• Sonuç bulunamadı

KAVRAMSAL ÇERÇEVE

4. Bedensel/Kinestetik Zeka: Bireyin vücudunu ve hareketlerini kullanım biçimini ifade eder Bedensel zekası yüksek bireyler sportif hareketleri, düzenli-ritmik

2.5 Ġlgili AraĢtırmalar

Tezin konusu ve amacıyla doğrudan ilgili çalıĢmalar incelendiğinde çoğunlukla Türkçe, Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler derslerinin öğretim programlarının değerlendirildiği ve bu konuda öğretmen, yönetici görüĢlerinin alındığı gözlenmiĢtir. Bu çalıĢmaların bir bölümü aĢağıda özet olarak verilmiĢtir.

Uygun (1996) tarafından yapılan “Öğretmen GörüĢlerine Göre Ġlköğretim Kurumları Türkçe Eğitim Programının Değerlendirilmesi” isimli araĢtırmada, Türkçe eğitim programının temel öğeleri açısından mevcut durumunu tespit etmek, programın uygulamasında görülen yetersizlikler ve problemleri ortaya koymak ve bunların giderilmesine iliĢkin çözüm yolları üretmek amaçlanmıĢtır. AraĢtırmanın verileri anket yoluyla toplanmıĢ, programın etkinliğine iliĢkin öğretmenlerin görüĢ ve önerilerine baĢvurulmuĢtur. AraĢtırmanın sonunda, programın yeniden düzenlenmesi gereği ortaya çıkmıĢ ve bir takım önerilerde bulunulmuĢtur. Ayrıca Türkçe eğitiminde verimliliğin sağlanması için “Türkçe Eğitim Projesi” hazırlanarak “Türkçe Dil Laboratuarları”nın kurulması ile ilgili önerilerde bulunulmuĢtur.

Aynacı (2001) tarafından yapılan “Sosyal Bilgiler Programı Hakkında Uzman, MüfettiĢ Ve Öğretmen GörüĢü” isimli araĢtırmada, ilköğretim 6. ve 7. sınıflarda uygulanmakta olan sosyal bilgiler programının uzman, müfettiĢ ve öğretmenlerin görüĢleri doğrultusunda genel bir değerlendirmesini yapmak; programın eksiklerini belirleyip, hedef, içerik, eğitim durumu ve değerlendirme boyutlarında yeniden düzenlenmesine katkıda bulunmak amaçlanmıĢtır. AraĢtırmada betimsel yöntem kullanılmıĢ, veriler anket formu ile toplanmıĢtır. AraĢtırmanın sonucunda mevcut sosyal bilgiler programının hedef, içerik, eğitim durumu ve değerlendirme boyutlarıyla kısmen yeterli olduğu ortaya çıkmıĢtır. Elde edilen sonuçlarla, hem toplumun hem bireyin özellikleri dikkate alınarak, bilimsel yaklaĢımlardan yararlanarak etkin ve iĢlerliği olan bir soysal bilgiler programının hazırlanmasına yönelik öneriler geliĢtirilmiĢtir.

Gülaydın (2002) tarafından yapılan “1998 Ġlköğretim Hayat Bilgisi Dersi Programına ĠliĢkin Öğretmen GörüĢleri” isimli araĢtırmada, ilköğretim 1. 2. ve 3.sınıf Hayat Bilgisi Dersi programına iliĢkin öğretmen görüĢlerini belirlemek amaçlanmıĢtır. AraĢtırmada betimsel yöntem kullanılmıĢ, veri toplama aracı olarak anket geliĢtirilmiĢtir. AraĢtırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun

programın hedefleri kısmına katıldığı, içerik, eğitim durumu ve değerlendirme boyutunda kararsız oldukları ortaya çıkmıĢtır. Bununla birlikte öğretmenlerin öğrenim durumlarına göre programın tüm boyutlarına iliĢkin görüĢleri arasında fark bulunmamasına rağmen, kıdem durumlarıyla programın boyutlarına iliĢkin görüĢleri arasında anlamlı bir farklılık bulunmuĢtur.

