• Sonuç bulunamadı

İ b r a h im P a şa S a r a yı Y a z an Zarif O r g un

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İ b r a h im P a şa S a r a yı Y a z an Zarif O r g un"

Copied!
5
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

İ b r a h i m P a ş a S a r a y ı

Y a z a n Z a r i f O r g u n

T o p k a p ı ı S a r a y ı M ü z e s i m e m u r l a r ı n d a n

istanbul zaptolunduğu sırada ipodromun vaziyeti p e k perişandı, çünkü Bizanslıların son devirlerinde eski şöhretini kaybederek gitgide harap olmuş, uzun zaman yıkık dıvarları ve sütunlarile bir taş yığını meydanı halinde kalmıştı.

Şehir alındığı gün, Mehmed II. Fatih at üstünde, zafer alayı ile buradan geçip Ayasofyaya gelirken bu taş yığını a -rasında bulunan güya beldehalkını tılısımı ile li2r türlü has-talığa karşı 'koruyan burmalı yılan sütununa elindeki gürzü fırlatarak burada çok küçük fakat halk nazarında, manevi-yatında pek .büyük bir değişiklik 'yapmak istemişti. (1)

İpordomun duvar taşlarından, mermerlerinden, sütunla-rından istifade edildiği, enkazının muhtelif inşaatta, bilhassa meydan civarında kurulan binalarda kullanıldığı da muhak-kaktır; bu da herhalde az zamanda meydanın açılmasını te-min etmiştir.

At meydanına yapılan ilk büyük bina hiç şüphesiz İbra-him Paşa sarayıdır, ibraİbra-him Paşa sarayı meydanın bütün genişliğiııce t a binbir direğe kadar varan ve bugün halâ bir kısmını muhafaza eden uzun bir cepheye malikti. Bu saray ile sahibi hakkında Topkapı Sarayı müzesi arşivinde yaptı-ğım çalışmalar bize çok kıymetli vesikalar bulunduğunu gös-termiştir. Bu vesikalardan ibrahim Paşa sarayının hangi ta-rihte ve nasıl yapıldığını, müştemilâtını, Padişah; 11 b u inşa-atla alâkasını, bina eminini ve daha birçok hususları tesbit etmek imkânını buluyoruz.

Evvelâ sarayın inşasına ait iki evrakı gözden geçirelim: Birinci vesika arşivin D: 9621 No.smda kayıtlıdır. Beyaz kâ-ğıt üzerine siyah mürekkep ve divanî kırmasile yazılmış, 927 (1520) tarihli, bende-il-fakir ömer-il-hakir imzalı olup 32x11 santim cb'admdadır. (Vesika I. A y n e n : Tefsil oldur ki bu muhibbi devlethahınıza kitabı kerim vecibüt-tekrim iı-sâ] buyurulup elfazı gevher nisarmda münderic olan kudretül-havasıs-sultaniye ayendei mukarrib-ülJhazret-il-lıakaniye

ibraiıim ağa hazretlerinin saadethaneleri tamir ve termimi muhibbiniz gideliberi ilâ yövmina ne mertebeye varmıştır mufassal yazılıp ilâm edesiz deyu iş'ar olunmuş mümtesil-ül-emr-til-âli zikrolan bina ne mertebede tamir olduğu tasvir ve tahrir olunup haki payi meram batışınıza irsal olundu budur ki zikrolunur.

Sultanini hazretleri seferi hümayuna müteveccih olduk-larında v e divanhanenin tariki âmda olan divarı ağardılıp nakış olunuyordu şimdiki halde tamam oldu.

Ve taşra kapıdan içerü ve ahır kapısı mukabelesinde o-lan sofanın direkleri çökmüş idi mezkûr sofa asıl binadan kal'olup yeni yapılıp dört direk dikilip tamam oldu hemen sıvası kalmıştır.

Ve ahırda atlar yem yiyecek sedler dahi bilkülliye asıl binadan kal'olup yapılıp tamam oldu. 1

Ve Divanhane sofasının iki canibinden vaki olan yedi 0-danın tavanları ve sarayları ve camları ve ocakları vc

;oen-(1) Topkapı sarayı müzesi hazine kütüphanesi hüııerna-me No. 1523, cilt 1. "•(^••JîHV-.V- f'^m-»'.i' Ü cjjjr'o (,-^ « J . : . 1 'Or-y.k IÎai-'J t* Y> J Cİrj-«.•^JcJtr.L. VJlJJ V e s i k a : 1

cereleri ve dolapları ve kapıları ve musandıraları ve taşra divanhane taraşının direkleri dikilip renklenip ve nesnele-nip bilkü'liye murad üzere tamam olmuştur, işlenmiş hazır şişhaııe kiremidi bulunmadığı ecelden tehir olundu şimdiki halde işleniyor ümiddir ki an karib döşeme hususu tamam olur hem divanhane emrini tamamdan ad'edesiz.

