• Sonuç bulunamadı

III. KOP Bölgesel Kalkınma Sempozyum Bildiri Kitabı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "III. KOP Bölgesel Kalkınma Sempozyum Bildiri Kitabı"

Copied!
716
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)
(2)
(3)

2

Prof. Dr. Bayram SADE ( KTO Karatay Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Muzaffer ŞEKER (Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektörü) Prof. Dr. Hüseyin Avni ÖKTEM (Konya Tarım ve Gıda Üniversitesi Rektörü) Danışma Kurulu

Prof.Dr. Mehmet Bahaüddin VAROL (Aksaray Üniversitesi Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ (Selçuk Üniversitesi Rektör Yrd., Sempozyum Eş Başkanı) Prof. Dr. Nizamettin ÇİFTÇİ (Selçuk Üniversitesi Rektör Danışmanı)

Prof. Dr. Murat ALP (Niğde Üniversitesi Rektör Yrd., Sempozyum Eş Başkanı) Prof. Dr. Mehmet ŞENER (Niğde Üniversitesi Rektör Yardımcısı)

Prof. Dr. Mehmet KARATAŞ (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Çağatay ÜNÜSAN (KTO Karatay Üniversitesi Rektör Yardımcısı)

Prof. Dr. Mehmet Emin AYDIN (Necmettin Erbakan Üniversitesi Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Cumhur ÇÖKMÜŞ (Konya Tarım ve Gıda Üniversitesi Rektör Yardımcısı) Prof. Dr. Fadıl HOCA (Uluslararası Vizyon Üniversitesi Rektörü, Makedonya) Doç. Dr. Kahraman KALYONCU (Aksaray Üniversitesi-UNİKOP Genel Sekreteri) Doç. Dr. Yusuf YAKAR (UNİKOP Genel Sekreter Yardımcısı)

Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN (UNİKOP Genel Sekreter Yardımcısı) H.İbrahim TONGUR (KOP Bölge Kalkınma İdaresi Başkan Yardımcısı) Yürütme Kurulu

Prof. Dr. Mehmet Bahaüddin VAROL (Aksaray Üniversitesi Rektör yardımcısı -TÜRKİYE) Prof. Dr. Sarah ANYANWU (Abuja University- NİJERYA)

Prof. Dr. Yavuz DEMİREL (Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE)

Doç. Dr. Leniyara Celilova (Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi-UKRAYNA) Doç. Dr. Mensur NURETTİN (Uluslararası Vizyon Üniversitesi- MAKEDONYA) Doç. Dr. Timur Kozukulov (Oş Devlet Üniversitesi-KIRGIZİSTAN)

Yrd. Doç. Dr. Emine FIRAT (Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Ergin Jable (Priştine Üniversitesi-KOSOVA) Yrd. Doç. Dr. Figen İNCİ (Niğde Üniversitesi-TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Hasan Özcan(Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAHİN (Selçuk Üniversitesi-TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Tuğrul KORKMAZ (Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE)

Öğr. Gör. Dr. Ziyadhan Hasanov (Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi-AZERBAYCAN) Öğr. Gör. Esra SOYU (Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE)

Öğr. Gör. Fahri Akbaş (Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE) Arş. Gör. Dr. Tamer Çırak (Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE) Arş. Gör. Selçuk Denek (Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE) Arş. Gör. Cemil AKKAŞ (Aksaray Üniversitesi-TÜRKİYE) Yıldırım KARAKUŞ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Bilim-Hakem Kurulu

Prof. Dr. Ali OKATAN (KTO Karatay Üniversitesi- TÜRKİYE)

Prof. Dr. Ali ŞAHİN (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Atilla ELÇİ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Prof. Dr. Başak SOLMAZ (Selçuk Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Bayram SADE (Selçuk Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Bülent ORAN (Selçuk Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Çağatay ÜNÜSAN (KTO Karatay Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Fatih Coşkun ERTAŞ (Gaziosmanpaşa Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Fevzi KILIÇEL (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. H. Ferhan NIZAMLIOĞLU (Necmettin Erbakan Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. İbrahim Sirkeci (European Business School London- İNGİLTERE) Prof. Dr. Mehmet ÇELIK (KTO Karatay Üniversitesi- TÜRKİYE)

Prof. Dr. Muammer ÖZGÖREN (Selçuk Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Nazmi ZENGIN (Necmettin Erbakan Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Osman Nuri ÇELİK (Selçuk Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Özcan TAN (Selçuk Üniversitesi- TÜRKİYE) Prof. Dr. Rıfat IRAZ (Selçuk Üniversitesi- TÜRKİYE)

Prof. Dr. Samim Akgönül (Université de Strasbourg- FRANSA) Düzenleyici Ortaklar

(4)

3 Prof. Dr. Zeynep KARAÇOR (Selçuk Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Abdulmecit Nurettin (Uluslararası Vizyon Üniversitesi-MAKEDONYA) Doç. Dr. Alptekin KARAGÖZ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Altay A. Manço (IRFAM-Institut sur les Migrations- BELÇİKA) Doç. Dr. Birol MERCAN (Necmettin Erbakan Üniversitesi- TÜRKİYE) Doç. Dr. Engin Deliğöz (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Doç. Dr. Erşan SEVER (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Fariz AHMEDOV (Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi-AZERBAYCAN) Doç. Dr. Hidayet OĞUZ (Necmettin Erbakan Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Hüseyin ÜNLÜ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Doç. Dr. Kamil ALPTEKIN (KTO Karatay Üniversitesi- TÜRKİYE) Doç. Dr. Kahraman KALYONCU (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Doç. Dr. Kamil İŞERİ (Niğde Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Leniyara Celilova (Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi-UKRAYNA) Doç. Dr. Mehmet AKTAN (Necmettin Erbakan Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Mensur NURETTİN (Uluslararası Vizyon Üniversitesi- MAKEDONYA) Doç. Dr. Mustafa TALAS (Niğde Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Necmettin ŞAHİN (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Nevzat AYDIN (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi- TÜRKİYE) Doç. Dr. Nurettin ACIR (Niğde Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Özgür Sarı (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Doç. Dr. Timur Kozukulov (Oş Devlet Üniversitesi-KIRGIZİSTAN) Doç. Dr. Yavuz DEMİREL (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Doç. Dr. Yusuf TORAMAN (Niğde Üniversitesi- TÜRKİYE) Doç. Dr. Yüksel KAPLAN (Niğde Üniversitesi- TÜRKİYE)

Yrd. Doç. Dr. Ali Osman ÇIBIKDIKEN (Necmettin Erbakan Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Aytaç GÜLTEKİN (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Birol BÜYÜKDOĞAN (KTO Karatay Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Cem TOZLU (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Elif YAVUZASLANOĞLU (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Emine FIRAT (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Yrd. Doç. Dr. Ergin Jable (Priştine Üniversitesi-KOSOVA) Yrd. Doç. Dr. Ferhat Kadır Pala (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Hasan Özcan (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Kamil Yıldırım (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Mehmet TUNCER (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Nalan Gördeles BEŞER (Niğde Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Necmettin ERDOĞAN (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Neşe Hayat AKSOY (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Yrd. Doç. Dr. Selahattin AKPINAR (Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi- TÜRKİYE) Yrd. Doç. Dr. Selahattin ÇAVUŞ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Yrd. Doç. Dr. Tuğrul KORKMAZ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Öğr. Gör. Dr. Elsev Brina (Prizren Üniversitesi-KOSOVA)

Öğr. Gör. Dr. Ziyadhan Hasanov (Azerbaycan Devlet İktisat Üniversitesi-AZERBAYCAN) Atalay ÇETİN (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

Canberk BULUŞ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Cuma DEMİRTAŞ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Hüsnü BİLİR (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Merve KAYA (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Servet KIZILTAŞ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE) Süleyman KOÇ (Aksaray Üniversitesi- TÜRKİYE)

(5)
(6)
(7)
(8)

7 GİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞMESİNDE SOSYAL SERMAYENİN ROLÜ VE ÖNEMİ 19

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİ VE BİR KISIM ÖRNEKLER 28

GİRİŞİMCİLİK EĞİTİMİNİN AMACI İLE GİRİŞİMCİLİK YETENEĞİ,

GİRİŞİMCİLİK TUTUMU VE KAPASİTESİ ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA 55 SOSYAL GİRİŞİMCİLİK VE EKONOMİK KALKINMAYA KATKISI: SOSYAL GİRİŞİMCİ ÖRNEKLER KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ 65

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK VE SOSYAL EKONOMİ 70

ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGELERİNDE PLANLAMA TUZGÖLÜ ÖZEL ÇEVRE KORUMA BÖLGESİ ÖRNEĞİ 77 WATER SCARCITY AND THE METHODS TO PROMOTE COOPERATION IN RIVER BASINS 87 SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE YEŞİL MARKALAR: TOYOTA ÖRNEĞİ ÜZERİNE BİR İNCELEME 93 SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMADA BÖLGESEL ÇEVRE MERKEZİNİN ROLÜ: REC TÜRKİYE ÖRNEĞİ 103 AKSARAY İLİNDE ATIKLARIN GERİ KAZANIMI VE EKONOMİK FAYDALARININ İNCELENMESİ 111 ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİNDE ALTERNATİF BİR KALKINMA MODELİ ÖNERİSİ OLARAK “MİLLET İKTİSADI” VE “KÖYCÜLÜK” 120 THE EFFECTIVENESS OF GLOBAL GOVERNANCE ON ENVIRONMENTAL JUSTICE: AN ASSESSMENT FOR TURKEY CASE 127 İKTİSADİ KALKINMA SORUNUNA METODOLOJİK BİR KATKI; FENOMENOLOJİK SOSYOLOJİ AÇISINDAN MÜKELLEF OLGUSU 135

MODERN İKTİDARIN BİREYİ DÖNÜŞTÜRMESİ “BİYOPOLİTİKA” 143

CONTRIBUTIONS OF THE SHANGHAI COOPERATION ORGANIZATION TO THE STABILITY IN ASIA 148 SÜT İNEKÇİLİĞİNDE EMBRİYO TRANSFERİNDEN YARARLANMA STRATEJİLERİ 155

SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE EMBRİYO TRANSFERİ 159

İNEKLERİN ÖSTRÜS TESPİTİNDE YENİ BİR AÇILIM : RFID-RF SİSTEMİ 162

EMBRİYO TRANSFERİNDE FERTİLİTEYİ ARTIRMA UYGULAMALARI 165

YEREL SIĞIR YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ÖNEMLİ BAZI HASTALIK SORUNLARI 174 SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA HEDEFİ VE YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAĞI: RÜZGAR ENERJİSİ 178 TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA VE YENİLENEBİLİR ENERJİ 186 HİBRİT YENİLENEBİLİR ENERJİ SİSTEMLERİ VE KARAMANDAKİ UYGULAMALAR 192 YENİ KÜRESEL DÜZENDE AVRUPA BİRLİĞİ ENERJİ POLİTİKALARI VE TÜRKİYE 196 GOVERNANCE AND SUSTAINABLE DEVELOPMENT: HOW EFFECTIVE IS GOVERNANCE? 203 POLITICS OF REMEMBERING -AFRICAN AMERICAN MUSLIM-MALCOLM X WITH AND WITHOUT M. L. KING JR. 212

