• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

2.4. Öğretmenlik Mesleğinin Sorunları

2.4.9. Öğretmenlerin Toplumsal Statüsünün Düşüklüğü

Öğretmenlerin konumları, toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde öğretmenlerin toplumda genelde saygın bir konumları vardır (Ataünal, 2000). Türkiye’de ise öğretmenlik mesleğinin toplum içinde konumu

düşüktür (Ozankaya, 2002; Gök, 2003; Celep, 2004). Öğretmenlik mesleğinin öneminin ve kutsallığının sürekli vurgulandığı bir ülkede, mesleğin konumunun düşük olmasının, pek çok nedeni vardır. Öğretmenlerin statülerinin düşük olmasına etki eden unsurlardan bazıları şunlardır (Krocak, 2006):

1- Egemen olan sosyal değerler ve gelenekler, 2- Halkta var olan yanlış önyargılar,

3- İşin yıpratıcı yanı,

4- Statü düşüklüğünün devam etmesi.

Türkiye’de öğretmenlerin toplumsal statüsünün düşmesinin nedenlerinden biri de, öğretmenliği seçen gençlerin sosyo-ekonomik durumu ile ilgilidir. Öğretmenlik mesleğini, daha çok toplumun alt ve orta sosyo-ekonomik düzeyinde yer alan gençler tercih etmektedir (Tok, 1995; Tezcan, 1997; Ataünal, 2000; Gündüz, 2000; Kılbaş Köktaş, 2003).

Ozankaya’ya (2002) göre öğretmen statüsünün düşüklüğü eğitimin en önemli sorunudur. Çünkü yeterli nitelikte ve sayıda öğretmene sahip olabilmek, doğrudan öğretmenlik mesleğinin saygınlığına bağlıdır. Bu saygınlık genç yetenekleri öğretmenlik mesleğine çekmedikçe ve meslekte tutmayı sağlayacak ölçüde olmadıkça ne eğitimin gelişmesine ne de toplumsal-ekonomik gelişmeye imkân olacaktır.

Son yıllarda, üniversiteye giriş sınavında, öğretmen yetiştiren kurumlara ilgi artmışsa da, bu artışın sebebi, mesleğin statü ve saygınlığının artması değil, artan işsizlik probleminin gençliğin işsiz kalma riskinin az olduğu alanlara yönelmesinden kaynaklanmaktadır (Özpolat, 2002).

Öğretmen yetiştiren kurumların, ülkenin ihtiyacını karşılamaktan uzakta oluşu, bazı dönemlerde, eğitim görmemiş kişilerin bile öğretmen olmasına neden olmuştur (Dursunoğlu, 2003). Zaman zaman üniversite mezunu olan herkesin öğretmen olacağı müjdesini veren siyasi kadrolar, Türk eğitim sistemine çok büyük zarar vermiştir. Öğretmenliğin ne anlama geldiğini dahi bilmeden öğretmen olarak atanan binlerce üniversite mezunu, bu gün hâlâ görev yapmaktadır. Oysa

öğretmenlik, iş bulamayan üniversite mezunlarının yapacağı bir iş değil, bir ihtisas mesleğidir (Tekışık, 1997). Öğretmenlik eğitimi almamış kişilerin öğretmen olarak atanmaları, mesleğin statüsünü olumsuz yönde etkilemiştir (Tok, 1995; Kavcar, 1999; Ozankaya; 2002; Dursunoğlu, 2003). Özellikle son yıllarda, öğretmenlik mesleğinin her isteyenin yapabileceği bir iş konumundan kurtarılması, mesleğin statüsünün kısmen de olsa yükselmesine sebep olduğu söylenebilir.

Öğretmenliğin bir meslek olduğu bilimsel gerçeğinden hareketle, öğretmenlik dışından gelenlerin bu mesleğe alınma hatası tekrarlanmamalıdır. Çünkü eğitim adına alınacak politik kararlar, bilimsel verilerle desteklendiği ölçüde başarıya ulaşacaktır (Atasoy, 2004). Bunun için gerekli düzenlemeler ve kanunlar bakanlık tarafından çıkarılmalı ve kararlılıkla uygulanmalıdır.

Bir kişinin aldığı ücret ile toplum içindeki statüsü arasında önemli bir bağ vardır. Hagemann (1997) da, kişinin aldığı maaşın, toplum içindeki konumu belirlemede en önemli ölçütlerden biri olduğunu belirtmiştir (Akt: Sağlam ve Çiçek Sağlam, 2005). Uluğ (2003) da öğretmenlik mesleğinin statüsü üzerinde en çok etkisi olan unsur mesleğin ekonomik getirisi olduğu görüşünde olduğunu belirtmiştir.

