• Sonuç bulunamadı

ĠfĢa etme kavramının daha iyi anlaĢılabilmesi ve sonraki çalıĢmalarda daha verimli kullanılabilmesi adına araĢtırmacılar kavrama çok yönlü Ģekilde yaklaĢmaktadır. Özellikle ifĢa etme eylemini gerçekleĢtiren kiĢilerin hain, ispiyoncu gibi sıfatlarla nitelendirilmeleri ve aynı kiĢilerin karĢılaĢtıkları diğer olumsuz durumların ortadan kaldırılması adına kavramın her yönüyle incelenmesi büyük önem taĢımaktadır. ĠfĢa etme kavramına yönelik çalıĢmalardan bazıları Ģöyledir:

Miceli ve Near (1984)‘ın çalıĢmasında elde edilen bulgulara göre, ifĢacılar gözlemci olmayan ya da susmayı tercih eden kiĢilere oranla ifĢa etme eyleminin içten gelen bir dürtü olduğu konusunda daha güçlü bir inanıĢa sahip görünmektedir.

Ayrıca dıĢ kanalları kullanarak ifĢa etme eylemini gerçekleĢtiren kiĢilerin misilleme korkusunun daha fazla olduğu tespit edilmiĢtir. ÇalıĢmada elde edilen bir baĢka bulgu da ifĢacı eylemini gerçekleĢtiren kiĢilerin diğer kiĢilere oranla ifĢa etme eylemi sonucunda olumsuz davranıĢların sona erdirileceğini daha fazla düĢünmeleridir.

Miceli ve Near (1988) tarafından yapılan bir baĢka çalıĢmada ise ifĢa etmenin belirleyici özellikleri üzerinde durulmuĢtur. ÇalıĢmada elde edilen sonuçlara göre ifĢa etme niyeti ile mesleki durum arasında pozitif bir iliĢki tespit edilmiĢtir. Aynı Ģekilde ifĢa etme niyeti ile çalıĢma grupları arasındaki iliĢki de tahmin edilenin aksine pozitif çıkmıĢtır. Yani çalıĢma grupları büyüdükçe bireylerin ifĢa etme niyetleri artıĢ göstermektedir. Bunlara ek olarak ifĢa etmein niyetinin prososyal bir davranıĢ biçimi olarak profesyonel meslek çalıĢanlarında, iĢini daha çok seven insanlarda, uzun yıllar çalıĢmıĢ kiĢilerde ve iĢ performansı yüksek kiĢilerde daha fazla olduğu tespit edilmiĢtir.

ĠfĢa etme eylemi ile iliĢkili belirleyicilerin analiz edilmesine yönelik bir baĢka çalıĢmada ise 653 yöneticiye anket çalıĢması uygulanmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre kendilerini ahlaken sorumlu hissetmeyen ve iĢ tanımlarında ifĢa etmenin yer almadığını düĢünenlerin daha az ifĢa etme niyetine sahip oldukları tespit edilmiĢtir.

98 Ayrıca 653 yönetici kendi iĢ performanslarını ortalamanın altında olarak nitelendirmiĢ ve bürokratik bir organizasyon bünyesinde çalıĢtıklarını dolayısıyla Ġç ĠfĢa Etme yerine DıĢ ĠfĢa Etme kullanımını tercih ettikleri tespit edilmiĢtir.

ÇalıĢmada elde edilen bir diğer bulgu da olumsuz davranıĢlardan Ģirket çalıĢanlarının zarar görmesi ihtimali bulunduğu durumlarda yöneticilerin yine aynı Ģekilde DıĢ ĠfĢa Etmeyi tercih etmeleridir (Miceli, Near ve Schwenk, 1991).

Amerika‘da 3000 çalıĢan üzerinde yapılan bir çalıĢmada olumsuz davranıĢların gözlemlenmesinin düĢük örgütsel destek ve örgütsel adalet algısı ile iliĢkili olduğu tespit edilmiĢtir. Bunlara ek olarak aynı çalıĢma sonucunda gözlemlenen ihlallerin açığa çıkarılmamasının örgüte daha fazla zararı olduğu ve açığa çıkarılan ihlallerin de örgüte yararı olduğu algısı onaylanmıĢtır (Miceli, Near ve Rehg, 2012).

ĠfĢa etme niyeti ile kültürler arasındaki farklılıkları tespit edebilmeyi amaçlayan bir baĢka çalıĢmada Avustralya, Norveç ve Amerika‘da çalıĢan kamu görevlileri üzerinde anket uygulanmıĢtır. Elde edilen sonuçlara göre ülkelerin hepsinde misilleme oranı yarının altında gerçekleĢmiĢ ve iĢ yeri ve kültürel farklılıkların ifĢa etme niyeti üzerinde değiĢikliklere neden olabileceği tespit edilmiĢtir (Miceli ve Near, 2013).

