• Sonuç bulunamadı

Makro Görünüm - Nisan

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2022

Share "Makro Görünüm - Nisan"

Copied!
8
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Cari İşlemler Dengesi Ocak’ta 1,87 milyar USD açık verirken, 12 aylık birikimli cari açık 36,6 milyar USD’ye yükseldi.

Sermaye girişleri ise devam ediyor

Ödemeler Dengesi – Ocak

Ödemeler dengesi istatistiklerine göre cari işlemler açığı, Ocak’ta bir öncek i yılın aynı ayına göre 166 milyon USD azalarak 1.867 milyon USD’ye gerilemiş ve bunun sonucunda on iki aylık dönemde 36.599 milyon USD olarak gerçekleşmiştir. Öncü ticaret verileri ışığında, Şeker Yatırım olarak Ocak’ta 1,9 milyar USD cari açık beklentimize paralel bir veri geldiğini söyleyebiliriz (piyasa beklentisi 1,68 milyar USD). Hizmetler dengesindeki bozulma devam etmekle birlikte, hafif toparlamaya başladığı görülmektedir (Ocak 2020’de 1,57 milyar USD ve Ocak 2021’de 455 milyon USD). Cari açığın toparlanmasındaki temel katkı dış ticaret dengesindeki iyileşmeden kaynaklanmaktadır. Önceki yıl Ocak ayında 3,3 milyar USD açık veren ticaret dengesi bu yıl 1,9 milyar USD açık vermiştir.

Altın ve enerji hariç cari işlemler dengesinde fazla vermekle birlikte gerileme trendi devam etmektedir. Bir önceki yılın Ocak ayında 3 milyar USD fazla verilirken, bu yıl fazla 1,18 milyar USD’ye gerilemiştir. Küresel emtia fiyatlarındaki yükselişe paralel olarak Türk Lirasında yaşanan değer kaybı, altın ve enerji hariç cari işlemler dengesi ile genel cari denge arasındaki farkın açılmasına neden olmaktadır. Bununla birlikte hizmetler dengesinde özellikle seyahatten kaynaklanan net gelirler 739 milyon USD azalmıştır.

Ekonomilerdeki açılma ve aşının etkinliği sonrası, hizmetler dengesinin cari dengeye verdiği katkının artarak devam edeceğini tahmin ediyoruz.

Grafik 1: Cari Açık; En erji ve Altın Hariç Cari Den ge, 12 ay birikimli Cari Açık (Milyar USD)

Kaynak: TCMB

Finans hesabındaki gelişmeler incelendiğinde, doğrudan yatırımlardaki net giriş 194 milyon USD seviyesine gerilemiştir (önceki ay 836 milyon USD). Portföy yatırımlarında is e önceki aya (5,2 milyar USD) kıyasla hafif yavaşlama olmakla birlikte, 4,83 milyar USD girişle portföy yatırımları güçlü seyrini korumaktadır. Yurtdışı yerleşikler hisse senedi tarafında 293 milyon USD net satış gerçekleştirirken, devlet iç borçlanma senetlerinde net 924 milyon USD net alıcı konumundadır. Yurtdışından sağlanan krediler hesabında bankalar 291 milyon USD, hükümet 36 milyon USD net geri ödeme yaparken diğer sektörler 256 milyon USD net kredi kullanımı gerçekleştirmiştir.

Cari işlemler açığının nasıl finanse edildiğine baktığımızda, finansman kalitesinde toparlanma başlamış gibi görünüyor. Özellikle artan riskler ve düşük getiri nedeniyle sıcak para da diyebileceğimiz portföy yatırımları 2020 son çeyreğine kadar sert çıkış yaşamıştır.

Getiri oranındaki yükseliş (faiz artışı) ve küresel risk iştahındaki toparlanmayla birlikte, 2020 son çeyreğinden itibaren özellikle hisse senedi ve devlet iç borçlanma senetlerinde kayda değer giriş yaşanmıştır. Son dönemdeki faiz artırımının etkisiyle düşen risk ve yükselen getirinin portföy yatırımlarını kısa ve orta vadede pozitif etkileyeceğini tahmin ediyoruz.

Uzun vadeli kredi kullanımında net düşüş yaşanırken, doğrudan yabancı yatırımlarda yataya yakın seyir devam etmektedir.

