• Sonuç bulunamadı

2.8. ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.8.2. Ülkemizde Yapılan AraĢtırmalar

Türkiye’de okulöncesi eğitim kurumlarında okul-aile sorunları ile ilgili doğrudan bir araĢtırmaya rastlanmamıĢtır. Yapılan literatür taraması sonucunda okul- aile iliĢkilerinin ve sorunlar konusunda yapılan araĢtırmaların çoğunun ilköğretim ve ortaöğretim kademesine yönelik olduğu görülmüĢtür.

KuĢin (1991), Ġstanbul’un Kadıköy ilçesinde anaokulu eğitimcilerinin ve velilerinin okul-aile arasındaki iĢbirliğine nasıl baktıkları konusunda bir pilot çalıĢma yapmıĢtır. ÇalıĢma, Kadıköy ilçesinde 18 anaokulunda çalıĢan 50 öğretmen ve çocukları bu ilçede anaokullarına devam eden 50 veli üzerinde gerçekleĢtirilmiĢ ve katılımcılara bir anket uygulanmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre; öğretmenlerin çoğu ailenin okuldaki eğitim konusunda bilgilendirilmesini “çok önemli” bulmuĢtur. Anne-babaların çoğu, okul-aile iĢbirliğini “çok önemli” bulduklarını belirtmiĢ, ailenin okulöncesi kuruma herhangi bir Ģekilde yardımcı olması ve katılması gerektiğini ifade etmiĢlerdir. Sonuç olarak, bu ön çalıĢmadan elde edilen verilere göre, aileler anaokulu ile karĢılıklı olarak yakın destek ve iĢbirliği içinde olmak istemektedir. Ayrıca, aileler uygulanan okulöncesi eğitim programının içinde yer almak hatta bunun bir parçası olmak istediklerini belirtmiĢtir.

Ensari ve Zembat (1999) tarafından, okulöncesi eğitim kurumu yöneticilerinin yönetim biçimlerinin, ailenin okulöncesi eğitim programına katılımını ne ölçüde etkilediğini belirlemek amacıyla gerçekleĢtirilen araĢtırmada, Ġstanbul’un çeĢitli merkez ilçelerinden tesadüfi örnekleme yöntemiyle belirlenen 55 okul

112 yöneticisi ve bu kurumlarda çocukları olan 651 aile araĢtırma kapsamına alınmıĢtır. AraĢtırmada veri toplama aracı olarak “Yönetici KiĢisel Bilgi Formu”, “Aile KiĢisel Bilgi Formu” ve “Eğitim Programlarına Ailelerin Katılım Ölçeği” kullanılmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre; aileler daha çok yönetici tutumlarının iĢbirliği açısından engel taĢıdığını düĢünmekte, yöneticiler ise ailelerin iĢbirliği ve katılım konusunda çok isteksiz tutumlar sergilediklerini belirtmekte ve bu tutumların engel yarattığını düĢünmektedir. Zaman yetersizliği, ekonomik koĢullar ve iletiĢim bozukluğu en baĢta gelen diğer engeller olarak görülmektedir.

Kaya (2002) tarafından gerçekleĢtirilen araĢtırma ile ailelerin okulöncesi eğitim kurumlarında uygulanan programlara karĢı ilgi ve katılımları ile okulöncesi eğitim kurumlarının ailelerin eğitimine katkısı konusunda anne ve baba görüĢleri alınmaya çalıĢılmıĢtır. AraĢtırmanın örneklemi, EskiĢehir il merkezinde toplam 6 okulöncesi eğitim kurumuna çocukları devam eden ve araĢtırmaya katılmaya gönüllü olan 24 anne babadan oluĢmaktadır. AraĢtırmanın verileri nitel veri toplama tekniklerinden yarı yapılandırılmıĢ görüĢme ile toplanmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre; anne-babaların okulöncesi eğitim kurumlarında uygulanan programlara karsı ilgili ve iĢbirliğine açık oldukları, okulöncesi eğitim kurumlarında uygulanan etkinliklere ve eğitim programına katılmasalar da, bu konuda istekli oldukları görülmüĢtür. Ayrıca, araĢtırma kapsamına alınan okulöncesi eğitim kurumlarından biri dıĢında anne-babaların eğitimine yönelik çalıĢmaların yapılmadığı belirlenmiĢtir.

