• Sonuç bulunamadı

Çelişkinin Giderilmesi İçin Yeni Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması

KISALTMALAR CETVELİ ÖZET

C) Uzman Görüşüyle Bilirkişi Raporu Arasındaki Çelişkinin Giderilmesi

I- Çelişkinin Giderilmesi İçin Yeni Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması

Uzman görüşüyle bilirkişi raporu arasında veya her iki tarafın dosyaya sunduğu uzman görüşleri arasında çelişki olabilir. Zaten uy-gulamada genellikle taraflar, mahkemece atanan bilirkişi raporundaki veya karşı tarafın sunduğu uzman raporundaki yetersizlikleri göster-mek, aynı bilirkişiden ek rapor veya farklı bir bilirkişiden (veya bilir-kişi kurulundan) yeni bir bilirbilir-kişi raporu alınmasını sağlamak amacıyla uzman görüşü almaktadır.

Bilirkişi raporu alındıktan sonra bununla çelişen ve denetime elverişli bir uzman görüşü dosyaya sunulası durumunda, mahkeme bi-lirkişi raporunun yetersizliğine dair bir kanaat edinirse, mevcut hata ve noksanlıkları gidermek ve bu çelişkiyi ortadan kaldırmak üzere yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmalıdır136.Yargıtay, davada mahkemenin aldığı bilirkişi raporu ile tarafın sunduğu uzman görüşü arasındaki çe-lişkilerin giderilmesinin zorunlu olduğunu ve bunun da, mahkemece yeniden bilirkişi raporu alınması yoluyla yapılması gerektiğine içtihat etmiştir. Yargıtay’ın bu konudaki emsal kararı şu şekildedir:

“Mahkemece 01/03/2013 tarihinde yapılan keşif sonrası alınan fen bilirkişi raporuna göre krokisinde C harfi ile işaretli 1m2’lik alana davalıların müdahalesinin tespit edildiği davacı tarafından yapılan iti-raz sonrası alınan 08/04/2013 tarihli harita mühendisi bilirkişilerin ra-porunda ise; dava dilekçesi ekinde sunulan Kuşadası lisanslı bürosunun aplikasyon krokisinin ada bazında zemin alımı yapılmadığından hassas bir çalışma olmadığı davalıların 1 m2 lik alana tecavüzlerinin oldu-ğu bildirilmiştir. Bu kez, davacı tarafından 25/09/2013 tarihli aplikas-yon krokili uzman görüşü sunulmuş, bu krokiye göre ise davalıların 656,49 m2 alana elattıkları görülmektedir.

Bilindiği gibi, HMK 293. maddesi gereğince taraflar, dava ko-nusu olayla ilgili olarak, uzmanından bilimsel görüş alabilirler. Bu

136 Pekcanıtez s. 399; Sarısözen-Özel Bilirkişi s. 1729.

durumda hakimin dosyaya sunulan uzman görüşünü değerlendir-mesi gerekir.

Hal böyle olunca, dava dilekçesi ekinde sunulan aplikasyon kro-kisi, yargılama sırasında yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi rapor ve krokileri ile uzman görüşü olarak ibraz edilen krokiler arasında çelişki bulunduğundan, mahkemece üç kişilik uzman bilirkişi ku-rulu ile yeniden keşif yapılarak çekişme konusu taşınmaza tecavüzlü bölümün duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, aplikas-yon krokileri arasındaki çelişkinin giderilmesi, davacı tarafın ta-şınmazına bir tecavüzün bulunup bulunmadığı, varsa miktarını açıkça gösteren infaza elverişli kroki ve rapor alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken çelişkili giderilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir”137.