LİNGUA-FRANCA OLARAK TÜRKÇE 220

GÜÇ ve İKTİDAR İLİŞKİSİ 224

ANKARA-AKSARAY İKİLEMİNDE ŞEREFLİKOÇHİSAR: HANGİSİNE BAĞLANMALI? 232

YEREL YÖNETİMLERDE KATILIM VE KENT KONSEYLERİ 241

KOP BÖLGESİ’NDE KÜÇÜK ÖLÇEKLİ SULAMA İŞLERİ PROGRAMI (KOP KÖSİP) 249

AKSARAY İLİNİN YÜZEYSEL SU KAYNAKLARI VE TARIMA ETKİSİ 252

KABLOSUZ AĞ SİSTEMLERİ KULLANARAK DERİN KUYU POMPAJ SİSTEMLERİNİN YÖNETİMİ İÇİN GELİŞTİRİLEN

DONANIM VE YAZILIMININ KARAMAN BÖLGESİ AKÇAŞEHİR SULAMA KOOPERATİFİ ÖRNEĞİ 260 KIŞLIK KOLZA (Brassicanapusssp. oleifera L.) ÇEŞİTLERİNİN ANKARA

KOŞULLARINDA VERİM VE VERİM ÖĞELERİ YÖNÜNDEN KARŞILAŞTIRILMASI 269

AKSARAY İLİNİN TARIMSAL MEKANİZASYON ÖZELLİKLERİ 272

BİR ELMA BAHÇESİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KAPSAMINDA HATA TÜRÜ VE ETKİLERİ ANALİZİ

(FAILURE MODE AND EFFECT ANALYSIS)YÖNTEMİ İLE RİSK ANALİZİ 279

KOP BÖLGESİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİNİN ÖNEMİ 286

MAKİNE ATÖLYELERİNDE GÜRÜLTÜ DÜZEYİNİN BELİRLENMESİ 293

CHALLENGES ON IRRATIONAL USE OF MEDICINE: WITH A FOCUS ON TURKEY 297 İKTİSADİ YAKLAŞIMLAR: EKONOMİK COĞRAFYA, TURİZM VE MİDYAT İÇİN BİR ÖNERİ: SAĞLIKKENT VE MEDİKALPARK 304 KALKINMA AMAÇLI EYLEMLERİN PLANLAMASI VE İZLENMESİ HUSUSUNDA BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN KULLANIMI 345

Yayına Hazırlayan UNİKOP Dönem Başkanlığı Genel

Sekreterliği

Editörler Doç. Dr. Kahraman KALYONCU Yrd. Doç. Dr. Tuğrul KORKMAZ

Dizgi TMT TANITIM - Mesut KAYA Yeni Matbaacılar Sitesi Yayın Cd.

No:23 Karatay/KONYA Baskı

KUZUCULAR - Ofset Matbaa ve Reklam Sanayi Tic. Ltd. Şti.

Fevzi Çakmak Mh. Yeni Matbaacılar Sitesi Yayın Cd.6.Blok No: 12/14

Karatay – KONYA Sertifika No: 34446

İletişim T.C.

Kalkınma Bakanlığı Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı Şeyh Sadrettin Mh. Ferit Paşa Cd.

No:18 - 42040 Meram/KONYA Tel: +90 332 280 28 00

-

Sempozyum Kitabının dijital versiyonuna aşağıdaki web sitelerimizden ulaşabilirsiniz.

www.kop.gov.tr/

www.unikop.org bilgi@kop.gov.tr

Ekim 2016

(9)

8

KOP BÖLGESİNDE KIRSAL KALKINMA ÇALIŞMALARI VE ORMANCILIĞIN DOLAYLI KATKISI 391 KOYCK VE ALMON MODELLERİ BAĞLAMINDA ÜRETİM-FİYAT İLİŞKİSİ: PATATES ÖRNEĞİ 394 KOP BÖLGESİNDE KİRAZ VERİMİ ÜZERİNDE İKLİM DEĞİŞKENLERİNİN

ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI VE MODELLENMESİ: PANEL VERİ ANALİZİ UYGULAMASI 409 Capsicumannuum L. HÜCRE SÜSPANSİYON KÜLTÜRLERİNDE

KAPSAİSİN ÜRETİMİ ÜZERİNE GÜMÜŞ NİTRAT VE ÇİNKO SÜLFAT’IN ETKİLERİ 415

GIDA GÜVENLİĞİNİ ETKİLEYEN ETMENLER 421

GIDA ÜRÜNLERİNDE STOK YÖNETİMİ POLİTİKALARI 426

OTOMOTİV SEKTÖRÜNDE ARAÇ ÜSTÜ EKİPMAN VE İŞ MAKİNASI

İMALATÇISI BİR İŞLETME İÇİN TEDARİKÇİ SEÇİMİNDE AHP UYGULAMASI 429 AİLE İŞLETMELERİNDE KURUMSALLAŞAMAMA MERKEZLİ SORUNLARA GENEL BAKIŞ 436

YÖNETİLENLERİN YÖNETİCİLİĞE ETKİLERİ 445

ÖRGÜTLERDE KİŞİLERARASI İLETİŞİM STİLİ OLARAK AGRESİF İLETİŞİM: KAVRAMSAL BİR ÇALIŞMA 451 KÜRESELLEŞEN DÜNYADA SANAT EĞİTİMİNİN TOPLUMSAL VE KÜLTÜREL DEĞERLER AÇISINDAN ÖNEMİ 460

TÜRKİYE’DE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ 463

ERKEN YAŞTA YAPILAN EVLİLİKLER: TÜRKİYE’DE ÇOCUK GELİN SORUNU 469 KIRGIZ TOPLUMUNUNU DİNİ AYDINLATMA MESELESİNDE DİN EĞİTİMİNİN RÖLÜ VE ONA ETKİ EDEN YEREL VE DIŞ FAKTÖRLER 474 AKSARAY İLİ DÜZ DOKUMA YAYGILARINDA GÖRÜLEN MOTİFLER VE ANLAMLARI 479

YATIRIM FONLARININ PERFORMANS DEĞERLEMESİNİN ÖNEMİ 491

PARA-İNTERNET-HOLLYWOOD VE KAOTİK DÖNÜŞÜM 500

TARIMIN TÜRKİYE EKONOMİSİ İÇİN ÖNEMİ VE TARIMSAL ÜRETİM 507 YENİ PARA POLİTİKASI YAKLAŞIMI VE FİNANSAL İSTİKRAR: TÜRKİYE ÖRNEĞİ 515

2001-2008 KRİZİNİN KARŞILAŞTIRILMASI: TÜRKİYE ÖRNEĞİ 522

EĞİTİM VE KALKINMA SENTEZİ EKSENİNDE KOP EYLEM PLANI ÜZERİNE SPESİFİK BİR İNCELEME 531 ÜNİVERSİTE SANAYİ İŞBİRLİĞİ: GÜNEY KORE VE TÜRKİYE KARŞILAŞTIRMASI 537 DEVLET ÜNİVERSİTELERİ İÇİNDE KOP BÖLGESİ ÜNİVERSİTELERİNİN SAYISAL BİR ANALİZİ 545 1968 VE 2013 FEN ÖĞRETİM PROGRAMLARINDA ASTRONOMİ KAVRAMLARI 553 1992 ÖĞRETİM PROGRAMINDAKİ MADDE VE ENERJİ ÜNİTESİ KAVRAMLARININ

2013 FEN ÖĞRETİM PROGRAMINA GÖRE İNCELENMESİ 556

“MANAVGAT” ADI ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA 560

BÖLGESEL KALKINMADA KÜLTÜR TURİZMİNİN ÖNEMİ: FRİG VADİSİ ÖRNEĞİ 565

EKOTURİZM MERKEZİ OLARAK: AKŞEHİR 570

SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMADA KIRSAL TURİZM BÖLGELERİ İÇİN ÖNERİLER 578 KOP BÖLGESİ İLLERİ TURİZM FAALİYETLERİ VE BÖLGE EKONOMİSİNE KATKISI 584 BÜRO YÖNETİMİ VE YÖNETİCİ ASİSTANLIĞI PROGRAMI ÖĞRENCİLERİNİN MESLEKİ BECERİLERİNİN

İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA: AKSARAY SOSYAL BİLİMLER MESLEK YÜKSEKOKULU ÖRNEĞİ 593

TÜRKİYE’DE Y KUŞAĞININ STRES KAYNAKLARI VE YÖNETİLMESİ 602

TÜRKİYE’DE KATILIM BANKALARININ TİCARİ PAZARLAMA STRATEJİLERİNİN MUDARABA ESASINA GÖRE DEĞERLENDİRİLMESİ 614 YATIRIM TEŞVİKLERİNİN VERİ ZARFLAMA ANALİZİ YAKLAŞIMIYLA ETKİNLİĞİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:

İÇ ANADOLU BÖLGESİ İLLERİNDE İMALAT VE HİZMETLER SEKTÖRÜ ÜZERİNE BİR UYGULAMA 623 NİĞDE İLİ SANAYİ VE TİCARET ALANLARINDA DURUM TESPİTİ VE GELİŞME POLİTİKALARI: GZFT ANALİZİ ÖRNEĞİ 633 ANADOLU’NUN SAKLI KENTİ NİĞDE’NİN TURİZM POTANSİYELİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 644 NİĞDE İLİ TEMEL EĞİTİM VE ORTAÖĞRETİM MEVCUT DURUM ANALİZİ VE GELECEĞE DÖNÜK ÖNERİLER 652 NİĞDE İLİNİN GELİR DAĞILIMI VE İSTİHDAMINA İLİŞKİN DURUM ANALİZİ, GELİŞME POLİTİKALARI VE TR71 BÖLGESİ KIYASLAMALARI 664

ECONOMIC GROWTH AND ENERGY CONSUMPTION IN NIGERIA 681

III. ULUSLARARASI KOP BÖLGESEL KALKINMA SEMPOZYUMU SONUÇ BİLDİRGESİ 687

(10)
(11)
(12)
(13)
(14)
(15)
(16)
(17)
(18)

-

(19)

18

22.10.2015 1.Oturum Salon 2 13:00-14:30 Oturum Bşk.: Prof.Dr.

Mehmet MARANGOZ

1 Prof.Dr. Mehmet MARANGOZ, Yrd.

Doç. Dr.Gülay HIZ, Yrd. Doç. Dr.Kübra KARAOSMANOĞLU

GİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞMESİNDE SOSYAL SERMAYENİN ROLÜ VE ÖNEMİ

2 Doç.Dr. Kahraman KALYONCU SOSYAL GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİ VE BİR KISIM ÖRNEKLER

3 Doç. Dr. Yavuz DEMİREL, Öğr. Gör. Ali Aykut PEKER, Öğr. Gör. Nurşen ÜNLÜ

GİRİŞİMCİLİK EĞİTİMİNİN AMACI İLE GİRİŞİMCİLİK YETENEĞİ, GİRİŞİMCİLİK TUTUMU VE KAPASİTESİ ARASINDAKİ İLİŞKİ ÜZERİNE

BİR ARAŞTIRMA

4 Arş. Gör.Cuma DEMİRTAŞ, Doç.Dr.

Kahraman KALYONCU SOSYAL GİRİŞİMCİLİK VE EKONOMİK KALKINMAYA KATKISI: SOSYAL GİRİŞİMCİ ÖRNEKLER KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMESİ

5 Yrd. Doç. Dr. Fatma Zişan KARA SOSYAL GİRİŞİMCİLİK VE SOSYAL EKONOMİ

(20)

19

GİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞMESİNDE SOSYAL SERMAYENİN ROLÜ VE ÖNEMİ

Mehmet Marangoz1 Gülay Hız2

Kübra Karaosmanoğlu3

ÖZET

Girişimcilik olgusu tarihsel süreç içerisinde sürekli bir değişim ve gelişim göstermiştir ve son 15-20 yıldır ise bilimsel anlamda ve akademik ortamda yoğun olarak tartışılmaktadır.

