• Sonuç bulunamadı

A R K E O L O Jİ B E R G A M A, E P H E S OS VE P R İ E NE T İ Y A T R O L A RI

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A R K E O L O Jİ B E R G A M A, E P H E S OS VE P R İ E NE T İ Y A T R O L A RI"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

A R K E O L O J İ

B E R G A M A , E P H E S O S V E P R İ E N E T İ Y A T R O L A R I Turhan DOYRAN

Modern tiyatro mimarisi, karşılaştığı bir çok mahzurları Önlemek ve halletmek için, son zamanlarda antik tiyatro mimarisinden istifade yoluna gitmektedir. Yunan ve Lâtin tiyatroları-nın arzettikleri imkânlar sayesinde, zamanımız tiyatrolarında Öteden beri rastlanılmakta olan gö-rüş mahzurları yavaş yavaş önlen ilmektedir. Bil-hassa «Meyil» ve sıraların dairevî tertiplenmesi gibi iki unsur son zamanlarda bol bol kullanılmak-tadır. Büyük modern tiyatro mimarları, daima an-tik tiyatroları göz önünde bulundurmakta ve on-dan istifade etmektedirler. Tiyatrolarda öteden beri karşılaşılan ve büyük bir ehemmiyeti haiz o-lan görüş mahzurlarını önlemek, rahat seyredilen tiyatrolar meydana getirmek istiyen herkes Antik tiyatroları göz Önünde bulundurmak zorundadır. Bunun çok şey kazadıracağı muhakkaktır. Nite-kim bugün modern mimarî tamamen Antik tiyat-roların tesiri altındadır.

Öteden beri bir çok tiyatrolara malik olan, fakat daima görüş mahzurlariyle karşılaşılan memleketler, yeni modern tiyatrolar yapmakta ve bu sayede görüş imkânsızlıklarını ortadan kaldır-maktadırlar. Eski tiyatroların aynını yapmak ar-tık muhakkak ki hatalı bir harekettir. Zira bu, eskiden beri görülen imkânsızlıkları devam ettir-mek deettir-mektir. Bazı memleketler de vardır ki, ya tiyatroları yoktur, ya da yok denecek kadar az-dır. Bunlar, tiyatro mimarilerinde bir yenilik yapmak değil, yeni olarak tiyatrolar kurmak zo-rundadırlar. Türkiye de bu memleketlerden biri-dir. Biz, tiyatro yapımına yeni başlıyoruz. Yeııi yeni tiyatrolar yapacağız. Bunu yaparken, muhak-kak ki eski tiyatroları taklit ederek, onlara ben-ziyen eserler meydana getirerek, öteden beri ge-len görüş mahzurlarını devam ettiremeyiz. Bugün yepyeni tiyatrolar yapılmakta, her türlü görüş mahzurları önlenmiye çalışılmaktadır. Bunda az veya çok muvaffak da olunmuştur. Bizim yapa-cağımız, bu gibi modern tiyatrolar olmalıdır. Bun-larda da, Antik tiyatrolar en büyük ilham kaynak-larıdır.

Modern tiyatro, Antik tiyatro mimarisinden istifade yoluna girdiği şu sırada, Antik tiyatrolar hakkında yapılacak bir tetkik gayet faydalı ola-caktır. Öteden beri bir çok tiyatrolara malik olan memleketler gibi, biz de bu modern ccreyanı tat-bik etmek zorundayız. Bunun için, bizde tiyatro-lar kurmak istiyen mimartiyatro-ların Antik tiyatrotiyatro-ları

iyi bilmeleri lâzımdır. Bu bakıma büyük bir avan-tajımız da vardır; Anadolunun bir çok yerlerinde Antik tiyatrolar bulunmaktadır. Bilhassa Batı A-nadoludalti tiyatrolar mühimdir. Banları tanımak ve tanıtmak, sadece basit arkeolojik tetkikler ve-ya Yunan-Lâtin âleminin aydınlatılması olmıve-ya- olmıya-cak, modern tiyatronun iscifade edeceği kaynak-lar olacaktır. Bu bakımdan batı Anadoludaki ti-yatroları incelemeyi ve onlar hakkındaki intiba-larımı anlatmayı faydalı buluyorum.

Burada Bergama.Ephesos ve Priene tiyatro larmdan bahsedeceğim. Bütün Anadoluda tiyatro bakımından en zengin yer muhakkak ki Bergama-dır. Bununla beraber hemen her Antik şehirde küçük de olsa bir tiyatro vardır.

