• Sonuç bulunamadı

GÜVENLİĞİ” YAKLAŞIMLARI

1.2.2. William Reno’nun Üçüncü Dünya Güvenliği Yaklaşımı

1.2.2.2. Üçüncü Dünya’da Gizli Ekonomiler Sorunu

Reno, siyasi otoritelerin güçlendirilmesinde ekonomik bağın örtülü olarak devam etmesi ve ticarette yasal olmayan yöntemlere başvurulmasına “gizli ekonomiler” adını vermektedir. Bununla birlikte Üçüncü dünyanın başarısız devletlerinin ve kişisel çıkarları için halkı ve ülke ekonomisini kullanan elitlerin üçüncü dünya güvenliğindeki önemine değinen Reno, dış güçlerin varlığını hiçbir zaman göz ardı etmemektedir ve ona göre, gizli ekonomiler konusunda önem taşıyan en önemli husus olan üçüncü dünyadaki ekonomik reformlar, kredi sağlayıcıların destek olduğu dış teşviklerin eserleridir (Reno, 1995: 203-211).

Reno, üçüncü dünya ülkelerindeki gizli ekonomiler sorunu diyerek kayıt dışı ekonomileri ve dışarıdan müdahalelerle kolayca yönlendirilen başarısız ekonomileri kastetmektedir. Böylece ekonomilerinin kontrolünü sağlayamayan üçüncü dünya

74

devletleri içeride yaşanacak kaosa ve dışarıdan gelecek tehditlere açık hale gelmektedir. Ekonomik güç, siyasi, sosyal ve askeri gücü de beraberinde getirmektedir. Görünüşte dolaylı etkisi olduğu sanılan ekonomi, ulusal ve ülke içi güvenlik için en önemli unsurdur.

Bu bağlamda dışarıdan müdahalelerin örneklerini de veren Reno, kredi sağlayıcıların ve Afrikalı reform yapıcıların Sierra Leone’na model olarak “Doğu Asya modeli”ni alıp ekonomik reform programlarını modifiye etmekte olduğunu anlatmaktadır. Her ülkenin kendine özgü bir yapılanması olduğunu vurgulayan Reno, bu modelin veya herhangi bir modelin başka bir ülkeye uygulanmasının olumlu sonuç vermeyeceğini vurgulayarak bu adaptasyonun sonuçlarının Sierra Leone’daki yansımasının devlet memurlarının çıkar peşinde koşan davranışları ve ülkede girişimci bir “orta tabaka” destekleyicisinin yokluğu şeklinde olduğunu ifade etmiştir (Reno, 1995: 203-211).

William Reno’nun uyguladığı bu model, gizli ekonomilerin dış güçler tarafından kullanılmasının yanı sıra Afrika’daki ve tüm üçüncü dünya ülkelerindeki kaosun unsurlarının siyasi otoritenin kuvvetlendirilmesine nasıl katkıda bulunduğunu da anlatmaktadır. Bu bağlamda Reno’ya göre üçüncü dünya hükümetleri ve otoriteleri, gerçek anlamda bir yönetimden kaçmakta ve liyakatsiz yönetim, dış güçlerle birlikte hareket etme, yolsuzluk, kötü politika uygulamalarıyla ayakta durmaya çabalamaktadırlar. Aslında bu yapılanma kasıtlı stratejilerin ürünüdür (Reno, 1998: ıx, 23).

Bu bağlamda Reno, yabancı firmalar ve şahısların, devlet yöneticileri ile bağlarını açıklamaktadır. Üçüncü dünya ülkelerindeki siyasiler ve diktatörlerin uluslararası şirketlerle ilişkilerinde istismar olduğunu ifade eden Reno, kendi zenginliklerini desteklemek ve yetkilerini genişleterek daha çok müşteri sağlamak için özel ağlar kullanmaya odaklandıklarını vurgulamaktadır (Reno, 1996: 7-18).