Günümüzde girişimciliği önemli kılan birçok ekonomik, sosyal ve kültürel nedenler vardır.

Girişimciliğin bu çok boyutluluğu ve toplumsal yapının önemli bir unsuru olması nedeniyle birçok kurum ve kuruluş tarafından tartışılmakta ve desteklenmektedir.

Geleneksel toplumdan modern topluma geçiş sürecinde büyük bir değişim gösteren ihtiyaçlar ve beklentiler, sermayenin de yeni bir boyut kazanmasına neden olmuştur. Günümüz dünyasında güven temeline dayalı olarak inşa edilen bu yeni boyut, “sosyal sermaye” kavramı ile ifade edilebilir. Sosyal sermaye son yıllarda, en az bilgi sermayesi kadar dikkat çeken konuların başında gelmektedir. Bireyler arasındaki karşılıklı güven, anlayış, ortak değerler, davranışlar ve girişimler gibi varlıkların toplamı olan sosyal sermaye ilişkiler ağı oluşturarak (bürokratik engel ve kuralları aşarak) girişimciler için bir katma değer ortaya çıkartabilir. Böylelikle günümüz işletmelerinin ve girişimcilerinin başarılı olmasında (bazen de tam tersi etkiyle) önemli bir rol üstlenmektedir.

Kaynağını öncelikle ailenin oluşturduğu sosyal sermayenin; bir ülkenin sosyo-ekonomik yapısına olumlu katkılar sağladığı varsayımından hareketle, sivil toplum örgütleri, firmalar, kamu sektörü ve diğer sosyal grupların arasındaki etkileşimin ekonomik etkinlik, üretim ve girişimcilik üzerindeki rolü oldukça önemlidir. Girişimcilik açısından sosyal sermayenin diğer üretim faktörlerini destekleyerek, onlara ivme kazandırması (özellikle de küçük işletmeler açısından “eş-dost” ihtiyaçlarının karşılanmasının ötesine taşınarak) işletmelerin kuruluş aşamalarında öncü kuvvet olarak değerlendirilirken, işletmelerin varlıklarını devam ettirme sürecinde ise kalıcı unsurlar sağlamaktadır. Yaşadığı çevredeki toplumsal açmazı belirleyerek çözüm arayışına geçen girişimci, sosyal sermayenin sinerjik etkisini kullanarak yenilikçi çözümleri hayata geçirebilmektedir. Bu bağlamda çalışmada; somut kavramlar olan beşeri sermaye ile fiziki sermayenin, soyut ve dinamik bir kavram olan sosyal sermaye ile etkileşimi ve sosyal sermayenin girişimciliğin gelişmesindeki rolü ve önemi değerlendirilmektedir.

Anahtar Kelimeler: Girişimcilik, Sosyal Sermaye, Piyasa.

1.GİRİŞ

18. yüzyıldan itibaren iktisat teorisinin gündeminde bulunan girişimcilik piyasa ekonomileri içinde her zaman en önemli yere sahip olmuştur (Yıldız ve Alp, 2012). Ekonomik krizlere ve diğer etkenlere bağlı olarak yaşanan makroekonomik olumsuzluklar, işsizlik, büyüme ve kalkınma sorunları için girişimcilik bir çare olarak görülmektedir. Girişimcilik küresel dünyada ülke ekonomileri açısından lokomotif görevini üstlenen önemli bir üretim faktörüdür.

Ancak girişimciliğin geliştirilmesi, yeni girişimcilerin kazanılması ve küresel etkilerden olumsuz etkilenilmemesi için ulusal düzeyde yenilikçi ve katılımcı politikalara, hatta yasal düzenlemelere ve yenilikçi oluşumlara gereksinim duyulmaktadır.

Girişimciler geçmişten günümüze değin üretim süreçleri, istikrarsız piyasa ekonomileri, haksız rekabet koşulları ve değişen tüketici tercihlerine uyum sağlamaları konusunda sürekli bir yarışın içerisinde yer almışlardır. Ekonomiye sağladıkları katkıya ters orantılı olarak, kazanımları konusunda kendilerini haksızlığa uğramış hissetmişlerdir. Özellikle teknolojik gelişmeler, Ar-Ge çalışmaları ve bilgiye erişimde küresel şirketlerle rekabet edemez hale gelmişlerdir. Buna rağmen, günümüzde geniş kapasitedeki üretimlerin yerini, daha küçük, yeni ve farklılaşmış alanlardaki işletme türleri almıştır. Bunun bir sonucu olarak gelişen küçük ve orta ölçekli işletmeler hem girişimciliği desteklemiş hem de bireyleri daha yetkin ve etkin bir konuma taşımıştır. Bununla birlikte girişimciler, ekonomik hayatta üretim, tüketim ve bölüşümden oluşan üç alanda kendilerine kalıcı yer edinmek için var olan sermaye kaynaklarını (beşeri sermayelerine ek olarak) daha rasyonel şekilde değerlendirme arayışına girmişlerdir. Bu da yeni bir sermaye türü olan girişimcilerin “sosyal sermaye” kavramını içselleştirerek hayata geçirmelerine aracılık etmiştir.

Küreselleşme sürecinin biçimlendirdiği günümüz toplumları giderek fiziki sermayeden 1 Prof.Dr. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü

2 Yrd.Doç.Dr. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Muğla Meslek Yüksekokulu 3 Yrd.Doç.Dr. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Muğla Meslek Yüksekokulu

(21)

20

daha fazla beşeri sermayeye gereksinim duymaktadır. Gelir yaratıcı ekonomik faaliyetlere katkı sağlayan bireylerdeki bilgi, beceri ve benzer nitelikler olarak tanımlanan beşeri sermaye insana yapılan yatırımlarla artmakta ve üretim sürecinin vazgeçilmez bir girdisi olmaktadır (Çakmak, Gümüş, 2005). Sermayenin tanımlanma biçimi zaman içerisinde farklı aşamalardan geçerek değişmekle kalmayıp, daha geniş bir etki alanı yaratmıştır. Sermaye tarih boyunca, ilkel sermaye birikimi anlayışından bugüne dek farklı tanımlama alanlarında varlığını ve etkisini devamlı kılmıştır. Bourdieu sermayeyi üç farklı şekilde ele almaktadır. Bunlardan (Altay, 2007); birincisi, bireylerin ekonomik gücünün seviyesini gösteren “ekonomik sermaye”; ikincisi, bireyin çevresi, kültürel değerleri ve sahip olduğu diploma, sertifika ve belgelerde somutlaşan kültürel kurumların oluşturduğu “kültürel sermaye”; üçüncüsü ise bireylerin harekete geçirebilecekleri etkin bağlantı ağlarının miktarı ile kavramlaştırdığı “sosyal sermaye”dir.

Çalışmada sosyal sermaye kavramının günümüz toplumlarında ve ekonomilerinde taşıdığı anlamın boyutları incelenerek, girişimciler ve girişimcilik açısından sosyal sermayenin rolü ve önemi ile ilgili durum değerlendirmesi yapılmaktadır.

2.GİRİŞİMCİ VE GİRİŞİMCİLİK KAVRAMLARI VE ÖZELLİKLERİ

Girişimcilik, günümüzde toplumların başarılı olma koşulları arasında anahtar bir role sahip olup, yalnızca ekonomik boyutu olan bir değer değil, aynı zamanda, toplumsal ve kültürel boyutları da söz konusu olan bir olgudur. Girişimcilik kavramı Fransızca bir kelime olan ve “bir şey yapmak” anlamına gelen “entreprendre” kelimesinden türetilmiştir. Ekonomik anlamda ilk olarak 18. Yüzyılda Cantillon tarafından kullanılmış ve ardından Knight ile de Amerikan literatürüne girmiştir. Girişimcilik teorisine önemli katkılarda bulunan Hisrich ve Petersise girişimciyi; emek, hammadde ve diğer varlıkları daha büyük değer/imkân yaratacak şekilde bir araya getiren kişi olarak tanımlamaktadırlar (2001; Akt. Okutan. Balaban, 2013).

Girişimcinin kapitalist ekonomik düzendeki kilit rolü, çok uzun zamandan beri fark edilmiş olmasına rağmen çağdaş anlamda girişimciliğin çalışılmasına Schumpeter ile başlanmıştır.

Schumpeter (1928;1934; Akt. Fiş ve Wasti, 2009) girişimciyi “yeni kombinasyonlar” yaratmak işlevini yenilikçilik faaliyetleri ile yürüten, diğer bir deyişle olası tüm kaynak ve güçlerin arasından “değişik ya da aynı şeyleri farklı metotlar ile üreten” kişi olarak tanımlamaktadır.

18.yüzyıldan itibaren ise artık girişimci risk üstlenmenin yanı sıra yenilikçi olmanın da gereğini yerine getirmek durumunda kalmıştır. Daha sonraki dönemlerde serbest piyasa ekonomisine geçilmesi, girişimciliğin hız kazanması açısından önemli bir dönemeç olmuştur. 20.yüzyılda ise girişimcilik terimi Say ve Schumpeter’la birlikte sosyoloji, psikoloji, ekonomik teori ve ekonomik antropoloji çalışmalarında yer almaya başlamıştır (Arıkan, 2002; Akt. Çarıkçı ve Koyuncu, 2010:

6).

Girişimci olabilmekle ilgili olarak genellikle, fırsatlardan istifade edebilmek için ilk önce kuralları yıkmak gerektiği söylenmektedir (Brenkert, 2009). Girişimciler bu yönüyle sıra dışı insanlar olarak kabul edilebilirler. Bu bağlamda kısaca girişimci, kendisi için iş yapan kişilere verilen isimdir (Davis, 1998). Diğer bir ifadeyle girişimci “yenilikleri arayan ve ortaya çıkaran, tüketicinin önceden tanımadığı değerleri yeni kalite ile ortaya koyan, henüz fark edilmemiş piyasaları ele geçiren ya da pazar payını artırmaya yönelen birey” olarak tanımlamaktadır (Harvey vd., 2010).

Girişimcilik kavramı yeni işlerin oluşturulması ve hali hazırda olanların geliştirilmesi üzerine kurulmaktadır (Wood, 2011). Fisscher (2005) vd.’ne göre girişimcilik, bir örgütte değer yaratmak için fırsatları ortaya çıkarma ve geliştirme sürecidir. Girişimcilik, doğru zamanda doğru faaliyet alanındaki boşluğu rakiplerden önce görmekle ve mevcut durumu değiştirerek yenilikçi olmakla ilgilidir.

Girişimcilik günümüzde ise ürün ve hizmetler için yeni fikirler ortaya atarak yenilikçi ya da yaratıcı olmaktan daha fazlasıdır. Girişimciler değer paketleri tasarlamak ve yeni fırsatlar geliştirmek için bir örgüt oluşturan veya bir örgütte çalışan insanlar olmalıdır. Bu durum sadece çeşitli riskleri içermez aynı zamanda girişimcinin çabalarının önünde engel de oluşturabilir (Brenkert, 2009). Girişimci gerekli zaman ve çabayı harcayarak, beraberinde getirdiği finansal, psikolojik ve sosyal riskleri üstlenerek ve etkinliklerin sonucunda oluşan parasal ve kişisel tatmin ve bağımsızlığı kazanarak değeri olan yeni bir şey yaratma sürecini yaşamak durumunda kalır.