Yunan ve Lâtin tiyatrolarından bahsederken her şeyden önce bu iki tiyatronun da ayni şey ol-madığını ve aradaki farkı zikretmek isterim. Lâ-tin tiyatrosu Yunan tiyatrosundan farklıdır. Bu farkları şu şekilde gösterebiliriz:

I — Yunan tiyatrosu bir tepe üzerine veya ta-biî başka bir meyil üzerine yapılırdı. Yani seyir-cilerin oturduğu meyil için bundan istifade edi-lirdi. Romalılar ise, tiyatrolarını düz bir araziye yaparlar ve meyil için sun'î dayanaklardan isti-fade ederlerdi.

II — Theatron, yani «Cavea», Romalılarda yarım daire şeklindedir. Yunanlılarda ise yarım daireyi aşar.

III — Orkestra da Lâtin tiyatrolarında ya-rım dairedir. Yunan tiyatrosunda ise, ya tam, ya da yarım daireden fazladır.

(2)

yok-lur; veya biz görmediğimize göre henüz meydana çıkarılmamıştır. Ancak, Yunan tiyatroları üze-rinde Romalılar bazı değişiklikler yapmışlar ve onları kendi tiyatrolarına benzetmişlerdir. Roma-lılara ait sadece Bergamada «Amphitheâtre» gö-rülmektedir. Bu da tabiî asıl Romen tiyatrosu de-ğildir. Burada bir yanlışlığa meydan vermemek için, tiyatro ile «Amphitheâtre-Amphitheatrum arasındaki farkı belirtmek isterim. Yanlış olarak bir çok kimseler bütün Antik tiyatrolara birden «Amphitheâtre» demektedirler. Halbuki «Amphi-theâtre sadece bir Romen yapısıdır ve asıl Romen tiyatrosundan da ayrılmaktadır. «Amphitheâtre» demek, etrafı çevrili tiyatro demektir ki, bu da bugün bizdeki stadyumlara benzemektedir. Nite-kim «Amphitheâtre» 1ar mahiyet itibariyle de

«Stadium» lara tekabül eder. Asıl tiyatro oynanan yerler ise Amphitheâtre'lar değildir.

Bergamada bir Amphitheâtre bulunmaktadır. Ephesos ve Prienne'de ise yoktur: Şimdilik tama-nıiyle meydana çıkarılmamış olan bu Amphithe-âtre 50.000 kişi alabilmektedir. Kazılar bitip ta-mamiyle meydana çıkarılınca daha iyi tetkik et-mek mümkün olacaktır. Bununla beraber bir hay-li harap olduğu anlaşılmaktadır Zira yuvarlak şekil bir hayli bozulmuştur ve uzaktan bir <ı Aqüaeductus» u andırmaktadır.

Yunan ve Lâtin tiyatrolarını tetkik ederken gene işaret etmek zorunda olduğumuz bir nokta var. Amphitheâtre derken, bunun asıl tiyatro gös-terilerine tahsis edilmediğini daima hatırdan çı-karmamak lâzımdır. Buna rağmen Amphitheâtre-lara tiyatro demek bir dereceye kadar doğrudur. Zira tiyatro, yani Yunaııcası «Theatron», ı The-omâi) fiilinden gelmektedir ki, bu da bilindiği gi-bi (Görmek, seyretmek) demektir. Bu bakımdan orada da ayni şey yapılmaktadır. Ancak seyredi-len şey başkadır. Bunlar spor gösterileri, gladiatör oyunları v.s. dir. Bunun için Yunanlıların «Sta-dion» hırı vardı. Burada atletizm ve spor yapılır-dı. «Stadion» da sadece Ephesos'ta görülmektedir. Bu stadion, «Odeon» ve tiyatroyla beraber 1863 te hafriyata başlıyan Wood tarafından meydana çıkarılmıştır. Selçuk kasabasından harabelere gi-den yolun solunda, kalıntılar halinde görülmek-tedir. Oldukça harap bir vaziyettedir ve dışarıdan «Stadion» olduğu pek belli olmamaktadır. Halbu-ki vaktiyle AntiHalbu-kitenin en büyük stadionu idi ve 76.000 kişi alırdı.