Koç, Taylan ve Bekman (2002)’ın, Boğaziçi Üniversitesi ve ACEV iĢbirliği ile gerçekleĢtirdikleri araĢtırmanın amacı, Türkiye’nin çeĢitli illerinde (Ġstanbul, Diyarbakır ve Van) koĢulları iyi olmayan çevrelerde yaĢayan çocukların okul öncesi eğitimi ihtiyaçlarını ve dil yetisi düzeylerini disiplinler arası bir çerçeve içinde incelemektir. AraĢtırma okulöncesi eğitim kademesinde ve Ġstanbul, Van, Diyarbakır olmak üzere üç ilde yapılmıĢtır. AraĢtırmanın örneklemi toplam 144 öğretmen, 216 öğrenci ve 216 anneden oluĢmaktadır. Anne ve öğretmenlerle, yapılandırılmıĢ ve açık-uçlu sorular içeren anketler kullanılarak yüz yüze mülakatlar yapılmıĢtır. AraĢtırmanın bir boyutunda okul-aile iĢbirliği ile ilgili sorular öğretmenlere yöneltilmiĢtir. AraĢtırma sonuçlarına göre, tüm illerde öğretmenlerin çoğu yılda 1-2

113 defa veli toplantısı yaptıklarını belirtmiĢler, anne-babalarla yaptıkları toplantılarda, malzeme temini, çocuğun eğitimi ve okuldaki davranıĢı ile ilgili bilgi verme ve anne babalardan evde olanlar ile ilgili bilgi alma konularında iĢbirliği yaptıklarını belirtmiĢtir.

GürĢimsek (2003) tarafından gerçekleĢtirilen araĢtırmanın amacı, ailenin eğitim sürecine katılım düzeyi ile iliĢkili olabileceği düĢünülen çeĢitli değiĢkenlerin karĢılıklı analiz edilmesidir. ÇalıĢmanın diğer bir amacı da, ailenin eğitime katılım düzeylerinin çocukların psiko-sosyal geliĢimleri acısından bir farklılık yaratıp yaratmadığının incelenmesidir. ÇalıĢma, dört farklı okulöncesi eğitim kurumuna devam eden 5-6 yaĢ grubundan 98 kız ve 102 erkek olmak üzere toplam 200 öğrenci ve bu öğrencilerin aileleri üzerinde gerçekleĢtirilmiĢtir. ÇalıĢmada çocukların öğretmenlerine Okulöncesi Çocuklar için DavranıĢ Gözlem Formu (OCDGF), annelerine Aile Katılım Ölçeği (AKO) uygulanmıĢtır. Okul temelli, ev temelli ve okul-aile iĢbirliği temelli çeĢitli katılım durumlarının analizi sonucu, ailelerin evde ve okulda eğitime katılım amaçlı etkinlikleri daha az gerçekleĢtirdikleri tespit edilmiĢtir. Elde edilen sonuçlar, ailelerin eğitim sürecine katılım düzeyi ile çocukların öğretmenlerce gözlenen psiko-sosyal geliĢim düzeyleri arasında olumlu yönde bir iliĢki bulunduğunu ve öğretmenlerin aile katılım sürecinin anlaĢılması ve katılım yaĢantılarının zenginleĢtirilmesine yönelik çalıĢmalarda önemli bir kaynak olabileceğini ortaya koymaktadır.

Kaya ve diğerleri (2004) tarafından gerçekleĢtirilen araĢtırmada, anne- babaların ve öğretmenlerin aile katılımından beklentileri ile rollerinin belirlenmesi ve bundan yola çıkılarak okulöncesi eğitim kurumlarında aile katılımına yönelik bir model önerisinin geliĢtirilmesi amaçlanmıĢtır. AraĢtırma, 2003-2004 öğretim yılında EskiĢehir’de, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tam gün eğitim yapan üç bağımsız anaokulunda çalıĢan on öğretmen ve bu okullara çocukları devam eden on anne-baba ile gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırma kapsamında, öğretmenlerin ve anne-babaların okulöncesi eğitime aile katılımı hakkındaki görüĢleri, araĢtırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmıĢ görüĢme formu kullanılarak toplanmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre; anne-babalar okulöncesi eğitim kurumlarında uygulanan aile