(Özdemir ve Mazgal, 2012)

Girişimcilik tanımlarının neredeyse tümü bazı davranış özelliklerini içermektedir. Bu özellikler arasında inisiyatif sahibi olma, mevcut durumu ve kaynakları etkin kullanarak sosyal ve ekonomik kazanımları sağlama, reorganizasyon yeteneği ve risk ya da başarısızlığı da sonuç olarak kabul etme bulunmaktadır (Hisrich ve Peters, 1989). Bu nedenle tüm bu girişimci davranış özelliklerini içeren tanıma göre girişimcilik, gerekli zaman ve çabayı ayırarak finansal, psikolojik ve sosyal riskleri birlikte üstlenerek ve sonuçta maddi ödül ve kişisel doyum elde ederek farklı bir şeyler oluşturma sürecidir.

Bazı disiplinler, bazı bireylerin diğerlerine kıyasla niçin daha fazla girişimci oldukları

GİRİŞİMCİLİĞİN

GELİŞMESİNDE SOSYAL

SERMAYENİN ROLÜ VE

ÖNEMİ

(22)

21 gerçeğini, farklı şekillerde açıklamışlardır. Bu yaklaşımların bir kısmı, girişimciliğin bir kişilik

özelliği olduğu noktasında dururken, bir kısmı da sosyo-kültürel koşulların bir ürünü olduğu noktasına vurguda bulunmuşlardır (Aytaç ve İlhan, 2013). Kendi işini kurmak için isteyen bir girişimcinin sahip olduğu istek, önceki deneyimler, karşılaşabileceği tüm olası durumlar, hayal kırıklıkları ve endişe ile paralel bir seyir gösterebilir. Aynı zamanda girişim yapılan alanda yaşanan yoğun rekabet, başarısızlık olasılığı, fiziksel ve sosyal sermaye kaybı da büyük önem taşımaktadır. Bu koşullarda girişimcinin başarıya uzanan yolda sahip olduğu tüm değerler gibi sosyal sermaye kapasitesini de daha esnek değerlendirmeyi tercih etmesi söz konusu olacaktır.

Genel olarak girişimci olmayı belirleyen faktörlerin literatürde üç yaklaşım altında incelendiği görülmektedir: Bu yaklaşımlar; bireysel yaklaşım (başarı ihtiyacı, kontrol odağı, risk alma eğilimi, belirsizliğe katlanma, kendine güven, yenilikçilik, aile, eğitim, kişisel değerler, yaş, iş tecrübesi, rol modelleri), çevresel yaklaşım (sosyal, politik, kültürel, ekonomik, teknolojik koşullar, toplumsal değer ve normlar) ve firma yaklaşımı (işletme içerisindeki faaliyetlere odaklanmak) (Özden vd., 2008, Lee ve Peterson, 2000) şeklinde ifade edilmektedir.

Girişimciliğin ortaya çıkışında kişilik mi yoksa sosyal çevrenin mi daha etkili olduğu uzun süre tartışılmıştır. Kişilik üzerinde duranlar, girişimcilerin sahip oldukları psikolojik özelliklere ağırlık vermişlerdir. Kişilik yapısında girişimci öğeler arama çabaları en fazla, “risk alma”,

“başarma ihtiyacı” ve “denetim odağı”na sahip olma üzerinde yoğunlaşmıştır. Girişimciliğin ortaya çıkısında çevreyi öne çıkaranlar ise, grup yapısının, toplumsal gelenek ve kültürel özelliklerin etkisini vurgulamışlardır (Aytaç, 2006). Bazen toplumda ailenin ve sosyal çevrenin girişimciliğe bakışı ve kültürde girişimciliğin yeri ve diğer etkenler, girişimcilik ruhunu teşvik edebilir ya da bastırılmasına neden olabilir.

3.TOPLUMSAL GELİŞME AÇISINDAN GİRİŞİMCİLİĞİN ÖNEMİ

Girişimcilik demokrasinin yerleşmesinde, ekonomik gelişmede, bireysel refahın kaynağını oluşturmakta ve dolayısıyla da ekonomik kalkınmada mükemmel bir role sahiptir. Tüm dünyada girişimcilik toplumlar tarafından büyük bir kabul görmekte, teşvik edilmekte, tasvip ve tavsiye görmektedir. Bunlara paralel olarak akademik alanda da ilgi yoğun bir şekilde artmaktadır (Top, 2006). Girişimci, çevresel trendler ve değişimlerin yarattığı fırsatları izleyerek, ekonomik büyüme ve kalkınmanın temel taşını oluşturmaktadır. Bir ülkede girişimcilik ne kadar teşvik edilirse o ülkede ekonomik refah düzeyinin de aynı ölçü de arttığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir (Marangoz, 2011). Çağımızın kültürel dönüşümü içerisinde girişimcilik kavramına da eklenen yeni olgular hem bakış açısını değiştirmekte hem de işleyişe farklı bir görünüm ve hız kazandırmaktadır. Geçmişteki alışılagelen kavramlar, yerini bilgiye dayalı düşünen ve yenilikçi bir anlayışa sahip olan girişimcilere bırakmıştır. Yenilikçi anlayışı hayatlarının her alanına uyarlama beceri ve yetisini gerçekleştiren girişimciler, toplumun dinamiklerine ayak uydurabilmek adına sosyal yönden de toplumdaki eğilimleri yakından takip eder olmuşlardır.

Tarihsel süreçte disiplinler arası bir alan ve çabalar bütünü olarak kabul gören girişimcilik, bu süreçte birçok alanda görev ve sorumluluk üstlenmektedir. Yenidünya düzeninin değişen sosyo-ekonomik yapısında kendisine birçok anlam atfedilen ve bu bağlamda yeni ve inovatif beklentilere cevap bulması istenen bir konuma erişmiştir. İktisadi kalkınmada önemli bir yeri olan ve toplumsal fayda üreten girişimcilik; yeni olanı hayata geçirme konusunda fırsatlar yaratır, potansiyel pazarları değerlendirir, alternatif organizasyonlar oluşturur ve üretim dünyasında öncülük görevi üstlenir.

Küreselleşmenin ülkeleri olumlu ve olumsuz yönleri ile etkilediği bu dönemde, bilim ve teknoloji alanında yaşanan hızlı gelişmeler, toplumların yapısını da hızla değiştirerek, girişimciliğe bakış açısını farklılaştırmaktadır. Günümüzde girişimcilik kavramı, bireysel ihtiyaçları karşılamaktan daha fazla, ihtiyaç duyulan alanlarda ekonomik işlevleri sağlamak olarak kabul görmektedir. İşsizliğin oldukça yüksek olduğu günümüzde, girişimcilik yeni işlerin yaratılmasına ve ekonomik büyümeye olumlu katkı sağlamaktadır. Piyasanın beklentilerini cevaplayabilmek adına girişimciler gerek bilgi donanımı, gerek üretim faktörlerinin yenilenmesi, gerekse de teknolojik gelişmeler doğrultusunda kendisini günden güne yenilemek ihtiyacındadırlar.

Toplumların ekonomik, sosyal ve kültürel anlamda gelişmesi için girişimcilik ne kadar önemliyse, girişimcilikte sistemin gelişmesi açısından da sosyal sermaye o kadar önemlidir. Bu öneminden dolayıdır ki sosyal sermaye konusu tartışılmalı ve geliştirilmelidir.

4.SOSYAL SERMAYE KAVRAMI VE UNSURLARI

Günümüz dünyasında; emek, doğa, sermaye ve girişimcinin yanı sıra “sosyal sermaye”

üretim faktörü olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Toplumsal faaliyetlerde, sosyo-ekonomik hayatı biçimlendirme özelliği taşıyan “sosyal sermaye” kavramı ilk olarak 20. yüzyılın başlarında kullanılmıştır. Hanifan çalışmasında bu kavramı kullanmış ve sosyal sermayeyi “toplumu oluşturan kişiler ve aileler arasında iyi niyet, dostluk, sempati ve sosyal ilişkilerden ortaya çıkan,

GİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞMESİNDE SOSYAL

SERMAYENİN ROLÜ VE

ÖNEMİ

(23)

22

insanların günlük yaşamlarında sahip oldukları somut bir değer” olarak literatüre kazandırmıştır (1916; Akt. Erselcan, 2009). Ekonomik, sosyolojik ve politik bir içerik taşıyan sosyal sermaye kavramı; sosyal bilimlere ait olan “sosyal” kavramı ve politik ekonomi disiplinine ait “kapital- sermaye” kavramı gibi iki anahtar sözcüğün bir araya gelmesiyle oluşmuştur (Mızırak vd. 2006).

Çağdaş anlamıyla ise ilk kez 1970’lerde iktisatçı Loury (1977), sosyoloji ve siyaset bilimi alanlarında Bourdieu (1986) ve Coleman’ın (1988) kullandığı kavram, daha sonra Putnam, Fukuyama, Burt, Portes, Woolcock ve Dasgupta gibi yazarlar tarafından geliştirilmiştir (Erselcan, 2009). En yalın hali ile sosyal sermaye; en az iki kişi arasında, güvene dayalı bir şekilde kurulabilen iletişim imkanı olarak tanımlanırken, toplumu oluşturan bireyler, sivil toplum örgütleri ve kamu kurumları arasındaki koordinasyon faaliyetlerini kolaylaştırarak toplumun üretkenliğini arttıran, güven, norm ve iletişim ağı özellikleri (Temple, 2000) haliyle de daha geniş bir şekilde tanımlanabilir.

Sosyal sermaye olgusu ve etkileri konusunda Bourdieu, “sosyal sermayenin etkilerini mikro düzeyde, yani kişinin toplumdaki belli statülere ulaşmasında ve bu statülere ulaşırken hangi kaynakları harekete geçirdiğini belirleme anlamında araştırmıştır” (Lelandais, 2004). Bourdieu sosyal sermayeyi bir bireyin ya da bir grubun kalıcı ve uzun ömürlü bir ilişkiler ağına, az ya da çok kurumsallaşmış karşılıklı bilme ya da tanınmalara sahip olması sayesinde elde ettiği mevcut ve potansiyel kaynakların toplamı olarak ifade etmiştir (Bourdieu ve Wacquant, 1992).

Bu çerçevede Bourdieu, sosyal sermayeyi şöyle tanımlar: “Bir bireyin ya da bir grubun, kalıcı bir ilişkiler ağına, az çok kurumlaşmış karşılıklı tanıma ve tanınmalara sahip olması sayesinde elde ettiği gerçek ya da potansiyel kaynakların toplamıdır, yani böylesi bir ağın harekete geçirmeye olanak sağladığı sermaye ve güçlerin toplamıdır” (Bourdieu ve Wacquant, 2003). Bourdieu için sosyal sermaye kişilere atfedilecek veya mülkiyeti söz konusu olan bir şey olmaktan ziyade, başkalarıyla paylaşılan bir olgudur. Ancak, bireyin ulaşabileceği sosyal sermaye seviyesi, aslında onun sosyal ağlar içindeki pozisyonundan kaynaklanan ve ileride bazı hedeflere ulaşabilmek için yaptığı yatırım stratejilerinin bir sonucudur. Bu anlamda sosyal sermaye “uzun süreli iletişim ağlarına sahip olmayla bağlantılı fiili ve potansiyel kaynakların toplamını” temsil etmektedir (Bourdieu, 1986).