Uzman görüşünün mahkemece atanan bilirkişi raporuyla çe-lişmesi durumunda, uzman görüşü değerlendirme dışı bırakılmaz. Ta-rafların, davada alınan bilirkişi raporuna, uzman görüşüne dayanarak itiraz etmesi durumunda, bu itirazların mahkemece değerlendirilmesi, hukukî dinlenme hakkının bir gereğidir138. Yargıtay, bilirkişi raporu ile uzman görüşü arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla yeni bir bilir-kişi raporu alınması ve uzman görüşünün gerekçeli olarak değerlendi-rilip tartışılmasını, hukukî dinlenme hakkıyla (HMK m. 27) şu şekilde ilişkilendirmiştir:

“Mahkemece yapılan yargılama sürecinde mahallinde keşif ya-pılmak suretiyle; inşaat mühendisi bilirkişiden 23.03.2015 tarihli kişi raporu alınmış, raporun taraflara tebliği üzerine davalı vekili bilir-kişi raporuna esaslı itirazlarda bulunmuş, bu itirazlar ek rapor alınmak suretiyle değerlendirilmeden bilirkişi raporuna göre hüküm oluşturul-muştur. Alınan bilirkişi raporuna davalı vekili esaslı itirazlarda bulun-muş ve bu itirazlarına 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesi gereğince alınan uzman görüşünü dayanak olarak eklemiştir. Bilindiği üzere 6100

137 1. HD 10.11.2014, 1052/17226 (özel arşiv).

138 Atalay-Pekcanıtez-Usûl s. 1962-1963; Özekes, Muhammet: Medeni Usul Huku-kunda Hukuki Dinlenilme Hakkı, Ankara 2003, s. 153 vd.; Pekcanıtez, Hakan:

Hukukî Dinlenilme Hakkı (Prof. Dr. Seyfullah Edis’e Armağan, İzmir 2000, s.

753-791), s. 785.

sayılı HMK’nın 293. maddesinde düzenlenen uzman görüşü, tarafların uyuşmazlığın aydınlanabilmesi, anlaşılabilmesi ve iddia ve savun-maların ispatı içen kendisinin belirlediği özel ve teknik bilirkişiden bir konuda bilgi alması olarak düzenlenmiş olup, uygulamada özel bilirkişi adı da verilmektedir. Taraflar kendi menfaatlerini koruyabil-mek ve alınan bilirkişi raporundan tatmin olmamaları halinde olayın tam olarak aydınlanmasını sağlamak ve doğru ve adil kararın verilmesi için uzman görüşü alıp mahkemeye ibraz edebilecektir. Mahkeme özel-likle özel ve teknik bilgiyi gerektiren konularda, tarafın sunduğu uzman görüşünün dava konusuyla ilgili olması halinde mutlaka dikkate almak ve değerlendirmek zorundadır. Bu anlamda alınan bilirkişi raporuna, taraflardan biri, uzman görüşüne dayanmak suretiyle itiraz etmiş ve bu itirazlar mahkeme tarafından hiç değerlendirmeye alınmamış ve itirazlar gerekçeli bir şekilde karşılanmamış ise uzman görüşüne dayanan tarafın 6100 sayılı HMK’nın 27., Anayasa’nın 36. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukuki dinlenme hak-kını ihlal etmiş olabilecektir. Dosyaya ibraz edilen uzman görüşünde bilirkişi raporu ile tespit edilen görüşlerinin aksine tespit ve görüşler ileri sürülmüş olup, bilirkişi raporu ile uzman görüşü ciddi şekilde çe-lişkiler içermektedir. Alınan bilirkişi raporu ile uzman görüşü ara-sındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine yetersiz ve esaslı itiraza uğrayan rapo-ra dayanılarapo-rak uzman görüşü karapo-rarda gerekçeli olarapo-rak değerlendirilip tartışılmadan karar verilmiş olması doğru olmamış, bozmayı gerektir-miştir”139.

Bilirkişi raporuyla çelişki içeren ve delillerin değerlendirilmesi faâliyeti kapsamında dosyadaki tüm delillerle birlikte serbestçe değer-lendirilmesi gereken uzman görüşünün, konusunda uzman yeni bir bi-lirkişi veya bibi-lirkişi kurulu oluşturularak, alınacak raporla denetlenme-si ve bu denetleme süreci sonunda oluşan kanaate göre uzman raporu veya bilirkişi raporu yahut aynı yöndelerse her ikisi birden esas alınarak hüküm kurulması şarttır. Aşağıdaki Yargıtay kararında da aynı yönde görüş beyan edilmiştir:

139 15. HD 10.11.2016, 5127/4635 (KBİBB).