Yüksel (1996) tarafından yapılan “Ortaöğretim Kurumlarında Görev Alan Öğretmenlerin Program GeliĢtirmeye Yönelik Tutumları” isimli araĢtırmada, ortaöğretim kurumlarında görev alan öğretmenlerin program geliĢtirmeye yönelik tutumlarının belirlenmesi amaçlanmıĢtır. Bilgi toplama aracı olarak, öğretmenlere uygulanmak üzere bir anket formu oluĢturulmuĢ; formun uygulanması sonucunda elde edilen bilgiler çapraz tablolar halinde sayı ve yüzde olarak verilmiĢtir. AraĢtırmanın sonucunda Milli Eğitim Bakanlığı‟nda programlarda değiĢiklik yaparken öğretmen görüĢlerinin alınmadığı ve öğretmenlerin de bu çalıĢmalardan haberi olmadığı tespit edilirken, öğretmenlerin program geliĢtirmeyi büyük ölçüde bilmedikleri, ancak bu eksiklerini gidermeyi istedikleri ve program geliĢtirme komisyonlarında aktif görev almayı istedikleri anlaĢılmıĢtır.

Bunların dıĢında yine araĢtırmanın konusu ile ilgili olarak yapılandırıcı yaklaĢım ve çoklu zeka kuramının program geliĢtirme sürecine ve öğrenci baĢarısına etkisini belirlemeye yönelik araĢtırmalar yapılmıĢtır. Bu çalıĢmaların bir bölümü aĢağıda özet olarak verilmiĢtir.

Tarman (1999) tarafından yapılan “Program GeliĢtirme Sürecinde Çoklu Zeka Kuramı‟nın Yeri” isimli araĢtırmada, Çoklu Zeka Kuramı‟nın tanıtılması; bir eğitim programının temel öğeleri olan hedefler, içerik, eğitim ve sınama durumlarında bu kuramdan nasıl yararlanılabileceğinin ve kuramın her düzeydeki program tasarımında nasıl iĢe koĢulabileceğinin saptanması amaçlanmıĢtır. AraĢtırma tarama modelinde gerçekleĢtirilmiĢ ve Türkiye‟de zaman zaman yapılan çalıĢmalar için görüĢme yöntemine baĢvurulmuĢtur. AraĢtırmada herhangi bir evren ve örneklem saptanması yapılmadığı gibi istatistiksel bir teknik de kullanılmamıĢtır. AraĢtırmanın sonucunda; Çoklu Zeka Kuramı‟nın program geliĢtirme sürecindeki yerinin tarama modeliyle incelediği bu araĢtırmayı, değiĢik disiplinlerdeki deneysel araĢtırmaların izlemesi önerisinde bulunulmuĢtur.

Erdem (2001) tarafından yapılan “Program GeliĢtirmede Yapılandırmacılık YaklaĢımı” isimli araĢtırmada, yapılandırmacılık yaklaĢımı tanıtılmıĢ ve programın öğeleri olan hedef, içerik, eğitim ve sınama durumlarının bu yaklaĢıma göre nasıl hazırlandığı incelenmiĢtir. ÇalıĢmada var olan durumun ortaya konması amaçlandığından, tarama yöntemi kullanılmıĢtır. Ayrıca bilgilerin mantıksal olarak incelemesi yapılarak, konuyla ilgili en iyi bilgileri ayırt etmek için problem çözme yönteminden yararlanılmıĢtır. AraĢtırma sonucunda, ulaĢılabilen kaynaklara göre yapılandırmacılık yaklaĢımının program geliĢtirme sürecindeki yeri kuramsal olarak ifade edilmiĢtir.

Doğan Temur (2001) tarafından yapılan “Çoklu Zeka Kuramına Göre Hazırlanan Öğretim Etkinliklerinin 4.Sınıf Öğrencilerinin Matematik EriĢilerine Ve Öğrenilen Bilgilerin Kalıcılığına Etkisi” isimli araĢtırmada, çoklu zeka kuramına göre hazırlanan öğretim etkinliklerinin öğrencilerin matematik baĢarılarına ve öğrenilen bilgilerin kalıcılığına etkisi ortaya çıkarılmaya çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmada deneysel yöntem kullanılmıĢ, verilerin toplanması için ön-son test uygulanmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarından elde edilen bulgulara göre; deney grubunun puanlarının kontrol grubundan daha yüksek olduğu tespit edilmiĢtir. Buna göre çoklu zeka kuramını uygulayan sınıfların, geleneksel yöntem uygulanan sınıflara oranla daha baĢarılı olduğu anlaĢılmıĢtır. Bu sonuçların yanı sıra öğretmenler tarafından yapılan gözlem ve görüĢmelerin sonucunda öğrencilerin çoklu zeka kuramı ile iĢlenen derslerin çok eğlenceli söyledikleri ve etkinliklere aktif olarak katıldıkları ortaya çıkmıĢtır.