-60,00 -50,00 -40,00 -30,00 -20,00 -10,00 0,00 10,00 20,00

-8,00 -6,00 -4,00 -2,00 0,00 2,00 4,00 6,00 8,00

Binler

12 Ay Birikimli Cari Açık (Sağ Eksen) Cari İşlemler Dengesi Altın ve Enerji Hariç Cari İşleml er Dengesi

(2)

Ocak ayında işsizlik

%12,2 seviyesine gerilerken, istihdam piyasasından toparlanm a sinyalleri gelmeye başladı

Grafik 2: Cari Açığın Fin an sman ı, 12 ay birikimli, Milyar USD

Kaynak: TCMB

Cari işlemler dengesinde, özellikle pandemi döneminde verilen teşviklerin gecikmeli etkisi yavaş yavaş gerilemeye başlamıştır diyebiliriz. Bununla birlikte, Türk Lirasındaki değer kaybı ithalatı daraltıcı etki yaparak kademeli olarak cari işlemler dengesine pozitif katkı yapmaya devam edecektir. Emtia fiyatlarındaki yükseliş ise yapısal cari işlemler açığındaki toparlanmanın önündeki en büyük engel olarak duruyor. Gelecek dönemde uygulanacak para politikası ve ek sıkılaşmanın iç talebi kısıtlayarak cari işlemler dengesine kısmi katkı sağlamasını bekliyoruz.

İşsizlik - Ocak

Ocak ayı temel işgücü göstergelerine göre işsiz sayısı bir önceki aya göre bin kişi azalarak 3 milyon 861 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,4 puanlık azalış ile %12,2 seviyesinde gerçekleşti. Aynı dönemde istihdam edilenlerin sayısı bir önceki aya göre 822 bin kişi artarak 27 milyon 706 bin kişi, istihdam oranı ise 1,2 puanlık artış ile %43,8 oldu. Mevsim etkisinden arındırılmamış işsizlik oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 0,7 puan azalarak

%13,4 oldu (Şeker Yatırım beklentisi %13,2). İşsiz sayısı bir önceki yılın aynı ayına göre 226 bin kişi azalarak 4 milyon 194 bin kişi olarak gerçekleşti. Mevsim etkisinden arındırılmamış istihdam oranı bir önceki yılın aynı ayına göre 0,6 puan azalarak %42,9 oldu. İstihdam edilenlerin sayısı 162 bin kişi artarak 27 milyon 115 bin kişi oldu. Hem istihdam hem de işsizlik verisindeki toparlanma umut verici.

Ocak’ta iş gücü katılım oranı %49,9 olarak gerçekleşti (önceki ay %48,7 ve önceki yıl

%51,5). İş gücü katılım oranındaki gelişmeler aylık bazda toparlanmaya işaret etmekle birlikte, bir önceki yıla göre gerileme devam etmektedir. Küresel salgının özellikle istihdam piyasası üzerinde yarattığı hasar, finansal piyasalara göre daha geç ve daha yavaş toparlanacak gibi görünüyor. Buna rağmen, son çeyrek toparlanmasının yarattığı ivmeyle birlikte, büyümenin istihdam piyasasına pozitif yansımalarının başladığını s öyleyebiliriz.

Grafik 3: İ şsizlik oran ı, Gen el ve Tarım Dışı

Kaynak: TCMB -40 -30 -20 -10 0 10 20 30 40 50 60 70

Doğrudan Yatırım ve Uzun Vadeli Portföy ve Kısa Vadeli Cari Açık

12,2 14,20

9 10 11 12 13 14 15 16 17 18

% İşsizlik Oranı Tarım Dışı İşsizlik

(3)

Sanayi Üretimi Ocak’ta aylık %1 ve yıllık %11,4 artış kaydederek son çeyrekte başlayan üretim ivmesinin güçlü bir şekilde devam ettiğini gösterdi

İstihdam edilenlerin sektörlerdeki dağılımına baktığımızda, inşaat Ocak ayında istihdam düşüşü yaşayan tek sektör oldu diyebiliriz. İstihdam sayılarındaki değişim sırasıyla sanayi +14k, tarım 366k, hizmetler 451k ve inşaat -9k. İstihdam edilenlerin %18,6’sı tarım, %21,1’i sanayi, %5,8’i inşaat, %54,5’i ise hizmet sektöründedir. Özellikle hizmet sektöründe başlayan toparlanma hem genel istihdam içindeki ağırlığı hem de salgın döneminde en sert daralma yaşayan sektör olması açısından önemlidir. İnşaat sektöründe yaşanan gerileme ise artan maliyetler ve azalan teşvikler nedeniyle konut piyasasındaki yavaşlamanın sonucudur. Bu etkinin devam edeceğini tahmin ediyoruz.

