• Sonuç bulunamadı

2.12. Veri Görselleştirme ve İnfografiklerde Bilişsel Süreçler

2.12.2. Gestalt Prensipleri

2.12.2.7. Şekil-Zemin İlişkisi

Görsel algının temel prensiplerinden biri olan şekil-zemin ilişkisi, objelerin çevreleri ile birlikte nasıl algıladıkları ile ilgilidir. Bu ilkede insan zihni, görüş alanındakileri şekiller (önplan) ve zemin (arka plan) olarak iki farklı kategoriye ayırarak ele almaktadır. Zemin objenin algılanış biçimini etkileyebilir. Örneğin, büyük bir alanla çevrilmiş olan bir obje olduğundan daha küçük görünebilir. Şekil zemin arasındaki ayırım dinamik bir süreçtir; algı birinden diğerine yönelebilir. Şekil 51’deki örnekte turuncu zemin üzerindeki iki

beyaz yüz ya da beyaz zemin üzerindeki bir vazo görülebilir. Ancak her ikisini de eş zamanlı olarak algılamak mümkün değildir.

Şekil 51. Gestalt şekil-zemin ilkesi. Meirelles, I. (2013). Design for information: An introduction to the histories, theories, and best practices behind effective information visualizations. Massachusetts: Rockport Publishers.

Tasarımcıların ortaya koydukları yalnızca ekran üzerinde görülen çizgi ve şekiller değil, algısal birer yapıdır. Gestalt prensipleri uygulanarak kullanıcıların görsel algı süreci dikkate alınıp yaratıcı ve işlevsel tasarımlar yaratılabilir.

BÖLÜM 3

İLGİLİ ARAŞTIRMALAR

Bilgisayar bilimleri ve istatistik alanlarında profesör olan William S. Cleveland’ın 1985 yılında “The Elements of Graphing Dataˮ isimli kitabında, verinin bilimsel ve teknik amaçlarla görselleştirilmesi ele alınmış ve grafiksel yapıların oluşturulmasında kullanılan prensipler açıklanmıştır. Çeşitli grafiksel metotlar açıklanarak, amaçlarına göre daha kullanışlı olduğu düşünülen grafikler verilmiştir. Nicel verilerin betimlenmesinde kullanılabilecek grafiklere yer verilmiştir. Ayrıca grafiksel algı bölümü kapsamında bilişsel süreçlerden bahsedilmiştir.

William S. Cleveland tarafından yazılmış olan bir diğer kitap ise “Visualizing Dataˮ dır. 1993 yılında yayınlanan ve veri görselleştirmenin istatistiksel boyutuna odaklanan bu kitap, verinin yapılandırılmasına dair derinlemesine bir anlayış sunmaktadır. Kitapta noktasal grafik, dağılım grafiği, çok yönlü grafikler gibi pek çok farklı çizim ve grafiğin veri analizi sürecinde nasıl kullanılacağını ayrıntılı bir şekilde açıklamıştır. Cleveland’ın hazırladığı iki kitap da daha çok istatistik ve bilgisayar bilimleri alanındakilere yönelik görünse de tasarım alanından kişilerin de veri görselleştirme sürecinde faydalanabilecekleri niteliktedir.

Edward Tufte’nin yazmış olduğu kitaplar enformasyonun görsel yolla aktarımı hakkında araştırma yapanlar için birincil kaynak niteliğinde olmuştur. 1983 yılında yayınlanan The Visual Display of Quantitative Information isimli kitabında istatistiksel grafiklerin mükemmelliğini ve bütünlüğünü sağlamak için gerekli olan prensipleri örnekler ışığında açıklamıştır. Joseph Minard ve William Playfair gibi görselleştirme alanının öncü isimlerinin çalışmalarından örnekler içiren kitap ayrıca veri-mürekkep oranı (data-ink

ration) gibi verinin süslemeci detaylardan arındırılıp daha sade şekilde iletimini savunan konseptleri içermektedir.