114 katılımı etkinliklerine karĢı ilgili, iĢbirliğine açık ve isteklidir, öğretmenlerden bu konuda daha çok destek beklemektedirler. Öğretmenlerin ise, çalıĢtıkları kurumda aile katılımına yönelik çeĢitli etkinlikler düzenledikleri ve ailelerin çalıĢmalarda daha çok sorumluluk almasını istedikleri görülmüĢtür.

Arslan ve Nural (2004) tarafından yapılan araĢtırmanın temel amacı, okul-aile iĢbirliğini geliĢtirmek ve ailelere bu konuda rehberlik yapması amacıyla planlanan programın yararlılık düzeyini belirlemektir. AraĢtırmanın örneklemini, Trabzon il merkezinde bulunan 6 okulöncesi eğitim kurumu ve bu kurumlarda bulunan 135 öğrenci velisi oluĢturmaktadır. AraĢtırmanın verileri aileler için oluĢturulan etkinlik takvimi ve anket formu ile toplanmıĢtır. AraĢtırma sonucunda, velilerin büyük çoğunluğunun okul ile iĢbirliğine girmeye hazır olduğu ancak, bu iĢbirliğini nasıl baĢlatarak sürdürebileceklerine iliĢkin nelerin yapılabileceği konusunda önemli bir rehberliğe ihtiyaç duydukları yolunda bulgular elde edilmiĢtir.

Arabacı ve Aksoy (2005) tarafından, okulöncesi eğitimde annelere uygulanan “Sınıf içi Etkinliklere Katılım Programı”nın annelerin okulöncesi eğitim hakkındaki bilgilerine etkisinin incelenmesi amacıyla bir araĢtırma gerçekleĢtirilmiĢtir. Ankara ili GölbaĢı ilçesindeki Baldudak Ġlköğretim Okulu anasınıfına devam eden 25 çocuğun anneleri deney, aynı sosyo-ekonomik ve kültürel cevrede bulunan benzer özelliklerdeki iki ilköğretim okulunun anasınıflarına devam eden 25 çocuğun anneleri de kontrol grubu olmak üzere, toplam 50 anne örneklem grubunu oluĢturmuĢtur. AraĢtırma ile ilgili veriler, araĢtırmacılar tarafından hazırlanan “Okulöncesi Eğitim Bilgi Formu” ve “KiĢisel Bilgi Formu” kullanılarak toplanmıĢtır. Deney ve kontrol gruplarının son test sonuçlarına göre, deney grubunun okulöncesi eğitime iliĢkin bilgi düzeylerinde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olduğu saptanmıĢ, kontrol grubunda ise çok düĢük düzeyde anlamlı bir fark olduğu görülmüĢtür.

Yazıcı ve diğerleri (2005)’nin yaptığı çalıĢmada, ailelerin okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan aile katılım çalıĢmaları ile ilgili görüĢleri ve yapılan çalıĢmalara yönelik beklentileri incelenmiĢtir. Antalya il merkezinde okul öncesi

115 eğitim kurumuna devam eden ve 3-6 yas grubu çocuğu olan 175 anne-baba araĢtırmanın örneklemini oluĢturmuĢtur. AraĢtırma verileri, araĢtırmacılar tarafından geliĢtirilen anket formu ile toplanmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre, anne babaların okulöncesi kurumlarda yapılan aile katılım çalıĢmalarında yer almak istedikleri ve en çok bireysel görüĢmeleri tercih ettikleri, sınıf içi çalıĢmalarda yer almak istedikleri, düzenli olarak haberleĢme mektupları gönderilmesini istedikleri ve öğretmenlerin ev ortamlarını ziyaret etmelerini istedikleri görülmüĢtür.

