• Sonuç bulunamadı

Tam Üçüncü KiĢi Yararına SözleĢmede Alacağa Bağlı Hakların Durumu

B. Vaadettirenin Talebinin Ġçeriği

XI. Tam Üçüncü KiĢi Yararına SözleĢmede Alacağa Bağlı Hakların Durumu

Tam üçüncü kiĢi yararına sözleĢmenin özellik arz eden sonucu, lehdar yararına bir alacak hakkı kurmasıdır387

. Tam üçüncü kiĢi yararına sözleĢmede, sıradan

sözleĢmelerde olduğu gibi, alacağa bağlı yan haklar söz konusu olabilir. Bu haklar öncelik hakları, yenilik doğuran haklar, alacak için öngörülmüĢ olan teminat veya

edebilir. Bu yönde bkz. BGE 123 III 204: “Dies gilt sowohl bei schwerer Körperverletzung wie auch

bei Tötung des Direktgeschädigten. Auf den Genugtuungsanspruch eines Angehörigen findet die vertragsrechtliche Verjährungsfrist nur Anwendung, wenn er ausnahmsweise selbst - wie allenfalls bei der ärztlichen Behandlung eines Kindes - Vertragspartner ist und ein Vertrag zugunsten Dritter vorliegt.”

384 Gernhuber, s. 495, dn. 109; Oertmann, BGB § 334, N. 1d; Selb, s. 284. 385 Oertmann, BGB § 334, N. 1d.

386

RGRK/Ballhaus, BGB § 328, N. 28; Ruppert, s. 41; Unger, s. 63.

387 Akyol, s. 10; Bärtschi, s. 248; Berner Kommentar/Weber, OR 112, N. 6; Brox/Walker, s. 388;

Bucher, s. 474; Dörner, s. 8; Gernhuber, s. 465; Hellwig, s. 42; Hirtsiefer, s. 3; Ġstanbul ġerhi/Öz,

160

faiz alacağı olabilir. TBK‟nın tam üçüncü kiĢi yararına sözleĢmeyi düzenleyen hükümleri, alacak hakkının lehdar tarafından kazanılması dıĢında, alacağa bağlı hakların durumunun ne olacağını, yani bu hakların sözleĢmenin iki alacaklısı olan lehdar veya vaadettiren arasında nasıl paylaĢılacağını düzenlememiĢtir. Fakat üçlü iliĢkilerin birbirine benzerliği dolayısıyla, tamamen farklı kurumlar olsalar bile, alacağın temliki hükümlerinin üçüncü kiĢi yararına sözleĢmeye kıyasen uygulanması gerektiği kabul edildiğinden388

, yan hakların geçiĢi konusundaki düzenleme eksikliği, alacağın temlikinde öncelik hakları ile yan hakların geçiĢinin düzenleyen TBK md. 189/1 hükmünün kıyasen uygulanması ile çözülecektir. Bu halde alacağın temliki hükümlerinden biri olan TBK md. 189/1 hükmü uyarınca, vaadettirenin kiĢiliğine özgü olanlar dıĢındaki öncelik hakları ile yan haklar lehdara ait olacaktır389

. Bu nedenle bir öncelik hakkının veya yan hakkın hangi alacaklıya ait olduğu

incelenirken, bu hakkın alacaklılık veya sözleĢme tarafı sıfatına bağlı olup olmadığı incelenerek bir sonuca varılmalıdır. Bu doğrultuda, alacaklı sıfatı ile sözleĢme tarafı olma sıfatı birbirinden ayrılmıĢ olduğu için, üçüncü kiĢi yararına sözleĢmenin tarafı olmayan lehdar, kural olarak sözleĢmeye bağlı yenilik doğuran hakları elde

edemeyecektir. Dolayısıyla üçüncü kiĢi yararına sözleĢmede borç iliĢkisinin kendisini etkileyen haklar ancak vaadeden ve vaadettiren arasındaki karĢılık iliĢkisinde kullanılabilir390

. Bu nedenle alacağa bağlı olan, alacağı kabul etme, reddetme gibi yenilik doğuran haklar lehdar tarafından kullanılır. Ayrıca lehdarın alacak hakkının niteliği dolayısıyla ortaya çıkmıĢ, dolayısıyla ona bağlı kanuni rehin

388 Gernhuber, s. 470; Hassold, s. 259; Heilmann, SJZ 1971, s. 171; Heilmann, H.: Zur Lehre vom Vertrage zugunsten Dritter, ZHR 1951, S. 114, s. 22.

389 TBK md. 189/1‟i karĢılayan içeriğe sahip OR md. 170/1‟in kıyasen uygulanması gerektiği yönünde

bkz. Krauskopf, s. 263. Kıyasen uygulamaya gitmeksizin aynı yorum için bkz. Huguenin, s. 333;

Kress, s. 628; Ruppert, s. 44.