Temur (2004) tarafından yapılan “Çoklu Zeka Kuramını Temel Alan Etkinliklerin Hayat Bilgisi Dersinde Öğrenci EriĢisine Ve Kalıcılığa Etkisi” isimli araĢtırmada, çoklu zeka kuramına göre hazırlanan etkinliklerin Hayat Bilgisi dersinde öğrenci eriĢisine ve kalıcılığına etkisi belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmada deneysel yöntem kullanılmıĢtır. Gruplara deneysel iĢlem öncesi ön test, deneysel iĢlem sonrası son test, deneysel iĢlem bitiminden bir ay sonra ise kalıcılık testi uygulanmıĢtır. Ön test ve son testler ile eriĢi, kalıcılık testi ile de öğrenilen bilgilerin kalıcılık düzeyi belirlenmeye çalıĢılmıĢtır. AraĢtırma sonucuna göre, deney grubunun testlerde daha baĢarılı olduğu, çoklu zeka kuramını temel alan öğretimin öğrenci eriĢisinde olumlu bir etki bıraktığı ve kalıcı öğrenmeler oluĢturduğu görülmüĢtür.

Özdoğan (2005) tarafından yapılan “Matematik Öğretiminde Yapılandırmacı Öğrenme YaklaĢımına Uygun ÇalıĢma Yapraklarının GeliĢtirilmesi” isimli araĢtırmada, öğrenci merkezli öğreneme yaklaĢımı olan yapılandırmacı öğrenme yaklaĢımına uygun çalıĢma yapraklarının hazırlanması ve çalıĢma yaprakları ile yürütülen derslerin öğrenci baĢarısını nasıl etkilediğinin incelenmesi amaçlanmıĢtır. AraĢtırma deneysel yöntem üzerine kurulmuĢ olup kontrollü ön-son test modeli kullanılmıĢtır. AraĢtırmanın sonucunda yapılandırmacı öğrenme yaklaĢımına uygun hazırlanan çalıĢma yaprakları ile yürütülen derslerin geleneksel öğretime göre öğrenci baĢarısını artırdığı görülmüĢtür.

2005 Ġlköğretim programlarının (1-5.sınıflar) uygulamaya konulmasının ardından Bulut (2006) tarafından “Yeni Ġlköğretim Birinci Kademe Programlarının Uygulamadaki Etkililiğinin Değerlendirilmesi” isimli bir araĢtırma yapılmıĢtır. AraĢtırmada Ġlköğretim Birinci Kademe Yeni Programlarının (Türkçe, Hayat Bilgisi, Matematik, Fen ve Teknoloji, Sosyal Bilgiler) uygulamalarındaki etkililiğini belirlemek amaçlanmıĢtır. Bu amaçla programlarda öngörülen kazanımlar, kapsam, eğitim durumu ve değerlendirme ile programın geneline iliĢkin öğretmen görüĢleri alınmıĢ ve bu görüĢlerin il, sınıf, cinsiyet, kıdem, eğitim düzeyi ve sınıf mevcudu değiĢkenine göre durumu belirlenmiĢtir. AraĢtırma 2004-2005 Öğretim Yılında yeni programların uygulandığı Ġstanbul, Ankara, Ġzmir, Kocaeli, Van, Hatay, Samsun ve Bolu illerindeki deneme okullarında yapılmıĢ; çalıĢma grubu 64 deneme okulunda görev yapan 982 sınıf öğretmeninden oluĢmuĢtur. Veri toplama aracı olarak toplam 161 maddeden oluĢan 5 ölçek kullanılmıĢtır. AraĢtırmadan elde edilen veriler SPSS 10.0 kullanılarak çözümlenmiĢtir. AraĢtırmada Ģu sonuçlar elde edilmiĢtir: Yeni programlarda öğrenciye kazandırılması öngörülen kazanımların; programların genel amaçlarıyla tutarlı olduğu, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine, biliĢsel geliĢim düzeylerine, duyuĢsal geliĢim düzeylerine, psiko-motor geliĢim düzeylerine, hazır bulunuĢluk düzeylerine uygun olduğu ortaya çıkmıĢtır. Programların öğrencilere sürekli öğrenme bilinci kazandırabileceği ve kazanımlar açısından öğrencilere fırsat eĢitliği sağladığı belirtilmiĢtir. Programlarda öngörülen kapsamın; programların genel amaçlarıyla tutarlı olduğu, konu alanındaki temel bilgileri ve çağdaĢ bilimsel bilgileri içerdiği, öğrenciler için anlamlı olduğu ifade edilmiĢtir. Eğitim durumu açısından bakıldığında; programda öngörülen etkinliklerin öğrencileri derse motive ettiği, öğretmenlerin uygulamada programlarda öngörülen becerileri öğrencilerine kazandırabildikleri, öğrencilerin derslerde öğretme-öğrenme süreçlerine aktif bir Ģekilde katıldıkları yine bu süreçte