Veri metodolojisinde yapılan değişiklikle birlikte, işgücüne ilişkin tamamlayıcı göstergeler de yayımlanmaya başlanmıştır. Bu kapsamda, zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı 2021 yılı Ocak ayında bir önceki aya göre 0,7 puan artarak %29,1 oldu. Gerçek işsizlik oranı da diyebileceğimiz atıl işgücü, istihdam piyasasında iyileşmeye rağmen hissedilen işsizlik oranında artış yaşandığına işaret etmektedir. Özellikle genç işsizlik oranında (%24,7) yaşanan katılaşma, yeni ist ihdam yaratma konusunda ekonomik aktivitelerin yetersiz kaldığını göstermektedir.

Özetle, Türkiye ekonomisinde 2020 yılında özellikle ikinci yarıda başlayan toparlanmanın gecikmeli etkileri istihdam piyasasına olumlu şekilde yansımaya başlamıştır. İşgücü piyasasının yapışkan fiyatları ve yapısı dikkate alındığında, iyileşmenin zaman alması kaçınılmazdır. Sektörel toparlanmalarda özellikle hizmet sektöründe yaşanan iyileşme, hem istihdamın kalitesi hem de sürekliliği açısından umut vericidir. Genç işsizlik oranındaki katılaşmanın, sektörel istihdamın toparlanmasıyla birlikte çözülmeye başlayacağını tahmin ediyoruz. Atıl işgücü olarak yayımlanmaya başlayan veriler, resmin görünmeyen yüzünde, istihdama ilişkin daha kapsamlı tedbirlerin gerekliliğine işaret etmektedir. Tüm bu veriler ışığında, 2021’de ekonomik toparlanma ve yapısal tedbirlerle işgücü piyasasındaki canlanmanın ikinci yarıdan itibaren daha kapsamlı şekilde başlayacağını tahmin ediyoruz.

Sanayi Üretim Endeksi - Ocak

Ocak 2021 Sanayi Üretim Endeksi verilerine göre, takvim etkisinden arındırılmış üretim yıllık %11,4 ve aylık %1 artış kaydetti. Piyasa beklentisi sanayi üretiminin yıllık %8,3 artış yaşayacağı yönündeydi (Şeker Yatırım beklentisi %7,8). Bu veriler ışığında Sanayi Üretiminin beklentilerin oldukça üzerinde bir performans sergilediğini söyleyebiliriz. Son çeyrekte başlayan üretimdeki toparlanma güçlenerek devam etmektedir. Herhangi bir arz ya da talep yönlü şok yaşanmazsa, birinci çeyrek GSYİH verilerinin de beklentilerin üzerine çıkması sürpriz olmaz.

Ocak ayında madencilik ve taş ocakçılığı sektörü endeksi bir önceki yılın aynı ayına göre

%15,4 ve imalat sanayi sektörü endeksi %12,1 artarken, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %0,1 azaldı. Aynı serideki aylık değişim düzeyleri madencilik ve taş ocakçılığı sektöründe %6,8 ve imalat sanayi sektöründe %1,1 artarken; elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörü endeksi %1,6 azaldı.

Sanayi endeksini Ocak ayında ivmelendiren temel alt endeksler dayanıklı tüketim malları ve orta yüksek teknoloji ürünlerinden oluşuyor. Artış oranı sırasıyla yıllık %20,5 ve %20,9.

Buna karşılık, yüksek teknoloji ürünlerinde aylık %6 gibi bir sert daralma mevcut. 2021 yılında yüksek teknoloji ürünlerinin üretiminde yataya yakın seyir beklenmesi yurtiçi üretim kararlarına da yansımış görünüyor. Enerji üretiminin fiyat artışlarına rağmen daralması ise yurtiçinde oluşan geçmiş üretimin henüz talep doyum noktasına ulaşmasından kaynaklanmaktadır.

