• Sonuç bulunamadı

3. Gazâlî ve Şehristânî’nin Amaçları

3.5. Şehristânî’nin İslâm Filozofları Hakkındaki Görüşleri

Şehristânî’nin el-Mile’l ve’n-Nihal’de İslâm filozoflarının görüşlerine büyük ölçüde yer verdiği görülmektedir. Mütekellimin İslâm filozofları hakkındaki düşünceleri bu eseri ve Musâra’a’daki yaklaşımı üzerinden sunulacaktır.

3.5.1. İslâm Filozofları ve Nübüvvet İlişkisi

Şehristânî’nin İslâm filozofları hakkında değindiği ilk noktanın, filozoflar bölümünün başında nübüvvet konusu hakkındaki açıklamalarıyla ortaya çıktığı görülmektedir. Bu bölümde o, Acem filozoflarının daha sonra İslâm filozofları ismiyle anıldıklarına değinmektedir. Bununla birlikte mütekellim, Acemlerin İslâm

311

Şehristânî, el-Mile’l ve’n-Nihal, s.358.

312

Şehristânî, el-Mile’l ve’n-Nihal, s.361.

313

ile tanışmadan önce kendileri hakkında felsefe ile ilişkileri olduğu bilgisinin bulunmadığını da aktarmaktadır. Ayrıca Şehristânî, onların bütün hikmetlerinin önceki dinler ve peygamberlerin getirdiklerinden ortaya çıktığını ifade etmektedir.314

Mütekellimin İslâm filozofları hakkındaki değerlendirmeleri açısından, kendisinin öncekiler ve felsefenin sütunları olarak nitelediği antik filozoflara, onların gerekli önemi vermediklerine işaret etmektedir. Şehristânî bu durumun nedenleri arasında, İslâm filozoflarının önceki filozofların görüşlerini beğenmeme ihtimalinin de söz konusu olabileceğini söylemektedir.315

Fakat bununla birlikte Şehristânî’nin yaklaşımından, İslâm filozoflarının önceki filozofların birbirine aktarım ile geliştirdikleri görüşlerinden de etkilenmemelerinin imkânsızlığına işaret ettiği düşünülebilir. Çünkü Şehristânî’nin tutumuna göre, İslâm filozoflarının düşüncelerindeki hareket noktası, kaynaklığı bakımından bu antik filozoflardan tamamen ayrılamayacakları bir özelliğe sahiptir. Bu konu filozoflar arasındaki öğretmen-öğrenci münasebeti içinde düşüncenin aktarıldığı göz önüne alındığında, şüphesiz ihtilaflar da bulunmakla birlikte, birbiriyle eklektik bir bağ içinde kabul edildiği sonucunu akıllara getirebilmektedir.

3.5.2. İslâm Filozoflarının Aristo Takipçiliği ve İbn Sînâ

Şehristânî, İslâm filozoflarının Aristo takipçileri olduğu üzerinde durmaktadır. Aristo’nun takipçileri tarafından kendisine muhalefet edilmediğine ve görüşlerinin kabul edildiğine değinen Şehristânî’ye göre hakikat, onların ve takip ettikleri Aristo’nun görüşlerinde ortaya çıktığını söyledikleri gibi değildir.316

Mütekellimin bu değerlendirmesinden hareketle onun, el-Mile’l ve’n-Nihal eserinde de Aristo düşüncesine muhalif tutumuna raslandığını ifade etmek mümkündür. Ayrıca onun Aristo’ya karşı muhalif yöndeki yaklaşımının, filozof Proklas hakkında bilgiler sunduğu önceki bölümde de, Aristo ve düşüncesinin temsilcisi gördüğü İbn Sînâ’nın görüşlerini de içine alarak eleştirdiğini söylediği eserine işaretinden görülmektedir.

314

Şehristânî, el-Mile’l ve’n-Nihal, s.286.

315

Şehristânî, el-Mile’l ve’n-Nihal, s.287.

316

Şehristânî daha önce Acem filozofları olarak isimlendirdiği İslâm filozoflarına dair düşüncelerini ayrı bir başlık altında kapsamlı bir şekilde sunmaktadır. Mütekellim bu başlık altında Yunan filozoflarından sonra onları takip ettiği düşünülen ve İslâm filozofları arasında görülen isimlere yer vermektedir. Burada ilk olarak Kindî’yi anan Şehristânî, son olarak da Fârâbî’nin adını zikreder. Şehristânî’nin diğer İslâm filozoflarına nazaran İbn Sînâ’ya bakışındaki fark burada hemen kendisini göstermektedir. Çünkü ona göre İbn Sînâ bu zümrenin allamesidir. Bu filozofların hepsinin bazı meselelerde Platon ve öncesindeki filozofların görüşlerine uyduklarını ifade eden Şehristânî, onların genel düşünceleri itibariyle Aristo’nun meselelere bakışını ve görüşlerini benimsedikleri üzerinde durmaktadır.

Mütekellim, İslâm filozofları içinde sistemini en ince ve düşüncesini en derin gördüğü kişinin İbn Sînâ olduğu için eserinde onun görüşlerine yer vereceğini “İbn

Sînâ’nın sistemi bu grup içinde en ince sistem ve hakikatler konusunda düşüncesi en derini olduğu için, kitaplarından kelâmının kaynakları ve maksadını anlatan metinleri kısaltıp özetleyerek, onun sistemini vermeyi tercih ettim, diğerlerinin sistemlerini belirtmedim. Zira “bütün avlar kürkün içindedir.” ”317

cümleleriyle ifade etmektedir.

