• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR VE YORUM

4.2. Yanlışa Verilen Dönütlerin Öğretmenlere Göre Değişimine İlişkin Bulgular ve

4.2.3. Üçüncü Öğretmene İlişkin Bulgular ve Yorumlar

Üçüncü öğretmenin derslerinde, bir derste ortalama 3,4 yanlış ortaya çıkmaktadır. Bu ortalama diğer öğretmenlerin sınıflarıyla ve literatürdeki diğer araştırma sonuçlarıyla karşılaştırıldığında oldukça düşüktür. Üçüncü öğretmenin derslerde öğretmen merkezli yaklaşımlara daha ağırlık vermesi, bu derslerde daha az yanlışın ortaya çıkmasına neden olmuştur.

Üçüncü öğretmen dersin ısındırma bölümünde, öğrencilerin, derste işlenecek yeni kazamınlar için gerekli ön bilgileri taşıyıp taşımadığını belirlemek ve geçen derste işlenen kazanımların ne derecede öğrenildiğini anlamak amacıyla soru – cevap tekniğinden sıkça yararlanmaktadır. Her ders, yeni kazanımlara geçmeden önce özellikle bir önceki derste işlenenleri tekrarlamakta ve bu süreçte öğrencilere sorular yönelterek, öğrenmeleri ile ilgili bilgi edinmeye çalışmaktadır. Gözlemlenen yanlışların büyük bir kısmı dersin ısındırma bölümünde, öğretmenin öğrencilere ön bilgilerini

yoklama amaçlı sorular yönelttiği sırada ortaya çıkmıştır. Öğretmen bu süreçte öğrencilerin yanlışlar yapmasına izin vermekte ve ortaya çıkan yanlışları da hoş karşılamaktadır. Öğrenciler sorulan sorulara yanlış cevaplar verdiğinde “Olabilir. Yanlış yapabilirsiniz. Düşüncelerinizi söylemekten korkmayın. Burada önemli olan her şeyi doğru söylemek değil, öğrenmek…” diyerek öğrencileri derse katılmaları ve düşüncelerini ifade etmeleri için cesaretlendirmektedir.

Ancak dersin işlenişi esnasında öğrencilerin yanlış yapmasını engellemeye çalışmakta ve bu süreçte ortaya çıkan yanlışları hoş karşılamamaktadır. Bir derste öğretmen konu ile ilgili örnek soru çözümü yaparken yanlış yapan bir öğrenciye, “Sen sus, konuşma. Çünkü tüm sınıf aynı anda bir şey öğrenirken birisi yanlış bir şey ifade edince karışır, işler çatışır” diyerek tepkisini dile getirmiştir. Daha sonra öğretmene bu durumla ilgili düşüncesi sorulduğunda şöyle cevap vermiştir:

“Sınıfa bir şey öğretirken, birisi kalkıp yanlış bir şey söylüyor, sonra senin söylediğin akıllarında kalmıyor da, o yanlış olan şey kalıyor. Sonra bir şey yanlış öğrenildiği zaman onu düzeltmek daha zor oluyor.”

Öğretmenin sözlerinden de anlaşılacağı üzere, öğretmen yeni kazanımların öğrenildiği sırada ortaya çıkan yanlışların, öğrencilerin yanlış öğrenmelerine yol açabileceğini ve yanlış öğrenmelerin düzeltilmesinin de güç olduğunu düşünmektedir. Bu yüzden de dersin işlenişi esnasında öğrencilere fazla soru sormamakta ve söz hakkı vermemektedir. Bu yüzden araştırmada, dersin işlenişi sırasında nadiren yanlışla karşılaşılmıştır.

Daha çok ezberci bir öğretim yaklaşımını benimseyen üçüncü öğretmen, derslerinde konu ile ilgili tanımları, kuralları ve formülleri öğrencilerin defterlerine yazdırdıktan sonra, konu ile ilgili pratik bilgileri ve olası soruların kısa çözüm yollarını öğrenciye ezberletmektedir. Öğretmenin öğrenciye hazır bilgi sunduğu bu süreçte öğrenciler genellikle pasif, bilgi alıcı durumundadır. Aşağıda üçüncü öğretmenin ders işleme tarzını yansıttığı düşünülen bir dersinden alıntı yapılmıştır.

Üçüncü öğretmenin 21.03.2012 tarihli dersinden bir bölüm:

01 Öğretmen tahtaya “Bölgelere göre işaretler” yazdı. Sonra sınıfa dönerek: 02 Öğretmen: Şimdi trigonometrik fonksiyonların bulundukları bölgelere

göre işaretlerinin nasıl olacağını göreceğiz. Bölgelerde x’in, y’nin işareti ne oluyor onu biliyoruz. Ama trigonometrik fonksiyon olunca, sinüs, kosinüs olunca işareti ne olacak şimdi onu göreceğiz.