Reno, üçüncü dünyadaki gizli ekonomilerde sömürgecilik süreci ve sömürgeci devletlerin etkisinin büyüklüğünü de kabul etmektedir. Sömürgeci devletlerin Hırıstiyan olmayanı desteklemediğini ifade eden Reno, sömürgecilik sonrası devletin aşındığını kendinden olmayanı reddeden Batılı güçlerin üçüncü dünyadaki bazı devletleri ötekileştirdiğini açıklamaktadır (Reno, 1996: 7-18).

75

Ayrıca Riddell’a göre Reno, nasıl sömürgecilik sonrası devletin aşındığını ve siyasi ekonominin, zengin kaynaklı yerleşim bölgelerindeki özel orduları kontrol ettiğini göstermektedir. Böylece üçüncü dünyanın siyasileşen ekonomilerinin yanı sıra bu siyasi ekonomilerin yani liderlerin ve elitlerin, özel orduları finanse ederek güvenliklerini sağlamaya çalıştıklarını da ifade etmektedir. Bu konuda Reno, Sierra Leone örneği üzerinde durmaktadır. Ülkedeki resmi ekonomi, yerini gayri resmi ya da gri sektöre bırakmıştır. Bu da Sierra Leone’daki siyasi yaşamın kontrolünü dış güçlerin ele geçirmesine neden olmaktadır. Özellikle kolonicilik sonrası Kano Bölgesindeki olaylara dikkat çeken Reno, mücevher bakımından zengin bu alanda politikaların ve ekonomilerin nasıl işlediğini irdelemektedir. Kısacası Riddle Reno’nun yaklaşımının, amprik (gözleme dayalı) araştırmanın en iyisi olduğunu söyleyerek özgün örnekler veren Reno’nun üçüncü dünya güvenliği yaklaşımını desteklemektedir (Riddell, 1996: 460).

Sömürgecilik süreci üçüncü dünya için sona erse de eski sömürgeci güçlerin etkileri halen devam etmektedir. Bu etki kültür ve sosyal yaşantıyla birlikte en fazla ekonomik ilişkilerde ortaya çıkmaktadır. Demokrasi ve insani yardım adına yapılan atılımlara rağmen eski sömürgeci güçlerin üçüncü dünyadaki nüfuzlarını kaybetmemek için iç istikrarsızlığı desteklemeleri de Reno’nun üzerinde durduğu ikilemlerden bir diğeridir. Reno’ya göre bu bir paradoks, bir taraftan üçüncü dünyaya yardımda bulunan ve reform hareketlerini destekleyen, ticari ilişkilerini geliştiren büyük ülkelerin diğer yandan ülke içindeki ve bölgesel çatışmaların bitmesini engellemesidir. Bu durum, üçüncü dünyanın dış güçlere ve paraya bağımlılığını açığa çıkarmaktadır (Clapham, 1999: 173-174). Üçüncü dünya güvenliksizliğinde Nijerya’nın farklı bir yeri olduğunu ifade eden Reno’ya, gizli ekonomiler sorununda temelde aynı sorunlar yaşandığı için karşı çıkan Clapham, Nijerya’nın gizli ekonomiler sorunu konusunda diğer Afrika’daki üçüncü dünya ülkelerinden çok da farklı olmadığına işaret etmektedir. Reno, Nijerya’da devlet kurumları tarafından çalışan bürokrasi ve kamu politikaları gibi unsurların yardımıyla genel düzenleme programlarına doğru yöneldiklerini ifade etmektedir. Fakat Clapham’a göre bu olumlu gelişimlerin yanı sıra, ülkede askeri-ticari ayrılık, banka dolandırıcılığı, yasadışı uyuşturucu satıcılığı ve petrol gelirlerinin yasadışı yollarla paylaşımı halen devam etmektedir (Clapham, 1999: 173-174).