Şehristânî, Musâra’a’nın girişinde ve farklı bölümlerinde de filozoflara dair görüşlerini paylaşmaktadır. Kuşkusuz bu görüşleri Şehristânî’nin amacının anlaşılması açısından önemlidir. Bununla birlikte, Şehristânî’nin el-Mile’l ve’n- Nihal’de, diğer filozoflara nazaran İbn Sînâ’ya karşı ortaya koyduğu tutumla Musâra’a’da da karşılaşıldığı söylenebilir. Şehristânî bu yaklaşımını, eserinin yazılış amacını açıkaldığı bölümde sunmaktadır.

Onun kitabına verdiği isim açısından bakıldığında filozofları eleştireceği düşüncesi akıllara gelmektedir. Fakat Şehristânî, daha konunun başında İbn Sînâ hakkında değerlendirmelerde bulunarak, asıl mücadelesini İbn Sînâ’nın görüşleri üzerinden ortaya koyacağını göstermektedir. Mütekellim bu yaklaşımını “Hikmet ilimlerinde

önde gelen ve felsefede zamanın âlimi olan kişinin Ebû Ali Hüseyin İbn Abdullah İbn Sînâ olduğu konusunda ittifak vardır. Hiç kimse bu konuda ne kadar tenkit ederse

317

etsin, hatta kendini harap etse bile, onun ulaştıklarına ulaşamaz ve yine hiç kimse bu konuda yarış atına koştursa bile, aynı seviyeye gelemez. Onlar, onun sözlerinin anlamına her kim vukufiyet sağlar ve onun meramındaki gizli anlamları bilirse, o kişinin en yüksek pay alacağı ve en yüksek dereceye ulaşacağı konusunda ittifaka vardılar. Ret ve kabul bağlamında ona yapılacak itiraz, iptal ve çelişme bağlamında onun sözlerinin takibi ahmaklıktır. Çünkü bu altında barikatların bulunduğu, korumalar ve gözcüler tarafından kuşatılmış bir kapıdır.”318

cümleleriyle sunmaktadır.

3.5.3. Filozofların İtibarı ve Mütekellimlerin Amaçları

Şehristânî’nin İbn Sînâ hakkındaki bu ifadeleri, dönemin ilmi çevreleri ve entelektüel kesimindeki genel kanaat olarak naklettiği düşünülmektedir. Yani Şehristânî, İbn Sînâ’nın dönemi için en büyük filozof kabul edildiğini açıkça ifade etmektedir. Mütekellim öncelikle bu kanaatlerden yola çıkarak, filozofun görüşlerinde ortaya çıktığını düşündüğü çelişkileri ve hataları insanlara sunmanın ve onlar tarafından kabul görmenin zorluğunu dile getirmektedir. Böylece giriştiği işin ne kadar ağır olduğunu ve bu işin sonunda başarılı sayılabilmenin de güçlüğünü ifade etmeye çalıştığı akıllara gelebilir. Mütekellim bu nakilden sonra da mücadelesinin öz maksadını “Bunun üzerine ben, onunla kahramanca güreşmeyi/mücadeleyi ve onu

insanlar derecesine indirmeyi arzuladım.”319cümlesiyle açıklamaktadır.

Hiç kuşkusuz Şehristânî’nin buradaki en dikkat çekici ifadesi “onu insanlar

derecesine indirmeyi arzuladım.” cümlesidir. Burada bir kez daha onun yaşadığı

dönemde İbn Sînâ’nın ne kadar yüce bir itibara sahip olduğunu gösterebilmek ve bu itibardan kaynaklı olarak da, İbn Sînâ’nın sözleri ve görüşlerinde asla hata ve yanlışlar olmadığı yönündeki kabulü ortadan kaldırmak amacını taşıdığı görülmektedir.

Ayrıca mütekellimin“kahramanca mücadele” ifadesi de bu işi ne kadar önemsediği ve bu işe girişebilecek bir kişinin başarılı olabilmesinde, nasıl yüce bir karaktere/kahramanlığa sahip olması gerektiğinin kendi bakış açısıyla

318

Şehristânî, Musâra’a, s.3.

319

değerlendirilmesi kabul edilebilir. Çünkü mütekellimin az önceki ifadelerinde görüldüğü gibi böyle bir çabayı ortaya koymanın birçok zorlukları bulunduğu üzerinde durulmaktadır. Bunlar arasında belki de en çetin olanlarından birisi de, bu işe girişmenin insanlar nezdinde adeta imkânsızı denemek ve bunun ise Şehristânî’nin ifadesiyle ancak ahmaklık kabul edilebileceği ile karşılaşılmasıdır.

Şehristânî, İbn Sînâ nezdinde filozofların görüşlerini inceleyip, çelişkilerini ortaya koyduktan sonra, kendi tercih ettiği görüşlerini sunduğu bölüme başlarken, amacının ne olduğunu “Bizim âdetimiz bağlantı noktasına isabet eden ve sivriliğini körelten

güçlü bir argümanla İbn Sînâ’nın başına gelen hatalarını ve yanlışının nedenini okuyucuya göstererek ve bununla birlikte isabet ve doğruluk yolunu öğrenciye göstererek her meselenin sonunda bir bölüm zikretmektir. Başarıyı veren ve yardım eden Allah’tır.”320

cümleleriyle açıklamaktadır.

Bu ifadelerinden hareketle de, Şehristânî’nin İbn Sînâ üzerinden filozofların bütün düşüncelerini tamamen çürütme amacı taşımadığı sonucu çıkarılabilir. Bu anlamda kendi bakış açısıyla mütekellimin asıl gayesinin, filozofların hataya düştüklerini gördüğü meselelerin nedenlerini ortaya çıkarma ve onların eserlerini okuyan, yollarını takip eden ve ilim tahsil eden öğrencilerin de aynı hatalara düşmekten korunması olduğu söylenebilir.