Sosyal sermaye yaklaşımında Coleman ise “insanların mevcut çıkarlarına en uygun olanın rekabet etmek olduğu durumlarda bile neden işbirliği yapmayı seçtikleri” sorusuna bir cevap aramıştır. Ona göre klasik iktisat teorisindeki görünmez el ne ise sosyal sermaye de odur ( Field, 2006). Coleman’ın sosyal sermaye unsurlarında iki boyut bulunmaktadır; birincisi aile merkezli;

ikincisi ise sosyal ilişkiler merkezlidir. Coleman, toplumsal mübadele kuramı ile ekonomik yönelimi, sosyoloji içerisinde birleştirmiştir (İnci, 2014). Coleman sermaye kavramı içerisinde sosyal sermayeyi “özel bir mal” olarak nitelendirerek farklılığını ve ayrıcalığını ortaya koymuştur.

(Coleman, 1988).

Fukuyama ise sosyal sermayenin unsurları içerisinde önemli bir yer alan “güven”

kavramını vurgulamış, ekonomik ve toplumsal refahın üretilmesinde en önemli katkının sosyal sermaye aracılığı ile sağlandığını ifade etmiştir. Bu bağlamda “sosyal sermaye edinme, bir topluluğun ahlaki normlarının alışkanlık haline gelmesini ve sadakat, dürüstlük gibi erdemlerin kazanılmasını ve bireylerin birbirlerine bağımlılığını gerektirir” demiştir (Fukuyama, 2000). Kısacası “sosyal sermaye en geniş anlamda sosyal ilişkilerde bir toplumun ortak hedef ve beklentilerini gerçekleştirmek üzere her an aktive edilebilir potansiyel gücüne işaret eder. Toplumsal yapıyı her an yeniden kurmanın bir imkanı olarak ilişkiler, herhangi bir kurumsal çatı altında olsun ya da olmasın sürekli bir bağlılığın kurulduğu, değerlerin yeniden inşa edildiği, kişiler arası mütekabiliyet yasalarının ve ilkelerinin işlerlik kazandığı, işbirliği ve dayanışma gibi güven esaslı birlikteliklerin kurulduğu bir sosyal sermaye potansiyelini barındırır. Sosyal sermaye bir bakıma topluma ya da topluluğa ortak bir benlik inşa eden, birey ve toplum/topluluk arasındaki bağı güçlendiren esaslı unsurun adıdır” (Aydemir ve Tecim, 2012).

Birden fazla unsuru bünyesinde taşıyan sosyal sermaye, ekonomik ve toplumsal etkileri ile önemini her geçen gün arttırmaktadır. Kişi ve kurumlar arası güven unsuruna dayanan ilişkilerin, sosyo-ekonomik katkılar sağlayarak bu katkıların üretime yansıtılması sosyal sermayenin çıktı ve değerler bütünü olarak büyük resimdeki önem ve yerini doğrulamaktadır.

Sosyal sermayenin geniş bir etki alanı olduğu varsayımından hareketle, bu alan ekonomik ve toplumsal olmak üzere iki alt başlıkta değerlendirilebilir.

4.1 Sosyal Sermaye ve Ekonomik Etkileri

Üretim faktörlerinin, ekonomik birimlerin varlıklarını sürdürebilmeleri için taşıdıkları anlam dünden bugüne farklı içeriklerle bütünleşerek ve gelişerek önemini korumuştur. Bu anlamda gerek ulusal gerekse uluslararası platformlarda değişen piyasa ve rekabet koşullarına uyum sağlamak adına yenilik arayışları başlamıştır. Şöyle ki artık emek faktörü, salt emek faktörü olarak, beşeri sermaye gibi görüldüğünden yetersiz kalmıştır. Sermaye ise sadece kapital olarak değerlendirildiğinden eksik kalmıştır. Bu nedenle mevcut ekonomik sistemin içerisinde varlık

GİRİŞİMCİLİĞİN

GELİŞMESİNDE SOSYAL

SERMAYENİN ROLÜ VE

ÖNEMİ

(24)

23 sürdürebilmek için yeni tanımlamalara ve oluşumlara ihtiyaç duyulmaya başlanmıştır.

1990’lardan itibaren yeni büyüme kuramları içerisinde sosyal sermaye de tamamlayıcı bir üretim faktörü olarak dahil edilmiştir. Çünkü günümüzde bir toplumda ekonomik faaliyetler artık sadece bireyler tarafından değil, daha ileri düzeyde sosyal bir işbirliğini gerektiren organizasyonlar aracılığıyla da sürdürülür ve tamamlanır hale gelmiştir. Sosyal sermaye bağlamında ele alınan sosyal işbirliği ve bağlılık, toplumların sürdürülebilir gelişmeleri ve ekonomik refahı için önemli bir unsurdur ve sosyal sermaye kurumsal olarak biriktirilemez ancak toplumu bir arada tutmada önemli bir rol oynar (World Bank, 2002).

Sosyal sermayenin mikro ve makro ekonomi açısından ekonomik gelişme ile etkileşim içinde bulunması kaçınılmaz olmuştur. Hatta sosyal sermayenin ekonomik gelişmeye olan etkileri doğrudan ve dolaylı yönlerden gerçekleşir hale gelmiştir. Söz konusu doğrudan etkiler mikro ekonomi açısından, işlem maliyetlerinin azaltılması ve maliyetleri arttıran dışsallıkların önlenmesiyle ortaya çıkmaktadır (Whitley, 2000). Dolaylı etkiler ise, mevcut üretim faktörlerinin daha verimli ve rasyonel kullanılmasına imkan vermesiyle gerçekleşirken (Glaeser, 2000), makro açıdan ekonomik aktörlerin iş yaptıkları ortam, piyasa, devletin rolü, yasal düzenlemeler, sivil toplum kuruluşları daha farklı ve etkin anlam ifade etmeye başlamıştır. Bu yönleri ile sosyal sermaye ile ekonomik büyüme ve gelişme arasındaki ilişkinin varlığı, karşılıklı etkileşim olarak ortaya çıkmaktadır (Şekil 1).

Şekil 1 Sosyal Sermaye ve Ekonomik Gelişim Arasındaki Etkileşim Sosyal Sermaye:Ör: güven

sosyal normlar, vatandaşlık aktiviteleri için ağlar.

Sosyal Yapı Ortak sosyo - kültürel

kimlik

İsteğe bağlı işbirliği: Ör:

Kaynakların ortak kullanımı işletmeler arası işbirliği toplumsal

sorumluluk üzerine kurulu anlaşmalar.

Ekonomik Verimlilik Ulusal Pazar için üretim genişlemesi,

ihracat artışı, dış hizmetler ve değişime uyum yeteneği.

Kolaylaştırır

Etkiler

Kaynak: JörgMeyer – Stamer’den akt: Mızırak vd. (2006).

Şekil 1’de görüldüğü üzere; sosyal sermaye, güven, sosyal normlar ve bireylerin aktivitelerini, isteğe bağlı işbirliği aracılığıyla kaynakların ortak kullanımı, işletmeler arası işbirliği ve toplumsal sorumluluk ile ilgili anlaşmaları kolaylaştırır. Bu da ekonomik verimliliği;

üretim genişlemesi, dış ticaret gibi konularda pozitif etki yaratarak ilerletir ve nihai olarak sosyal yapıyı, dolayısıyla da sosyal sermayeyi ortak sosyo-kültürel kimlikler aracılığıyla yeniden etkiler.

Sosyal sermayenin önemli bir unsuru olan “güven” uzun vadede ekonomik çıktı yaratma potansiyelini bünyesinde barındırır. Örneğin yapılan sözleşmeler, mülkiyet hakları ve ticari yasaların hepsi, her ne kadar piyasa ekonomisinin temelini oluştursa da, bu tür kurumlar ve düzenlemeler sosyal sermaye ve güvenle desteklenebilirse işlem maliyetleri açısından ekonomik olarak kabul edilebilir. Fukuyama da bunun güven sayesinde sağlanabileceğini ifade etmektedir. Çünkü güven, ortak ahlaki normlar ve değerlere dayalı, kökü çok eskilere giden toplulukların ürünüdür. Bir toplum bu anlamda eğer güven düzeyi yüksek bir aşama oluşturabiliyorsa ekonomik anlamda da son derece yüksek bir performans sergileyebilecektir.

Fukuyama “güçlü ve istikrarlı bir aile yapısı ve dayanıklı toplumsal kurumlar, bir hükümetin merkez bankası ya da ordu yaratması gibi yasayla var edilemez” (Fukuyama, 2000) demiştir.

Güvenin düşük olduğu toplumlarda büyük ölçekli sanayiler yaratmanın tek yolunun devlet müdahalesinden geçtiğini, oysa yüksek güvenli bir toplumda bu iş için devlet desteğine gereksinim duyulmadan sivil güçlerin kolaylıkla başarılı olabildiklerinden söz etmektedir (Fukuyama, 2000). Bunun sonucunda toplumda yazılı olmayan norm ve kuralların karşılıklı ilişkilere dayanarak fayda yaratmaları olasıdır.

Yapılmış olan birçok araştırmada (Narayan ve Pritchett (1996); Inglehart (1997, 1999);

Knack (2000); Whiteley (2000); Zak ve Knack (2001); Granovetter (2005); Dincer ve Uslaner (2007)) sosyal sermayenin ekonomik çıktı sağladığı yönünde sonuçlara varılmıştır. Örneğin, Dünya Bankası inisiyatifindeki sosyal sermaye çalışmaları kapsamında, geri kalmış ülkelerin kırsal kesimlerinde yürütülen kalkınma araştırmaları ve alan çalışmaları sonuçlarına göre, sosyal sermayenin kalkınma projelerinin başarıyla uygulanması ve izlenmesi sürecindeki olumlu rolü ortaya konmuştur (Erselcan, 2009). Ayrıca, Knack ve Keefer (1997)’nin çalışmalarında, diğer faktörler kontrol edildiği takdirde sosyal sermayenin ekonomik gelişmeye pozitif etki sağladığı ortaya çıkmıştır. Bir başka çalışmada ise sosyal sermayenin yatırımların kalitesinin artmasında ve yeni teknolojilerin kolaylıkla özümsenmesinde önemli ölçüde pozitif etki yaptığı ortaya

GİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞMESİNDE SOSYAL

SERMAYENİN ROLÜ VE

ÖNEMİ

(25)

24

konmuştur (Temple ve Jonson, 1998). Sosyal sermaye kavramına yaptığı birçok katkının yanı sıra Putnam, İtalya’nın Kuzey’inin Güney’inden daha hızlı kalkınmasını, bölgeler arası sosyal sermaye farklılığına bağlamış ve sosyal sermayenin ekonomik etkileri olduğu varsayımına da katkıda bulunmuştur (Putnam, 1995). Sosyal sermaye ve girişimci bağlamında olumlu bir ekonomik etki de bireylerin istihdam edilmesine katkı sağlamasıdır. Örneğin, sosyal sermaye ve işgücü piyasası arasındaki ilişkinin pozitif yönlü etkileşimi, sosyal sermayenin etkisinin ölçülmesi için yapılan araştırmalarla da desteklenmektedir. Bu konuda Tatlı’nın yaptığı bir çalışma ile sosyal sermayenin, hanehalkı reislerinin istihdamı üzerinde etkili bir faktör olduğunu ortaya koymaktadır. Buna göre sosyal sermaye arttıkça hanehalkı reislerinin bir işte çalışma olasılığını yaklaşık 1,37 kat arttırdığı tespit edilmiştir (Tatlı, 2013). Kısaca gerek mikro düzeyde gerekse makro düzeyde sosyal sermaye, piyasaların etkin işlemesinde aile, akrabalık, din, kurumlar, yasalar vb gibi olgularla hem resmi hem de gayrı resmi bir şekilde rol oynamaktadır.

