DUYGUSAL ZEKÂ,
RUHSAL (BÜTÜNCÜL) ZEKÂ VE
EDEBİYAT EĞİTİMİ
•
Edebiyat öğretiminin temel amacı ‘anlama’nın gerçekleşmesidir.Öğrencilerin okudukları metni zihinlerinde canlandırabilmeleri ve metnin bütünlüğünü kavrayabilmeleri asıl hedeftir. Metni, toplumsal, kültürel ve tarihî açılardan değerlendirebilmek metnin dünyasına girmeyi sağlar.
•
Düşüncenin bütünleyici yönünü oluşturan ancak eğitimde ve diğer sosyal bilimlerde ihmal edilen ruhsal zekânın edebiyat eğitiminde kullanılması önemlidir. Edebiyat dersinde bir metnin tüm boyutlarıyla kavranmasının sağlanması ve bu konuda yapılmış beyin temelli bilimsel çalışmaların sonuçlarına göre yöntem geliştirmek bir gerekliliktir. Bu aynı zamanda eğitim sistemimizde kullanılan yapılandırıcı eğitim kavramının da nöropsikolojik tabanını oluşturmaktadır.Zekâ Kavramı: Akıl (Rasyonel) Zekâsı
Çoklu zekâ kuramının eğitimde popüler olduğu ve uygulandığı bir dönemde ruhsal zekâ kavramının tartışılmaya başlanması beraberinde zekâ kavramına bakış açısını da değiştirmiştir. Bilişsel bilim, beynin Gardner’ın söylediğinden çok farklı bir şekilde çalıştığı gerçeğini ortaya çıkarmış ve zekâ ile beyin arasındaki ilişki bilimsel bir temele dayandırılarak çoklu zekâ kavramının yanlışlığını ortaya koymuştur.
•
Çoklu zekâ kavramına göre beyin zekâ çeşitleri sayısınca bölünmekte ve her geçen gün fiziksel, iş, sosyal zekâ gibi yeni zekâ çeşitlerininortaya çıkmasıyla bu bölünme giderek artmaktadır.
•
Kuram, beynin bütünselliğini dikkate almadan beyindeki bölgeler arasındaki bağı koparmıştır.•
Böylece, bütünü algılayamayan, ilişkilendirme yapamayan, her şeyi birbirinden bağımsız olarak değerlendiren bir anlayış yerleştirilmiştir.Duygusal Zekâ
Zekâ kavramında bilişsel yaklaşımların yanında duygusal yaklaşımların da önem kazanmasıyla duygu ve zekâ ilişkisi farklı açılardan incelenmeye başlanmıştır. Bu alanda yapılan en önemli çalışma Salovey ve Mayer’a aittir. Akıl zekâsının tek başına yetersiz olduğunu, düşünce ve davranışları anlamlandırmada duyguların da rol aldığını belirtirler. Damasio, hislerin soyut olmadığını ve beyinde hislere ait sinirsel dokuların var olduğunu savunur.
•
Edebiyat eğitiminde temel amacımız öğrencinin bilinç düzeyinde bilgileri tam ve eksiksiz olarak algılayabilmesini sağlamak daha sonra öğrencilerin duygu dünyasında olumlu duyguları harekete geçirebilmek ve EQ dediğimiz duygu zekâsını sağlıklı geliştirebilmektir.•
Daha sonra her ikisini birleştirebilme becerisini kazandırabilmeliyiz.Yapacağımız çalışmalar sadece açıklama ve anlama düzeyinde değil aynı zamanda duygu düzeyinde bir eğitim sürecinin oluşmasını
sağlamalıdır.
Ruhsal Zekâ
Her iki zekâyı birleştiren, bir varlığı bütün boyutlarıyla algılamamıza ve doğru tanımamızı sağlayan ruhsal zekâ, üçüncü zekâ çeşididir.
Edebiyat eğitiminde ruhsal zekâ, öğrencilerin bir metinde karşı karşıya kaldığı bir kavramı, söz grubunu dış anlamı, iç anlamı ve diğer kavramlarla bağlantıları ile tam olarak bir bakışta anlamasını sağlamaktadır.
•
Ruhsallığın tanımında karşılaşılan en büyük sorun din ve ruhsallığın eş anlamlı olduğunun düşünülmesidir. Burada ‘ruhsal’ lıktan kastımız bilgiyi içselleştirme, tüm boyutlarıyla bir bütün olarak anlama sürecidir.•
Edebiyat eğitiminde bizim üzerinde duracağımız husus, ruhsal zekânın bir duyguyu, düşünceyi veya olayı tüm boyutlarıyla bütünün içinde kavramayı sağlama özelliğidir.•
Bilgilerin bütünün bir parçası olarak üç boyutuyla birlikte öğretilmesi ruhsal zekânın edebiyat eğitimindeki yerini oluşturur. Bilginin bir bütün hâlinde kavranabilmesi için disiplinler arası bir çalışma olan Bilişsel Bilginin verilerinin çok dikkatli bir biçimde kullanılması gerekmektedir.Çünkü adına ister ‘ruhsal zekâ’ isterse ‘bilginin üçüncü boyutu’ adını verelim bütüncül yaklaşım için son derece gerekli ve önemlidir.
•
Chomsky dili derin ve yüzeysel olmak üzere iki yapıda tarif eder.Yüzeysel yapı kelimesinin gramatik olarak taşıdığı anlamdır. Derin yapı, asıl söylenmek istenen soyut anlamla ilgilidir.
•
Edebiyat eğitiminde ruhsal zekâdan yararlanacağımız yer, bu soyut kelimelerin, anlamların metin bütünlüğü içinde algılanmasını sağlamak ve bilginin üçüncü boyutunu kavrama becerisini geliştirmektir.•
Akıl zekâmızla algıladığımız ve duygusal zekâmızla içselleştirdiğimiz bir kelimeyi veya cümleyi, üçüncü boyutuyla kavramak yani derin anlamı yakalamak ruhsal zekânın işlevinin yerine gelmesidir.RUHSAL ZEKÂ VE EDEBİYAT EĞİTİMİ
Bilginin Üçüncü Boyutu
Üç boyuttan kastımız edindiğimiz her bilginin fizik kanunlarına bağlı bölümlerinin olmasıdır. Buna örnek vermek gerekirse; masa, bizim çıplak gözle görerek kavradığımız gerçek masanın perspektif görüşünün beyinde algılanmasıdır.