Park, Rehg ve Lee (2005) yaptıkları çalıĢma ile Konfüçyan Etik-Kollektivizm-ĠfĢa Etme iliĢkisini analiz etmiĢlerdir. Güney Kore‘de 343 kamu çalıĢanı üzerinde yapılan araĢtırmaya göre Konfüçyan Etik‘in ifĢa etme niyeti üzerinde büyük ve karmaĢık bir etkisinin olduğu tespit edilmiĢtir. Baba-oğul ve karı-koca iliĢkilerinin Konfüçyan Etik bağlamında ifĢa etme niyetini etkilediği tespit edilmiĢtir. Kollektivizm açısından ise kollektivizm türleri arasındaki farklılıkların (Yatay/Dikey Kollektivizm) ifĢa etme niyetini etkilediği tespit edilmiĢtir.

Park ve Blenkinsopp (2009) tarafından Güney Kore‘deki 296 polis memuru üzerine yapılan çalıĢmada ‗Planlanan DavranıĢ Teorisi‘nin ifĢa etme niyetini açıklamadaki etkisi ölçülmüĢtür. Sonuçlara göre davranıĢ, öznel normlar ve algılanan davranıĢ kontrolü değiĢkenlerinin Ġç ĠfĢa Etme üzerinde büyük etkisinin olduğu; DıĢ ĠfĢa Etme niyeti için ise sadece öznel normlar değiĢkeninin önemli etkiye sahip olduğu tespit edilmiĢtir.

99 Kültürel uyum, uluslararası farklılıklar ve ifĢa etme niyetinin arkasında yatan davranıĢ niyetlerinin tespit edilebilmesi adına yapılan çalıĢmada Güney Kore, Türkiye ve Ġngiltere‘deki 759 üniversite öğrencisi üzerinde anket çalıĢması uygulanmıĢtır. Elde edilen sonuçlara göre ifĢa etme türlerinden Ġç ĠfĢa Etme, Anonim ĠfĢa Etme ve Resmi ĠfĢa Etme türlerinin kültürel uyum ve uluslararası farklılıklarla iliĢki içerisinde olduğu tespit edilmiĢtir (Park, Blenkinsopp ve ÖmürgönülĢen, 2008).

ĠfĢacıların korunmasına yönelik alınan yasal tedbirlerin etkisinin ölçüldüğü bir çalıĢmada Callahan ve Collins (1992)‘in elde ettiği sonuçlara göre, ifĢacılar hiyerarĢik olarak öncelikle iç kanalları, daha sonra yasal mercileri ve en sonunda da medyayı kullanmanın etkili ifĢa etme için önemli olduğunu düĢünmektedir.

ĠfĢa etme türleri arasındaki farklılıkların sonuçlarını inceleyen Dworkin ve Baucus (1998); DıĢ ĠfĢa Etmeye baĢvuranların daha az kıdemli olduklarını, görev ihlali konusunda kesin kanıtlara sahip olduklarını ve organizasyon uygulamalarının değiĢtirilmesi yönünde daha kararlı olduklarını tespit etmiĢlerdir. Ayrıca dıĢ ifĢacıların iç ifĢacılara oranla daha Ģiddetli misilleme ile karĢılaĢtıkları da bulgulardan bir diğeridir.

Sağlık sektöründe yaĢanan sıkıntıların en çok etkilediği meslek gruplarından birisi de hemĢirelerdir. HemĢireler için ifĢa etme konusunda seçim yapmak zaman zaman çok ciddi bir ikilemi de beraberinde getirmektedir. Bu konuyla ilgili Firtko ve Jackson (2005)‘nun yapmıĢ olduğu çalıĢma hemĢirelerin etik standartları, sosyal sorumluluk duygularını ve kamu güvenliğini koruma düĢüncesini elden bırakmadan yapacakları ifĢa etme eylemlerinin sonucunun toplumun yararına olacağını göstermektedir.

Bather ve Kelly (2006) yapmıĢ oldukları çalıĢmada ifĢa etmenin gönüllülük esasına dayalı olduğu düĢüncesini eleĢtirerek, yeri geldiğinde insanların toplum yararına olacak Ģekilde, kurum sadakatinden vaz geçerek olumsuz durumları açığa çıkarmasının faydalı olacağını ve bunu gönüllülük esasıyla bağdaĢtırmanın mümkün olmadığını öne sürmüĢlerdir. Bather ve Kelly (2006)‘ye göre yaĢanan bu ikilemin çözümü üst yönetim tarafından uygulanan etkili bir sosyal sorumluluk programının bireylere yol gösterici olacağı düĢüncesidir.

Zhang, Chiu ve Wei (2009b) ifĢa etme niyetini etkileyen faktörlerden organizasyon etik kültürü ve pozitif ruh halini ele almıĢtır. Sonuçlara göre ifĢa

100 kararıifĢa etme niyeti ve organizasyonun etik kültürü ile yüksek ölçüde iliĢkilidir.