“Dava, vekaletsiz iş görme hükümlerine dayalı olarak imalat be-delinin tahsili istemine ilişkindir. Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin bozma ilamında davacı tarafından yapılan imalat bedelinin 2006 yılı serbest piyasa fiyatlarıyla hesaplatılması istenmiş olup, bozma ilamından sonra alınan bilirkişi ek raporunda bozma öncesi 2006 yılı Bayındırlık Birim Fiyatları esas alınarak yapılan hesaplama ile aynı birim değer tespit edi-lerek imalat değeri hesaplanmıştır. Davacı vekilinin 14.02.2013 havale tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde serbest piyasa ra-yiçleri üzerinden hesaplama yapan uzman görüşü sunulmuş olup, mahkemece gerekçede belirtilmemekle birlikte uzman görüşüne iti-barla hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 293.

maddesi uyarınca uzman görüşü taraf delili olup mahkemece, bu delil karşı tarafa tebliğ edilmediği gibi uzman görüşü alınacak bilirkişi raporu ile denetlenmemiştir.

6100 sayılı HMK’nın 266/1. maddesi, ‘Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir’ hükmünü içermektedir. Aynı Kanun’un 282.

maddesinde belirtilen bilirkişinin oy ve görüşünün hakimi bağlama-yacağı ve hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği hükmü, HMK’nın 281. madde hükmü uyarınca hakim bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor ya da sözlü açık-lama alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şek-linde anlaşılmalıdır.

Bu durumda, mahkemece konusunda uzman ayrı bir bilirkişi kurulu aracılığıyla mahallinde inceleme ve keşif yapılarak uyulma-sına karar verilen bozma ilamı doğrultusunda davacının alacağı ile il-gili rapor alınıp uzman görüşü denetlenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hü-küm kurulması doğru olmamıştır”140.

Yargıtay kararına konu olan olayda davacı, Yargıtay’ın bozma kararından sonra aldığı uzman görüşünde, vekâletsiz iş görmeden kay-naklanan dava konusu alacağını, bozma kararına uygun olarak serbest piyasa fiyatlarıyla uzman kişiye hesaplattırmıştır. Davacı bu uzman

ra-140 23. HD 27.11.2013, 5452/7482 (özel arşiv).

porunu, bilirkişi ek raporuna itiraz dilekçesi ekinde mahkemeye sun-muş, mahkeme de kendi atadığı bilirkişi raporunu değil, bozma kara-rına uygun olan uzman görüşünü esas almıştır. İlk derece mahkemesi bilirkişi raporunu yerine neden uzman görüşünü esas alarak hüküm kurduğunu ise gerekçeli şekilde açıklamadığı gibi, uzman görüşünü da-valıya tebliğ ettirmemiş ve yeni bir bilirkişi atayarak uzman görüşünü denetlemeden hüküm vermiştir.

Mahkemenin, isabetli dahi olsa tek başına uzman görüşüne iti-bar edilerek hüküm kurulması isabetli değildir. Yargıtay’ın haklı olarak tespit ettiği gibi, mahkeme konusunda uzman ayrı bir bilirkişi kuru-lu tayin ederek, uyulmasına karar verilen bozma kararı doğrultusunda davacının alacağını serbest piyasa fiyatlarına göre hesaplattırmalıdır.

Böylece bu raporla, uzman görüşünü de denetlemiş olacaktır.

Ayrıca mahkemenin, uzman raporunu davalıya tebliğ etmeyerek davalının hukukî dinlenilme hakkı kapsamında uygun bir süre içinde rapora itiraz etme hakkını kullanmasına imkân tanımaması da usûle ilişkin diğer bir bozma sebebedir.

Kanımca Yargıtay’ın uzman raporunu delil olarak nitelendirme-si, yukarıda ayrıntılı olarak gerekçelendirildiği üzere isabetli olmamış-tır. Uzman görüşünün davanın diğer tarafına tebliğ edilmesinin sebebi bağımsız bir taraf delili olması değil, hâkimin hüküm verme kabiliye-tini arttırmak, uyuşmazlığı aydınlatmak ve karmaşık teknik konuların anlaşılabilmesini kolaylaştırmak amacıyla, taraf beyanına eklenmiş bir delil değerlendirme ve aydınlatma vasıtası olmasıdır. Uzman gö-rüşünün davanın diğer tarafına tebliği, tarafın hukukî dinlenilme hakkı kapsamında yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olması, açıklama ve ispat hakkını kullanabilmesini sağlamak (HMK m. 27) bakımından ge-reklidir.