(4)

Şubat’ta merkezi yönetim bütçesi 23,2 milyar TL fazla vermiş, faiz dışı fazla ise 35,9 milyar TL olarak

gerçekleşmiştir

Tablo 1: San ayi Üretimi Değişim Oran ları (%)

Kaynak: TCMB

Büyümenin en temel öncü göstergelerinden kabul edilen sanayi üretimindeki pozitif atmosfer, salgın öncesi dönemdeki üretim seviyelerine dönüldüğünün sinyalini veriyor.

Özellikle büyümenin istihdam yaratıcı etkileri düşünüldüğünde, dayanıklı tüketim malları ve teknoloji alt sektörlerindeki üretim umut vericidir. Ertelenen üretim ve yatırım kararlarının kademeli olarak hayata geçirilmesi özellikle ikinci çeyrekte baz etkisi kaynaklı güçlü bir üretim artışını beraberinde getirecektir.

2020 yılını pozitif büyüme rakamlarıyla atlatan ekonomide, üretim yanlı faaliyetlerin özellikle şoklara dayanıklı sektörler öncülüğünde toparlanması 2021 yılında da pozitif havanın devam edeceğine işaret ediyor. Tüketim davranışlarında iç talep kaynaklı canlanma, üretim ivmelenmesini de beraberinde getirecektir. Özellikle ihracata dayalı ürünlerin üretimindeki ivmelenme, küresel ekonomilerdeki toparlanmaya paralel olarak diğer sektörlerin bir miktar üzerine çıkacaktır.

Grafik 4: Büyüme ve San ayi Üretimi (Yıllık %)

Kaynak: TCMB

Sonuç olarak, sanayi üretim endeksi Ocak ayında yıllık %11,4 artışla 2020 son çeyreğinde güçlenen ivmeyi 2021’in ilk ayında da devam ettirmiştir. Aylık bazda bazı daralmalar yaşansa da özellikle bazı alt endekslerin artış hızı sanayi üretiminin güçlü kalmasına katkı sağlamıştır. Yurtdışı piyasalardaki talep toparlanmasıyla birlikte özellikle ihracata dayalı üretimin 2021’de güçlenerek devam edeceğini tahmin ediyoruz. Aşının etkinliğine bağlı olarak ekonomilerdeki açılmanın, ertelenen üretim ve yatırım kararlarına ikinci çeyrekte güçlü katkı sağlamasını bekliyoruz.

Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi – Şubat

Hazine ve Maliye Bakanlığının yayımladığı Şubat ayı merkezi yönetim bütçe verilerine göre bütçe gelirleri 119,6 milyar TL, bütçe giderleri 96,4 milyar TL olmuştur. Bu veriler eşliğinde bütçe fazlası 23,2 milyar TL olurken faiz dışı denge (birincil bütçe dengesi) 35,9 milyar TL fazla vermiştir. 2020 Şubat ayında 7,3 milyar TL açık veren bütçede 2021’de yaşanan toparlanma mali disiplin açısından ümit verici. 2021 yıl sonu bütçe açığına ulaşmak için cari

16,9 20,5 6,3

-0,3

11,1 6,3

15,1

20,9

3,6 11,4

3,3 6,5 0,4

-2,9-1,2

0,9 2,0 1,8 -6,0

1,0

-10 -5 0 5 10 15 20 25

Ara malı Dayanıklı tüketim malı Dayanıksız tüketim malı Enerji Sermaye malı Düşük teknoloji Orta-düşük teknoloji Orta-yüksek teknoloji Yüksek teknoloji Toplam Sanayi

Aylık Yıllık

-30 -20 -10 0 10 20

30 Büyüme Sanayi Üretimi

(5)

TCM B politika faizini piyasa beklentilerinin (100 baz puan) üzerinde 200 baz puan arttırarak %19’a yükseltti ve küresel toparlanmanın yarattığı enflasyon riskine vurgu yaptı

maliye politikasından daha fazlası gerekse de, başlangıç sıkılaşması olarak gözle görülür bir iyileşme mevcut.