03 Öğretmen tahtaya aşağıdaki koordinat düzlemini çizdi.

Şekil 4.2.7. Örneğe İlişkin Şekil

04 Öğretmen: Bütün sınıflar kara tahtada coşar. Ezberlemek için çok uygun bir cümle. Bütün, yani sinüs, kosinüs, tanjant, kotanjant hepsi pozitif birinci bölgede. İkinci bölgede sadece sinüsün işareti “+”. Sinüsün artı olması, diğerlerinin “ – ” olduğu anlamına geliyor tamam mı? Üçüncü bölgeye gelince üçüncü bölgeyi iki kardeş paylaşmışlar. Bu bölgede kotanjant ve tanjant “+”, diğerleri “ – ”. Dördüncü bölgede de kosinüs “+”.

05 Öğretmen: Artık birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü bölgelerdeki fonksiyonların işaretini teker teker ezberlemenize gerek kalmayacak, bu formülle hemen söyleyeceksiniz bana işaretinin ne olduğunu.

06

07 Öğretmen: Bak bu çok kolay bir bilgi: Bütün sınıflar kara tahtada coşar. Sevdiniz mi sevmediniz mi?

08 Öğrenci 1: Başka bir şey olsaymış.

B

ütün

S

ınıflar

K

ara

T

ahtada

C

oşar I II III IV

09 Öğretmen: O zaman kendin bir şey bul, bana ne! Bu bulunmuş, ben bunu söylüyorum. Sen de kendin bir şey oluştur. “B, S, K, T, C” harfleriyle bir şey bul.

10 Öğretmen: Sen şunu öğren yeter: 1’de bütün fonksiyonlar “+”, 2’de sinüs, 3’te tanjant ve kotanjant, 4’te de kosinüs “+”. Şimdi burada bir şeye “+” demem diğerlerinin “ – ” olduğunu gösteriyor.

11 Öğretmen öğrencilere tahtaya yazılanları defterlerine geçirmeleri için zaman verdi. Bu sırada öğretmen de tahtaya “a) b) c) d) e) f) g) ” değerlerini yazdı. 12 Öğretmen: Defterinize yazmayı bitirin, tahtadakileri hemencecik

dolduruverelim. Sizden sadece trigonometrik değerlerin bulundukları bölgeleri ve işaretlerini yazmanızı istiyorum. Nasıl yazacağız bunu? “Bütün sınıflar kara tahtada coşar” diyeceğiz.

13 Öğretmen: Aslında şey de olabilir: “Bütün sınıfların kara tahtaları cilalıdır” falan.

14

15 Öğretmen: “b” şıkkını çözmek için listeden 11 numara gelsin. 16 Listedeki 11. sıradaki öğrenci tahtaya çıktı ve “IV. bölge” yazdı. 17 Öğretmen: Bölgeye dikkat et.

18 Öğrenci tahtaya çizilen koordinat düzlemine bakarak cevabını “III. bölge” olarak değiştirdi.

19 Öğretmen: İşareti ne? 20 Öğrenci: Eksi

21 Öğretmen: Bütün sınıflar kara tahtada coşar. 22 Öğrenci tepki vermedi, öğretmene bakıyor.

23 Öğretmen: “K” ve “T” harflerinin ne olduğunu açıklamadık mı? Kotanjant ve tanjant o. Üçüncü bölgede “+” olur.

Yukarıda verilen alıntı incelendiğinde, öğretmenin öğrencilere kavramları sorgulatmaktan çok, pratikte işe yarar bilgileri ezberlettiği görülmektedir. Öğrencilere pratik bilgilerin sunulması elbette olumsuz bir durum olarak yorumlanamaz ancak öğretmenin bu pratik bilgileri yeni kavramı irdeletmeden doğrudan öğrenciye sunması, öğrencilerin bilgiyi yapılandırmadan, ezberlemelerine yol açmaktadır. Öğrencilere daha

kısa sürede daha fazla soruyu çözmelerine imkan veren bu öğretim yöntemi, öğrenciler tarafından da talep edilen bir öğretim şeklidir. Üç öğretmenin girdiği derslerde de öğrencilerin anlamakta zorlandıkları çözüm yollarında veya düşünme süreci gerektiren sorularda öğretmenlerinden pratik bir çözüm yolu göstermelerini talep ettikleri sıkça gözlemlenen bir durumdur. Üniversite sınavı da dahil olmak üzere öğrencilere yapılan test biçimindeki çoktan seçmeli sınavlar göz önüne alındığında, kısa sürede en fazla soruyu cevaplama beklentisi, öğrencilerin soruların çözüm yollarını ezberleyerek öğrenmeye çalışmalarına neden olmaktadır.