Akkaya (2007) tarafından gerçekleĢtirilen araĢtırmanın amacı, okulöncesi eğitim kurumlarında uygulanan aile katılımı çalıĢmalarının öğretmen ve veli görüĢlerine dayalı olarak değerlendirilmesidir. AraĢtırmada veri toplamak amacıyla, öğretmen ve velilerle yarı yapılandırılmıĢ görüĢmeler gerçekleĢtirilmiĢtir. AraĢtırmanın örneklemi, EskiĢehir il merkezinde bulunan 10 bağımsız anaokulunda görev yapan 25 okulöncesi eğitim öğretmeni ve çocuklarını bu bağımsız anaokullarına gönderen 25 veli olmak üzere toplam 50 katılımcıdan oluĢmaktadır. AraĢtırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin aile katılımı çalıĢmalarını, öncelikli olarak velilerin eğitim etkinliklerinden bazılarını sınıfta uygulamalarını sağlama ve aile katılımı formu ile gereksinim duyulan konuların belirlenmesi biçiminde gerçekleĢtirdikleri, aile katılımı çalıĢmalarını seçerken çocukların geliĢim ve yaĢ seviyelerine, uygularken, çocukların ilgi ve gereksinimlerine ve değerlendirirken de velilerin görüĢlerine dikkat ettikleri belirlenmiĢtir. Öğretmenlerin çoğunluğunun, aile katılımı konusunda düzenlenen çalıĢmaların amacına ulaĢtığını ancak, katılma durumları ile ilgili olarak, katılımın çok az olduğunu, özellikle babaların katılmak istemediğini ifade ettikleri görülmüĢtür. Bunun yanı sıra, araĢtırmaya katılan ailelerin aile katılımı çalıĢmalarına her zaman katıldıkları, okul dıĢında farklı ortamlarda katılım gösterdikleri ve en çok sınıf dıĢında yapılan sinema, tiyatro, gezi vb. etkinliklere katıldıkları belirlenmiĢtir. AraĢtırmaya katılan öğretmenler ve aileler, aile katılımı çalıĢmalarının, öğretmenler, çocuklar, aileler ve diğer aile bireyleri üzerinde olumlu etkilerinin olduğunu vurgulamıĢtır. Bunun yanı sıra, aile katılımına yönelik beklentiler olarak, öğretmenlerin; anne-babaların daha çok katılımda bulunması ve babaların bu katılımın içerisinde daha çok yer alması, ailelerin ise etkinliklerin artırılması ve çeĢitlendirilmesi gerektiğini ifade ettikleri görülmüĢtür.

116 Yılmaz (2006), “Ġlköğretim okullarında etkililik sağlanması için öğretmenlerin ailelerden beklentileri” isimli bir çalıĢma yapmıĢtır. Sakarya ilinde yapılan çalıĢmada Ģu sonuçlara ulaĢılmıĢtır:

1. Ailelerin önemli bir kısmı, ailelerin okul ziyaretlerini ve okulda düzenlenen toplantılara katılımlarını kısmen ve çoğu zaman yeterli bulmaktadır.

2. Aileler okul yöneticilerine ve öğretmenlere yeterli saygıyı kısmen ve çoğu zaman göstermektedirler.

3. Aileler okul aile birliğinde görev alma, okulun iĢleyiĢi, okul ihtiyaçlarını belirleme, okulun sosyal ve kültürel faaliyetlerini saptama, okul sorunlarını çözme, okul etkinliklerine destek vererek, okulun duyuru ve yayınlarını takip etme konularında çok az ve kısmen katılmaktadırlar.

4. Aileler, okulda düzenlenen çeĢitli faaliyetlere çok az ve kısmen katılım göstermektedirler.

5. Aileler ev ziyaretlerini yeterli bulmamaktadırlar. 6. Öğretmenlerin uyarılarını dikkate almamaktadırlar.

7. Aileler çocuklarına verimli çalıĢabilecekleri ortam hazırlama, baĢarılarını ödüllendirme gibi konularda yeterli ilgiyi göstermemektedirler.