Edward Tufte’nin diğer bir kitabı olan ve 1990 yılında yayınlanan “Envisioning Informationˮ Galileo’nun güneş lekelerini betimlediği çiziminden bilgisayar arayüzlerine kadar çok geniş bir kapsamda ele alınmıştır. Kompleks verinin görsel yolla nasıl açıklanabileceğine dair pek çok faydalı tavsiye içermektedir. Enformasyon ve renk ilişkisi, katmanlandırma, ayrıştırma ve küçük çokluklar gibi başlıklara yer verilerek enformasyon iletiminin tüm katmanları incelenmiştir.

2002 yılında Adnan Tepecik tarafından hazırlanan “Grafik Sanatlar Tarih-Tasarım- Teknoloji” isimli kitapta sanat ve grafik sanatlar kavramları açıklanarak grafik sanatların tarihinden söz edilmiştir. Ayrıca tasarımda kullanılan elemanlar açıklanmış ve grafik tasarım ürünleri ve teknoloji gibi başlıklar ile grafik tasarım süreci kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.

2004 yılında Fry tarafından Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde hazırlanan doktora tezinde, sayısal enformasyon tasarımı ele alınmıştır. Giderek artan miktardaki bilginin insanlar tarafından anlaşılabilmesi için veri görselleştirme, veri madenciliği ve grafik tasarımın bir arada kullanılması gerektirdiğini savunmaktadır. Fry, karmaşık verinin temsili için bu alanların birbirini nasıl destekleyebileceğini araştırmıştır. Ayrıca bu sürecin daha geniş kullanıcı kitleleri tarafından kullanılabilmesi için bir araç geliştirmiştir. Son olarak önerdiği metodolojinin ve geliştirdiği aracın nasıl kullanılabileceğini gösterebilmek için çeşitli kompleks veri setlerini görselleştirmiştir.

2008 yılında Güler tarafından gerçekleştirilen “Grafik Tasarımda Yeni Bir Alan: Enformasyon Tasarımı ve Bir Uygulama” adlı sanatta yeterlik tezi çalışmasında bilgilendirme tasarımının uygulama alanları ayrıntılı olarak incelenmiş ve bu alanda öncü bir çalışma oluşturulmuştur. Ayrıca bilgilendirme tasarımının tarihi ile ilgili kaynaklar incelenmiş, çeşitli tasarım alanlarından söz edilmiş tasarım sürecinde dikkat edilmesi gereken ilkeler açıklanmıştır. Çalıma kapsamında Türkiye ve dünyadan çeşitli hastaneler incelenerek, Dokuz Eylül Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesi için bir bilgilendirme tasarımı projesi gerçekleştirilmiştir.

2011 yılında Mol tarafından biyomedikal bilimler kapsamında hazırlanan yüksek lisans tezinde bilim iletişimi ve infografikler arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu bağlamda bilim iletişimi infografiklerin temel amaçları tartışılmıştır. İnfografiklerin

bilişsel bilimlerle olan ilişkisi ele alınmıştır. Bilim iletişiminde bilginin topluma etkili ve dikkat çekici bir biçimde aktarılabilmesi için iyi tasarlanmış infografiklerin oldukça uygun bir yöntem olabileceği vurgulanmıştır.

2012 yılında Serin tarafından mühendislik ve doğa bilimleri doktora programı kapsamında hazırlanmış olan “Bilgi kuramı destekli veri görselleştirmesi ve araştırması isimli çalışmada Bilgisayar tarafından üretilmiş görselleştirmelerin iyileştirilmesinde kullanılabilecek tekniklerden söz edilmiş ve bu bağlamda görselleştirme kapsamında kullanılan çeşitli teknikler açıklanmıştır.