Yunan ve Lâtin tiyatroları arasında gördü-ğümüz farkı; yani meyli verebilmek için tabiî şey-lerden istifade etmek veya sun'î olarak dayanak-lar meydana getirmek meselesini «Amphitheâtre» lar ve «Stadion» 1ar arasında da görüyoruz.

((Am-phitheâtre» ların Lâtin tiyatroları gibi, yani sun'î dayanaklardan istifade edilerek kurulmalarına karşılık, «Stadion» larda tabiî meyilden, yani a-raziden istifade edilirdi. Burada «Stadion» lardan bahsederken, «Gymnasium» lara da temas ede-lim. Bunlar stadionlardan farklıdır. Bunlarda ya-rışma gayesi olmadan beden hareketleri yapılırdı. Stadionlarda ise yarışma, müsabaka ve seyirci vardır. Gymnasiumlarda seyirciye yer ayrılma-mıştır.

Bergama, Ephesos ve Piene'de sadece Yunan tiyatrosunu tetkik edebilmek imkânı vardır. En çok tiyatroya malik olan Bergamada Amphithe-âtre'la beraber beş tiyatro vardır ve bunların al-dıkları seyirci mecmuu 100.000 i bulmaktadır. Bunlardan Akropolis üzerindeki tiyatro, Ephesos tiyatrosiyle beraber Antiktenin sayılı tiyatrola-rındandır. Diğer üç tiyatrodan biri «Gymnasium» da, biri «Asklepion» da, biri de Viran Kapı ya-nında bulunmaktadır. Gymnasium'daki 1.000 ki-şilik olup, gençleri hitabete alıştırmak için yapıl-mıştır. Hususî bir maksatla yapıldığı için tabiî ö-tekilerden farklıdır ve bir «Odeon» a benzemek-tedir. Viran Kapının yanındaki tiyatro hakkın-da fazla bir şey söyliyemiyeceğim. Çünkü onu sadece uzaktan görmek imkânını elde edebildik. Burada sadece 30.000 kişilik olduğunu kaydede-yim. Daha fazla tetkik imkânını bulduğumuz ti-yatro «Asklepion Titi-yatrosu» oldu. Bilindiği gibi bu tiyatro son zamanlarda (Restaurer) edilmiştir. Bizim Bergamaya gidişimiz «Kermes» zamanına rastladığı için ayrıca bu tiyatroda temsil seyret-mek imkânını da bulduk. Ancak şunu söyleseyret-mek lâzım ki, haddinden fazla kalabalıktan ve onun bir Yunan tiyatrosu gibi kullanilmamasmdan dolayı, tiyatrodaki görüş, imkânlarım yakından görmek ve anlamak kabil olmadı. Yoksa bu gayet iyi bir fırsat olacaktı. Burada «Restauration» un iyi mi, kötü mü olduğunun münakaşasını geçiyorum. Bu, ayrıca ele alınacak bir meseledir. ,

(3)

resto-rasyon işine girişilmek düşünülüyormuş. Resto-rasyon Bergama'nın öteki tiyatrolarında ve Ephesos, Priene tiyatrolarında yoktur. Bunlarda bazı montaj ve yıkılmayı önleyici tedbirlere rast-lanıyor. Temizleme ameliyesi ise, hepsi için mev-zuu bahistir.

Bergamanın en enteresan tiyatrosu, Akropo-lis üzerindeki tiyatrodur. Taşıdığı bazı hususiyet-ler; bilhassa diklik bakımından Antikitenin de en enteresan tiyatrolarmdaııdır. Biz tiyatroya rıdan, mahzen gibi bir yerden girdik. Gene yuka-rıda, daha ileride muazzam giriş kapısı yükseli-yor. Bu kapı çok uzaklarda, ovadan da gözükmek-tedir. Hemen bütün tiyatroda olduğu gibi, tam ortadaki dar merdivenin de taşları oynamaktadır. Bu merdivenin pek kullanışlı olmadığı muhakkak; çünkü pek dardır.