Ve divanhanenin has odaları ardında helâ kazılmak em-rolımmuş idi emir üzere kazılıp dört divarı taş ile yer yüzü-ne değin yapılıp tamam oldu min baad duvarlarına mübaşe-ret olunur an karib tamam olur.

Ve divanhane kurbunda sokak divarı asıl binadan kal'-olup binbir direğe değin havaleleri r e f o l u n c a yapılıp tamam olmuştur, Min baad üzerinin örtüsü kalmıştır tehire sebep hazır kiremit bulunmadığı ecelden bakiye kalmıştır.

(2)

.

. — A - "

V e s i k a : 2

j_î ı

Ve saniyen bina olan hassa evlerin dıvarları tamam olup taşra derzleri vurulup direkleri dikilip kirişlendi.

Ve köşke ve hazine odasına ve hamama ve matbahlarm tamirine ve kilerine ve binbir direğin üzerine çekilecek dı-vara dahi mübaşeret olunmadı gemilere ziyade yasak olup taşradan taş ve kum getirtmek mümkün olmadığı ecelden tehir olunmuştur haliye gemilere icazet olundukta esbaba mübaşeret olundu ümiddirki anlar dahi murad üzere olup eğlenilmeye.

Ve gelecek su yolunun mesalihi görülmesi hükmü şeri-fin gelmesine tevakkuf olunmuş idi. Şimdiki halde hükmü şerif gelip vusul buldu inşallah-ül-aziz an karib ana da mü-başeret olunur.

Tahriren fi-l-yövm-üs-sani min şehri receb-ül-müreccep fi şuhur sene seb'a ve işrin ve tis'amie (927) Bende-il-fakir ömer-il-hakir.

İkinci vesika arşivin E: 7624 No.sını taşımakta olup bu da beyaz kâğıt üzerine siyah mürekkep ve divanî kırmasile yazılmıştır. 15X14,5 santim eb'admdadır. Tarihsizdir, ez'af -ül-ibda ömer-il-fakir emini istanbul imzasından da geçen vesikada unvanı bulunmayan ömerin istanbul emini olduğu anlaşılır. (Vesika II. Aynen)

(Cenabı izzet maabı saadet nisab sultanım hazretleri kâmiyab eaam-allah-ü ve izzete-hu ilâ yövm-ül--haşri vel-hesab.

Merasimi tekrimatı vakiyatı ihlâs nümut levazımı tes-limat safiyatı ihtisası füzun ki ahzı hûlûsu ubdiyet ve aynı safayı akidetten feyiz ve lâyih olur kavafili muhabbet ve re-va cibi müvc-ddet birle mesnedi şerife ve mahfili lâtife ihda veithaf kılındıktan sonra zamirü müniri hurşidi nazirki ma-hali ilhâmat hazreti aferidkârdır inhayı muhibbi buduı-ki iş-bu hamili merasimi dua Ali bey nam gulâmı şahit ile tezke-rei şerif vacib-ül-ittiba irsal buyrulup mazmunu şerifinde iftihar-ül-havas vel-mukarribin muhtarı esbabı izzü. vet-tem-kin ibrahim ağa hazretlerinin bina ettiği saadethaneleri har-cı için hacet olduğu miktarı akçe hassa harç akçesinden karz tariki ile verup defterine kayıd edesin deyu emir olunnmş emri şerif varid olmazdan evvel mehma emken bezli

mak-dur deriğ olunmayıp mevlâna Ömer duagûyunuza ve kâtip Ali çelebi bendenize mesalihi mühimmat için otuz dokuz bin akçe teslim olunup sarf olunmuş idi min baad dahi ne mik-dar akçe hacet olur ise emir üzere verilip ümiddir ki ziyade fcğlennıeyip binayı mezkûr itmama yetiştirilip devletle av-det olundukta makbulü nazar vaki ola ve bina olacak kasıra ve varid olan su yolunun esbabına dahi mübaşeret olunmuş-tur an karib itmama yetiştirilir.