Akbaba ve Samancı (2003) “Ġlköğretimde veli öğretmen görüĢmelerinin değerlendirilmesi” isimli bir araĢtırma yapmıĢlardır. Erzurum ilinde yapılan araĢtırma sonucunda aĢağıdaki bulgulara ulaĢılmıĢtır:

1. Veliler, görüĢmelere karĢı ilgisizdirler. 2. GörüĢme süreleri yetersizdir.

3. GörüĢme yerleri fiziksel açıdan uygun değildir.

4. GörüĢmelerde öğretmenler olumsuz tutum sergilemektedirler.

Söğüt (2003), “Resmi ve özel ilköğretim okullarında okul- veli iliĢkileri” isimli bir çalıĢma yapmıĢtır. AraĢtırmada su sonuçlara ulaĢılmıĢtır:

1. Resmi ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenler, velilerin göstermeleri gereken davranıĢları göstermediklerini, özel ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenler ise velilerin göstermeleri gereken davranıĢları gösterdiklerini belirtmektedir.

117 2. Resmi ilköğretim okullarındaki velilerle sağlıklı ve planlı bir iletiĢim kurulamamaktadır ve okulların beklentileri velilere yeterice anlatılamamaktadır.

3. Resmi ilköğretim okullarındaki öğretmenlerin veli toplantılarını sık ve okulun amaçları doğrultusunda yapmadıkları belirlenmiĢtir.

Koçak (1998), “Okul ile aile iletiĢiminin engelleri” isimli bir araĢtırma yapmıĢtır. Elde edilen bulgulara göre, evin okula uzak olması iletiĢime çok az derecede engel olarak görülmektedir. Okul ve öğrenciyle ilgili bilgilerin aileye geç gitmesi, yönetici ve öğretmenlerce bir engel olarak görülmektedir. Anne babaların iĢlerinin çokluğu iletiĢimi engellemektedir. Ayrıca yönetici ve öğretmenlere göre anne babaların çocukları hakkında olumsuz Ģeyler duymak istememeleri, iletiĢimi olumsuz etkilemektedir.

Yılmaz (1994), “Ana babaların okul ve öğretmenlere bakıĢı” isimli araĢtırmasında ana-babaların okula ve çalıĢanlarına karĢı düĢünce, tutum ve ön yargılarını ölçmüĢ, ölçüm sonucunda her üç ana babadan bir tanesi okula ve öğretmenlere karsı olumsuz bakıĢ açısına veya ön yargılarına sahip olduğunu belirtmiĢtir. Okul ve öğretmenlere karĢı velilerin düĢünce ve tutumlarının bilinmesinin önemli olduğunu belirterek, okul ile aile arasında daha sağlıklı iliĢkilerin kurulması ve iki kurumu ortak amaçlar doğrultusunda iĢbirliğine girmesi gerektiğine vurgu yapmaktadır. AraĢtırmada okul veli iĢbirliğinin sınırlı olduğu , okul-veli iletiĢiminin kapsam olarak dar, yöntem olarak dolaylı olduğu, ana-babaların okullar ile ilgilenme düzeyinin düĢük, ilgilenilen konuların ise sınırlı olduğu okul- veli iliĢkilerinin biçimsel ve ön Ģartlara bağlı olduğu, velilerin okula karĢı görevlerinin neler olduğu ve bunları ne Ģekilde yerine getirecekleri konusunda bilgisiz oldukları, okul-aile iliĢkilerinde Kurumsal ve sosyo-ekonomik engellerin ağır bastığı, okulların öğrencileri dıĢında çevreye iliĢkin görevlerini yeterince yerine getirmemelerinin okul baĢarısını ciddi olarak etkilediği sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Aslan (1990), Ankara’nın merkez ilçesindeki ilkokullardaki öğrencilerin aileleri ile olan iliĢkilerinin düzeyini inceleyerek okul-aile iliĢkilerinin nasıl yürütüldüğü, velilerin okul etkinliklerine katılım düzeyi, Okul Aile Birliğinin

118 etkililik düzeyi, okul aile iliĢkilerini olumsuz yönde etkileyen etmenlerin neler olduğunu “Okul-aile iliĢkileri” isimli doktora tezinde araĢtırmıĢtır. AraĢtırmanın bulgularına göre; ilkokullarda okul aile iliĢkileri planlı değil, rastlantılara dayalıdır. Öğretmenlerle velilerin etkileĢimi için uygun ortam oluĢturulamamıĢtır. Veliler, okuldaki eğitimsel etkinliklerin çoğundan habersizdir. Genelde öğretmenle veliler, okul ve öğrenci sorunları ile ilgilenmemektedirler. Velilerin çoğu “Okul-Aile Birlikleri”ne ilgi göstermemektedirler. Okul koruma dernekleri görevlerini istendik düzeyde gerçekleĢtirememektedir. Mevcut iliĢkiler velilere göre yeterli, yönetici ve öğretmenlere göre yetersizdir.