4.2 Sosyal Sermaye ve Toplumsal Etkileri

Toplumun en küçük birimi olan aile ile sosyal sermaye arasında doğrudan bir ilişki söz konusudur. Sosyal sermaye ve aile ilişkisi arasında önemli bir bağ olduğunu vurgulayan Bourdieu, sosyal sermayenin belirleyicisi olarak aileyi aktif bir özne olarak tanımlar. Bununla birlikte aynı zamanda kolektif özne olarak aile; dayanışma, ortak hareket edebilme, işbirliği, sosyal ağlar geliştirmede önemli bir potansiyel olarak sosyal sermayenin kaynağı ve taşıyıcısı olarak görülür. Hatta Bourdieu’nun (2002) bu konuda, konuyu bir adım öteye taşıyarak sosyal sermayenin miras yoluyla da üyelerini etkilediğini vurgulamıştır. Zira üyelerinin sosyal itibarını, kimlik ve kültürünü, toplumsal ilişki ve etkileşim alanlarını belirleyebilme gücü ile ailenin geleneksel toplumlar için önemli bir referans oluşturduğu gerçeği yadsınamamaktadır ( Aydemir ve Tecim, 2012). Bu bağlamda ailenin yanı sıra akrabalık ilişkileri, sivil toplum örgütleri, firmalar, kamu sektörü, etnik ve diğer sosyal gruplar da sosyal sermayenin etkinlik yelpazesini genişlettiği söylenebilir.

Bireyin farklı yönlerde hedeflerine ulaşmasını sağlayan sosyal sermaye, aynı zamanda, toplumun değişik birimlerini oluşturan bireyler, grup ve çeşitli organizasyonların kendi aralarında kurduğu ilişkileri de etkilemektedir (Akın, 2010). Siisiainen ve Coleman’a göre, toplumsal dokuya bağlı bir kaynak olarak birey ve toplum ilişkilerinde yönlendirici olan sosyal sermaye, çevreyi etkilemekle kalmayıp, kendisi de bu süreçten etkilenmektedir. Hatta sosyal sermaye; sahip olduğu ilişkilerin kalitesinin bireyin yaşamındaki statüsünü bile göreceli olarak yükseltebilmektedir (Siisiainen (2003) ve Coleman (1988); Akt. Akın,2010).

Bütün bunlara ek olarak, sosyal sermaye olgusu, topluma yön veren ahlaki değerlere, kültürel ve siyasi yapı ile eğitime göre de şekillenmektedir (OECD 2001). Bu bağlamda yine Bourdieu özellikle farklı sermaye formlarının sosyal yapıyı nasıl şekillendirdiğini, sınıflar arası mücadeleyi ve sosyal sınıfların doğasını ne şekilde etkilediğini tespit etmiştir (Bourdieu,1986).

Dostluk, arkadaşlık, hak, adalet, iyilik, güzellik birbirine ve geleceğe duyulan güven gibi manevi değerlerin toplumda önemli bir yeri bulunmaktadır. Bütün bunlara ek olarak, sosyal sermayenin yakın toplumsal ilişkiler üzerinden yürütülmesinde bir başka değişken de din kurumudur. İnsan için inançlar hemen her dönemde birleştirici ve ayrıştırıcı olma potansiyeli taşımışlardır. Dinin birleştirici gücünün yanında, her ne kadar onun teolojik özsel yapısından kaynaklanmasa da Fukuyama’nın (2011) ifade ettiği gibi “…dinin bütün biçimlerine sosyal sermayenin bakış açısı her zaman pozitif olmayabiliyor, hatta mezhepçi yaklaşımlar bazen hiç de istenmeyen bir şekilde hoşgörüsüzlük, nefret ve şiddet doğurabiliyor” (Aydemir ve Tecim, 2012).

Toplum içerisinde yaşayan bireylerin sahip oldukları, ortak değerleri, birbirleriyle ve/veya kurumlarla olan karşılıklı ilişkileri, birlikte veya farklı yönde hareket etme kabiliyetleri, servetleri gibi unsurların bileşkeleri de sosyal sermayenin toplumsal potasında değerlendirilebilir.

5.GİRİŞİMCİLİK VE SOSYAL SERMAYE İLİŞKİSİ

Girişimci ile sosyal sermaye arasındaki bağlantı irdelediğinde, ekonomik açıdan sosyal sermayenin, kişi ve kurumlar arası güvene dayalı ilişkilerin, ekonomik etkinliğe ve üretime yansıması seklinde kabul edilmesi olarak görülmektedir. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB) tarafından yapılan bir tanımlamayla sosyal sermaye, sosyal bir değer olan toplumsal güven düzeyi ile ekonomik bir kavram olan sermaye kelimelerinin bir araya gelmesiyle oluşan ve daha çok ekonomik değer ifade eden toplumsal dönüşüm kaynağıdır (Işık ve Ünlü, 2013). Yenilikçi anlayışı benimseyen ve iş hayatının her alanına ve aşamasına bunu yansıtabilen girişimci bu anlamda kendi çapında dönüşümü de gerçekleştirmiş olmaktadır.

Ekonomik açıdan sosyal sermayenin, kişi ve kurumlar arası güvene dayalı ilişkilerin, ekonomik etkinliğe ve üretime yansıması şeklinde kabul edilmesi de, girişimci ile sosyal sermaye arasındaki bağlantının önemini ortaya koymaktadır. Aslında sosyal sermaye bireyci yaklaşım ile pek uyuşmaz. Çünkü sosyal sermaye birçok bileşeni içeren ötekilerin varlığından

GİRİŞİMCİLİĞİN

GELİŞMESİNDE SOSYAL

SERMAYENİN ROLÜ VE

ÖNEMİ

(26)

25 beslenen bir kavramdır. Ekonomideki aktörler, sosyal ilişkiler kurmak suretiyle sosyal sermaye

elde ederler ve bunu diğer (ekonomik ve kültürel) sermaye formlarına ulaşmada kullanabilirler.

Girişimcinin yakın çevresinin, referans gruplarının ve paydaşlarının, sosyal sermayenin köprü görevi üstlenmesiyle, her ne kadar faydacı bir yaklaşım olarak görülse de, bunun ekonomik bir değer olarak çıktı haline dönüştürebilmesi söz konudur.

Girişimcilerin ve işletmelerdeki üst düzey yöneticilerin karakteristikleri, sosyo-demografik nitelikleri de bir sosyal sermaye kaynağıdır (Hambrick ve Mason, 1984; Akt. Özkaya, 2009).

Çünkü işletmelerin başarısında ve yenileşmesinde uygun sosyal sermaye kaynaklarına sahip girişimciler rakipleri karşısında her zaman bir adım önde olabilmektedirler. Buna ek olarak girişimcilerin kendi demografik özellikleri, istikrarsız ekonomik ve çevresel koşullar altında firmaların başarısını etkileyen ve sosyal sermayelerine ilave katkı ve kaynak oluşturma özelliği de taşımaktadır (Grimm ve Smith, 1991; Akt. Özkaya, 2009) Örneğin, KOBİ’ler açısından sosyal sermaye, girişimcinin eğitim düzeyi, cinsiyeti, etnik kökeni, yönetim ve iletişim becerisi ile doğrudan ilişkilidir (Cooper ve ark.,1994; Akt. Özkaya, 2009)). Çünkü girişimciler, yeni bir iş kurduklarında hatta mevcut işlerini yatay ve dikey büyüme şeklinde çeşitlendirdiklerinde her türlü yerel ve çevresel faktörlere işlerlik kazandırırlar. Girişimciler iş sürecini planlamada, işle ilgili kararlarına destek almada, arkadaş, akraba gibi sosyal destek mekanizmalarını da harekete geçirebilirler. Bu boyutta ele alındığında sosyal sermaye girişimcilerin amaçlarına erişmesini kolaylaştıran ilişki kaynaklarıdır (Lin, 1999, Portes, 1998). Bu ilişki kaynaklarını doğru ve zamanında kullanabilen girişimci rasyonel ve faydacı yaklaşım içerisinde davranarak başarılı olabilir.

Sosyal sermaye uzun vadeli bir yatırım aracı olarak da görülebilir. Eğer kısa vadeli ve miyopik yaklaşım içeren çıkar ilişkileri bertaraf edilebilirse, uzun vadede tıpkı “dürüstlük”

gibi güven inşa eder. Bu da Putnam’’ın (1995) “toplumsal yaşamın- kişilerin ortak amaçlarını gerçekleştirmek konusunda daha etkin bir biçimde hareket etmelerini sağlayan- ağlar, normlar ve güven gibi özelliklerine işaret etmektedir” şeklindeki yaklaşımını destekler niteliktedir.

Çünkü küresel dünyada artık girişimciler gerek yeni bir iş için, gerekse uluslararası bir yatırım için birçok coğrafi bölgeye ulaşma şansına sahiptirler. Bilinen yöntemle işletmelerin kuruluş yeri seçiminde rol oynayan başat faktörler (pazara yakınlık, hammaddeye yakınlık vb.) eskiden olduğu kadar artık önemli olmamaktadır. Sosyal sermaye, girişimci açısından artık söz konusu başat faktörlerin yerini alır hale gelmektedir. Bu noktada da toplumsal olanın fayda fonksiyonuna dahil edilmesi de kolaylaşır, yani sosyal sermayenin girişimciye sağladığı fayda toplumsal faydayı da pozitif yönde etkilemektedir. Şöyle ki sosyal sermayesi yüksek olan bir girişimci adayı, sahip olduğu ve/veya yansıttığı donanımlar (aile, politik görüş, dini aidiyet vb) sayesinde kredi kullanımında bile daha farklı ve ayrıcalıklı olabilmektedir. Böylelikle de sahip olunan sosyal sermaye, içinde bulunduğu ilişkiler çerçevesinde girişimci açısından paraya çevrilebilir ve kapital anlamında ekonomik sermayeye dönüştürülebilir hale gelmektedir.