Ve sultanımın ilmi şeriflerine puşide olrnayaki saniyen bina olunan hassa odaların üzerine bir çardak emir olunmuş idi zikrolan çardak eğer yapılacak olursa sultanımın saadet-hanesine ve divanhaneye ve sair etrafa cümleten havale o-lıır ve binbir direk ahvali nice olduğu malûm olmadığı ecel-den dıvar yapılmayıp tevafuk olunduğu mufassal mektup yazılıp gönderilmiş idi cevap gelmedi ümiddirki eğlendirme-yip zikir çardağın ve binbir direğin hususunda emri şerifi-niz ne veçhile sadır olursa yazıp ilâm buyurasız ve şimdiki halde evlerin tamiri ve termimi ne dereceye ve ne mertebe-ye vardığını hamili mektup Ali beyden istifsar edesiz ki cüm-lei tamire vukufları olmuştur. Ve hizmet üzere konulan bendeleriniz kema yenbaği hizmetlerinde mecdü sailerdir ba-ki ne demek lâzımdır hemişe dermendi saadetü izzet daimü kayim bad behakkı halik-il-ibad. Ezafüf-ül ibda ömer-il-fakir Emini istanbul.

Kapı ağası ibrahim ağa hazretleri canibinden mektup varid olup bendeniz için ihmal ve musahale derlermiş deyu iş'ar olunmuş billah-il-azim her vakitte iş üzerinden hali ol-mayıp ve esbabına mübaşeret etmekteyiz gereği gibi mecdü sai olup gece ve gündüz üzerindeyiz hizmetimizde taks;.r

yoktur inşallah saadet ile gelindikte ne derecede hizmet o-lunmuştur malûm hazret ola.)

istanbul emini Ömer ağanın bu iki arizası padişahın in-şaatla yakından alâkasını göstermektedir.

(3)

saha-da başka bir büyücek bina yahutta bir Bizans eseri vardı saha-da üzerine mi saray yapıldı? Bu gün yerinde yapılacak mimarî etiidler. Bizans plân ve kaynakları bu ciheti aydınlatabilir.

Saray her ne kadar ibrahim ağaya yapılıyorsa da, her halde ibrahimin ileride sahip olacağı ünvan ve iktidar he-sap edilerek hazırlanıyor, icabında padişahın buray.ı gelece-ği, merasimler yapılacağı göz önünde tutularak divanhane-ler. hassa odaları, çardaklar inşa olunuyordu. Neteldm hâ-disat da bunu göstermiştir.

Belgrad seferi dönüşünde İbrahim ağa sarayına çekil-dikten :onra 929 (1522) da Kanunî ihtiyar veziri Piri paşa-ya ibrabime bir âlî mesned vermek isterim demesi üzerine Piri paşa vaziysti anlıyarak tekaüdlüğünü istemiş İbrahim ağa da vezirlikle sadrazam olmuştu. Süleyman I. 930 (1523) senesinde dr. hemşiresi Hatice sultanı sadrazamına vererek ibrahim paşayı kendisine damat da etmişti.

İşte, Osmanlı imparatorluğu devrinde At meydanında yapılan ilk büyük merasim ve spor hareketleri bu günle baş-lar. 930 Receb 18 (1524 Mayıs 22) de yapılan bu muhteşem düğünü anlatan tarihler, bu meyanda güreş, koşular, ok mü-sabakaları da yapıldoığım ve padişah ile davetlilerin bu ha-reketleri zevk ve alâka ile seyrettiklerini kaydederler.

Az zamanda en yüksek mevkie sahip olan İbrahim paşa, Sadrazam, Damad ünvanlarını almakla kalmamış İran sefe-rinde imzasını Serasker sultan diye atmıya ve gelen muhar-reratta kendisine Sultan ibrahim diye hitab edilmeye baş-lanmıştı. Bilhassa sarayında Avusturya elçilerine söylediği sözler arasında kendisini padişahla mukayese etmesi, hattâ daha üstün görmesi, devletin her hususunun elinde bulundu-ğunu, (eğer efendim birşey emreder de ben tasdik etmezsem iradesi icrasız kalır ve bilâkis emreden ben olup da efendim tasdik etmezse benim mukarreratım icra olunur. Sulh ile harp benim elimdedir.) demesi ibrahim paşanın Bağdat se-ferinde öldürttüğü ordu defterdarı iskender Çelebinin ha-yalini sık sık rüyasında gören padişahın kulağına gitmiş onu çok kuşkulandırmıştı, ibrahimin izalesi lâzımdı. 924 (1535) senesi ramazanının ikinci günü Topkapı sarayında iftara da-vetli bulunan ibrahim paşa geç vakit sarayına dönmüştü. Adamları onu sabahleyin yatağında boğulmuş olarak bul-riul.ar. Bu tarihten sonra İbrahim paşa ismi ağıza alınmaz oldu, sarayına da at meydanı sarayı denildi. Yine Topkapı Sarayı arşivinde İbrahim paşanın metrukâtma aid (D:5927, 10023) No.lı ve 924 tarihli iki mücevherat defteri ile (D:543) No.lı ve 943 tarihli mahsulâtından gelen akçe defteri vardır. Bunlardan da ibrahim paşa öldürüldükten sonra mal ve mül-künün satıldığını, hasılatının Enderun hazinesine irad kay-dolunduğu anlaşılmaktadır.

