• Sonuç bulunamadı

Toplumlarda her zaman çocuğun eğitiminden birinci derece aile sorumludur. Okul ve diğer kurumların bu konudaki iĢlevi aileden sonra gelir ve aileyi destekleyici, tamamlayıcı niteliktedir. Çünkü hiçbir kurum çocuğun büyüme çağında gereksinimi olan sevgiyi, güveni, morali, sıcak aile ortamını ona aile ocağı kadar veremez.

Çocuk kiĢilik özelliklerinin çoğunu yaĢamının ilk beĢ yılında kazanır. Yani çocuğun kiĢiliği, büyük ölçüde, aile içindeki iliĢki ve etkileĢimlerle ilk yıllarda biçimlenir; yaĢamına damgasını vuracak tutum ve tavırları bu yıllarda kazanır. Çocuğun ilk çocukluk yıllarının hemen hemen tamamı aile içerisinde, çocukluk ve ilk gençlik yıllarının büyük kısmının da aile ocağında geçmekte olduğu düĢünülürse, çocuğun ve gencin geliĢimiyle eğitiminde ailenin ne kadar önemli ve kalıcı rolü olduğu görülecektir (Alıcıgüzel; 2003: 379–380).

Çocukların okul baĢarılarında, ailedeki iletiĢim ile anne babanın is hayatı, ailenin mensup olduğu sosyal tabakaya has eğitim teknikleri çok önemlidir. Soruna genel olarak bakıldığında, aile içinde daha çok cezalandırılan ve çok sıkı kontrol edilen, elveriĢsiz bir eğitim ortamında yaĢayan alt tabaka çocukları, diğer tabakalara göre okulda daha baĢarısızdırlar(Ergün, 1994: 143).

Ailenin sosyo-ekonomik özellikleri, çocukların okul baĢarısı ve toplumsal hayata katılımlarında oldukça etkilidir. Eğitim faaliyetlerinin bireye sağladığı olumlu kazanımlar konusunda beklenti düzeyleri, ailelerin eğitime yapacağı yatırımları ve

56 çocuklarına sağlayacakları eğitim imkanlarını belirler. Çok iyi bir aile tecrübesi, ortalama zihinsel özelliklerle doğmuĢ bir çocuğun, okulda çok iyi baĢarılar elde etmesini sağlayabilir. Öğrencilerin baĢarı düzeyleri kendilerine sağlanan uygun ortam ve koĢullarla yakından ilgilidir. Öğrencilere sağlanan olumlu ortamlar ve imkanlar öğrencilerin yetenekleri konusunda özgüven, baĢarı güdüsü, ilgisi ve kendilerine güvenlerini artırır (Erçetin ve Özdemir, 2004: 232).

Toplumsal sınıf, öğrencilerin enerjilerine ve çeĢitli alanlara yönelmelerine etkisi bakımından da okul baĢarısını etkiler. Özellikle alt toplumsal sınıflardan gelen çocuklarda bu etken daha yüksektir. Gelir düzeyleri düĢük ailelerin çocukları yeterli beslenememekte, okul araç ve gereçleri kendilerine yeterince sağlanamamakta, kötü sağlık koĢulları ve konutların yetersiz oluĢları onlara uygun çalıĢma ortamı yaratmamaktadır (Tezcan, 1992: 133).

Ailenin büyüklüğü de, ana baba tarafından çocuğa gösterilen ilginin derecesini belirleme bakımından basarı üzerinde etkili bir değiĢkendir. Kalabalık aileler hangi tür aile olursa olsun, baĢarı sağlayacak bir dil gücü kazandırma yönünden yetersizdir. Kırsal aile ve gecekondu aileleri bu bakımdan yetersizdir. Aile ortamındaki birey sayısı çocuğun okula karĢı geliĢtirdiği tutumların belirlenmesinden; ders çalıĢmak, ödev yapmak ve kitap okumak gibi baĢarıya etki eden temel değiĢkenlerinde sağlanması üzerinde etkilidir (Erçetin ve Özdemir; 2004: 232).