2014 yılında Ajayi tarafından hazırlanan doktora tezinde, interaktif veri görselleştirme ve finans sektörü ilişkisine odaklanılmıştır. Ajayi, interaktif veri görselleştirme elemanlarının finansal analizleri, eğilimleri ve öngörüleri nasıl etkileyeceğinin anlaşılabilmesi için üç aşamadan oluşan bir araştırma yapmıştır. İlk olarak finansal analiz bağlamındaki görev gereksinimleri ve görselleştirme arasındaki ilişkiyi ve potansiyel kullanıcıları ortaya koymak amaçlanmıştır. Sonrasında ilk araştırma genişletilerek gelecekte kullanılabilecek teknolojiler araştırılmıştır. Son çalışma ile giderek artan etkileşim özelliklerinin kullanılan sistemlerdeki güvenilirlik açısından yatırımcılar üzerinde yarattığı algı araştırılmıştır. . Sakınç’ın 2016 yılında hazırladığı “Dijital çağda bir bellek aracı olarak veri görselleştirmeˮ isimli yüksek lisans tezinde veri görselleştirme uygulamalarına bilgi kavramı perspektifinden bakılmıştır. Gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde bilginin yapısı ve kullanım alanının değiştiği vurgulanarak veri görselleştirme disiplini dijital çağda bir bellek aracı olarak irdelenmiştir.

Nuhoğlu Kibar tarafından Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Anabilim Dalı’nda 2016 yılında hazırlanan “Bir öğrenme stratejisi olarak infografik oluşturma sürecinin modellenmesiˮ adlı doktora tezinde öğrenme stratejisi olarak infografik oluşturma sürecinin modellenmesi amaçlanmış ve eğitsel tasarım araştırması yöntemiyle, üniversite düzeyinde öğretmen adayları ve ortaokul düzeyinde 7. sınıf öğrencileriyle iki ayrı uygulamayla gerçekleştirilmiştir. Uygulamalar sonunda ulaşılan modele göre infografik tasarlama süreci ve bu süreçlerin değerlendirme sonuçlarına yer verilmiştir.

Güzelci tarafından 2017 yılında hazırlanan “Sanat sergilerı̇ için diyagram tabanlı ve kullanıcı etkileşimli görselleştirme arayüzü tasarımıˮ isimli doktora tezinde müze, eğitim ve dijital teknolojilerin ilişkisi açıklanmış ve müzelerde kullanılan teknolojilerin eğitim ve öğrenme üzerindeki rolünden bahsedilmiş ve veri görselleştirme süreci açıklanmıştır.

Çalışmada, müze için geliştirilen diyagram tabanlı görselleştirme arayüzü projesine yer verilmiş ve arayüzünün altyapısı, işleyişi, kullanımı ve üretebileceği görsellerin nitelikleri sırasıyla anlatılmıştır.

BÖLÜM 4

YÖNTEM

Araştırmanın bu bölümünde araştırmanın yönteminden, modelinden, evren ve örnekleminden, verilerin toplanmasından, verilerin çözümlenmesi ve yorumlanmasından bahsedilmiştir.

4.1. Araştırmanın Modeli

Bu araştırma veri görselleştirme ve infografik disiplinlerinin tasarım eğitimi içerisindeki yerine ilişkin akademisyen, sektör çalışanları ve öğrencilerin görüşlerini belirlemeye yöneliktir. Bu nedenle hem nicel hem de nitel araştırma yöntemlerinden faydalanılmıştır. Son dönemlerde nicel ve nitel araştırmaların birlikte kullanıldığı karma yöntemler giderek daha sık görülmektedir. Creswell (2014) karma yöntemleri üçe ayırmış ve öncelikle nicel verilerin toplanıp analiz edildiği ve sonuçlarının nitel araştırma aşamasında kullanıldığı desen türünü “Açıklayıcı Desenˮ olarak adlandırmıştır. Flick’e (2009) göre nicel ve nitel araştırmalar bir çalışma kapsamında birbiri ile bağlantılı olarak farklı aşamalarda kullanılabilir. Bu çalışma kapsamında nicel araştırma yöntemi olarak beklenti ölçeğinden faydalanılırken, nitel araştırma kapsamında ise görüşme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada nitel araştırmaların esnek ve dinamik olan yapısından faydalanılmıştır. Nitel araştırmalar, belli bir konu ile ilgili araştırma yaparken o konunun ‘ne kadar’ ya da ‘ne kadar iyi’ olduğunu öğretmekten çok daha geniş bir bakış açısı elde etmek isterler. Örneğin, bir dersin nasıl öğretildiği, bu ders için nasıl hazırlanıldığı, öğrencilerin neler yaptıkları, ne tür etkinliklerin işe konulduğu, öğrenme sürecini olumlu ve olumsuz yönde etkileyen faktörlerin neler olduğu araştırılır (Büyüköztürk vd., 2011).