Yukarıda aynen gördüğümüz istanbul emini Ömer ağa-nın iki arızasında binaağa-nın mimarı hakkında bir kayıt yok-tur. 927 (1520) senesinde Hassa mimar başısı Acem Ali idi. Şimdiye kadar umumi bir telâkkiye göre bir bina ne zaman yapıldı ise devrinin hassa mimarbaşısına atfedilerek, Sinan'ın Davud'un, Kasım'm... denirdi. Her yapıyı hassa başmimar-larına mal etmek doğru mudur? Böyle yapmakla birçok mimarların hakkı yenmiyor mu?

Devlet arşivi tasnif edilir de vesaik tetkik edilecek bir vaziyete gelirse bu gün başkalarına maledileıı eserlerin sa-hiplerinin meydana çıkacağı şüphesizdir.

Her bina, bilhassa her saray gibi At meydanı sarayı da sık sık tamir edildi. Binayı ilkdefa esaslı bir surette tamir eden mimar Sinan oldu. Sinan'ın Topkapı sarayı arşivinde bulunan (D:1461) No.lu risalei mimarisinin altıncı kısmında bina olunan sarayları anlatırken At meydanında olan saray tecdid olunmuştur, denildikten sonra bu meyanda veziriâ-zam Amhed paşa kaptan Rüstem paşa saraylarını inşa ettiği-ni yazmaktadır. Sinan'dan sonra Hassa başmimarı Hasan a-ğa ile, Mehmed aa-ğanın da bu saraya ait tamirleri vardır. (D:205, 4411)

ibrahim paşa sarayından sonra 942 (1535) de üçler mes-cidi ve XVI ıncı asırla, XVII inci asır başında meydan civa-rına büyük saraylar yapılmıştır. Yalnız Ahmed I. mevkiinin güzelliği ve denize hakimiyetini düşünerek Ahmet paşa sa-rayını yirmi bin altın dinara satın alarak yıktırmış yerine camiini inşa ettirmiştir.

At meydanı sarayında yapılan büyük merasmlerden bi-ri de Şehzade Mehmed'in (Mehmed III.) 990 (1582) senesinde elli iki gün süren sünnet düğünüdür. Bu münasebetle ya-zılan ve Topkapı sarayı müzesi yeni kütüphanesi hazine kıs-mı 1344 No.da kayıtlı Derviş Abdi Surnamesindeki miyatür-lerde meydandaki dikili taşlara karşı cephe alan ibrahim pa-şa sarayını, padipa-şaha mahsus çardağı, bir tarafına davetliler için yapılan tribünler, esnaf ve san'at erbabı alaylarının ge-çişleri, spor hareketlerini gösterir tablolar yapılmıştır. Bu tarihten sonra da At meydanında bu gibi merasimler artık yapılmıyarak, XIX uncu asrın ortasına kadar arasıra cirid oy-nandı.

XVI. ıııcı asırda ibrahim paşa sarayında bir de mektep teşkilâtı vücude getirilmişti. Acemi oğlanları burada terbiye edilerek istidatlarına göre Enderun ocaklarından Sefeı-li, Ha-zine, Kiler, Küçük oda, Büyük oda koğuşlarına alınırlardı. Süleymanl. Kanunî'nin At meydanı sarayına gittiği vakit kendisine hizmet etmeleri için kurduğu bu teşkilâtın Meh-med IV. lâğvetmiştir.

Bir müddet de mehterhane ve cebehane olarak kutlanı-lan saray şehri sık sık harap eden yangınlardan da hisse al-mıştır.