390 Cohen-Martens, s. 45; Kress, s. 628; Lange, s. 659; Palandt/Grüneberg, BGB § 335, N. 2;

161

hakları ve cebri icrada ona öncelik tanınmasını sağlayan rüçhan hakları lehdara ait olur391. Borca aykırılık halinde sözleĢmeden dönme gibi borç iliĢkisini sona erdirecek bozucu yenilik doğuran hakları kullanma yetkisinin vaadettirende kalacağı kabul edilmelidir392. Fakat bu kural sözleĢmenin tarafları bakımından mutlak değildir. Zira lehdarın üçüncü kiĢi yararına sözleĢmedeki konumu, tamamıyla vaadeden ve

vaadettirenin iradesine, yani onların karĢılık iliĢkisindeki belirlemesine bağlıdır. Dolayısıyla onların aralarında anlaĢarak, lehdarın sahip olduğu yan hakları geniĢletmeleri, dolayısıyla borç iliĢkisine bağlı hakların bazılarının kullanımını lehdara vermeleri veya alacağa bağlı olması dolayısıyla lehdara ait olan hakları daraltmaları mümkündür393

.

TBK md. 189 hükmünün kıyasen uygulamasında dikkat edilmesi gereken bir husus, öncelik hakları veya yan haklar bakımından bir “geçiĢ” değil, bizatihi lehdar

nezdinde ortaya çıkıĢın söz konusu olmasıdır. Zira kural olarak lehdar alacak hakkını alacağın temlikinde olduğu gibi vaadedenden devren değil, sözleĢmenin kuruluĢu ile aslen kazanır394

. Fakat sonradan kararlaĢtırılan üçüncü kiĢi yararına sözleĢmede, alacak hakkı lehdar tarafından vaadettirenden devren kazanılır395

. Ġkinci durumda TBK md. 189‟un lafzında da ifade edildiği gibi tam anlamıyla bir “geçiĢ”

gerçekleĢir. Bu durum alacak için öngörülen faiz ve kurulmuĢ teminatlar bakımından bir ayrıma gidilmesi gereğini doğurur. Eğer sözleĢmede lehdar bakımından aslen hak

391

Ruppert, s. 44.

392

Kural bu olmakla birlikte, borca aykırılık halinde seçimlik hakların nasıl kullanılacağı sorunu, tarafların menfaatleri nedeniyle, daha karmaĢık tartıĢmaların konusunu oluĢturmakta, öğretide bu yenilik doğuran haklar bakımından birçok istisnai uygulama kabul edilmektedir. Bu tartıĢmalar için bkz. Dördüncü Bölüm, I, B, 1.

393

Kress, s. 629; Staudinger/Klumpp, BGB § 335, N. 11, 12, 13.

394 Aslen kazanım için bkz. Birinci Bölüm, VIII, A.

395 Bayer, s. 278; Berger, s. 803; Bucher, s. 475; Larenz, AT, s. 218; Soergel/Hadding, BGB § 328,

162

kazanımı söz konusu ise dikkat edilmesi gereken Ģudur: Tam üçüncü kiĢi yararına sözleĢme biri lehdar biri vaadettirene ait olmak üzere iki bağımsız alacak hakkı doğurur396

. Dolayısıyla faiz veya teminattan hangi alacaklının yararlanacağına karar verilirken kullanılacak ölçüt bu faiz veya teminatın hangi alacak için kararlaĢtırılmıĢ olduğudur. Yani her iki alacaklı ancak kendi alacak hakları bakımından

kararlaĢtırılmıĢ faiz ve teminatlardan yararlanabilir397

. Ayrıca lehdar, alacak hakkını karĢılık iliĢkisinde kurulduğu Ģekliyle kazandığı için, kendi alacağı için kurulmuĢ teminatlardan ayrıca bir iĢleme gerek olmaksızın kendiliğinden yararlanır398. Fakat sonradan kararlaĢtırılan üçüncü kiĢi yararına sözleĢmede lehdar alacak hakkını vaadettirenden devren kazanır. Bu durumda alacak hakkı vaadettirenden lehdara geçerken, vaadettirenin daha evvel bu alacak için kurmuĢ olduğu teminatlar da herhangi bir iĢleme gerek kalmaksızın lehdara geçer399

. Ayrıca vaadettirenden lehdara geçen alacak hakkına önceden iĢlemiĢ bulunan faiz lehdara devrolunacağı gibi, ileride iĢleyecek faizin alacaklısı da lehdar olur. Zira bu faiz kaydı artık ona ait bir alacağa iliĢkindir. Bu durumda TBK md. 189 hükmünün öngördüğü anlamda bir “geçiĢ” gerçekleĢmiĢtir400

.

XII. Tam Üçüncü KiĢi Yararına SözleĢmeden Doğan Alacak Hakları Üzerindeki Tasarruf Yetkisi

A. Lehdarın Kendi Alacak Hakkı Üzerindeki Tasarruf Yetkisi