76

Üçüncü dünya ülkelerinin hemen hemen hepsinde az ya da çok gizli ekonomilerin varlığı hissedilmektedir. Gizli ekonomilerin unsurlarından en önemlisi olan dış güçler veya dış ticari ortaklar, üçüncü dünyanın başarısızlıklarını kendi avantajlarına çevirmektedirler (Reno, 2000: 454-458).

Reno’ya göre, gölge devlet modeli, gizli ticareti yürütmekte ve şiddeti beslemektedir. Bu nedenle dolaylı gibi görünen fakat aslında üçüncü dünya güvenliğinde doğrudan etkili olan gizli ekonomiler sorunu, oldukça önemli ve çözümü zor bir konudur. Reno’nun üçüncü dünya ülkelerindeki gizli ticaretin şiddeti beslediği fikrine katılan Charles Tilly, “koruma raketleri” kavramını ortaya koymaktadır. Koruma raketleri, çeşitli dış tehditlere karşı gayriresmi olarak, çeteler tarafından sağlanan ve para karşılığı satın alınan koruma hizmetleri, kısacası bir gasp düzenidir. Bu sistemi, hukuk sistemi oturmamış kişi veya kuruluşlar korunmak için kullanmaktadırlar. Koruma raketleri tarafından üçüncü dünyadaki eylemlerine devam eden eski sömürge güçleri ya da Batılı güçler, üçüncü dünyadaki organize suçları da kontrol edebilmektedir. Böylece üçüncü dünyadaki güvenliksizlik ortamına katkıda bulunan büyük güçler üçüncü dünyanın gizli ekonomileri yardımıyla kendi taraftarı olan silahlı grupları finanse etmektedirler. Savaş yapımı ve ulus devlet inşasında da büyük güçlerin etkisine değinen Tilly, Reno’nun tezini desteklemektedir (Tilly, 1985: 166-169; Reno, 2000: 435-436).

Üçüncü dünyadaki güvenlik sorunlarında etkili olan gizli ekonomiler sorunu konusunda Tilly’nin koruma raketleri gibi, Reno’nun “resmi korsanlar” tanımlaması da oldukça önemlidir ve gizli ekonomilerin varlığının doğrudan etkisine işaret etmektedir. Resmi korsanlık, 17. yüzyılda İngiliz krallarına gelir sağlayan kilisenin varlığında, Venedikli donanmanın imtiyazlı tüccarlara hizmetinde tarih boyu var olan resmi kurum ve kişiler tarafından yapılan organize haydutluktur. Resmi korsanların üçüncü dünyadaki varlığı küreselleşme ile birlikte artış göstermiştir. Bunun nedeni ise, diplomatik ve ekonomik alanda üçüncü dünyada uygulanmaya çalışılan gelişmiş ülkelerin model alınarak gerçekleştirilen reformlar ve radikal değişikliklere tepki olarak büyüyen bozuk gizli ekonomilerdir (Reno, 2000: 435-436).

Üçüncü dünya güvenliğinde sorunlardan biri olan gizli ekonomilerin unsurlarından sayılan yolsuzluk, başarısız ve zayıf ülkeleri kaosa sürükleyen başka bir etkendir. Yolsuzlukların giderek arttığı üçüncü dünya ülkelerinde bu durumun önüne

77

geçilememesinin nedeni yolsuzluk kavramının dönüşümüdür. Bu bağlamda, yolsuzlukla birlikte değişen uluslararası sistemdeki kavramsal dönüşüme işaret eden Bayart, Ellis ve Hibou, Afrika’daki Kleptokrasi konulu makalede süreç içerisinde taban tabana zıt anlamların yer değiştirdiği üzerinde durmaktadırlar. Bayart, Ellis ve Hibou’ya göre, doğal haklar anlaşması eskiden meşruiyet olarak tanımlanırken, artık gizli, yasal olmayan anlaşma kategorilerine konulmaktadır. Diğer yandan çıkarlar doğrultusunda ödünç para vermek bugün geniş ölçüde kabul görmektedir. Önceden ise tefecilik olarak kınanmaktaydı (Bayart, Ellis ve Hibou, 1999: 1; Reno, 2000: 436). Dolayısıyla kavramsal dönüşümün, üçüncü dünyada meşruiyet zeminine oturmamış birçok durumun yasal olarak meşruiyet kazanmasını sağladığı ifade edilebilmektedir.