Mamafih bu meydan Bizanslıların Nika ihtilâlinde oldu-ğu gibi Osmanlı imparatorluoldu-ğu devrinde de kanlı mahiyetini kaybetmemiştir.

(4)

asker ile paşa kapısına gelip cebren ve kahren Çelebi Mus-tafa paşa yeddinden mührü hümayunu ahzeyledikten sonra sarayı hümayuna azimet ve Sultan Selim'i tahta geçirmek sevdasında iken Sultan Mustafa Akağalar kapısını kapatıp derakap Sultan Selim'i boğup cenazesin Akağalar kapısı de-rununa bırakıp olmahalde Sultan Mustafa'yı tahtından indi-rip Sultan Mehmet efendimiz tahta cülus etmişlerdir. Hak teâlâ müteyemmen eyleye amin. Lâkin enderundan kızlar a-ğası ve Nezir ağa ve Firuz ağa ve Cevher ağa katlolunımış-tur. Bunlardan başka sırkâtibi ve hazine kethüdası ve ser-çuhadar Fettah ağa ve büyük miriahur ve tebdil hasekilerin-den Bağdatlı haseki ve Hacı Ali katlolunmuşlardır. Ve üle-madan Rumeli kazaskeri nefyolunmuştur. Ve Şeyhislâm az-lolunmuştur. Ve Münib efendi ve Murad zade efendi ve Muh-tar efendi ve Eyüpte tekaüd olan kara vezir kardeşi Musta-fa paşa nefyolunmuşlardır. Arap zade Şeyhislâm olmuş iken yirmi beşinci günü azlolunup Salih zade Şeyhislâm olmuş-tur. Ve istanbul kadısı azil ve nefyolunup köstendin Tahir efendi istanbul efendisi olmuştur. Recep gurresinde Seyit a-li paşa azil ve nefyolunup Ramiz paşa kapdan olmuştur. O-c.ak tarafından cemaziyelahır aşrı ahırında Sekban başı az-lolunup Serzağarî Sadık ağa Sekbanbaşı olmuştur. Otuz bir Mustafa ağa serzağarî olmuştur.

Recebi şerifin üçüncü günü kelleci kethüdası otuz altı gür; yeniçeri ağası olup azlolunup otuzbir ağa Zağarcıbaşı-lıktaıı Yeniçeri ağası olmuştur. Elli üç ağa Serzağarî otuz dokuz Hasan ağa Sersaksonî, kırk dört Meşin ağa

(5)

ve deryadan sefinelerden toplar atılıp Ağa kapısında ve sa-ir mahallerde kollar rahnedar olmuştur. Bu esnada yövmü çarşanba, Kadı paşa ve Kapdan paşa ve Nizamı cedid asker-leri saray kapısın açıp Yeniçeri askerasker-leri üzerasker-lerine yürüyüp Kamdullahı tealâ Yeniçeri dilâverleri erenler ve evliyalar himmetile izharı şecaat ve zafer nusreti ilâhi ile Sedefçiler-de karşılayıp cenk eSedefçiler-derek Cebehane kışlası karşısında ve ci-varında olan dükkânlarda tahassun edip askere üsret oldu-ğundan dükkânlara ateş verilip sekbanlar şiddetli ateşten sa-kin olmadıkları ecelden firar ve Cebehane kapıları kapanıp Ayasofya camiine ve türbelere ve minarelere çıkıp ceng edip vafir asker telef olup inayeti bari ile andan dahi koparılıp camii şerif içinde ve türbede çok Nizamı cedid askeri kılıç-tan geçirilmiştir. Baki kalan saray kapısından içeri kaçıp ka-pıyı, kapayıp beden üzerinden cengetmişlerdir. Bu esnada Ortaların kazanları At meydanına çıkıp gavga ziyade müşted olup her taraftan Yeniçeri güğreyip Tophaneyi ve Tersaneyi basıp zapteyledikten sonra Tophane ve Arabacılar ve Cebe-hane kazanları dahi At meydanına getirilmiştir, ve bu es-da Cebehane kışlasınes-da ele girip At meyes-danınes-da paralan-nada vezir kethüdası konağı basılıp Defterdar dahi anda bu-lunup ikisi de paralanmıştır, ve Hacı Ahmed oğlu ve Kethü-da cebehane kışlasınKethü-da ele girip at meyKethü-danınKethü-da parçalan-mıştır. Üsküdar ve Levend kışlalarının ocak ağaları ve bin-başıları paralanıp kışlaları ateşe verilip ihrak olunmuştur, ve nice yüzbaşıları ve sergerdeleri kılıçtan geçmiştir. Kadı pa-şa ve Ramiz papa-şa askerleri sarayda Darphaneyi yağma edip firar etmişlerdir. Bayram gecesi kazanlar kışlalara gitmiş-tir, ve At meydanında dahi Nizamı cedid zabitlerinden ve askerlerinden çok kimseler paralanmıştır ve Cebehane civa-rında olan dükkânlara verilen ateş azıp o tarafta olan dük-kânlar ve haneler ve Çatal çeşme ve Acı hamam ve Firuz-ağa ve Mehterhane kışlası ve Defterhane ve çok mahalleler ve dükkânlar ve haneler ve Cebehane kışlası ve Saray kapı-sı karşıkapı-sı bilkülliye muhterik olup ve mehterhanede olan çadırlar ve mühimmatı seferiye bilkülliye ihrakı bin-nar ol-muştur.

