• Sonuç bulunamadı

ÜSLERİN ABD KULLANIMINA AÇILMASI

Belgede 1. Körfez Krizi ve Türkiye (sayfa 135-138)

3. İŞGAL SONRASI GELİŞMELER

3.3. ASKERİ MÜDAHALE VE İÇ POLİTİKADA KRİZ

3.3.3. ÜSLERİN ABD KULLANIMINA AÇILMASI

Irak yönetimine tanınan sürenin bitmesine yakın günlerde, MGK, Özal’ın başkanlığında toplanarak, son gelişmeleri yeniden değerlendirdi. MGK toplantısının ardından, Bakanlar Kurulu üyeleri bir araya geldi ve Başbakan Akbulut, toplantı sonrasında yaptığı açıklamada, İncirlik üssünün kullanılması konusunda karara varmadıklarını ancak gerekirse ABD’ye lojistik destek verebileceklerini açıkladı.610

Türkiye’nin üstlerin kullanımına izin vermesi, ABD için çok önemliydi. ABD, olası bir Körfez Krizinde Türkiye’deki üsleri “arka kapının anahtarı’’ olarak kullanmaya dönük altyapıyı 1982’de Türkiye ile imzaladığı bir anlaşma sonucunda hazırlama olanağına kavuşmuştu. Gerçi Türkiye, bu anlaşma ile inşa edilen Muş ve Batman üslerinin kullanımını NATO amaçları ile sınırladı, ancak bu, Washington’un olası bir Körfez krizi sırasında bu üsleri kullanabileceği umudunu hiç köreltmedi.611

ABD, İran devrimi ve Afganistan’ın işgalinden sonra “olası bir Sovyet saldırısı ya da iç istikrarsızlığa karşı Körfez petrolünü nasıl koruyacağına” dair yanıt aramaya başladığında, jeostratejik konumu nedeniyle Türkiye’nin sabit bir uçak gemisi rolü oynayabileceğini görmekte gecikmedi. Eğer barış zamanında, Türkiye’de bu amaca uygun bir altyapı hazırlanır ve günü geldiğinde kullanılacak olan askeri malzemeler burada önceden depolanırsa, sorun bir ölçüde çözülmüş olacaktı. Ancak Türkiye’nin 1980 başlarındaki askeri yöneticileri böyle bir role ikili kapsamda yanaşmakta hem siyasi, hem de askeri açıdan sakıncalar görüyorlardı.612

İran Şahı’nın devrilmesinden sonra, Amerika’nın 1979 Nisanından itibaren olgunlaştırmaya başladığı ve Türkiye’ye de yer vermek istediği Hızlı İntikal Kuvveti (Rabid Deplayment Force) veya Ortadoğu Çevik Kuvveti karşısında Türkiye, Türk-Amerikan münasebetlerine büyük ehemmiyet vermesine ve Türk- Türk-Amerikan münasebetlerine devamlı ve hızlı bir gelişme içinde olmasına rağmen, doğrudan doğruya bulaşmamaya ve gerek Amerika gerek NATO ile olan münasebetlerinin, Ortadoğu ülkeleri ile olan münasebetlerine herhangi bir şekilde gölge düşürmemesine büyük özen göstermiştir.613ABD bu engelin nasıl aşılacağı arayışına girdiğinde, dönemin Milli Savunma Bakanı Ümit Haluk Bayülken’in ifadesine göre Türkiye şöyle bir bakış açısıyla ortaya çıkıyordu: “Siz Amerika ve NATO olarak bizim askeri gücümüzü artırırsanız, ordumuzu modernize ederseniz, Türkiye zaten kendiliğinden Körfez’e gözünü dikecek kuvvetlere karşı caydırıcılık niteliği kazanacaktır.”614