Şubat ayı bütçe giderleri kaleminde önceki yıla göre en çok artış gösteren sermaye transferleri (%20,8) ve personel giderleri (%20,5) olmuştur. Bütçe giderlerinde önceki yılın aynı dönemine göre ortalama %3,1 artış yaşanmıştır. Bütçe gelirlerinde en yüksek artış vergi dışı gelirler kaleminde gerçekleşirken (%73), önceki yılın aynı ayına göre gelir kalemlerindeki artış oranı %38,8 seviyesindedir. Vergi gelirlerinde yaşanan ivmelenme (%37,2) bütçe giderlerindeki yavaşlama, Şubat ayındaki bütçe fazlasının temel nedenini oluşturmaktadır. Özellikle mal ve hizmet alımı ile borç verme giderlerindeki gerileme, kamu harcama kalemlerinde kemer sıkma politikalarının başladığına işaret ediyor. Faiz giderlerindeki gerileme, faiz dışı dengede toparlanma getirmekle birlikte hala on yıllık ortalamanın oldukça altında seyrediyor. Vergi gelirlerindeki toparlanma ise önceki yıla göre artış oranı da hesaba katıldığında, bütçe açığında artış hızının yavaşlayacağı sinyalini veriyor.

Grafik 5: Bütçe Den gesi ve Faiz Dışı Den ge (12 ay birikimli, milyar TL)

Kaynak: TCMB

12 aylık birikimli rakamların yer aldığı grafikten de görüleceği gibi, genel bütçe dengesinde 2020 ikinci yarısında yaşanan bozulma, 2021 ilk aylarından itibaren yerini toparlanmaya bırakmıştır. Faiz dışı denge daha sakin bir seyir izlerken, genel bütçe dengesinde özellikle vergi indirimleri ve harcama/destek artışları son on yılın mali disiplin çıpasında büyük sapma yaratmıştır. Son dönemde alınan makro ihtiyati tedbirler ve daraltıcı politikalar 2020 ikinci çeyreğinden itibaren bütçe rakamları üzerinde etkisini göstermeye başlayacaktır.

Ekonomik reform paketinde de altı çizildiği gibi, kamu maliyesinde alınacak tedbirler reformun ilk sırasında yer almaktadır. Özellikle harcama kalemlerinde yapılacak sıkılaşma, bütçe ve mali disipline katkı sağlayacaktır. Buna ek olarak, kamu borç yapısının kompozisyonu ve vadesinde yapılacak değişiklikler, dış şoklara karşı bütçe kırılganlığını azaltacaktır.

TCMB Faiz Kararı - Mart

TCMB Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini 200 baz puan arttırarak %17’den

%19 seviyesine yükseltti. Hem piyasa beklentisi hem de bizim beklentimiz bu ay kurulun faiz oranlarını 100 baz puan arttıracağı yönündeydi. Bu kararla Merkez Bankası, piyasa beklentilerinin üzerinde ve önden yüklemeli faiz artışıyla piyasayı rahatlatan bir adım attı.

Karar metninde dikkat çekilen hususlar önceki ile büyük benzerlik göstermekle birlikte, yeni eklenen bazı noktalar faiz artışının nedenlerini açıklamaktadır.

Kurul kararında dikkat çekilen en önemli hususların başında küresel toparlanma eğiliminin yarattığı enflasyonist baskıya ilişkin vurgu gelmektedir. Kurul bu ayki karar metnine şu paragrafı eklemiştir: “Genişleyici parasal ve mali politikalar ile aşılama sürecinde yaşanan olumlu gelişmelerin etkisiyle küresel büyüme görünümünde iyileşme ve uluslararası emtia fiyatlarında artış görülmektedir. Yükselen küresel enflasyon beklentileri, gelişmiş ülke para politik alarına ilişk in belirsizliklere ve k üresel finansal piyasalarda dalgalanmaya yol açmak tadır”. Dikkat çekilen noktada, özellikle büyüme eğilimindeki toparlanma ve

-187,87 -46,11

-250 -200 -150 -100 -50 0 50 100

Bütçe Dengesi Faiz Dışı Denge

(6)

TÜFE Şubat’ta aylık

%0,91 arttı ve 12 aylık birikimli enflasyon %15,61 seviyesine yükseldi

genişleyici politikaların küresel enflasyon beklentilerini iyileştirmesi sonucu faiz artışı kaçınılmaz hale gelmiştir. Kurul, söz konusu gelişmelerin enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve orta vadeli enflasyon görünümü üzerinde oluşturduğu yukarı yönlü riskleri dikkate alarak, önden yüklemeli ve güçlü bir ilave parasal sıkılaştırma yapılmasına karar vermiştir.