Üçüncü öğretmen konu ile ilgili öğrencilerin bilmeleri gerektiğini düşündüğü bilgileri öğrencilere sunduktan sonra, dersin ölçme – değerlendirme bölümünde öğrencileri tahtaya kaldırarak soru çözdürmektedir. Gözlemlenen yanlışların bir kısmı da dersin bu bölümünde ortaya çıkmıştır. Dersin işlenişi esnasında öğrencilerin yanlış yapmasına olumlu gözle bakmayan öğretmen, dersin ölçme – değerlendirme bölümünde yanlışları hoş karşılamaktadır. Bir derste tahtaya kalkmak istemeyen bir öğrenciye (tahtanın önünü işaret ederek), “Burası benim bölgem değil senin bölgen. Yanlış yapmaktan korkma kafandan ne geçiyorsa söyle, mutlaka bir şeyler düşünmüşsündür. Yanlış yaparsan da biz onu görmezden geliriz” diyerek öğrenciyi cesaretlendirmeye çalışmıştır. Bu yüzden gözlemlenen yanlışların bir kısmı öğretmenin öğrencilerin ön bilgilerini yokladığı dersin ısındırma bölümünde, bir kısmı da öğretmenin istenilen davranışların ne derecede kazanıldığını tespit etmek için öğrencilere tahtada soru çözdürdüğü ölçme – değerlendirme bölümünde ortaya çıkmıştır. Öğretmenin ortaya çıkan bu yanlışlara müdahale sürecinde kullandığı dönüt türleri ve bu dönüt türlerinin kullanılma yüzdelerine ilişkin bulgular aşağıdaki grafikte verilmiştir.

Şekil 4.2.8. Üçüncü Öğretmenin Kullandığı Dönüt Türleri ve Bu Dönüt Türlerinin Kullanılma Yüzdelerine İlişkin Grafik

Yukarıda verilen grafik incelendiğinde öğretmenin en sık başvurduğu dönüt tekniklerinin “cevabı söyleme” ve “düzeltme” olduğu görülmektedir. Öyle ki, “cevabı söyleme” dönütünün kullanılma oranı %33 iken, “düzeltme” dönütünün kullanılma oranı %29’dur. Diğer öğretmenlerle karşılaştırıldığında üçüncü öğretmenin bu dönüt türlerine en sık başvuran öğretmen olduğu görülmektedir. Üçüncü öğretmen, dersin ısındırma bölümünde soru – cevap tekniğiyle öğrencilerin ön bilgilerini yokladığı süreçte meydana gelen yanlışlara genellikle cevabı söyleyerek, dersin ölçme – değerlendirme bölümünde bir öğrencinin tahtada soru çözümü yaparken ortaya çıkan yanlışlara da çoğunlukla düzeltmeye yönelik dönütler verdiği tespit edilmiştir. Öğretmenin yanlışı irdelemenin öğrenciyi zor duruma düşüreceğini düşünmesi nedeniyle, bu iki dönüt türüne diğer dönütlere göre daha sık başvurduğu düşünülmektedir. Öğretmen araştırmacıyla yaptığı bir konuşmasında şöyle söylemiştir:

0 5 10 15 20 25 30 35

Öğretmenin Yanlışa Verdiği Dönüt Türleri

Doğrudan yanlış olduğunu söyleme Yanlışın ne olduğunu söyleme Öğrenciden yanlışı bulmasını isteme Sınıftan yanlışı bulmasını isteme Düzeltme

Cevabı söyleme Sorgulama/Sorgulatma Yanlış olduğunu ima etme Sorunun yapısına dikkat çekme Tepkisiz kalma

“Öğrenciler yanlış yapmaktan çekiniyor, özellikle de tahtada, sınıf önünde… Yanlış yaptıklarında kızmıyoruz, azarlamıyoruz veya küçük düşürecek bir şey yapmıyoruz ama yine de üzerinde durduğunda utanıp sıkıldıklarını görebiliyorsun”

Öğretmenin bu düşüncesinin, yanlışı irdelemek yerine, yanlışın üstünü örtmeye yönelik dönütleri daha sık kullanmasına neden olduğu düşünülmektedir. Öğretmenin yanlışları düzeltirken genellikle yumuşak bir dil kullanmaya özen göstermesi de bu düşünceyi desteklemektedir. Aşağıda üçüncü öğretmen ile bir öğrenci arasında geçen bir diyalog verilmiştir.