Sosyal sermaye ve aile şirketleri açısından da durum benzer olumlu sonuçları ortaya koyabilmektedir. Bu anlamda sosyal sermaye, girişimcinin davranış etkinliğini artırabilme yetisini sağlayabilmektedir. Örneğin sosyal ilişki ağları, özellikle olumsuz zayıf bağların güçlenmesini sağlarken, gereksiz olanları (bürokratik işlemleri) en aza indirmekte, bireyler ve gruplar arasında yüksek bir güven oluşturarak, yüksek maliyetli denetleme süreçlerine olan ihtiyacı azaltmakta ve işlem maliyetlerini de düşürebilmektedir. Hatta girişimcinin doğasında olan yeni yapıların ve yenilikçi organizasyonların gelişmesini kolaylaştırmaktadır (Kapu, 2008). Böylelikle sosyal sermaye aile işletmelerinin örgütsel ve yönetimsel performanslarını arttırmaktadır. Ancak bu durum her zaman böylesi olumlu sonuç vermeyebilir. Öyle ki, yerel yönetimlerle, kamu otoriteleriyle, belirgin siyasi kimlik ve/veya görüş ayrılığı bazen bu durumu tersine de çevirebilir. Hatta zaman içerisinde sırf ötekileştirildiği için her türlü sermaye kullanımından el çektirilen taraf olunabilmesi de söz konusu olabilir.

6.SONUÇ VE ÖNERİLER

Girişimciliğin ekonomik olarak doyum sağlamanın yanı sıra bireylerin yaratıcılık, sorumluluk üstlenme, yenilik, liderlik, kendi geleceğine yön verme gibi kişisel özellikler ve yeterlilikler ile ilgili olduğu da görülmektedir. Avantaj ve dezavantajlarını birlikte barındıran girişimciliğin hem ekonomik gelişmeyi hızlandırdığı, hem uluslararası rekabet gücünü arttırdığı hem de işsizlik sorununa çözüm olduğu günümüzde, sosyal sermaye olgusu ile daha farklı bir yön ve kimlik kazanması söz konusudur. Girişimcilik aynı zamanda yenilik ve yaratıcılığın kaynağını oluşturan ve de gelişen bir kavramdır.

Girişimciler, girişimde bulundukları ürünleri/hizmetleri hedef kitleye ulaştırmakta kaynak sıkıntısı yaşayabilmektedir. Yaşanılan bu sıkıntı, girişimciliğin temel problemlerinden biri olarak görülmekle beraber içinde bulunduğu veya destek alabileceği sosyal sermayenin yapısı ve çeşitliliği ile aşılabilir bir durumdur. Bireysel yeteneğe dayalı girişimciliğin günümüzde giderek ön plana çıkması ve girişimcinin entelektüel üretkenlik yeteneği sosyal sermayeyi etkin

GİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞMESİNDE SOSYAL

SERMAYENİN ROLÜ VE

ÖNEMİ

(27)

26

kullanmasına da olanak tanımaktadır.

Sosyal sermayeyi önemli kılan, girişimciler açısından ilişkilerin sürdürülebilirliğinin uzun vadede hayata geçirilerek korunmasıdır. Bireysel olarak bir girişimcinin yalnız başına üretemediği çözümleri, sosyal sermayenin sinerjik etkisi ile uzun vadede işletmenin çıkarlarına uyumlandırması mümkündür. Böylelikle sosyal sermaye sayesinde girişimcinin işletme değerini katlaması önemli bir kazanımdır.

Bilindiği gibi kültürel ve sosyal yapı, bireylerin düşünce ve davranışlarının oluşmasında, fırsatları ve dünyayı değerlendirmesinde etkileşim yaratan bir platform sağlar. Girişimci açısından bu anlamda kazanımlarının istikrarlı bir şekilde devamlılığı esas olmalıdır. Bunun için de toplumsal normlar ve yasal düzenlemeler önem kazanmaktadır. Bu bağlamda sosyal sermayenin geliştirilmesi, girişimciliğin geliştirilmesi açısından, girişimciliğin geliştirilmesi de ekonomik ve toplumsal kalkınma açısından önemlidir. Sosyal sermayenin geliştirilmesine yönelik olarak aşağıdaki öneriler getirilebilir:

• Toplumda sosyal sermayenin geliştirilmesi için kamu otoritesi ile sivil toplum kuruluşları işbirliği yapmalıdırlar.

• Toplumun her kesiminde güvene dayalı ilişkiler tesis edilmelidir. Çünkü güven sosyal sermayenin en temel unsurudur.

• Eğitim sisteminde sosyal sermayenin geliştirilmesine yönelik derslere yer verilmelidir.

• Sosyal sermayeyi işleyen ve toplumda ve medyada daha fazla yer almasını sağlayan faaliyetler daha çok yer almalıdır.

• Sosyal sermaye ile ilgili bilimsel çalışmalar arttırılmalıdır.

• Sosyal sermayenin gelişmesi için toplumun sahip olduğu ortak değerler ortaya çıkarılmalı ve bu değerler korunmalıdır.

• Girişimciler arasında sosyal sermayenin gelişmesi için meslek kuruluşları (oda, borsa vs) ortak değerler belirlemeli ve girişimcilerin bu değerleri benimsemeleri ve uymaları konusunda çalışmalar yapmalıdırlar.

KAYNAKÇA

Altay, A., “Bir Kamu Malı Olarak Sosyal Sermaye ve Yoksulluk İlişkisi”, Ege Akademik Bakış Dergisi, 7 (1), 2007, s. 337 – 362.

Akın, A., “İnsan Sermayesi Kaynakları Açısından Girisimci Özellikleri (Anadolu Girişimcileri Üzerine Bir Araştırma)” Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı 26, Nisan 2010, s.10.

Aydemir, M.A. ,Tecim., E., “Türk Toplumunda Aile ve Dinin Sosyal Sermaye Potansiyeli

”Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 28, Konya, 2012,s.45.

Aytaç, Ö., İlhan, S., “Girişimcilik ve Girişimci Kültür: Sosyolojik Bir Perspektif”,

http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/makaleler%5C%C3%96 mer%20 AYTA%C3%87%2020S%C3%BCleyman%20%C4%B0LHAN%5CAYTA %C3%87,%20

%C3%96MER.pdf (Erişim Tarihi: 22-05-2013).

Aytaç, Ö., “Girişimcilik: Sosyo-Kültürel Bir Perspektif”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı:15, 2006, s.139-160

Brenkert, George G., “Innovation, rule break ingand theet hicsof entrepreneurship”, Journal of Business Venturing, 24, 2009,s.448.

Bourdieu, P., “The Forms of Capital”, Readings in Economic Sociology. (Editör: Nicole Woolsey Biggart). Oxford: Blackwell Publishing, 2002, s.280-291.

Bourdieu, P.,Wacquant , L. J. D., Düşünümsel Bir Antopoloji İçin Cevaplar, (Çev.Nazlı Ökten), İletişim Yayınları, İstanbul, (2003). s.108-119.

Bourdieu, P., “The forms of capital. In J. G. Richardson (Ed.), Handbook of Theory and Research for the Sociology of Education “, New York: Greenwood.,1986, pp. 241-258.

Coleman, J. , “Social Capital in the Creation of Human Capital” , American Journal of Sociology, 94 Supplement, University of Chicago, 1988, ss. 95-120.

Çakmak, E., Gümüş, S., “Türkiye’de Beşeri Sermaye ve Ekonomik Büyüme: Ekonometrik bir Analiz, Ankara Üniversitesi, SBF dergisi, 2005, s:60-70.

Çarıkçı,İ.H., Koyuncu, O., “Bireyci-Toplumcu Kültür Ve Girişimcilik Eğilimi Arasındaki İlişkiyi Belirlemeye Yönelik Bir Araştırma”, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Yıl: 2 Sayı:3, 2010, s.6.

Davis, W., “GreatMyths of Business”, Kogan Page, Dover, N.H. 1998,s.117.

Erselcan, F., “Disiplinlerarası Ortak Bir Çalışma Alanı Olarak Sosyal Sermaye”, Cumhuriyet Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 35, Sayı: 2, Aralık 2009, 248-256

Field, J.,Sosyal Sermaye, (Çev. Bahar Bilgen, Bayram Şen), Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2006, s.60.

Fisscher, Oalf, Frenkel, David, Lurie, Yotam, Nijhof, Andre, “Stret ching the frontiers:

exploring therelationships between entrepreneurship and ethics”, Journal of Business Ethics 60. 2005,s.107.

Fiş, A.M.,Wasti, S.A., “Örgüt Kültürü ve Girişimcilik Yönelimi Etkisi”, ODTÜ Geliştirme Dergisi,

GİRİŞİMCİLİĞİN

GELİŞMESİNDE SOSYAL

SERMAYENİN ROLÜ VE

ÖNEMİ

(28)

27 35( Özel Sayı), 2009, s.127-164

Fukuyama, F., Büyük Çözülme, İnsanın Doğası ve Toplumsal Düzenin Yeniden Oluşumu, ( Çev. Z. Avcı, A. T. Aydemir), Sabah Kitapları, İstanbul, 2000, s.351.

Fukuyama, F., Güven, “Sosyal Erdemler ve Refahın Yaratılması”, ( Çev. Ahmet Buğdaycı), İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2011,s.42.

Glaeser, E.,Laibson, D., Sacerdote, B.. “The Ecopnomic Aproach to Social Capital”, NBERWorkingPaper, No: 7728. 2000.

Harvey, M., “ A View of Entrepreneurship and Innovation From the Economist-For AllSeasonsII” Joseph S. Schumpeter, Journal of Management History, 16 (4). 2010,s.539.

Hisrich, R, Peters, M.P., , “ Entrepreneurship,5th Edition” , Boston- Irwin: McGraw-HillHigher, 2001,s.9.

Işık, M., Ünlü, S., “Sosyal Sermaye Geliştirme Sürecinde Akademik Girişimciliğin Rolü: 3+1 Eğitim Modeli Örneği”, Uluslararası Girişimcilik ve Kariyer Sempozyumu Bildiri Kitabı, Ekin Yayınevi, Bursa, 2013,s.143-152.

İnci, M., “Ekonomi Politikten Yeni İktisadın Emperyalizmine Sosyal Sermaye Kavramı”, (Sosyal Sermaye Sosyal Bilime Karşı Bin Yılın Eşiğinde Ekonomi Politik ve Sosyal Bilimler: Ben Fine, Kitap incelemesi), Eğitim Bilim Toplum Dergisi, Cilt 12, Sayı 46, Bahar, 2014, ss. 169-177.

Karagül, M., Masca, M., “Sosyal Sermaye Üzerine bir İnceleme”, Ekonomik ve Sosyal Arastırmalar Dergisi, Bahar 2005/1, s.37-52

Kapu, H., “Sosyal Sermaye ve Organizasyonların Öngörü Yeteneğini Geliştirme Gücü”, Atatürk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, Cilt 22, Sayı 1, 2008, s. 259-288.

Lelandais, G. E.,“ Alternatif Küreselleşme Yanlısı Hareketler Özellikleri ve Sosyal Sermaye”, Sivil Toplum, Yönetişim-Sosyal Sermaye, Nisan-Eylül, Sayı: 6-7, 2004, s.177.

Lee, M.S.,Peterson,S.J., “Culture, Entrepreneurial, Orientationand Global Competitiveness,”

Journal of World Business, Vol.35/4, 2000, s.402-403.

Lin, Nan, “Social Networks and Status Attainment” Annual Review of sociology , 25, pp.

1999, s.467-87.

Marangoz, M. , “Girişimciler İçin Sınırsız Ticaret: E-Ticaret” Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi , (6:1), 2011, s.182.

Mızırak, Z., Mercan, B., Halıcı, N.S., “Girişimcinin Bölgeye Çekilmesinde Sosyal Sermayenin Rolü” , Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Yayınları: 86 Kongreler Dizisi: 11, 25-27 Mayıs, Bişkek, 2006, s.178.