Buna ek olarak; iç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ile enflasyon beklentilerindeki bozulmanın, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam edeceğinin altı çizilmiştir. Bu doğrultuda kurul enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşuncaya kadar para politikasındaki sıkı duruşun uzun bir müddet devam edeceği vurgusunu yinelemiştir. Enflasyonu etkileyen tüm unsurların yakından takip edildiği ve gerekli durumlarda ek parasal sıkılaştırma yapılacağı ifade edilmiştir.

Kurul özet kararda, düşük enflasyon ortamının makro finansal göstergelere yapacağı katkıya da vurgu yapmıştır. Risk primindeki düşüş, dolarizasyon sürecinin tersine dönmesi, finansman maliyetlerinin gerilemesi ve döviz rezervlerinin artış eğilimine girmesi, fiyat istikrarının piyasa göstergelerine yapacağı temel katkılar olarak sıralanmıştır. Açıklanacak her türlü veri ve makro göstergelerde yaşanacak gelişmelerin Kurul’un politika duruşunu değiştirebileceği ifade edilmiştir.

Son dönemde özellikle ABD 10 yıllık tahvil faizlerinde enflasyon beklentisine paralel olarak yaşanan yükseliş, küresel piyasalarda oynaklığı arttıran temel etken haline geldi. FED son yaptığı açıklamalarda, faiz artışı ve varlık alım programının sonlandırılması için daha fazla veriye ve güçlü iyileşmeye ihtiyaç duyduğunu belirterek piyasaları rahatlatmaya devam ediyor. Buna rağmen iç piyasada yaşanan politik riskler ve finansal oynaklık, Merkez Bankasının güçlü ve önden yüklemeli faiz artışıyla düşüş eğilimine girecektir. Özellikle pozitif reel getiri için yön arayışında olan küresel ve yerel sermaye, son karar sonrası kayda değer bir reel getiri şansı elde etmiş oldu.

TCMB başkanı Naci Ağbal görevden alınırken, yerine Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu atandı.

Merkez Bankası’nda yapılan bu değişiklik sonrasında ortodoks politikalardan sapma olacağı endişeleri ile piyasalarda sert dalgalanma yaşandı. Merkez Bankası ve ekonomi yönetiminin ekonomi politikalarına yönelik yapacağı açıklamalar ve kısa vadeli uygulamalarının, bu türbülansı ne şekilde azaltabileceği ve yeni denge seviyelerinin nerede oluşacağına bağlı olarak, 2021 yılsonu makro tahminlerimizi revize edeceğiz.

Grafik 6: Politika Faizi, Mevduat ve Ticari Kredi Faiz Oran ları (%)

Kaynak: TCMB

Enflasyon - Şubat

Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Şubat 2021 verileri açıklandı. Yayımlanan verilere göre Şubat’ta TÜFE bir önceki aya göre % 0,91 artarken, yıllık enflasyon %15,61’e yükseldi.

Piyasa beklentisi enflasyonun aylık %0,83 ve yıllık %15,53 artış yaşayacağı yönündeydi (Şeker Yatırım beklentisi aylık %0,97 ve yıllık %15,65). Aynı dönemde Özel Kapsamlı TÜFE Göstergesi olan B endeksinde (çekirdek enflasyon) aylık enflasyon %0,79 olurken

7,00 12,00 17,00 22,00 27,00 32,00 37,00

03/18 05/18 07/18 09/18 11/18 01/19 03/19 05/19 07/19 09/19 11/19 01/20 03/20 05/20 07/20 09/20 11/20 01/21 03/21

Ticari Kredi Faizi

Mevuat Faizi (3 aya kadar vadeli) Politika Faizi

(7)

yıllık enflasyon %16,92 düzeyinde gerçekleşti. Bu kapsamda tüketici fiyat enflasyonunun piyasa beklentisinin hafif üzerinde ve bizim beklentimizin altında gerçekleştiğini söyleyebiliriz.

Üretici fiyatları enflasyonundaki (ÜFE) yukarı yönlü seyir yavaşlamakla birlikte devam etmektedir. Üretici fiyatları Şubat ayında aylık %1,22 ve yıllık %27,09 artış kaydetmiştir.

Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara malında %33,77, dayanıklı tüketim malında

%29,29, dayanıksız tüketim malında %22,81, enerjide %8,44, sermaye malında %26,54 artış olarak gerçekleşti. Ara malı (hammadde) fiyatlarındaki artışlar, üretim maliyetlerindeki artışın ve bunun TÜFE üzerinde yarattığı katılığın en net resmi gibi görünüyor. Enerji fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketin diğer mal gruplarının gerisinde kalması, hem ÜFE hem de TÜFE üzerindeki yukarı yönlü hareketleri sınırlamış gibi görünüyor. Üretici fiyatlarındaki özellikle hammadde kaynaklı yükselişin kademeli olarak tüketici fiyatlarına yansıtılacağını tahmin ediyoruz.

Grafik 7: TÜFE, ÜFE ve Çekirdek En flasyon (Yıllık %)

Kaynak: TCMB

Enflasyonun alt kalemleri incelendiğinde, yıllık en düşük artış %2,87 ile alkollü içecekler ve tütün kaleminde gerçekleşti. Yıllık fiyat artışının düşük olduğu ana gruplar sırasıyla, %6,31 ile giyim ve ayakkabı, %6,13 ile eğitim ve %7,15 ile haberleşme oldu. Buna karşılık, bir önceki yılın aynı ayına göre artışın yüksek olduğu ana gruplar ise sırasıyla, %20,61 ile çeşitli mal ve hizmetler, %23,74 ile ev eşyası ve %22,47 ile ulaştırma oldu. Aylık fiyat düşüşlerinin yaşandığı ana gruplar sırasıyla %2,32 ile çeşitli mal ve hizmetler, %0,98 ile eğlence ve kültür ve %0,93 ile giyim ve ayakkabı oldu. Buna karşılık, ana harcama grupları itibarıyla 2021 yılı Şubat ayında artışın yüksek olduğu gruplar ise sırasıyla, %3 ile sağlık,

%2,57 ile gıda ve alkolsüz içecekler ve %1,32 ile lokanta ve oteller oldu.

Gıda ve alkolsüz içeceklerde pandemi etkisiyle yaşanan küresel talebe paralel olarak yurtiçindeki talep de artışa devam etmektedir. 2020 yılsonuna göre (%20,60) fiyat artışı hız kesmekle birlikte yılın ilk iki ayında %5,12 seviyesiyle hala yüksek seyretmeye devam ediyor. Alkollü içecekler ve tütün ürünlerinde fiyat hareketlerinin vergi artışı yaşanmazsa yatay seyrine devam edeceğini tahmin ediyoruz. Özellikle tütün ürünleri ÖTV kaleminde yapılan vergi indirimi enflasyonist etkileri bir süre telafi edecektir. Sağlık ve alt bileşenlerindeki sektörlerin fiyat artış hızı yavaşlamakla birlikte pozitif seyrini devam ettirecektir. Özellikle aylık fiyat artışındaki sert yükseliş (%3) sağlık harcamalarındaki yukarı yönlü hareketlerin habercisi gibi görünüyor. Eğitim harcamaları, bu dönemde en sert daralmayı yaşayan sektörün başında gelmektedir. Aylık fiyat artış hızı ve genel fiyat artışlarının çok altında kalan eğitim sektörü enflasyonu bu öngörümüzü desteklemektedir.

Yakın zamanda alınan kararla yüz yüze eğitim faaliyetlerinin kademeli olarak başlaması, eğitim sektöründeki fiyat artışlarını da beraberinde getirecektir. Konut sektöründe verilen teşvikler ve ucuz fonlama imkânı ile birlikte Haziran-Ağustos döneminde yaşanan ivmelenme hızını kaybetmekle birlikte uzun süredir daralma bölgesinde olan sektöre canlılık gelmiştir. Kredi büyüme hızındaki sert düşüşler, konut sektöründe talep yönlü enflasyonun önüne geçmiştir. Aylık fiyat artışındaki ivmelenme ise maliyet kaynaklı konut harcamalarındaki yaşanacak fiyat artışları konusunda sinyal veriyor. Eğlence ve konaklama sektörlerinde son dönemde alınan bazı kararların kısmi de olsa sektöre canlılık getireceği ve yukarı yönlü fiyat artışlarının başlayacağını tahmin ediyoruz.

15,61 16,92 27,09

0 10 20 30 40 50

5 10 15 20 25 30

02/18 05/18 08/18 11/18 02/19 05/19 08/19 11/19 02/20 05/20 08/20 11/20 02/21

TÜFE Çeki rdek TÜFE B ÜFE (Sağ E ks en)

(8)

Enflasyon oranının altında kalan sektördeki fiyat hareketlerindeki etkiler gecikmeli olarak yansıyacaktır.