01 Öğretmen sınıfla den büyük açıların trigonometrik oranlarını tartışıyor. Öğretmen, için soruyor:

02 Öğretmen: Ömer sen söyle. hangi bölgede olabilir? 03 Öğrenci sessiz. Cevap vermedi.

04 Öğretmen: IV. bölgede değil mi? Peki, kim “+” kim “–” ? 05 Öğrenci: Kosinüs eksi, sinüs artı

06 Öğretmen: Aaa… Olur mu? Kosinüs artı, sinüs eksi

Diyalogda da görüldüğü üzere öğretmen öğrencinin soruya cevap verememesi üzerine “IV. bölgede değil mi?” diyerek hemen cevabı öğrenciye söylemiştir (04. adım). Daha sonra öğrenci sorulan soruya yanlış cevap verdiğinde de öğretmen yine cevabı söyleyerek dönüt vermiştir (06. adım). Öğretmen, bir öğrenci sorulan soruya cevap veremediğinde veya yanlış cevap verdiğinde, hemen sorunun doğru yanıtını söylemeyi tercih etmektedir. Benzer şekilde, tahtada meydana gelen yanlışlarda da öğrenciye yapması gereken işlem adımlarını tek tek söyleyerek, öğrenciyi yönlendirmektedir.

“Cevabı söyleme” dönütünün alt kategorilere göre değişimi incelendiğinde, “doğrudan cevabı söyleme” %18,5 “ipucu verme” %6,5 ve “sınıftan gelen doğru cevabı onaylama” %8 oranında kullanılma yüzdesine sahip olduğu tespit edilmiştir. Öğretmenin yanlışı düzeltmeye yönelik verdiği dönütlerin ise %21’ini “ne yapması gerektiğini söyleme” ve %8’ini “doğrudan düzeltme” dönütleri oluşturmaktadır.

Öğretmenin yanlışın yapısını anlama çalışmak ve öğrenciye yanlışını fark ettirmek amacıyla verdiği “sorgulama/sorgulatma” dönüt türü ise %9’luk kullanılma oranına sahiptir. Diğer öğretmenlerin bu dönüt türünü kullanma yüzdeleriyle kıyaslandığında %9 oldukça düşük bir orandır. Öğretmenin yanlışın üzerinde durulmasının öğrenciyi zor duruma düşürebileceğine yönelik düşüncelerinin, “sorgulama/sorgulatma” dönüt türünün daha az gözlemlenmesinde etkili olduğu düşünülmektedir. Bu dönüt türünün kullanılma yüzdelerinin alt kategorilere göre dağılımına bakıldığında, öğrenciden cevabını açıklamasını isteme %4, öğrenciye yanlışını sorgulatma %4 ve tahtada çözmesini, göstermesini veya çizmesini isteme %1 olarak hesaplanmıştır.

Üçüncü öğretmenin kullandığı öğrenciye yanlışını doğrudan bildiren dönüt türlerinin yüzdelerine ilişkin bulgular ise şu şekildedir: doğrudan yanlış olduğunu söyleme %10,5, yanlışın ne olduğunu söyleme %4, yanlış olduğunu söyleyip öğrenciden yanlışı bulmasını isteme %1,3 yanlış olduğunu söyleyip sınıftan yanlışı bulmasını isteme %1,3’tür. Öğrenciye yanlışını dolaylı olarak bildiren diğer dönüt türlerinin yüzdelerine ilişkin bulgular ise; yanlış olduğunu ima etme %1,3 ve sorunun yapısına dikkat çekme %5,3’tür. Ayrıca yukarıda verilen grafik (şekil 4.2.8) incelendiğinde üçüncü öğretmenin “çelişki oluşturma” ve “yönlendirme” dönütlerini hiç kullanmadığı görülmektedir. Bu durumun yine öğretmenin yanlışı geçiştirmeye yönelik tutumu ile ilişkili olduğu düşünülmektedir.

Üçüncü öğretmenin yanlışa müdahale sürecinde tepkisiz kalma davranışına da pek sık başvurmadığı görülmektedir. Elde edilen bulgulara göre üçüncü öğretmenin yanlışların %5’ine tepkisiz kaldığı tespit edilmiştir. Diğer öğretmenlerle karşılaştırıldığında bu oran oldukça düşüktür. Çünkü üçüncü öğretmen diğer öğretmenlerin yanlışı, kasıtlı olarak görmezden geldikleri, aynı anda birçok yanlışın ortaya çıktığı ve her bir yanlışı irdelemenin güç olduğu durumlarda, öğrenciye cevabı söyleyerek dönüt vermeyi tercih etmiştir.