OECD, “ TheWell-being of Nations, The Role of Human and Social Capital”, 2001,.41.

Okutan, E., Balaban,Ö., Kültürel Yapının Girişimcilik Eğilimine Etkisi, Uluslararası Girişimcilik Ve Kariyer Sempozyumu Bildiri Özetleri Kitabı, Ekin Yayınevi, Bursa, 2013, s.15.

Özden, K.,Temurlenk, M.A, Başar, S., “Girişimcilik Eğilimi: Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi ve Atatürk Üniversitesi Öğrencileri Üzerine Bir Araştırma”, 2. Uluslararası Girişimcilik Kongresi, 2008, s.229.

Özdemir, Y., Mazgal, S., “Bir Kariyer Tercihi Olarak Girişimcilikte Dışşal Faktörlerin Etkisi:

Sakarya Örneği”, Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 7/1, 2012, s.91.

Özkaya, M.O., “Kadın Girişimcilere Yönelik “Strateji Geliştirmede” Yerel Yönetimlerle İşbirliği İçinde Olmak, Mümkün Mü?, Yönetim ve Ekonomi Araştırmaları Dergisi, Sayı 11, 2009, s.56-72.

Portes, A., “ Social capital: Its origins and applications in Modern Sociology”, Annual Review of Sociology, 24, 1-24. Temmuz 2008, EBSCO Veri tabanı

Putnam, R. D. “Bowling Alone: America’sDecliningSocialCapital”, Journal Of Democracy.

sayı.6(1), 1995, s.65–78.

Siisiainen, M., “Two Concepts Of Social Capital: Bourdieu vs. Putnam”, Paper Presented At Istr Fourth International Conference “The Third Sector: For What And For Whom?”, Trinity College, Dublin, Ireland, July, 5-8, 2003, 58-67.

Tatlı, Halim, “ Sosyal Sermayenin Bireylerin İstihdamı Üzerindeki Etkisi Hane halkı Reisleri Üzerine Bir Araştırma “ Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 15/3, 2013, s.

87-114

Temple, J., “GrowthEffect of Education on SocialCapital in the OECD Countries”,OECD WorkingPaperNo: 00/36, 2000, s.36.

Temple, J., Jonson, P.A. . “Social Capability and Economic Growth”, Quarterly Journal of Economics, Vol. 113, No.3.,1998, s. 983-998.

Top, S., “Girişimcilik”, Beta Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, 2006, s.36.

Yıldız, S.,Alp,S.,”Girişimcilik Teorisi Çerçevesinde Kobilerin Ekonomiye Etkileri ve Rekabet Koşullarını Etkileyen Faktörler,”, Girişimcilik Kalkınma Dergisi, Cilt.7, Sayı.2.,2012,s.31.

Wood, M. S. , A process model of academic entrepreneurship. Business Horizons, 54, 2011, s.153.

World Bank, “What is Social Capital?”,2002.

Whiteley, P. F. “Economic Growthand Social Capital”, PoliticalStudies,Vol.48. 2000, ss. 443- 466.

GİRİŞİMCİLİĞİN GELİŞMESİNDE SOSYAL

SERMAYENİN ROLÜ VE

ÖNEMİ

(29)

28

SOSYAL GİRİŞİMCİLİK EKOSİSTEMİ VE BİR KISIM ÖRNEKLER

Kahraman Kalyoncu1

ÖZET

Büyüme, özelliklede kalkınma olgusu çok boyutludur. Bu çok boyutlulukta fiziksel ve psikolojik olmak üzere iki olgu vardır. Az bulunurluk koşulları altında piyasaların iyi işlememesi, bazı karar vericilerin bilgi eksikliğinden kaynaklı sorunlar ve sonuncu olarak, eğer insanlar üçüncü kişileri etkileyen kararlar alırlarsa (dışsallık), piyasalar iyi işlemez. Neticede, Bu üç duruma ya da probleme “piyasa başarısızlığı” deriz. Hangi neden olursa olsun, ekonomi, ideal “doğruların dünyasına” uymakta başarısız olursa, sıkıntı kendini göstermektedir. Net olmak adına, Fiziksel gerçekleri ölçmek yeterince zorken, Örneğin, bir tane daha taşıt yola ne kadar zarar verir? Bir tane daha taşıt ne kadar gürültüye neden olur? Kaç tane kaza? Diğer taşıtlardakilere ne kadar gecikme? Ne kadar kirlilik? Kirlilik hangi sağlık problemlerine yol açar?, birde psikolojik sonuçları ölçmek çok daha zordur. İnsanlar, farklı farklı can sıkıcı şeyleri hangi derecede umursarlar, örneğin Grizu, gürültü, gecikme ve stres –hatta hastalık ve ölüm gibi ki her birey bunlara farklı değer biçecektir. Dolayısıyla da, bunlar bizi fiyat çeşitlendirmelerine yöneltir. Buda biz firmaların ortaya çıkma nedenine götürür yani firmaların varlık nedeni işlem masraflarıdır. Kısaca, bu kurumlar (kurallar) ve firmalar bahse konu fiyat mekanizmasının yerini tutmaktadır. Yani firma bir toplayıcı, düzenleyici güç ki buna girişimci diyoruz, diğer bir gücün yani fiyat mekanizmasının yerini almaktadır. Sonuçta sosyal girişimcilikte böyle bir durumdan hayat bulmaktadır. Diğer girişimcilik alanlarında da olduğu gibi sosyal girişimcilikte bir ekosistem içindedir, diğer girişimcilerinde içinde bulunduğu bu ekosistemde kendine özgü bir alanı vardır ve her bir girişimcilikte bu ekosistem içindeki özel alanlarında hareket ederler.

Tüm bu çerçeve kapsamında bu alanda ki bazı örnek uygulamaları kısaca değerlendireceğiz.

Anahtar Kelimeler: sosyal girişimcilik, piyasa başarısızlığı, fiziksel ve psikolojik sebepler, firma ve fiyat mekanizması, ekosistem.

GİRİŞ

Bulutay (1995) büyüme ve özellikle kalkınma konusunda, tek boyutlu görüşlerle, bir kaç denkleme dayanan açıklamalarla karmaşık kalkınma olayının anlaşılamayacağını vurgulamıştır.

Bu kapsamda, toplumların top yekûn bir atılımı olan kalkınma sürecinin yalnızca iktisadi verilere dayanılarak, tarihsel, siyasal, toplumsal etkenler göz ardı edilerek açıklanamayacaktır. Gelişme arzusu ve bilinci ile oluşan elverişli ortam olmazsa kalkınma olamayacaktır. Bu ortamın yarattığı nitelikli insanlarla, karşılıklı sağlıklı ilişkilerle, her an yeni bir kişilikle ortaya çıkan ağ şeklinde oluşumlarla, büyük dışsallıklarla, artan getirilerin kalkınmada temel öğeler olduğunu, sürekli öğrenmeyle, çevreye ve koşullara sürekli uyumla, sürekli yenilik yaratmayla doğal bir sürecin işleyeceğini ve kalkınmanın gerçekleşebileceğini de vurgulamıştır. Ayrıca da, iktisat kuramının durağan denge anlayışının geçeriz olduğunu ki aslında sürekli değişiklik, sürekli dengesizlik, sürekli yeniliğin kalkınmanın normal yolu olduğunu vurgulamıştır.

Böylece, insana, gerçekte nitelikli insan ile nitelikli sermaye ve bunların karşılıklı ilişki ve etkileşimleri bir ülkenin üretim gücünün temel dayandığı, özellikle de nitelikli insan ile nitelikli sermaye arasındaki tamamlayıcılık ilişkisi en önemli unsuru olduğu ortaya çıkmaktadır.

Neticede, Her şey üretim faktörlerinin üretim içindeki ilişkisine dayanacak ve sonuçta burada vurgulanan bu üretim gücünün veri olmadığı, yaratılmasının zorunluluğudur. Kısaca, kalkınma ve büyümede ülkelerin sahip oldukları doğal kaynakları ve donanımları değil, yaratıcı güçleri ve fikirleridir. Bunun anlamı ülkelerin yetkin insan ve üstün verimli sermaye yaratabilmelerine bağlı olarak kalkınabilecekleridir.

Bu yaratıcı insanların oluşturduğu ekonomilerde kurumlar (kurallar) ve firmalar vardır. Bu kurumlar ve firmaların bazı alanlarda egemenliğe dönüşen ve büyük ağırlıkları olduğu bilinen bir durumdur ve bunları da kusursuz işleyen fiyat mekanizması ile açıklayabilme olanağı da mümkün değildir. Bu şu demektir: firmaların varlığına başvurulmasının temel sebebi işlem masraflarıdır ki bu kurumlar (kurallar) ve firmalar bahse konu fiyat mekanizmasının yerini tutmaktadır. Yani kısa bir ifade ile firmada bir toplayıcı, düzenleyici güç ki buna girişimci diyoruz, diğer bir gücün yani fiyat mekanizmasının yerini almaktadır. Dolayısıyla girişimci Say’ın da (1830) ifadesi ile: kaynağın getirisinin düşük olduğu bir konumdan daha yüksek getirisi olan bir başka konuma getiren kişidir2.

Her zaman olduğu gibi fırsatları ve farklılıkları ortaya çıkaracak girişimcinin bilgi ile bezenmiş olması gereklidir çünkü bilginin bir temel özelliği onun birikimli niteliğine haiz olmasıdır. Diğer 1 Doç.Dr. Kahraman Kalyoncu, Aksaray Üniversitesi İktisat Bölümü, kkalyunc@aksaray.edu.tr

2 SAY Jean-Baptiste (1830) A Treatise on Political Economy: The Production, Distribution and Consumption of Wealth, 4th ed., translated by C.R. Princep, Philadelphia, J. Grigg.

Referanslar

Benzer Belgeler

Ülkemiz için en büyük tesis durumundaki elektrik enerjisi üretimi yapılan termik santrallarımızın çevreye olan olumsuz etkisi de mevcut santralda gerekli tedbiri alarak,

Diffüz idiyopatik iskelet hiperostozisi (Forestier hastalığı) paravertebral ligaman ve kasların enkondral ossifikasyonu sonucu gelişen yaygın spinal osteofit oluşumları

Ayrıca, yeryüzünde ve doğada çoğunlukla herhangi bir üretim prosesine 4 ihtiyaç duymadan temin edebilen, fosil kaynaklı (kömür, petrol ve karbon türevi) olmayan,

Yenilenebilir enerjiler arasında yer alan güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik enerji, dalga enerjisi, biyokütle enerjisi ve jeotermal enerjinin kullanımı hakkında

İslam Tasavvuf akımının bir uzantısı olarak ortaya çıkan Alevilik-Bektaşilik, kısa zamanda Horasanda, Anadolu’da ve Balkanlarda Türk toplumunu dini ve

This study explores whether the students’ success in learning vocabulary is enhanced if additional vocabulary teaching activities are presented alongside the exercises in the

Bu süreçte kurum içerisinde kullanılan tüm bilgi sistemlerinin birbiri ile iletişim kurabilecek biçimde bütünleştirilmesi, sistemlerin işleyişine dönük tüm

rich fibrin (TZF) membran ile otojen kemik greftinin birlikte kullan m ) uygulamalar olarak belirlendi.. /lgili di in kanal tedavisinin tamamlanmas n takiben lokal anestezi alt