Özel kapsamlı TÜFE seviyesinde yaşanan aylık fiyat artışı (%0,79) genel enflasyon oranının altında seyretmektedir. Buradan hareketle son dönemde çekirdek enflasyon göstergelerinde yavaşlama olduğunu söyleyebiliriz. Enflasyon ataleti çekirdek mal gruplarında yavaşladıktan sonra kademeli olarak genel fiyat düzeylerinde de hız kesmeye başlayacaktır. Bu kalemlerdeki gevşemenin beklentiler ve üretim maliyetlerine hassasiyeti düşünüldüğünde, aşağı yönlü hareketlerin ÜFE’deki fiyat artış hızının yavaşlamasıyla gerçekleşebileceğinin altını çizmek isteriz. Üretici fiyatlarında, küresel maliyetlerin yataya yakın seyrettiği bu dönemde özellikle düzenleyici ve denetleyici tedbirlerin maliyetleri sınırlayacağını öngörüyoruz.

Grafik 8: Kur Geçişken liği, En flasyon ve Kur

Kaynak: TCMB

ÇEKİNCE: Bu raporda yer alan bilgi ve yorumlar Şeker Yatırım Menkul Değerler A.Ş. Araştırma Bölümü tarafından güvenilir olduğuna inanılan kaynaklardan yararlanarak hazırlanmıştır. Bu kaynaklardaki hata ve eksiklilerden ve bu bilgilerin ticari amaçlı operasyonlarda kullanılmasından doğabilecek zararlardan Şeker Yatırım Menkul Değerler A.Ş. hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz. Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir. Yatırım danışmanlığı hizmeti, yetkili kuruluşlar tarafından kişilerin risk ve getiri tercihleri dikkate alınarak kişiye özel sunulmaktadır. Burada yer alan yorum ve tavsiyeler ise genel niteliktedir. Bu tavsiyeler mali durumunuz ile risk ve getiri tercihlerinize uygun olmayabilir. Bu nedenle, sadece burada yer alan bilgilere dayanılarak yatırım kararı verilmesi beklentilerinize uygun sonuçlar doğurmayabilir.

5,00 10,00 15,00 20,00 25,00

-10,00 10,00 30,00 50,00 70,00 90,00

02/11 02/12 02/13 02/14 02/15 02/16 02/17 02/18 02/19 02/20 02/21 Kur (Yıllık % değişim) Enflasyon (Sağ Eksen)

Referanslar

Benzer Belgeler

31.12.2012 TARĐHĐ ĐTĐBARĐYLE BANKA KREDĐ BAKĐYELERĐ (UZUN VADELĐ) Yoktur. 2) Đlgili ay sonu itibariyle verilen her türlü kefalet, teminat ve ipoteklerin durumuna ilişkin

Merkez Bankası 2012 yılı Ocak-Nisan dönemi Ödemeler Dengesi verilerine göre cari işlemler açığı, geçen yılın aynı dönemine göre 8 milyar 62 milyon dolar azalarak

Ba ca thal Ürünleri : Petrol ürünleri, otomobil, ileti im ayg tlar , bilgi lem makineleri, yedek parçalar, tekstil ürünleri, demir-çelik ürünleri, g da maddeleri,

TCMB tarafından açıklanan ödemeler dengesi istatistiklerine göre 2020 yılının Eylül ayında 2.335 milyon dolar açık veren cari denge 2021 yılının aynı ayında

Cari açığın temel olarak nasıl finanse edildiğini gösteren ödemeler dengesi istatistiklerine göre 2020 Mayıs ayında 3,8 milyar dolar olan cari açıkla beraber yabancıların

Enerji fiyatlarında küresel olarak yaşanan tarihi artışlar Ocak ayında da mal dengesinde önemli bir tahribat yarattı ve enerji dengesinde yıllık %280 artışla görülen 8,1

Kasım ayı ödemeler dengesi istatistiklerine göre, önceki yılın aynı ayına göre 4.063 milyon USD açık veren cari işlemler hesabında 12 aylık cari işlemler açığı

 Kasım ayında cari işlemler açığı bir önceki yılın aynı ayına göre %17 oranında azalarak piyasa beklentisinin altında USD 4,4 milyar