ABD bu bakışı tam olarak arzuladığı amaca uygun bulmasa da aykırı olarak da görmedi. Ayrıca NATO çerçevesinde bulunabilecek formüllerin ve esnek yaklaşımların istenen amacın gerçekleşmesine engel olabileceğini anladı. 1982’de Genel Kurmay İkinci Başkanı Orgeneral Necdet Öztorun ile ABD Savunma Bakan Yardımcısı Richard Perle arasında imzalanan bir anlaşma ile kısaca “COB” (Co-located Operation Bases) diye anılan bir dizi zincirleme harekât üssünün inşası ve 610 Efegil, a.g.e., s.201 611 Atak, a.g.e., s.78 612 Cumhuriyet, 13 Ocak 1991 613 Armaoğlu, a.g.e., s.851 614 Cumhuriyet, 21 Ocak 1991

modernizasyonuna olanak doğdu. Buna göre Erzurum üssünün, Sovyetler’in Türkiye’ye karşı olası bir saldırısını caydırmak amacıyla isteniyor olma ihtimali oldukça zayıftı. Çünkü her üçü de ilk Sovyet taaruzunda dahi kolayca saf dışı edilebilicek bir menzil içindeydi. Körfez bakımından değerlendirildiğinde ise bu üsler eşsiz konumdaydı. Örneğin, İncirlik Irak’ a 400 mil uzaktayken bu mesafe Batman Üssü’nden 60 mile iniyordu. ABD kongresi Araştırma Merkezi Savunma Bölümü Başkanı Richard Grimmet 1984’te hazırladığı “Türkiye’deki Amerikan Tesisleri” başlıklı raporda “Muş ve Batman’da kurduğumuz yeni üsler Basra Körfezi’nin istikrarının garantisidir” diyerek Amerika’nın bu üslere olan bakış açısını yansıtıyordu.615

Ancak Amerika’nın NATO amaçları için hazırlanmış olan bu altyapıyı NATO jargonunda “alan dışı” (out of area) olarak adlandırılan seneryolar çerçevesinde kullanması, eğer Türkiye’de dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın damgasını taşıyan bir yönetim olmasaydı yine de çok zordu. Çünkü kâğıt üzerinde bu üsler NATO amaçlarına dönüktü ve Amerika’nın Irak’a karşı üsleri kullanmasına sıcak bakmayan bir Türk hükümeti, bu durumu gayet rahatlıkla özür olarak masaya getirebilirdi.

Fakat gelişmeler Özal’ın istekleri doğrultusunda şekillendi ve 15 Ocak günü Irak yönetiminin geri adım atmaması üzerine, Özal başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, TBMM’den kapsamlı yetki isteminde bulunulmasını kararlaştırdı.616 Bakanlar Kurulu’nda alınan karara istinaden Hükümet, TSK’nin yabancı ülkelere gönderilmesine ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunmasına, bu kuvvetlerin kullanılmalarına Anayasanın 92. maddesi uyarınca izin verilmesini istedi. 126 sayılı TBMM Kararı olarak tarihe geçecek olan bu karar 108 sayılı karardan bir cümle fazlaydı. Çünkü hükümet Türkiye’de konuşlanan kuvvetlerin kullanılmalarına ilişkin olarak da bu izni istiyordu. Alınacak olan bu izinle, İncirlik üssünün, başta Amerikan uçakları olmak üzere, uluslar arası ittifak tarafından kullanılması mümkün hale geliyordu.617

Talep edilen bu izin kararında, Hükümetin gerekçe olarak gösterdiği konular, Ortadoğu’da barışın yeniden tesisi için 678 sayılı BM Güvenlik Konseyi kararlarını desteklemek, Türkiye’nin muhtemel tehlikelere karşı güvenliğinin idame ettirilmesini sağlamak, kriz süresince ve sonrasında hasıl olabilecek gelişmeler istikametinde Türkiye’nin yüksek menfaatlerini etkili şekilde korumak ve hadiselerin seyrine göre ilerde telafisi güç bir dinamik politika izlenmesine yardımcı olmaktı.618 Görülmüştür ki; NATO amaçlarına tahsisli bu üsler, Amerika’nın “alan dışı” (out of area) bir müdahalesi için kullanılmıştır. Eğer Irak, Türkiye’ye saldırmış olsaydı ki, bu ikinci bir cephe açılması açısından Irak penceresinden çok zordu, NATO Türkiye’yi korumak durumunda kalacaktı. Körfez’de ise Amerika’nın farklı telkin ve girişimleri ile NATO kendisini bir anda “alan dışı” bir seneryoya taraf olma durumu ile karşı karşıya buldu. Türkiye, önce NATO Çevik Kuvvetini (AMF) davet etti. Ardından bununla yetinmeyip, Amerika’ya tek taraflı olarak üs kullandırma kararı da 615 Atak, a.g.e., s.79 616 Efegil, a.g.e., s.202 617 a.g.e.