Tiyatronun en mühim hususiyeti Antikitenin en dik tiyatrosu olmasıdır. Bu dik vaziyetin dere-cesi eldeki bir resimden de kolayca görülebilir. Ayrıca dar bir tiyatrodur da.. Yani Yunan tiyat-rolarında görülen yarım daire veya yarım daire-den biraz fazla olan şekil burada yoktur. Tiyatro yarım daireyi bulmamıştır. Bu şüphesiz tiyatronun araziye uymak zorunda olmasındandır. Bu darlı-ğın zarurî neticesi olarak da gayet uzundur. Bu üç unsur; yani diklik, darlık ve uzunluk, onu öteki tiyatrolardan ayırmaktadır. Tiyatro 15.000 kişiliktir ve orkestrası yarım daire şeklindedir. Skene tiyatronun karakteristik kısımlarından biridir. Sütunlu uzun bir teras seyircilerin tam karşısına kurulmuştur. Gayet uzun olan bu te-ras hem skene vazifesini görmekte, hem de ile-rideki Dioııysos mabedine giden yol olarak lanılmaktadır. Temsil zamanı skene olarak kul-lanılıyor; sair zamanlarda da buradan mâbede gidiliyordu. Böyle olunca, Yunan tiyatrolarında gördüğümüz kısımlar burada kaybolmuş vazi-yettedir. Dionysos mabedi ise, dediğimiz gibi sahnenin yan tarafında, sağındadır.

Tiyatro yüksekte olduğu için büyük bir sa-hayı görebilmektedir. Görülen saha dağlardır. Belki ehemmiyetsiz görülecek ama, hiç de ehem-miyetsiz olmıyan bir nokta var; böyle geniş sa-haları gören tiyatrolarda, halkın zaman zaman oyunu unutarak buralara bakması, oyunu takip etmek bakımından iyi bir şey değildir. Bu üzerin-de durulacak bir meseledir.

Tiyatro umumiyetle iyi kalmış olmakla bera-ber, «Analemma» denilen dış duvar, skene ve sü-tunlu kısım tamamen yıkılmıştır. Taşlar da sallan-maktadır. Maamafih bu kadarını tabiî görmek lâzımdır.

Bergama, beş tiyatrosiyle (biri

Amphithe-âtre) Anadoluııun en zengin şehridir. Ephesos gi-bi Antikitenin en muazzam şehirlerinden gi- birin-de bile bu kadar tiyatro görülmez. Ephesos'un bir tek muazzam tiyatrosu ve «Odeon)) u vardır. Bu-gün harabelerde rastlanılan yalnız bunlardır.

Ephesos (.1) tiyatrosuna Stadion'dan mermer bir caddeyle gidilmektedir. Bu yol henüz tama-miyle meydana çıkarılmamıştır. 24.500 kişi alan bu tiyatro bugün oldukça kötü bir vaziyettedir. Tiyatro meydana çıkarılmakla beraber tam ma-nasiyle ortada değildir. Daha üzerinde çok çalış-mak ve temizlemek lâzımdır. Uzaktan oyuk vazi-yeti belli olmakta; tiyatro olduğu zor farkedilmek-tedir. Cephe denize karşıdır. Tabiî bugün için de niz gerilediğinden denize bakıyor diyemeyiz. Ti-yatro daha sonra Romalılar tarafından da tamir edilmiş ve bir hayli değiştirilmiştir.

Theatron (Koilon), Orkestra ve skenenin vaziyeti gayet iyi belli olmaktadır. Koilon ağaç-larla, otlarla bir hayli örtülmüşse de, «Diazoma» gayet iyi görülmektedir. Orkestra yarım daire-den biraz fazladır. Yanda yağmur sularının geç-mesine mahsus bir kanal, yani bir «Aquaeductus bulunmaktadır (Buna Aquaeductus» dememe iti-raz edenler var. Aquaeductus'un ne olduğu ma-lûm. Fakat buraya da ayni ismi veriyorlar). Bu kanal ta skenenin altına kadar giriyor. Oldukça iyi bir vaziyette kalmıştır.

Skeneye gelince; Ephesos tiyatrosunda en iyi kalan bu kısımdır. «Hyposkenion» un sütunları ayakta durmaktadır. «Logeion» yıkılmıştır. Buna rağmen «Hyposkenion» ve «Logeion» burada ga-yet iyi görülmektedir. Hyposkenion'daki bir ka-pıdan skenenin altındaki galerilere gidilmektedir. Skenenin yukarı kısmında, Logeionun gerisinde büyük odalarla çevrilmiş odalar vardır. Bunlar, aktörlerin soyunma, giyinme yerleri olabileceği gibi, ambarlar, dekorların saklandığı yerler, v.s. de olabilir. Bunların üst kısmı şimdi açık vaziyet-tedir. Koilonun biraz yukarılarına çıkıldı mı, böl-meler gayet iyi görülmektedir.