Öğretmenlik mesleğinin statüsünü yükseltmek için öncelikle öğretmenlerin maaşlarının yükseltilmesi gerekmektedir (Aydınoğlu, 1993; Tok, 1995; Kara, 1996; Çakıroğlu, 2005). Çünkü öğretmenlik mesleği, toplumu yeniden yaratma işleviyle, saygınlığını sürdürmekte, ancak maddi karşılıklar bakımından yetersiz bir gelire sahip olmasından dolayı saygıya dönük değer yitimi ile karşı karşıyadır (Gündüz; 2000).

Turan’a (2004) göre ise öğretmenlik mesleğinin saygınlığını yitirmiş olmasının nedenlerinin başında, öğretmen yeterliği ve hizmet öncesi yetiştirilmesi gelmektedir. Başaran’a (2000) göre öğretmen, mesleğinde saygın ve başarılı; öğrencilerinin, meslektaşlarının ve toplumun gözünde ise yüksek bir konuma ulaşmak istiyorsa, uzmanlığını sürekli geliştirmek zorundadır.

farklılaşmaya pek çok değişken etki etmektedir. Ataünal’a (2000) göre öğretmenin çalışmakta olduğu okulun düzeyi, bulunduğu yer ve çevrenin kültür yapısında, branşlarına göre ayrıcalıklar tanınmaktadır. Okutulan sınıf, çalışılan yerin köy ya da şehir olması, okulun özel veya devlet okulu olması öğretmenlerin statüsünü etkilemektedir.

Öğretmenlik mesleğinin statüsünün düşük olmasının nedenlerinden biri de mesleğin toplum tarafından genel olarak kadın mesleği olarak görülmesidir. Çünkü erkek egemen toplumlarda, kadınların çoğunlukta olduğu meslekler daha düşük statüde algılanmaktadır (Uluğ, 2003).

Öğretmenlik mesleğinin toplum içinde yüksek bir statüsünün olması için çeşitli çalışmalar yapılmış ve yapılmaktadır. Öğretmenlik mesleğinin statüsünün yükselmesi için ilk çalışmalardan biri, cumhuriyetin ilk yıllarında Millî Eğitim Bakanı olan Mustafa Necati tarafından yapılmıştır. Mustafa Necati zamanında kabul edilen kanunlarla, öğretmenlik bir meslek hâline gelmiştir (ATAMER, 2006). Atatürk, bu dönemde, gittiği yerdeki okulları ve öğretmen birliklerini ziyaret ederek, öğretmenlere verdiği değeri her fırsatta göstermeye çalışmıştır (İnan, 1983). Bu da öğretmenlerin toplum içindeki itibarının artırılması için önemli bir adım olarak değerlendirilebilir.

1980-1983 tarihleri arasında Millî Eğitim Bakanlığı yapmış olan Hasan Sağlam ise öğretmen evlerini kurarak öğretmenlerin ekonomik, sosyal ve kültürel yönden gelişmeleri ve meslek dayanışmasını sağlamayı amaçlamıştır. Ayrıca, eğitim yöneticilerinin ve öğretmenlerin maaşlarında önemli artışlar yapılmıştır. 24 Kasım’ın öğretmenler günü olarak kutlanmasını sağlamıştır. 1989-1991 tarihleri arasında Millî Eğitim Bakanı olarak görev yapan Avni Akyol ise öğretmenlerin 4 yıl eğitim görmeleri şartını getirmiştir. Yine bu dönemde öğretmenlerin derece derece yükselebilmelerini sağlamak için kadroların yasal düzenleme ile 1-9 olarak tek kadroda bütünleştirilmiştir (Ataünal, 2000).

Öğretmenlerin statüsünün yükselmesi için alınması gereken önlemlerden bazıları şunlardır (Ataünal, 2000; Çakıroğlu, 2005):

1. Hizmet öncesi öğretmen eğitiminin niteliği iyileştirilmelidir.

2. Öğretmenlik eğitimi veren kurumlara girişte, adayların öğretmenliğe uygun olup olmadığı değerlendirilmelidir.

3. Öğretmen yetiştiren kurumların öğretim programları, öğretim kadrosu, eğitim teknolojileri ve fiziki yapısı, uluslararası standartlarda olmalıdır.

4. Öğretmenlerin adaylık dönemleri yeniden düzenlenmelidir.

5. Öğretmenlikte yükselme, objektif ölçütlere bağlanmalı ve öğretmenler özendirilmelidir.

6. Öğretmenlerin, kısa süreli de olsa, yurt dışında inceleme ve gözlem yapmasına olanak sağlanmalıdır.

7. Öğretmenlerin, kendileri ve meslekleriyle ilgili konularda yetkili karar verme organları içinde görüşleri alınmalıdır.

8. Hizmet içi eğitim nitelikleri iyileştirilmelidir. 9. Öğretmen maaşları iyileştirilmelidir.

10. Öğretmenlerin çalışma şartları iyileştirilmelidir.