Bu vak'anm intikamını Mahmud II. aynı meydan ve ci-varında otuz bin yeniçeriyi kılıçtan geçirmekle almıştır. Yi-ne 31 mart hâdisesiYi-ne de burasının ucu şahit olmuştur.

ibrahim paşanın tercemei hali de şayanı tetkiktir. Top-kapı Sarayı müzesi yeni kütüphane hazine kısmında bulunan 1471 No.lu Hadika-tül-vüzera da (efrenci-ül-asıldır. Silsile! nesebi şehıi istanbulun suru kadimine bani olan Yanko bin

İ b r a h i m p a ş a s a r a y ı n d a Ş e h z a d e M e h m e d ' i n ( M e h m e d I I ! . ) 990 (1582) d e y a p ı l a n s ü n n e t d ü ğ ü n ü n d e m u m c u l a r ı n g e ç i ş i .

Madyan'a vabeste olmak üzere meşhur olmuş idi...) denil-mekte, Süreyya bey de Sicilli osmanide: Pozağalı frenle dev-şirmelerinden olduğunu Kanunî Kefe valisi iken takdim e-dildiğini yazmaktadır.

İbrahim paşanın Topkapı sarayı Müzesi arşivinde bulu-nan bir vakfiyesinde (D:7029) ismi-Padişahin ismi elkabla üç satıra sıkıştırıldığı halde - yedi satır elkabı müteakip ib-rahim bin Yunus bey olarak yazılıdır. Dönmelere alelusul baba adı olarak Abdullah, Abdülmennan gibi adlar verildiği halde İbrahim paşamnkine ne için Yunus Bey denildi?

Referanslar

Benzer Belgeler

İyi veya bozuk havalarda, her mevsimde tatbik edilen bu açık hava sergileri, daha ziyade, istatistik ve grafik usulleri ile tatbik ediliyor.. Dergimizde sergiye ait bir- kaç

Halin büyük satış hollerinin üzerini, isti- nadsız olarak örtecek olan bu büyük çatının (tarzı inşası- nın) çok iktisadî olması lâzımdır.. Yukarıda

Bu dağın şark ve cenuba doğru olan meyli gözönüne alı- narak bir çok terasalar yapılmış, duvarlarda bir çok tesisat vücude getirilmiştir.. Bu terasalarda yükselen

Fakat bu, biraz ileri giderek kültürsüzlük demiyelim de kültür buhranı daha doğrusu kültür hareketsizliği içinde güzellik ve iyilik gibi insan saadetine ait iki manevî

Eğer yapı yıkılmaya eğilimli ise (mail-i inhidam) yıkıma karar verilmelidir. Yapı servis yükleri altındayken ihmal edilebilir bazı hasarlar ile fonksiyonunun sürdürebilir;

Poliklinik kısmı yatak holünün ortasına a - muden alınmış, bu suretle erkek ve kadın kısım- larile en kısa bir yoldan, doğrudan doğruya bir- leşmiştir.. Binanın

Bizde her şey, henüz o kadar da- ğınık, o kadar yeni ve o kadar teşekkül ve te- kevvün halindedir ki, işleri plânlaştırmak esas- tır ve daha uzun zamanlar esas kalacaktır..

Klâsik fikir ve kanaatleri artık biline bili- ne eskimiş iğri büğrü hatlarla, mahzurları tat- bikatta bir kere tekrar ile anlaşılmış yıldızvari meydanlarla (bir