Bilirkişi raporu alındıktan sonra, dava dosyasına bilirkişi ra-poruyla çelişen bir uzman görüşü sunulduğu ve bu uzman görüşü ge-rekçeli ve tatminkâr bir kanaat içerdiği takdirde, mahkeme bilirkişi ra-poruyla uzman görüşü arasındaki çelişkiyi gidermek üzere atayacağı bilirkişinin, uzman kişiyle aynı ihtisas alanından bir kişi olmasına özen göstermelidir. Mahkemece bilirkişi kurulundan rapor alınacaksa,

ku-rulu içinde uzman kişiyle aynı ihtisas alanında çalışan bir bilirkişi de olmalıdır. Böylece bilirkişi raporuyla uzman görüşü arasındaki çelişki, hüküm vermeye ve denetime elverişli şekilde giderilebilir. Aşağıdaki Yargıtay kararında bu hususa şu şekilde dikkat çekilmiştir:

“Asıl dava, davalı adına TPE nezdinde tescilli 2008/02945 nolu patentin hükümsüzlüğü ve sicilden terkini, birleşen dava ise, dava ko-nusu patent belgesi ile korunan haklara davacı-karşı davalı tarafından yapılan tecavüzün ve haksız rekabet teşkil eden fiillerinin tespiti ile dur-durulması, men’i, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mah-kemece 07.03.2010 ve 31.10.2012 tarihli bilirkişi raporları alınarak davaya konu buluşun yeni olduğu, ancak tekniğin bilinen durumunu aş-madığı gerekçesi ile asıl davada davanın kabulü ile dava konusu edilen patentin hükümsüzlüğüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Davalı-karşı davacı vekilince hükme esas alınan ikinci bilirkişi raporu-na davaya konu patentin hükümsüzlük koşullarının oluşmadığıraporu-na dair ciddi itirazlarda bulunarak; kimya mühendisi Hülya Çaylı tarafından düzenlenen 04.02.2013 tarihli Teknik Rapor ve Avusturya patent Ofisine ait görüşe ilişkin 03.05.2013 tarihli rapor ibraz edilmiştir.

Sunulan bu raporlarda davaya konu patentin yeni ve buluş basama-ğına haiz olduğu ifade edilmiş olmasına rağmen, mahkemece sunu-lan raporlar değerlendirilip tartışılmadan ve ciddi itirazlar karşı-lanmadan yazılı şekilde karar verilmiştir.

Yargılama sırasında yürürlüğe giren ve somut uyuşmazlığa uy-gulanması gereken 6100 sayılı HMK’nın 293. maddesinde, tarafların, dava konusu olayla ilgili olarak uzmanından bilimsel mütalaa alabi-lecekleri düzenlenmiş olup hakimin bu delili serbestçe değerlendire-bileceği kuşkusuzdur. Bu itibarla, mahkemece alınan bilirkişi ra-porları ile sunulan uzman görüşü arasındaki çelişki giderilerek ve gerekirse anılan maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen, hakimin rapor alınan uzman kişiyi davet ederek dinleyebileceği imkanı da gözetilerek, oluşacak sonuç çerçevesinde çelişkiyi giderecek şekilde gerektiğinde içerisinde kimya mühendisinin de olduğu yeni bir uz-man bilirkişi heyetinden rapor alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru gö-rülmediğinden asıl davada davalı-birleşen davada davacı İleri Elektro

Kimya Sanayi A.Ş. vekilinin bu yöne ilişen karar düzeltme itirazının kabulü ile Dairemizin 18.11.2014 gün ve 2013/16851-2014/17841 ka-rar sayılı onama ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme kaka-rarının anılan nedenle asıl davada davalı-birleşen davada davacı İleri Elektro Kimya Sanayi A.Ş. yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir”141.

II-Çelişkinin Giderilmesi İçin Uzman Kişinin Duruşmada