öğretmenlerin çoklu zeka kuramına yer verdikleri ve etkinliklerde öğrenci merkezli yaklaĢımı uyguladıkları ortaya çıkmıĢtır. Değerlendirme ile ilgili olarak ise; öğretmenlerin programlarda ön görülen performans sınavları, portfolyo değerlendirme, sunumlar, çoklu değerlendirme gibi teknikleri kalabalık sınıflarda uygulayamadıkları belirtilmiĢtir.

Bulut tarafından yapılan çalıĢmada 2005 Ġlköğretim programlarının pilot uygulamaları değerlendirilmiĢtir. Ġlerleyen zamanda programların uygulanmasına yönelik derslerin ayrı ayrı ele alındığı çalıĢmalar yapılmıĢtır. AĢağıda bu çalıĢmalardan bahsedilmektedir.

Kalender (2006) tarafından yapılan “Sınıf Öğretmenlerinin Yapılandırmacı YaklaĢım Temelli Yeni Matematik Programı‟nın Uygulanması Sürecinde KarĢılaĢtığı Sorunlar ve Bu Sorunların Çözümüne Yönelik Önerileri” isimli araĢtırmada, öğretmenlerin yeni programın getirdiği yeniliklere uyum sürecinde yaĢadıkları sorunların belirlenmesi ve öğretmenlerin bu programa iliĢkin beklentilerinin ve isteklerinin belirlenmesi amaçlanmıĢtır. Bu nedenle betimsel araĢtırma yöntemi kullanılmıĢtır. Veri toplama aracı olarak anket formu hazırlanmıĢ, anket Ġzmir merkez ilçelerinde bulunan 20 ilköğretim okulunda görevli 226 sınıf öğretmenine uygulanmıĢtır. Elde edilen verilerin analizi SPSS 11 programıyla yapılmıĢtır. AraĢtırmada; sınıf öğretmenlerinin 2005 Matematik Programı‟na olumlu baktıklar ancak uygulamada bazı sorunlar yaĢadıkları sonucuna varılmıĢtır. Programı daha etkin bir Ģekilde uygulayabilmeleri için örnek uygulamaların verilmemesi ve programın uygulanması sırasında kullanılacak araç-gereç ve materyallerin karĢılanmaması öğretmenler tarafından en çok vurgulanan sorunlar olmuĢtur.

Tatlı (2007) tarafından yapılan “Sınıf Öğretmenlerinin Fen ve Teknoloji Dersinde Yapılandırmacı Öğretmen Rollerini Yerine Getirme Düzeyleri” isimli çalıĢma ile sınıf öğretmenlerinin 4-5.Sınıflar Fen ve Teknoloji Dersi‟nde yapılandırmacı öğretmen rollerini yerine getirme düzeylerinin incelenmesi amaçlanmıĢtır. Ġnceleme, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı 4.sınıf öğrencileri tarafından Öğretmenlik Uygulaması dersinde öğretmen davranıĢları gözlenerek yapılmıĢtır. Veriler araĢtırmacı tarafından geliĢtirilen ölçekler elde edilmiĢ, verilerin analizinde ANOVA yöntemi kullanılmıĢtır. AraĢtırma sonucunda, Fen ve Teknoloji Dersi Programı‟nın sınıf öğretmenleri tarafından genel olarak uygulanabildiği

ortaya çıkmıĢtır. Öğretmenlerin bu rollerini yerine getirirken cinsiyet, hizmet yılı ve okullarında fen bilgisi laboratuarları ile teknoloji sınıflarının olup olmaması gibi değiĢkenlerden etkilenmediği belirtilmiĢtir.