Bununla birlikte organizasyon etik kültürü ile pozitif ruh hali arasında da iliĢki tespit edilmiĢtir.

ĠfĢacıların eyleme geçmeden önce gözden geçirdikleri konulardan birisi olan fayda/zarar analizi üzerinde de çalıĢmalar yapılmaktadır. Bu konuyla ilgili olarak Keil ve arkadaĢlarının (2010) yapmıĢ oldukları çalıĢmada ifĢa etme faktörleri ile ifĢa etme niyeti arasında fayda/zarar dengesi değiĢkeninin önemli bir aracı etkisi olduğu keĢfedilmiĢtir.

ĠfĢacıların hain, ispiyoncu vb. kötü sıfatlarla anılmalarına sebep olmasının sebeplerinden birisi de kurum bilgilerinin açığa çıkarılmasıdır. ĠfĢa etme ile bilgi sızdırma arasında birtakım farklılıklar mevcuttur. Macey (2006) yapmıĢ olduğu çalıĢmada ifĢa etme ile bilgi sızdırma arasındaki farklılıkları incelemiĢ ve bilgi sızdırmanın yasalar tarafından korunan bir eylem olmadığını ve suç sayılabileceğini belirtmiĢtir.

Mesmer-Magnus ve Viswesvaran (2005) tarafından yapılan çalıĢmada ifĢa etme teori ve uygulama açısından karĢılaĢtırılmıĢtır. Elde edilen sonuçlara göre kiĢisel, bağlamsal ve görev ihlali karakteristiği ile ifĢa etme niyeti arasında güçlü bir bağ ortaya çıkmıĢtır. Ayrıca ifĢa etme faktörlerinden içerik faktörlerinin belirlenmesinde misillemenin önemli bir yer tuttuğu da araĢtırmanın sonuçları arasında yer almaktadır.

D‘Cruz ve Bjorkelo (2016) tarafından yapılan çalıĢmada sosyo-kültürel bileĢenlerin ifĢa etme üzerindeki etkileri analiz edilmiĢtir. Elde edilen bulgulara göre ifĢa etmein ortaya çıkıĢı, fark edilmesi ve harekete geçilmesi noktası ile sosyal iliĢkilerin, güç iliĢkilerinin, güç dağılımının, adalet duygusunun, ideolojik farklılıkların, uluslararası etkileĢimlerin ve iĢ yeri etiğinin arasında bir etkileĢim olduğu tespit edilmiĢtir.

Etik iklim ile ifĢa etme niyetini ölçmeyi amaçlayan bir çalıĢmada Huang, Lo ve Wu (2013) inĢaat sektöründeki etik iklim algısı ile ifĢa etme niyeti arasındaki iliĢkiyi ölçmek amacıyla 458 kiĢiye anket çalıĢması uygulamıĢtır. ÇalıĢma bulgularına göre, inĢaat sektöründeki firmaların etik iklim algısı ile diğer sektörlerdeki firmaların etik iklim algısı benzer çıkmıĢ ve etik iklimin en belirgin alt boyutu ‗Kurallar ve Kodlar‘ boyutu olmuĢtur. Ayrıca ankete katılanların çoğunda

101 ifĢa etme eylemine yatkınlık tespit edilmiĢ ve inĢaat sektöründeki firmaların etik iklim algılarının ifĢa etme niyetinde olan çalıĢanlara yardım olanağı sunduğu tespit edilmiĢtir. Son olarak da firmaların pozitif etik iklime sahip olmalarının yüksek ölçüde ifĢa etme niyetini de beraberinde getirdiği tespit edilmiĢtir.

Ülkemizde gerçekleĢtirilen bir çalıĢmada ise ifĢa etme niyetinin etik iklim üzerindeki etkisi yıldırma algısının moderatör etkisi ile beraber analiz edilmiĢtir.

Sonuçlara göre ifĢa etme niyetinin etik iklim algısı üzerinde pozitif ve doğrudan bir etkisi olduğu tespit edilmiĢtir. Ayrıca yıldırma algısının yüksek olduğu durumlarda ifĢa etme niyetinin etik iklim üzerindeki etkisinde zayıflama olduğu tespitlerden bir diğeridir (DemirtaĢ, 2014).

Sayğan ve Bedük (2013) tarafından yapılan çalıĢmada da benzer Ģekilde etik iklim ile ifĢa etme niyeti iliĢkisi araĢtırılmıĢtır. Devlet üniversitelerinde çalıĢan 123 araĢtırma görevlisi üzerinde yapılan anket çalıĢması sonucunda ifĢa etme ile etik iklim arasında anlamlı bir iliĢki tespit edilememiĢtir. Ancak etik iklimin

‗Yardımseverlik‘ boyutu ile ifĢa etme niyeti arasında anlamlı bir iliĢkinin bulunduğu tespit edilmiĢtir.