Ephesos tiyatrosu bize Antik tiyatrolar hak-kında oldukça iyi malûmat verecek durumdadır. Bergama ve Priene tiyatrolarından daha çok klâ-sik şekle uygundur. Bu bakımdan Ephesos tiyat-rosiyle Antik tiyatro mimarisi hakkında daha iyi bilgi edinmek kabildir.

Priene (2) tiyatrosu da, Antikitenin sayılı ve karakteristik tiyatrolarından biridir. «Tiyatro

yo-(1) Ephesos harabeleri İzmir civarında, Selçuk kasaba, sından bir kilometre mesafededir.

(4)

lu veya caddesi» diyebileceğimiz uzunca bir yol-dan sonra tiyatroya gidilmektedir. Priene tiyatro-su Bergama ve Ephesos tiyatrolarından daha iyi bir vaziyettedir. Şehrin nüfusuna uyarak küçük, üç dört bin kişiliktir. Bununla beraber taşıdığı hu-susiyetler mühimdir. Bunlardan en mühimmi

«Thymele» nin bulunduğu yerdir. Bilindiği gibi, «Tİıymele» Orkestranın tam ortasında bulunur-du. Halbuki Priene tiyatrosunda proedrik sırala-rın, yani «Proedria» ların oturdukları yerlerin teşkil ettiği yarım dairenin ortasında bulunmakta-dır. Bu istisnaî bir haldir ve öteki tiyatrolarda gö-rülmez. İkinci hususiyet proedrik sıralarda görül-mektedir. Bilindiği gibi Koilonun ilk sıraları

<iProedria» lara ayrılırdı. Priene tiyatrosunda ise, proedrik sıralar bu ilk sıralar değil; ilk sıralardan sonra bir diazoma ile ayrılan ayrı bir sıra halin-dedir. Bunlar ilk sıralar olup, sahnenin ilk vazi-yetine göre yapılmıştır. Daha «Logeion» teşekkül etmemiş, aktörler de Orkestra seviyesindeki

«Proskenion» da oynuyorlardı. Bu vaziyette pro-edrik sıralardan seyretmek gayet kolay oluyordu. Fakat Logeion teşekkül edip de, aktörler bu yük-sek kısımda oynayınca, seyretmek güçleşti. Hal-buki onlar en iyi yerler görmeliydiler. O zaman, görüş imkânı daha iyi olan yukarı kısımda ve tam sahnenin karşısında onlar için yer ayırdılar. Bu-gün, bu iki yer de gayet iyi kalmış ve gayet iyi görülmektedir.

Priene tiyatrosunda hemen bütün kısımlar gayet iyi görülmektedir. Bilhassa skene, diğer ti-yatrolardan daha iyidir. Tiyatro, üç bin kişilik kü-çük bir tiyatrodur. Theatron (Koilon) bir diazo-ma üzerine yapılmış, beş «Kerkides» ten ibaret-tir. Orkestra yarım daire şeklindedir, ve etrafını beş koltuktan ibaret olan proedrik sıralar çevir-mektedir. Skene epeyce harap olmasına rağmen gayet iyi durumdadır. Logeion yıkılmıştır; fakat dayandığı sütunlar ayaktadır ve «Hyposkenion» da üç kapı görülmektedir. Bunlardan alt galerile-re gidilmektedir. Aktörlerin giyindikleri arka kı-sımlar yakılmıştır.

Priene tiyatrosunun mimarî bakımdan orta-ya attığı bazı mahzurlar vardır. Onu da burada işaret etmek isterim. Bunların en ehemmiyetlisi yukarıda da söylediğim gibi, ilk proedrik sıralar-daki görüş imkânsızlıklarıdır. Logeion teşekkül edince, yani aktörler yüksekte oynayınca proed-rik sıralarda görüş imkânsızlaştı. Bu sıraların ye-rine yukarıda yerler ayrıldı ve bu mahzur önlen-di. Fakat ön sıralarda oturanlar için ayni şey mev-cuttu. Esasen bu ilk sıralarda, Logeion teşekkül etmeden önce de görüş mahzurlariyle karşılaşılı-yordu. Çünkü öndeki proedrik yerler onlara mani oluyordu.