Ağlagül (2009) tarafından yapılan “BeĢinci Sınıf Sosyal Bilgiler Dersinde Sınıf Öğretmenlerinin Yapılandırmacı Öğrenme Ortamı Düzenleme Becerilerinin Değerlendirilmesi” isimli araĢtırmada, ilköğretim 5.sınıf sosyal bilgiler dersinde 2005‟de uygulamaya konan ilköğretim programı çerçevesinde yapılandırmacı öğrenme ortamı düzenleme becerilerini belirlemek ve bu becerilerin mesleki deneyim, cinsiyet değiĢkenleri açısından farklılaĢıp farklılaĢmadığını tespit etmek amaçlanmıĢtır. AraĢtırma tarama modelinde düzenlenmiĢtir. Veri toplama aracı olarak; öğretmenlere uygulanan “yapılandırmacı öğrenme ortamı ölçeği”, öğretmenler hakkında kiĢisel bilgi edinmek için “kiĢisel bilgi formu”, öğretmenlerin yapılandırmacı öğrenme yöntemi ve uygulamaları hakkındaki duygu ve düĢüncelerini öğrenmek için ise “görüĢme formu” kullanılmıĢtır. AraĢtırma sürecinde elde edilen verilerin çözümlenmesi için SPSS 15.0 paket programı kullanılmıĢtır. AraĢtırmanın sonucunda; öğretmenlerin yeni programın gerektirdiği yapılandırmacılık etkinliklerini uyguladıkları, özellikle sınıf içi tartıĢma ve öğrenci görüĢlerini alma etkinliklerini tercih ettikleri ortaya çıkmıĢtır. Bunun yanında araĢtırmaya katılan öğretmenlerin öğrenme ortamını düzenleme becerileri ile mesleki deneyim ve cinsiyet faktörü arasında anlamlı farklılık olmadığı görülmüĢtür.

Bu araĢtırmanın temel amacı olan öğretmen rolü ile ilgili olarak ise; 2006 yılında YeĢilyurt tarafından bir çalıĢma yapılmıĢtır. “Ġlköğretimde Sınıf Ġçi Öğretmen Rolleri‟ne ĠliĢkin Öğretmen GörüĢleri” isimli Yüksek Lisans Tezi‟nde ilköğretimde sınıf içi rollerine iliĢkin öğretmen görüĢleri incelenmiĢtir. AraĢtırmanın evrenini, Ankara ili Çankaya ilçesine bağlı ilköğretim okulları, örneklemini ise bu ilçeye bağlı on ilköğretim okulunda görev yapan 110 öğretmen oluĢturmuĢtur. Betimsel bir araĢtırma niteliğinde olan çalıĢmada veriler anket yoluyla toplanmıĢtır. AraĢtırmanın sonucunda sınıf içi rollere yönelik öğretmen görüĢleri ile bu rolleri gerçekleĢtirme durumları arasında anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur. Yine öğretmenlerin rolleri gerçekleĢtirmeye yönelik görüĢleri ile cinsiyet ve kıdemleri arasında da anlamlı bir iliĢki bulunmuĢtur.

Ġlgili çalıĢmalar analiz edildiğinde araĢtırmalarda daha çok öğretim sürecine odaklanıldığı görülmektedir. ÇalıĢmalarda yapılandırmacı yaklaĢım ve çoklu zeka kuramının program geliĢtirmedeki yeri açıklanmıĢ, öğretim sürecindeki uygulamalara

yer verilmiĢtir. Bunun yanında ders programlarına yönelik öğretmen görüĢleri alınmıĢtır. Öğretim programlarının asıl uygulayıcısı olan öğretmenlerin sınıf içindeki rollerinin yeterince irdelenmediği gözlenmiĢtir.

Bu araĢtırmada 2005-2006 Öğretim Yılı‟nda uygulamaya konulan “Ġlköğretim (1-5.Sınıf) Programları” tanıtılmıĢ, yapılandırmacı yaklaĢım ve çoklu zeka kuramı program geliĢtirme çerçevesinde açıklanmıĢ, programların öğretmene getirdiği roller ifade edilmiĢtir. Diğer çalıĢmalardan farklı olarak, bu araĢtırmada 2005 Ġlköğretim programlarının uygulanmaya baĢlanmasından sonra, öğretmenin değiĢen sınıf içi rollerine iliĢkin görüĢleri incelenmiĢtir. ÇalıĢmada nitel ve nicel betimsel araĢtırma yöntemi birlikte kullanılmıĢ; veriler görüĢme formu ve anket ile toplanmıĢtır.

BÖLÜM III

YÖNTEM

Bu bölümde araĢtırmanın modeli, evren ve örneklemi, araĢtırmada kullanılan verileri toplamak için hazırlanan araçların geliĢtirilmesi, verilerin toplanması, toplanan verilerin analizi açıklanmıĢtır.