edeceklerdir (Chabal, 2000: 409-410).

Karamsar bir portre çizen Reno üçüncü dünyadaki yapılanmanın değişmeyeceğini ifade etse de diğer yandan Zartman’nın fikrine paralel olmayan bir şekilde, zayıf devletçilikte diktatöryalizme doğru giden sürecin gerekli olduğunu ifade etmektedir. Yani Reno’ya göre, üçüncü dünya ülkelerinin başarısız devletler olmaktan demokratik devletler olabilme aşamasına geçmeleri için ironik bir şekilde diktatör liderlere ihtiyaçları vardır. Üçüncü dünyadaki başarısız devlet yapılanmasında önemli olan diktatöryalizmin bir de bilinen olumsuz tarafı mevcuttur. Buna göre, yöneticilerin ve onların danışmanlarının diktatör olmaları durumunda devletler yıkılmakta ve yıkılırken de uzun süren ve kontrol altına alınamayan iç savaşlar gerçekleşmektedir. Bu durumun dengelenmesi gerektiği

73

üzerinde duran Reno, diktatör politikaların uluslararası ilişkilerde Soğuk Savaş sonrası dönemde dengeli olarak nasıl uygulanabileceğini Liberya ve Sierra Leone örneklerinden açıklamaktadır (Chabal, 2000: 409-410).

Dengede tutulması gereken fakat bir taraftan da diktatörlüğün üçüncü dünyada başlangıçta varolması gerektiğini savunan Reno’nun bu ikilemi, yöneticilerin ve gölge devlet yapılarının, hükümetlerin resmi kurumlarına zarar vermesine yol açmaktadır. Örneğin; büyük güçlerin kendi çıkarları çerçevesinde dengede tuttuğu üçüncü dünya devletlerinin ekonomi ve siyasi kontrol sistemi ile özellikle, siyasetçilerin kendi rakiplerine saldırmaları için gençleri silahlandırmaya yönelmeleri, perde arkasındaki dış güçlerin, devlet yöneticilerinin de kendisine hizmet eden ülkenin yöneticilerinin ekonomik pazar ve siyasetteki düşmanlarının gözünü korkutmada yardımcı olmak için gençleri silahlandırması bilinen gerçeklerdir (Reno, 2000: 437-439).

Diktatöryalizm başta olmak üzere dış aktörlerin müdahaleleri, güçsüz devlet kurumlarının meşruiyet arayışı, liderlerin ve elitlerin kişisel güvenlikleri için ulusal güvenliği göz ardı etmeleri üçüncü dünya devletlerinin başarısız ve gölge devlet olmalarında başlıca etkenler olarak sıralanabilmektedir. Üçüncü dünya ülkelerinin gölge devletler ve başarısız devletler sorununun yanı sıra gizli ekonomiler, şiddetten faydalanan gruplar ve elitler gibi sorunları da mevcuttur.

Benzer Belgeler