Öğrencilerin sağlıklı bir kiĢilik geliĢtirmelerinde ve okula karĢı tutumları ve okul baĢarılarının artmasında ailelerin çocuklara sağladığı sosyal ve kültürel imkanların önemi büyüktür. Kırsal ve gecekondu aileleri düĢük sosyoekonomik imkanlardan dolayı bu imkanları çocuklarına sağlayamamaktadır. Yetersiz sosyoekonomik özellikler çocukların spor, müzik, tiyatro gibi etkinliklere katılımını da engellemektedir. Kent ve gecekondu ailelerinin çocukların okulda geliĢmeleri bakımından eğitime karĢı tutumları olumludur. Çocuklar büyüdükçe eğitime karĢı ilgi artar. Özellikle kent aileleri çocukların okul baĢarısını artırmak için okulu sık sık ziyaret ederler. Okul yöneticileri ve öğretmenlerden çocuklarının okula devamları,

57 okul kurallarına uyumları ve okul baĢarıları konusunda iĢbirliğine karĢı olumlu yaklaĢımları vardır (Erçetin ve Özdemir; 2004: 233).

Aile baskısı çocukları olumsuz etkilemektedir. Anne-baba beklentileri, öğrenci çabası üzerinde önemli bir güç oluĢturmaktadır. Beklentilerin çok yüksek olması veya düĢük olması olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Anne babanın çocuğundan gurur duyduğunu belirtmesi onu baĢarıya isteklendirmektedir. Ailede sürekli horlanan, itilen öğrencilerde ise okula ve arkadaĢlarına karsı olumsuz tutumlar ortaya çıkabilecektir (BaĢar, 2001: 16).

Aile ve okul baĢarısı arasındaki bağlantıyı açıklayan en önemli etkenlerden biri de ailenin, çocukların ders çalıĢmasına, ev ödevlerini hazırlamasına yardım edip etmemeleri, sordukları sorulara cevap verip vermemeleridir. Burada eğitim ve kültür düzeyi düĢük iĢçi ailelerinin çocuklarına hiç yardım edememeleri ile anne-babası memur, öğretmen ve öğretim üyesi olanların çocuklarının okul çalıĢmalarına yardım etmeleri, okul baĢarıları bakımından çocuklar arasında büyük farklılıklar yaratmaktadır (Ergün, 1994: 144).

Ebeveynler eğitime katılarak, çocuklarının eğitimlerinde kendi rollerinin öneminin, kendi ilgi, yetenek ve becerilerinin farkına varırlar ve becerilerini geliĢtirirler. Kuruma ve öğretmene olan güvenleri artar. Çocuklarının eğitimi konusunda karĢılaĢtıkları zorluklarda, okulla beraber çözüm yolları ararlar. Çocuk yetiĢtirme ile ilgili bilgi ve deneyimlerini diğer anne babalarla paylaĢırlar. Çocuklarının geliĢimine çok yönlü katkıda bulunurlar Öğretmen ile ebeveyn arasında iyi bir iletiĢimin oluĢturulması güçlü bir etkileĢimi sağlamaktadır. Öğretmen ebeveynle kurduğu bu sağlıklı etkileĢim sonucu, çocuğu daha kolay tanıyabilir, çocukla ilgili karsılaĢtığı problemleri daha kolay çözebilir, eğitimde sürekliliği ve fırsat eĢitliğini sağlayabilir.

Ebeveynlerin eğitime katılmasıyla, çocukların okul ve ilerideki yaĢantılarında da baĢarılarının artması, mutlu ve baĢarılı bir kiĢi olarak hayata hazırlanmaları, okul

58 ile arasında çocuklara gösterilebilecek farklı eğitim tutumlarının azaltılması sağlanabilir (Sevinç, 2003: 440–441).