4.2.Evren ve Örneklem

Araştırmanın evrenini Türkiye’deki güzel sanatlar, sanat ve tasarım fakülteleri ve eğitim fakültesi güzel sanatlar eğitimi bölümlerinde eğitim veren alan uzmanı akademisyenler, bu fakültelerde eğitim alan öğrenciler ve iletişim tasarımı alanındaki sektör çalışanları oluşturmaktadır.

Araştırmada seçkisiz yöntem kullanılarak belirlenen evren içerisinden çalışma grupları oluşturulmuştur. Alan uzmanı akademisyenler için oluşturulan çalışma grubunda Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi İletişim Tasarımı Bölümü’nde görev yapan üç akademisyen, Özyeğin Üniversitesi Mimarlık ve Tasarım Fakültesi İletişim Tasarımı Bölümü’nde görev yapan bir akademisyen, Arel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Tasarım Bölümü’nde görev yapan bir akademisyen, Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü’nde görev yapan bir akademisyen, Gazi Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde görev yapan bir akademisyen, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Grafik Bölümü’nde görev yapan bir akademisyen, Konya Karatay Üniversitesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi Bölümü’nde görev yapan bir akademisyen ve Dumlupınar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde görev yapmakta olan bir akademisyen olmak üzere toplam on alan uzmanı bulunmaktadır. Öğrenci çalışma grubunu, Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi İletişim Tasarımı Bölümü İnteraktif Medya Tasarımı Anabilim Dalı 2017-2018 eğitim-öğretim yılı güz dönemi Enformasyon Tasarımı dersi alan 20 öğrenci oluşturmaktadır. Öğrenci çalışma grubu içerisinden tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılarak on öğrenci görüşme gerçekleştirilmesi amacı ile seçilmiştir. Sektör çalışanı çalışma grubunu ise İstanbul ve Ankara illerinde tasarım alanında çalışan beş kişi oluşturmaktadır.

4.3.Verilerin Toplanması

Çalışma kapsamında verilerin toplanması iki ana aşamada gerçekleşmiştir.

İlk aşamada nicel araştırma yöntemlerinden yararlanılmıştır. 2017-2018 eğitim öğretim yılı güz dönemi başında Enformasyon Tasarımı dersi alan 20 öğrenciye “Enformasyon Tasarımı Dersi Beklenti Ölçeğiˮ (ETDBÖ) uygulanmıştır (Beklenti ölçeği için Ek-1’e bakınız). Beşli Likert tipi ölçek kullanılmış ve ders sonunda edinilecek kazanımlar, uygulama çalışmaları, teorik konular ve teknoloji kullanımı ile ilgili ifadelere yer

verilmiştir. Bu ölçeğin uygulanmasındaki temel amaç, öğrencilerin gerek eğitim-öğretim programında yer alan Enformasyon Tasarımı dersi ile ilgili genel betimlemeler, gerekse veri görselleştirme ve infografikler ile ilgili spesifik ifadeler aracılığıyla görselleştirme alanı ile ilgili beklentilerini almaktır. Bu ölçeğin uygulanması sonucunda elde edilen veriler görüşme sorularının hazırlanmasına katkı sağlamıştır.

İkinci aşamada ise nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Çok yönlü ve ayrıntılı veriler elde edebilmek amacıyla sosyal bilimlerde belki de en çok kullanılan metot olan yarı- yapılandırılmış görüşme (Semi-structured interview) (Groeben, 1990; Flick, 2009) tercih edilmiştir. Sorular çalışmanın alt amaçları çerçevesinde hazırlanmıştır. Yarı- yapılandırılmış görüşme soruları ile akademisyen, sektör çalışanı ve öğrencilerin veri görselleştirme ve infografiklerin tasarım eğitimindeki yerine ilişkin görüşleri alınmıştır. Bu nedenle hazırlanan sorular amaç ve anlam değişimine uğratılmadan yönlendirilen guruba yönelik olarak düzenlenmiştir. Görüşmeler ortalama 20-30 dakika uzunluğundadır.

4.4. Verilerin Çözümlenmesi ve Yorumlanması