aldı. Cumhurbaşkanı Özal, özellikle bu açıdan Amerika için bulunmaz bir insan olarak ön plana çıkarken Avrupa için de bir “risk” unsuru olarak görüldü.619

Körfez Savaşı’nın gelişimi hatırlanacak olursa, ABD’nin Türkiye’den üs kullanımına ilişkin talepleri “kademeli” olarak dile getirilmişti. Savaş öncesi Türkiye’den sadece “lojistik destek” sözü olan Amerika’nın bu konuda hassas olduğunu görüyoruz. Yani kararlar “on the spot” (anında) alınıyor ve gelecek için bir taahhütte bulunmuyordu. Çünkü Amerika, dönemin Cumhurbaşkanı Özal’a “sürecin sonrası” konusunda güveniyordu.620Savaş öncesinde Turgut Özal’ın yaptıklarını, daha sonrada yapacaklarının göstergesi olmasından kaynaklanan bu güven boşada çıkmamıştır.

Savaş sırasında üslerin kullanıldığı ve Irak’ın bu üslerden kalkan Amerikan uçakları ile bombalandığı bir gerçektir. Türkiye’nin bu dış politik tercihi bazı Arap ülkeleri tarafından da tepkiyle karşılanmıştır. Irak, Türkiye’yi Körfez Savaşında oynadığı rol nedeni ile “nota benzeri” bir mesaj ile uyarmıştır. Türkiye’nin İncirlik üssünün Irak’a yönelik hava saldırılarında kullandırılmasını “saldırganlıkla eşdeğer” olarak niteleyen Dışişleri Bakanı Tarık Aziz, Turgut Özal’ı, Türkiye’yi Amerikan komplolarının içine sürüklemekle suçlamıştır.621

Karar, muhalif partilerin de sert tepkilerine yol açmıştır. Demirel, bu kararla, “Türkiye’nin Saragota gemisi haline getirildiğini” savunuyordu. Bu karar sayesinde, Türkiye’nin meydanları, bütün imkânları, savaşa yardımcı olabilmek için başkaları tarafından kullanılacaktı. Bu durumda, Irak’ın Türkiye’ye saldırması ihtimal dahilindeydi. Böylece, Türkiye kendi kendine saldırıyı üzerine çekmiş olacaktı.622

İnönü’de, üslerin kullanımına izin veren 126 sayılı karara şiddetle karşı çıkmış ve Türkiye’nin bu desteğinin Irak’ın Türkiye’ye saldırması için bir neden olabileceği kaygılarını dile getirmiştir.623

Sonuçta, Bakanlar Kurulu’nun izni kullanmasıyla, İncirlik üssünden havalanan Amerikan uçakları Irak’ı bombalamaya başladı. Hükümete göre, krizin sıcak çatışmaya dönüşmesine sebep, Saddam’ın tutumuydu. Saddam, tepkilerin ve uluslar arası dayanışmanın boyutlarını değerlendiremedi ve böylece siyasi çözüm çabaları sonuçsuz kaldı.624Böylece uluslar arası ittifak son çare olarak askeri önlemlere başvurmak zorunda kaldı.

619 Atak, a.g.e., s.81 620 Cumhuriyet, 25 Ocak 1991 621 Cumhuriyet, 24 Ocak 1991 622 Efegil, a.g.e., s.233 623 a.g.e., s.239 624 a.g.e., s.205

Belgede 1. Körfez Krizi ve Türkiye (sayfa 135-138)