Bilgin (1990), “ Çocuğun eğitiminden ailesi sorumludur. ” düĢüncesinden yola çıkarak “ Ankara merkez ilçelerindeki ortaokullarda okul - aile iĢbirliği ve sorunları ” hakkında okul yöneticisi, öğretmen ve ana babalardan oluĢan 1525 kiĢi üzerinde yaptığı çalıĢmada Ģu sonuçlara ulaĢmıĢtır : Okul aile iĢbirliği konusundaki yasal düzenlemelerin ilgililer tarafından benimsendiği, ancak uygulama süreci konusunda öğretmen grubunun görüĢlerinin olumsuz olduğu; öğretmenlerin, anne babaların yetersizliklerinden yakındıkları ortaya çıkmıĢtır. AraĢtırma sonucunda, Okul Aile Birliği Yönetmeliği’nin bazı maddelerinin hayata geçirilemediği, okul ile aileler arasında açık bir iletiĢimin bulunmadığı belirlenmiĢtir.

Nural (1987), “Velilerin okul yönetiminden beklediği davranıĢlar” isimli araĢtırmasında Ģu bulgulara ulaĢmıĢtır: Veliler yönetici ve öğretmenlerle çok nadir görüĢmektedir. Velilerin, yöneticilerden beklediği davranıĢlar ise: Çocuklarına ilgisiz velilerin yönetici tarafından uyarılması, okulda velilerin rahatça konuĢabilecekleri bir ortamın oluĢturulması, hoĢgörülü olunmasıdır.

Doğan (1995), “Ankara merkez ilçesindeki ilköğretim okullarında okul-aile iletiĢiminin engelleri” isimli araĢtırmasında Ģu bulgulara ulaĢmıĢtır: Okul ve öğrencilerle ilgili bilgilerin velilere, öğrenciler aracılığıyla iletilmesi, velilerin okulla ilgili kararların alınmasına katılmama, nadiren karĢılaĢılan engeller ise öğretmen ve yöneticilerin yetersizlikleri, hoĢgörüsüz davranmaları, okula sürekli maddi yardım nedeniyle çağrılmadır. Öğretmenler ise, velilerin evlerinin okula uzak olması,

119 velilerin okula ve öğrenciye yeterli zaman ayıramaması, yöneticilerin okul-aile iĢbirliği ve iletiĢiminde ilgisiz, isteksiz davranmaları ve okul-aile iliĢkileri konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları, yöneticilerin veliye aynı konuda öğretmenden farklı bilgi vermesi, öğrencilerle ilgili bilgilerin tamamının yöneticilere ve öğretmenlere aktarılmaması gibi sorunların var olduğuna inanılmaktadır.

Ülker (1974) okul- aile iĢbirliği konusunda velilerin görüĢlerini saptamayı amaçlayan bir araĢtırmasına göre; aile ve okul, çocuk için tabi bir çevredir. Bu nedenle “Çocuk ve eğitiminin yalnız birine bırakılamayacağı ortaya çıkar.” Ülker’in yaptığı araĢtırma sonucunda hemen her okulda okul-aile birliğinin kurulduğu , velilerin okul-aile iĢbirliğinin gereklerine inandığı, velilerin okul-aile birliklerinde görev almak istemedikleri, velilerin iĢbirliğine katılmama nedenlerinin fazla meĢguliyet, ilgi duymama, baĢarısızlık korkusu olduğu, velilerin okul-aile iĢbirliğinden öğrenim baĢarısını yükseltmeyi beklediği, velilerin iĢbirliğini ailenin zorlaĢtırdığına inandıkları ortaya çıkmıĢtır.