Tiyatronun bugünkü durumuna gelince; he-men hehe-men Prieııe'nin en iyi kalmış yapısıdır di-yebiliriz. Bazı taşlar yerinden oynamıştır. Fakat bunu da tabiî görmeliyiz. Umumiyetle Antik tiyat-rolar hakkında da oldukça iyi bilgi vermektedir. Bergama, Ephesos ve Priene'de Romen tipi tiyatroya rastlanmıyor. Yalnız Ephesos tiyatrosu bazı değişikliklere uğramıştır. Bir de «Amphithe-atrum» u zikredebiliriz. Umumiyetle seyir için toplanılan yerleri ikiye ayırıyoruz: birincisi doğ-rudan doğruya sanat gösterilerine tahsis edilen yerler, tiyatrolar (Yunan ve Romen tipi) ve Ode-onlardır. İkincisi ise spor, at yarışları, oyunlar v.s. gibi gösteriler için yapılan yapılardır ki bunlar-dan da AmphitheâtreTarı, Stadionları ve «Ecc-Iesiasterion»u v.s. yi zikredebiliriz. Bergama, Ep-hesos ve Priene'deki tiyatrolardan bahsettik. Ode-on ise yalnız Ephesos'ta; Bülbül dağı ile Panayır dağı arasındaki vâdide bulunmaktadır. Odeon; bi-lindiği gibi müzik müsabaka ve gösterilerine tah-sis edilmiştir. Bunun zamammızdaki tam karşı-lığı «Opera» lardır. Ephesos'taki Odeon 1,400 ki-şilik olup bugün gayet iyi vaziyettedir. Bilhassa ön kısımlar tamamen kalmıştır. Üzerinde biraz daha çalışılırsa Ephesos'un en iyi eserlerinden bi-ri olacağı muhakkaktır.

İkinci çeşit yapılardan Amphitheâtre ve Ode-onlardan bahsettik. Sonra Priene'de gayet iyi gö-rülen «Ecclesiasterion» lan zikretmeliyiz. Burada aile reisleri toplanır, devlet memurlarını seçerler-di. Bir dikey dörtgen şeklinde, fakat kısa bir ke-narı bulunmıyan Ecclesiasterion'u bir «Stadion» a benzetebiliriz. Yalnız dairevî olan kısımlar bu-rada köşelidir.

Priene'deki Ecclesiasterion şehrin ihtiyacına göre yapılmıştır, ve 640 kişi alabilmektedir. Tabiî tiyatro gösterilerine elverişli değildir. Greko-Lâ-tin âleminin karakteristiği olan «Meyil» burada da vardır.

Bergama, Ephesos ve Priene, gerek tiyatrola-rının çokluğu, gerekse bu gibi yapılan çeşiti ba-kımından gayet zengindir. Yukarıda bahsettiğimiz yapılar, tamamiyle meydana çıkarıldığı zaman muhakkak ki daha iyi görülecek ve Antik tiytro-lar hakkında da daha geniş malûmat elde etmek kabil olacaktır. Yalnız bu üç şehrin tiyatroları bi-le bize Antikite hakkında pek çok şey öğretmek-tedir. Bunlar, modern ve ileri tiyatro mimarisi bakımından büyük istifade kaynaklarıdır.

Referanslar

Benzer Belgeler

[r]

Bir iş sahibinin arzusu üzerine mimar tarafından hazırlanan proje mevkii tatbike konulmaz ise, o binanın inşası için miktarı tesbit edilen malzemenin ve bütün binanın

fiyatlı emirlerin, kotasyonun alış tarafının fiyatına eşit fiyatlı olanları ile kotasyonun alış tarafının fiyatından daha yüksek fiyatlı olanlarının işlem

Üçgende Açıortay Bağıntıları Üçgende Kenarortay Bağıntıları Üçgende Eşlik ve Benzerlik Üçgende Açı-Kenar Bağıntıları Çokgenler..

TİHV Tedavi Merkezlerine 2019 içinde yapılan 908 yeni başvuru içinde ülke içinde işkence ve diğer kötü muamele uygulamalarına maruz kalan başvuru sayısının 838,

If we agree that Becker’s view about how history works and what historical facts actually are makes more sense in the horizon of experience (because we are

zmir l Müdürlü ümüzce 12 Ocak 2009 tarihinde Ortopedik Özürlüler Derne inde zmir Büyük ehir Belediyesi Yerel Gündem 21 toplulu una, Kurumuzun hizmetleri, özürlülere

MATRA programlar kapsam ndaki “ KUR’un Kurumsal Yap n Güçlendirilmesi, Özürlüler için Geli mi Bir stihdam Stratejisi ve Mesleki Rehabilitasyon Projesi” nin faaliyet