Reno’ya göre, gizli ekonomiler sorunundaki başka bir etken de üçüncü dünya devletlerinin yöneticilerinin, kayıt dışı ve yasadışı yollarla kazanç sağlamasıdır. Böylece devletlerin egemenlik tanımları da ticarileşmektedir. Buna en iyi örneği Zambia’dan veren Reno, 1998’de Zambia’daki yöneticilerin UNITA’nın elmasları için sahte Origin Sertifikaları hazırladığını ve bu sertifikaların ayrılıkçı gruplar tarafından, Avrupalı alıcılara BM ambargosuna rağmen gemilerle sağlandığını ifade etmektedir. Benzer şekilde üçüncü dünyada BM ambargolarına karşı, ülkeler egemenlik haklarını kullanarak pasaportlar vermekte ve böylece gelir elde etmektedirler. Örneğin, Senegal ve Hong Kong’da bin kadar pasaport satılmıştır. Reno’ya göre buradaki amaç silah satın almaktır. Ayrıca bu satış, diplomatik pasaportları da içermektedir. Komor Adaları yöneticileri, diplomatik pasaportların satışını özellikle önermektedirler. Çünkü bu satışlar, yılda üç memura ortalama bir milyon dolar getirmektedir. Diğer yandan alıcı açısından değerlendirildiğinde gizli tüccarların elindeki bu pasaportlar müthiş bir koruma sağlamaktadır. Diplomatik pasaport satın alan tüccarlar iç hukukta ve ülkeye giriş çıkışlardaki aramalarda muaf tutulmaktadırlar (Reno, 2000: 457). Görüldüğü gibi daha spesifik örnekler üzerinden giderek üçüncü dünya güvenliği sorunlarını değerlendiren Reno, üçüncü dünyadaki devletlerde, siyasi kontrol ile bir bütün olan yolsuzluk içindeki durumu yansıtmaktadır. Ona göre bu durum, sistematik ve kasıtlıdır (Reno, 2000: 458-459).

Üçüncü dünya güvenliğinde gizli ekonomiler sorununun devlet başarısızlıkları ve elitlerinin etkileriyle birbiri içine geçmiş olduğu ifade edilebilir. Birbirinden net olarak

78

ayrılamayan bu nedenler, bir bütün olarak üçüncü dünya güvenlik sorunlarını ortaya çıkarmaktadırlar. Yöneticiler, elitler, gizli ekonomiler, başarısız devlet kurumları tarafından güvenliksiz hale getirilen üçüncü dünya ülkelerinde ekonomik iyileşme için reformların öne sürülmesi ya da yolsuzlukların, koruma raketlerinin, resmi korsanlığın ve gizli ticaretin önlenmeye çalışıldığı izlenimlerinin verilmesi aslında yöneticilerin çözümden ziyade anarşi aradıklarını ortaya koymaktadır (Reno, 2000: 459).

Üçüncü dünyanın başarısız devletler sorununda olduğu gibi gizli ekonomiler sorununda da yöneticilerin ve elitlerin rolü oldukça önemlidir. Siyasi sürecin ve kurumların kontrolünün yanı sıra yolsuzluk, koruma raketleri, resmi korsanlık gibi yasadışı faaliyeleri kullanarak ulusal güvenlik yerine kişisel güvenliklerini sağlamayı hedefleyen gruplar ve elitler aynı zamanda ülkedeki mevcut kaos ortamından da faydalanmaktadırlar.

Benzer Belgeler