Koç, Taylan ve Bekman’ın (2001)’da yaptıkları araĢtırmada görüĢme tekniği kullanılmıĢtır. Okul öncesi öğretmenlerine okul-aile iĢbirliğinin nasıl sağlandığı ile ilgili görüĢme soruları yöneltilmiĢtir. Öğretmenlerin büyük çoğunluğu 1-2 ya da 3-4 kez velilerle toplantı yaptıklarını, toplantıların dıĢında veli ya da kendileri istedikçe, veliler okula geldikçe görüĢme yaptıklarını belirtmiĢlerdir. Öğretmenlerin çoğunluğu, toplantılarda velilerle malzeme gereksiniminin karĢılanması, çocuğun eğitimi ve okuldaki davranıĢları ile ilgili bilgi vermek ve velilerden evde olanlar ile ilgili bilgi almak konularında iĢbirliği yaptıklarını belirtmiĢlerdir (Koç ve diğerleri, 2001: 137).

Büyükkaragöz’ün (1993,) çocukları okul öncesi eğitim kurumuna devam eden anne babalarla, bu kurumlarda görev yapan öğretmenlerin okul öncesi eğitime yaklaĢımlarına ve bu kurumlardaki amaçların nasıl gerçekleĢebildiğine ve çocuklarda meydana gelen davranıĢ değiĢikliklerine ait görüĢlerini incelemiĢtir. ÇalıĢmayı 3-6 yaĢ grubunun eğitimini üstelenen 70 öğretmen ve bu yaĢ grubu çocuklarının anne- babaları (230) oluĢturmuĢtur. Anne babalarla öğretmenlerin “okul öncesi eğitim programı” hakkındaki görüĢleri anket yoluyla toplanmıĢtır. Bulgulara göre anne ve

120 babalar, okul öncesi eğitim kurumlarında yapılan çalıĢmalar hakkında öğretmenle iliĢki kurup bilgi alma yoluna gitmemekte çocuklarının anlattıkları ile bilgi sahibi olmaktadırlar. AraĢtırma kapsamındaki anne ve babaların büyük çoğunluğu da çocuklarından bu konuda bilgi aldıklarını belirtmiĢlerdir (Büyükkaragöz, 1993: 91).

Aynı Ģekilde Koçak (1991)’in aile katılım engelleri ile ilgili yaptığı çalıĢmadan Ģu sonuçlar elde edilmiĢtir. Yönetici ve öğretmenlerin okul-aile iletiĢiminde etkili olduğunu ileri sürdükleri engeller Ģunlardır: Okul ve öğrenciyle ilgili bilgilerin anne ve babalara geç gitmesi sınıflardaki öğrenci sayısının çokluğu, anne babaların iĢlerinin çokluğu, anne babaların çocuklarıyla ilgili olumsuz Ģeyler duymaktan hoĢlanmaması, okulla ilgili bilgileri anne babalara öğrencilerin iletmesi, yönetici ve öğretmenlerle anne babaların birbirlerini tanımamaları gibi sonuçlar elde edilmiĢtir(Koçak, 1991: 110).

Aslanargun ve arkadaĢlarının yaptığı “Okula Yönelik Veli Ġlgi Yetersizliğinin Sebepleri” baĢlıklı araĢtırmaya göre (2007) aileler, okula yeterince ilgi göstermeme nedenlerini iĢlerinin çokluğuna ve kendi eğitim düzeylerinin yetersiz olmasına bağlamaktadır. Dikkate değer oranda veli okula yönelik ilgisizlik nedenini, öğretmen ve yöneticilerin kendilerine yeterince ilgi göstermemesi olarak belirtmektedir. Gerek çocuklarıyla olan iletiĢimlerinde karĢılaĢtıkları sorunların çözümünde, gerekse bilgi gereksinimi hissettikleri alanlarda okuldan yararlanmak isteyen velilerin büyük çoğunluğu eğitim kurumlarına duyulan güven konusunda olumlu görüĢ taĢımaktadır. Genel anlamda, ailelerin okula yönelik ilgi yetersizliğinin temelinde, okul yönetimi ve öğretmenlerle iletiĢimsizlikten kaynaklanan yanlıĢ anlamaların ve Ģüphelerin